Vehhabilerin Bozuk Yönleri | Define işaretleri ve anlamları

Vehhabilerin Bozuk Yönleri

Kafkaslı

Vip Üye
Katılım
3 Nisan 2013
Mesajlar
1,112
Beğeni
3,624
Puanları
113
esselamünaleykum

Abdülvehhab oğlunun Kitab-üt tevhid ve torununun buna yaptığı Feth-ül mecid adındaki şerhde, 250’den fazla bozuk inanışları vardır. Bunların temeli, üç meseledir.

Diyorlar ki:

1- Amel [ibadet], imanın parçasıdır, azalır çoğalır. Bir farzı yapmayan, mesela farz olduğuna inandığı halde, tembellikle namaz kılmayan kâfir olur. Bu öldürülür, malları vehhabilere taksim edilir.

2- Peygamberlerin ve Evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, bunların mezarını ziyaret edip, bunları vesile ederek dua eden kâfir olur. Kabirde olandan işitmeyenden dua istemek şirktir. Ölü ve uzakta olan diri, işitmez ve cevap vermez. Bunların fayda ve zararları olmaz. Ölmüş peygamberden de bir şey istemek şirktir.

3- Mezarlar üzerine türbe yapmak ve türbelerde namaz kılmak ve ölülerin ruhlarına sadaka adamak, caiz değildir. Haremeyn halkı şimdiye kadar kubbelere, duvarlara tapındı. Sünniler ve Şiiler bunun için müşriktir. Bunları öldürmek, mallarını yağma etmek helaldir, kestikleri leş olur.

Diğer yanlış inançlarından bazıları:

1- Bir Mezhebe uymayı kabul etmezler.

2- (Türbelerdeki Evliyaya tevessül etmek, şirktir. Peygamberlerin ve Evliyanın mezarlarına türbe yaptırmak, Allah’tan başka şeylere tapınmaktır. Her türbe puthanedir. Bunların çoğu Lat ve Uzza putları gibidir. Müslümanların çoğu müşrik oldu) derler.

3- Şefaate inanmazlar.

4- Keramete inanmazlar.

5- Tasavvufa inanmazlar. Bu konuda şöyle diyorlar:

(Tasavvufun başlangıcı, Hind yahudilerinin bir oyunudur. Eski yunanlılardan alınmıştır. Tasavvufcular, şirk ve küfür üzeredir. Bunların kitapları, Ebu Cehlin hatırlarına gelmeyen şirk ile doludur. Mürid şeyhine tapınıyor. Evliyanın mezarlarını putlaştırıyorlar. Onlara tapınıyorlar. Mısırlıların en büyük mabudları Ahmed Bedevidir. Muhyiddin-i Arabi, yeryüzünün en büyük kâfiridir.)

6- Allahü teâlâ için adak yapmak ve hayvan kesmek ve bunların etlerini fakirlere dağıtıp, sevaplarını Peygamberlere ve Evliyaya hediye etmek şirk diyorlar.

7- Resulullahı övmeye, Ondan şefaat istemeye şirk, böyle yapan müslümanlara müşrik, yani puta tapan kâfir damgasını basarlar. (Ölüler kendilerine söylenileni duymazlar. Ölüden dua, şefaat istemek, ona tapınmak olur. Mescid-i nebeviye namaz kılmak için girenin, selam vermek için, kabre gitmesi, Hücre-i saadeti ziyaret için, uzak yerlerden gelmek yasaktır) derler.

Resulullahı metheden imam-ı Busayri’nin (Kaside-i bürde)sinden örnek vererek: (Bu sözler Allah’tan başkasına güvenmek, mahluku büyültmektir. Şirktir) derler.

8- (Arş kadimdir), (Allah Arş'ın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için Resulullaha da yer bırakır) derler.

