Quetzalcoatl Zülkarneyn’mi ? | Define işaretleri ve anlamları

Quetzalcoatl Zülkarneyn’mi ?

SEVALİ

Kullanıcı
Katılım
14 Kasım 2012
Mesajlar
1,451
Beğeni
2,680
Puanları
113
Quetzalcoatl Zülkarneyn’mi ?


quetzalcoatl.png




Mayaların geleneğinde “Quetzicoatl” diye bir zattan bahsedilmektedir… Quetzicoatl, doğan güneşin bilinmeyen ülkesinden gelmişti, Tercümelerde “doğan güneşin istikametinde” ifadesiyle Mu’yu anlatırken geçmişti. Beyaz bir elbisesi vardı. Sakallı olduğu ifade ediliyor. İnsanlara, ilimleri ve sanatları, töreleri öğretmiş, çok ilmi kanunlar koymuştu. Vazifesi bitince denize dönmüş yolculuğu sırasında insanlara öğretmeye, onları terbiye edip yetiştirmeye devam etmiştir. Anlatılanlar bize Kehf Süresi’nde adı geçen Zülkarneyn’i hatırlatmaktadır.

Ancak İskender ve Zülkarneyn arasındaki benzerlik dolayısıyla bu isimler birbirine çok karışmıştır. Bu konuyu Ansiklopedik bir kitabın 486 nolu maddesinden inceleyelim.


Üç İskender vardır:


1- Makedonya Kralı Filip’in oğludur.

Miladdan (356) yıl önce tevellüd (323) yılı önce otuz üç yaşında vefat etti. On üç yaşında Aristonun terbiyesine bırakıldı. Yirmi yaşında hükümdar oldu. Yunanistan’ı, İran ve Anadolu’yu aldı. Ayaş yanında Dârâ’yı esir aldı. Suriye ve Mısır’ı aldı. İskenderiye şehrini yaptı. Erbilde Dârâ’yı ikinci defa bozguna uğratdı. Dârâ kaçarken öldü. Horasan, Hırat ve Belhi aldı. Bu zaferleri ahlakını bozdu. Zulme başladı. Türkistan’a ve Hindistan’a da girdi. İşret ve sefahatle öldü.

2) İkinci İskender, çok eski Yemen hükümdarı olup, birinci İskender’den ikibin sene önce yaşadı.Çine kadar gitmişti. Adı Müazir idi.

3) Üçüncü İskender, Kur’an-ı Kerim’de Zülkarneyn adı ile bildirilen, mübarek bir zattır. Peygamber veya evliya idi. Avrupa ve Asya kıtalarına malik oldu. Hazreti İbrahim ile görüştü. Duasını aldı. Asya’nın şark şimalindeki, yani kuzey doğusundaki mümin Türklerin ricası üzerine, Ye’cüc ve Me’cüc kavminden korunmaları için büyük duvar yaptı. Bu sed, iki dağ arasında, altı kilometre uzunluğunda, yirmi beş metre genişlik ve yüz metre yükseklikte idi. Taş ve demirden yapıldı. Bugün bilinen Çin seddi başkadır. Ye’cüc ve Me’cüc sed arkasında kaldı. Sedden dışarı kalanlar, Türklerdir. Tarihler, hatta tefsirler, bu üç İskender’i birbiri ile karıştırmaktadır.


Bu bilgilerin ışığı altında Zülkarneyn’i insanlığın tek ve gerçek kaynak rehberi Kur’an-ı Kerim’den öğrenelim:


“Ey Muhammed (A.S.) Sana Zülkarneyn’den soruyorlar. De ki, size ondan bir hatıra okuyacağım. Biz yeryüzü ve onun için maddi, manevi kuvvetler, imkânlar ve orada istediği gibi hareket edeceği yönetim hürriyeti hazırladık ve kendisine her şeyden bir sebep verdik. (Ulaşmak istediği her şeye ulaşmanın yolunu, vasıtasını verdik.) O da (kendisini batı ülkelerine ulaştıracak) bir yol tuttu. Nihayet güneşin battığı yer ulaşınca onu, kara balçıklı bir göz de (Atlas Okyanusu’nda) batar buldu. Onun yanında da bir kavim buldu. Dedi ki: “Ey Zülkarneyn, (onlara) ya azab edersin veya kendilerine güzel davranırsın. Dedi, “Kim haksızık ederse, ona azap edeceğiz, sonra o Rabbine döndürülecektir. O da ona görülmemiş bir azap edecektir. Fakat inanıp iyi iş yapan kimseye de en güzel mükâfat vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleriz. Sonra yine bir yol tuttu.

Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlara güneşin önünden (korunacak) bir siper yapmıştık. İşte böyleydi. Onun yanında nice (Hükümranlık) bilgisi (tecrübesi ve vasıtası) bulunduğunda nice (hükümranlık) bilgisi (tecrübesi ve vasıtası) bulunduğunu biz biliyorduk. Sonra yine bir yol tuttu. Nihayet iki sed arasına ulaşınca onların önünde hemen hiç söz anlamayan bir kavim buldu. Dediler ki, “Ey Zülkarneyn, Ye’cüc ve Me’cüc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Dedi ki, Rabbimin, beni içinde bulundurduğu (mal ve mülk, sizin vereceğinizden) daha hayırlıdır. Siz bana (insan) gücüyle yardım edin de sizinle onlar arasında sağlam bir engel yapacağım. Bana demir kütleleri getirin. İki dağın arasını aynı seviyeye getirince üfleyin” dedi. Nihayet (demir kütlelerini bir ateş haline koyduğu zaman, “Getirin bana, üzerine onu ne aşabildiler, ne de delebildiler. (Zülkarneyn) dedi, Bu rabbimden (kullarına) bir rahmettir. Rabbimin va’di geldiği zaman onu yerle bir eder, şüphesiz Rabbimin vadi gerçektir.”(Kehf Süresi: 83–98)



Zaman Aralıklarındaki Benzerlikler

Zülkarneyn, İslami kaynaklara göre Hz. İbrahim’den ders almıştır. Sonra vahiy ile teyid edilmiştir. Nitekim Hz. Lut’tan önce Hz. İbrahim’e iman etti sonra peygamber olarak Sodom’a gitti. Mayalar eskiden Bering Boğazı’nı geçerek Kuzey Amerika’ya geldiler ve oradan aşağılara inerek, Guatemala ve Yucatan bölgesine yerleştiler veya Mu’nun ayakta kalan Okyanustaki EASTER adasından gelebilmeleri de akla yakındır.



quet1.jpg




İspanyol tarihçileri tarafından 16. yüzyılda yazılmış yenidünya hakkındaki eserlerde, Mayaların değişik noktalardan Yucatan kıyılarına geldiklerini, bunların kayıp İsrail kabilelerinden biri veya tufandan kurtulanlar olduklarını yazarlar. Bazı Maya yazılarında Tufan’dan bahsedilir. “Cennetin kalbinin arzularına göre sular hareket etmeye başladı ve bu insanların başına büyük bir su baskını geldi… Her tarafı karartan yağmur yağmaya başladı… Gece yağmur yağıyor, gündüz yağmur yağıyordu…..” Bilhassa Tufandan sonra yapılan Maya ve Mısır medeniyetleri arasında piramitlerin sergilediği kuvvetli bir benzerlik mevcuttur. Bir Norveç Kâşifi olan Thor Hayerdahl eski Mısır mezarlarının duvarlarını süsleyen resimlerdekine benzeyen bir papirüs gemi inşa etti ve Mısırlıların Atlantiği geçerek Yucatan’a gelebileceklerini isbat etti. Hayerdahl, Mısırlıların yenidünya insanları ile temasa geçerek, onlara kültür gelişmeleri bakımından tesir edebileceği fikrini kuvvetlendirdi.



quet2.jpg






*ThorHeyerdahl, (d. 6 Ekim 1914 Lanvik, Norveç – ö. 18 Nisan 2002 Colla Micheri, İtalya), Norveçli antropolog ve kâşif. Henüz Oslo Üniversitesi’nde son sınıf öğrencisiyken zooloji çalışmaları yapmak üzere Güney Büyük Okyanus’daki Markiz Adaları’na gitti. Burada Polinezyalıların destanlarını, dillerini ve taş işleme yöntemlerini inceledi. Adalara ilk insanların İnkalar devrinden önce deniz yoluyla Peru’dan gelmiş olabileceği sonucuna vardı ve eski halkların göçlerinde deniz yolculuğunun önemli rol oynadığını ileri süren bir nazariye kurdu. 1947′de beş arkadaşı ile eskiden Güney Amerika yerlilerinin kullandıkları cinsten, belsem ağacından bir sal yaparak nazariyesinin doğruluğunu denemek üzere Peru kıyılarından yola çıktı.

Kon-Tiki adı verilen sal 6.600 km yol aldıktan sonra Polinezya kıyılarındaki kayalıklara vardı. Heyerdahl’ın dünyaca ünlü kitabı Kon-Tiki bu yolculuğu anlatır. Heyerdahl, daha sonra papirüsten yapılmış bir tekneyle (Ra I)Fas’tan yola çıkarak Güney Amerika’ya varmak istedi. Böylece eski devirlerde bu tür bir yolculuğun yapılıp yapılamayacağını ortaya çıkaracaktı. Fakat teknesi bir süre sonra suya dayanamaz duruma gelince yolculuğunu yarıda kesmek zorunda kaldı. Fakat 1970′te Ra II adlı teknesiyle yolculuğu tamamladı.



