Ülser Nedir?

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Mide suyundaki, sindirici tesirlerle hazım kanalının çeşitli bölgelerinde husule gelen gidişli yaralar. Ülser, genel olarak manasına gelmektedir. Derideki yaralara da ülser denebilir. Burada kanalındaki ülserlerden bahsedilecektir. Bir de yine sindirim kanalında görülebilen ve sadece mukozanın kısmını ilgilendiren erozyonlar vardır ki, bunlar kısa zamanda ve iz bırakmadan iyileşirler
Peptik Ülser
Sindirim kanalındaki yerlerine göre mide ülseri veya onikiparmak barsağı ülseri olmak üzere başlıca iki gruba ayrılırlar. Yemekborusu alt ucunda ve Meckel divertikülü denen ince barsak uzantısında da peptik ülser görülebilir. Ağır vücut yanıklarından ve beyin ameliyatlarından sonra görülen had peptik ülserlere de Curling ülseri adı verilir.

Peptik ülser, toplumda en çok rastlanılan hastalıklardan biridir. Toplumun yaklaşık olarak % 2 ila 5’inde görülmektedir. Peptik ülsere süt çocukluğundan itibaren her yaşta rastlanabilirse de 20 yaşından önce nadir, ergenlikten önceki dönemde ise çok nadir görülür. Yirmi yaşından itibaren sıklığı devamlı olarak artar, 50 yaş etrafında erkeklerde, bundan biraz sonra kadınlarda en yüksek seviyeyi bulur, daha ileri yaşlarda tekrar azalır. Peptik ülsere erkeklerde daha sık rastlanmaktadır. Peptik ülser mesleği icabı büyük mesuliyet yüklenen kişilerde, siyasi ve askeri liderlerde, kısacası stresi ve problemleri fazla olan mesleklerde daha sık görülür. Yine çiftçi ve köylülerde, şehirlerde yaşayanlara göre daha az rastlanmaktadır. Onikiparmak barsağı ülserleri, mide ülserlerinden daha fazla görülmektedir.

Onikiparmak ülserlerinin çoğunun çapı 5 ila 10 mm arasında olup, 3 cm’yi geçeni nadir olduğu halde, çapı 4-7 cm arasında değişen birçok dev mide ülserlerinin bulunduğu da bir gerçektir. Mide ülserlerinin yaklaşık olarak 1/5’inde onikiparmakta da ülser veya ülser izi bulunur.

Mide suyunun asit-peptik etkisinin ülser teşekkülünde rolü bulunduğu inkar edilemez; dolayısıyla ve pepsin salgısına tesirli mekanizmalar ve etkenler de ülserin meydana gelişinde dolaylı olarak rol oynarlar. Bunlar arasında stresslere yol açan çeşitli sebepler (ruhi sıkıntılar, yanıklar, travmalar, radyasyon, soğuk, ameliyat, kanama), bazı ilaçlar, tütün, alkol, baharat, kaba yiyecekler sayılabilir. Mide mukozasını sindirilmekten koruyan bazı mekanizmalar vardır. Diğer bütün proteinleri, eti ve hatta yabancı canlı dokuyu kolaylıkla hazmeden mide suyu kendi mukozasına normal şartlar altında tesirsizdir. Bu koruyucu mekanizma, ölümle birlikte ortadan kalkmaktadır. Asit-peptik tesirlere karşı mukozayı koruyan hayati mekanizmaların en önemlisi, mukozayı örten, salgısıdır. Mukoza direncinin kırılması, salgısının azalması, mide dolaşımının aksaması ve mide asit salgısını ayarlayan mekanizmaların bozulması da ülser teşekkülünü kolaylaştırmaktadır.

Ülserin meydana gelmesinde tek bir faktörün söz konusu olamayacağı, karşılıklı tesir eden çeşitli kuvvetler arasındaki dengenin bozulması halinde asit-pepsin saldırısı aracılığıyla ülserin meydana gelebileceği aşikardır.

