Duada Ellerin Açilmasi | Define işaretleri ve anlamları

Duada Ellerin Açilmasi

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,217
Beğeni
23,472
Puanları
113
Konum
Erzincan
DUADA ELLERİN AÇILMASI

Dua kelimesi, sözlük anlamı itibarıyla “çağırmak, seslenmek, istemek; yardım talep etmek” manasına gelir. Aynı zamanda “küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya vaki olan talep ve niyaz” anlamında isim olarak da kullanılır. Dini bir terim olarak ise dua, kulun bütün benliğiyle Cenab-ı Hakk’a yönelerek O’ndan istek ve dilekte bulunması ve bu amaçla icra edilen bir ibadet şeklidir.[1]

Bununla beraber duayı, âciz, fakir, muhtaç ve kendine yetmediğinin şuurunda olan kulun, tazarru, tezellül ve alçak gönüllülük içinde, Rahmeti Sonsuz’a yönelip, hâlini O’na arz ederek istediklerini O’ndan istemesinin ayrı bir unvanı ve kulun Rabbi’ne karşı iman, güven, itimat ve tevhid telâkkisinin bir gereği olarak tarif edenler de vardır.[2]

Resûlullah Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) duayı ‘bir ibadet’ olarak tarif eder.[3] Sonsuz acziyet ve sınırsız ihtiyaca müptela olan insanın yaratılışının gayesi önce iman, sonra da duadır. Dua ise ibadetin esasıdır.[4] Her ibadetin de bir adabı ve usulü vardır. İşte duâ ibadetinin de âdâb ve usûlünü yine insanlığa her yönüyle üsve-i hasene (en güzel örnek) olarak gönderilen Rehber-i Ekmel Efendimiz’den (aleyhi salavâtullahi ve selâmuhû) öğrenmekteyiz. Burada Efendimiz’den (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm) nakledilen, duâ ile alakalı birkaç rivayeti zikretmekle iktifa edeceğiz.

Nebiler Sultanı’nın (aleyhissalâtu vesselâm) dua ederken ellerini son haddine kadar semaya kaldırdığı ve mübarek koltuğunun beyazlığının göründüğü [5] ve yine Resûlullah Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) hutbe îrad ederken kendisinden dua istenince, hiç boş çevrilmeyen mübarek ellerini kaldırıp dua ettiği[6] rivayet edilmiştir. Bir başka rivayette ise Resûl-ü Zîşan Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Allahu Teâlâ’nın, ellerini açıp kendisine dua eden kullarının ellerini boş çevirmeyeceğini müjdelemişlerdir.[7] Ve son olarak Efendiler Efendisi (aleyhi ekmelüttehâyâ), dünya hayatının sonunda ruhunun ufkuna yürürken (bir rivayete göre) ellerini kardırmış ve “Allah’ım! Refîk-i A’lâ’yı istiyorum” diyerek ahiret yurduna irtihal etmişlerdir.[8] Velhasıl, Habîb-i Ekrem Efendimiz’in (aleyhisselâmu vessalavât mil’e’l-ardi ve mil’e’s-semâvât) bütün hayatına bu yönüyle bakıldığında O’na “duâ peygamberi” denilse hata edilmiş olunmaz.

Yukarıda zikredilen hadisler yalnızca bir fikir verme maksadına matuf olarak serdedilmiştir. Yoksa Efendimiz’den duâ ile alakalı rivayet edilen hadisler bunlarla sınırlı değildir. İşte bütün bu hadisler göz önüne alınarak, dua ederken el kaldırmanın sünnet olduğu ifade edilmiştir. Elin avuç içinin yukarıya doğru açıp omuz hizasına kadar kaldırılarak dua edilmesi de sünnete en uygun olan duâ şeklidir.[9]Peygamberimiz’in (s.a.s) ellerini başının hizasını geçecek şekilde yukarıya kaldırdığı ve mübarek koltuğunun beyazlığı göründüğü ile alakalı rivayetleri değerlendirirken, bunların yalnız istiskâ (yağmur duası) ibadetine mahsus olduğu ifade edilmiştir. Nitekim bu hadis, diğer hadislerle birlikte mütalaa edildiğinde Resûlü Ekrem Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) bütün dualarında ellerini bu şekilde kaldırmadığı görülecektir.

Bununla birlikte Cenab-ı Hakk’tan bir istekte bulunurken el avuçlarını yukarıya doğru açma sünnet olduğu gibi O’ndan (c.c) kötü bir şey hakkında korunma talep ederken de el avuçlarını aşağıya doğru çevirme sünnetten sayılmıştır.[10] Zira Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm) “Allah Teâlâ’dan bir şey istediğinizde avuçlarınızın içiyle isteyiniz, dışıyla değil” buyurmuştur.[11]Avuçların açılarak istekte bulunulması bir ıztırar ve ihtiyaç halidir. Ellerin ters çevrilmesi ise (genellikle yağmur duasında olup, eller başın hizasına kadar yükseltilir) belanın defi içindir.[12]

Duada ellerin kaldırılması duanın sünneti ve adabındandır. Şu kadar var ki, Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bütün dualarında hep aynı şekilde dua etmemiştir. Rivayetlere göre bazı dua şekilleri aşağıda geleceği üzere, beş şekilde tasnif edilmiştir.

Ulemadan dua için ellerin kaldırılmasını uygun görmeyenler de vardır. Bu âlimlerin içerisinde de el açma yerine işaret parmağını kaldırmayı uygun görenler olmuştur. Farklı bir dua biçimi ise avuçları açarak, avuç içini semaya doğru tutma şeklindedir. Bir başka görüş, elleri, elin tersi kıbleye, avuç içinin ise yüze bakacak şekilde göğüs hizasına kadar yukarı kaldırma şeklinde olmasıdır. Nitekim Hz. Ali ve Hz. Enes’in de (radıyallâhu anhuma) bu şekilde dua ettikleri rivayet edilmiştir. Elin tersinin yüze bakacak şekilde ellerin ters çevrilmesi biçimindeki duâ ise, çoğunlukla bir bela veya afetin defi istenirken yapılır.[13] Son şekil olarak, elin tersinin yukarı bakacak şekilde elleri ters çevirip, yukarı ve öne doğru uzatarak duâ etmedir.[14]

Dua sona erince ellerin yüze sürülmesi de sünnettir. Dolayısıyla denebilir ki duadan sonra ellerin yüze meshi, duada el kaldırmanın sünnetidir. El kaldırmadan edilen duada yüzün meshi lazım değildir. Yüzün meshindeki hikmet ise insanın, bereketin kendi üzerine gelmesini ve içine yayılmasını istemesidir. Ve belanın defini, atânın (lütuf ve ihsanın) husulünü tefeüldür (kendisine geleceğini ummaktır). Bir elle mesh edilmez. Çünkü o hal mütekebbirlerin fiilidir.[15]

Enbiyâ suresinin doksanıncı ayetinde geçen “Hem ümit hem endişe içinde Bize yakarırlardı.” ifadesini müfessirler, ümitle yakarmayı elleri açarak duâ etme, endişe içinde yalvarmayı ise elleri ters çevirerek duâ etme şeklinde yorumlamışlardır.[16]

İnsanlar bir şey isterken adet olarak ellerini açarlar veya uzatırlar. Bunu en iyi cami çıkışlarında içten ve acıklı sözleriyle dilenen insanların hallerinde görebiliriz. Ellerin ters çevrilmesi de, adeta insanın korunacağı şeylere karşı, onları itercesine bir vaziyet alması gibidir. Bunlar insanın fıtri diyebileceğimiz halleridir.

Hazreti Enes’in (radıyallâhu anhu) beyanlarına göre, Allah Teâlâ’dan parmak kaldırarak istekte bulunmak bir ihlas (samimiyet) göstergesi, ellerimizi göğsümüze kadar kaldırarak dua etmek ise bir dilek ve ihtiyaç emaresidir. Başımızı aşacak şekilde ellerimizi kaldırarak duâ etmek ise, bir yalvarma ve ihtiyacın alametidir.[17]

Ellerin açılması duanın müstecab olmasının sebeplerinden sayılabilir. Elbette ki bu tek başına yeterli değildir. Bunun yanında insanın yediklerinin de helal yiyeceklerden olması en önemli şartlardandır.[18]

Kur’an-ı Kerim’de “Rabbinize ihlasla, için için yalvararak, başka nazarlardan uzak, gizlice, ürpererek ve yüksek olmayan (kendinizin işitebileceği bir sesle) dua edin.[19] ayetini de zikrettikten sonra duânın âdâbı başlığı altında şu hususlar sıralanabilir:

  1. Duâ edeceğimiz vakit istiğfar ile manevî temizlenmek.
  2. Duâya başlarken, Allah’a hamd ü senâ ve Peygamber Efendimize (s.a.s) salât ü selâm ile başlamak ve duâyı yine salavatla bitirmek.
  3. Yiyip içtiğimiz şeylerin helâl olmasına dikkat etmek.
  4. Duâda elleri kaldırmak.
  5. Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde geçen me’sûr duâlarla duâ etmek.
  6. İhlâs, huşû ve huzûr-u kalp ile duâ etmek.
  7. Namaz sonlarında, bilhassa sabah namazından sonra duâ etmek.
  8. Mübârek yerlerde, husûsan mescitlerde duâ etmek.
  9. Cuma günü, husûsan saat-ı icâbede duâ etmek.
10. Duâmızın kabul edileceğine kesin bir şekilde inanarak duâ etmek.

11. Secdede duâ etmek.[20]

Sonuç olarak denebilir ki, duada ellerin açılması Peygamber Efendimizin (s.a.s) sünneti ve duanın adabındandır. Dua ettikten sonra ellerin yüze sürülmesi de sünnet ve müstehaptır. Tabi bu sünnetlerin yanında diğer usul ve erkâna da riayet etmemiz gerekmektedir. İnsanın kendi acziyetinin, zayıflığının ve Rabbinin karşısında ne kadar küçük, her şeyi ile O Rahmeti Sonsuz’a muhtaç olduğunun farkına vararak içten edalı sözlerle dua etmesi, duânın kabulüne bir vesile olacaktır.

Alıntıdır..
 

ahmed23

Kullanıcı
Katılım
20 Haziran 2016
Mesajlar
45
Beğeni
41
Puanları
18
Yaş
51
Namazdan sonra dua ederken ellerimizi kaşlarımıza kadar kaldırmak unutulmuş bir Sünnettir
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
427
Beğeni
1,777
Puanları
93
Duada Ellerin Durumu

Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) duada ellerini tutuş şekliyle ilgili birbirinden farklı rivayetler varid olmuştur. Bu da bize gösteriyor ki, Allah Resulü (s.a.s) bütün dualarında ellerini aynı şekilde tutmuyordu. Bununla birlikte duada sünnet olan elleri yukarı kaldırarak dua etmek ve duayı bitirdikten sonrada elleri yüze sürmektir. Bununla ilgili İbn Abbas’ın (r.a) rivayet ettiği bir hadis-i şerif şu şekildedir: “Allah'a dua edince avuçlarının içini açarak dua et, ellerinin sırtlarıyla dua etme. Duayı bitirince avuçlarını yüzüne sür.” (Ebû Dâvud, Salât 358) Tirmizi’de geçen bir diğer hadis-i şerifte de Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurur: “Rabbiniz hayiydir, kerimdir. Kulu dua ederek kendisine elini kaldırdığı zaman, O, ellerini boş çevirmekten hayâ eder.” (Tirmizî, Daavât 118) Hz. Ömer (r.a) de, Efendimiz’in (s.a.s) ellerini kaldırdığı zaman yüzüne sürmedikçe, onları indirmediğini rivayet etmiştir. (Tirmizî, Daavât 11)

Konuyla ilgili rivayet edilen hadis-i şeriflere ve bu konudaki fıkıh alimlerimizin mütalaalarına baktığımızda, şekil açısından duada asıl olanın elleri az da olsa birbirinden ayırmak, elleri avuç içleri yukarıya gelecek şekilde tutmak ve onları göğüs hizasına kadar kaldırmak olduğunu görüyoruz. Nitekim Fetâvây-ı Hindiye’de dua şekli anlatılırken şu ifadelere yer verilir: “Duada en efdâl olan, avuç içlerini açıp, aralarını az da olsa ayırmaktır. Elin birisi diğerinin üzerine konulmaz… Dua ederken, elleri göğüs hizasına kadar kaldırmak müstehaptır.”

Ellerin bu şekilde tutulması ve sonrasında yüze sürülmesinin hikmetiyle ilgili olarak şunlar söylenebilir. Öncelikle elleri yukarı kaldırıp açmak, psikolojik olarak da birinden bir şey istemeyi çağrıştırır. Dolayısıyla Cenab-ı Hakk’a karşı ellerin yukarı kaldırılması, Onun dualarımızı işitip icabet etmesini dilemek manasını hatıra getirir. Duadan sonra ellerin yüze sürülmesine gelince, bununla ilgili olarak şöyle bir izah getirilmiştir: “Dua sırasında ilahi rahmet açılan ellere inmiştir. Bunun, insanın en şerefli uzvu olan yüzüne ulaştırılması icap eder.”

