Kara Demlikte Çay Ve Vatan | Define işaretleri ve anlamları

Kara Demlikte Çay Ve Vatan

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,877
Beğeni
22,538
Puanları
113
Konum
Erzincan
KARA DEMLİKTE ÇAY VE VATAN
171014.jpg




Rahat kıyafetlerinle
Geçtin televizyonun karşısına
Çay bardağı da elinde.
Seyrediyorsun harekatı heyecanla.
Uzaklarda patlayan bomba, yükselen kara bir duman.
Vay beee!
Helal olsun yiğitlere!
Allah yardımcınız olsun!

Hiç aklından geçti mi; " Bu asker ne düşünüyor?" diye.
Hiç!
Hiçbir şey düşünmez!

Sırtında otuz kiloluk yük, elinde silah,
Dışarıdan yağmur, içeriden ter,
Süzülürken en mahrem yerinden,
Elindeki ıslaklığa karışan metal kokusu,
Ruhu ayrılır bedenden.

Dünyayla ilişiği kesilir... Duymaz;
Ne siyasilerin meydanlarda attığı nutukları,
Ne uluslar arası kuruluşların dediklerini
Ne yanından geçtiği ağacın rüzgarla sevişme sesini,
Ne de, az ilerideki çalıkuşunun ötüşünü.

Bedeni orda olsa da ruhu köyünde kentinde, evinde.

O ’nun için nerede olduğu da önemli değildir..
Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da.
Gabar’da ,Cudi’de, Tendürek’de.
Ya da Burseya’da.

Aklındaki tek şey;
Topuklarının altına yapışan tonlarca çamurdan kurtulmak,
Sonra o tepeyi ele geçirmek.
Kara çaydanlıkta demlenmiş bir bardak sıcak çay
Ve;
VATAN.


Bekir GÜÇLÜER.
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,877
Beğeni
22,538
Puanları
113
Konum
Erzincan
BU VATAN NASIL KURTARILDI! VATANI İÇİN SEVDİĞİNİ FEDA EDEN AVUKAT! BU VATANI CANLARINI VE AŞKLARINI FEDA EDEBİLENLERE BORÇLUYUZ
.
Bir hanımefendi anlatıyor, Yıl 1919, İstanbul, İngiliz işgali altında. Liseyi yeni bitirmiştim, genç ve güzel bir kızdım. Evlilik için dünürler gelemeye başladı.
Gelenlerden biri avukattı, görücü geldiklerinde gördüm, boylu poslu, yakışıklı bir delikanlıydı, beğendim. Sonra nişanlandık, çok mutluydum. Güzel bir yuva kurma hayaliyle yaşıyordum artık. Sabahlara kadar mum ışığında oyalar örüyor ve çeyizini hazırlıyordum.
Fakat çok geçmedi bir dedikodu sardı mahalleyi. (Ayşe’nin nişanlısı avukat değilmiş, ipsizin biriymiş, üstelik cami önlerinden tabut taşıyarak karnını doyuruyormuş) dediler.
Alt üst oldum. Babam götürdü, uzaktan izledik, gerçekten de tabut taşıyordu… Yıkıldım. Nişanı atıp, ayrıldık. Aradan 5 yıl geçti.
Evlenmiştim, Bir de çocuğum olmuştu. 1924 yılıydı. Artık ülkemiz özgürdü. Bir gün Beyoğlu’nda rastladım ona. Oğlum yanımdaydı.
Beni görünce titredi, ceketini düğmeledi. Saygı göstererek durdu önümde. Vaktiniz varsa size bir çay ikram etmek isterim, dedi. Olur, dedim.
Bir büroya girdik. Burası bir avukatlık bürosuydu ve kapıda adı yazıyordu. İçerde yardımcıları çalışıyordu. Siz gerçekten avukat mısınız, dedim.
Evet, dedi. Peki, avukatsınız da neden cami önlerinden tabut taşıyordunuz, diye sordum. Durdu, başı öne eğildi. Beni affedin, dedi. İstanbul işgal altındaydı,
Her taraf İngiliz askeri kaynıyordu. Her şeyi didik didik arıyorlardı. Biz de Anadoluya, Milli kuvvetlere ancak, cenaze süsü vererek tabutlarla silah kaçırıyorduk.
Bu ülke için hayati bir işti. Bunu size bile söyleyemezdim…
Bir hanım efendinin anıları bu yazı bana ait değildir...
 

MAVRAN

Vip Üye
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,141
Beğeni
8,856
Puanları
113
Yaş
56
Konum
Trabzon_Kocaeli
Evet Dostum bazı sırlar vardır onlar eşlere analara babalara cocuklara ve de sevgililere söylenemez. Bir ömür geçer de yine o sırlar seninle göçer bu dünyadan. Allah bu vatan için herşeyden geçenlerden razı olsun.söylenecek çok şey var ama ALLAH diyorum.
 
Üst Alt