Kim Bu Insanlar? (su Arayıcıları) | Define işaretleri ve anlamları

Kim Bu Insanlar? (su Arayıcıları)

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
ALLAH’ ın dilediği insana lütuf ettiği bir meziyet, “arama-bulma”
(2)
Su arayıcıları


Bilindiği üzere, ALLAH (C.C) yarattığı her kulunu, hayatlarını idame ettirebilmesi için çeşitli meziyetlerle donatmıştır. Bazıları bunun farkında değildir. Bazıları farkındadır, fakat nasıl kullanacağını bilmez. Kimileri de bu meziyetlerini geçim vasıtası yapmıştır.
Bu meziyetlerden birisi de; çeşitli “cisim” ler kullanarak “yeraltındaki sıvıyı – boşluğu ve madenlerin” yerlerinin tespit edilmesidir. Arkeolojik çalışmalar gösteriyor ki, bu tür faaliyetler neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Bu tür faaliyetlerde bulunanlara çok çeşitli sıfatlar verilmiş, kimi zaman saygı görmüş, kimi zaman büyücülük ile suçlanmış, kimi zaman da amiyane tabirle şarlatan olarak anılmışlardır. Günümüzde de pek değişen bir şey yoktur. Afrika’nın ilkel kabilelerinde “büyücü” , materyalist görüşe sahip kişilerce, “şarlatan”, maneviyat sahibi kişilerce de, normal bir gerçeklik olarak görülmektedir. Bu meziyet; kişiye has bir özellik olduğu için, uygulamalarda da farklılık göstermektedir.
Şimdi. Bu meziyet hakkında pek fazla bilgisi olmayanların akıllarına gelen sorulara cevap arayalım.
Bu meziyete sahip insanların ne gibi özellikleri vardır? Diğer insanlardan farklı kılan şey nedir? Cinsiyet den başlayalım isterseniz. Her ne kadar bu iş erkeklerin tekelinde de olsa da; kadınlar da bu meziyeti sergilemekte hatta birçok erkekten çok daha başarılı oldukları söylenebilir.
Acaba fiziksel ve fizyolojik yapısı mı? Dersek eğer ; Bu konu hakkında şimdiye kadar yazılı veya görsel belgelerde insanın fiziksel ve fizyolojik yapısının, bu meziyete etki ettiğine dair bir kanıt sürülmemiştir. Ancak insanın kan grubunun algılamada etkili olduğu söylenmektedir. Pratikte ise, her kan grubundaki insanın bu meziyete sahip olduğu görülmektedir.
İnancı mı? Dersek ; Bu meziyetin inançla bir ilgisi olduğunu zannetmiyorum. Çünkü, ister Hristiyan, Musevi, Müslüman veya ateist olsun her inanç grubundan insanlar bu meziyeti sergilemektedir. Burada çok dikkat edilmesi gereken şey, konuya vakıf olmayan kişilerin kandırılmasıdır. Bilhassa Hristiyan ve uzak doğu inanç istemini benimsemiş kişiler kendilerine taraftar toplamak için bu meziyetlerini süsleyerek, püsleyerek sergilemeleridir. Konu hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler benim makalemi okuyabilirler.
Farkındaysanız şimdiye kadar söylediklerim bu meziyetin var olduğu ve kimler tarafından uygulandığı hakkında idi. Ama ne yazık ki hala bu meziyetin varlığına inanmayanlar çoğunluktadır. Bence bunun iki sebebi var. 1. İnsanlar bilmediği konularda hep ön yargılıdır. Bu ön yargı da maalesef olumsuz yöndedir. 2. İçimizde ki şarlatanların bu meziyeti menfaatleri ve inançlarının bir getirisi gibi göstermeleri ve meziyetlerinin özelliklerini bilmeden elindeki cismin hareketlerine yanlış yorumlar yaparak insanları yanıltası diyebiliriz.
Bir kısım insan da bu meziyetin varlığını kabul ederler. Ama hep itirazları vardır. Kullandığın cisim bir şeyi bulabilir, gösterebilir. Buna varım ama gösterdiği şeyin cinsini, miktarını, yoğunluğunu ve derinliğini bilemezsin, Derler. En tehlikeli grup da bunlardır. Bunları ikna etmek çok zordur. Bence böyle davranmalarının bir kaç nedeni var. Birinci neden; Bu meziyete sahip ama konulara vakıf olmayan kişilerin yalan yanlış görüşleri ile insanları yanıltmaları sonucu ön yargılı davranmalarına sebep olurlar. İkinci neden ise; Ticari kaygıları vardır. Bir şeyler satabilmek için, bir diğerini acımasızca eleştirirler ve verdikleri örneklerde çok sağlamdır. Bu kişiler 1.şıkta belirtilen kişilerin zaaflarını çok iyi kullanırlar ve bunları susturmak çok zordur. Bir diğer grup ise; biraz daha ılımlı yaklaşırlar. Meziyeti kabul ederler. Ancak emin olmak adına takviye olarak çeşitli cihazları tavsiye ederler. Çıkar amaçlı da olabilir, gerçekten takviye amaçlı da olabilir. Bunun yorumunu size bırakıyorum.
Burada yazılanlar, bu meziyete inanmayanlar ile ön yargılı davrananlara ışık tutar inşallah.
