Cıhad-ı ekber... | Define işaretleri ve anlamları

Cıhad-ı ekber...

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,957
Beğeni
22,737
Puanları
113
Konum
Erzincan
Cıhad-ı ekber...

“Nefsiyle problemlerini çözememiş bir insanın çevresi ve toplumla alakalı problemleri de çözemeyeceği” ifade ediliyor. Nefsin ıslahıyla toplumun ıslahı arasında nasıl bir münasebet vardır...

gul1.jpg


Lügat mânâsı itibarıyla nefis; bir şeyin özü, esası, kendi demektir. Istılahta ise o, belli hikmet ve maslahatlara binaen insan mahiyetine yerleştirilmiş kin, nefret, şehvet, gazap.. gibi zahiren muzır unsurların esası ve merkezi; şeytanın vesvese ve telkinlerine açık, âdeta ona santrallik vazifesi yapan bir mekanizmanın adıdır. Fakat bilinmesi gerekir ki, bu mekanizma aynı zamanda tahavvül ve terakkiye de açıktır; insanın mânevî âlemlere yükselmesinin önemli bir vesilesidir. Ancak onun bu olumlu misyonu eda edebilmesi, serkeş bir atın ağzına gem vurulup binit olarak kullanılması gibi, semavî disiplinlerin kontrolü altında terbiye ve tezkiye edilmesine bağlıdır. Aksi takdirde kendi haline bırakıldığında o, sürekli heva ve hevesin peşinden koşacak, hayvanî ve cismanî arzuların esiri olup fenalıkları kovalayacak ve neticede bir yerde, insanın baş aşağı uçurumdan yuvarlanıp gitmesine sebep olacaktır.

Sütten Kesilmeyen Çocuk

İmam Bûsîrî meşhur kasidesinde terbiye görmemiş nefsin halini şöyle bir teşbihle dile getirir:

وَالنَّفْسُ كَالطِّفْلِ اِنْ تُهْمِلْهُ شَبَّ عَلَى حُبِّ الرَّضَاعِ وَاِنْ تَفْطِمْهُ يَنْفَطِمِ

“Nefis tıpkı süt emen bir çocuk gibidir. Şayet (vakti geldiği hâlde onu sütten kesmez de) kendi hâline bırakırsan, süt emme arzusu gittikçe kuvvetlenir. Bir kere sütten kesme iradesini gösterebilirsen, o zaman da sütten kesiliverir.” Evet, nefis önemli ve ikna edici deliller kullanılarak zamanında ve mevsiminde sütten kesilecek olursa onun sınır tanımaz arzularına gem vurulmuş olur. Fakat -hafizanallah- nefis, bohemliğe açık hâlde bırakılır ve menfi duygu ve düşüncelerin tesirinde büyürse, daha sonra hiç söz dinlemez bir hâle gelir; gelir de insana sürekli kendi arzularını, kendi heveslerini, kendi kaprislerini dayatır. Bu ise hakikatle kişi arasında bir kısım mânia ve perdelerin meydana gelmesine, husuf ve küsuf yaşanmasına sebep olur. İşte bu itibarladır ki, nefsinin esiri, nefsine ait problemlerin hamallığını yapan böyle bir kişinin başkalarına örnek olması ve onları hayra yönlendirebilmesi mümkün değildir. O hâlde insana düşen vazife, öncelikle problemi kendi içinde, nefsinde çözmesidir. Bunun yolu ise, iradenin hakkını verip nefsin sınırsız arzu ve isteklerine karşı bir yerde “dur” deyip önüne geçmek, meşru dairedeki zevk ve lezzetlerle iktifa edip onun harama adım atmasına fırsat vermemektir. Böylece o, sürekli kötülükleri emredip duran “emmare” mertebesinden kurtarılıp tavır ve davranışlarını sorgulayan ve kendini levm eden “levvame” mertebesine yönlendirilmiş, hatta Rabbiyle münasebeti açısından vicdanı tam oturaklaşmış hâlde “mutmainne” ufkuna yükseltilmiş olacaktır. Ayrıca insan pek çok zararlı unsurdan Allah’a sığındığı gibi, şeytanın, insan mahiyetindeki santrali olarak vazife yapan kendi nefsinden ve kendi benliğinden de sabah akşam Allah’a sığınmalıdır. Yoksa nefis problem üretmekten vazgeçmeyeceği gibi, insan da sırtında nefse ait pek çok problemi taşımaktan kurtulamayacaktır.