Bourne Taşı Amiral Annone

Harvard Üniversitesi Profesörlerinden Barry Feele göre üç yüzyıl önce bulunan “Bourne Taşı” (söz konusu yazıtın adı buydu.) Sahte değildi ve gerçek Amiral Annone’nin, Kolomb’den önce Amerika’ya ayak bastığının bir kanıtıdır.Amerika gerçekten “en çok keşfedilen kıta” olma rekorunun da sahibidir. Çeşitli kaynakların anlattıklarına göre, Fenikeliler, Mısırlılar, İrlandalılar, Vikingler, Galiler, hatta Pasifik kıyılarından yola çıkan Çinliler ve Japonlar dahi bu kıtaya ayak basmışlardır. Hatta Araplar ve Türkler de. Bu keşifler ne zaman olmuştur.

Güney Amerika’da, Ekvator kıyılarının M. Ö. 3000 yıllarına ait, desenleri ve stili o devrin Japon sanatının damgasını taşıyan vazo kırıklıkları bulunmuştur. Belki bu kalıntıları bırakanlar, kuvvetli bir fırtınaya yakalanarak, tekneleriyle okyanusta 8 bin mil sürüklenen balıkçılardır. Pekin Üniversitesinden bir profesör, 5 Budist rahibin M. S. 459 yılında Pasifik’i geçerek Meksika kıyılarına çıktıklarını iddia etmektedir. Arizona’da yaşayan *Hopi Kızılderileri, Amerika’ya göç eden ilk insanlar olduklarını ve atlarının buraya adadan adaya gemiler ile geçerek geldiklerini iddia ederler. Asya’dan gelmiş olabilirler. Hopi (hopitu= “Barışçıllar”) Arizona civarında yaşayan bir Kızılderili kabilesi. Hopilerin kültürel açıdan Pueblo Kızılderilileri ile akrabalıkları oldukları düşünülür. Hopiler kiremitler ile inşa ettikleri çok katlı evler ile dikkati çekerler. M.Ö. 700′de bile çoktan iyi gelişmiş bir tarım kültürüne sahip oldukları bilinmektedir. Adlarının sözcük anlamı “iyi, barışçı” ya da “akıllı” anlamına gelen Hopi Kızılderilileri, güneybatılı Pueblo adındaki gruptan gelmektedirler.

Black Mesa’nın güneyindeki Arizona bölgesinin kuzeydoğusunda (Colorado’daki Büyük Kanyon’un doğusunda) yaşarlar, günümüzde sayıları ancak 8 bini bulmaktadır.Hopi kültürü metafizik bir görüşe sahiptir; bu görüşte zaman kaybolur; mekân başkalaşır. Hopi kültüründe evreni tarif eden öyle kavram ve soyutlamalar vardır ki, Batılı dillerde bunları açıklamaya yeterli sözcükler yoktur. Hopiler dünyanın üç kez yıkım geçirmiş olduğuna inanırlar. Üçüncü yıkımda başrolü “su” oynamıştır. Tüm evrenin titreştiğini, titreşim içinde olduğunu ve yıldızların meskûn olduklarını kabul eden Hopi inanışına göre, ataları Dünya-dışı kökenliydi. Hopiler’i inceleyen Dr. George Hunt Williamson’a göre, bu Dünya-dışı köken Mars gezegeni ve Sirius Sistemi ile ilgili olmalıydı. Mu araştırmacısı ünlü James Churchward, Hopiler’in, Pueblo Zuniler’inin ve Uygur Türklerinin kullandığı pek çok sembolün aynı olduğunu ve ortak kökenin Mu kıtası olduğunu ileri sürer…



quet3.jpg






En eski Çin klasiği “Shan Hai King” M. Ö. 2250 de aynen büyük kanyona benzer bir yer anlatılır.M. Ö. 500 yıllarında Mısırlıların da Amerika’ya gelmiş olmaları bir tesadüf eseri değildir. Efsaneye göre bu yolculuk 5. Hanedandan Firavun Sahure tarafından tertiplenmiş ve bu iş için o zamanki Akdeniz’in en usta denizcileri olan Kenan ırkından yararlanılmıştır.Esrarengiz Maya Uygarlığının doğuşu da belki bu göçlerle açıklanabilir. Bazı bilim adamları bu uygarlığın doğuş tarihi olarak İsa’dan sonraki yüzyılları gösterirken, bazıları da M. Ö. 8494 yılında karar kılmaktadırlar. Bu tarih yine bazıları tarafından, bilinmeyen eski bir uygarlığın kozmik bir felaket sonucu yok olduğu yıldır ve “sıfır yılı” olarak kabul edilir.



