Hititler | Define işaretleri ve anlamları

Hititler

KOTYORA

Kullanıcı
Katılım
21 Eylül 2011
Mesajlar
180
Beğeni
25
Puanları
16
747px-AlterOrient2.png

En geniş sınırlarında Hitit Devleti (Mavi alan)

Hititler, tarihte 'da devlet kurmuş bir uygarlıktır. 'ne dahil bir dil konuştukları için Hint-Avrupa kökenli bir topluluk olduğu kabul edilmektedir. yıllarında 'ya göç ederek yerli Beylikleri üzerinde hakimiyet kurdukları bilinmektedir.


TARİHÇE

Yarımadası'nın bugün için bilinen en eski adı Ülkesi idi ve bu topraklar 1500 yıl boyunca Ülkesi olarak bilindi. Bu ad o kadar yerleşmişti ki Anadolu'yu istila eden Hititler bile yeni yurtlarından söz ederken Hatti Ülkesi deyimini kullanmışlardır. Oysa sonradan yine tabletlerden öğrenildiğine göre, söz konusu Hind-Avrupalı halk kendini konuşan Nesililer olarak anıyordu.Ancak biçimindeki adlandırma, Eskiçağ tarihi çevrelerinde yayıldığı için onu değiştirmek güç olurdu. Zaten söz konusu Hind-Avrupalı kavim için sözcüğünü olduğu gibi almayıp, onun 'de zikredilen "Heth" ve "Hittim" şeklinden esinlenerek Die Hethiter, The Hittites, Les Hittites ve Gli Ittiti deyimlerini üretmişlerdir. Türkçe'de ise önceleri Eti sözcüğü kullanıldı, şimdi ise Hitit deyimi yerleşmiştir.
'ya geliş yönleri arasında, üzerinden, 'ndan ya da 'den olmalıdır. En genel kabul gören görüş, Kafkasya üzerinden Anadolu'ya indikleri yönündedir. Tarihteki ilk kralları Kuşşara kralı LeonUgur'dır. İlk yerleşim yerleri ise 'dır. 'nın oğlu zamanında başkentleri (Kaniş-Kültepe) olmuştur. Anitta, Hitit krallığının başkenti olan Hattuşaş'ı ( ), çok büyük hazineleri olduğunu tahmin ederek kuşatmış fakat şehirde herhangi bir şey bulamayınca kızarak şehri tamamen yakıp yıkmış ve ünlü lanetini savurmuştur: “Geceleyin yaptığım bir saldırı ile şehri aldım. Yerine yaban otu ektim. Benden sonra her kim kral olur ve Hattuşaş’ı yeniden iskan ederse gökyüzünün (Fırtına Tanrısı’nın) laneti üzerinde olsun." Daha sonra Anitta'nın soyundan gelen torunu Hattuşaş'ı bu kez Hitit krallığının başkenti yapacak ve kendisine de "Hattuşili" adını verecektir. Hattuşaş Antik Kalıntıları bugün 'nun listesinde yer almaktadır. Hititler yerli halkın ekonomik ve kültürel etkilerinden etkilenerek dil ve dinlerini benimsemiş ve ırklarını ırkının içinde eritmişlerdir.
397px-Yazilikaya_B_Thudalija.jpg

'da bulunan Hitit Kralı IV. 'nın Rölyefi

Hititler, ’ dan çıkmak zorunda kalmasıyla devlet idaresini ellerine almışlardır. ’nun yerli halkıyla kaynaşıp Hitit Devleti’ni kurmuşlardır. Bu devletin kurucusu ‘dır. Başkenti ise ’ dır. (Boğazköy). Hitit tarihi MÖ 1650 - MÖ 1450 Eski Krallık Devri ve MÖ 1450 - MÖ 1200 İmparatorluk Devriolmak üzere iki safhada incelenir. Hitit Devleti'nin kuruluşundan itibaren, sanattaki 'lı unsurlar kaybolarak, 'nun yerli sanatıyla birleşmiştir. Sanatta, boyutları büyümüş anıtsal eserler ortaya çıkmıştır. Mabetler, saraylar, sosyal yapılar, kaya kabartmaları ve (bina cephelerinde alt sırada yer alan kabartmalı taşlar) önceki sanattan ayrılır. Aslında 'e ait olmasına rağmen olarak anılan törensel nesne, Hititlerin sembolü kabul edilir.
Hittite_sun_disk.jpeg


