İstanbul'un Çeşme ve Sebilleri
Bunu E-postayla GönderBlogThis!Twitter'da PaylaşFacebook'ta Paylaş
[SOLAAL]
[/SOLAAL] Ayakapı Çeşmesi Aslında çeşmeleri güzergahlar üzerinde denk geldikçe bu sayfalarda işliyoruz ve işlemeyi sürdüreceğiz. Ancak sayılarının çokluğu ve dağınıklığından ötürü genellikle yolumuz üzerinde olmasından ziyade yakınlarından geçeceğiz. Çeşmelerin konumu ve fotoğraflarını temin ettikçe uzun zamandır Google Earth ve Maps üzerinde işaretliyordum. Elbette kitabe okumasını beceremediğimden ötürü isimlerini kaynaklardan bulmaya çalışıyorum. Çok çok azı üzerinde çeşmeyi tanımlayan günümüzden bir iz vardır. Malum olduğu üzere pek çok çeşme aynı zamanda kitabesiz ve isimsizdir: Sokak çeşmesi olarak tanımlıyorum. Adını tespit edemediklerime şimdilik (?) koyup geçiyorum.
Belediye 1308 çeşmeyi sitesinde konumsal olarak işaretlemişken İstanbul Kültür Envanteri çalışmasında ""İletişim Bilgisi Vermek Yasak"" kayıt görünüyor. Belediyenin çalışmasında çift kayıtlara da rastladığımdan kesin sayı olmamakla birlikte her durumda 1000 üzerinde olduğunu söylemek mümkün.
Çeşmelerle alakalı yayınlanmış kitap ve makale düzeyinde pek çok çalışma var.
1943 yılında İbrahim Hilmi Tanışık'ın bence devrin olanakları da düşünüldüğünde dev eser niteliğindeki çalışması. Ve öyle bizler gibi git fotoğrafını çek, elektronik haritalarda zırt diye konumunu işaretle, ulaşım için varsa araban yoksa otobüsle kolayca ulaş, şeklinde değil; yanındaki torbasındatebeşir tozu taşır, okunamayan kitabeyi bu tozla sıvayarak okur, ebced hesabıyla inşa tarihini tespit eder, yanında taşıdığı katlanır merdiveni kullanırmış yükseğe ulaşmak için, çeşmeyi bir doktor misali incelemiş, büyük emekler sarf etmiş. (Bu bilgiyi Facebook'a yüklediğim eski bir fotoğrafın altına yazdığı ve aynı zamanda Tanışık'ın torunu olan sayın Akın Kurtoğlu'nun yorumundan aldım) Bugün Tanışık'ın kaydettiği hayli sayıdaki çeşme maalesef günümüze ulaşamadı.
Henüz göz atma şansım olmayan Affan Egemen'in 1993 yılında, 1164 çeşme ve sebili kaydettiği çalışması.
İSKİ tarafından yayınlanan çeşitli kitaplar. Çeşitli belediyelerin kendi bölgelerindeki çeşmelerle ilgili yayınları. Bu işin üzerine bir yanıyla da olsa eğilmiş uzmanlar. İşin aslı bu konularda azımsanamayacak ölçüde çalışma var.
III. Murat Çeşmesi, Kasımpaşa
Su ile alakalı olarak öncesinde sukemerlerini ve suterazilerini işlemiştik. Su sisteminin en ucunda yer alan çeşmeler ve önceden işlediğim su kemerleri ve terazileri dışındaki diğer bileşenleri ise bentler, maksemler, çökertme havuzları, havuzlar ve maslaklardır. Roma döneminde olup Osmanlı su yollarında tercih edilmeyen sarnıçlar ve kanallar su sistemlerine eklenebilir.
Çeşmeleri bazen bir duvar dibinde, bazen bir meydanda, bazen bir köşede, bazen bir sebil ya da sebille birlikte, bazen bir selsebil, bazen bir namazgâh ile birlikte, bazen sütun şeklinde, bazense bir saray yahut konağın içerisinde oda çeşmesi olarak görürüz. 15. yüzyıldan günümüze kadar binlerce çeşme yapılmış ve günümüze de ulaşmış. Zaman içindeki gelişmelerden, su temizliğindeki sorunlardan, her evde ve ortamda su bulunabilir hale geldiğinden ötürü de günümüzde çeşmelerden su temin etme gereği ortadan kalkmıştır. Yine de sıcak bir yaz gününde geçerken insanın en azından elini yüzünü yıkayabileceği şekilde suyu aksa fena olmaz. Lâkin çeşmelerin musluklarını çalan güruhlardan ötürü buna da pek imkân olmuyor.
[SAGAAL]
[/SAGAAL] Kaptan Hüseyin Paşa Çeşmesi, Kasımpaşa
Son dönemlerde belediyeler tarafından çeşmeler onarılıyor ve restore ediliyor. Açıkcası anıtsal nitelikte, sanat tarihi açısından kıymetli çeşmeler dışında olanları restorasyon sonrasından gördüğümde keşke dokunmasalar diyorum. Kısmi bir koruma altına alınarak insanın tahribatından korunması, doğanın tahribatına bırakılması iyi olurdu gibi geliyor bana.Sonuçta günümüzde işlevi kalmamış, bundan sonra da bir işlevi olmayacak, sanat tarihi açısından da önemsiz pek çoğu.
Kimi çeşmeler ise sokaklara adını vermiştir. Belediyenin veritabanında "filanca çeşmesi" ile isimlendirilen 89 sokak bulunuyor. Bazısı "çıkmazı" ile birlikte çift olsa da 80 diyelim. Yani kabaca 80 sokak adını üzerinde, köşesinde bulunan çeşmeden almıştır. Elbette bu çeşmelerin pek çoğu günümüze sadece adını bırakmıştır.
Silahtar Mehmet Ağa Çeşmesi, 1930'lar
Özellikle Fatih ilçesi olmak üzere, Eyüp, Üsküdar, Beyoğlu zamanın nüfus olarak yüksek yoğunluklu yerleşim bölgesi olmasından ötürü çeşme sayısı olarak da yüksektir. Beşiktaş, Sarıyer, Kadıköy derken hemen her ilçede sayısı az bile olsa sokak çeşmelerine rastlıyoruz. Hatta bir gün Mahmutbey'de bir mahalle içinden arabayla geçerken bile çeşme görmüştüm. Resmi kayıtlarda göremedim, şimdi gitsem kendim de bulamam muhtemelen. Çeşmelerin kimisi sultanlar, kimisi valide sultanlar, kimisi sadrazamlar ve devletin ileri gelenleri, kimisi de halk içinden birileri tarafından yaptırılmış bu çeşmeler susuz İstanbul'a derman olmuşlar.
Sinan Paşa Çeşmesi, Maçka
Bir envanter çalışması niyetinde değilim. Beni aşar. Ben daha çok çeşmelerdeki değişimi görmek adına fotoğraflarını çekiyorum ve belirliyorum. Birkaç sene içerisinde bile daha da harap olan, restorasyon adına mahvedilen çeşmelere şahit oldum ki onlarca, yüzlerce yılda neler olmuş düşünün.
Haritada bir sayfaya 200 işaret konulabildiği için şimdilik 2 sayfa ve 400'e yaklaşan işaretleme yapılmıştır. Elimde fotoğrafı olmadığı, kesin yerinden emin olamadığım için işaretlemediklerim; zaman zaman görüp geçtiğim ve unuttuklarım, henüz fırsat bulamadığım için işaretlemediklerim var.
Bunu E-postayla GönderBlogThis!Twitter'da PaylaşFacebook'ta Paylaş
[SOLAAL]
Belediye 1308 çeşmeyi sitesinde konumsal olarak işaretlemişken İstanbul Kültür Envanteri çalışmasında ""İletişim Bilgisi Vermek Yasak"" kayıt görünüyor. Belediyenin çalışmasında çift kayıtlara da rastladığımdan kesin sayı olmamakla birlikte her durumda 1000 üzerinde olduğunu söylemek mümkün.
Çeşmelerle alakalı yayınlanmış kitap ve makale düzeyinde pek çok çalışma var.
1943 yılında İbrahim Hilmi Tanışık'ın bence devrin olanakları da düşünüldüğünde dev eser niteliğindeki çalışması. Ve öyle bizler gibi git fotoğrafını çek, elektronik haritalarda zırt diye konumunu işaretle, ulaşım için varsa araban yoksa otobüsle kolayca ulaş, şeklinde değil; yanındaki torbasındatebeşir tozu taşır, okunamayan kitabeyi bu tozla sıvayarak okur, ebced hesabıyla inşa tarihini tespit eder, yanında taşıdığı katlanır merdiveni kullanırmış yükseğe ulaşmak için, çeşmeyi bir doktor misali incelemiş, büyük emekler sarf etmiş. (Bu bilgiyi Facebook'a yüklediğim eski bir fotoğrafın altına yazdığı ve aynı zamanda Tanışık'ın torunu olan sayın Akın Kurtoğlu'nun yorumundan aldım) Bugün Tanışık'ın kaydettiği hayli sayıdaki çeşme maalesef günümüze ulaşamadı.
