Roma Da Mezar Ve Mezarlık Bahçeleri | Define işaretleri ve anlamları

Roma Da Mezar Ve Mezarlık Bahçeleri

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Romanın kırsal kesimlerinde zengin veya fakir Romalılar birbirinden uzakta ve çok basitten çok gösterişliye kadar farklı mezarlarda kremasyon ya da inhumasyon ile gömülmüşlerdir. Ancak Roma kentlerinde, ölüler kamuya ait bir nekropolis içinde gömülmüş ve bu nekropolisler kentin çevresinde kendilerine yer bulmuşlardır. Cicero’nun Kanunlar ile ilgili eserinde de belirttiği üzere Roma kanunları kentin mezarlık bölgesinin, kent surlarının dışında yer alması konusunda çok katıdır. Ulaşım imkânlarının kolay olması nedeniyle yolların yakınında konumlanmışlardır. Yolların kenarlarına yapılan bu mezarlar ve mezar anıtları yerine bazı yerlerde çok sistemli ve yaygın bir yol ağı bulunan nekropolisler de Roma dünyasında gözlenmektedir. İçerdikleri etkileyici mezar yapıları ve eserler topluluğu ile pek çok Roma nekropolisi düzenli olarak kullanıldığı dönemlerde çok göze çarpıcı mekânlar olmuştur. Ancak yine de mezarlıkların tümüyle planlanmış ve bu plana sadık kalarak büyüyen yerler olduğunu düşünmek her zaman da doğru olmayacaktır. Tek bir mezarlık alanında dahi birbirinden çok farklılık gösteren ve herhangi bir rasyonel kullanımı gözetmeyen genişlemeler de sıkça gözlenmektedir. Roma dünyası ile ilgili pek çok yazılı metinde mezarlık bahçelerinin çiçekler ve meyve veren bitkiler ile donatılmış olduğu bildirilmiştir. Bu bahçelerde su kuyuları, havuzlar ve yemek odaları gibi imkânlarla mezarlığı ziyarete gelenlere hoş bir ortam sunulmuştur. Bu bahçeler Romalıların hem bahçelere olan düşkünlüğünü yansıtmış hem de mezardaki ölünün bahçede gezerken bu deneyimi yasamakta olduğu inancını ortaya koymuştur. Mezarlıklarda gözlenen mezar tasları iki grup içerisinde değerlendirilmiştir. Bunlar “mezar rölyefi” ve “mezar steli”dir. Mezar rölyefleri kare ya da dikdörtgen taslardan yapılırdı ve yüksekliklerine göre daha geniştiler. Bunun yanı sıra portre büstleri ve figür sahneleri içermekteydiler. Mezar steli ise tek baslarına duran ve çoğunlukla genişliklerinden daha uzun olan taşlardı. Genellikle iki boyutlu olan bu taşlarda önem ön tarafa verilmiştir. Nadiren yuvarlak olanlarda bulunmaktadır. Ancak yine de mezar rölyefleri ve mezar stelleri arasında yapılan ayrımın yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Birbirlerinin karakteristik özelliklerini taşıyan rölyef ve stelleri de görülebilmektedir. Atina mezar taşlarına göre biraz daha fazla detay içermekle birlikte Roma dönemindeki mezar taşlarında büyük çoğunlukla sadece ölenin ve taşı yaptıranın adı ve öldüğü yılki yası yer almaktadır. İçerdekileri bilginin çok fazla bir derinlik taşımaması nedeniyle kendi başına mezar taşları ve mezar stellerinin yorumlanması Roma dönemi ölü gömme adetlerini detaylı biçimde anlamamızda yeterli olmayacaktır. Roma mezar taşları ve ilintili anıtlar Roma İmparatorluğu’ndaki demografik yapıyı aydınlatmak için yeterli olmamakta ancak toplumdaki sosyal statüyü ve sosyal hareketliliği tespit etmek için bilgi verici olmaktadır. Roma döneminden günümüze 250,000 den fazla yazılı tasın ulaştığı düşünülmektedir. Bu taşların dörtte üçü gibi bir oranının mezarlar ve ölüm ile ilgili olduğu tahmin edilmektedir. Yazılı taşların görülme sıklığı Roma çağının tüm zamanları için aynı değildi. Yazılı taş sayısı M.S. 1.yy da artmaya başlamış, ikinci yüzyılda zirve noktasına ulaşmış ve üçüncü yüzyılda düşüşe geçmiştir. Bu değişimler kişisel eğilimlerden çok sosyal yapı ve mezar tiplerindeki değişimler ile ilişkili olarak bulunmuştur. Mezar taşlarından edinebileceğimiz bilgiler arasında ölen kişinin sosyal statüsü de bulunmaktadır. Roma’da özgür hale getirilen köleler pek çok haklara sahip olabilmektedirler ancak yine de onları doğuştan özgür Roma vatandaşları ile ayıran bazı sosyal sınırlar da bulunmaktadır. Mezar taşları ve rölyefleri de bu sınırlardan bir tanesidir. Ölen özgürleşmiş kölelerin mezar anıtları özel biçimler taşımaktaydı ve bu sayede gerekli sosyal kısıtlama sağlanmış olmaktaydı. Ancak geniş bir alana yayılan, kronolojik olarak uzun süre hayatta kalan ve bünyesinde Gal’liler, Briton’lar, Mısır’lılar ve Yunanlar gibi pek çok ulusu barındıran Roma İmparatorluğu’nda tüm vatandaşların Roma adetlerini birebir benimsediğini ve ölü gömme adetlerini de buna göre düzenlediğini düşünmek doğru olmayacaktır. Kronolojik, bölgesel ve bireysel farklılıklar bu konudaki seçimleri beklendiği üzere etkilemiştir. Ancak en temelde üzerinde Latince yazılar olan bir mezar taşı dikmenin bir Roma âdeti olduğunu bilmek pek çok mezar taşını anlamak için iyi bir başlangıç noktası olacaktır. Ekonomik durumu zayıf olanlar yanmış kemik ve külleri ucuz toprak kaplara veya cam şişelere ya da en fazla kurşun kutulara koyarken, orta ve daha üst sınıflardan insanlar bu materyallerin daha pahalı formlarını kullanmaktaydılar. Duvarlardaki nişlerdeki columbaria’lara konmak üzere yapılmış kül sandıklara ya da cineraria farklı biçimlerde üretilmiştir; poligonal, yuvarlak ve dikdörtgen. Bu cineraria’ların bazıları ev ya da tapınak biçiminde yapılmıştır. Lahitler, sosyal sınıf farklılıklarının ortaya konması açısından bir belirteç niteliği taşımaktadır. Ekonomik durumu yeterli olanlar, dışa bakan yüzleri çok çeşitli konu, kişi ve desenlerle süslenmiş bir lahiti yaptırabilirken, ekonomik durumu iyi olmayan mezar sahipleri daha sade lahitler yaptırabilmekteydi. Lahitler üzerlerindeki stil, teknik ve kompozisyon, dizayn ve figür sahneleri ile Roma sanatının değerli bir yansımasını sunardı. Lahitler zaman içinde her konuda değişim geçirmişler ve Hıristiyanlığın serpilip Roma İmparatorluğunda etkili hale gelmesi ile de bu gelişimden hem yararlanmışlar hem de bu sürece katkıda bulunmuşlardır. Lahitlerin Roma dünyasında ticarete konu olan malzemeler oldukları bilinmekte ve Anadolu’da yapımı tamamlanmış olanların İtalya gibi önemli pek çok Roma merkezinde alıcı buldukları kaydedilmiştir. Roma Döneminde görülen bu mezar çeşitliliğe, mezarların süslemesinde görülen çeşitlilik de eklenince mezarlara verilen önemde anlaşılmaktadır. Mezar süslemesinde kullanılan ilginç unsurlardan biriside boğalar, çok iri av köpekleri, panter ve leoparlar, çeşitli boyutlarda zürafalar hatta kediler gibi hayvanların heykellerinin kullanılmasıdır. Bunları kullanarak mezarlarını hem güzelleştirdiklerine hem de koruduklarına inanmışlardır. Helenistik ve Roma dönemine ait hayvan heykelleri çok sayıdadır ancak ilham aldıkları M.Ö.4.yy eserlerinin kopyaları olmaktan da öteye geçememişlerdir.
 

