Bazı Megalit Resimleri | Define işaretleri ve anlamları

Bazı Megalit Resimleri

KOTYORA

Kullanıcı
Katılım
21 Eylül 2011
Mesajlar
180
Beğeni
25
Puanları
16

Pedra Gentil


Greby Gravflt




Luttra




Dolmen de Tella






Britanya


Buzovgrad-megalit.jpg

megalit3.jpg

357168149_55fdb851fe.jpg

5017235710_7c78198a10.jpg

5706255780_58b6bb35b1.jpg

5964247390_bd81aa60e0.jpg

3739489139_c0c507f5f2.jpg
 
Son düzenleme:

menderes1278

Kullanıcı
Katılım
21 Eylül 2011
Mesajlar
129
Beğeni
7
Puanları
18
Cevap: Bazı Megalit Resimleri

megalitler harika ellerine sağlık kotyora usta.
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Cevap: Bazı Megalit Resimleri

Çok güzel:eek:
Paylaşım için teşekkürler
 

cantar

Vip Üye
Katılım
27 Ağustos 2012
Mesajlar
8,795
Beğeni
11,115
Puanları
113
Cevap: Bazı Megalit Resimleri

Paylaşım için teşekkürler bende bir kaç eklenti yapayım arkadaşımızın konusuna
Spartacus’ ün Dolmeni


tumblr_lzafiaDSAU1r0nx58.jpg

Ezenle ezilen arasındaki sınıf savaşımının ilk örneklerinden biridir, Roma’daki köle isyanları. Ve ilk isyanın lideri, bir gladyatör olan Spartacus’tur. Özgürlüğüne kavuşup yurduna dönmektir amacı ki o yurt Trakya’dır. Ancak sonu çarmıha gerilmek olur ve daha sonra tarih bu sembolü İsa’ya verir. Ve ilginçtir, Trak krallarından birinin adı da Sparatocos’tur.
Trakya’ya Adını Veren Ulus
Trakya bölgesi, Balkanlardan Anadolu ve Mezopotamya’ya ya da bunun tersi yönde bir geçiş rotası oluşturarak tarih boyunca göçlere ve istilalara sahne olmuştur. Birçok ulus buradan geçip giderken Traklar, bu toprakları yurt bellemiş ve zamanla burası Trakya olarak anılagelmiştir.
Trakların, bölgenin Neolitik çağlardan gelen yerli halkı olduğu varsayımı bir kenara, genel görüş, buraya M.Ö. 15. yüzyılda göç ettiklerini kabul eder. Bir Hint-Avrupa kavmi oldukları düşünülse de Türk asıllı oldukları yönünde tezler de vardır. Bunda bozkır kültürü özellikleri taşımaları ve ölü gömme tekniklerinde kurgan (tümülüs) geleneğinin bulunması önemi bir yer tutar. Mezar yerinin insan elinden çıkma bir tepe ile işaretlenmesinin ilk izleri Orta Asya’da görülmektedir. Ayrıca Traklarla Çerkezler arasında kavimsel bir bağ olduğunu ileri süren teoriler de vardır. Bazı araştırmacılar da Traklarla Friglerin aynı kavim olduklarını, söylemektedirler.

tumblr_lzafkuxHhG1r0nx58.jpg


Bugünkü Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan topraklarında yerleşim gösteren Traklar, tıpkı Hititlerin ezeli düşmanı Gaşkalar gibi kabileler şeklinde örgütlenmiş bir topluluktu. Bölgenin iklim yapısı ve verimli toprakları nedeniyle kıtlık tehlikesi yaşamadıklarından, bir artı-ürün biriktirme gereksinimi olmamış bu da merkezi bir ekonomik teşkilatlanmanın oluşmamasına yol açmıştır. Heredot’un belirttiği gibi bir krallık-devlet çatısı altında olmamalarının en önemli nedeni budur.
Aslında “Trak” sözcüğü çevrelerindeki ulusların özellikle de onları barbar kabul eden Yunanların verdiği bir addır. Yunan mitolojisinde tanrı Ares’in oğullarından birinin adı “Thrax” tır. Onlar herhalde kendilerini kabilesel adlarıyla tanımlıyorlardı. Bu kabilelerin başlıcaları şunlardır :

