- Katılım
- 29 Mayıs 2024
- Mesajlar
- 346
- Beğeni
- 1,236
- Puanları
- 93
Merhaba,
Arazi ile uzun süredir haşır neşir olanlar, bu konunun bir yerinde, muhtemelen öncesinde yaşamış olduğu deneyimi hafızalarinda canlandiracaklardir. Arazi deneyimi daha sınırlı olanlar için, konu onlara yavan gelebilir.
Verilen bilgi ve deneyimleri, mevcut şartlarınıza göre modelleyebilirsiniz.
Çubukçu/sistem bir vadide/alçakta ise, o bölgede aranılan hedef sinyali var mı diye bakıldığında, hedef kot farkı olarak örneğin 20-30 metre yüksekte ise sinyal davranışı değişir mi?
Bu soruyu biraz irdeleyeceğiz.
Çubukçunun bulunduğu rakım ile hedefin bulunduğu rakım arasındaki fark büyüdükçe, sinyal davranışında bazı değişiklikler olması kaçınılmazdır. Elbette bunu bir de çubukçu/sistem ile, hedef arasındaki yatay mesafede etkileyecektir.
Bir örnek üzerinden gidelim.
Cubukcu bir vadide ve etrafı tepelik veya kayalık olduğunu düşünelim. Coğrafyanın yükselen bu durumun bazı yönlerde belli bir açıyla, bazı yönlerde 90 derece dik kayalık olarak çıkması muhtemel durumlar olarak görelim.
Aradigimiz hedef, her yönde olabilir. 25 derece açıyla diklesen tepe uzerinde de olabilir, 90 derece duvar gibi çıkan bir kayalık üzerinde de olabilir.
Bu durumda sinyali yakalayabilir miyiz?
Sinyali alıp üzerine sür direk gidebilir miyiz?
Belli aralıklarla cubuk kurarak hedefe yaklasabilir miyiz?
Her halükarda sinyali alabilir/yakalayabiliriz diyerek söze başlayalım. Ancak sinyal davranışı düz zemindeki gibi olmaz.
Ayrıca sinyali yakalamak demek, sinyalin merkezi ile rezonansa girmiş olmamız gerektigi anlamını taşıdığını da ek olarak belirtelim.
Rezonansa girmek, hedef ile görünmez bir enerji tüneli ile bağlantı kurulduğu anlamına gelir.
Arazi eğimli olduğuna göre, enerji tüneli yukarıya doğru kivrilacak ve hedefin yüksekliğine göre yükselerek bağlanacak.
Bu suyun aşağı doğru akması gibi değil, elektrik hatlarının en düşük patikayi seçmesi gibidir.
Zorluk şudur.
Sinyal daha zayıf gelir. Çubuklar daha gec tepki verebilir. Kör noktalar artar.
Ayrıca hedef yönü, arazinin manyetik akış çizgilerine göre kayık olabilir.
Bu durumda ilk gösterdiği yöne gidip, orada tekrar cubuk kurduğumuzda gercek yönü tespit edebiliriz.
Hedef cok dik bir kayaliktaysa, tepenin tam üst noktasi değil, egimin başladığı nokta merkez sinyal gibi davranabilir.
Yani hedef 30 metre yukaridaysa, merkezi tepede değilde, eğim hattının bağlandığı orta noktada sinyali dışa verir.
Bu yüzden çubuklar çubukcuyu once yamaç tabanına, sonra yukarı doğru yönlendirebilir.
Hedef 90 derecelik tam dik bir kayalik uzerindeyse de, enerji tüneli, duvardan yukarı kırılarak hedefe bağlanır. Ancak kırılma açısı çok sert olacağı için, sinyal daha zayıf ve gec gelir. Dikkat edilmez ise kayalık/duvar bitiminde sinyal sonlaniyor sanilabilir.
Sinyalin yukarı gittigi anlaşılırsa da, tam merkez yerine hedefe varmadan noktalama yapılma riskini barındırır.
Hedef, hafif eğimli bir yamaç uzerindeyse, tünel cok yumuşak bir açıyla kıvrılır. Topragin mineral yoğunluğu da bu açıyı etkiler.