9- Sebeplere yapışmaya, vesileye, tevessüle şirk derler.


herşeyi reddettiklerine göre ...bence islamın yakın yüzyıldaki en büyük fitnesidir vehhabiler.daha önce buna benzer bir fitne daha vardı, hatırlarsanpeygamberimize de aliye de karşı olanlar yani hariciler..bunlar da ilk büyük fitne idiler...ikincisi de bu vehhabiler..çok güzel özetlemişsin Hammad...sünnileri şirk e batmış göreni biz nasıl görelim ki...onlar ne kadar tepeden bakarsa bizde o kadar onları alaya alırız.onlar ingilizlerden öğrendiklerini bize satan salyangozculardır. daha ne diyelim...
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,703
Beğeni
17,665
Puanları
113
Konum
İstanbul
esselamünaleykum

Abdülvehhab oğlunun Kitab-üt tevhid ve torununun buna yaptığı Feth-ül mecid adındaki şerhde, 250’den fazla bozuk inanışları vardır. Bunların temeli, üç meseledir.

Diyorlar ki:

1- Amel [ibadet], imanın parçasıdır, azalır çoğalır. Bir farzı yapmayan, mesela farz olduğuna inandığı halde, tembellikle namaz kılmayan kâfir olur. Bu öldürülür, malları vehhabilere taksim edilir.

2- Peygamberlerin ve Evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, bunların mezarını ziyaret edip, bunları vesile ederek dua eden kâfir olur. Kabirde olandan işitmeyenden dua istemek şirktir. Ölü ve uzakta olan diri, işitmez ve cevap vermez. Bunların fayda ve zararları olmaz. Ölmüş peygamberden de bir şey istemek şirktir.

3- Mezarlar üzerine türbe yapmak ve türbelerde namaz kılmak ve ölülerin ruhlarına sadaka adamak, caiz değildir. Haremeyn halkı şimdiye kadar kubbelere, duvarlara tapındı. Sünniler ve Şiiler bunun için müşriktir. Bunları öldürmek, mallarını yağma etmek helaldir, kestikleri leş olur.

Diğer yanlış inançlarından bazıları:

1- Bir Mezhebe uymayı kabul etmezler.

2- (Türbelerdeki Evliyaya tevessül etmek, şirktir. Peygamberlerin ve Evliyanın mezarlarına türbe yaptırmak, Allah’tan başka şeylere tapınmaktır. Her türbe puthanedir. Bunların çoğu Lat ve Uzza putları gibidir. Müslümanların çoğu müşrik oldu) derler.

3- Şefaate inanmazlar.

4- Keramete inanmazlar.

5- Tasavvufa inanmazlar. Bu konuda şöyle diyorlar:

(Tasavvufun başlangıcı, Hind yahudilerinin bir oyunudur. Eski yunanlılardan alınmıştır. Tasavvufcular, şirk ve küfür üzeredir. Bunların kitapları, Ebu Cehlin hatırlarına gelmeyen şirk ile doludur. Mürid şeyhine tapınıyor. Evliyanın mezarlarını putlaştırıyorlar. Onlara tapınıyorlar. Mısırlıların en büyük mabudları Ahmed Bedevidir. Muhyiddin-i Arabi, yeryüzünün en büyük kâfiridir.)

6- Allahü teâlâ için adak yapmak ve hayvan kesmek ve bunların etlerini fakirlere dağıtıp, sevaplarını Peygamberlere ve Evliyaya hediye etmek şirk diyorlar.

7- Resulullahı övmeye, Ondan şefaat istemeye şirk, böyle yapan müslümanlara müşrik, yani puta tapan kâfir damgasını basarlar. (Ölüler kendilerine söylenileni duymazlar. Ölüden dua, şefaat istemek, ona tapınmak olur. Mescid-i nebeviye namaz kılmak için girenin, selam vermek için, kabre gitmesi, Hücre-i saadeti ziyaret için, uzak yerlerden gelmek yasaktır) derler.

Resulullahı metheden imam-ı Busayri’nin (Kaside-i bürde)sinden örnek vererek: (Bu sözler Allah’tan başkasına güvenmek, mahluku büyültmektir. Şirktir) derler.

8- (Arş kadimdir), (Allah Arş'ın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için Resulullaha da yer bırakır) derler.

9- Sebeplere yapışmaya, vesileye, tevessüle şirk derler.


herşeyi reddettiklerine göre ...bence islamın yakın yüzyıldaki en büyük fitnesidir vehhabiler.daha önce buna benzer bir fitne daha vardı, hatırlarsanpeygamberimize de aliye de karşı olanlar yani hariciler..bunlar da ilk büyük fitne idiler...ikincisi de bu vehhabiler..çok güzel özetlemişsin Hammad...sünnileri şirk e batmış göreni biz nasıl görelim ki...onlar ne kadar tepeden bakarsa bizde o kadar onları alaya alırız.onlar ingilizlerden öğrendiklerini bize satan salyangozculardır. daha ne diyelim...
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
VE ALEYNA ALEYKUM SELAM

Kur'an ve hadislerden bu bahsedilen konulara cevap vermek isterim, lakin şahsımı vahhabi kefesine koymanızdan tedirginim. fakat yinede bildiğimi gizlemek istemem.