tumblr_lzafmrIpYp1r0nx58.jpg

Astai: Yıldız Dağları’nda oturmuş olanlar
Apsintiler: Enez’in doğusunda oturmuş olanlar
Binnai: Meriç’in orta ve aşağısında oturmuş olanlar
Bessalar: Rodop ile Haimos arasındaki vadilerde oturmuş olanlar
Bettegerriler: Edirne civarında oturmuş olanlar
Bisaltlar: Akte yarımadasında oturmuş olanlar
Bistanlar: Ege kıyılarında oturmuş olanlar
Briantlar: Semadirek adası karşısında oturmuş olanlar
Danthaletler: Yukarı Vardar bölgesinde oturmuş olanlar
Darsiler: Aşağı Vardar mecrasında oturmuş olanlar
Digerler: Rila vadisinin kuzeyinde oturmuş olanlar
Drugeriler: Orta Meriç bölgesinde oturmuş olanlar
Hedonlar: Aşağı vardar vadisinde oturmuş olanlar
Tynler: İğneada ve Midye bölgesinde oturmuş olanlardır. Trakların en savaşcı halkıdır
Kainoiler: Marmara sahilinde oturmuş olanlar
Kebreniler: Arisbos çayı üzerinde oturmuş olanlar
Kikonlar: Biston gölü civarında oturmuş olanlar
Kovpiller: Dedeağaç bölgesinde oturmuş olanlar
Kalopothaklar: Enez’in güneyinden Gelibolu yarımadasına kadar olan bölgede oturmuş olanlar
Ladepsoylar: Ergene vadisinde oturmuş olanlar
Mygdonlar: Axias ile Vardar arasında oturmuş olanlar
Nipsoylar: Kıyılara yakın yerlerde oturmuş olanlar
Odomantlar: Aşağı Vardar vadisinde oturmuş olanlar
Odrysler: Tunca vadisinden sahile kadar olan bölgede oturmuş olanlar
Paitler: Aşağı Meriç’ten Melas nehrine kadar olan bölgede oturmuş olanlar
Pieresler: Makedonya’dan sürülmüş olanlar
Pyrageriler: Arsuz bölgesinde oturmuş olanlar
Saioylar: Taşoz civarında oturmuş olanlar
Sapailar: Bistanis gölü ve Rodopların içine kadar olan bölgede oturmuş olanlar
Satrailer: Rodoplarda oturmuş olanlar
Selletler: Balkanlarda oturmuş olanlar
Serdailer: Sofya civarında oturmuş olanlar
Setonlar: Pallene yarımadasında oturmuş olanlar
Sintoylar: Axias ile Vardar arasındaki dağlık bölgede oturmuş olanlar
Trallesler: Yukarı Nestos’ta oturmuş olanlar
Hypsaltalar: Odryslerin komşusu olup Meriç bölgesinde yaşamış olanlar

tumblr_lzafn7HeRL1r0nx58.jpg

Bu kabilelerin dışında Tuna’nın kuzey bölgelerinde yaşayan Daclar ve Getler de Trak kültürü içinde ele alınmaktadır. Trak toplumu sosyo-ekonomik formasyonundan dolayı genelde merkezi bir otorite altına girmemiş ve bir devlet-krallık örgütlenmesine ihtiyaç duymamıştır. Bu olguda Trakların savaşçı ruhları da etkili olmuştur. Savaş sanatından iyi anlayan ( Trakyalı olarak adlandırılan bir gladyatör sınıfı bile vardır), iyi at yetiştiren ve binen bu toplum, toprağa dayalı bir yerleşik düzenden ziyade odun ve maden ticareti ile yağma-soygun ve paralı askerlik gibi uğraşlarla geçinirdi. Yunan, Pers ve Roma gibi devletlerin emri altında geçen bu meslek hayatı, Trakların başka kültürler içinde asimile olmasını kolaylaştıran bir faktör olmuştur. Dağlık bölgelerde yaşayan kabilerler daha savaşçı, ovalarda ve güney kıyılarında yaşayan ve Yunanlarla ticaret yapan kabileler ise barışçıldı. Genelde birbirleriyle mücadele halinde olan Trak kabilelerini birleştiren etmenlerin başında ise bölgelerini istila eden güçlere karşı direnmek geliyordu.
Bu gruplar içinde Tunca vadisi merkezli Odrysler, M.Ö. 460’ta ilk kralları I.Teres ile kabileden devlete doğru bir yükseliş yaşamışlardır.