Egimin başladığı yamaç eteğinde sahte merkez oluşabilir.
Kırılma açısını hesaplamanın basit bir formülü de vardır.
kot farkı / yatay mesafe, "arctan" ı verir.
Hedef 25 metre kot farkında, çubukçu 50 metre yatay mesafede olsun.
25/50 = 0,5
arctan = 0,5 çıkar.
Bunu da radyandan dereceye dondurdugunuz de 26,5 derece çıkar.
Bunlar kimsenin gözünü korkutmasın. 4 islem bilmek kâfi. Sadece bölme işlemi yapmayi bilmek yeterli oluyor. Cikan sonucu, İnternete, arctan 0,5 yazdığınızda o size çıkan sonucu radyandan dereceye çeviriyor zaten.
Genelde şöyle düşünülebilir, bunlar bizim ne işimize yarar ya..
Çok yarar aslında. Arazide karsilastikca mukayese yeteneğimizi geliştirir.
Pratikte bu 26,5⁰ açıyı çubukçu cubuklarda şöyle hissedebilir;
Sinyal 40 m düz götürür. Son 10 m de bir anda carpi ve disa açılma yapabilir.
Tam o carpi noktasi enerji tunelinin kırılma noktasidir.
Madem yukarida bir hesap yaptik. Bir baska hesaba daha bakalım.
Buna da "manyetik çizgi eğrisi" hesabı diyelim.
Topraktaki manyetik akış çizgileri 2 şeye göre kıvrılır.
*Toprağın yoğunluğu (killi-sıkı toprak hatları daha fazla büker)
*Metalin pozisyonu (derinlik-yön-kot farkı)
Bununda bir formülü var. Karışık gibi dursa da, gerekli olan tek şey 4 işlem.
Eğri radyüsü (R)=(yükseklik farkı karesi + yatay mesafe karesi) / (2×yükseklik farkı)
Diğer ornekle ayni olmasın. Bu defa kot farkı 30 metre, yatay mesafe 60 m olsun.
Gelin 4 işlemi yapalım.
R= (30²+60²)/(2×30)
R=(900+3600)/60
R=75 metre çıkar.
Bu 75 metre ne demektir?
Bu 75 metre, çubukçunun 75 metre çaplı bir eğri çizerek yukarı tirmanacagini gösterir.
Cubuklarin verdigi yön, bütün yamaç boyunca çok hafif kayık ilerler.
Hedef yatayda 60 metre mesafedeydi. Ama biz 75 metre eğri çizerek hedefe ulastik.
Bunu şöyle düşünün. 75 metrelik kalın bir ipi/urganın bir ucunu ayaklarınızın dibine, bir ucunu hedefe götürüp uçlarını sabitleyin.
Ara mesafe 60 metre, ip 75 m oldugu için, ip gergin olmayacak. Gerginliği sağlamak için, ipin tam ortasından tutup, ipe dik olacak şekilde çekin. Ip gergin olduğunda, hafif yay şeklini alacaktır. Yani bir eğri.
Ama ama ama, bu eğriye etki eden en önemli faktör ve aynı zamanda eğrinin tüm geometrisini bozabilecek bir etken var.
"Toprak Yoğunluğu "
Nemli,kumlu,taşsız,organik madde fazla olan topraklar yumuşak ve gevşektir. Bu tür topraklarda eğri belirli bir açıyla kıvrılır. Aynı bizim örnekteki gibi.
Ancak sert,mineralli,killi,bazaltlı, demir oksitli, granitli topraklarda sinyal zor ilerler. Çünkü yoğunluk fazla. Yani sinyal "düz" gitmek ister. Kırılmak istemez.
Enerji tüneli çok daha uzun mesafe düz gider.
Kırılma açısı son anda 20 derece hatta 40 derece birden olur. Çubuklar "erken dönmez".( @Kader25 Abi rulmanın önemi) Bir anda carpi yapabilirler.
Yamaclarda kırılma noktasi daha yukarı cikar.
Hedef merkezine daha yakın yerde tepki alırsın.
Bu nedenle yamaç hedeflerinde sert toprak, kırılma tepkisini geciktirir.