1- Amel [ibadet], imanın parçasıdır, azalır çoğalır. Bir farzı yapmayan, mesela farz olduğuna inandığı halde, tembellikle namaz kılmayan kâfir olur. Bu öldürülür, malları vehhabilere taksim edilir.

cevap: değerli abim bu konuda geçtiğimiz günlerde sende bir paylaşım yaptın, hatırlarsan namaz kılmayını öldürmekten bahsetmiştik, hatta konu uzamıştı vs.. buna cevap bu nedenle yazmıyorum.

2- Peygamberlerin ve Evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, bunların mezarını ziyaret edip, bunları vesile ederek dua eden kâfir olur. Kabirde olandan işitmeyenden dua istemek şirktir. Ölü ve uzakta olan diri, işitmez ve cevap vermez. Bunların fayda ve zararları olmaz. Ölmüş peygamberden de bir şey istemek şirktir.

cevap:



Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Şu üç mescidin gayrına yükler bağlanıp yolculuk yapılmaz: Benim bu mescidim, Mescidi Haram ve Mescidi Aksadır.”

Buhari 1130, Müslim 1397/511



−Bana şefaat ya Rasulallah, bana şefaat et ey filanca, gibi ifadelerle şefaat talep edilmesi doğru değildir. Ancak bir kimse:

−Ey Allah’ım Rasulünü benim hakkımda şefaatçi et der dua ederse bu müstesnadır, bu caizdir. Bunun delili ise Osman bin Hanif (Radiyallahu Anh)’ın rivayet ettiği hadiste şöyle demiştir:

“Gözleri görmeyen bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldi ve:

−Bana şifa vermesi için Allah’a dua et dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Dilersen dua ederim ama istersen sabret. Sabretmen senin için daha hayırlıdır’ buyurdu. Adam:

−Allah’a dua et dedi. Osman bin Hanif (Radiyallahu Anh) dedi ki:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona abdest almasını, abdestini güzel yapmasını ve şöyle dua etmesini emretti:

−‘Ey Allah’ım! O’nu (Rasulünü) benim hakkımda şefaatçi et!”

Tirmizi: 3811, İbni Mace: 1385, Ahmed: 4/138

yüce ALLAH c.c ise



“Allah onların geçmişlerini de bilir, geleceklerini de. Onlar ancak Allah’ın rızasına ermiş olanlara şefaat ederler. Onların hepsi de Allah korkusundan titrerler.”

Enbiya: 28


“O gün Rahman olan Allah’ın izin vereceği ve sözünden razı olacağı kimselerden başkasının şefaati fayda vermeyecektir.”

Ta-Ha: 109




“Deki: Bütün şefaat Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.”

Zümer: 44



buyurmuştur. yani şefaat ALLAH ın katındadır.


“Onlar, Allah’ı bırakıp, kendilerine zarar ve fayda veremeyen putlara tapıyorlar ve: Bunlar Allah katında bizim, şefaatçilerimizdir diyorlar. Sen de ki: Allah’ın göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi O’na haber veriyorsunuz. Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzak ve yücedir.”

Yunus: 18

ayetlerde geçen hususlar şefaat ALLAH tadır, kimse kimseye istediği gibi şefaat edemez, peygamberimiz s.a.v olsa bile şefaat edemez, ancak ve ancak ALLAH ın rızası olan kişiler için şefaat hakkı olanlar şefaat edebilir.
örneğin hattap ustama peygamber s.a.v şefaat edecek (inşaALLAH) ama öncelik ALLAH c.c dadır.ALLAH c.c hattap ustam için şefaat izni verirse peygamber s.a.v öyle şefaat edebilir. Enbiya: 28 bunun delili niteliğindedir.ayrıca ta-ha suresi 109.


