- Katılım
- 29 Mayıs 2024
- Mesajlar
- 317
- Beğeni
- 1,158
- Puanları
- 93
Merhaba,
Soy metaller (örneğin altın, gümüş, platin) doğada tepkimeye girmeyen, yani paslanmayan ve çözünmeyen metaller olduğu için, toprak altında binlerce yıl kalsa bile, kimyasal olarak bozulmazlar.
Ancak, yalın çubuk/ek sistemsiz v.b. koşullar altında, gerçek arazi şartlarında sinyal alabilmek çubukcuyu zorlar.
Bu durum, enerjik veya iyonik olarak pasif hale gelmeleriyle ilgilidir.
Basit anlatımla:
Toprağın içindeki nem, mineraller ve iyon dengesi, uzun yıllar boyunca o metalin çevresinde bir iyon tabakası (enerji kalkanı) oluşturur.
Bu tabaka, metalin dışarıya sinyal ya da enerji salmasını engeller.
Yani metal orada durur ama varlığını belli etmez.
Kısacası:
Metal uyumuyor ama, sadece iyon tabakasıyla izole olduğu için sessizleşiyor.
O tabaka kırıldığında, metal yeniden aktif hale gelir ve L çubuklar gibi araçlar o enerjiyi algılamaya başlar.
İyon tabakası dediğimiz şey aslında toprak, nem, mineraller ve metal yüzeyi arasında zamanla oluşan doğal bir enerji kalkanıdır.
Bu enerji kalkanını biraz irdeleyelim.
1-) Metal Yüzeyinin Elektriksel Potansiyeli
Her metalin kendine özgü bir elektriksel potansiyeli vardır.
Altın, gümüş, bakır, demir gibi metaller toprakta uzun süre kaldığında:
Çevresindeki minerallerle iyon alışverişine girer.
Ama soy metaller (özellikle altın, gümüş) bu alışverişe çok zayıf tepki verir.
Bu yüzden onların yüzeyinde yük birikmesi olur.
Bu yük birikimi zamanla statik bir elektriksel denge oluşturur.
Yani metal çevresinde, çok zayıf ama kararlı bir elektrostatik alan doğar.
2-)Nem ve Minerallerin Etkisi
Toprakta az miktarda bile su (nem) varsa, o suyun içinde çözünmüş tuz, kalsiyum, magnezyum, silika, demir oksit gibi iyonlar vardır.
Bu iyonlar metal yüzeyine yakın bölgede toplanmaya başlar.
Metalin etrafında, birkaç santimetre kalınlığında,
pozitif ve negatif iyonlardan oluşan bir zar meydana gelir.
Bu zar, dışarıdan bakan biri için görünmezdir ama elektriksel geçirgenliği ve potansiyel farkı farklıdır.
Yani bu bölge, çevresindeki topraktan farklı davranır.
3-)İyon Tabakasının Özelliği
Bu tabaka, statik elektriksel bir bariyer gibidir.
Manyetik dalgaları ve zayıf elektrik alanlarını yansıtır veya sönümler.
Böylece metalin doğal enerjisini dışarıya iletmez.
4-)Tabakanın Kalınlığı ve Gücü
İyon tabakasının kalınlığı:
Toprak yapısına,
Nem oranına,
Topraktaki tuz ve minerallere,
Ve metalin türüne göre değişir.
Kuru, mineralli ve yaşlı bir toprakta bu tabaka çok yoğun olur.
Nemli, yeni kazılmış bir toprakta ise zayıf olur.
*****
Dip toplamda;
Demir, bakır, kurşun gibi metaller paslandıkça veya oksitlendikçe kendi elektriksel potansiyellerini sürekli yeniler.
Ama altın ve gümüş tepkisiz kaldıkları için toprakla uzun süreli dengeye girerler.
Çubukların algılayabileceği bir “elektron hareketi” kalmaz.
*****Aslında çubuklar “metal”i değil de, onun toprakla arasındaki potansiyel farkını algılar.
Toparlarsak;
Rast gelsin..