HİTİT SİYASİ TARİHİ
yılları, tarihinin başlangıcı yerli dil grubuna ait ve Hint Avrupalı Hititler hakkında ilk bilgilerin edinildiği dönemdir. Bu çağ, başlangıç ve gelişme aşamalarının kaynağıdır. -2000 yılları arasında Kuzey ve ’nde gelişmiş kültürün temsilcisi ’di.
Şehir devletleri tarafından yönetilen bu bölgenin müstahkem şehirleri, kral mezarları, hazineleri, kültürünün simgeleridir. yılları sonlarında büyük savaşlar sonucunda çıkan yangınlarla sona eren bu çağı, izler. Yazılı kaynaklardan Hititlerin, 'ya MÖ 3. binin son yıllarında, 2. binin başında küçük gruplar halinde, girmeye başladıkları ihtimali çıkmaktadır. Hititler'in Anadolu’ya Kuzey Karadeniz üzerinden veya kuzeydoğudan, üzerinden geldikleri ve kavisinin kuzey kesimine yerleşmiş oldukları değerlendirilmektedir.

HİTİT BEYLİKLER DÖNEMİ

Birbirini izleyen akınlarla içlerine yayılan Hititler, zamanla etki alanlarını genişletmişler, Hattili Prenslerin arazilerine hakim olmuşlardır. Asur Ticaret Kolonilerinin geç evresinde (MÖ 1800- MÖ 1730) Kuşşara Kralı ve oğlu tarih sahnesine çıktılar.

Onlar diline adını veren Kaniş/Neşa’yi zaptedip krallığın ilk merkezi yaptılar. MÖ 1700'lerde kralı Anitta, Kralı ’yi yenip şehrini tahrip ettiğini anlatmaktadır: "Geceleyin yaptığım bir saldırı ile şehri aldım. Yerine yaban otu ektim. Benden sonra her kim kral olur ve Hattuş’u yeniden iskan ederse gökyüzünün ( ’nın) laneti üzerinde olsun."

413px-Yazilikaya.TudhaliyaIV.jpg



ESKİ KRALLIK

800px-Hattusa.liongate.jpg


Günümüzde ’de bulunan ’taki Aslanlı Kapı


, ikinci yarısında, Hitit Kralı tarafından başkent olarak seçilir. Eski ’nin kurucusu I. Hattuşili Kızılırmak kavisi içindeki çekirdek ülkede birliği sağladıktan sonra, ve Bölgesi’nde karşı yönettiği akınlarla, kendisini izleyecek Hitit Krallarına bir olma amacının işaretini veriyordu. istilalara güneyde devam ederek ve ’deki şehir devletlerini devreden çıkartarak, ticaret yollarını kontrol altına aldı. ele geçirildi ve ordu ’e kadar ilerleyerek son verdi.
Ancak, ’nin tarafından öldürülmesi bir karışıklık dönemi getirir. Hantili idareyi ele aldıysa da o da öldürüldü. Hantili’den sonra tahta geçen ve ’da Hantili ile aynı kaderi paylaşarak öldürüldüler. Bu dönemde Hitit devleti, güneyindeki ülkeleri, Güney ve ’daki diğer bölgeleri yeniden ’na kaptırdı. tahta geçince, saraydaki kan davalarını durdurmayı başardı. Önceki kralların uzak bölgelere yaptıkları seferleri durdurarak, Anadolu’yu kendi içinde tutarlı bir idari teşkilat altına almaya çalıştı. Bu amaçla eyalet sistemini kurdu. olarak bilinen fermanı yayınlayarak, taht verasetini belli kurallara bağladı.