Henüz göz atma şansım olmayan Affan Egemen'in 1993 yılında, 1164 çeşme ve sebili kaydettiği çalışması.
İSKİ tarafından yayınlanan çeşitli kitaplar. Çeşitli belediyelerin kendi bölgelerindeki çeşmelerle ilgili yayınları. Bu işin üzerine bir yanıyla da olsa eğilmiş uzmanlar. İşin aslı bu konularda azımsanamayacak ölçüde çalışma var.
Su ile alakalı olarak öncesinde sukemerlerini ve suterazilerini işlemiştik. Su sisteminin en ucunda yer alan çeşmeler ve önceden işlediğim su kemerleri ve terazileri dışındaki diğer bileşenleri ise bentler, maksemler, çökertme havuzları, havuzlar ve maslaklardır. Roma döneminde olup Osmanlı su yollarında tercih edilmeyen sarnıçlar ve kanallar su sistemlerine eklenebilir.
Çeşmeleri bazen bir duvar dibinde, bazen bir meydanda, bazen bir köşede, bazen bir sebil ya da sebille birlikte, bazen bir selsebil, bazen bir namazgâh ile birlikte, bazen sütun şeklinde, bazense bir saray yahut konağın içerisinde oda çeşmesi olarak görürüz. 15. yüzyıldan günümüze kadar binlerce çeşme yapılmış ve günümüze de ulaşmış. Zaman içindeki gelişmelerden, su temizliğindeki sorunlardan, her evde ve ortamda su bulunabilir hale geldiğinden ötürü de günümüzde çeşmelerden su temin etme gereği ortadan kalkmıştır. Yine de sıcak bir yaz gününde geçerken insanın en azından elini yüzünü yıkayabileceği şekilde suyu aksa fena olmaz. Lâkin çeşmelerin musluklarını çalan güruhlardan ötürü buna da pek imkân olmuyor.
[SAGAAL]
Son dönemlerde belediyeler tarafından çeşmeler onarılıyor ve restore ediliyor. Açıkcası anıtsal nitelikte, sanat tarihi açısından kıymetli çeşmeler dışında olanları restorasyon sonrasından gördüğümde keşke dokunmasalar diyorum. Kısmi bir koruma altına alınarak insanın tahribatından korunması, doğanın tahribatına bırakılması iyi olurdu gibi geliyor bana.Sonuçta günümüzde işlevi kalmamış, bundan sonra da bir işlevi olmayacak, sanat tarihi açısından da önemsiz pek çoğu.
Kimi çeşmeler ise sokaklara adını vermiştir. Belediyenin veritabanında "filanca çeşmesi" ile isimlendirilen 89 sokak bulunuyor. Bazısı "çıkmazı" ile birlikte çift olsa da 80 diyelim. Yani kabaca 80 sokak adını üzerinde, köşesinde bulunan çeşmeden almıştır. Elbette bu çeşmelerin pek çoğu günümüze sadece adını bırakmıştır.

Özellikle Fatih ilçesi olmak üzere, Eyüp, Üsküdar, Beyoğlu zamanın nüfus olarak yüksek yoğunluklu yerleşim bölgesi olmasından ötürü çeşme sayısı olarak da yüksektir. Beşiktaş, Sarıyer, Kadıköy derken hemen her ilçede sayısı az bile olsa sokak çeşmelerine rastlıyoruz. Hatta bir gün Mahmutbey'de bir mahalle içinden arabayla geçerken bile çeşme görmüştüm. Resmi kayıtlarda göremedim, şimdi gitsem kendim de bulamam muhtemelen. Çeşmelerin kimisi sultanlar, kimisi valide sultanlar, kimisi sadrazamlar ve devletin ileri gelenleri, kimisi de halk içinden birileri tarafından yaptırılmış bu çeşmeler susuz İstanbul'a derman olmuşlar.
Bir envanter çalışması niyetinde değilim. Beni aşar. Ben daha çok çeşmelerdeki değişimi görmek adına fotoğraflarını çekiyorum ve belirliyorum. Birkaç sene içerisinde bile daha da harap olan, restorasyon adına mahvedilen çeşmelere şahit oldum ki onlarca, yüzlerce yılda neler olmuş düşünün.
Haritada bir sayfaya 200 işaret konulabildiği için şimdilik 2 sayfa ve 400'e yaklaşan işaretleme yapılmıştır. Elimde fotoğrafı olmadığı, kesin yerinden emin olamadığım için işaretlemediklerim; zaman zaman görüp geçtiğim ve unuttuklarım, henüz fırsat bulamadığım için işaretlemediklerim var.