Hedefin yukarıda değil de aşağıda olması aşağı yukarı aynı şartları taşır. Birkaç farkla.
Enerji tüneli iki nokta arasında yine en kısa hat şeklinde kurulur. Enerji tüneli oluşur. Oluşan tunel topografyadan bagimsizdir. Arazi şekli kırılma noktasini degistirir v.s.
Basit duran cümle ilgi çekmeyecek ama kisaca degineyim.
"Enerji tünelinin arazi topografyasından bağımsız olması neyi ifade eder?"
Arazinin eğimini, kayalık cikintilari, yamaclari,vadi derinliğini, zemin puruzlulugunu, hicbir şekilde izlemez. Yani su gibi akıp topografyayi izlemez.
Aksine iki nokta arasındaki en yakın elektriksel gerilim hattını kurar.
Dogrusal manyetik eğri gibidir, araziye bakmaz.
Daha da ileri gidelim, hedef noktanın koordinatına örüntü kurar.
Arada dağ, kaya,duvar, çukur olsa bile, çizgi eğimini araziye göre değiştirmez.
Yani doğada, manyetik ve elektrostatik alan çizgileri yüzey geometrisine bağlı değildir.
Kaynaklar arasındaki potansiyele bağlıdır.
"Topografya zemin şeklidir. Alan için bir engel değildir."
Peki arazi hiç mi bir şey degistirmiyor?
Hedef yukaridaysa, tünel yukarı doğru açılan bir eğri oluşturur. Aşağıdaysa aşağı doğru açılan bir eğri.
Ama arazi düzde olsa,yamacta olsa,vadide olsa, tünelin açısı değişmez.
İki nokta arasındaki potansiyel farkın geometrisi ile oluşur...
Konuyu bu kadar işlemek benim için yeterli.
Dikkat edilmesi gereken konulari bazen apaçık, bazen de satır aralarında belirttim.
Yazdıklarım kendi tecrübelerimi ve bilgilerimi içerir.
Son olarakta, düzgün kurulmuş bir enerji tünelinde tüm sorunlar kolayca aşılır. İğreti oluşturulmuş/yakalanmış bir sinyal insanın başına dert açar.
Rast gelsin...
Arazi ile uzun süredir haşır neşir olanlar, bu konunun bir yerinde, muhtemelen öncesinde yaşamış olduğu deneyimi hafızalarinda canlandiracaklardir. Arazi deneyimi daha sınırlı olanlar için, konu onlara yavan gelebilir.
Verilen bilgi ve deneyimleri, mevcut şartlarınıza göre modelleyebilirsiniz.
Çubukçu/sistem bir vadide/alçakta ise, o bölgede aranılan hedef sinyali var mı diye bakıldığında, hedef kot farkı olarak örneğin 20-30 metre yüksekte ise sinyal davranışı değişir mi?
Bu soruyu biraz irdeleyeceğiz.
Çubukçunun bulunduğu rakım ile hedefin bulunduğu rakım arasındaki fark büyüdükçe, sinyal davranışında bazı değişiklikler olması kaçınılmazdır. Elbette bunu bir de çubukçu/sistem ile, hedef arasındaki yatay mesafede etkileyecektir.
Bir örnek üzerinden gidelim.
Cubukcu bir vadide ve etrafı tepelik veya kayalık olduğunu düşünelim. Coğrafyanın yükselen bu durumun bazı yönlerde belli bir açıyla, bazı yönlerde 90 derece dik kayalık olarak çıkması muhtemel durumlar olarak görelim.
Aradigimiz hedef, her yönde olabilir. 25 derece açıyla diklesen tepe uzerinde de olabilir, 90 derece duvar gibi çıkan bir kayalık üzerinde de olabilir.
Bu durumda sinyali yakalayabilir miyiz?
Sinyali alıp üzerine sür direk gidebilir miyiz?
Belli aralıklarla cubuk kurarak hedefe yaklasabilir miyiz?
Her halükarda sinyali alabilir/yakalayabiliriz diyerek söze başlayalım. Ancak sinyal davranışı düz zemindeki gibi olmaz.
Ayrıca sinyali yakalamak demek, sinyalin merkezi ile rezonansa girmiş olmamız gerektigi anlamını taşıdığını da ek olarak belirtelim.