Trak Odrysian Krallığı
Teres I 460–445
Sparatocos 450–431 Teres I’in oğlu
Sitalces veya Sparatocos 431–424 Teres I’in oğlu
Seuthes I 424–410 Sparatocos’un oğlu
Seuthes II 405–387 Sparatocos’un torunu
Amadocus I 408–389 Sitalkes’in oğlu
Hebryzelmis 387–383 Seuthes I’in oğlu
Cotys I 384–359Seuthes I veya Seuthes II ‘nin oğlu
Amatokos II Amatokos I’in oğlu, Orta Trakyada, 359–351
Cersobleptes Cotys I’in oğlu Doğu Trakyada, 359–341
Cetriporis Berisades’in oğlu Batı Trakya, 356–351
Seuthes III Cotys’in oğlu I 331 –300
Seuthopolis başkent
Raizdos or Roigos 280 – ? Cotys II’nin oğlu
Cotys III 270 Raizdos’un oğlu
Rhescuporis I 240–215 Cotys III’ün oğlu
Seuthes IV 215–190 Rhescuporis I’in oğlu
Amatokos III 184 Seuthes IV’ün oğlu
Cotys IV 171–167 Seuthes IV’ün oğlu
Astaean kolu
Teres III 149 Amatokos III’ün oğlu
Beithys ? – 120 Cotys IV’ün oğlu
Cotys V 120 – ? Beithys’in oğlu
Sadalas I 87–79 Cotys V’in oğlu
Cotys VI 57–48 Sadalas I’in oğlu
Sadalas ΙΙ 48–42 Cotys VI’nın oğlu
Sadalas ΙΙΙ 42–31 Sadalas II’nin oğlu
Cotys VII 31–18 Sadalas II’nin oğlu
Rhescuporis II 18–11 Cotys VII’nin oğlu
tumblr_lzncz8t2l01r0nx58.jpg

Traklara ait yazılı arkeolojik belgelerin olmaması Trak tarihinin oluşturulmasında güçlükler yaratır. Köy hayatını aşarak sistemli bir kentleşme yaşamadıkları için belki de yazıya o kadar da gereksinim duymamışlardı. Onlardan bahseden ilk kaynaklardan biri Homeros’un İlyada Destanı’dır. Traklar burada, yel gibi giden, kardan beyaz, iri ve güzel atlar besleyen, Troya’nın müttefiki olan bir ulus olarak karşımıza çıkar.
Pers İmparatoru I.Darius, İskitlere ve Yunanlara karşı çıktığı seferde (M.Ö. 512) İstanbul Boğazı’nı geçtikten sonra, Trakya topraklarında ilerlemiş ve burayı egemenliği altına almıştı. Bu arada Traklar da Pers ordusunda görev yapmak zorunda kalmıştı.
Pers işgali sona erdikten sonra Trakların dağınıklığına bir nebze de olsa son verildi ve Odrys şefi I. Teres’in önderliğinde bir krallık kuruldu.
M.Ö. 359’da Trakların kralı Cersobleptes olmuştu ve bu arada Makedon Krallığı’nda da II. Philip tahta çıkmıştı. Philip, 352’de Trakya seferine çıkarak Perinthos (Marmara Ereğlisi) hariç birçok yeri zaptetti. Onun yarım bıraktığı işi oğlu Büyük İskender tamamladı ve Trakya bütünüyle Makedon egemenliğine girdi. İskender’den sonra bu bölge generallerinden Lysimachus’un payına düşmüştü ancak 281’deki ölümüyle Traklar yeniden bağımsız oldular.
M.Ö. 3. yüzyılda ise Trakya’yı bekleyen bu kez de Kelt işgali (M.Ö.279) olur ama çok kısa sürer ve Keltler Anadolu’ya geçerek Galatia Krallığı’nı kurarlar. M.Ö. 2. yüzyılda ise Trak toprakları Roma’nın ilgi alanına girer ve Makedonlarla burası için çekişirler. Trak kabileleri ve bölge üzerinde hakimiyet kurmak isteyen Roma arasındaki gelgitli ilişkiler bölge, M.S. 46’da Roma eyaleti olana kadar sürer. Hıristiyanlığın bölgede geçerli din haline gelmesiyle de Trak varlığı sessiz sedasız tarih sahnesinden çekilir. Ancak Brigler gibi Anadolu’ya geçen bir takım Trak kökenli kabileler daha sonra Frigleri oluşturacaktır.
Trakların kendilerine özgü dinsel anlayışlarının mirası, bugün Trakya coğrafyasında yaygın bir şekilde kendini göstermektedir. Bu miras megalitik anıtlar ve tümülüslerdir.

Megalit ve Dolmen
Doğayla uyumlu ve hareketli bir yaşam süren Traklar, gerçek anlamda kentler (siteler) kurmamışlar ve imar faaliyetleri kasaba ve köylerle sınırlı kalmıştır. Bu inşa etkinliğinin malzemesi ise taştan ziyade ağaç olmuştur. Trakya bölgesinde höyük tarzı ören yerlerinin yok denecek kadar az olması, Traklardan günümüze bir kent kalıntısının ulaşmaması yaşam tarzları ve kullanılan bu malzeme ile ilgilidir. Bunun yanı sıra Hitit-Yunan-Roma odaklı arkeolojik ilgimiz Trakya topraklarına pek uğramamıştır. Ayrıca Türk-Yunan soğuk savaşı dönemi boyunca askeri bölge olan birçok alana yıllarca girilememiştir. Oysa Trakya, kahrolası definecilerin çok önceleri fark ettikleri üzere arkeolojik zenginlik olarak muhteşem bir coğrafyadır. Ovalarla kaplı bu bölgede manzarayı oluşturan tepeciklerin birçoğu aslında birer tümülüstür. Tümülüsler (kurganlar), bir mezar çukurunun ya da odasının üstünün taş ve toprak gibi malzemelerle, bir tepe oluşturacak şekilde örtülmesiyle oluşturulurdu. Orta Asya bozkırlarında bu yapının adı kurgandır. Kurgan kültürü buradan Kafkaslara ve oradan Anadolu’yu da içine alarak Balkanlara kadar uzanır. Tümülüslerde ölülere ait iskeletlere çok ender rastlanır, genelde kremasyon (ölü yakma) tekniği uygulandığından mezar odalarında küller, ölüye ait eşya ve hediyeler bulunur. Tümülüslerin taşlarla oluşturulmuş mezar odası esasen bir dolmendir.
tumblr_lzag6lOnHH1r0nx58.jpg


Anıtsal bir yapı inşa etmek için kullanılan büyük boyutlu taşlara “megalit” (Yunanca : büyük taş) adı verilir. Dünyadaki en ünlü megalitik anıt İngiltere’deki Stonehenge’dir.
Megalitlerin en bilinen türlerinden biri dolmenlerdir.
“Dolmen”, basit olarak, toprağa dik şekilde yerleştirilmiş iki taşın üstüne yatay olarak başka bir taşın konulmasıyla harç kullanılmadan inşa edilmiş tarih-öncesi anıtı olarak tariflenebilir. Breton dilindeki “tael mean” sözcüğünden türeyen dolmen terimi “taş masa” anlamına gelmektedir. Çoğunlukla mezar odası işlevi gören dolmenlerin üzeri taş ya da toprakla örtülerek tümülüs denen tepeler oluşturulmuştur. Dolmenler üç bölümlü bir plana sadık kalınarak yapılmışlardır. En arkada mezar odası, ortada daha küçük bir oda, önde de giriş ve geçit bölümü bulunur. Bazı örneklerde de tek bir odaya rastlanır. Bu odaların girişlerini kapatan taşın üzerinde ise doğruluğu tartışmalı “ruh deliği” olarak adlandırılan bir göz vardır.
tumblr_lzag7aR4JM1r0nx58.jpg


