- Katılım
- 3 Nisan 2013
- Mesajlar
- 1,112
- Beğeni
- 3,624
- Puanları
- 113
Dünya üzerinde fitneyi körükleyen, Allah’a ve O’nun kanunlarına savaş açmış olan Şeytan’ın askerleri, dünya halkının, özellikle Müslümanların ahlakını bozmak ve nesilleri ifsat etmek için Şeytanın emirlerini kusursuz bir şekilde yerine getiriyorlar.
Son asrın projelerinden birisi de “kadının erkeğe, erkeğin kadına benzemesi”
Bu proje cinsiyet değiştirmeye kadar uzanan geniş bir çalışma. Her dönemde bir ünlünün cinsiyet değiştirdiğine şahit olabilirsiniz. Medya da böyle konuların üzerine gider ve gündem oluşturulur. Maksat daha önceden alt yapısı hazırlanan projenin meyvelerini almak.
Yapılan filmler, sinemalar, diziler ve “insan hakları”(!) adı ile hareket eden batılı kuruluşların öncülüğünde, öncelikle kadın erkek eşitliğini pompalamışlardır. Bilinçaltına “siz aynısınız, eşitsiniz”mesajı yerleştirilmiştir.
Yine dizi ve filmlerde kadın kılığına giren, kadın gibi konuşup hareket eden erkekler izleyen halkın bilinç altına yerleştirilmiştir.
Bunların yanında moda adı verilen dış kaynaklı “giyim” dayatmasıyla erkeler, erkekçe giyinmekten uzaklaştırılmış, kadınlar da kadınca giyinmekten uzaklaştırılmış ve bir karışıklık meydana getirilmiştir. Çıkarılan modalarla kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzemeleri sağlanmıştır.
Bütün bunların yanında insanların genlerine ve ruh hallerine etki eden faktörleri de kullanmışlardır. Mesela Peygamber Efendimiz altını ve ipeği erkeklere yasaklamıştır. Sebebi ise bu maddelerin, temas ettiği kadın vücudunda kadınlık hormonlarına fayfalı olduğu, beslediği, erkek vücudunda ise kadınlık hormonu geliştirdiğidir.
Giyilen elbiselerin renkleri de aynı şekilde insan psikolojisine tesir eden faktörlerdendir. Mesela bir kız çocuğunu hiçbir etki altında bırakmadan renkler arasında tercih yapmasını isteseniz pembeyi, erkek çocuğunun ise koyu renkleri seçtiğini görürsünüz. Çünkü insanların yaratılışında bu vardır
İşte giyilen elbisedeki renkler insanların psikolojilerinde yavaş yavaş da olsa etki yapar. Bütün bu etkenler, toplu şekilde, yukarıdaki propaganda ve reklamlarla, bilinç altlarında ve zihinlerde biriktirilen“karşı cinse benzeme” dürtüsünü harekete geçirir.
Dolayısıyla erkek mi kadın mı olduğu anlaşılmayan, her an cinsiyet değiştirme eğilimi içerisine giren, ne olduğu belli olmayan bir nesil ortaya çıkar. Bu geni bozulmuş karışık nesil, toplumu da bozar.
Mesela böyle bir toplumda, tabiatı gereği ağır işlere meyilli olan erkeklerin hafif işlere yöneldiğini hatta orta düzey işlerin bile ağırlığından şikayet eden gençleri görebilmeniz mümkün olacaktır.
Bu bozuk karakterler fuhşiyyatın da önünü açarlar. Geçmiş Ümmetlerin helakına sebep olan “livata” belasına da bu sebeple düşerler. Karakteristik yapısı bozulmuş, DNA’sı hormonlu yiyeceklerle değiştirilmiş böyle bir nesille CİHAD da yapılması mümkün olmayacaktır. İşte bu projenin en büyük sebebi de aslında bu olsa gerektir.
Son asrın projelerinden birisi de “kadının erkeğe, erkeğin kadına benzemesi”
Bu proje cinsiyet değiştirmeye kadar uzanan geniş bir çalışma. Her dönemde bir ünlünün cinsiyet değiştirdiğine şahit olabilirsiniz. Medya da böyle konuların üzerine gider ve gündem oluşturulur. Maksat daha önceden alt yapısı hazırlanan projenin meyvelerini almak.
Yapılan filmler, sinemalar, diziler ve “insan hakları”(!) adı ile hareket eden batılı kuruluşların öncülüğünde, öncelikle kadın erkek eşitliğini pompalamışlardır. Bilinçaltına “siz aynısınız, eşitsiniz”mesajı yerleştirilmiştir.

Bunların yanında moda adı verilen dış kaynaklı “giyim” dayatmasıyla erkeler, erkekçe giyinmekten uzaklaştırılmış, kadınlar da kadınca giyinmekten uzaklaştırılmış ve bir karışıklık meydana getirilmiştir. Çıkarılan modalarla kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzemeleri sağlanmıştır.
Bütün bunların yanında insanların genlerine ve ruh hallerine etki eden faktörleri de kullanmışlardır. Mesela Peygamber Efendimiz altını ve ipeği erkeklere yasaklamıştır. Sebebi ise bu maddelerin, temas ettiği kadın vücudunda kadınlık hormonlarına fayfalı olduğu, beslediği, erkek vücudunda ise kadınlık hormonu geliştirdiğidir.
Giyilen elbiselerin renkleri de aynı şekilde insan psikolojisine tesir eden faktörlerdendir. Mesela bir kız çocuğunu hiçbir etki altında bırakmadan renkler arasında tercih yapmasını isteseniz pembeyi, erkek çocuğunun ise koyu renkleri seçtiğini görürsünüz. Çünkü insanların yaratılışında bu vardır
İşte giyilen elbisedeki renkler insanların psikolojilerinde yavaş yavaş da olsa etki yapar. Bütün bu etkenler, toplu şekilde, yukarıdaki propaganda ve reklamlarla, bilinç altlarında ve zihinlerde biriktirilen“karşı cinse benzeme” dürtüsünü harekete geçirir.
Dolayısıyla erkek mi kadın mı olduğu anlaşılmayan, her an cinsiyet değiştirme eğilimi içerisine giren, ne olduğu belli olmayan bir nesil ortaya çıkar. Bu geni bozulmuş karışık nesil, toplumu da bozar.
Mesela böyle bir toplumda, tabiatı gereği ağır işlere meyilli olan erkeklerin hafif işlere yöneldiğini hatta orta düzey işlerin bile ağırlığından şikayet eden gençleri görebilmeniz mümkün olacaktır.
Bu bozuk karakterler fuhşiyyatın da önünü açarlar. Geçmiş Ümmetlerin helakına sebep olan “livata” belasına da bu sebeple düşerler. Karakteristik yapısı bozulmuş, DNA’sı hormonlu yiyeceklerle değiştirilmiş böyle bir nesille CİHAD da yapılması mümkün olmayacaktır. İşte bu projenin en büyük sebebi de aslında bu olsa gerektir.