Reedmann

Kullanıcı
Katılım
19 Kasım 2022
Mesajlar
460
Beğeni
622
Puanları
93
Ustam onu bilmemde Nerde güzel bir yer varsa hepsini meydana yapmışlar acı biraz kuytu köşelerde yapsalardı işimize bakaydık 😁
 

GÜLBAHÇELi

USTA
Super Moderatör
Katılım
5 Şubat 2021
Mesajlar
1,660
Beğeni
4,772
Puanları
113
doğru söylüyon nerde bir ören varsa üstüne ya çivtlik yapıyolar yada ev ordan sonra ara arayabilirsen ;) 🤔
 

Reedmann

Kullanıcı
Katılım
19 Kasım 2022
Mesajlar
460
Beğeni
622
Puanları
93
doğru söylüyon nerde bir ören varsa üstüne ya çivtlik yapıyolar yada ev ordan sonra ara arayabilirsen ;) 🤔
Ustam onuda bilerek yapıyorlar Benim dedem zamanında muhtarmış Adamlar gaz vere vere almadık yer bırakmamış Dedemde bir karış yer almamış kendine Süper yerler var Aldıkları yerlerde Şimdi gitsen silahla kovalarlar
 

nik

USTA
Super Moderatör
Katılım
16 Şubat 2016
Mesajlar
684
Beğeni
2,336
Puanları
93
Yaş
49
Romanın kırsal kesimlerinde zengin veya fakir Romalılar birbirinden uzakta ve çok basitten çok gösterişliye kadar farklı mezarlarda kremasyon ya da inhumasyon ile gömülmüşlerdir. Ancak Roma kentlerinde, ölüler kamuya ait bir nekropolis içinde gömülmüş ve bu nekropolisler kentin çevresinde kendilerine yer bulmuşlardır. Cicero’nun Kanunlar ile ilgili eserinde de belirttiği üzere Roma kanunları kentin mezarlık bölgesinin, kent surlarının dışında yer alması konusunda çok katıdır. Ulaşım imkânlarının kolay olması nedeniyle yolların yakınında konumlanmışlardır. Yolların kenarlarına yapılan bu mezarlar ve mezar anıtları yerine bazı yerlerde çok sistemli ve yaygın bir yol ağı bulunan nekropolisler de Roma dünyasında gözlenmektedir. İçerdikleri etkileyici mezar yapıları ve eserler topluluğu ile pek çok Roma nekropolisi düzenli olarak kullanıldığı dönemlerde çok göze çarpıcı mekânlar olmuştur. Ancak yine de mezarlıkların tümüyle planlanmış ve bu plana sadık kalarak büyüyen yerler olduğunu düşünmek her zaman da doğru olmayacaktır. Tek bir mezarlık alanında dahi birbirinden çok farklılık gösteren ve herhangi bir rasyonel kullanımı gözetmeyen genişlemeler de sıkça gözlenmektedir. Roma dünyası ile ilgili pek çok yazılı metinde mezarlık bahçelerinin çiçekler ve meyve veren bitkiler ile donatılmış olduğu bildirilmiştir. Bu bahçelerde su kuyuları, havuzlar ve yemek odaları gibi imkânlarla mezarlığı ziyarete gelenlere hoş bir ortam sunulmuştur. Bu bahçeler Romalıların hem bahçelere olan düşkünlüğünü yansıtmış hem de mezardaki ölünün bahçede gezerken bu deneyimi yasamakta olduğu inancını ortaya koymuştur. Mezarlıklarda gözlenen mezar tasları iki grup içerisinde değerlendirilmiştir. Bunlar “mezar rölyefi” ve “mezar steli”dir. Mezar rölyefleri kare ya da dikdörtgen taslardan yapılırdı ve yüksekliklerine göre daha geniştiler. Bunun yanı sıra portre büstleri ve figür sahneleri içermekteydiler. Mezar steli ise tek baslarına duran ve çoğunlukla genişliklerinden daha uzun olan taşlardı. Genellikle iki boyutlu olan bu taşlarda önem ön tarafa verilmiştir. Nadiren yuvarlak olanlarda bulunmaktadır. Ancak yine de mezar rölyefleri ve mezar stelleri arasında yapılan ayrımın yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Birbirlerinin karakteristik özelliklerini taşıyan rölyef ve stelleri de görülebilmektedir. Atina mezar taşlarına göre biraz daha fazla detay içermekle birlikte Roma dönemindeki mezar taşlarında büyük çoğunlukla sadece ölenin ve taşı yaptıranın adı ve öldüğü yılki yası yer almaktadır. İçerdekileri bilginin çok fazla bir derinlik taşımaması nedeniyle kendi başına mezar taşları ve mezar stellerinin yorumlanması Roma dönemi ölü gömme adetlerini detaylı biçimde anlamamızda yeterli olmayacaktır. Roma mezar taşları ve ilintili