İç Istranca, Trak antik çağından kalan anıtlar ile dolu bir bölgedir. En ilgi çekici olanları Malko Tırnovo şehrinin bölgesinde bulunanlardır. Malko Tırnovo bölgesine daha tarih öncesi dönemlerde yerleşilmiştir. Trak antik çağında ilçenin adı muhtemelen Tsiodes’dir. Bu durum tüm Istranca’nın ekonomik ve kültürel gelişim yaşadığı Roma İmparatorluğu çağında’da korunmuştur. Bölge, Trakya’da önemli maden ve metalürji merkezlerinden biridir. Roma çağında’da kullanılan, 51’den fazla antik bakır ve demir cevherleri işlemi için madenler araştırılmıştır. Bölgede antik Trak kültürünün en önemli anıtı “Mişkova Niva” alanında bulunan dini kompleksidir, bilimsel yazılarda da burası aynı adı taşımaktadır.
“Mişkova Niva” Malko Tırnovo şehrinin 3 – 3.5 km. Güneybatısında, Deliyska Nehrinin sol kıyısında, Türkiye Cumhuriyeti sınırının hemen yakınında bulunmaktadır. Golyamo Gradişte tepesinde kale eteklerinde bulunan madenler, höyük mezarlığı, Roma döneminden kalma şehir dışında yer alan korunmuş villa ve Büyük Höyük’ten oluşmaktadır. Kompleks daha 20.yüzyılın başından beri ünlüdür ve alandan şehire getirilen yazılardan dolayı burası Apolon’un kutsal alanı olarak bildirilmiştir.
“Mişkova Niva” alanında höyük mezarlığıBüyük Höyük tarafından taçlandırılmıştır. Güney kısmında, dış çapı 25 m. olan anıtsal yapı bulunmaktadır. Dış daire, iç ve dış yüzleri ile beyaz yerel mermerden 3 sıra bloklar ile yapılıdır. Yapının üst son üçüncü sırasını oluşturan bloklar tam oyulmuş kemerli üst yüzeye sahiptirler. Bu avlunun yüksekliği 1.80 m. Dairenin güney kısmında kubbe mezarına giden girişidir, kapalı dromos(koridor) ve bir zamanlar üst kısmı kubbe ile tamamlanmış yuvarlak odacıktan oluşmaktadır. Giriş, kalkan, ok ve iki açık avuç içi ile dekorasyonlu üçgen çatı ile sarılmıştır. Yapı, parantezler ile tutturulmuş iyice oyulmuş mermer taşları ile tamamlanmıştır. Dromos ve odacığın zeminleri kayadandır. Odacığn yeniden yapılışına göre onun yedi sıra bloklardan yapıldığı anlaşılmıştır. İlk dört sıra dikey dizilidir ve silindir oluştururlar. Sonraki üç sıra içine doğru eğilimlidir ve yedinci trapez şeklindedir. Bu şekilde inşaat edilmiş kubbenin üstü anahtar kaya ile kapatılmıştır. Mezarlığın yeniden yapılandırılması, tepedeki anahtar kayanın on duvarlı piramit olduğunu ve onun çıkartılması kubbenin yıkılmasına sebep olduğunu göstermektedir. Aynı teknik ile Malko Tırnovo’nun batısında Propada alanındaki mezarlık inşaat edilmiştir.
Dromos’un batı duvarının yanında granit kırmataşlar ile dikdörtgen oda yapılmıştır. İnşaat tekniği mezarlığın tekniğinden farklıdır. Duvarların iç tarafları harç sıva ile sıvanmıştır. Bu odanın kullanışı açıklanamamıştır. Dromos’un yan duvarının incelemeleri orada iki blok olduğunu gösteriyor, bunlar, odaya girilmesi için muhtemelen çıkartılmışlardır ve yeniden yerlerine konulmuştur. Bunun daha eski binadan olduğu görünmektedir, çünkü iç dairenin olduğu malzemenin aynısından yapılmıştır – granit kırmataşından. Bu iç daire büyük granit plakaların etrafındadır – tahrip edilmiş dolmen’den kalıntılar – ve daha sonra inşaat edilmiş kubbeli yapının dromosunun kuzeydoğu dış çapında kapanmaktadır.
Dış mermer dairenin iyi korunmuş girişinin önünde büyük mermer leğenleri ile mermer bloklardan alan bulunmuştur. Bunların birkaç metre batısında, Golyamo Gradişte’ye giden su tesisatından izler ile araştırılmamış küçük kaya yığını bulunmaktadır. Bu alandan güney ve güneydoğu yönünde aşağıya giden yolda yamacın yatayında kutsal alana götüren antik yolun izleri görünmektedir.