413px-Yazilikaya.TudhaliyaIV.jpg


'da kabartması. Sol eliyle ucu spiral biçimli asasını tutmaktadır, sağ elinin üzerindeki edikulası'nda kanatlı güneş sembolü çift güneşli olarak yapılmıştır.


ORTA KRALLIK

Geleneksel çağ ayrımına göre, adı verilen dönem izler. Aynı zamanda Hititlerin amansız düşmanı ’la da başetmek zorunda kalmıştır. Metinlerde Tuthaliya zamanında, Fırat’ın yukarı yatağında kalan bölgelere ve Kuzey Mezopotamya’da karşı yapılan askeri harekatlardan söz edilmektedir. Bu başarılarla I. Tuthaliya’nın krallığın gücünü yeniden sağladığı anlaşılmaktadır. Ancak I. Tuthaliya’nın hükümdarlık alanı genelde Anadolu ile sınırlı kalmıştır.
tahta geçince, öncelikle Anadolu’ daki hakimiyetini sağlamlaştırmıştır. Daha sonra ve Kuzey Mezopotamya'nın bazı bölgelerini Hitit Krallığı’na katmıştır. Kaşkalarla savaşmış, Ugarit Kralı ile bir anlaşma yapmıştır. 'da 'un ölümünden sonra çıkan çatışmaları fırsat bilmiş, ’ı alarak 'na son vermiştir. ’nin, Anadolu’nun kuzeyindeki ve batısındaki seferleri, Hitit çekirdek ülkesinde vebanın hüküm sürdüğü ve giderek artan etkisiyle Suriye’de huzursuzlukların yaşandığı bir döneme rastlamıştır.



BÜYÜK KRALLIK DÖNEMİ

Hittite_Empire.png


MÖ 1290 yılında haritası

Babası ’nin ardından fazla zorluk çekmeden tahta geçen , yirmi yıldan fazla ’’Büyük Kral’’ olarak hüküm sürmüştür. O’ nun küçük kardeşi , askeri birliklerin başı, saray memuru, kuzey sınırının sürekli huzursuz bölgelerinde ve ’da Vali olarak Hükümdara birçok alanda hizmet vermiştir. Bu dönemde sarayını, ve atalarının heykelleri ile birlikte ’dan ’ya taşımıştır. Muvattalli zamanında Orta Suriye’deki nedeniyle, Hititler’in anlaşmazlığa düştüğü ülke Mısır’dı. Bu anlaşmazlık ’na yol açtı.( )
Günümüzde Mısır’daki , , ’in duvarları ve Ramsesseum’un pylonlarının üzerindeki kabartmalarda, Yakındoğu’nun geçmişindeki en ünlü savaşlardan biri olan ’nın tasviri görülmektedir. Kabartmalara ’in Hitit Kralı II. Muvattalli’yi yenerek elde ettiği zaferin kutlandığı hiyeroglif metinler eşlik etmektedir. Firavun çok iyi hazırlanarak savaş alanında bizzat bulunmasına rağmen, savaşın asıl galibi Hititler olmuştur. Amurru yeniden Hitit yönetimi altına girmiş, ayrılıkçı yerel kral Benteşina ise Anadolu’ya sürülmüş, Kadeş Kalesi Hitit denetiminde kalmıştır.
Büyük Kral öldüğünde, eski bir kurala uyulmuş ve imparatorluğun en güçlü adamı olan kardeşi Hattuşili yerine, oğlu /Urhi-Teşup tahta geçmiştir. O, başkenti Tarhuntaşşa’dan, yeniden Hattuşa’ya taşımıştır. Bölgede II. Muvattalli döneminden ve Kadeş Savaşı’ndan bu yana II. Ramses hüküm sürmekteydi. Hattuşili Asur ve Babil Hükümdarları ile olduğu gibi, II. Ramses ile de hükümdarlar arasındaki olağan ilişkilerini sürdürmüştür. ’dan beri süregelen savaş durumunu sona erdirmiş ve Mısır ile barış antlaşmasını imzalamıştır. Antlaşma Hattuşa’ da ortaya çıkarılan ve günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan kil tabletten anlaşılmaktadır. Akadca yazılmıştır. Ayrıca Mısır-Karnak Ramesseum’ da da Mısır hiyeroglifi ile kaleme alınmış kopyaları görülmektedir. ile yapılan barış antlaşması, Hattuşili’ nin hükümdarlık döneminde ulaştığı bir zirvedir. Bu başarı kendisinin rakipleri Asur ve Babil ile Ege’deki rakibi Ahhiyava karşısındaki konumunu güçlendirmiştir.
Kurallara uygun olmaksızın tahta çıkmış olmasına rağmen, önemli politik başarılar ve uluslararası takdir kazanmıştı; ancak Hattuşa’da tahtına çıkacak kişi ile ilgili düzenlemeyi yapmak da kendisi için önemliydi. Önceden seçilen varisten vazgeçilmiş ve yerine Prens IV. Tuthaliya seçilmişti. Tuthaliya tahta çıktıktan sonra, Tarhuntaşşa Kralı Kurunta ile antlaşma yapmış ve Tarhuntaşşa ülkesinin sınırları yeniden çizilmiştir. II. Muvattali’nin oğlu olarak hanedandan gelen Krala, imparatorluk hiyerarşisi içinde Karkamış Kralı ile aynı düzeyde yer verilmiştir.
438px-Hattusa.king.jpg