Rezonansa girmek, hedef ile görünmez bir enerji tüneli ile bağlantı kurulduğu anlamına gelir.
Arazi eğimli olduğuna göre, enerji tüneli yukarıya doğru kivrilacak ve hedefin yüksekliğine göre yükselerek bağlanacak.
Bu suyun aşağı doğru akması gibi değil, elektrik hatlarının en düşük patikayi seçmesi gibidir.
Zorluk şudur.
Sinyal daha zayıf gelir. Çubuklar daha gec tepki verebilir. Kör noktalar artar.
Ayrıca hedef yönü, arazinin manyetik akış çizgilerine göre kayık olabilir.
Bu durumda ilk gösterdiği yöne gidip, orada tekrar cubuk kurduğumuzda gercek yönü tespit edebiliriz.
Hedef cok dik bir kayaliktaysa, tepenin tam üst noktasi değil, egimin başladığı nokta merkez sinyal gibi davranabilir.
Yani hedef 30 metre yukaridaysa, merkezi tepede değilde, eğim hattının bağlandığı orta noktada sinyali dışa verir.
Bu yüzden çubuklar çubukcuyu once yamaç tabanına, sonra yukarı doğru yönlendirebilir.
Hedef 90 derecelik tam dik bir kayalik uzerindeyse de, enerji tüneli, duvardan yukarı kırılarak hedefe bağlanır. Ancak kırılma açısı çok sert olacağı için, sinyal daha zayıf ve gec gelir. Dikkat edilmez ise kayalık/duvar bitiminde sinyal sonlaniyor sanilabilir.
Sinyalin yukarı gittigi anlaşılırsa da, tam merkez yerine hedefe varmadan noktalama yapılma riskini barındırır.
Hedef, hafif eğimli bir yamaç uzerindeyse, tünel cok yumuşak bir açıyla kıvrılır. Topragin mineral yoğunluğu da bu açıyı etkiler.
Egimin başladığı yamaç eteğinde sahte merkez oluşabilir.
Kırılma açısını hesaplamanın basit bir formülü de vardır.
kot farkı / yatay mesafe, "arctan" ı verir.
Hedef 25 metre kot farkında, çubukçu 50 metre yatay mesafede olsun.
25/50 = 0,5
arctan = 0,5 çıkar.
Bunu da radyandan dereceye dondurdugunuz de 26,5 derece çıkar.
Bunlar kimsenin gözünü korkutmasın. 4 islem bilmek kâfi. Sadece bölme işlemi yapmayi bilmek yeterli oluyor. Cikan sonucu, İnternete, arctan 0,5 yazdığınızda o size çıkan sonucu radyandan dereceye çeviriyor zaten.
Genelde şöyle düşünülebilir, bunlar bizim ne işimize yarar ya..
Çok yarar aslında. Arazide karsilastikca mukayese yeteneğimizi geliştirir.
Pratikte bu 26,5⁰ açıyı çubukçu cubuklarda şöyle hissedebilir;
Sinyal 40 m düz götürür. Son 10 m de bir anda carpi ve disa açılma yapabilir.
Tam o carpi noktasi enerji tunelinin kırılma noktasidir.
Madem yukarida bir hesap yaptik. Bir baska hesaba daha bakalım.
Buna da "manyetik çizgi eğrisi" hesabı diyelim.
Topraktaki manyetik akış çizgileri 2 şeye göre kıvrılır.
*Toprağın yoğunluğu (killi-sıkı toprak hatları daha fazla büker)
*Metalin pozisyonu (derinlik-yön-kot farkı)
Bununda bir formülü var. Karışık gibi dursa da, gerekli olan tek şey 4 işlem.
Eğri radyüsü (R)=(yükseklik farkı karesi + yatay mesafe karesi) / (2×yükseklik farkı)
Diğer ornekle ayni olmasın. Bu defa kot farkı 30 metre, yatay mesafe 60 m olsun.
Gelin 4 işlemi yapalım.
R= (30²+60²)/(2×30)
R=(900+3600)/60
R=75 metre çıkar.
Bu 75 metre ne demektir?