Belirtileri
Ülser ağrısı şiddetli değildir, kemirir tarzda, yanar tarzda veya şiddetli açlık hissi şeklinde ifade edilir. Daha az rastlanan şekli, şiddetli dolgunluk, yahut gaz gerginliği veya karın üst kısmında fenalık hissidir. Mide ülserleri, onikiparmak ülserlerine göre daha az ağrılıdır. Ülser ağrısı karnın üst kısmında ve parmakla gösterilecek kadar dar bir bölgedir. Ülser ağrısı sırta doğru yayılma gösterebilir. Ülser ağrısı, ritmik özellik gösterir. Yani mide ülseri ağrısı yemekten yarım kadar sonra başlar, onikiparmak ülseri ağrısı ise mide boşalınca başlar. Gıda almakla ağrının geçişi ülserli hastalarda ağrıyı önleyecek şekilde öğünler arasında ayrıca birşeyler yeme alışkanlığına yol açar. Onikiparmak ülserinde bazen meydana gelen ve yattıktan bir müddet sonra gelip hastayı uykudan uyandıran, birşey yemek, süt içmek veya antasit almakla geçen gece ağrılarının tespiti teşhis yönünden çok değerlidir. Ülser ağrısı, kusmakla da geçer.

Ülserin bir hususiyeti de; genel olarak haftalar süren ağrılı bir dönemi, aylar, bazen yıllar süren ağrısız bir dönemin kovalaması ve yeniden bir ağrı periyodunun meydana gelmesidir. Genel olarak, ağrılı devreler sonbaharda, ilkabaharda başlar ve edilmezse de en çok altı hafta sürer. Aylar veya yıllardan beri fasılasız ağrının varlığından bahseden hastalarda ülser ihtimali çok azdır.

Teşhis
Ülserin teşhisinde muayeneden ziyade, hastanın hikayesi önemli rol oynamaktadır. Hastanın hikayesiyle birlikte radyolojik tetkikler ülser teşhisinde en değerli vasıtayı teşkil eder. Endoskopik (yani mide ve onikiparmak barsağının özel optik bir cihazla incelenmesi) gerek mide, gerekse onikiparmak barsağı ülserlerinin en kesin teşhis vasıtasıdır. Mide tübajı (mide suyu tetkiki)nın bir muayene metodu olarak değeri sınırlı olmakla birlikte, mide suyu miktarı mide asiditesi, tetkikleri ülserin teşhisi ve ayrılmasında yardımcıdır.

Komplikasyonları
1. Kanamalar: Ülser kanamaları ya gizli kanama şeklinde veya kanamalar şeklindedir. Gizli kanama, büyük abdestin özel bir metodla incelenmesiyle tespit edilir, hasta farkına varamaz. Devamlı gizli kanama neticesinde kansızlık (anemi) ortaya çıkar. Aşikar kanamalarda açığa çıkan kan fazla miktardadır, hastanın dışkısı katran gibi simsiyah renktedir, kusmuğundaki kan ise kahve telvesini andırır. Şayet açığa çıkan kan çok fazlaysa hastanın dışkısında ve kusmuğunda bol miktarda kırmızı renkte kan görülür ki, bu tür kanamaların ölümle neticelenmesi mümkündür. Ülser kanaması ciddi bir durumdur. Kanama başladıktan bir müddet sonra halsizlik, baş dönmesi, düşüklüğü ve nabızda hızlanma ortaya çıkar. Kanamadan şüphelenildiği an, hasta derhal hastaneye kaldırılmalıdır. Tekrar eden ülser kanaması geçiren hastaya cerrahi tedavi de düşünülebilir.