anıtlar Roma İmparatorluğu’ndaki demografik yapıyı aydınlatmak için yeterli olmamakta ancak toplumdaki sosyal statüyü ve sosyal hareketliliği tespit etmek için bilgi verici olmaktadır. Roma döneminden günümüze 250,000 den fazla yazılı tasın ulaştığı düşünülmektedir. Bu taşların dörtte üçü gibi bir oranının mezarlar ve ölüm ile ilgili olduğu tahmin edilmektedir. Yazılı taşların görülme sıklığı Roma çağının tüm zamanları için aynı değildi. Yazılı taş sayısı M.S. 1.yy da artmaya başlamış, ikinci yüzyılda zirve noktasına ulaşmış ve üçüncü yüzyılda düşüşe geçmiştir. Bu değişimler kişisel eğilimlerden çok sosyal yapı ve mezar tiplerindeki değişimler ile ilişkili olarak bulunmuştur. Mezar taşlarından edinebileceğimiz bilgiler arasında ölen kişinin sosyal statüsü de bulunmaktadır. Roma’da özgür hale getirilen köleler pek çok haklara sahip olabilmektedirler ancak yine de onları doğuştan özgür Roma vatandaşları ile ayıran bazı sosyal sınırlar da bulunmaktadır. Mezar taşları ve rölyefleri de bu sınırlardan bir tanesidir. Ölen özgürleşmiş kölelerin mezar anıtları özel biçimler taşımaktaydı ve bu sayede gerekli sosyal kısıtlama sağlanmış olmaktaydı. Ancak geniş bir alana yayılan, kronolojik olarak uzun süre hayatta kalan ve bünyesinde Gal’liler, Briton’lar, Mısır’lılar ve Yunanlar gibi pek çok ulusu barındıran Roma İmparatorluğu’nda tüm vatandaşların Roma adetlerini birebir benimsediğini ve ölü gömme adetlerini de buna göre düzenlediğini düşünmek doğru olmayacaktır. Kronolojik, bölgesel ve bireysel farklılıklar bu konudaki seçimleri beklendiği üzere etkilemiştir. Ancak en temelde üzerinde Latince yazılar olan bir mezar taşı dikmenin bir Roma âdeti olduğunu bilmek pek çok mezar taşını anlamak için iyi bir başlangıç noktası olacaktır. Ekonomik durumu zayıf olanlar yanmış kemik ve külleri ucuz toprak kaplara veya cam şişelere ya da en fazla kurşun kutulara koyarken, orta ve daha üst sınıflardan insanlar bu materyallerin daha pahalı formlarını kullanmaktaydılar. Duvarlardaki nişlerdeki columbaria’lara konmak üzere yapılmış kül sandıklara ya da cineraria farklı biçimlerde üretilmiştir; poligonal, yuvarlak ve dikdörtgen. Bu cineraria’ların bazıları ev ya da tapınak biçiminde yapılmıştır. Lahitler, sosyal sınıf farklılıklarının ortaya konması açısından bir belirteç niteliği taşımaktadır. Ekonomik durumu yeterli olanlar, dışa bakan yüzleri çok çeşitli konu, kişi ve desenlerle süslenmiş bir lahiti yaptırabilirken, ekonomik durumu iyi olmayan mezar sahipleri daha sade lahitler yaptırabilmekteydi. Lahitler üzerlerindeki stil, teknik ve kompozisyon, dizayn ve figür sahneleri ile Roma sanatının değerli bir yansımasını sunardı. Lahitler zaman içinde her konuda değişim geçirmişler ve Hıristiyanlığın serpilip Roma İmparatorluğunda etkili hale gelmesi ile de bu gelişimden hem yararlanmışlar hem de bu sürece katkıda bulunmuşlardır. Lahitlerin Roma dünyasında ticarete konu olan malzemeler oldukları bilinmekte ve Anadolu’da yapımı tamamlanmış olanların İtalya gibi önemli pek çok Roma merkezinde alıcı buldukları kaydedilmiştir. Roma Döneminde görülen bu mezar çeşitliliğe, mezarların süslemesinde görülen çeşitlilik de eklenince mezarlara verilen önemde anlaşılmaktadır. Mezar süslemesinde kullanılan ilginç unsurlardan biriside boğalar, çok iri av köpekleri, panter ve leoparlar, çeşitli boyutlarda zürafalar hatta kediler gibi hayvanların heykellerinin kullanılmasıdır. Bunları kullanarak mezarlarını hem güzelleştirdiklerine hem de koruduklarına inanmışlardır. Helenistik ve Roma dönemine ait hayvan heykelleri çok sayıdadır ancak ilham aldıkları M.Ö.4.yy eserlerinin kopyaları olmaktan da öteye geçememişlerdir.
Yüreğine sağlık üstadım
 
Üst