3- Mezarlar üzerine türbe yapmak ve türbelerde namaz kılmak ve ölülerin ruhlarına sadaka adamak, caiz değildir. Haremeyn halkı şimdiye kadar kubbelere, duvarlara tapındı. Sünniler ve Şiiler bunun için müşriktir. Bunları öldürmek, mallarını yağma etmek helaldir, kestikleri leş olur.

cevap:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Kabirlerin üzerine oturmayınız ve onlara doğru namaz kılmayınız’ buyurdu.”

Müslim 972/97-98, Ebu Davud 3229, Nesei 759, Tirmizi 1050, Beyhaki 4/79, Ahmed 4/135



Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Ümmü Habibe ile Ümmü Seleme, Habeşistan’da gördükleri içinde resimler bulunan bir kiliseden bahsettiler. Bu kiliseyi Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e de anlattılar.

Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Onlar içlerindeki salih bir kimsenin vefat ettiğinde, kabri üzerine bir (türbe dikip) mescit yaparlar. İçine de o şekilleri resmederler. İşte onlar, kıyamet gününde Allah katında halkın en şerlileridirler’ buyurdu.”

Buhari 527


1- Bir Mezhebe uymayı kabul etmezler.

cevap- ismail ağa tarikatında denk geldiğim bir selefi(vahhabi akımından) bu hususta ben hanif meshebındenım dedi, duymadım dedim. hz.ibrahimin meshebi dedi, ozamanlar varmıydı meshep dedim, yoktu dedi. peygamber s.a.v zamanında varmıydı diye bana sordu, bende emin değilim ama yoktu sanırım dedim. dinlerinizi grup grup ayırmayın ayetini okudu.

2- (Türbelerdeki Evliyaya tevessül etmek, şirktir. Peygamberlerin ve Evliyanın mezarlarına türbe yaptırmak, Allah’tan başka şeylere tapınmaktır. Her türbe puthanedir. Bunların çoğu Lat ve Uzza putları gibidir. Müslümanların çoğu müşrik oldu) derler.

cevap:



Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabrinin bayram yeri edinilmesini yasaklayıp şöyle buyurmuştur:

“Evlerinizi kabirler, kabrimi de bayram yeri yapmayın. Nerede olursanız oradan bana salât-u selam getirin. Çünkü selamınız bana ulaştırılır.”

Ebu Davud 2042, Albânî Sahihu’l-Cami 7226


Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Ümmü Habibe ile Ümmü Seleme, Habeşistan’da gördükleri içinde resimler bulunan bir kiliseden bahsettiler. Bu kiliseyi Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e de anlattılar.

Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Onlar içlerindeki salih bir kimsenin vefat ettiğinde, kabri üzerine bir (türbe dikip) mescit yaparlar. İçine de o şekilleri resmederler. İşte onlar, kıyamet gününde Allah katında halkın en şerlileridirler’ buyurdu.”

Buhari 527


6- Allahü teâlâ için adak yapmak ve hayvan kesmek ve bunların etlerini fakirlere dağıtıp, sevaplarını Peygamberlere ve Evliyaya hediye etmek şirk diyorlar.

cevap:

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Adakta bulunmayınız. Çünkü adak kaderdeki hiç bir şeyi değiştirmez. Ancak adak sebebiyle cimri kimseden mal çıkar’ buyurdu.”

Müslim 3096

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizlere adak adamayı yasakladı ve:

‘Adak hiç bir şeyi değiştirmez. Onunla sadece cimri kimsenin elinden mal çıkar’ buyurdu.”

Müslim 3093


7- Resulullahı övmeye, Ondan şefaat istemeye şirk, böyle yapan müslümanlara müşrik, yani puta tapan kâfir damgasını basarlar. (Ölüler kendilerine söylenileni duymazlar. Ölüden dua, şefaat istemek, ona tapınmak olur. Mescid-i nebeviye namaz kılmak için girenin, selam vermek için, kabre gitmesi, Hücre-i saadeti ziyaret için, uzak yerlerden gelmek yasaktır) derler.

cevap:


Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Hristiyanların Meryem oğlu İsa’yı övmede haddi aştığı gibi siz de beni övmede haddi aşmayın. Ben ancak Allah’ın bir kuluyum. Benim için Allah’ın kulu ve Rasulü deyiniz...”

Buhari 3261, Darimi 2/320, Ahmed 1/23, 24





Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma), Allah (Azze ve Celle)’nin:

“Sakın taptıklarınızı bırakmayın. Özellikle Vedd’en, Suva’dan, Yegûs’tan, Yeûk’tan ve Nesr’den asla vazgeçmeyin dediler.”

Nuh 23

Ayetinin tefsirini yaparken şöyle dedi:

“Nuh (Aleyhisselam)’ın kavmindeki putlar zamanla Arap kavmine geçti.

Vedd: Devmetu’l-Cendelde Kelb kabilesinin putu idi.

Suva: Huzeyl kabilesinin putu idi.

Yeûs: Mudara kabilesinin, sonra da Yemen’in Sebe şehrinin yanında el-Cevf mevkiinde Gutayf oğullarının putu idi.

Yeûk: Yemenli Hemedân kabilesinin putu idi.

Nesr: Himyer’in Zü’l-Kelâ hânedânının putu idi.

Bu isimler aslında Nuh (Aleyhisselam)’ın kavminden salih insanların isimleriydi. Bu salih kimseler vefat ettikleri zaman, şeytan onların mensup oldukları kavimlerine bunların adlarına hayatlarında oturdukları yerlere bir takım heykeller dikin ve onlara bu isimleri verin şeklinde vahiy etmiştir.

Onlar da bu heykelleri dikmiş ve salih insanların isimlerini yaptıkları heykellere vermişlerdir. Bu heykellere ilk zamanlarda ibadet edilmemiştir. Nihayet bunları diken nesil vefat edip bu heykellerle ilgili bilgiler unutulduğu zaman, bilgisizlikle bunlara tapılmıştır.”

Buhari 4935


diğer hususlarda bilgi beyanında bulunamıycam.
konudaki sayılara mevcut ayet ve sahih hadisler ile açıklık getirmek istedim. hadisler uydurmadır demeden evvel araştırmak ıcap eder, hadisin ravisi ve senedine ait hadis numaraları altlarında mevcut.

cevaplamış oldugum konulardaki ayet ve hadisler için yorumunuz nedir abiler.
 
Son düzenleme:

ikizceli

çalışmalarınızı yasal yapınız.
Kullanıcı
Katılım
11 Eylül 2013
Mesajlar
7,145
Beğeni
25,609
Puanları
113
Yaş
68
Konum
ORDU- SAMSUN-ANKARA
ve aleyküm selam,
hepimizce malum nedenlerden dolayı, zamanımızda ,yüce dinimizin hükümlerine müslümanlar olarak maalesef yeterince vakıf yetiştirilemedik ve ,bu günkü gençlerimizide yetiştiremiyoruz.
acı bir gerçek ama buna itirazı olan sanırım olmaz. gusül abdestini bile bilmeyen insanlarımız var.
yine çok acıdır,ramazan boyu helaline yaklaşmayan müslümana şahit oldum....
camilerde çoğunluğun tadili erkanı bilmediğine hepimiz şahit oluruz.
kişi oruçludur ,ağzı bir sürü küfürlerle dolu.
yaptıklarının yanlış veya yetersiz olduğunu bilseler ,yüzlerce örneğini verebileceğimiz ,müslümana uymayan davranışları eminimki yapmayacaklar.