2. Delinmeler: Mide veya onikiparmak barsağının derin ülserlerinde delinmesi sözkonusudur. Vaktinde cerrahi müdahaleyle delik dikilmez veya özel tıbbi tedaviyle kapanması sağlanmazsa hastanın ölümüne yolaçan tehlikeli bir durum ortaya çıkar. İlk şikayet karnın üst kısmında çakar gibi aniden başlayan ve bütün karna yayılan çok şiddetli ağrıdır. Soğuk ter, nabızda hızlanma, solukluk, kabızlık, bazen bulantı-kusma vardır. Çok az görülür. Delinmeden sonraki 6-12 saatlerde aldatıcı bir iyileşme dönemi olur, sonra ağrı geri gelir ve tedavi geciktirildiği takdirde karınzarı ve boşluğu iltihaplanır (peritonit) ve ölümle neticelenebilir. Muayenede bütün karında tahta gibi bir sertlik vardır.

Mide veya onikiparmak barsağının arka duvarında ve başka bir organ veya ile temas halindeki kısımda meydana gelen delinmenin, organla yapışıklıklara veya ülserin bu organ içine açılmasına yol açması beklenen bir neticedir. Bu organlar genellikle karaciğer, pankreas, safra kesesi veya kalın barsaktır. Ülserin gidişi esnasında belirtilerdeki şiddetlenme ve değişmeyle tıbbi tedaviye hallerinde bu tür delinmeyi düşünmek lazımdır ki, bunun da tedavisi cerrahidir.

3. Pilor (mide çıkışı) tıkanıklığı: Umumiyetle onikiparmak ülserlerinde rastlanır. Pilor kanalı civarındaki kas spazmı, ülser etrafındaki ve şişlik ve ülser nedbesine bağlı bu tıkanıklığa yolaçar. Daralma başlayınca yiyecekler midede birikir. Yemekten sonra midede dolgunluk hissi ve bulantı olur. Mide, içindekini boşaltmak için kasılınca çok şiddetli ağrılar olur. Geğirme ve kusmayla şikayetler azalır ve birçok hastalar rahatlamak için parmaklarını boğazlarına sokarak kusma yoluna başvururlar. İştah kaybolur, hasta yemekten korkar hale gelir Yemeklerden uzun saatler sonra bol kusmalar olur. Hasta giderek zayıflar. Zamanla mide kasılma gücünü kaybederek şeklini alır. Pilor darlığının tek tedavisi ameliyattır. Ameliyattan önce hasta, damardan beslenerek su ve elektrolit dengesi düzenlenir.

4. Mide ülserlerinin nedbeleşmesi sonucu mide, dar bir boğumla birleşen iki ayrı boşluk teşkil eder ki, buna mide denir. Pilor darlığını andırır, tedavisi cerrahidir.

Onikiparmak ülserlerinin kanserleşmesi veya ülserleşmiş onikiparmak kanserleriyle karıştırılması sözkonusu değildir. Mide ülserlerinin de kanserleşmesi fikri artık kabul edilmemektedir.

Bununla beraber bazı mide kanserlerinin ülser şeklinde karşımıza çıkması mümkündür ve erken dönemde bunların basit ülserden ayrılması güçtür.

Ülser tedavisi
Ülserlerin pekçoğu tedavi edilmese dahi, kendiliğinden tamamıyla iyileşirse de büyük ihtimalle 1-2 sene içinde tekrarlar. Nüksler devam ettikçe ülserin iyileşmesi güçleşir ve tehlikeleri artar. Gerek hayatı tehdit edici tehlikelerin teşekkülünü önlemek, gerekse hadisenin müzminleşmesine engel olmak üzere, teşhis edilen her ülser, sadece hastanın ağrıları geçinceye kadar değil, tamamen iyileşinceye kadar sıkı bir ülser programıyla tedaviye devam edilmelidir. Ülser tedavisinde iki safha vardır. Birisi aktif ülserin kapanmasını sağlamak, ikincisi yeni ülser teşekkülüne olmaktır. Ülserin kapanmasını sağlamak için, mideyi, vücut beslenmesini bozmayacak şekilde derecede istirahate almak tedavinin esasını teşkil eder. Bunu sağlamak için; ve ruhi istirahat, uygun bir tarzı tavsiye edilir. Mideyi çalıştıran, (tembih eden) vagus sinirinin antikolinerjik denen ilaçlarla tesiri azaltılır. Meydana gelen asidi etkisiz hale getirici antasitler ve müsekkinler kullanılır. Kısa aralıklı olarak küçük porsiyonlar halinde yemek; mide salgısını uyarıcı gıdalar?yememek diyetin esasını teşkil eder. Had vak’alarda ve mide kanamalarında her saat başı bir bardak süt, takibeden saat başında 1-2 antasit vermek yıllardan beri uygulanmaktadır. Süt, gıda değeri yönünden olduğu kadar tahriş edici olmayışı bakımından da ülser tedavisinde gıdayı teşkil eder. Müzmin vak’alarda normal üç yemeğe ek olarak saat 10.00, 15.00 ve 22.00’de bir bardak süt ve iki bisküviden ibaret ara yiyeceği almak suretiyle öğün sayısını 6’ya çıkarmalıdır.

