Iletken Ve Yalikan Maddeler Ile Cihazlarin Arama-bulma Çalişmalarinda Kullanilmasi | Define işaretleri ve anlamları

Iletken Ve Yalikan Maddeler Ile Cihazlarin Arama-bulma Çalişmalarinda Kullanilmasi

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
İLETKEN ve YALIKAN MADDELER İLE CİHAZLARIN ARAMA-BULMA ÇALIŞMALARINDA KULLANILMASI

Daha önce yayınladığım yazılarımı takip edenler bilirler ki, yazılarımın içeriği meziyetimiz hakkında yeteri kadar bilgisi olmayanlara ve acemilere yöneliktir.
Bu yazımız ise yine aynı kesime, “genel bilgi” babında meziyetimizi sergilerken kullandığımız maddeler ve cihazlar hakkında “bazı bilgileri, duyumları ve “olmazsa, olmaz” türünden bazı bilimsel gerçeklere” vurgu yapılarak kaleme alınmıştır.
Yeraltındaki su, maden, mineral ve boşluğun tespitinde birçok madde kullanılmaktadır. (Madde: duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan, yer kaplayan nesne.) Meziyet sahibi kişiler edindikleri tecrübelere göre kendine en uygun madde ile arama-bulma çalışması yaparlar. Bu maddelerin içerisinde en çok kullandıkları ise;
Maden, mineral ve boşluk tespitinde; Bakır, Pirinç, Alüminyum, Gümüş, Demir,
Su tespitinde ise; Ağaç çatallardır.
Ancak realite de, çok daha çeşitli maddeler kullananlar olduğu gözlenmekte ve bu meziyetlerini yüksek bir başarı ile sergilemektedirler. Bunlara; “V şeklinde yapılmış plastikleri, yün bir ipe altın bir yüzük bağlayarak veya kristal taşlardan yapılmış pandülleri, içi su dolu plastik şişeleri ve içerik olarak su ve yağ oranı yüksek olan meyveleri” örnek olarak gösterebiliriz. Bunların görsellerini ve kullanım yöntemlerini yayınladığım yazıların içerisinde bulabilirsiniz.
Şekilleri birbirinden farklı olsa da, arama-bulma çalışmalarında kullanılan maddeleri iletken veya yalıtkan olarak basitçe ikiye ayırabiliriz.

İletken: elektrik yüklerini iletebilen maddelerdir.
Fizik ve elektrik mühendisliğine göre iletken bir malzeme, elektrik yüklerinin malzeme içinde rahat hareket edebildikleri maddedir. Altın, Gümüş Alüminyum ve Bakır gibi metal malzemeler en iyi iletken malzemelere örnek olarak verilebilir. Metallerde elektrik yükleri eksi yüklü parçacıklarla, yani elektronlar ile taşınır.
Bilindiği gibi metal malzemeler en iyi iletkenlerdir. Su iyi bir iletken olarak bilinir ama aslında tam tersidir. Saf su yalıtkandır. Ancak suyun içinde çözünmüş olan çok az miktardaki tuz ve mineral çözeltileri suyu iletken hale getirir. Bu sebeple yağmur suyu veya şebeke suyu oldukça iyi iletkendir.


Yalıtkan: (dielektrik) maddeler, elektrik akımına direnç gösteren ve akımı iletmeyen maddelerdir.
Cam, kağıt, ağaç, teflon, plastik gibi maddeler, iyi yalıtkanlara örnek olarak verilebilir. Plastik ve polimer maddeler elektrik tellerinin yalıtılmasına kullanılırlar. Bu maddeler insanları, 1000 V'un altındaki alçak gerilimlerden koruyabilirler.(kaynak1)

Yukarıdaki tanımlara göre, arama-bulma çalışmalarında kullanılan;
Bakır, Pirinç, Gümüş ve Alüminyum gibi maddeler “İletken”
Ağaç, plastik, yün gibi maddeler ise “yalıtkan”dır.

Bu maddelerin pratikteki kullanım şekillerine göre basitçe sınıflandıralım.
Tek başlarına kullanıldığı zaman Alet,
(Alet :
Bir sanatı, uğraşı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç.
Bir işte, bir işlemde kullanılmak için yapılmış, gücünden, çalışmasından, işlemesinden yararlanılan nesne)
Eğer kullandığımız maddeler birkaç parçadan oluşuyor ise “Aygıt veya cihaz” diyelim.
(Aygıt: Bir işi, işlemi, deneyi gerçekleştirmek için kullanılması gereken araç ya da bunların birkaçının uygun biçimde eklenmesinden oluşan takım)
Aslında, Alet, Aygıt ve cihaz; eş anlamlıdır. Örnek olarak; Bu alet, bu aygıt, bu cihaz ne işe yarar? Diye sorduğumuzda yanlış bir cümle kurmamışızdır.
Örneğimizi farazi olarak biraz daha daraltıp, biraz daha genişletelim.
Pense, testere, vida ve çiviye alet,
Kondansatör, diyot, sigorta, direnç, transistor’ e aygıt,
Bunların bir arada kullanılanına da (radyo) cihaz diyelim.
Ve devam edelim.
Her alet, aygıt, cihaz belli bir amaç için üretilmiştir.
Mesela;
Çivi ve vida; iki şeyi birbirine tutturmaya,
Kondansatör; elektrik enerjisini depolamaya, Güç kaynağı devrelerinde filtrelemede, rezonans devrelerinde istenilen frekansı üretmede ve güç aktarım hatlarında gerilim düzenlenmesi ve güç akışının kontrolünde, …. ….
Radyo; elektromanyetik radyo dalgalarını sese çeviren, elektronik bir alettir.

Yapılış amacı her ne olursa olsun, hiçbir alet, aygıt, cihaz tek başına bir anlam ifade etmez.
Onu harekete geçirebilecek bir güce ihtiyaç duyar.

Eskilerde bu güç, insan, hayvan, su ve rüzgârlardan tedarik edilirken, günümüzde ise elektrik enerjisinden faydalanmaktayız.
Modern diye tabir edilen cihazların çok büyük bir kısmı elektrik enerjisini güç kaynağı olarak kullanmaktadır. Elektronikte ise kullanılan her bir alet, aygıt, cihazın, elektrik enerjisine “uygun olmak” zorunluluğu hasıl olmuştur.
Günümüzde maden, mineral veya boşluk tespitinde yaygın olarak kullanılan elektronik cihazların güç kaynağı elektrik enerjisidir. Uzun bir süreç ve “ar-ge” çalışmalarından sonra ve de belli amaçlar için üretilmişlerdir.
Ancak duyumlarımıza göre, bu cihazlara üretim amaçlarının dışında da bazı vasıflar yüklenmek de veya amacı abartılmaktadır. Mesela; “Şu frekansa ayarladın mı, yerin 10 metre altındaki “Altını” şıp diye bulursun” Veya; “Bu cihaz insandan aldığı enerji ile çalışır” vb.
Yine duyumlarımıza göre, evinin bodrum katında veya bir atölye de asrın buluşu sayılabilecek bir cihaz geliştirdiğini iddia eden ve bu cihazı pazarlayabilmek için keskin zekası ile beraber fizik denen ilmi kullananlar da varmış. Bu kişi veya kişiler, “içinde elektron hareketi olmayan tek maden altındır(!!!)” dan yola çıkarak bir cihaz geliştirmiş ve “ cihazın o kırmızı prot ve siyah prot kabloları devresel ve direk olarak hafızaya bağlıdır hafıza dediğim ise bir nevi manyetik sayaçtır. “ yani altın atomunu oluşturan elektronları bu sayaçtan geçirip sayarak altın olup olmadığını anlıyormuş. Muş. Muş.
Yine duyumlarımıza göre, uydu ve bilgisayarın harmanlanmasıyla yeraltındaki maden ve boşlukların tespiti yapılmaktaymış. Bu cihazların tanımlarını, kullanım amaçlarını uzun uzun yazmaktansa, şöyle bir örnek versek nasıl olur acaba?;
Eskiden bazı kişiler gözüne kıstırdıkları bazı saflara; “ Abe uzat elini. At bi beşlik sipali. Sana söyleyim falcağınızı.”
Şimdilerde ise; “Ver koordinatlarını. At bi sarıklı sipali. Hemencicik söyleyem ne var ne yok”
Eskiden bu kişilere inanıyorsan, şimdi de inanabilirsin. Seçim senin.
Burada bir virgül koyalım ve asıl konumuza devam edelim.
Eski zamanlarda ve günümüzde modern diye tabir edilen elektronik cihazları değil de, Demir, Gümüş, Alüminyum gibi tel parçalarına belli bir şekil vererek basit bir alete dönüştüren ve bu aletler ile arama-bulma çalışması yapanlar mevcuttur.
Maden, mineral ve boşluk bulucuları ayrı tutarsak, bu basit aletleri kullanarak “su akak” larını tespit edenlerin başarı oranı %90 ların üzerindedir. Bu kişiler yukarıda sayılan madenleri kullandığı gibi, en çok da tercih ettikleri “çatal ağaçlardır” Burada konumuzu ilgilendiren asıl şey; kullandıkları aletlerin hem “iletken” hem de “yalıtkan” oluşudur.
Konu hakkında modern ilminin duyarsız kalması veya doyurucu teoriler üretemediklerinden, meziyet sahibi kişiler ve konuya ilgi gösterenler, kendilerince bazı teoriler geliştirmişlerdir. Bunların başında ise, “Bioenerji” gelmektedir. Ancak ne yazık ki en çok istismar edilen de bu teoridir.
Bioenerji konusunu yazılarımda sıkça işlediğim için detaylarına girmeyeceğim. Basit bir tarif ile bioenerji; vücudumuzun ürettiği elektrik enerjisidir. Canlı tabir edilen her şey de bu enerji vardır.
Teori basitçe şöyle; Elimize aldığımız iletken bir alet ile biyoenerjimiz bütünleşiyor ve yeraltındaki her hangi bir maden, mineral ve suya denk geldiğimizde, onlardan yayılan enerjiyi çekiyor veya itiyor.
Bu teoriyi bazı kişiler o kadar güzel işliyorlar ki, hem kendi reklamlarını yapıyorlar hem de verdikleri konferanslardan, yaptıkları seanslardan, yüklü meblağlar kazanıyorlar. Olayı çeşitli madenlerden yapılmış sarkaçlar ile de gizemleştiriyorlar. İsminin önünde de ilimsel bir sıfatı olunca, kimsenin şu soruyu sormak aklına gelmiyor. “ya yalıtkan bir cisim kullanıyor isek”
Nasıl yani??
Su arama-bulma çalışması yapanların büyük bir kısmı ağaç çatalları kullanıyorlar. Ağaç da yalıtkan olduğuna göre biyoenerjimizi nasıl aktarıyoruz veya kullanıyoruz?
Veya diyelim ki iletken ve yalıtkan cisimleri beraber kullanıyoruz. Örnek olarak da; yün bir ipe bağlanmış altın bir yüzüğü veya diyotlarla takviye edilmiş bir kondansatörü sarkaç gibi kullanıyoruz. Bir daha soralım. Biyoenerjimiz bu işin neresinde?
Yukarıda kullandığımız cümleleri tekrar kullanalım.
Yapılış amacı her ne olursa olsun, hiçbir alet, aygıt, cihaz tek başına bir anlam ifade etmez.
Onu harekete geçirebilecek bir güce ihtiyaç duyar.

Bu durumda Yalıtkan malzemeler kullandığımızda, biyoenerjimizin etkisi ortadan kalktığı sonucuna varılabilir miyiz?
Eğer, o zaman aklımıza; “peki! Elimizdeki çubukları harekete geçiren şey nedir” sorusu geliyor ise, “0” noktasındayız demektir.
Şimdi oturup şöyle bir düşünelim. Bu soruya acaba bilimsel bir açıklama getirebilir miyim? Hayır. Ben öyle bir donanma sahip değilim diyor isek ne yapacağız? En kestirme yolu ile “bunlar saçmalık” mı diyeceğiz yoksa var olan bir gerçeği yani bu meziyetin bizde de gerçekten olup olmadığını, var ise de nasıl geliştirebileceği üzerinde mi çalışacağız?
Diyelim ki bu meziyetin bizde var olduğuna kani olduk. Peki! Nasıl geliştirip ustalaşacağız? Bu tür soruları yayınladığım yazıların içerisinde işlediğim için ve konumuzu dağıtmamak babında değinmeyeceğim. Ancak şu kadarını söyleyebilirim. İlim ile tecrübeyi harmanlayın. Tecrübeden elde ettiğiniz şeyleri bilgiye dönüştürmeye bakın. Bilgileri birleştirip teoriye dönüştürün. Teoriyi de pratik ile destekleyin. ….. …… ……. .
Özetleyelim.
Modern teknoloji ile üretilmiş cihazların faydalarını inkâr, beyhudedir. Ancak bu cihazların üretim amaçları sıkı bir şekilde sorgulanmalı, satıcıların tatlı sözlerine kanılmamalıdır. Merdiven altı üretilmiş cihazlardan da mümkün olduğunca uzak durmak en akılcı yol gibi gözükmektedir.
İsminin önünde isterse ilmi bir sıfat veya şifacı, bioenerji uzmanı gibi hangi sıfatı olursa olsun, bu kişilerin uygulamalarını, duyumları hiç sorgulamadan sanki bir bilgi imiş gibi aktarmak yerine, ilmin 2 kaynağı ile birlikte değerlendirmek hepimizin asli görevi olmalıdır.

Kaynak 1:
 

BABACONDA

DiScOvErY
Kullanıcı
Katılım
25 Nisan 2016
Mesajlar
986
Beğeni
2,692
Puanları
93
Yaş
51
Konum
iDA
eline emegine saglik guzel anlatim
 
Üst