Son Bizans Imparatoru Nasıl Öldü Mezarı Nerede? | Define işaretleri ve anlamları
  • Hoş Geldin Ya Şehr-î Ramazan

Son Bizans Imparatoru Nasıl Öldü Mezarı Nerede?

BaTTaLGaZi44

Kullanıcı
Katılım
24 Ekim 2013
Mesajlar
1,248
Beğeni
2,175
Puanları
113
Konum
İstanbul - Malatya
Selamın aleyküm değerli abilerim ,sayfa sakinleri. Hep merak ettiğim bir konuyu açmayı düşündüm. Değerli yorumlarınızı eksik etmeyin . Selamlar ,saygılar.
Ben kendimce araştırma yaptım aşağıda siz değerli insanlara sunuyorum.
Kendini Bizans İmparatoru olarak ilan eden son kişi, Fatih Sultan Mehmet olarak tanıdığımız Osmanlı Padişahı II. Mehmet’tir. Kaiser-i Rum (Roma İmparatoru) ve ayrıca eski Yunancada Roma İmparatoru anlamına gelen Basileus unvanını da almıştır.

Ancak, biz Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğunun İstanbul’un fethi sonucu yıkılmış olduğu gerçeğinden hareket ederek, fetihten önceki son Bizans İmparatoru olan XI. Konstantin‘in ölümünden bahsedeceğiz. On birinci (hatta bir başka hesaba göre on dördüncü) Konstantin olan Konstantinos Paleologos, ya da annesinin soyadı ile Konstantinos Dragosis’in tam 49 sene 3 ay, 20 gün yaşamış olduğu bilinir. O gün itibariyle Fatih Sultan ismini alan İkinci Mehmet’in yaşı da, en kuvvetli rivayete göre 21 sene 2 ay, 1 gündür.

Birazdan göreceğiniz gibi, üzerinden beş yüz küsur sene geçmiş olsa da, bu fetih olayını kendileri için bir kutlama ve övünç vesilesi olarak kabul edenlerin kafası epey karışıktır.

İlk kafa karışıklığı fethin kesin tarihinde yaşanır. En inanılır görünen kaynaklara göre İstanbul, hicretin 857nci senesinde, Cuma’ del-ûlâ ayının 20nci ve miladın 1453. senesi, Mayıs ayının 29’uncu Salı günü zevalden evvel takriben saat yedi ile sekiz arasında fethedilmiştir. Ancak bu tarihin yanlış olduğu da iddia edilmektedir.

İmparatorun nasıl vefat etmiş olduğuna yönelik muhtelif rivayetlerse sayısızdır. Sizin için farklı kaynaklardan bu rivayetlerin bir kısmını derledik:

1. Rivayete göre Topkapı taraflarında bulunan İmparator, Edirnekapı tarafından Türk bayrakları çekilince vaziyeti anlamak için o tarafa doğru at koşturup, Türklerin oradan içeri girdiklerini görünce tekrar Topkapı’ya dönmüştür. Türk askerlerinin buradan da girmekte olduklarını görünce, atından inerek maiyetindeki birkaç kişi ile beraber sokak muhaberesiyaparken telef olmuştur.

2. Birinci rivayetin daha fazla ayrıntıya sahip bir sonu da şu şekildedir: Türk askeri sokak muharebesinde İmparatoru yere yıkmış, Konstantin ayağa kalkmaya çalışmış, fakat ikinci bir darbe hayatına son vermiştir.

3. Bir diğer rivayete göre, son Bizans İmparatoru surlardan kaçan Rum askerlerinin ayakları altında ezilerek can vermiştir.

4. Eski Mora despotunun savaşçı kimliğine uygun bir rivayete göre İmparator gürz sallayarak Türk askerinin içine atılmış ve savaşarak ölmüştür.

5. Sokak muharebesinde kendisini teşhis eden iki Türk askeri tarafından öldürülmüş ve kesik başı İstanbul’da teşhir edildikten sonra, tahnit edilerek Anadolu’ya gönderilip orada da teşhir edilmiştir.

6. Yukarıdaki rivayetin bir başka şekline göre Türk askeri tarafından öldürüldükten sonra kesik başı Bizans esirlerinden seçilen kırk oğlan ve kırk kızla beraber Anadolu’ya gönderilip zafer alameti olarak teşhir edilmiştir.
7.
. İmparatorun kesik başını bir Türk neferi padişahın huzuruna getirmiş, Fatih bu kesik başı Rum esirlerine teşhis ettirdikten sonra kahramanlığını takdir etmek için onu öpmüş ve ondan sonra patrikhaneye göndermiştir.