Soy metaller (örneğin altın, gümüş, platin) doğada tepkimeye girmeyen, yani paslanmayan ve çözünmeyen metaller olduğu için, toprak altında binlerce yıl kalsa bile, kimyasal olarak bozulmazlar.
Ancak, yalın çubuk/ek sistemsiz v.b. koşullar altında, gerçek arazi şartlarında sinyal alabilmek çubukcuyu zorlar.
Bu durum, enerjik veya iyonik olarak pasif hale gelmeleriyle ilgilidir.
Basit anlatımla:
Toprağın içindeki nem, mineraller ve iyon dengesi, uzun yıllar boyunca o metalin çevresinde bir iyon tabakası (enerji kalkanı) oluşturur.
Bu tabaka, metalin dışarıya sinyal ya da enerji salmasını engeller.
Yani metal orada durur ama varlığını belli etmez.
Kısacası:
Metal uyumuyor ama, sadece iyon tabakasıyla izole olduğu için sessizleşiyor.
O tabaka kırıldığında, metal yeniden aktif hale gelir ve L çubuklar gibi araçlar o enerjiyi algılamaya başlar.
İyon tabakası dediğimiz şey aslında toprak, nem, mineraller ve metal yüzeyi arasında zamanla oluşan doğal bir enerji kalkanıdır.
Bu enerji kalkanını biraz irdeleyelim.
1-) Metal Yüzeyinin Elektriksel Potansiyeli
Her metalin kendine özgü bir elektriksel potansiyeli vardır.
Altın, gümüş, bakır, demir gibi metaller toprakta uzun süre kaldığında:
Çevresindeki minerallerle iyon alışverişine girer.
Ama soy metaller (özellikle altın, gümüş) bu alışverişe çok zayıf tepki verir.
Bu yüzden onların yüzeyinde yük birikmesi olur.
Bu yük birikimi zamanla statik bir elektriksel denge oluşturur.
Yani metal çevresinde, çok zayıf ama kararlı bir elektrostatik alan doğar.
2-)Nem ve Minerallerin Etkisi
Toprakta az miktarda bile su (nem) varsa, o suyun içinde çözünmüş tuz, kalsiyum, magnezyum, silika, demir oksit gibi iyonlar vardır.
Bu iyonlar metal yüzeyine yakın bölgede toplanmaya başlar.
Metalin etrafında, birkaç santimetre kalınlığında,
pozitif ve negatif iyonlardan oluşan bir zar meydana gelir.
Bu zar, dışarıdan bakan biri için görünmezdir ama elektriksel geçirgenliği ve potansiyel farkı farklıdır.
Yani bu bölge, çevresindeki topraktan farklı davranır.
3-)İyon Tabakasının Özelliği
Bu tabaka, statik elektriksel bir bariyer gibidir.
Manyetik dalgaları ve zayıf elektrik alanlarını yansıtır veya sönümler.
Böylece metalin doğal enerjisini dışarıya iletmez.
4-)Tabakanın Kalınlığı ve Gücü
İyon tabakasının kalınlığı:
Toprak yapısına,
Nem oranına,
Topraktaki tuz ve minerallere,
Ve metalin türüne göre değişir.
Kuru, mineralli ve yaşlı bir toprakta bu tabaka çok yoğun olur.
Nemli, yeni kazılmış bir toprakta ise zayıf olur.
*****
Dip toplamda;
Demir, bakır, kurşun gibi metaller paslandıkça veya oksitlendikçe kendi elektriksel potansiyellerini sürekli yeniler.
Ama altın ve gümüş tepkisiz kaldıkları için toprakla uzun süreli dengeye girerler.
Çubukların algılayabileceği bir “elektron hareketi” kalmaz.
*****Aslında çubuklar “metal”i değil de, onun toprakla arasındaki potansiyel farkını algılar.
Toparlarsak;
Rast gelsin..
Moderatör tarafında düzenlendi: