Resûl-i Ekrem (s.a.v) buyurmuştur ki:
Çocukları için çektiği sıkıntılardan dolayı yanakları sararmış bir kadın Cennette benimle komşudur.
Bu kadın, kocasından dul kalmış, çocukları hayırlı bir şekilde büyüyünceye
veya ölünceye kadar kendini onlara adamış kadındır.
Kadın, evde bir karınca görüyor. Eğiliyor, karıncaya diyor ki, Ah tatlım, sen buraya nereden geldin? Seni çiğnerler. Seni yuvana götüreyim mi?
Çocuğu hemen koşup geliyor. Anne kiminle konuşuyorsun? Karıncayla Karınca seni anlar mı? O anlamasa da sen anlarsın
Karıncayı kâğıdın üzerine alıp yuvasına götürüyorlar. O gün çocuk, düşen bir arkadaşının elinden tutuyor, kaldırıyor.
Bir başka anne karıncayı görüyor, Geberesice! nerden geldin! diyor ve karıncayı öldürüyor. Onun çocuğu da arkadaşına tekme atıyor.
Üstad Hazretleri bu meseleyi şöyle açıklıyor: İnsanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhume validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum
Kadınlardan peygamber gelmemiştir fakat her peygamberin annesi kadındır. Pek çok evliya asfiya ve alim, annesini öğretmen bilmiştir. Çünkü annesi çocuk için her şeydir.
Annemle ilgili unutamadığım bir hatıram vardır
Köyümüzde delikanlıların hepsi sigara içerdi. Ben de delikanlı olduğumu ispat etmek için gazete kâğıdına mısır püskülünü sardım, sigara yaptım. Onu ağzıma aldım. Ot biçen annemin yanına gittim. Gururlu bir edayla, Anne baksana! dedim. Annem baktı, hemen yanıma geldi. Dedi ki, Bu orağı al, beni öldür, ondan sonra sigara iç! Yahu anne ne oluyor? dedim. Hem ağlıyor, hem yalvarıyor. Ne olursun, sigara içmeni istemiyorum.. Deli desem, değil. Bir sigara için bu hal ne? Sanki çıldırdı. Ben de kızdım. Bu işi niye büyüttün, içmeyeceğim! dedim. Sigarayı attım. Beni kucakladı.
Aman oğlum, hiç içme dedi. Tamam anneciğim, içmem
Dua etti. Çok güzel dualar Ah o anamın duaları
Aradan yıllar geçti
Askerî okuldayım. Arkadaşlarımın çoğu sigara içer, ben içmezdim. Hiçbir zaman da sigara içmedim. Çünkü ne zaman sigara görsem, annemin ağlayan, içme! diyen yüzü geliyor aklıma Ben 80 yaşımdayım. Amma annem şimdi burada olsa, yine onun çocuğu olur, dizlerine yatar uyurdum
Ömrümün bütünü annemin günüdür
Hekimoğlu İsmail
Babanın ailedeki asıl rolü, koruyucu olmasıdır.
Annenin rolü ise şefkat göstermesidir.
Şefkat, sevgiden daha keskindir.
Sevgide karşılık beklentisi var; ama şefkatte yok.
Babanın yokluğunda, onun koruyuculuk görevini yerine getirecek birisi bulunabilir;
Ama annenin şefkatini gösterecek birisi bulunamaz.
Annenin şefkati şifreli sayılar gibidir.
Bir evladın kalbini, annesinden başka bir şefkat anahtarı açamaz.
Çocukları için çektiği sıkıntılardan dolayı yanakları sararmış bir kadın Cennette benimle komşudur.
Bu kadın, kocasından dul kalmış, çocukları hayırlı bir şekilde büyüyünceye
veya ölünceye kadar kendini onlara adamış kadındır.
Kadın, evde bir karınca görüyor. Eğiliyor, karıncaya diyor ki, Ah tatlım, sen buraya nereden geldin? Seni çiğnerler. Seni yuvana götüreyim mi?
Çocuğu hemen koşup geliyor. Anne kiminle konuşuyorsun? Karıncayla Karınca seni anlar mı? O anlamasa da sen anlarsın
Karıncayı kâğıdın üzerine alıp yuvasına götürüyorlar. O gün çocuk, düşen bir arkadaşının elinden tutuyor, kaldırıyor.
Bir başka anne karıncayı görüyor, Geberesice! nerden geldin! diyor ve karıncayı öldürüyor. Onun çocuğu da arkadaşına tekme atıyor.
Üstad Hazretleri bu meseleyi şöyle açıklıyor: İnsanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhume validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum
Kadınlardan peygamber gelmemiştir fakat her peygamberin annesi kadındır. Pek çok evliya asfiya ve alim, annesini öğretmen bilmiştir. Çünkü annesi çocuk için her şeydir.
Annemle ilgili unutamadığım bir hatıram vardır
Köyümüzde delikanlıların hepsi sigara içerdi. Ben de delikanlı olduğumu ispat etmek için gazete kâğıdına mısır püskülünü sardım, sigara yaptım. Onu ağzıma aldım. Ot biçen annemin yanına gittim. Gururlu bir edayla, Anne baksana! dedim. Annem baktı, hemen yanıma geldi. Dedi ki, Bu orağı al, beni öldür, ondan sonra sigara iç! Yahu anne ne oluyor? dedim. Hem ağlıyor, hem yalvarıyor. Ne olursun, sigara içmeni istemiyorum.. Deli desem, değil. Bir sigara için bu hal ne? Sanki çıldırdı. Ben de kızdım. Bu işi niye büyüttün, içmeyeceğim! dedim. Sigarayı attım. Beni kucakladı.
Aman oğlum, hiç içme dedi. Tamam anneciğim, içmem
Dua etti. Çok güzel dualar Ah o anamın duaları
Aradan yıllar geçti
Askerî okuldayım. Arkadaşlarımın çoğu sigara içer, ben içmezdim. Hiçbir zaman da sigara içmedim. Çünkü ne zaman sigara görsem, annemin ağlayan, içme! diyen yüzü geliyor aklıma Ben 80 yaşımdayım. Amma annem şimdi burada olsa, yine onun çocuğu olur, dizlerine yatar uyurdum
Ömrümün bütünü annemin günüdür
Hekimoğlu İsmail
Babanın ailedeki asıl rolü, koruyucu olmasıdır.
Annenin rolü ise şefkat göstermesidir.
Şefkat, sevgiden daha keskindir.
Sevgide karşılık beklentisi var; ama şefkatte yok.
Babanın yokluğunda, onun koruyuculuk görevini yerine getirecek birisi bulunabilir;
Ama annenin şefkatini gösterecek birisi bulunamaz.
Annenin şefkati şifreli sayılar gibidir.
Bir evladın kalbini, annesinden başka bir şefkat anahtarı açamaz.