Hasta tarafından dokunduğu bildirilen yiyecekler edilerek, serbest, zararsız bir uygulanmalıdır. Bu arada et suyu, baharat, kızartmalar, turşular edilmeli, kahve, ve kesilmeli veya mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Sigaranın zararları üzerinde ısrarla durulmalı ve hastaya anlatılmalıdır. Bu arada ülseri azdırdıkları ve kanamaya da yol açtıklarından aspirin, kortikosteroid, ilaçları özellikle yoluyla kullandırılmamalıdır.

Ülser tedavisinde çeşitli ilaçlar kullanılmaktadır. Midenin asit salgılamasını önlemek veya azaltmak gayesiyle antikolinerjik denen ilaç grubu eskiden beri kullanılmaktadır. 1976’dan sonra tedavi sahasına giren Cimetidin (tagamet) ve Ranitidin (Zantac), ve Famotidin ile bunlara benzer tarzda asit salgısını azaltan Omeprazol, ülser tedavisinde büyük bir çığır açmıştır. Bu ilaçlar kullanıldığından hastanın sıkı bir diyete ihtiyaç göstermemesi, şeklinde olduğundan alımının kolay olması, yan etkilerinin azlığı, ülser ağrısını hızla geçirmesi, hastalarca tercih sebebi olmuştur.

Benzer Konu: http://www.definemekani.com/forum/konular/reflü-nedir.15956/
Alıntı Merkezi:
 

ikizceli

çalışmalarınızı yasal yapınız.
Vip Üye
Katılım
11 Eylül 2013
Mesajlar
7,166
Beğeni
25,688
Puanları
113
Konum
ORDU- SAMSUN-ANKARA
aklımıza koyduğun yetmiyor gibi bir de gözümüze sokuyorsun. :D tıpta güzel iç açıcı hiç bir şey yokmu? onlardan yazki içimiz ferahlasın.

emeğine sağlık güzel kardeşim. ALLAH kimseye nasip etmesin ama ,bilgi dolu bir paylaşım sunmuşsun.
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
aklımıza koyduğun yetmiyor gibi bir de gözümüze sokuyorsun. :D tıpta güzel iç açıcı hiç bir şey yokmu? onlardan yazki içimiz ferahlasın.

emeğine sağlık güzel kardeşim. ALLAH kimseye nasip etmesin ama ,bilgi dolu bir paylaşım sunmuşsun.
Beğendin mio_O
Beğenmedin mi:eek:
Seviyon mu :)
Dövüyon mu:confused:
Anlamadım abi :D
@ikizceli
 

TEVFiK

Vip Üye
Katılım
11 Haziran 2012
Mesajlar
3,908
Beğeni
7,706
Puanları
113
Konum
FETHİYE,MANİSA,İZMİR.
Ustam eline emeğine sağlık (Allah1 c.c) c.c. razı olsun vermiş olduğun güzel bilgiler için gerçekten sıkıntılı Allah dert verip derman aratırtmasın İnşallah(ağla)
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,576
Puanları
93
S.A.
Herkese Merhaba
Aydınlatıcı bilgiler için çok sağolasın aliveli44 ustam. Ülser denen illet'ten çok çeken birisi olarak benim de nacizane bazı tavsiyelerim olacak. Müsadenizle;
Çok uzun yıllar ülser tedavisi gördüm. 1 kez mide kanaması geçirdim. Ömrüm boyunca ülser ilaçlarından başka ilaç kullanmadım diyebilirim. Ancak hiç bir faydasını görmedim.
Bu arada sebebsiz yere dişlerimin tamamı sallanmaya başladı ve 5 dişim hiç bir çürük olmamasına rağmen neredeyse kendiliğinden çıktı diyebilirim. Biz; artık belli bir yaşın insanıyız. Olacak o kadar derken; diş dr. tam bir tarama istedi. fakat bir şey bulamadılar.
(6-7 yıl önce) Çok farklı bir hastalığın teşhisinde faydası olabilir düşüncesi ile gastro dr. gönderildim. genç bir bayan dr. bu hastalığın gastro ile bağlantısı olmadığını ancak hazır buraya gelmişken, ülser gibi bir şikayetim olup olmadığını sordu. Ben de; evet var dedim. Şu tahlili (kaka) yaptırın sonucuna göre inşallah bir tedavi uygularız dedi. Mide Mikrobu denilen bir tahlil. Bu mikrop bende varmış. 15 gün boyunca antibiyotik kullandım. 15 gün bekledim. Sonra bir daha tahlil yaptırdım. Temiz çıktı. Doktorum; ülser denen bu illete bu mikrobun etkisinin çok büyük olduğunu söyledi ve bu mikrop ağıza da yerleşerek, sebebsiz yere dişlerin sallanmasına ve dökülmesine yol açtığını söyledi. Kısaca beni tarif etti. Bu keşfi yapann kişinin de nobel tıp ödülünü aldığından bahsetti. Diş doktoruma bundan bahsettim. Birbirleri ile temasa geçtiler ve 2-3 hafta sonra Tv.lerde haberler de; sebebsiz yere dişleri sallanan ve dökülmelere karşın gastro ve diş hekimleri ortak hareket edeceği.......... .
Bir çok diş hekimi bu gelişmeden haberdar değildir. Gastro dr. ise; hala ibni sina'nın tıp kitaplarını okuduğu için bu konu hakkında bihaberdirler. Hele hele ilaç firmalarının bu keşfi; saçma,sapan bularak karalamaları çok manidardır.
İlaç firmalarının direnç göstermesini anlarım. Ama Diş ve Gastro dr. buna pasif direniş göstermelerinin sebebi ne olabilir acaba? İnsaf sahibi olanlar da ise, benim gibi hastalara yardımcı olmaktalar.
Bu tür rahatsızlığı bulunan arkadaşlara nacizane tavsiyem, bu tahlili yaptırsınlar ve dr. dan ısrarla bu tahlilin yapılmasını istesinler. Sonuç Pozitif ise, önce antibiyotik tedavisi, geçmez ise diğer tedavileri denesinler. Bizleri hasta olarak değil de; PARA makinası gibi gören zihniyete karşı kendi önlemimizi kendimiz alalım.