Fakat hemen ifade etmeliyiz ki, her ne kadar konuyla ilgili hadis-i şeriflerden Efendimizin (s.a.s) dualarını daha çok yukarıda anlatıldığı şekilde yaptığı anlaşılsa da, hadis kitaplarında Onun duada ellerini bitiştirdiğine, koltuk altları görünecek kadar yukarı kaldırdığına ve hatta bazen ellerini ters çevirdiğine dair de rivayetler vardır. Mesela Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde geçen bir rivayet şöyledir: “Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü vesselam, Allah’tan bir şeyin olmasını istediği zaman ellerinin içini yukarıya yöneltirdi. Ancak bir şeyden sakınacağı zaman ise ellerinin içini aşağıya çevirirdi.” (Ahmed b. Hanbel, 4/56) Bu hadis-i şerife göre bazı ahvalde elleri aşağı çevirmenin de meşruiyeti anlaşılmış oluyor. Nitekim Şafiî mezhebine göre korku hallerinde veya korkulacak bir mesele hakkında dua ederken elleri ters çevirmek sünnettir. Hanefiler ise sadece yağmur duasında elleri ters çevirmenin sünnet olduğunu söylemişlerdir.

Buhari’de geçen Enes b. Malik’in rivayeti de, Allah Resulü’nün (s.a.s) her zaman duada ellerini aynı şekilde tutmadığını gösteriyor. Hadis-i şerif şu şekildedir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselâm) dua ederken ellerini öyle kaldırdı ki, koltuk altlarının beyazlığını gördüm.” (Buhârî, İstiska 21) Hz. Ebu Bekir’in anlattığına göre, Efendimiz (s.a.s) Bedir savaşına çıkmadan önce de, duada ellerini öyle kaldırıp Allah’a dua dua yalvarıyordu ki, sırtından cübbesi yere düşüyor ve Hz. Ebu Bekir onu alıp tekrar Efendimizin (s.a.s) sırtına koyuyordu. Aynı şekilde Efendimiz (s.a.s) Veda haccını eda ederken Arafat’ta yaptığı duada da ihramı düşecek şekilde ellerini yukarı kaldırıyordu.

Buna göre Allah Resûlü (s.a.s) Bedir’de düşmana karşı yaptığı duada, Arafat’ta yaptığı duada veya yağmur duasında ya da belaların defi adına Allah’a münacatta bulunduğu esnada ellerini çok kaldırıyor ve belki de istediği şeyi Allah’a arz etmekte ısrar ediyordu. Aslında Efendimiz (s.a.s) bu tavrıyla Cenab-ı Hakk’a karşı ciddiyet isteyen makamlarda, o ciddiyete uygun bir talepte bulunuyordu.

Sehl b. Sa’d’ın Ebu Davud’da geçen bir rivayetinde ise Efendimiz’in (s.a.s) baş ve orta parmaklarını kapayıp şahadet parmağını açarak dua ettiği yer almaktadır. (Ebû Dâvud, Salât 230) Bu rivayetten yola çıkan Hanefiler şöyle demişlerdir: “Şayet özür vakti ise veya şiddetli soğuk varsa, dua eden şahıs şehâdet parmağını kaldırır. İşte bu da el açma yerine geçer.”

Allah Resulü’nün (s.a.s) bir başka dua etme tarzı da şu şekildeydi. O (s.a.s), yatmadan önce ellerini birleştiriyor, ihlâs ve muavvizeteyn surelerini okuduktan sonra ellerine üflüyor ve sonra da elleriyle ulaşabildiği bütün vücudunu sıvazlıyordu. Bu hareketi üç defa tekrarlıyordu. (Buhari, Tıb 29)

Bütün bu ifadelerimizden anlaşıldığına göre, Peygamber Efendimiz (s.a.s) farklı zaman ve hallerde dua ederken ellerini çeşitli şekillerde tutmuştur. Genel itibariyle o ellerini birbirinden açarak göğüs hizasında tutsa da, bazen ellerini, omuz seviyesine kadar kaldırmış, bazen ellerini birbirine bitiştirerek göğsüne doğru getirmiş, bazen de ellerini ters çevirmişti. Demek ki, makamın iktizasına göre bazen duada ellerin şekli değişiyordu.

Şunu da ifade etmeliyiz ki, duada ellerin tutulması teferruata ait bir meseledir. Dolayısıyla böyle bir meselede başkalarının tenkidini yapmak, onlarla münakaşaya girmek doğru değildir. Zaten duada esas olan ihlâs ve samimiyettir. Ellerin açılmasıyla beraber mühim olan kalbin Allah’a açılmasıdır. Bundan dolayı biz bu konudaki hadisleri göz önüne alarak Allah Resulü’nün (s.a.s) yolundan gitmeye çalışmalı, ancak başkalarını da kınama ve tenkide gitmemeliyiz. (Alıntıdır)
 
Üst Alt