onların da amaçları bizler gibi YARADAN A ibadet etmek.kulluk görevlerini yapmak.
ALLAH,KENDİLERİNE KİTAP verilenlerden,onu mutlaka insanlara beyan edecekleri ve hiç bir şeki
lde gizlemeyecekleri hususunda söz almıştı. ali imran 187
peygamber efendimiz,hz. muaz ı yemene gönderirken,
ALLAH a yemin ederim ki,ALLAH ın senin vasıtanla bir kişiyi doğru yola iletmesi, senin için,dünyadan ve dünyanın içinde bulunanların tümünden hayırlıdır buyurmuştur. bir hadisi şerifte,
öğrenip amel eden ve öğrendiklerini öğreten kimse,gökler aleminde hayırla yad edilir. buyurmuşlardır.
kişi dininin temel öğretilerine, islamın şartlarına yeterince haiz değilken,ibadeti noksanlıklarla dolu iken ,
bunları ayrı başlıklar halinde açarak,müslümanları hidayete götüren yolları önceliğimiz olması yerine adını bile çoğunun bilmediği vehhabilik konusunun işlenmesi benim garibime gidiyor.
toplumda zekat unutulacak duruma düşmüş,toplum faiz batağına boğazına kadar dalmış.
ALLAH aşkına rica ediyorum ,İLMİNİZİ ALLAH ın dini bir müslüman için ,ne ifade ediyor,emirleri nelerdir nasıl yapılmalı,yasakları nelerdir ,bunları bizlere anlatınız.
sokaklar zina ile dolmuş. bir göz zinasından haberi olmayan müslümanlar var iken,bu konulara ağırlık verilse bizlerde büyük bir keyif ile izlesek istifade etsek inşaallah,daha hayırlı olmazmı HATTAP hocam. ALLAH a emanet olunuz.
BOZKURT kardeşim bu konulara cevap verebilecek ilimde kaç arkadaşımız çıkabilir. zaten konuyu kaç k
işi takip ediyor. yeterli bilgiye haiz olmadan yapılan katılım günaha girmekten başka bir kazanç veremez. bizleri selamete çıkaracak bilgiler istiyoruz. uçakla gidenin pisikletliyle ortak bir durumu olamayacağı gibi. herkes kulvarında kalmasını bilsin, uçarak gidende yerdekinin seviyesine inme erdemini gösterebilirse çok daha hayırlı olacak inşaallah.
bu konuda kitap yazmış olsan buraya tek yorum yazmam. çünkü kim ne kadar ne alabiliecekk ki.
selametle inşaallah.
 

MAVRAN

Vip Üye
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,093
Beğeni
8,737
Puanları
113
Yaş
57
Konum
Trabzon_Kocaeli
Sevgili kardeşlerim çok güzel konulara temas ediyorsunuz, büyük bir hayranlıkla paylaşmış olduklarınızı okumaya çalışıyorum. Ancak bir şeyi belirtmeden geçemeyeceğim Eğer kişinin bu konuda temel yapısı yok ise buradan bir şey anlayabilmesi ikizceli Ustamın da belirttiği gibi çok zor inşallah anlayanlardan oluruz. Allah sizlerden razı olsun.
 

Kafkaslı

Vip Üye
Katılım
3 Nisan 2013
Mesajlar
1,112
Beğeni
3,624
Puanları
113
esselamünaleykum ikizceli kardeşim mutlaka hiç bir üyenin aklında kuşku aklamayacak ALLAH ın izniyle islam dini tamamlanmıştır kimse zerre kadar bir şey katamaz yeni olan bir şeyde yok 1400 yıl önce nasılsa şimdide öyle kalacak çünkü ALLAH öyle buyurmuş kuranı biz indirdik bir koruyacağız yenilik getirdiğini sananlar ancak kendilerini kandırır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Kafkaslı

Vip Üye
Katılım
3 Nisan 2013
Mesajlar
1,112
Beğeni
3,624
Puanları
113
nedir bu sapık inanç vahhabilik diye başlıyalım konuya
Vehhabilik nedir

Vehhabiliği kuran, Mehmed bin Abdülvehhabdır. İngiliz casuslarından, Hempher’in tuzağına düşerek, ingilizlerin (İslamiyet’i imha) etmek çalışmalarına alet oldu.

[İngiliz Casusunun İtirafları kitabında, Vehhabiliğin kuruluşu uzun anlatılmaktadır. Bu kitabı, adresinden okuyabilir ve temin edebilirsiniz.]

Eline geçirdiği, ibni Teymiye’nin Ehl-i sünnete uymayan kitaplarını okumuş, (Şeyh-i necdi) diye meşhur olmuştu. Düşünceleri, ingiliz paraları ve ingiliz silahları karşılığında, köylüler ve Deriyye ahalisi ile reisleri Muhammed bin Süud tarafından desteklendi. Sapık din adamı ibni Teymiye’nin fikirleri ile Hempher’in yalanlarının karışımınaVehhabilik denir.

Mirat-ül-Haremeyn
kitabının basıldığı 1888 senesinde Necd emiri, Abdullah bin Faysal idi. Aşağıdaki bilgilerin çoğu Mirat-ül-Haremeyn’den alınmıştır:

Mehmed’in babası Abdülvehhab, iyi bir müslüman idi. Bu ve Medine’deki âlimler, Abdülvehhab oğlunun sözlerinden, yeni bir yol tutacağını anlamış, herkese, bununla konuşmamasını nasihat etmişlerdi. Fakat, Abdülvehhab oğlu, 1738 senesinde Vehhabiliği ilan etti. İngilizlerin siyasi ve askeri yardımları ile, Arabistan’a yayıldı.

Vehhabilere inanan Deriyye hakimi Abdülaziz bin Muhammed bin Süud ilk olarak 1791 senesinde, Mekke emiri şerif Galib efendi ile harp etti. Daha önce, vehhabiliği gizlice yaymışlardı. Sayısız müslümanları öldürüp, kadınlarını, çocuklarını ve mallarını almışlar ve işkence etmişlerdi.

Abdülvehhab oğlu, Beni Temim kabilesindendir. 1699 senesinde Necd çölündeki Hureymile kasabasında, Uyeyne köyünde doğmuş, 1791’de Deriyye’de ölmüştü. Önceleri ticaret için Basra, Bağdat, İran, Şam ve Hind taraflarına gitmiş, çok zeki ve bozguncu sözleri ile (Şeyh-i Necdi) adını almıştı. Dolaştığı yerlerde çok şeyler görmüş, şef olmak düşüncesine kapılmıştı. 1713 senesinde, Basra’da tanıştığı ingiliz casusu Hempher, Abdülvehhab oğlunun devrim yapmak arzusunda olduğunu anladı. Bununla uzun zaman arkadaşlık yaptı. İngiliz Sömürgeler Bakanlığından aldığı hile ve yalanları buna telkin etti. Abdülvehhab oğlunun bu telkinlerden zevk aldığını görünce, yeni bir din kurmasını teklif etti. Bu yeni dinin esaslarını ona bildirdi. Casus da, Abdülvehhab oğlu da aradıklarına kavuşmuş oldular.

Yeni bir din kurmak için, önce Medine’de, sonra Şam’da, Hanbeli âlimlerinden okudu. Necde dönünce köylüler için küçük din kitapları yazdı. Bu kitaplara, ingiliz casusundan öğrendiklerini ve Mutezile ve başka bid’at fırkalarından aldığı bozuk düşünceleri de karıştırdı. Köylülerin çoğu buna tâbi oldular. İslamiyet’i içerden yıkmak için, İngiltere’de kurulmuş olan (Sömürgeler Bakanlığı), bu hâli, Necd şeyhi olan (Muhammed bin Süud)a bildirdi. Çok para vererek ve siyasi, askeri yardımlar vaat ederek, Abdülvehhab oğlu ile işbirliği yapmasını temin etti. Arabistan’da hasebe ve nesebe çok ehemmiyet verirlerdi. Kendisi ise, cahil olduğundan, Abdülvehhab oğlu Vehhabilik adını verdiği bu sapık inancı yaymak için, Muhammed bin Süudu maşa olarak kullandı. Kendisine (Kadı), Muhammed bin Süuda (Hakim) ismini taktı. Kendilerinden sonra da, çocuklarının bu makama geçmelerini temin eden bir anayasa yaptırdı.

Abdülvehhab oğlu, önceleri Medine’de okurken, Medine’nin salih, temiz âlimlerinden olan babası Abdülvehhab ve kardeşi Süleyman bin Abdülvehhab ve kendisine ders okutan hocaları, bunun sözlerinden ve davranışlarından ve sık sık söylediği düşüncelerinden bunun ileride İslam dinini içeriden yıkacak bir sapık olacağını anlamışlardı. Kendisine nasihat verirler ve müslümanlara, bundan sakınmalarını söylerlerdi. Fakat, korktukları çabuk meydana geldi. Düşüncelerini Vehhabilik adı ile açıkça yaymaya başladı. Cahilleri, ahmakları aldatmak için İslam âlimlerinin kitaplarına uymayan yeniliklerle, dinde reformculukla ortaya çıktı. (Ehl-i sünnet vel-cemaat) mezhebinde olan doğru müslümanlara kâfir diyecek kadar taşkınlık yaptı. Peygamberimizi ve başka Peygamberleri ve Evliyayı vesile ederek, Allahü teâlâdan bir şey istemeye ve bunların kabirlerini ziyaret etmeye şirk dedi.
 
Üst Alt