Dolmenlerin en sık bulunduğu bölge Fransa olmakla birlikte bu megalitik anıtlar Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu ve Asya gibi geniş bir coğrafyada dağılım gösterir ve en eskileri M.Ö. 4 bin yıla kadar uzanır.
Yunanistan’da Batı Trakya, Bulgaristan ve ülkemizdeki Doğu Trakya, Trak dolmenlerinin yayılım gösterdiği bir bölgedir. Son Tunç Çağı (M.Ö. 1450-1250) ile Erken Demir Çağı’na (M.Ö. 1250-800) tarihlenen bu taş anıtlar, Trak toplumunun doğaya ve fizik-ötesine bakışlarını yansıtan dinsel formlardır.
tumblr_lzag7z0J6S1r0nx58.jpg

Trakya Dolmenleri
1888 yılında Skorpil Kardeşler’in yayını ile bilim dünyasında sahne alan Trakya Dolmenleri, yüzyıl başlarında Bulgar bilim insanları İvan Velkov ve Vasil Miklav’ın çalışmaları ile belgelenmiştir. Uzun bir sessizlik döneminin ardından Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu’nun 1964-1968 yılları arasında yaptığı çalışmalarda bölgede 19 dolmen bulunmuştur.1990 yılında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan başkanlığındaki bir ekip dolmenlerin yerlerini tespit edecek bir çalışma yürütmüştür. 1998 yılı itibarıyla 118 adet dolmen tespit edilerek dökümantasyonu yapılmıştır.
Bu konudaki en ciddi araştırma ise Trakoloji disiplini altında Prof. Dr. Engin Beksaç tarafından yapılmaktadır.
Doğu Trakya’da bulunan dolmenler iki bölgede kümelenirler : Edirne-Lalapaşa ve Kırklareli. Yöre halkı tarafından “kapaklıkaya” , “deliklitaş” ve “perikızı evi” gibi adlarla anılan bu anıtlar, kutsal sayılmış ve günümüze kadar korunmuştur. Son zamanlarda defineci yağmaları, yol yapım çalışmaları, taş ocakları gibi nedenlerle binlerce yıllık bu kültür mirası, hızla yok olmaktadır.
Trak dolmenlerinin öz-biçim diyalektiği, bu toplumun kosmoza bakışının muhteşem bir yansımasıdır. Dolmen biçim olarak bir mezardır ancak özünde Trak dinsel ritüellerinin mekansal boyutunu taşır. Traklar, Yunanlar gibi doğadan ayrılmış tapınaklar yapmamış, doğada bulunan kaya, taş gibi maddelere sunaklar oymuşlardır. Dolmenler bu kült alanların tamamlayıcısıdır.
tumblr_lzag8u2Oap1r0nx58.jpg


Trakların Orfik temelli dinsel ayinlerinde aynı zamanda rahip olan kabile şefleri önemli rol oynardı. Zaten Orfeizmin kurucusu olan Orpheus’un, MÖ 8. yy’da bir Trakya kralı ile bir Apollon rahibesinden doğduğu söylenir. Orpheus, kahinlik, büyücülük ve şairliğinin yanında, ezoterik (içrek) öğretilerde, Batı’ya bilgeliği getirmiş büyük bir inisiye olarak kabul edilir. İnsandaki tanrısal ruhun bedende hapis olduğunu söyleyen Orfik öğreti, öte dünyaya kavuşma özlemi içindeki ruhun arınmak için bedenden bedene gezdiğine (reenkarnasyon) inanır. İyi (Dionysik) ve kötü (Titanik) tarafları sürekli çatışan ruh günahlarından kurtulduğunda öte dünyada mutlu olacaktır. Bu arada Yunan tanrılarına da içrek anlamlar yüklenir. Bunların içinde, Dionysos, Artemis ve Hermes, Trakların en çok saydığı tanrılardır.
Mağaralar, kaya sunakları ve dolmenlerden oluşan kült alanlarıyla kendini gösteren Trak dini, doğadaki belli periyodik olaylara göre şekillenmiştir. Yine aynı şekilde anıtların mekansal konumlanışları da güneş, yıldızlar (Orion ve Trakların kutsal saydığı Lir takım yıldızları) ve dünyanın döngüsel hareketleriyle ilintilidir. Sadece ölüm ayinleri ile sınırlı kalmayıp bütünsel bir dini yaşamı kucaklayan dolmenler bu çerçevede belli bir plana göre konumlanırlar. Hemen hemen hepsi güney yönüne bakmaktadırlar. Bu ise, Trakya’da gündüzün en kısa yaşandığı günde güneşin doğduğu noktayı gösterir. Bölgenin coğrafi yapısına bağlı olarak bazen güneydoğu, bazen güneybatıdır bu yön.
tumblr_lzagdeQt491r0nx58.jpg

Dolmen mimarisinin ilginç bir özelliği de ana tanrıça kültü ile ilgilidir. Doğurganlığın ve bereketin simgesi olarak bu taş anıtlar, kadın cinsel organına ve rahmine benzetilmiştir. Ölümden sonra girilen bu mekan, yeni bir doğuma hazırlanılan ruhsal yolculuğun (reenkarnasyonun) bir etabı ve Orfik inanışın somutlaştığı bir yapıdır.
Heredot şöyle yazmıştır:
“Bir Trak öldüğünde ceset üç gün evde bekletilir. Bu arada kurbanlar kesilir, cenaze ziyafetleri düzenlenir. Ceset yakılır. Yahut yakılmadan mezarın içine konur. Ağıtlar yakılır, şaraplar içilir. Silah oyunları ve spor yarışmaları düzenlenir. Mezarın üzerinde yığma tepe meydana getirilir.”

tumblr_lzage3eOsb1r0nx58.jpg

DOLMEN VARLIĞI TESPİT EDİLEN YERLER :
Edirne-Lalapaşa
Lalapaşa :
· Lalapaşa Arpalık Dolmeni : 1994 ve 95 yıllarında sürdürülen kazılar, Edirne Müzesi ve İstanbul Üniversitesi’nin ortak çalışmasıdır ve İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün de desteği ile M. Akman başkanlığında gerçekleştirilmiştir.
· Piroğlutaşlığı Dolmeni (1 adet)
· Tahirağa Dolmeni
Hacı Danişment Köyü :
· Ayvalı Dolmeni (2 adet)
· Arpalık Dolmeni-2 (1 adet)
· Batakçeşme Dolmeni (1 adet)
· Eski Mezarlık : (2 adet)
· Hacı Danişment Dolmeni (1 adet)
· Hasanpınar Dolmeni (3 adet)
· Kapaklıkaya (2 adet)
· Kırlangıçkaya Dolmeni (1 adet)
· Kızılcık Dolmeni (1 adet)
· Kızlarkayası Dolmeni (2 adet- Biri tümü ile tahrip edilmiştir.)
· Kocataş Dolmeni (1 adet)
· Kurtkaya Dolmeni (1 adet)
· Lalapaşa Dolmeni-1 (1 adet- tümüyle tahrip olmuştur)
· Lalapaşa Dolmeni-2 (1 adet- tümüyle tahrip olmuştur)
· Muhittinbaba Dolmeni (1 adet- tümüyle tahrip olmuştur)
· Sığır Patikası Dolmenleri (2 adet- bir tanesi tamamen yok olmuş diğerinin çok azı ayakta ancak yıkılmak üzeredir)
· Vaysal Dolmeni
tumblr_lzaggmBu461r0nx58.jpg