Cihadın En Büyüğü

Esasında Allah Resûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir savaştan dönerken, “Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz.” (el-Beyhakî, ez-Zühd, 1/165) ifadesiyle insanın nefsiyle olan mücadelesini ‘en büyük cihad’ olarak beyan buyurması meselenin ehemmiyetini göstermesi açısından dikkat çekicidir. Bu ürpertici beyanın, Müslümanlar açısından çok önemli ve kritik olan büyük bir savaşın dönüşünde söylenmesi de, nefisle mücadele etme ile düşmanla yaka paça olma arasında bize bir mukayese imkânı vermektedir.

Bir de böyle bir sözün, zaferin tam hissedilip duyulduğu bir zamanda söylenmesi çok manidardır. Çünkü bazen çok önemli bir söz söylenir, fakat insanların ruh haletleri nazar-ı itibara alınmaz. Dolayısıyla muhatapların ruh haletleri hesap edilmeden ifade edilen böyle bir söz istenen seviyede gönüllerde tesir meydana getirmez. Bu açıdan bakıldığında söz konusu mübarek beyanın böyle bir makamda söylenmesi, Müslümanları zafer sarhoşluğundan kurtarması adına çok önemlidir. Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu ifadeleriyle, zaferyâb olduktan sonra fatih bir ordu olarak Medine’ye giren ashabının içlerine gelebilecek olumsuz düşünceleri bertaraf etmek istemiştir.
Hâsılı, tarihte ve günümüzde nice örneklerde görüldüğü üzere problemlerini nefsinde halletmeyen bir insan, maddî ve mânevî mazhariyetleri dahi çok defa kendi helaketine birer sebep hâline getirebiliyor. Esasında bir nimet insanı Allah’tan uzaklaştırıyor ve onu gaflete sevk ediyorsa o, nimet değil; nimet görünümünde bir nikmettir. Evet, insanı Allah’tan uzaklaştıran şey İstanbul’un fethi bile olsa, bilinmesi gerekir ki, bu da Allah’ın insana musallat ettiği bir musibettir ve insana kazanma kuşağında en büyük hüsranı yaşatır. İşte bütün bu tehlikelerden korunmanın yolu cihad-ı ekberi yani nefisle mücahedeyi hiçbir zaman terk etmemek, nefsin hile ve tuzakları karşısında sürekli teyakkuz hâlinde bulunmaktır.
 

HÜDAİ

Kullanıcı
Katılım
25 Temmuz 2012
Mesajlar
519
Beğeni
21
Puanları
18
Cevap: Cıhad-ı ekber...

Zorlanıyoruz ama pes etmek yok Eline sağlık teşekkürler
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,957
Beğeni
22,737
Puanları
113
Konum
Erzincan
Cevap: Cıhad-ı ekber...

Kıymetli dostum hakkını helal et biliyorum kıymetli vaktinizi aldığımı konu çok daha uzun bir konuydu aslında dörtte bir bölümünü yayınladım siz sevgili dostlarımızı sıkmamak için bizler site olarak bilgi paylaşım formunda her zaman en iyi olmak en güzeli bulmak en doğruyu aktarmak zorundayız bu itibarla iş olsun torba dolsun zihniyetiyle hareket edemeyiz değerli üye kardeşlerimize ve misafir olarak sitemizi takip eden kardeşlerimize hizmet etmek için buradayız mevlam hataya yanlışa düşmekten cümlemizi muhafaza eylesin özürlerimin kabulünü rica eder en kalbi saygı ve sevgilerimi sunarım...
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,956
Puanları
426
Konum
Malatya
Cevap: Cıhad-ı ekber...

allah c.c razı olsun abi
Çok önemli ve bir o kadar
Güzel bir konu paylaşmışsınçiçek sana
 

HARBİCİ

SERKAN
Kullanıcı
Katılım
9 Kasım 2012
Mesajlar
3,702
Beğeni
4,011
Puanları
113
Cevap: Cıhad-ı ekber...

Paylaşım için teşekkürler lacivert ustam.
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,649
Beğeni
17,512
Puanları
113
Konum
İstanbul
Cevap: Cıhad-ı ekber...

s.a

Allah c.c razı olsun.güzel paylaşımlarınızın devamını beklerız lacivert ustam.

hakkınızı ödemek zor.

Muhammed Nâsıruddin el-Albânî rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Allah’ın yolunda cihada denk gelecek hiçbir şey yoktur!”

Albâni Silsiletu’l-Ehadîsi’d-Daifa
 

HARBİCİ

SERKAN
Kullanıcı
Katılım
9 Kasım 2012
Mesajlar
3,702
Beğeni
4,011
Puanları
113
Cevap: Cıhad-ı ekber...

(Sünen-i ibn-i Mâce, Cild 9, Hadîs No: 3790, s. 583)


Manâ'sı: Ebü'd Derdâ (ra)'dan rivayet edildiğine göre:

- "Ben size amellerinizin en hayırlısını, malikiniz (Allah)
katında en çok beğenilen (cennetteki) derecelerinizi en çok yükselten, altın ve gümüşü (Allah yoluna) vermekten size daha sevablı olan ve düşmanınıza rastlayıp da boyunlarını vurmanız (gazi olmanız) ile düşmanınızın sizin boyunlarınızı vurmasından (şehit edilmenizden) daha üstün, faziletli işi haber vereyim mi? buyurdu.
Sahabîler:

- Bu amel nedir? Ya Resulallah, dediler. Resul-i Ekrem (sav):

- Zikrullah'tır buyurdu. Ve (Ziyad bin Ebi Ziyad'tan bir senedde Muaz bin Cebel (ra) şöyle buyurdu:

- Hiç bir adam, kendisini Allah (cc)'ın azabından, Allah'ı zikir (ibadetinden) daha çok kurtarıcı hiç bir amel (ibadet) işlemedi."

KAYNAK : Zuhürat'ı Bilal Nadiri Cilt B
KİTABI YAZAN : Hacı Muhammed Bilâl-i Nadir Hazretleri. (Kadiri Şeyhi.)
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,649
Beğeni
17,512
Puanları
113
Konum
İstanbul
Cevap: Cıhad-ı ekber...

Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e, ya Rasulallah! İnsanların hangisi daha faziletlidir? denildi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Canıyla malıyla Allah yolunda cihad eden mü’mindir’ buyurdu.
Sahabeler:
−Sonra kimdir dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah’tan korkup insanları kendi şerrinden emin kılıp vadilerden bir vadiye çekilen mü’mindir’ buyurdu.”
Buhari 2636, Müslim 1888
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,649
Beğeni
17,512
Puanları
113
Konum
İstanbul
Cevap: Cıhad-ı ekber...

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir adam gelerek:
−Bana cihada denk olacak bir amelde delillik et dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Ben cihada denk olacak bir amel bulamıyorum!’ buyurdu ve devamla:
−‘Mücahid sefere çıktığı zaman sen mescide girip o dönünceye kadar devamlı namaz kılmaya, iftar etmeden devamlı oruç tutmaya gücün yeter mi?’ buyurdu.
O kimse:
−Buna kimin gücü yeter ki dedi.”
Buhari 2634, Müslim 1878
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,649
Beğeni
17,512
Puanları
113
Konum
İstanbul
Cevap: Cıhad-ı ekber...

Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ya Eba Said! Herkim Rab olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan ve Nebi olarak Muhammed’den razı olursa, cennet onun için vaciptir’ buyurdu.
Bu, Ebu Said (Radiyallahu Anhuma)’nın hayretine gitti de:
−Ya Rasulallah! Bu sözleri bana tekrar etsen dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onları tekrar etti.
Sonra da:
−‘Diğer bir şey daha var ki, kul onunla cennette yüz derece yükseltilir. Bu derecelerden her iki derecenin arası sema ile yer arası mesafedir’ buyurdu.
Ebu Said (Radiyallahu Anhuma):
−O diğer bir şey nedir? Ya Rasulallah! dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘O Allah yolunda cihattır, o Allah yolunda cihattır!’ buyurdu.”
Müslim 1884/116






görüldüğü üzere Allah c.c yolunda cihad dan daha faziletli bir ibadet yoktur.
not: Namaz,hac zekat gibi unsurlar zaten bir müslümadan bulunması zorunlu hallerdir.farz olanlardır.

 
Üst Alt