ANADOLU'NUN EN ÜNLÜ ANA TANRIÇASI: EFES ARTEMİSİ
İnsanoğlunun kültürel mirasının en yoğun izler bıraktığı topraklardan biri de şüphesiz Anadoludur. Kültürlerin binlerce yıl üzerinden geçtiği bu topraklar dünyanın en eski yerleşimlerinin iz...lerini barındırmaktadır. Elbette bu köşede tüm bu kültürlerin inanç sistemlerini incelemek olası değil, aynı zamanda konumuz arkeoloji değil astroloji. Ancak astrolojinin insanın gelişimiyle olan ilgisi onu insanın tarihsel varlığı ve kültürel izleriyle de ilgili kılıyor. Ana Tanrıça temasına gelince Anadolu zengin bir mirasa sahip. Çatalhöyük ve Hacılarhöyüklerinden çıkan Doğuran Ana figürleri bu toprakların en eski tanrıçalarıdır. Küçük Asya toprakları Yunan kolonistleri tarafından iskan edilmeye başlandığında öncelikle Ege liman kentleri oluştu. Anadolunun yeni sakinleri daha önce de değindiğimiz gibi ata erkil bir inanç sistemini beraberlerinde getirdiler. Olimposlu tanrılar yeni vatanlarını öylesine benimsediler ki pek çoğu yöresel ek isimlerle anıldı ; örneğin Artemis Pergia (Perge Artemisi), Artemis Ephesia (Efes Artemisi) gibi adlarla anılır oldular. İçlerinde en ünlüsü olan Efes Artemisi Anadolu topraklarında en itibar göreni olmuştur. Bu açıdan daha yakından tanımakta yarar var. Artemis Yunan mitolojisinin ünlü bir tanrıçası olarak bilinir. Roma döneminde adı Diana olarak değişmiştir. Zeusun kızı ve Apollonnun kız kardeşi olan Artemis çok iyi bir avcı ve, pek alakalı görülmeyebilir, ama aynı zamanda da çok becerikli bir ebeydi. Ancak sizi Selçuk Efes Arkeoloji Müzesinin büyük salonunda karşılayan Tanrıça Artemis ile Olimposlu tanrıça arasında çok belirgin farklar vardır. Tanrıça boynundan başlayarak ayak bileklerine kadar uzanan bir elbise taşır, zira tanrıça çok fazla özelliğe sahiptir ve ancak uzun bir elbiseyi tüm özelliklerinin ve gücünün simgeleriyle süslemek mümkün olabilmiştir. Bu tasvirler içinde en çok dikkati çeken göğsünde dizili bir sürü yumurta benzeri şeyin aslında ne olduğu uzun yıllar bilim adamlarının kafasını meşgul etmiştir. İsviçreli araştırmacı G. Scheiterle bunların boğa hayaları olduğunu ileri sürmüştür. Bu görüş bereketle ilgisi dolayısıyla akla yakın görülmüş ve ilgiyle karşılanmıştır. Tanrıça Artemis için her yıl yapılan kutsal bereket törenlerinde sayısız boğa kurban edilirdi. Törenlerde kurban edilen hayvanların başları kesilip bir kazığa takılarak tapınağın temenos duvarlarına (kutsal alanı çevreleyen duvar) asılır, hayaları da tapınağa gömülürdü. Tüm bu rituel toprak ananın döllenmesi için yapılırdı. Bu açıdan bakıldığında Artemisin Anadolu versiyonunda görülen boğa hayaları onun toprak anayı çağrıştıran özelliğini çok kuvvetlendiriyor. Tanrıça bütün tasvirlerinde ayakta durur şekilde iki elleri öne doğru uzanmış, adeta bolluk ve bereket dağıtır bir ifade taşıEfesi Efes yapan iki önemli etken vardı. Bunlardan birincisi Menderes deltasının daha sonra tamamen doldurduğu büyük liman, diğeri de ünü bu limanı ziyaret edenlerce Yunan adalarına, Yunanistana, İtalyaya hatta Foçalı denizciler sayesin...de Fransada Marsilyaya kadar tüm Akdeniz'e yayılan Tanrıça Artemis ve onun Antik dünyanın harikalarından biri saydığımız Tapınağı. Tanrıça Artemis Efesin bolluk ve bereket tanrıçasıydı. O bütün doğayı ve hayvanları korurdu, doğum yapan kadınların yardımına koşardı. Astrolojik açıdan en önemlisi, o insanların kaderine ve o devirlerde insanları bugünkünden çok daha fazla ilgilendiren yıldızlar sistemine ve burçlara hükmederdi. Efesde bulunan yüzlerce yazıtta onun özellikleri şöyle sıralanır: Kurucu, kurtarıcı, komutan, yol gösterici, muzaffer, yenilmez, muktedir, öğüt veren, inandıran, (duaları) dinleyen, kabul eden, lütufkar, özgür, yasa yapıcı, kraliçe, en büyük, ışık saçan, beyaz yüzlü, kader tanrıçası, ebe, geyik avcısı ve Zeusun güzel kızı. Sizin anlayacağınız Artemis her derde deva bir tanrıçaydı. Gerçekte o, Hititlilerin Kubabasının ve Friglerin Kibelesinin (Sibel), ve daha eski isimsiz Anadolu tanrıça figürlerinin devamından başka bir şey değildi. Tanrıçanın asıl karakteri doğu kaynaklıdır. Anadolu insanının asla onsuz olamadığı bu Ana Tanrıça geleneği bugün bile Anadoluda her köşede karşımıza çıkar. Anadolu halılarının kenar bordürlerinde çok sık rastlanan eli belinde motifi, Anadoluda bulunan, çıplak göğüslerini elleriyle yukarıya doğru destekleyerek tutan, doğuran, besleyen toprak ana heykelciklerinin stilize edilmiş halidir.
Efesde Artemis olarak gördüğümüz ana tanrıçanın etkisi hıristiyanlığın Roma İmparatorluğunun resmi dini oluşuna değin sürdü. Şehrin en kutsal yeri olan belediye sarayında (Prytaneion) yapılan kazılarda Artemis heykeli şehrin koruyucusu olarak yüz yıllarca durduğu bu yerde adeta itinayla gömülmüş bir durumda bulundu. Sanki hırıstiyanlığın kabul edilişine rağmen Efesliler eski tanrıçalarına duydukları saygıyı onu özünde temsil ettiği toprak ananın kollarında uyumaya bıraktılar, ta ki o tanrının oğlunun annesi olarak tekrar ortaya çıkana kadar