Sağlıcakla kalın
ALLAHa emanet olun.
Mide Mikrobu belirtileri
Birçok ülser helicobacter pylori mikrobunun varlığı ile meydana gelir. Duedenal( oniki parmak barsağı ) ülserlerde Helicobacter pylorinin varlığı %100′e yakın oranla yüksek bulunmuştur. Bazı hastalarda Helicobacter pylori vardır , ancak ülser görülmez, bu yüzden helicobacter pylori varlığı yanında başka faktörlerde -örneğin irsiyet- kalıtım – olması gerektiği düsünülmektedir. Helicobacter pylori varlığı ülser yapması dışında müzmin gastrit yaptığı kesindir, ilerki yaşlarda mide kanserlerine yol açtığı da iddia edilmektedir.
Toplumumuzda herhengi bir zamanda mevcut ülserli hasta – yeni geçiren ya da geçirmiş – yüzdesi %2-6′dir. Duedenal ülseri , mide ülserine göre çok daha fazla görülür. Duedenal ülser 30-50 yaşları arasında daha sık olup , erkeklerde kadınlara göre 2-4 kat daha fazladır. Mide ülseri 60 yaşından sonra daha sık gözlenir ve kadınlarda daha çok görülür
Mide mukoza yüzeyinde – midenin koruyucu iç zarı – ya da onun çıkışından başlayan oniki parmak barsağı ( duodenum ) nın birinci kısmında – bulbus- yüzeyinde bulunan ve daha derin katlara – iç zarın altında kas, sinir, damardan oluşan 2.tabaka- media-, bir de organ dışı kılıf tabakası -seroza- vardır- kadar ilerleyebilen ve çoğunlukla Helicobacter Pylori adı verilen bakteriden kaynaklanan bir yaradır – endoskopide halıda delik gibi görünür- . Hastaların yüzde 10 kadarında bu mikrop bulunmaz.
Mide ve düodenal ülserlerinin başlıca nedenlerine gelince kan grubu 0 olan kimseler, psikolojik stres, travma, cerrahi operasyon gibi çeşitli fiziksel stresler, alkol, kafein ve sigara kullanımı, uzun süreli aspirin, kortizon veya antienflamatuvar – naproxen sodium ve benzerleri – ilaç kullanımı sayılabilir.
Helicobacter Pylori’nin rolüne değinelim Duodenal ülserlerin %95′ inde H. Pylori bulunur ve organizma yok edilmezse, ülser nüks eder. Bu nedenle, günümüzde Helicobacter Pylori eradikasyonu ( yok edilmesi ), ülser tedavisinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bunun için çok çeşitli antibiyotikler kullanılmaktadır. Az da olsa dirençli mikrop grupları vardır.
sonbahar ve ilkbaharda mide ağrılarının ve diğer yakınmaların sıklığı artar.Vardi yalı – gece çalışan- işkollarında, bantlarda çalışan işçilerde, sosyal mesleklerde – yargı ve güvenlik mensuplarında, öğretmen, doktor, gazetecilerde, ev hanımlarında – sık rastlanır.
Peptik ülseri düşündüren başlıca belirtiler nelerdir gözden geçirelim yemek sonrası ya da açlıkta karnın üst kısmında kemirme ve yanma şeklinde ağrı, geceler i bulantı ve mide ağrısıyla uykudan uyandıran ağrı – özellikle duodenum ülserinde , yiyecek alımıyla kaybolan ağrı
kusma ve ağrının kusmayla ortadan kalkması, gaz, aşırı acıkma ya da iştahsızlık, kansızlık ve kilo kaybı gibi belirtileri sayabiliriz.
Ülserlerin tehlikeli sonuçları vardır mide kanamaları, mide delinmeleri -perforasyon- ve barsak tıkanmalarıdır.Tedavi de operasyon zorunlu hale gelebilir.
Sindirim sistemi kanamalarının en büyük nedeni ülserlerdir. Bazen daha önce hiç mide ağrısı yakınması olmayan kişilerde bile görülebilir. Bu kişiler “ kahve telvesi” gibi renkli bir materyel kusarlar ya da “katran renkli” siyah,kötü kokulu, yumuşak kıvamda gaita- dışkı- dışkılarlar. Başka belirti olmadan , gaitasının siyah renkli olduğunu farkeden kişilerin mutlaka bir Sağlık kurumuna acil olarak başvurması gereklidir.Kusma ve siyah renkli feçes olmadan önce aniden fenalık gelmesi , soğuk soğuk terleme halinde de üst gastrointestinal kanamadan kuşkulanılmalıdır
Yayınlanma Tarihi : 15.08.2013
Kaynak :
 
Üst