Uhut dağı. | Define işaretleri ve anlamları

Uhut dağı.

MAVRAN

Super Moderatör
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,121
Beğeni
8,758
Puanları
113
Yaş
56
Konum
Trabzon_Kocaeli
Fazla okuyan olmaz ama yine de yazayım dedim.

Bir aralar askeriyede bulunan Willis pikap arabalara merak saldım ve nereden bir çıkma bozuk elde kalmış bir araba bulurum diye araştırmaya başladım. Askeriyeden çıkan arabaları alan birisiyle tanıştım, aslında tam olarak arabaları o almıyor da oradan o da bir araba almış dolayısı ile onları tanıyordu. Onda olan arabaya talib oldum ancak arabada yok yok , görünce beni aştığını anladım ve durumumu anlattım ve bunu alamıyacağımı belirttim.
Sonra bize kahve ısmarladı biraz sohbet ettik, bana sordu neden bu işe merak saldın diye, anlattım dağları severim, doğanın koynundan olmayı, bulduğum her fırsatta dağlara kendimi atmak isterim ancak 4x4 alacak gücüm yok bende böyle bir araba alıp kendim tamir edeyim ve süreyim dedim. Ancak gördüğüm o ki onu da yapamadım.
Arkadaşın asıl mesleği Dr Luk. Bana hiç uzatmadan bir soru sordu, hiç yurtdışına çıktınız mı, tabi çıkmadım dedim. Size tavsiyem İlk fırsatta çıkın dedi. Ve kendisi bu arabayı da bu vesile ile aldı.
Siz nerelere gittiniz diye sordum.
Önce orta asya, daha sonra Afrika, Afrika'dan dönüşte Ankara'da bir mübarekle tanışır ve gezdiği yerleri de gururla anlatırken bir anda ihtiyar sen hiç bir yer gezmedin deyince morali çok bozulur ve sorar daha nereyi gezeyim diye sordu. İhtiyar Arap yarım adasını gez Efendimiz (sav) yaşadığı toprakları gör diyor ve yanından hızlıca ayrılıyor.
Bunun üzerine Dr. Arkadaşlarıyla bir program yapıyor ve yola koyuluyorlar. Urfa bölgesinden geçerken bir sürü görürler ve çobanın yanına konaklarlar. Çoban söz arasında Efendimizi (sav) ziyarete gidince benden de selam edin der. Yola koyulmak üzere iken çoban Uhut dağında bir geçe konaklayın der. Kimse çobanın ne dediğine önem vermez yola koyulurlar.
Ve nihayet Mekke'ye Medine'ye varırlar ve üzerlerine düşeni yaparlar ve yakın çevrelerde dolaşır ve daha güneye inmeye karar verirler ancak o geçe orada kalıp sonraki gün yola çıkma programı yaparlar. Geçe çatır kuracak yer ararken bir anda çobanın sözü akla gelir ve karar verilir Uhut dağında çatır kurmak isterler gerekli izin alınır ve çadırlar kurulur ve geçenin ikincisi yarısında dışarıda büyük bir savaş kurulur. Kılıç kalkan sesleri, ALLAH ALLAH sesleri, yaralı çığlıkları, çatır da kalan herkes uyku dulumu içinde korku içinde titriyordu. Ve bu şekilde güneş doğar sesler kesilir ve büyük bir sessizlik çöker Uhut meydanına. Sonunda cesaret toplayıp dışarı çıkarlar ve meydanda kimse yokmuş. Herkes birbirine sorar ve sesleri herkes duymuştur. Güneye inme Fikri askıya alınır ve geriye dönerler.
Türkiye'ye geldiklerinde yaptıkları araştırmada aynı olayı başkalarının da yaşadığını öğrenirler ve bana tavsiyeleri de böyle bir araban olursa mutlaka Uhut dağının eteklerinde bir geçe çatır kur.
Dr arkadaşın anlattığı bu anı beni çok etkiledi, ben yazdım ancak Dr un anlattığı kadar olmadı ancak anlatmaya çalıştım. Sizin de okumanızı isdedim.
Zamanınızı aldım hakkınızı helal edin.
Bana nasıp olmadı belki sizden birine nasıp olur.
 

A21MEDLi

Admin
Katılım
11 Eylül 2011
Mesajlar
4,025
Beğeni
9,205
Puanları
113
Emeğine sağlık ustam,
insallah Nasip olur gidersek,Rabbim O sesleri duyurur..
Basta Resullullah a.s.v.efendimiz ve sahabe-i kiram r.anh.efendilerimizi göremedik inşallah Mahserde Onlarla birlikte,Tevhid Sancağın Altında,Olanlardan oluruz....Allahhume Amin.
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Fazla okuyan olmaz ama yine de yazayım dedim.

Bir aralar askeriyede bulunan Willis pikap arabalara merak saldım ve nereden bir çıkma bozuk elde kalmış bir araba bulurum diye araştırmaya başladım. Askeriyeden çıkan arabaları alan birisiyle tanıştım, aslında tam olarak arabaları o almıyor da oradan o da bir araba almış dolayısı ile onları tanıyordu. Onda olan arabaya talib oldum ancak arabada yok yok , görünce beni aştığını anladım ve durumumu anlattım ve bunu alamıyacağımı belirttim.
Sonra bize kahve ısmarladı biraz sohbet ettik, bana sordu neden bu işe merak saldın diye, anlattım dağları severim, doğanın koynundan olmayı, bulduğum her fırsatta dağlara kendimi atmak isterim ancak 4x4 alacak gücüm yok bende böyle bir araba alıp kendim tamir edeyim ve süreyim dedim. Ancak gördüğüm o ki onu da yapamadım.
Arkadaşın asıl mesleği Dr Luk. Bana hiç uzatmadan bir soru sordu, hiç yurtdışına çıktınız mı, tabi çıkmadım dedim. Size tavsiyem İlk fırsatta çıkın dedi. Ve kendisi bu arabayı da bu vesile ile aldı.
Siz nerelere gittiniz diye sordum.
Önce orta asya, daha sonra Afrika, Afrika'dan dönüşte Ankara'da bir mübarekle tanışır ve gezdiği yerleri de gururla anlatırken bir anda ihtiyar sen hiç bir yer gezmedin deyince morali çok bozulur ve sorar daha nereyi gezeyim diye sordu. İhtiyar Arap yarım adasını gez Efendimiz (sav) yaşadığı toprakları gör diyor ve yanından hızlıca ayrılıyor.
Bunun üzerine Dr. Arkadaşlarıyla bir program yapıyor ve yola koyuluyorlar. Urfa bölgesinden geçerken bir sürü görürler ve çobanın yanına konaklarlar. Çoban söz arasında Efendimizi (sav) ziyarete gidince benden de selam edin der. Yola koyulmak üzere iken çoban Uhut dağında bir geçe konaklayın der. Kimse çobanın ne dediğine önem vermez yola koyulurlar.
Ve nihayet Mekke'ye Medine'ye varırlar ve üzerlerine düşeni yaparlar ve yakın çevrelerde dolaşır ve daha güneye inmeye karar verirler ancak o geçe orada kalıp sonraki gün yola çıkma programı yaparlar. Geçe çatır kuracak yer ararken bir anda çobanın sözü akla gelir ve karar verilir Uhut dağında çatır kurmak isterler gerekli izin alınır ve çadırlar kurulur ve geçenin ikincisi yarısında dışarıda büyük bir savaş kurulur. Kılıç kalkan sesleri, ALLAH ALLAH sesleri, yaralı çığlıkları, çatır da kalan herkes uyku dulumu içinde korku içinde titriyordu. Ve bu şekilde güneş doğar sesler kesilir ve büyük bir sessizlik çöker Uhut meydanına. Sonunda cesaret toplayıp dışarı çıkarlar ve meydanda kimse yokmuş. Herkes birbirine sorar ve sesleri herkes duymuştur. Güneye inme Fikri askıya alınır ve geriye dönerler.
Türkiye'ye geldiklerinde yaptıkları araştırmada aynı olayı başkalarının da yaşadığını öğrenirler ve bana tavsiyeleri de böyle bir araban olursa mutlaka Uhut dağının eteklerinde bir geçe çatır kur.
Dr arkadaşın anlattığı bu anı beni çok etkiledi, ben yazdım ancak Dr un anlattığı kadar olmadı ancak anlatmaya çalıştım. Sizin de okumanızı isdedim.
Zamanınızı aldım hakkınızı helal edin.
Bana nasıp olmadı belki sizden birine nasıp olur.
Dostum mevlam gönlüne göre versin inşallah vakti zamanı gelmemiştir inşallah sizlerede bizlerede nasip olur emeller dahi zamana mahkum...
 

Kader25

Admin
Katılım
13 Nisan 2016
Mesajlar
3,663
Beğeni
13,059
Puanları
113
Yaş
54
Konum
Konya-Kırıkkale
Biz Uhudu severiz Uhud da bizi sever....
Ey Uhud..! Sallanma.
Üzerinde bir Nebi, bir Sıddık, iki şehid var...
Uhud susar...


Kim Uhudu seyretse göz hastalığı geçer, gözleri daha berrak görür...

Uhudun üzeri O nun sav. gözleri ile nurlanmış, boyanmış, Uhud Onunla sav şereflenmiştir.

Madem O sav, Uhudu sevmiş, bizde sorgusuz, sualsiz, şeksiz severiz Uhudu.

Anlamazlar vardır, kalbi kör, kulağı kör, fikri cehalet fuşhunda karmakarışık kalan basiretsizler.
Kabe-i Muazzamayı 4 duvar görürler. Hafife alırlar. Yaptıkları secdeyi, nereye döndüklerini unuturlar. Emri düşünmeyip, Ademi as. gören azaziller şeytan oldu. İtiraz, şeytanları ayrıştırır.

Uhud sallanmadı, emri alınca durdu.
Emri veren kıymetliydi, durum buydu.

Uhud memba
Uhud itaat
Uhud denge
Uhud perde
Ayağı Uhuda değdiğinde
Uhudun sallanışı
Aşk ile gelen cezbe.

Ne kütük olabildik
Ne de Uhud da bir taş.
Kabe, Hacerül Esved, Uhud
Birbirlerine hasret arkadaş.

Sevenlere, görenlere ne mutlu.
 

MAVRAN

Super Moderatör
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,121
Beğeni
8,758
Puanları
113
Yaş
56
Konum
Trabzon_Kocaeli
Biz Uhudu severiz Uhud da bizi sever....
Ey Uhud..! Sallanma.
Üzerinde bir Nebi, bir Sıddık, iki şehid var...
Uhud susar...


Kim Uhudu seyretse göz hastalığı geçer, gözleri daha berrak görür...

Uhudun üzeri O nun sav. gözleri ile nurlanmış, boyanmış, Uhud Onunla sav şereflenmiştir.

Madem O sav, Uhudu sevmiş, bizde sorgusuz, sualsiz, şeksiz severiz Uhudu.

Anlamazlar vardır, kalbi kör, kulağı kör, fikri cehalet fuşhunda karmakarışık kalan basiretsizler.
Kabe-i Muazzamayı 4 duvar görürler. Hafife alırlar. Yaptıkları secdeyi, nereye döndüklerini unuturlar. Emri düşünmeyip, Ademi as. gören azaziller şeytan oldu. İtiraz, şeytanları ayrıştırır.

Uhud sallanmadı, emri alınca durdu.
Emri veren kıymetliydi, durum buydu.

Uhud memba
Uhud itaat
Uhud denge
Uhud perde
Ayağı Uhuda değdiğinde
Uhudun sallanışı
Aşk ile gelen cezbe.

Ne kütük olabildik
Ne de Uhud da bir taş.
Kabe, Hacerül Esved, Uhud
Birbirlerine hasret arkadaş.

Sevenlere, görenlere ne mutlu.
😭😭😭
 
Üst