8. İmparatorun mezar yerine ilişkin bir rivayete göre kesik başı bir gümüş muhafaza içinde Ayasofya mihrabının dibine gömülmüş ve bedeni de ayrıca defnedilmiştir.

9. Bir Türk askeri imparatorun başını Fatih’e götürmüş ve “Saadetlü Padişâhım, işte en müdhiş düşmanın kellesi !” diye ayaklarının önüne doğru atmış ve bu kesik başın hakikaten İmparatora ait olduğu esirler tarafından da teşhis edilince, o Türk askeri Anadolu’da bir sancak beyliğine tayin edilmiştir.

10. İlk rivayetin bir diğer versiyonuna göre İmparator Eğrikapı veya Topkapı tarafından Türklerin şehre girdiğini görünce “şehir elden gitti, ben hala sağ mıyım?” diye feryat ederek, birkaç kişi ile beraber sokak muharebesine girmiştir. Konstantin’in tüm adamları tek tek telef olmuş ve nihayet tek başına kalan Konstantin vatanını adım adım müdafaa ederek her namuslu asker gibi şan ve şerefiyle ölmüştür.

11. Bazı Osmanlı tarihlerinde karşılaşılan bir rivayete göre İmparator Türk askerinin surlardan içeri girdiğini görünce, artık kaçmaktan başka çare kalmadığını kabul etmiştir. Atına binip Haliç’e doğru gideceği sırada karşısına yaralı bir Azab neferi çıkmış, onu öldürmek istemiş, fakat bu yaralı Azab birdenbire yerinden sıçrayıp İmparatoru atından aşağı devirmiş, daha sonra kafasını kesmiş ve ondan sonra da kendisi can verip şehit olmuştur. İmparatorun cesedi bir müddet orada kaldıktan sonra kayzerlere mahsus olan kıyafetinden anlaşılarak tanınmıştır.

12. Son telakkilere göre, Fatih İmparatorun cesedini aratmış ve başı kesilip üstü başı kan çamurlarına bulanmış olduğu için ancak İmparatora mahsus olan altın kartallı kızıl pabuçlarından hüviyeti anlaşılarak bulunabilmiştir. Bu rivayet batılı kaynaklarda da yer almaktadır.

İşin ilginç tarafı son Bizans İmparatorunun ölümü konusunda kafası bir hayli karışık olan tek taraf, sadece fethi gerçekleştiren Türk tarafı da değil. Avrupalı tarihçi ve din adamlarının birkaç rivayeti de şu şekilde sıralanabilir:

1. En çok kabul gören rivayet Konstantin’in cesedinin Türkler tarafından bulunamadığı ve büyük olasılıkla savaş sırasında ölen gayrimüslimlerin konulduğu toplu mezarlardan birine gömülmüş olduğu şeklindedir.

2. Dini itikatları güçlü Hristiyan çevreler tarafından kabul gören bir efsaneye göre ise, Türklerin surlardan içeriye girdiklerini görmesiyle Konstantin’in ruhu tahammül edilmez bir azap çekmiş, bunun üzerine bir melek tarafından göğe yükseltilmiştir. Cansız düşen bedeni ise mermere dönüştürülmüş ve İstanbul’un Hristiyanlar tarafından fethedileceği gün yeniden uyanmak üzere altın kapılı bir mağarada beklemektedir.

3. Çeşitli kaynaklara göre bu mermer kralın efsanesi ve o kralı görme isteği, 18. yüzyılda Osmanlı Yunanistan savaşları sırasında ve 19. yüzyılda Balkan Savaşları sırasında, cepheye birçok maceraperest Yunan gencinin akın etmesini sağlamıştır.

4. Rivayetler burada bitmemekle birlikte bizim bahsedeceğimiz batılı kaynakların rağbet ettiği son bir rivayete göre, 1834 yılında Rus büyükelçisi olan Ahmet Paşa, birçok hediyenin yanı sıra Kral Konstantin’in mezarından alınmış, üstü değerli taşlarla bezeli kılıcı da Rus Çarı Nikolay’a sunmuştur.

(Alıntıdır).
 

gıral

Vip Üye
Katılım
3 Şubat 2014
Mesajlar
2,637
Beğeni
4,516
Puanları
113
Ustam konu hakkında hiçbifikrim yoktur anladığım kadarıyla adam telef olmuşgitmiş:D
 
Üst