Ustam açıkçası bu istikamete birşey bulma maksadı ile girmedim. Yani yolu kısadan götürebilirmiyim diyerek girdim malum kışın su hayli yüksek ve geçişi imkansız bir hal almakta. Buraya beni getiren etken ise şu şekilde oldu. Yaklaşık olarak 100-150 metre aşağıda akıntının zıt istikametini baz alarak sağ tarafta göçmüş bir kum birikintisinde beyazlık gördüm. İlk başta imkansız ama mermer olabilir dedim yaklaştım kireç olabilir dedim iyice yaklaşıp tadınca tuz olduğunu fark ettim. Kitlenin dış kısmı kademe kademe 4-5 cm kalınlıkta sarı , kahverengi, gri ve siyah toprak katmanı ile kaplıydı. Belliki tuz deposuydu. Sağa ve sola hareket ettiğimde duvar olduğunu fark ettim. Bu tuz yığıntısının tam 30 metre aşağı kısmında yani derenin aktığı istikamette dereye sıfır bir duvar daha vardı fakat bu değirmen yapısına eşit bir haldeydi. Duvar ortalama 100-120 cm kalınlığında horosanlı bir odacığa sahipti. Tabi kalan kısmı toprak altında devam ediyor o belli. Yukarıya gitmemin sebebide normalde bu kapaklı yerin 300-400 metre yukarısında ağzı kaya ve horosanla kapatılmış geçen seneden kalma not ettiğim bir soylu çınarım vardı. Daha önce kosunuda açmıştım zaten. Amacım ona gitmekti bende suyun yokluğundan istifade edip yolu kısaltırken buraya geldim. Şelaleyi durup ilk fark ettiğim noktada duvarı fark edemedim yükseğe bakmaktan sonrasında tam hareket edeceğim an önümün bir duvar olduğunu dar dereyi iki uçtan kapattığını gördüm. O vakit şelalenin incelenmesi gerektiğini anladım. Tuhaf tarım aletinini anımsatan silaha benzer dışı demir içi odun sap ile dolgu yapılmış bir alet buldum. Demire alerjim olduğundan kenarda bulunan bir çınarın üst gövdesine attım. Olay bundan ibaret.
Bu arada yönleri sormuşsunuz yazmayı unutmuşum. Şelaleye baktığınızda tam kıbleye bakıyorsunuz. Suyun düştüğü nokta da dahil. Suyun sol kısmı doğu tam sağına batıyı ve aktığı istikamet kuzey batıya ama fotoğrafı çektiğim açıdan benim sırtım tam kuzeye bakmakta.