2-3 y.y.’dan kalma çok az arkeolojik malzeme bulunan bu mekan, şehrin müzesinde saklanan Herakles ve Trak Atlı savaşçının görüntüsüne adanan yazılar ve Apolon Aularios yazıları ile mermer sunakların bulunduğu yerdir. Yazıtlardan biri, kutsal alanın maden ve metalürji merkezi ile korunmuş Roma mahallesi(banliyösü) etrafında villa(konak) ile bağlanmaktadır, çünkü demir madenlerinin yöneticisi burada oturmaktadır.
“Mişkova niva” dini tesisi, çit(krepis) ile megalit anıttan(dolmen) kutsal alana(temenos) kadar gelişen bin yıllık inanç üssüdür. Bu değişim muhtemelen madenlerin yoğun çalışmalarının başında gerçekleşmiştir. Bu zamana kadar dolmen efsanevi atayı onurlandırmak için bir yer olarak kullanılmıştır. Bunun böyle olduğunu Dromos’un batı duvarına eklenmiş dikdörtgen oda göstermektedir. Daha geç dönemde Heroon’a dönüştürülmüş Dolmen’in kalıntıları ve Krepis’i, tanrı Apolon’un tapıldığı kutsal çevrili alanına (temenos) dahil edilmiştir.Üzerinde zemin höyüğü ile dolmen kalıntıları ve krepis ile mermer daire arasındaki alanın, hediyelerin ve yazıların konulduğu kutsal alan olması muhtemeldir, dikdörtgen alan ise Kahraman Ata’nın hediyelerinin saklanıldığı oda olarak kullanılmaktadır.Bölgenin ekonomik gelişim yaşadığı zamanda Temenos’un girişine mermerden muhteşem bir kubbe binası konulmuştur, bu bina yerel aristokrat’ın mezarı olabilir, ya da kahraman atan yeni heroonu olabilir. Girişin üçgen çatı ile ne zaman dekore edildiği tam olarak belirlenememiştir – kubbe binasının yapılışından önce mi yoksa sonra mı.Muhtemelen bu zamanda bu iki kaya krepisin içine giriş durdurulmuştur, hediyeler ise yeni inşaat edilen odaya ve eski dikdörtgen odaya konulmaktadır.Bu, iki yapı arasındaki fikirsel – dini bağlantıyı kanıtlamaktadır.
Bu tip kutsal yapılar eski mezar tesisleri ve bunların etrafında oluşan bir nekropol etrafında organize edilir , gerçek yada efsanevi ataların kahraman olarak onurlandırıldıkları yerlerdi. Genelde bu kahramanlar yada ataları, tanrının kutsal alanında onunla birlikte tapılırdı.
Dini komplekste yaşamın M.Ö. 2 y.y.’dan Geç Antik Çağa (M.S. 4 y.) kadar olduğu tahmin edilmektedir. Tüm mimari ve işlevselliği bakımından kompleks Trakların enerjik ölümsüzlüğe, “orphyc” inancının kanıtı olarak ve güneydoğu Avrupa’da antik dini kültürün en popüler anıtlarından biridir.
Kompleksin bir parçası olan kale “Golyamoto Gradişte” ismi ile meşhurdur ve Bulgaristan Istranca Dağlarında 710 m. irtifada en yüksek tepede inşaat edilmiştir. Tepede ki kale Roma dönemine kadar ve bu dönemde bölgede bir sığınak, gözlemevi ve güvenlik gibi amaçlarla kullanılmıştır. Kale duvarı, sıkı sıkı dizilmiş bağlantısız değişik boyutlarda ve şekillerde kırma taşlardan inşa edilmiştir. Duvarın kalınlığı yaklaşık 1.20-1.30 metredir. Duvarda bazı yerlerinde tuğla ve metalürji cürüf parçaları dikkati çekmektedir. Kale duvarından çevrilmiş alanın çapı yaklaşık 100 metredir. İçindeki odalardan hafif izler görünmektedir. Tepenin en yüksek noktasından 30 km. güneybatısındaki kayalıkta “kaya oyukları” korunmuştur. Kuyu şeklinde tepede bulunan kaya oymaları, muhtemelen M.Ö. 2-1.y.y.’nın başında çok erken bir dönemde , daha sonraki dönemlerde kale rolüne girmiş kayalık oyulmuş kutsal alanın bulunduğunu göstermektedir. Binlerce yıl korunmuş olarak, Golyamo Gradişte 20.yüzyılın sonunda definecilerin patlamalarından yarıyıkılmıştır. Alan arkeolojik olarak araştırılmamıştır.