'nun son bilinen kralı 'nın rölyefi.


Hitit İmparatorluğu’nun bilinen son hükümdarı ’nın oğlu , başgösteren yiyecek sıkıntısıyla daha da gerginleşen duruma rağmen bazı askeri başarılar elde etmiştir. Hattuşa’da bugün Güneykale olarak adlandırılan kesimdeki bir yazıtta, II. Şuppiluliuma’ nın askeri birliklerinin Orta ve Güneybatı Anadolu’da başarıyla savaştığından, Tarhuntaşşa’da da hükümdarın yeniden otorite kurduğundan söz edilir. Çivi yazılı belgeler de, Kargamış Kralı ve doğrudan Büyük Kral tarafından denetlenen Alaşiya (Kıbrıs) ülkesiyle antlaşma yapıldığı belirtilir.

ÇÖKÜŞ ve GEÇ HİTİT BEYLİKLER DÖNEMİ

Hitit İmparatorluğu’nun 'den kısa bir süre sonra yıkılma nedeni halen tam olarak anlaşılamamıştır. İmparatorluğun yıkılmasına çeşitli etkenlerin neden olduğu değerlendirilmektedir. Son büyük kralın hüküm sürdüğü dönemde, halk içinde huzursuzluklar ve Hitit aristokrasisinde giderek artan çatışmalar başgöstermiştir. Hitit Devletinin ayakta olduğu son yıllara tarihlenen yazılı kaynaklar, sefalet içinde olduğu belirtilen Anadolu’ya Suriye ve Mısır’dan büyük miktarlarda tahıl sevk edildiğini kanıtlamaktadır. Aynı zamanda Anadolu’daki huzursuzluklar ve Suriye üzerindeki Hitit etkisinin azalması da Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasında neden ya da sonuç olarak değerlendirilmektedir. Çöküş konusundaki bir diğer görüşte 1200 yıllarında batıdan gelen ve diye adlandırılan toplulukların istilasıdır. İmparatorluk sonrası dönemde hitit kültürü, beylikler ve şehir devletleri tarafında bir süre daha devam ettirilmiştir.

HİTİT İMPARATORLUĞU'NUN YAPISI


Hitit Devleti, Kral ve üyeleri kraliyet ailesinden gelen kişilerden oluşan politik bir kurumdu. Yönetimin politik organı 'tur (İmparatorluk Meclisi). Herhangi bir politik sorun olduğunda Pankuş Kral tarafından çağırılmaktaydı. Fakat Pankuş kralı bile denetleme yetkisine sahipti; yani Pankuş, kralın kararları hakkında söz sahibi bir kurul ve böylelikle de onun mutlak hakimiyetinin tek denetleyiçisiydi. Pankuşlarda yönetim hakkında kararlar alınıp oy birliğine sunulurdu. Pankuşlar ilk olarak hititlerde yapılan bir imparatorluk meclisidir. Pankuşlarda gerekli ağır gereksiz hafif ceza verilmez. Pankuş yönetiminde (imparatorluk meclisinde) herkes eşit haklara sahip olmaksızın her insan özgürce fikirlerini dile getirebilirdi.


YAZI ve DİL

Anatolian_Languages_in_2nd_millennium_BC.jpg


██ Hitit dilinin merkez bölgesi

██ dilinin Anadolu Kolu

██ Palaiko yada kısaca Pala dili


Hititçe, bugüne kadar bilinen en eski Hint-Avrupa dilidir. Hitit İmparatorluğu'nda bunun dışında ve dillerinde olduğu gibi Hititçe’yle az veyâ çok akrabâ olan başka diller de kullanılmaktaydı. Luvca'nın dinsel konularda önemi vardı. Bu dillerle berâber Hititçe, diğer Hint-Avrupa dillerinden kelime hazînesi açısından kısmen farklı olan Hint-Avrupa dillerinin Anadolu kolunu oluşturmaktaydı.


Bunun yanında farklı yazılar da kullanımdaydı. Resmî diplomatik yazışmaları ve saray arşivleri Âsur (Akad) çivi yazısıyla yazılırken kayalardaki kabartmalar ve yazıtlar için denilen yazı kullanılırdı. Bugün, bu harflerle yazılan dilin bir Luvca lehçesi olduğu bilinmektedir. de önemli bir diplomatik yazışma diliydi ve bilhassa 'yla yapılan yazışmalarda kullanılırdı. Hitit çivi yazısının dili Friedrich Hrozny tarafından 1915’te çözülmüş, Hitit hiyeroglif yazısının 1940’lı yıllarda başlayan çözülmesinde ise Helmuth Theodor Bossert’in büyük katkısı olmuştur

HİTİT DİNİ

Hitit dîni çok tanrılı bir dindir; panteonun (tanrılar ailesi) içinde binlerce tanrı ve tanrıça vardır ve bunların pek çoğu diğer kavimlerin dinlerinden alınmıştır. Hititler’de tanrılar, tıpkı insanlar gibidir. Fiziksel şekilleri insan gibi olduğu kadar rûhen de onlarla aynı olup insanlar gibi yerler, içerler, kendilerine iyi bakıldığı sürece insanlara iyilik ederler; ancak ihmâl edildikleri zaman hemen intikam almaya, insanları en acımasız yöntemlerle cezâlandırmaya hazırdırlar. Bir Hitit metni, insanlarla tanrıları birbirleriyle kıyaslamakta ve tanrı-insan ilişkilerini bey-hizmetçi ilişkilerine benzetmektedir.
Hitit devletinin panteonu, Anadolu ve Suriye şehirlerinin çeşitli yerel panteonlarının zamanla bir araya getirilip birleştirilmesinden oluşmuştur. Hitit devletinin başlangıcından îtibâren baş tanrı, fırtına tanrısı ’tur. Kozmik dönemi (kâinâtı) sağlayan, krallığı ve ülkenin düzenini koruyan O'dur. Kral, efendisi adına ülkeyi yönetir.


KADEŞ SAVAŞI ve BARIŞ ANTLAŞMASI

tarihinde ile arasında önünde büyük bir yapılmış ve ile sonuçlanmıştır. Bu antlaşmaya bağlı olarak savaştan önce aldığı yerleri boşaltmış, Kadeş Şehri Hititlere kalmıştır.

Kadeş Barış Antlaşması sırasında orduda çıkan bir isyanda, Muvattalli öldürülmüştür. Antlaşma, onun yerine geçen tarafından imzalanmıştır. ( ) Bu antlaşma dünya tarihinde eşitlik ilkesine dayanan en eski antlaşmadır. Antlaşma çivi yazısıyla gümüş plakalar üzerine Akadca olarak yazılmıştır. Ayrıca Kralın mührünün yanında Kraliçenin ( ) mührü de vardır. Anlaşmaya Amor'un sevgilisi ve kralların büyüğü gibi övgülerle başlar. Anlaşma müttefiklik,kardeşlik ve saldırmazlık anlaşmasıdır. Anlaşmaya göre kaçakların öldürülmemesi karşılığında birbirlerine teslimine karar verilmiştir. Anlaşmayı körükleyen ise Asur tehlikesinin gelişmesidir. Bu antlaşmanın gümüş levhalara kazınmış olan asıl metinleri kayıptır. ’da tapınakların duvarlarına kazınan antlaşmanın bir nüshası da, (Boğazkale) kazılarında kil tablet olarak bulunmuş olup sergilenmektedir. antlaşmasının ’da bulunan çivi yazılı tabletinin büyütülmüş kopyası New York’ta Binasında asılıdır.


YÖNETİM MERKEZİ

Başkentleri:
Anadolu'da ilk kez organize devlet kuran Hititleri'in başkenti olan Boğazköy (Hattuşaş), dağlık-engebeli bir arazi kurulmuş olup 'a uzaklığı 82 km'dir. Boğazköy'ün gerçek tarihi MÖ 1900'den az sonra başlar. Geç Hitit ve Asur belgelerinden öğrendiğimize göre Boğazköy; Hattuştu ve Pijusti adlı krallarla son bulan bir hanedanlığın merkezi idi. MÖ ve yüzyılda Hitit öncesi'deki dönemde Boğazköy'de, Hattiler ve Asurlu tüccarlar da konaklamaktaydılar. Şehirde Asurlu tüccarların ticaret yaptıkları "karum" denilen bir pazar yeri bulunmaktaydı.
Boğazköy, yıllarına kadar Hititler'in başkenti olma özelliğini korumuştur. İlk Hitit kralı olarak ’lı anlamına gelen Hattuşili'yi görüyoruz.
Kentin asıl merkezini büyük kale teşkil eder. Büyük kalenin kuzeybatı yamacında Hitit İmparatorluk dönemine ait özel evler ile Büyük Mabed'in yer aldığı "aşağı şehir" bulunmaktadır. Şehrin güney kısmını teşkil eden "yukarı şehir"; kralları tarafından yapılmış sandık şeklindeki surlarla çevrilmiştir. Bu surda Kral Kapısı, Potern, Sfenskli Kapı, Aslanlı Kapı yer almaktadır. Yukarı şehir içinde Yenice kale ve Sarıkale tahkim edilmiş olarak yapılmıştır.
Hitit Krallığı; 'deki Deniz Kavmi Göçleri sonunda Trak asıllı kavimlerin baskıları sonucu yıkılmış olup, dolayısıyla Boğazköy de başkent olma özelliğini kaybetmiştir. yılında yerleşimine sahne olmuştur. Hellenistik çağda ise Boğazköy; büyükçe bir yerleşim alanı olamaktan öte gidememiştir. Bizans çağında da iskan edildikten sonra Boğazköy’e bugünkü sakinleri yerleşmiştir.
Antik Hattuşa harabeleri ile Yazılıkaya Açık Hava Mabedi birer açık hava müzesi olarak önem taşımakta olup, ayrıca; Milli Park projesi kapsamına alınmış ve Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilmiştir.





 
Üst