Popol Vuh

“Popol Vuh” adındaki Maya kitabı; Mayaların kendilerinin Doğudan denizleri geçerek geldiklerine inandıklarını kaydederek, Maya piramitlerinin dini maksatlar için kullanıldığı herkes tarafından kabul edilmektedir. Şimdiye kadar çözülebilmiş, (fakat ne yazık ki Maya’ların gizemini büyük ölçüde çözeceği sanılan bu kitapların çoğu, İspanyol istilacılar tarafından ya tahrif edildi ya da yok edildi. Asrımızın hakikat düşmanlarının çabası da ayrı. Kuşkusuz aynı durum, bugün hala layıkıyla çözülemeyen Mayaların o kendilerine özgü hiyeroglif yazıları içinde söz konusu.) Hiyerogliflerin hepsi din, astronomi, astroloji, ilah ve merasimlerden bahsetmektedir. Mayaların günlük hayatının her sahasını dinin renklendiği bir gerçektir…



quet4.jpg


Popol-Vuh ya da Pop Wuh Kişe Mayalar’ın kutsal kitabıdır. Adı “zamanların kitabı” ya da “olayların kitabı” anlamına gelen Popol-Vuh, Mayalar’da kadim zamanlardan beri aktarılagelmiş sözlü tradisyonun yazıya geçirilmesiyle oluşmuştur. 18. yy.’da rahip Francisco Ximenez tarafından İspanyolca’ya çevrilmiştir. Kitapta evren, Tanrı, evrenin oluşumu, dünya çağları, evrendeki ilkeler, inisiyasyon vs. hakkındaki bilgiler sembolik bir anlatımla sunulur. Elyazması kitabın birinci kısmı yaratılış konusunu içerir. İkinci kısımda ise Hunahpú et Ixbalanqué adlarındaki ikiz kardeşlerin öyküsü bulunur ki, bu öykü inisiyasyon sınavları ve aşamaları sürecinin sembolik anlatımı olarak yorumlanır.



QUETZACOATL

Kızılderili, Aztek, Maya, Toltek, İnka medeniyetleri söz birliği etmişçesine kutsiyet atfettikleri bütün büyük şahsiyetlerini beyaz ırktan seçmişlerdir. Bu zatlar kendileri gibi Kızılderili değil, (kızıl sakallı, sarışın ve mavi gözlüdür.) Hâlbuki Kızılderililerin sakalları çıkmaz ve hiç biri beyaz insan görmediklerine göre “Sakal” tanımazlar. Ama oraya giden ilk beyazlar (İspanyollar) farklı giyimli, sakallı ve mavi gözlü, sarışın beyaz azizlerin” din liderlerinin tasvirleri ile karşılaştılar. Bunların başında gelen “Quetzecoatl” bile Zülkarneyn ismine yakındır. Üstelik Quelzalcoatl, büyük denizin doğusundan Atlantiğin doğu yakasındaki Avrasya-Afrika tarafından-Mu diyarından.Büyük bir kuş araçtaki ekibiyle batıya gelmiştir. Azteklerde Quetzalcoatl en önemli tanrıdır. Köken olarak “quetzel” ve “coatl sözcüklerinden oluşur. Coatl, Aztek dilinde yılan demektir.

Quetzal ise, sadece güneydoğu Meksika ile Guetemala’nın bazı yörelerinde yaşayan, renkli ve parlak tüyleriyle görkemli bir görünüşü olan nadir bir kuş türüdür. Günün birinde yine kuşuna binerek ileride dönme vadi ile geldiği yönde kaybolmuştur. Binlerce yıl sonra ilk İspanyollar Amerika’ya çıktıklarında Kızılderililer İspanyolların sakallı ve beyaz olması yüzünden onlara esirce tapınmışlardır. Bir avuç İsyanyol da bu avantajla milyonlarca kızılderiliyi katletmişlerdi.İspanyollar başka şeylerde tespit ettiler. Kızılderililer, Amerika’da hiç yaşamamış olmasına rağmen deveyi de resmetmişlerdir. (…)



HÂSIL-I KELAM

İnsanlık tarihi insanlığını kaybettiği sürece uygarlıkların sonı gelecek, efsane olmaya devam edecek. Hakikati ancak layıkıyla Yaratanı, yoktan var edeni Hayy ve Kayyum olan Cenab-ı Mevla bilir… Bizler sadece İnşallah ibret almak için geliştirmeye çalıştığımız çapımızca düşünür, tefekkür ederiz… Yıkılan ancak Mevla’nın Rehberleri vasıtasıyla yeniden kurulan ve yine hakikatlerden uzaklaştıkça yeniden efsane olan dünya hayatının finaline her geçen gün hızla yaklaşıyoruz… Peygamberler Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın (salât ve selam üzerine olsun) “Ben ahir zaman peygamberiyim deyip”, kıyametle kendi arasında mesafeyi izah etmek için mübarek iki parmağını birbirine yaklaştırması” üzerine çok düşünmeliyiz…


 
Üst