Hazımsızlık | Define işaretleri ve anlamları

Hazımsızlık

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,791
Beğeni
22,238
Puanları
113
Konum
Erzincan


Hazımsızlık


Hazımsızlık ve çekememezlik gibi tavırlar karşısında üslubumuz nasıl olmalıdır?

5504652468.jpg


Öncelikle hazımsızlığın, halledilmesi çok zor ruhî bir maraz olduğunun bilinmesi gerekir. Şeytanın insan karşısındaki hazımsızlığı ve bu sebeple tepetaklak yuvarlanıp gitmesi bu hakikatin en çarpıcı bir misalini teşkil eder. Kur’ân-ı Kerim’de değişik yerlerde geçen şeytanın konuşmalarına bakılacak olursa, onun, Allah’ı bilen bir varlık olduğu anlaşılır. Fakat buna rağmen o, göz göre göre, sırf kıskançlık ve hazımsızlığından dolayı Hazreti Âdem’e secde etmemişti. Kur’ân-ı Kerim onun, secde mevzuundaki muhalefetini anlatırken hep “eb┠fiilini kullanır ki, bu da onun bu konudaki ısrarını ifade eder. Yani şeytan katiyyen ve katıbeten Hazreti Âdem’e secde etmeme inat ve temerrüdü içindeydi. Mahiyeti kin ve nefretle dopdolu olduğundan, bu durum onun olumlu ve güzel şeyleri görmesine, düşünmesine fırsat vermiyordu. Kıskançlık ve hazımsızlığın yenilmesi, ortadan kaldırılması kolayca mümkün olsaydı, belki de şeytan böyle feci bir akıbete maruz kalmayacaktı. İhtimal, Hazreti Âdem’in Allah’la münasebeti ve melaike-i kiramın onu tazimi, şeytan için bir mânâ ifade eder ve böylece o, bu tablo karşısında dersini alır ve yola girerdi. Fakat kıskançlık ve hasedin kurbanı bu zavallı varlık, tepetaklak yuvarlanıp gitmiştir ve hâlâ da yuvarlanmaya devam etmektedir. Bir menkıbede şöyle anlatılır: Şeytan, Cenâb-ı Hakk’a, “Bu kadar çok insanı affediyorsun. Benim ceza ve çilem -sanki çile çekiyormuş gibi- daha bitmedi mi?” diye sorar. Cenâb-ı Hak da ona: “Senin ilk imtihan olduğun hususu bir kere daha hatırlatıyorum. Git ve Hazreti Âdem’in mezarına secde et. Ben de seni bağışlayayım.” der. Fakat şeytan nasıl bir haset ve hazımsızlığa kilitlenmiş ki, yine de red ve inkârına devam eder. Demek ki, hasedin öyle muzaaf ve mük’ab bir kısmı var ki, bunun sonucunda şeytan kendisini göz göre göre balıklamasına küfrün içine atmıştır.

3792002456.jpg


Hazımsızlıktan Kardeş Katline

Öte yandan Cenâb-ı Hak, Mâide Sûresi’nde, kıskançlık ve hazımsızlığın insanı nasıl bir akıbete sürüklediğini gösterme adına Hazreti Âdem’in iki evlâdının kıssasını anlatır. (Mâide Sûresi, 5/27-31) Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Sahiha’da Hazreti Âdem’in bu iki oğlunun isimleri tasrih edilmese de, kütüb-ü sâlifede bunların isimlerinin Habil ve Kâbil olduğu ifade edilir. Evet, sağanak sağanak vahyin yağdığı bir evde neş’et eden, bir yönüyle Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) nüvesi olan ve Safiyullah unvanıyla yâd edilen Hazreti Âdem’in bu iki evladından birisi diğerini hazmedememiş, kardeşinin hayatına kıyacak kadar gözü dönmüş ve neticede onun kanına girmiştir.

Tarih süzüldüğünde onun usaresinden buna benzer daha pek çok hadiseyi müşahede etmek mümkündür. Bütün bu hadiselerde karşımıza çıkan netice ise, hasedin nicelerini tepetaklak baş aşağı getirdiğidir. Hatta kimseyi gül kadar incitmeyen ve sorgulanacak hiçbir yanı olmayan İnsanlığın İftihar Tablosu bile bazı insanlar tarafından kin ve haset kaynaklı tavırlara maruz kalmıştır. Mesela bir seferinde Ebu Cehil’in Mugire ibn-i Şu’be’ye şu sözleriyle açıktan açığa bu hazımsızlığını ifade ettiğini görüyoruz: “O’nun getirdiği haberlerin hepsi doğru. O yalan söylemez. Çünkü şimdiye kadar hiç yalanına şahit olmadık. Fakat Abdülmuttalipoğulları, ‘Sikâye (Hacılara zemzem dağıtma hizmeti) bizden, sidâne (Kâbe’nin kilitlerini muhafaza hizmeti) bizden, rifâde (Hacılara yemek dağıtma hizmeti) bizden’ diyorlar; bir de kalkıp ‘Peygamber de bizden.’ derlerse ben bunu içime sindiremem.” (İbn İshak, es-Sîre 4/191) Bedir’de devrileceği ana kadar her gününü Allah Resûlü’ne düşmanlıkla geçiren bu bedbaht insan, haset ve hazımsızlık duygusunun cenderesinde ebedî felakete sürüklenmiştir. Vefatından birkaç dakika önce “Ben şu ana kadar kıskançlık ve hasedimden dolayı hep Senin yaptığın işleri yıkmaya çalıştım. Şimdi özür diliyorum.” diyerek kelime-i şehadet getirseydi belki de ilahî affa mazhar olacaktı. Fakat o, öylesine haset ve hazımsızlığa kilitlenmişti ki, ölüm hırıltıları esnasında dahi gurur, kibir ve hasetle dopdoluydu.

Şimdi düşünelim; eğer Efendiler Efendisi’nin büyüleyici atmosferinde bile buz dağı mesabesindeki bu hazımsızlık duygusu erimiyor, kırılmıyor ve parçalanmıyorsa, kanaatimce kimilerinin size olan hasetlerinin kırılmaması ve erimemesi çok zorunuza gitmemeli ve bir mânâda bu hâli tabii ve normal görmelisiniz.

7335924350.jpg


Hazımsızlığı Hazmetmek

Öyleyse bu tür haset ve hazımsızlıkların her zaman yaşanabileceğini hesaba katmamız gerekir. Nasıl ki uzaktakiler küfürlerinin muktezasını yerine getiriyorlarsa, yakında duran, sizinle aynı duygu ve düşünceyi paylaşan, hatta ellerinde aynı eserleri dolaştıran insanlar da yer yer hazımsızlık ve çekememezliklerini ortaya koyacaklardır. Bu durumda size düşen vazife, bütün bunları beşer tabiatının muktezası görerek hazmetmek ve herkesi bağrınıza basmaktır.

وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ

“Kızdıklarında öfkelerini yutar, insanların kusurlarını affederler.” (Âl-i İmrân Sûresi, 3/134) âyet-i kerimesi gereğince, gayzınızı yutacak, insanları affedecek ve karşı taraftan kötülük gelse bile, siz, bu kötülüğü tek taraflı bırakacaksınız. Zira duran bir vasıtaya, başka bir vasıta gelip çarptığı zaman tahribat yarıya iner. Fakat iki vasıta da süratle birbirine çarptıklarında ikisi de orada preslenirler. Aynen bunun gibi siz de kötülükleri tek başına bırakmak suretiyle, tahribatı yarıya indirmeli ve karşı tarafın haset ve hazımsızlığını erimeye mahkûm etmelisiniz.

Öte yandan bu tür problemlerin üstesinden gelme adına, sürekli çevrenizdeki insanlara imanda derinleşme yollarını göstermeli, ihlâs ve uhuvveti nazara vermeli, onları sürekli sohbet-i Canan’la rehabilite etmeli ve böylece onların nefis ve enaniyet cihetiyle fena bularak kalbî ve ruhî hayatları itibarıyla yeniden bekâ billâh’a mazhar olmaları istikametinde cehd ve gayret göstermelisiniz. Sohbetlerinizin birinci gündem maddesi, Allah’la münasebetlerimizi, durmamız gereken yerde tam durup durmadığımızı, düşünce dünyamız itibarıyla Kur’ânî çizgide olup olmadığımızı bir kere daha gözden geçirme olmalıdır. Her seferinde sohbet-i Canan’la yeniden canlanmalı, bir kere daha dolmalı ve tekrar şarj olmalıyız. Böyle büyük bir mesele karşısında falan yerde okul açma, filan yerde üniversite açma gibi işler çok küçük kalır. İşte bu zaviyeden meseleye bakınca, nerede eksiğimiz olduğunu görmek mümkündür. Biz oturup kalkıp sürekli sohbet-i Canan demediğimizden, sözleri evirip çevirip Allah ve Resûlullah’a (sallallâhu aleyhi ve sellem) getiremediğimizden, sürekli tahkiki iman etrafında tahşidatta bulunamadığımızdan haset ve hazımsızlık denilen o canavarın ağzına fermuar vuramıyoruz. Ağzına fermuar vuramadığımız için de bu canavar Müslümanları yamuk yumuk konuşturuyor ve yamuk yumuk davranışlar içine itiyor.
 

FENERLi

Super Moderatör
Katılım
9 Aralık 2012
Mesajlar
1,729
Beğeni
2,012
Puanları
113
Konum
istanbul
Cevap: Hazımsızlık

Eline sağlık lacivert ustam ,resimlerde güzeldi teşekkürler.
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Cevap: Hazımsızlık

Güzel paylaşım
Eline sağlık ustam
allah c.c razı olsun
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,517
Beğeni
17,043
Puanları
113
Konum
İstanbul
Cevap: Hazımsızlık

s.a

Allah c.c razı olsun lacivert ustam.
 

TEVFiK

Vip Üye
Katılım
11 Haziran 2012
Mesajlar
3,906
Beğeni
7,688
Puanları
113
Yaş
65
Konum
FETHİYE,MANİSA,İZMİR.
Cevap: Hazımsızlık

Selamunaleyküm; Sayın Lacivert Ustam Elinize ve Emeğinize Sağlık.

7335924350.jpg

Vallahi Bu Yufkaları görünce karnım acıktı. :D
aceba bu yufkaları Pişmeden yersem hazmederyim bilmiyorum:confused:
şaka,şaka. Güzel Paylaşımınız İçin Allah C.C. Razı Olsun derim.allah c.c
Saygılarımla.;)
 
Üst