Ben de bu meziyete sahip insanlardan birisiyim. Ağırlıklı olarak yeraltı su akaklarının geliş-gidiş yönleri ve debisinin miktarı hakkında görüş beyan ederim. Derinlik hakkında kesin bir fikir beyan etmem. Etsem bile dikkate alınmamasını söylerim. Bunun kendimce sebepleri vardır. Bu tespit çalışmalarımda çok çeşitli cisimler kullanıyorum. Bunlar çeşitli ağaç çatallar ile çeşitli metaller ve plastiktir. Ancak ağaç ve metaller işimi gördüğünden plastiği kullandığımı söyleyemem. Su arama-bulmada kullanılan sarkacı hiç kullanmadım. Çünkü kendimi bildim bileli ellerim hep titrer. Bu da salınıma sebep olduğu için boşa yorulmamın bir anlamı yok. Ancak bu konu da kendini geliştirmiş iddialı ustalarımızın olduğunu biliyorum. Belirli sitelerde tecrübelerini aktarmaktadırlar. Dileyenler oradan takip edebilirler.
Arkadaşlar, burada hiç akıldan çıkarılmaması gereken şey, “bu meziyet kişiye has bir özelliktir”. Nasıl derseniz, şöyle anlatmaya çalışayım. Ben su ararken her türlü cismi kullanırım. Metal, plastik veya ağaç fark etmez. Kullandığım cisme bağlı olarak aldığım tepkilerde farklı olmaktadır. Su arayıcılarının büyük bir çoğunluğu çatal biçimli ağaçlar kullanmaktadırlar. Bunlar da çeşitlilik arz etmektedir. Kişiler bulundukları bölgeye göre ve en önemlisi kendine uygun olan ağacı şiddetle tavsiye etmektedirler. İlk hata buradadır. Neden mi? diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Mesela, Karadeniz bölgesinde yaşayan kişi en iyi çatal çubuk için fındık ağacını tavsiye etmektedir. Bazı kişiler de bu fındık ağacının mistik güçleri olduğunu söylerler. Benim böyle fuzuli şeylerle uğraşacak vaktim olmadığı için yorum yapmayacağım. Ben ege bölgesinde yaşıyorum. Bizim buralarda fındık ağacı yok. Onun yerine dut ağacı kullanıyorum ve gerçekten iyi sonuçlar alıyorum. Zeytin, sakızlık, erik vb. ağaçları da kullandığım var. Ancak son zamanlarda delice zeytini kullanmaya başladım. Harika bir tepkisi var. En az olan çekimi bile mükemmel bir şekilde yansıtıyor. J Ancak şöyle bir sıkıntısı var. Damar mı? Sızma su mu? Ayırt edemiyorum. Şimdi bu arkadaşların savunduğu fındık mı en iyisi? Yoksa benim dediğim dut ve delice zeytin mi? Buradaki tek yanlış; en iyisinin dut, delice zeytin veya fındık olduğunun savunulmasıdır. Bu da, konuya vakıf olmayan kişilerde ön yargıya sebep olmaktadır. Burada yapılacak en iyi şey, kişi deneme yanılma metodu ile kendine en uygun olan çatalı seçmelidir. Ben her türlüsünü kullanmama rağmen bir söyleme bağlı kalmadan araştırmaya devam ediyorum.
Çatal çubuk kullanıcılarının büyük bir çoğunluğu kullanılan çatalın yaş olması gerektiğini söylerler. Dalından koparıldıktan sonra 15 gün içerisinde kullanılması, 15 günü geçtikten sonra yenilenmesi gerektiğini söylerler. Bende bu tecrübeleri kendim de uyguladım. Evet gerçekten iyi sonuçlar veriyor. Kullanılan ağacın kalınlığının etkisi var mı diye sorarsanız eğer; ben kullandığım çatalın ne çok ince ne de çok kalın olmasını isterim. Çünkü gerdirerek kullandığım için inceler kırılıyor, kalınlar ise yeterince gerilmiyor. Boyutları ise; uygun kalınlıkta bulduğum da pek boyutuna bakmam ama 40 cm civarında olursa en ideali diyebilirim benim için. Şimdi bazıları kızacak ama edindiğim tecrübeleri aktarmak için bu yazıyı hazırladım. Kimseyi memnun etme veya kızdırma gibi bir derdim yok. Kuru ağacı da denedim. Yaş ağaç kadar olmasa da ondan da sonuç aldım. Tepkisi zayıf. Varlığını gösteriyor ancak debisi hakkında yorum yapmamı güçleştiriyor. Aklınızın bir köşesinde kalması için; Bu cümleyi benden çok sık duyacaksınız. ”bu meziyet kişiye has bir özelliktir.” Bol bol deneme yapmanızı tavsiye ederim. Benim veya bir başkasının sözlerine bağlı kalmayın, meziyetinizi geliştirmeye bakın. Her söyleneni dikkate alın. Fırsat buldukça uygulamaya çalışın ve size en uygun olanı seçin.
Şimdiye kadar bu tür arama yapmamış arkadaşlara veya bu meziyetin kendisinde de var olup olmadığını öğrenmek isteyenlere yardımcı olabilmek için; aşağıdaki resimlerde de görüldüğü gibi çeşitli ağaçlardan kesilmiş çatal dal tedarik edin. Ettik de; nasıl tutacağız?, nasıl arama yapacağız derseniz; ben elimde fazla sıkmadan ve hafifçe gerdirerek tutuyorum. Tutuş yüksekliği veya bedenden uzaklığını siz kendiniz tespit edeceksiniz. Ama size tavsiyem, arama yaparken sizi yormayacak ve en hafif bir tepkiyi de alabilecek tarzda tutmanız. Bu da bol bol pratik yaparak kazanılacak şeydir.


Tutuş yüksekliği ve şekli hakkında bol bol pratik yaptıktan sonra, varlığını bildiğiniz ancak yerini tam olarak bilmediğiniz su borusu, kanalizasyon borularının olduğu alanda gezinerek elinizdeki çatalın tepki verip vermediğini gözlemleyin. Konu içerisinde bendeki tepkileri anlatmaya çalıştım. (Çatalın ve metal çubukların tepkileri hakkında ayrı bir yazı hazırlamayı düşündüğümden üstünde fazla durmayacağım.) Eğer mümkünse bu konuda tecrübeli birisinden yardım isteyip onun gözetiminde yapmanız size çok şey kazandıracaktır.
Gelelim aramayı nasıl yapacağız? Nelere dikkat edeceğiz? Eğer arazi de çok fazla vakit geçirmek istemiyorsak; Öncelikle çok iyi bir gözlemci olmalıyız. Eğer arayacağımız arazi ormanlık veya çok yıllık ağaçlardan oluşuyorsa, ağaçlara dikkat edelim. Taban suyunun yüksek olduğu ve akış yönünün üstündeki ağaçların kalınlığı veya büyüklüğü diğer ağaçlardan farklı olacaktır. Bu ağaçlar suya daha kolay eriştikleri için gelişmeleri de hayliyle farklı olacaktır. Bu anlattıklarım, sulanmayan yerler için geçerlidir. Düzenli sulama yapılan yerlerde bu farkı gözlemlemek çok ama çok zordur. (Burada size küçük bir bilgi de vereyim. Eğer taban suyu yüksek ve düzenli sulama yapılıyorsa, suyun akış yönü üstündeki ağaçlar da; kök ve kök boğazı çürüklük hastalığı meydana gelir ve bu da ağaçların kurumasına sebep olur.)
Eğer arama yapacağımız arazi ormanlık veya ağaçlık değil de düz tarla veya mevsimlik sebze veya ekin bahçesi ise; taban sularının yüksek olduğu yerlerde ve suyun akış hattındaki yabani otlar her daim yeşil olur. Öyle insanlar tanıyorum ki; hiçbir cisim kullanmadan, sadece bu gözleme dayanarak kuyu ve tulumba vurduruyorlar. Sadece derinlik konusunda az bir yanılma payları oluyor. Şimdilik onları bir kenara bırakalım. Bizim konumuz cisim kullanarak arama-bulma olduğu için konumuza dönelim.
Ben o kadar iyi bir gözlemci değilim. Başka nasıl arama yapacağız dersek. 2 farklı yöntem kullanılmaktadır.
1. Rastgele arama.
2. Komut vererek arama. (Bu konu hakkında bilgi edinmek isteyenler benim makalemi okuyabilirler)
Rastgele yönteminden başlayalım. Eğer arama yapacağımız arazinin sınırları belli ise; sınırdan 1-2 m. içerisinden başlayarak arazinin çevresini yavaş adımlarla gezmeye başlarız. Sınırları belli olan yerler de bu arama bize zaman kazandırır. Ya suyun araziye girdiği yeri veya çıkış noktasını yakalayabiliriz. Eğer suyu tespit edersek daha sonra geliş gidiş yönünü buluruz. Şimdi bazı arkadaşlar bu aramaya başlarken odaklanmanın öneminden bahsederler. Ama bazıları da tam aksini söylerler. Su aramayı değil başka şeylerin düşünülmesini tavsiye ederler. Her daim dediğim gibi “bu meziyet kişiye has bir özelliktir”. Her iki tavsiyeyi de uygulamanız sizin için en iyisidir. Sen nasıl bir yöntem izliyorsunuz derseniz; eğer elimde çatal varsa ilk başlarda su aradığımın farkındayım ama daha sonraları Karadeniz de batan gemilerimi düşündüğümden J aklımdan çıkar. Eğer denk gelirsem çatal bana uyarı verir. Peki diyelim denk geldin, nasıl bir uyarı veriyor? Suya denk geldiğim de elimdeki çatal bazen aşağıya doğru bazen de yukarı ya doğru hareket eder. Eğer ana damara denk geldimse ve su yüzeye yakın ise; çatal kuvvetli bir şekilde aşağıya doğru çekim yapar. Genelde de gevşek tuttuğumdan elimden fırlar. Ama sızma su veya su derinde ise, çatal yukarı doğru hareket eder. Elimden fırlamaz.
Suyu bulduk ama bunun kuvvetli bir damar mı? Sızma su mu? Olduğunu nasıl anlayacağız?
Eğer sızma su dediğimiz bir su ise: basitçe bunu da şöyle anlatalım. Bir hortum alalım ve bunu birkaç yerinden delelim ve çeşmeye bağlayıp suyu açalım. Hortum ana damar. Delik olan yerlerden akan su da sızma su. Sızma suyun yayılışı veya şiddeti hortumdaki deliğe göre değişir. Bu sular genelde geniş bir alana yayılır ve yavaş bir akışkanlığı vardır. Gerçeği söylemek gerekirse ben; çatal ağaçla yerlerini tespit ettiğim suyun genişliğini metal çubuk kullanarak buluyorum. Bu bana daha kolay geliyor. Metal çubuklarla su bulma kısmında buna değineceğim inşallah.
Suyu bulduk. Bir şekilde damar veya sızma su olduğunu tespit ettik. Peki derinliğini nasıl tahmin edeceğiz derseniz; ben bu konu da edinilmiş tecrübeleri aktaracağım. Hangi yöntemi kullanacağınıza kendiniz karar verin. En basit yöntemlerden birisi; suyu tespit ettiğiniz noktaya 15/20 cm derinliğinde demir bir kazık çakın ve ucu sıyrılmış bir elektrik kablosu bağlayın. Suyun akış istikametinin sağına veya soluna, arazinin elverdiği yöne doğru uzatın ve bu kablonun üzerinde aynı su arar gibi yürüyün. İlk an da çatal arama modunda olacaktır. Bir noktaya geldiğinde ise elinizdeki çatal aynı suyu bulduğunuz gibi tepki verecektir. Aradaki mesafeyi ölçün. Bu size tahmini derinliği verecektir.
Diğer bir yöntem ise ; (alıntıdır) Çatal çubukla suyun yeri tespit edildikten sonra, çatal çubuğun yapıldığı aynı ağaçtan 1-1.20 cm uzunluğunda bir dal parçası kesilir. Tutacak yerleri 6-7mm. Olmalı. İki elini aynen bir şey çeker gibi iki yumrun ikisi de birbirine değecek halde tutuyorsunuz . Sonra yere çömeliyoruz. Bu çubuk yere yakın ve 7-10 cm arası yere değecek vaziyette tutuyoruz. Daha sonra hiç hareket etmeden bekliyoruz. O kendisi aşağı ve yukarı hareket etmeye başlıyor.
1 hareket aşağı ve yukarı : derinlik 3m.
2 hareket aşağı ve yukarı : derinlik 6 m.
10 hareket aşağı ve yukarı : derinlik 30 m.
Eğer hareket 10.u geçerse:
Her 4 hareket için : 1.25 cm. ilave edilecek
Örnek : 14 hareket oldu : 30 + 1.25 = 31.25 m.
18 hareket oldu : 30 + 2.50 cm = 32.50 m.
Çatal ağaç kullanarak, Derinlik konusunda daha bir çok yöntem kullanılmaktadır. Ancak benim bu konuda söyleyebileceklerim bu kadardır. Kendimin bizzat deneyip uygulamadığım bir yöntemi kimseye tavsiye etmem. Yanlış anlaşılmasın. Bu yöntemlerin yanlış veya hatalı olduğunu söylemiyorum. Kullanıcı arkadaşlar kendine en uygun olanı seçerler.
Su aramada kullandığım diğer cisimlere gelirsek eğer, bunlar çeşitli madenlerden ve değişik şekillerde yapılmış metallerdir. L şeklinde bakır çubuk, pirinç çubuk, Tv veya radyo anteninden yapılmış katlanabilir çubuk ile yine L şeklinde basit inşaat teli ile galvanizli tel ve çeşitli madenlerden yapılmış L tipi çubukları sayabiliriz.
Çatal ağaç dallarının şekline benzetilerek, galvaniz telden ve plastikten yapılmış olanlar da vardır. Bununla arama bulma çalışması aynı çatal ağaç dalları gibidir. O yüzden Üstünde fazla durmayacağım.
Hangi madenden yapılırsa yapılsın, L tipi çubuklarla arama-bulma ve derinlik tespiti aynıdır. Bu çubuklar tek tek de kullanıldığı gibi, 2 si birlikte de kullanılmaktadır. Tecrübeli bazı ustalarımız bu tip çubukları sadece su arama-bulma da değil, yeraltındaki madenlerin, mineralin ve boşluğun tespitinde de kullanırlar. Ancak şu an ki konumuz su arama-bulma olduğu için Bakır çubuklardan başlayalım. Boyutları nedir diye sorarsanız, En idealinin, kısa tarafı 10-12 cm. uzun tarafının da 45-50 cm. olduğu yönündeki görüşler ağırlıklıdır. Benim kullandığım çubuklarda bu ölçülere yakındır. Önce tek tek kullanımı hakkında biraz bilgi vereyim. Çubuğun kısa tarafı sağ veya sol eline alınır. Bazı ustalarımızın hemen itiraz ettiğini duyar gibiyim. Kardeşim olmadı çubuk sağ elde tutulur, diyorlardır. Evet genellikle sağ elde tutulduğu doğrudur. Ancak bizzat şahit olmadım ama izlediğim bazı yabancı kaynaklı videolarda sol eline alıp da arama-bulma çalışması yapanlarda vardır. Bu da bizim bildiğimiz "sağ el pozitif - sol el negatif " yönündeki tabu yu yıkmaktadır. Bu konuyu birazdan daha ayrıntılı ele alacağım.
Tek çubukla arama-bulma ya gelirsek; Rastgele aramadan başlayalım. İyi bir gözlemden sonra Çubuğu sağ veya sol elimize alarak ve arazinin sınırları belli ise herhangi bir köşesinden yürüyerek dört bir tarafı gezilir. İster su aramaya yoğunlaşarak istenirse başka şeyler düşünülür. Bu kişinin meziyetine göre değişir. Eğer suyu bulursanız elinizdeki cisim kendi etrafında dönmeye başlar. Tespit ettiğiniz noktaya işaret koyduktan sonra ileri-geri veya sağa-sola yürüyerek geliş-gidiş yönünü bulabilirsiniz. Derinlik tahmini ise, aynı çatal çubukta olduğu gibi yere demir bir kazık çakılır ve tespit ettiğiniz noktanın sağına veya soluna bir kablo çekilerek üzerinde yürünür ve elinizdeki cisim dönmeye başladığında o nokta işaretlenir ve demir kazık ile olan mesafesi ölçülür. Tek çubukla arama-bulma yapmadığım için sadece gözlemlerimi aktarmaya çalıştım. Konunun erbabı olanlar isterlerse daha ayrıntılı bilgi verebilirler.
Çift çubuk kullanımına gelirsek; Öncelikle belirteyim ki, benim için kullandığım çubukların hangi madenden yapıldığının önemi yoktur. Basit bir tel ile de rastgele ararım bakırla da pirinçle de. Ama her daim dediğim gibi “bu meziyet kişiye has bir özelliktir”. Kişi deneme yanılma metodu ile kendine en uygun olan cismi seçmelidir.
Ancak diyelim ve konuya biraz açıklık getirelim. Şimdiye kadar bu konu hakkında edinilmiş tecrübelere göre bakır çubukların su bulmada daha başarılı olduğu yönündedir. Hatta hatta bazı görüşler vardır ki; “bakır çubuklarla sadece su ve mineral bulursunuz. Maden bulamazsınız” diye iddia lı konuşmaları, her ne kadar tenkit edici gözükse de, istemeseler de bakır çubukları övmektedir.
3 türlü arama-bulma yapılır.
1. Rastgele arama-bulma. Bunu az önce açıkladım. Yine iyi bir gözlem ve arazinin dört bir tarafını gezerek yaparız.
2. Arama yaptığımız arazinin bir köşesinde durulur. İster aramaya yoğunlaşarak istenirse başka şeyler düşünerek, çubukları serbest bırakırız. Dört bir yanımıza döneriz. Eğer çubuklar bulunduğumuz istikametin sağına veya soluna döner ise arama-bulmaya bu yönden başlanır.
3. Komut vererek arama-bulma. (Bu konu hakkında bilgi edinmek isteyenler benim makalemi okuyabilirler)
Benim kullandığım yöntem ise; rastgele arama-bulmadır. Ama çoğu tecrübeli ustamız; bir noktada durur ve çubukların gösterdiği yönde aramaya başlar. İlk başlayanlara ve acemilere bu yöntem cazip gelebilir. Niye gereksiz yorulayım ki diye düşünülebilir. Ancak burada unutulmaması gereken şey; bakır çubukların en yakın maden veya minerale gidebileceğidir. Tecrübeli olanlar bunu ayırt edebilirler ama acemiler ayırt edemeyebilir. Bu yüzden ilk başlayanlara rastgele aramayı tavsiye ederim.
Nasıl bir arama yapacağımıza karar verdikten sonra gelelim can alıcı konulara. Arama yaparken elimizde sadece çubuklar mı olacak? Yanımızda bir şey bulunduracağız mı? Veya takviye bir güç kaynağı kullanacak mıyız?
Bu konu hakkında çok çeşitli görüşler olduğu gibi çok ciddi tartışmalar yaşanmaktadır. Bilgi kirliliği hat safhadadır. Herkes kendi görüşünün en iyisi olduğunu savunuyor. Bir diğerini acımasızca eleştiriyor. Bu eleştirileri yapanlar gerçekten usta kişiler. Bu işe yıllarını vermiş olan insanlar. Ancak unuttukları veya görmezden geldikleri bir şey var. Her daim dediğim gibi, “bu meziyet kişiye has bir özelliktir”. Kimisi yanında bir şey bulundurur veya takviye güç kullanarak aradığını bulur. Kimileri ise yanında hiçbir şey bulundurmaz.
Şimdi hangisi yanlış? Hangisi doğru? Gelin bu soruya cevap arayalım.
Kimi ustalar arama-bulmaya başlamadan önce yanında veya üstünde hiçbir metal aksam bulundurmaz. Neden? diye sorduğunuz da: Metal aksamın aldığı çekim veya tepkiyi azalttığı veya yok ettiğini söylerler. Doğrudur. Çünkü kişi kendi meziyetini bizden daha iyi bilir ve deneme yanılma metodu ile bunu test etmiştir ve gerçekten çekim veya tepki alamamaktadır.
Kimi ustalar ise: arama-bulmaya başlamadan önce; aradığı her ne ise yanında bulundurmaya özen gösterir. Sebebini sorduğunuz da ise; aradığını yanında veya elinde bulundurduğunda çekim veya tepki aldığını söylerler. Başka türlü çekim veya tepki alınamayacağını savunurlar. Bu da kendi doğrusudur. Çünkü meziyetinin özelliği onu gerektiriyordur.
Kimi ustalarda; takviye güç kaynakları kullanırlar. Bunlar genellikle 9 veya 18 voltluk pil veya aküdür. Artı uç sağ, eksi uç sol ele gelecek şekilde çubuklara bağlarlar ve arama-bulma yaparlar. Sebebini sorarsanız; benim için en iyisi budur der. Başka türlü çekim veya tepki alamadığını söyler. (bu tür arama mineral ve maden aramada da çok tavsiye edilir) En çok tartışma gören konu da budur. Çünkü az önce de söyledim, insanın sağ eli pozitif-sol eli negatif tir. Derler. Tekli çubuk kullanan bazı kişiler sol elini kullanmaktadır. İlk tartışma budur. İkinci bir görüş ise; sağ ele negatif-sol ele pozitif güç takviyesi yapılması yönündedir. Bu tür söylemlerde bulunan kişiler de gerçekten bu konulara vakıf insanlardır. Ve iddialarını da uygulamalı olarak ispatta ederler.
Şimdi; yaa nasıl bir iştir bu? Herkes bir şeyler söylüyor. Bunun doğrusu nedir?? Hangisine inanacağız? Dediğinizi duyar gibiyim. Evet arkadaşlar, bunların hiç birisi yanlış değildir. Bunları söyleyenler yılların tecrübesini ortaya koymuşlardır. Gelelim benim meşhur lafıma. “Bu meziyet kişiye has bir özelliktir.” Bu söylemlerin hiç birisini göz ardı etmeyin. İlk başlayanlar ile acemilerin bu tecrübeleri kendinde uygulamasını şiddetle tavsiye ederim. Bu yöntemlerden kendisine en uygun olanı seçerek başlaması gerekir. Ben de böyle başladım. Daha sonraları kendinize has yöntemler geliştirebilirsiniz. O nasıl olacak derseniz? İler ki aşamalarda ihtiyaç duyulursa kendi tecrübemi aktarabilirim.
Gelelim benim nasıl bir arama-bulma yaptığıma ve hangi cisimleri kullandığıma. Yukarıda da belirttiğim gibi benim için L tipi çubukların hangi maden den yapıldığının önemi yoktur. İster basit bir tel parçası olsun isterse gümüş çubuk olsun. Suyu bulma konusunda ki çekimleri veya tepkisi bende değişmiyor. (Sizler her bir çubuğu ayrı ayrı deneyerek kendinize en uygun olanı seçmelisiniz.)
Önce bilgim kadarıyla iyi bir gözlem yapmaya çalışırım. Daha sonra ise rastgele aramaya başlarım. Suyu bulduğum da ise çubuklar içeri doğru kapanır. Yani sağdaki sola- soldaki sağa doğru döner. Burada dikkat edilmesi gereken şey, bu tepki kişiye hastır. Kiminde çubuklar içeri kapanır. Kiminde dışarı doğru açılır. Kiminde çubuğun birisi sabit diğeri kendi ekseninde döner. Kiminde ise her iki çubuk kendi eksenlerinde dönmeye başlar. Her daim dediğimi bir daha söylüyorum. Bu “meziyet kişiye has bir özelliktir”. Bu özelliğinizi ancak siz bilebilirsiniz. Bu da bol bol pratik yapmayla çözebileceğiniz şeydir.
Tespit ettiğim şeyin su olup olmadığını teyit etmek için; geri döner yanıma, içerisinde su bulunan küçük bir şişe alırım ve tekrar gezerim. Şişenin ağzı açık ise; tespit ettiğim noktayı teyit ederim. Eğer şişenin ağzı kapalı ise suyu görmez. En yakındaki maden-mineral veya boşluğa gitmeye çalışır. Bende ilk başlarda sizler gibiydim. Nasıl bir yol yöntem ve uygulama yapmalıyım ki aradığımı bulabileyim dedim ve edinilmiş tecrübeleri defalarca denedim. Benim meziyetime en uygun olan uygulama budur. Ancak bu uygulamanın avantajı olduğu gibi dezavantajı da vardır. Yeri geldiğinde ayrıntılı bir şekilde tartışılabilir.
Devam edelim. Çubuklarla suyu buldum. Yanıma su alarak teyitte ettim. Bu kadar mı? Hayır. Daha sonra, tespit ettiğim noktaya bir işaret koyarım. İleri-geri, sağa-sola hareket ederek suyun geliş- gidiş yönü ile su yatağının genişliğini tahmin etmeye çalışırım. (Sudan uzaklaştığımda çubuklar arama moduna geçer. Suyu bulduğumda ise içeri doğru kapanırlar.) Daha sonra ise; çatal ağaç dalıyla bir daha bakarım. Verdiği tepkiye göre suyun debisini tahmin etmeye çalışırım. Eğer su yüzeye yakın ve debisi kuvvetli ise, çatal aşağıya doğru eğilir. Yok derinde veya sızıntı su ise çatal yukarı doğru hareket eder. Bu ayrımları yapabilmek için bol bol pratik yapılması gerekir.
Gelelim kaç metre derinde olduğuna. İlk başta da söylediğim gibi, ben derinlik konusun da görüş beyan etmiyorum. Çünkü veballi bir iştir. 10 metre dersin aradığın kişi sözüne güvenir, ona göre hazırlık yapar ama su 30 metre de çıkar. Bu da bir külfettir.
Şimdi derinlik konusunda kullanılan bir kaç yöntemi size anlatmaya çalışayım.
1. Az önce de anlatmıştım ama tekrarlayalım. Suyu tespit etiğiniz noktaya 15/20 cm. uzunluğunda demir bir kazık yere çakılır. Arazinin konumuna göre, sağa veya sola doğru bir elektrik kablosu çekilir. Düzgün bir hat olmasına dikkat edilir. Uçları sıyrılarak demire bağlanır. Kablo bacaklarının arasında kalacak şekilde üzerinde yürünür. Çubuklar arama modun da yani ileri doğru bakar. Bir noktaya gelindiğinde, aynı suya verdiği tepkiyi verir. Yani ya içeri doğru kapanır ya da dışarı doğru açılırlar. Bu noktaya da bir işaret konur ve aradaki mesafe ölçülür. Bu bize yaklaşık derinliğini verir.
2. Diğer bir yöntem ise; suyu tespit ettiğimiz noktada dururuz. Çubuklar içeri veya dışarı doğru iken yani suyu bulduğu konumda iken yerinde uygun adım sayar şeklinde adımlamaya başlarız. Başladığımız anda çubuklar arama moduna geçer. Her bir adım 1 metreyi gösterir. Belli bir adımdan sonra çubuklar tekrar bulma moduna geçer. Saydığınız adım sizin tahmini metre cinsinden derinliğinizdir.
3. Diğer başka bir yöntem ise; suyu tespit ettiğiniz noktada durulur ve yerinizden ayrılmadan, yerden küçük taş parçaları toplanır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; topladığınız taşların, oraya ait olmasıdır. Taşıma yolu ile gelen toprak veya taşlar temizlenir. Mümkünse toprak zemini biraz eşelenerek taşlar toplanır. Sağ elinize yeteri kadar taş aldığınızda çubuklar arama moduna geçer. Elinizdeki taşları teker teker yere bırakarak saymaya başlayınız. Belli bir sayıdan sonra çubuklar tekrar suyu bulduğunuz moda geçer. Saydığınız sayı, sizin metre cinsinden derinliğini tahmini olarak verir. Bu saydıklarımın dışında daha birçok yöntem kullanılmaktadır.
Edindiğim izlenime göre, Arama-bulma çalışması yapanların içerisinde su arayıcıları en mazlum ve en az eleştirilenlerdir. Mütevazi kişilikleri ve meziyetlerini sergileme başarıları, diğer arama-bulma yapanlara göre avantaj sağlamaktadır. Menfaatleri doğrultusunda insanları yanıltanlar ise, bu meziyeti sergileyenlerin yüz karasıdır.

Bu yazı da bir “meziyetin” var olduğunu ve nasıl uygulandığı hakkında bir şeyler yazdık kendimizce. Ama en önemli soruyu sormadık. “elimizdeki çatalı veya çubukları harekete geçiren şey nedir?”
Bir sonraki yazımızda bu sorulara muhatap olanların verdikleri cevaplar ile bazı görüşleri aktarmaya çalışacağım.

Devam edecektir. (Maden ve mineral arayıcıları)

Bu yazı da anlattıklarım, kendi derleme, bilgi, tecrübe ve meziyetimin bir göstergesidir. Hiçbir kişi veya zümreye de ithamda bulunulmamıştır.

BORNOVALI
 

ikizceli

çalışmalarınızı yasal yapınız.
Vip Üye
Katılım
11 Eylül 2013
Mesajlar
7,166
Beğeni
25,688
Puanları
113
Yaş
67
Konum
ORDU- SAMSUN-ANKARA
ALLAH razı olsun bornavalı ustam.
ilgilenenler için ayrıntılı ve kapsamlı bir kaynak mahiyetinde kaleme almışsınız.
arkadaşlarımızın merak edebileceği bir ayrıntıya açıklık getirmeni rica edeceğim.
bulunan noktanın teyidi için yanınıza aldığınız su,bakarken nerede olmalı.
sağlıcakla ALLAH a emanet olunuz.
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
"bulunan noktanın teyidi için yanınıza aldığınız su,bakarken nerede olmalı."
ALLAH (c.c.) tüm ümmeti Muhammed den razı olsun.
dikkatiniz ve sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu öylesine ayak üstü geçiştirilebilecek bir şey değil bence. Müsait olduğum anda bildiklerimi paylaşacağım.
 

its78

Vip Üye
Katılım
30 Ağustos 2014
Mesajlar
605
Beğeni
1,971
Puanları
93
Konum
KOCAELİ
@bornavalı ustam
Yazdıklarınızı okudum, elinize sağlık zahmet etmişsiniz inş istifade edenlerden oluruz.

Derinlik bulma konusunda uygun adım sayma yolunu kendiniz test ettiniz mi. Gerçekten her adımın bir metreye isabet ettiğini tecrübe ettiniz mi?.
Aynı yöntemi bir kaç yerde denedim olumlu sonuç aldım ama sıhhatini test edemedim.

Adımların küçük yada büyük olmasının farkı var mı acaba?
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
Öncelikle yayınladığım yazıda büyük bir hata olduğunu bildirmek isterim. Meziyetimin özelliğinden bahsederken kurulan cümle tam aksi olacaktır.
Şişenin ağzı açık ise; tespit ettiğim noktayı teyit ederim. Eğer şişenin ağzı kapalı ise suyu görmez.”
Doğrusu; “Şişenin ağzı kapalı ise; tespit ettiğim noktayı teyit ederim. Eğer şişenin ağzı açık ise suyu görmez” olacaktır.
Ben bu tür yazılar hazırlarken önce kağıda yazarım. Sonra çocuklar temize geçip bilgisayara yüklerler. Temize geçirmelerindeki sebep; eski dili çok fazla kullandığımdan yeni nesilin zorlandığı, anlayamadıkları imiş. Ben kontrol etmeden yüklemişler. İkizceli ustamızın sorusu bu hatanın düzeltilmesine vesile oldu. Kendisine teşekkür ederim.
“bulunan noktanın teyidi için yanınıza aldığınız su,bakarken nerede olmalı.”
Aslına bakarsanız bu konuyu iler ki aşamalarda ayrıntılı bir şekilde ele almayı düşünüyordum. Ama madem soruldu, bildiklerimi ve ben nasıl uyguladığımı kısaca anlatmaya çalışayım;
Akıldan çıkarılmaması gereken ve benim iler ki yazılarımda da sık sık okuyacağınız “Bu meziyet; kişiye has bir özellik olduğu için”, uygulamalarda da farklılık göstermektedir.
Çubuklarla “ arama-bulma” çalışması yapan bazı kişiler, aradığı her ne ise onu yanında bulundurmaya özen gösterirler.Sorduğunuzda ise; ancak böyle çekim alabiliyorum derler. Bazıları ise özellikle yanında bulundurmaz. Sorduğunuzda ise yanımda var iken çekim alamıyorum derler.
Öncelikle yanında bulundurmak nedir? Sorusuna cevap arayalım.
Bu meziyete sahip kişiler genellikle aradığı nesne ne ise, onun aynısından bir parçayı sağ elinde çubukla temas edecek şekilde tutarlar. Kimisi dudaklarının arasına alır. Kimisi de ağzının içerisine koyar. Kısacası vücudu veya elindeki çubuklarla direk temas etmesini sağlarlar.
Bu tür “su arama-bulma” çalışması yapan kişilerin büyük bir çoğunluğu ağzını su ile doldurarak arama-bulma yaparlar. Bazıları ise; küçük bir tüpe koydukları suyu, çubuğun üstüne monte ederek arama-bulma yaparlar.
Ancak kimileri de aradığı nesnenin bir parçasını ceketinin pantolonunun cebine koyar. Yani vücudu veya çubuklarla direk temas ettirmesi gerekmez.
Bende bu tür “su arama-bulma” çalışması yaparım. Genelde yerleşim yerlerinden ve su kaynaklarından uzak yerlerde arama-bulma çalışması yaptığım için yanımda muhakkak su bulunur. Ceketimin veya pantolonumun cebinde, hiç olmadı pantolon kemerimi gevşetir araya sıkıştırırım. Şişenin ağzı kapalı ise suyu görür. Açık ise suyu görmez.
Konu konuyu açar derler ya, bizimkisi de öyle olacak gibi. Şişe dediniz. Peki şişe cam mı? Plastik mi? Neden çubuğun üstüne monte ediyorsunuz? ……….vd.
Dediğim gibi bu konuyu ayrı bir başlık altında işleyeceğim. (ALLAH nasip ederse tabi ki) Ama bir sonraki yazımda az da olsa bu tür konulara farklı bir bakış açısıyla değindim. İnşallah çocuklar can alıcı bir hata yapmadan yüklerler.
Sağlıcakla kalın
ALLAH ‘A emanet olun.
 

exper_dolunay

Kullanıcı
Katılım
16 Ekim 2015
Mesajlar
167
Beğeni
224
Puanları
43
işte budur gardaşım çok güzel bir paylaşım olmuş Eline gözüne gönlüne sağlık Bornovalı ustam,Senden ricam bu konunun peşini bırakma ustam büyük bir keyifle okudum ve okumaya devam edeceğim.Devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.Saygı ve Sevgilerimle.
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93
merhaba its78 ustam;
yazımda da belirttiğim gibi ben derinlik konusunda görüş beyan etmem. meballi iştir.
Ancak açılmış ve işleyen kuyularda "uygun adım ve yerden taş alarak" yaptığım derinlik tahminlerinin %75-80 gibi doğru çıktığını söyleyebilirim. en en fazla 1 m. yanıldım. Bu yanılgının kendimce gerekçesini şöyle gözlemledim.
Uygun adım da : son adıma gelmeden önce çubuklar bir tepki veriyor ama bir adım daha atmam sanki şartmış gibi. Belli bir adımı geçtikten sonra çubuklar suyu bulma moduna geçtiğinden şekli değişmiyor.
Yerden taş alarak : yere bıraktığım son taşta çubuklar yarım yamalak bir tepki veriyor. bir taş daha yere bıraktınız mı, çubuklar arama moduna geçiyor. Daha sonra ise şekli değişmiyor.
bu da bizim (+ -) 1 m. yanılmamıza sebep oluyor diye düşünüyorum.
Bu anlattıklarım açılmış ve işleyen kuyular için geçerli. Bilinen kolaydır derler. Önemli olan kendim bizzat deneyerek teyit etmem. 1 kuyu kazdım. İkincisini kazıyorum. 7 m. indim. Yukarıda yazdıklarımı şu an yaşıyorum. İnşallah 3 kuyuyu da kazarım da doğruluğunu teyit veya red ederim.
Siz sordunuz. Ben cevapladım. Bu yazdıklarımın doğru olduğu olduğu anlamını çıkarmayın.
Sağlıcakla kalın
ALLAH'a emanet olun.
 

its78

Vip Üye
Katılım
30 Ağustos 2014
Mesajlar
605
Beğeni
1,971
Puanları
93
Konum
KOCAELİ
merhaba its78 ustam;
yazımda da belirttiğim gibi ben derinlik konusunda görüş beyan etmem. meballi iştir.
Ancak açılmış ve işleyen kuyularda "uygun adım ve yerden taş alarak" yaptığım derinlik tahminlerinin %75-80 gibi doğru çıktığını söyleyebilirim. en en fazla 1 m. yanıldım. Bu yanılgının kendimce gerekçesini şöyle gözlemledim.
Uygun adım da : son adıma gelmeden önce çubuklar bir tepki veriyor ama bir adım daha atmam sanki şartmış gibi. Belli bir adımı geçtikten sonra çubuklar suyu bulma moduna geçtiğinden şekli değişmiyor.
Yerden taş alarak : yere bıraktığım son taşta çubuklar yarım yamalak bir tepki veriyor. bir taş daha yere bıraktınız mı, çubuklar arama moduna geçiyor. Daha sonra ise şekli değişmiyor.
bu da bizim (+ -) 1 m. yanılmamıza sebep oluyor diye düşünüyorum.
Bu anlattıklarım açılmış ve işleyen kuyular için geçerli. Bilinen kolaydır derler. Önemli olan kendim bizzat deneyerek teyit etmem. 1 kuyu kazdım. İkincisini kazıyorum. 7 m. indim. Yukarıda yazdıklarımı şu an yaşıyorum. İnşallah 3 kuyuyu da kazarım da doğruluğunu teyit veya red ederim.
Siz sordunuz. Ben cevapladım. Bu yazdıklarımın doğru olduğu olduğu anlamını çıkarmayın.
Sağlıcakla kalın
ALLAH'a emanet olun.
Allah teala razı olsun ustam,
Bende uygun adımla ölçüm yaptım birkaç yerde biraz fazla gibi geldi, tabi açıp bakamadım,

Siz tecrübelerinizi yazmışsınız, bizde kendi tecrübelerimizi kazanacağız.
 
Üst