Hanlıyenice Köyü : 1 adet kalmış
· Akkaya Dolmeni (1 adet)
· Asmalı Dolmeni (1 adet)
· Büyünlü Patikası Dolmeni (1 adet)
· Mezarlık Dolmeni (1 adet- tümüyle tahrip olmuştur)
· Orta Bel Dolmeni (1 adet)
Vaysal Köyü :
· Kapaktaşı Dolmenleri-1 (2 adet)
· Kapaktaşı Dolmenleri-2 (2 adet)
· Karagöl Dolmenleri (5 adet)
· Karapınar Dolmeni (1 adet)
· Kirezkaya Dolmeni-1 (1 adet)
· Kirezkaya Dolmeni-2 (1 adet)
· Manda Dolmenleri (1 adet)
Büyünlü Köyü :
· Arpalık Dolmeni-1 (1 adet)
· Büyünlü Dolmenleri (6 adet)
· Kapaklı Dolmeni-1 (1 adet)
· Kapaklı Dolmeni-2 (2 adet)
Ömeroba Köyü :
· Mülverli Sırtı Dolmeni (1 adet)
· Paralı Höyük Dolmenleri (2 adet- tümüyle tahrip olmuştur)
Sarı Danişment Köyü :
· Kapaklıtaş Dolmeni (1 adet)
· Kapaktaşı Dolmeni-3 (1 adet)
Süleyman Danişment Köyü :
· Eski Bağlık Sırtı Dolmeni (1 adet)
Hacılar Köyü :
· Hacılar Dolmenleri (4 adet) : Dolmenlerden sağlam olanı 1983 yılında Edirne Arkeoloji Müzesi bahçesine taşınmış ve yeniden kurulmuştur. Bu çalışma sırasında dolmenin altında sınırlı bir kazı çalışması yapılmış, bir tanesi Troya VII b2 tabakasındakiler gibi büyük yumrulu olmak üzere, Son Tunç-Erken Demir Çağı geçiş dönemine tarihlenen birçok kap parçası bulunmuştur
Kalkansöğüt Köyü :
· Kalkansöğüt Dolmeni (1 adet)
Çalıdere Köyü :
Çeşmeköy Köyü :
· Kambertepe Dolmeni (1 adet)
Donköy Köyü :
· Kapakkaya Dolmenleri (4 ya da 3 adet-biri 2 kez yayınlanmış olabilir)
· Toparlak Dolmeni
Doğanköy Köyü : 2 dolmen
Hamzabeyli Köyü

Edirne-Süloğlu
Domurcalı Köyü :
· Domurcalı Dolmeni (1 adet)
· Taşkule Dolmeni

Kırklareli-Merkez : Kapaklı, Geçitağzı, Çağlayık, Dereköy, Kuzulu, Çayırlı, Erikleler Dolmenleri

Kırklareli-Kofçaz
· Mercan Baba Dolmeni
· Terzidere Köyü
· Ahmatlar Köyü
· Ahlatlı Köyü
· Karaabalar Köyü
· Kula Köyü
· Tatlıpınar
· Malkoçlar
Kırklareli-Demirköy

Trakya’da Menhir Var mı ?
Bir diğer megalitik anıtlar da menhirlerdir. Fransa ve İngiltere’de yoğunluk gösteren bu anıtlar mezar taşı işlevinin yanında güneş ve yıldız tapımlarıyla ilgili idol olma özelliklerine de sahiptirler. Menhirler yapısı itibarıyla bir dayanak olmadan toprağa dik yerleştirilmiş blok taşlardır. Kelt kökenli bir sözcük olan menhir “uzun taş” anlamına gelmektedir. Menhirler , bir doğru üzerinde dizilir veya daire şeklinde sıralanırsa “Cromlech” adını alır.
tumblr_lzagh8oob91r0nx58.jpg

Trakya’da menhir olarak değerlendirilen dikili taşların bulunduğu bölgeler şöyle sıralanabilir.
· Lalapaşa : Lalapaşa’nın yaklaşık 100 m kuzeyinde, yol üzerinde yer alır. Dikilitaş Grubu’nun ortasından Lalapaşa-Hacı Danişment yolu geçmiştir. 1960 yılında R. Esin tarafından tespit edilmiş ve Ş.A. Kansu tarafından yayınlanmıştır.
· Hacı Danişment : Berberoğlu Ayazması, Kırçeşme Dikilitaşlar Grubu, Eski Bağlar Dikilitaşları, Eski Mezarlık, Türbe Dikilitaşları
· Ömeroba : Büyük Tavşan Dikilitaşları
· Vaysal : Cevizlil Dikilitaşları, Vaysal Dikilitaşları
· Kırıkköy : Menhirler dairesel gruplar halinde dizilmiştir; burun üzerinde bulunanlar merkezi konumludur. Kırıkköy Menhirleri 1969 yılında R. Esin tarafından keşfedilmiştir. Esin’in saptamaları ve fotoğrafları 1969 yılında Ş.A. Kansu tarafından yayınlanmıştır. Kansu, ne zamandan kaldığı bilinmeyen büyük dikilitaşlardan meydana gelmiş bir mezarlık olarak tanımlar ve menhir (monolit) olmalarının kuvvetle olası olduğunu söyler.
· Sarı Danişment
· Süloğlu
Keremeden Mezarlığı’nı oluşturan Keramettin Dikilitaş Grubu
Sülecik Mezarlığı

Yağcılı Dikilitaşları

tumblr_lzagm9DQdh1r0nx58.jpg

Kırklareli’nde de Merkez, Erikler, Değirmencik, Ahmetçe köyleri ile Lüleburgaz İlçesi’nde menhirler bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen menhir gruplarının çoğu Müslüman mezarlıklarının içinde kalmıştır.
Yapısal olarak menhirleri andıran bu dikilitaşların yapılan son araştırmalarla birlikte Demir Çağı’na ait anıtlar değil, Orta Çağ’dan kalan Müslüman mezar taşları oldukları anlaşılmıştır. Bugüne kadar Trak menhirleri zannedilen bu taşlar vaktiyle var olan ama şimdi terk edilmiş ve izi belli olmayan köylerin mezarlığıdır aslında.

Tümülüsleriyle, dolmenleriyle Trakya ovalarını bezeyen bu savaşçı ulus, sınıf savaşımları tarihine de Spartacus gibi bir yiğit evlat vermiştir. Bu nedenledir ki efendiler daima bir gözleri açık uyurlar. Bilirler ki ufacık bir çıngı kocaman bir isyan yangını çıkarabilir. Bu öyle bir etkidir ki iki bin yıl sonra bile Alman komünistler Spartakistler adıyla örgütlenmişlerdir.

tumblr_lzagn8i2GH1r0nx58.jpg

Appia yolu boyunca çarmıha gerilen 6.000 kölenin dediği gibi :
- Spartacus benim.
- Spartacus benim.
- Hayır benim.
- Hayır Spartacus benim.
- Spartacus benim.
Çarmıha gerilen Trakyalı Spartaküs’ün cesedi hiçbir zaman bulunamadı. Bir dolmende sonsuz uykuya yatmadı. Rivayet odur ki tanrılar, onu yanlarına almışlardı.
Yaklaşık bir asır sonra bu olay tekrarlanacak ve “özgürlüğün için savaş” ın yerini “kötüye karşı koma ve senin sağ yanağına kim vurursa, ona ötekini de çevir. (Matta İncili, 5.Bap, 39.)” alacaktır.
 
Son düzenleme:

star21

Kullanıcı
Katılım
11 Ağustos 2012
Mesajlar
2,733
Beğeni
430
Puanları
83
Cevap: Bazı Megalit Resimleri

emeklerinize sağlık arkadaşlar
 

yan

Kullanıcı
Katılım
9 Mayıs 2013
Mesajlar
17
Beğeni
2
Puanları
3
Konum
istanbul
Cevap: Bazı Megalit Resimleri

Ellinize sağlık ustam
 

selçuk

Kullanıcı
Katılım
31 Mayıs 2013
Mesajlar
89
Beğeni
154
Puanları
33
Cevap: Bazı Megalit Resimleri

emegine sağlık
 
Üst