Bu 75 metre, çubukçunun 75 metre çaplı bir eğri çizerek yukarı tirmanacagini gösterir.
Cubuklarin verdigi yön, bütün yamaç boyunca çok hafif kayık ilerler.
Hedef yatayda 60 metre mesafedeydi. Ama biz 75 metre eğri çizerek hedefe ulastik.
Bunu şöyle düşünün. 75 metrelik kalın bir ipi/urganın bir ucunu ayaklarınızın dibine, bir ucunu hedefe götürüp uçlarını sabitleyin.
Ara mesafe 60 metre, ip 75 m oldugu için, ip gergin olmayacak. Gerginliği sağlamak için, ipin tam ortasından tutup, ipe dik olacak şekilde çekin. Ip gergin olduğunda, hafif yay şeklini alacaktır. Yani bir eğri.
Ama ama ama, bu eğriye etki eden en önemli faktör ve aynı zamanda eğrinin tüm geometrisini bozabilecek bir etken var.
"Toprak Yoğunluğu "
Nemli,kumlu,taşsız,organik madde fazla olan topraklar yumuşak ve gevşektir. Bu tür topraklarda eğri belirli bir açıyla kıvrılır. Aynı bizim örnekteki gibi.
Ancak sert,mineralli,killi,bazaltlı, demir oksitli, granitli topraklarda sinyal zor ilerler. Çünkü yoğunluk fazla. Yani sinyal "düz" gitmek ister. Kırılmak istemez.
Enerji tüneli çok daha uzun mesafe düz gider.
Kırılma açısı son anda 20 derece hatta 40 derece birden olur. Çubuklar "erken dönmez".( @Kader25 Abi rulmanın önemi) Bir anda carpi yapabilirler.
Yamaclarda kırılma noktasi daha yukarı cikar.
Hedef merkezine daha yakın yerde tepki alırsın.
Bu nedenle yamaç hedeflerinde sert toprak, kırılma tepkisini geciktirir.
Hedefin yukarıda değil de aşağıda olması aşağı yukarı aynı şartları taşır. Birkaç farkla.
Enerji tüneli iki nokta arasında yine en kısa hat şeklinde kurulur. Enerji tüneli oluşur. Oluşan tunel topografyadan bagimsizdir. Arazi şekli kırılma noktasini degistirir v.s.
Basit duran cümle ilgi çekmeyecek ama kisaca degineyim.
"Enerji tünelinin arazi topografyasından bağımsız olması neyi ifade eder?"
Arazinin eğimini, kayalık cikintilari, yamaclari,vadi derinliğini, zemin puruzlulugunu, hicbir şekilde izlemez. Yani su gibi akıp topografyayi izlemez.
Aksine iki nokta arasındaki en yakın elektriksel gerilim hattını kurar.
Dogrusal manyetik eğri gibidir, araziye bakmaz.
Daha da ileri gidelim, hedef noktanın koordinatına örüntü kurar.
Arada dağ, kaya,duvar, çukur olsa bile, çizgi eğimini araziye göre değiştirmez.
Yani doğada, manyetik ve elektrostatik alan çizgileri yüzey geometrisine bağlı değildir.
Kaynaklar arasındaki potansiyele bağlıdır.
"Topografya zemin şeklidir. Alan için bir engel değildir."
Peki arazi hiç mi bir şey degistirmiyor?
Hedef yukaridaysa, tünel yukarı doğru açılan bir eğri oluşturur. Aşağıdaysa aşağı doğru açılan bir eğri.
Ama arazi düzde olsa,yamacta olsa,vadide olsa, tünelin açısı değişmez.
İki nokta arasındaki potansiyel farkın geometrisi ile oluşur...
Konuyu bu kadar işlemek benim için yeterli.
Dikkat edilmesi gereken konulari bazen apaçık, bazen de satır aralarında belirttim.
Yazdıklarım kendi tecrübelerimi ve bilgilerimi içerir.
Son olarakta, düzgün kurulmuş bir enerji tünelinde tüm sorunlar kolayca aşılır. İğreti oluşturulmuş/yakalanmış bir sinyal insanın başına dert açar.
Rast gelsin...
Son düzenleme: