paylaşmanın hakkını vermek | Define işaretleri ve anlamları

paylaşmanın hakkını vermek

KARE(KUKIR)

Kullanıcı
Katılım
11 Kasım 2012
Mesajlar
870
Beğeni
718
Puanları
93
[FONT=&quot]Vaktiyle Kalaycı Dede adında bir âlim zat yaşarmış. Şehrin ârif şahsiyeti ve akıl hocasıymış. İsminden de anlaşılacağı üzere kalaycılıkla uğraşır, yalnızca günlük ihtiyacını karşılayacak kadar kazanır ve sonra ibâdete çekilirmiş. İkindi üzeri şehrin çarşısına iner; ihtiyaçlarını alır, insanlarla ve esnafla sohbet eder ve onlara güzel öğütler verirmiş. Mâhir elleriyle kapları kalayladığı gibi sözleriyle de insanların rûhunda bir aydınlık, ferahlık sağlarmış.

[/FONT]
[FONT=&quot]Kalaycı Dede kimden alış-veriş ederse, o günün gözde dükkanı o olur, halkta o dükkanı tercih edermiş. Dükkan sahipleriyse, O, dükkana girince hem âlim bir zâtın kendilerini seçmiş olmasından dolayı şeref duyar, hem de günün en fazla satış yapacak dükkanı olmanın sevincini yaşarlarmış. Bu yüzden Kalaycı Dede'nin torbasına onun alacakları dışında başka şeylerde sıkıştırır, hediye ederlermiş. Kalaycı Dede de bu duruma sesini çıkarmaz, torbadan kendi ihtiyacını aldıktan sonra geriye kalanı bir fakire verirmiş.

[/FONT]
[FONT=&quot]Günlerden bir gün şehre zengin bir tüccar gelmiş ve çok büyük bir dükkan açmış. İçinde en kaliteli mallar ve şehre daha hiç uğramamış eşyalar varmış. İlk günler bu dükkan halkın ziyâdesiyle ilgisini çekmiş. Kalaycı Dede'nin âdeti üzere gelip "hayırlı olsun" demesi beklenirken, o dükkanın önünden bile geçmemeye dikkat ediyormuş. Daha sonraları, Kalaycı Dede'nin tavrının farkına varan halk, "vardır bir hikmeti" deyip birer ikişer dükkandan ayaklarını çekmişler. Üç-beş gün sonra dükkana kimse uğramaz olmuş.

[/FONT]
[FONT=&quot]Dükkan sahibi olaya bir anlam verememiş ve niçin böyle birden müşterinin ayağının kesildiğini araştırmaya başlamış. Durumu öğrenir öğrenmez araya aracılar koymuş, Kalaycı Dede'yi dükkanına davet etmiş, ama nafile. Kalaycı Dede bir türlü ikna olmuyormuş. Zengin tüccar yiyecek, giyecek, eşya gönderdikçe Kalaycı Dede geri gönderiyor ve:

[/FONT]
[FONT=&quot]"-İkram etmeyenden alınmaz!.." diyormuş. Tüccar az buldu sanıp daha fazla gönderiyor, Kalaycı Dede de olduğu gibi geri gönderiyormuş. Olay bir müddet bu şekilde devam etmiş. Nihâyet tüccar, Kalaycı Dede'nin maksadını öğrenmek için ona gitmeye karar vermiş. Niyeti bir kez daha onu dükkanına davet etmek ve bu sefer ne yapıp edip bu dâvete icâbetini sağlamakmış.

[/FONT]
[FONT=&quot]Tüccar elleri kolları güzel hediyelerle dolu olduğu hâlde Kalaycı Dede'nin evine gitmiş. Kalaycı Dede de "Misafirdir" deyip evine kabul etmiş. Yalnız tüccar tam kapıdan içeri ayağını atacakken:

[/FONT]
[FONT=&quot]"-Dur!" demiş Kalaycı Dede. "Önce elindekileri bırak! Sonra gir."

[/FONT]
[FONT=&quot]Şaşırmış tüccar, ama denileni yapmış. Yapmış lâkin sormadan da edememiş:

[/FONT]
[FONT=&quot]"-Efendim, nedir bu hal? Niçin mallarımdan illetliymiş gibi kaçıyorsun, milleti de kaçırıyorsun?"

[/FONT]
[FONT=&quot]Kalaycı Dede başlamış anlatmaya:

[/FONT]
[FONT=&quot]"-Bak oğlum! Benim ne sana, ne de rızkına bir garezim var. Ama ne yapayım ki; senin malların buram buram haram kokuyor."

[/FONT]
[FONT=&quot]"-Ne haramı" demiş tüccar, "Ben her şeyimi anlımın teriyle kazandım."

[/FONT]
[FONT=&quot]Gülümsemiş Kalaycı Dede ve sormuş:

[/FONT]
[FONT=&quot]"-Peki Allâh'ın sana verdiklerini paylaşman gerekenlerle paylaşır mısın? Allâh'ın üzerine borç kıldığı zekat ve sadakayı verip, ikrâm eder misin?"

[/FONT]
[FONT=&quot]"-Niye ki" demiş tüccar. "Ben çalışayım, yorulayım sonra dağıtıp, malımı hebâ mı edeyim?"

[/FONT]
[FONT=&quot]"-Dur sana şöyle îzâh edeyim" demiş, Kalaycı Dede:

[/FONT]
[FONT=&quot]"Diyelim ki, hasat zamanı bir arkadaşınla beraber tarlada çalışılıyorsun. Ücretinizi de buğday olarak alacaksınız. Tarla sahibi gücünüze, çabanıza ve yaptığınız işe bakarak sana daha büyük, arkadaşına da küçük bir çuval verdi. Ücret olarak bu çuvallara dolduracağınız buğdayı almanızı istedi. Çuvalın büyük olduğu içinde sana büyük kovayı, arkadaşına küçük kovayı verdi. İkiniz de aynı hızda bir müddet çuval doldurmaya uğraştıktan sonra senin çuvalın dolduğu halde arkadaşının ki dolmamış ise, o hâlâ çuval doldurma telaşındayken senin de kendi çuvalın dolu olduğu hâlde onun üzerine daha fazla buğday koymaya çalışman anlamsız olur. Çünkü çuvalın alabileceği buğday bellidir. Bir kova dahî fazladan alamaz. Sen fazladan taşıdığın kovaları eğer arkadaşının çuvalına koyarsan işe yarar. Yok, inatla kendi çuvalına sığdırmaya uğraşırsan hem emeğin boşa gider, hem nimet taşar dökülür, işte o zaman hebâ olur.

[/FONT]
[FONT=&quot]Onun için eğer büyük çuvalla kova sana düştüyse paylaşmanın hakkını ver. Ve unutma ki, paylaşılmayan mal murdardır."[/FONT]
 

HÜDAİ

Kullanıcı
Katılım
25 Temmuz 2012
Mesajlar
519
Beğeni
21
Puanları
18
Cevap: paylaşmanın hakkını vermek

Eline sağlık kukır ustam ders alınacak güzel menkıbe teşekkürler
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Cevap: paylaşmanın hakkını vermek

Paylaşım için teşekkürler
Ellerine sağlık ustam:rolleyes:
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,476
Beğeni
16,848
Puanları
113
Konum
İstanbul
Cevap: paylaşmanın hakkını vermek

s.a

kukır ustam gönlüne saglık.eline saglık.Allah c.c razı olsun
 

star21

Kullanıcı
Katılım
11 Ağustos 2012
Mesajlar
2,733
Beğeni
430
Puanları
83
Cevap: paylaşmanın hakkını vermek

emeğine yüreğine sağlık
 

Serhat

Kullanıcı
Katılım
12 Temmuz 2012
Mesajlar
224
Beğeni
2
Puanları
18
Konum
Elazığ.
Cevap: paylaşmanın hakkını vermek

Paylaşım için teşekkürler emeğine sağlık
 

TATLARLI

Kullanıcı
Katılım
10 Kasım 2012
Mesajlar
420
Beğeni
124
Puanları
18
Konum
Ankara
Cevap: paylaşmanın hakkını vermek

Kukır ustam elinize emeğinize sağlık çok güzeldi. Ders alınacak nitelikte... Teşekkürler paylaşımınız için saygılar.
 
Üst