Nee! Cin mi dedin...
İnsanların geceleyin yanından bile geçmeye çekindiği mezarları korkusuzca kazan, devletten ve yasalardan korkmayan definecilerin, korktukları noktalardan biridir, defineyi cinlerin koruduğu inanışı. Tılsım olayı ise apayrı bir konudur. Yıllardır, toprak altında kalan definenin sahiplenilmesi olayıdır tılsım. Bir başka tabirle gün yüzüne çıkamaması. Tılsım inanışına göre, defineyi koruyan güçler, definenin, toprak yüzeyine çıkmasını istemiyor ve insan elinin defineye dokunmasını arzu etmediğinden, değişik şekillere girerek, insanların defineye ulaşmasını önlüyorlar. Bu güçlerin neler olduğu ise tartışılan bir konu. Kimine göre cin, kimine göre ise definenin kendi gücü. Definecilere göre, ne olduğu belirsiz bu güçler, kimi zaman yılan şekline, kimi zaman kurbağa, kimi zaman da değişik böcek şekillerine girerek, insanların defineye sahip olmasını önlüyorlar. Defineci Hüseyin, kendisinin başına bu tür olayın geldiğini söylüyor. Amasya'da, define olduğuna adı gibi emin olduğu yeri kazdıktan sonra, yılanlarla karşılaştığını söyleyen ünlü gezgin Hüseyin, definenin yılan şekline bürünüp, oradan kaybolduğunu belirtiyor. Bazı definecilere göre, tılsımın yanısıra, cinler de defineye sahip çıkıyor. Onların elinden, sahiplendiği defineyi almak, cinlerin, alan insana musallat olması demek. Defineciler arasında bu inanış, oldukça yaygın. Amasya'da, tılsımla karşılaşan Hüseyin, bir başka kazıda da cinlerle karşılaşmış. Cinlerin, sakın bu defineyi alma diye kendisine uyarıda bulunduğunu belirten ünlü gezgin, bu uyarıya uyduğunu ve uyanlara cinlerin kesinlikle musallat olmadıklarını, yıllırın tecrübesiyle(!) söylüyor. Amaç; para, hazine olunca defineciler, cinlerden korunmak için muska, büyü, kısaca akla gelebilecek her tür mistik yola başvuruyorlar. Cinlerin musallat olmaması için, kazı çalışmasında dualar okuyup, muskalar toprağa gömüyorlar. Bazen de kazı yapılan yerde herhangi bir hayvan kesilip kanı toprağa akıtılıyor. Define bulup deliren, olur olmaz yerde bayılan, zürafaların, fillerin üzerine geldiğini söyleyen insanların olduğu da en yaygın söylentiler arasında. Gerçi defineciler bunların söylenti değil gerçek olduğunu söylerler. Tanıdıkları bir çok insana cin musallat olmuştur. Hocaların birçoğu da cinlerin defineyi koruduklarını söylemişler. Bu işle uğraşan, definecilere muska yazan hocalar da az değil.
Cinlerin gerçekten defineleri koruyup korumadığı sorusuna net bir cevap vermek zor. Definecilerin bazılarına bakılırsa, cin olayı tamamen gerçek ve bir çok kişiye cin bu yolla musallat olmuş. Definecilerin bir araya geldikleri, Kadıköy Asya Kıraathanesi'nde görüştüğümüz Mehmet Ulutaş'a göre cin hikayeleri tamamen gerçek. Hemen yanıbaşındaki, Tokatlı Mahmut'a bakılırsa definecilerin hayal ürünü. Ama, tılsım olayı ona göre, gerçek. Bu konuyla ilgili yazılan dini kitapların bazılarına bakılırsa cinler, defineyle irtibatlı olabilir. Bazı kitaplarda ise, definecilerin hayal dünyalarının geniş olmasından dolayı bu tür söylentilerin yayıldığı, tamamen fıtri olan hastalıkların cinlere mal edildiği söylenir.
İstanbul Müftülüğü'nün bizlere yapmış olduğu açıklama ise oldukça net. Müftülük Fetva Dairesi yetkilileri; bu konunun su götürmeyecek kadar net olduğunu, cinlerin, tılsımın defineyle irtibatının mümkün olmadığını, bu tür söylentilerin dinle, muskayla da hiçbir ilgisinin olamayacağını belirtiyorlar.
İnsanların geceleyin yanından bile geçmeye çekindiği mezarları korkusuzca kazan, devletten ve yasalardan korkmayan definecilerin, korktukları noktalardan biridir, defineyi cinlerin koruduğu inanışı. Tılsım olayı ise apayrı bir konudur. Yıllardır, toprak altında kalan definenin sahiplenilmesi olayıdır tılsım. Bir başka tabirle gün yüzüne çıkamaması. Tılsım inanışına göre, defineyi koruyan güçler, definenin, toprak yüzeyine çıkmasını istemiyor ve insan elinin defineye dokunmasını arzu etmediğinden, değişik şekillere girerek, insanların defineye ulaşmasını önlüyorlar. Bu güçlerin neler olduğu ise tartışılan bir konu. Kimine göre cin, kimine göre ise definenin kendi gücü. Definecilere göre, ne olduğu belirsiz bu güçler, kimi zaman yılan şekline, kimi zaman kurbağa, kimi zaman da değişik böcek şekillerine girerek, insanların defineye sahip olmasını önlüyorlar. Defineci Hüseyin, kendisinin başına bu tür olayın geldiğini söylüyor. Amasya'da, define olduğuna adı gibi emin olduğu yeri kazdıktan sonra, yılanlarla karşılaştığını söyleyen ünlü gezgin Hüseyin, definenin yılan şekline bürünüp, oradan kaybolduğunu belirtiyor. Bazı definecilere göre, tılsımın yanısıra, cinler de defineye sahip çıkıyor. Onların elinden, sahiplendiği defineyi almak, cinlerin, alan insana musallat olması demek. Defineciler arasında bu inanış, oldukça yaygın. Amasya'da, tılsımla karşılaşan Hüseyin, bir başka kazıda da cinlerle karşılaşmış. Cinlerin, sakın bu defineyi alma diye kendisine uyarıda bulunduğunu belirten ünlü gezgin, bu uyarıya uyduğunu ve uyanlara cinlerin kesinlikle musallat olmadıklarını, yıllırın tecrübesiyle(!) söylüyor. Amaç; para, hazine olunca defineciler, cinlerden korunmak için muska, büyü, kısaca akla gelebilecek her tür mistik yola başvuruyorlar. Cinlerin musallat olmaması için, kazı çalışmasında dualar okuyup, muskalar toprağa gömüyorlar. Bazen de kazı yapılan yerde herhangi bir hayvan kesilip kanı toprağa akıtılıyor. Define bulup deliren, olur olmaz yerde bayılan, zürafaların, fillerin üzerine geldiğini söyleyen insanların olduğu da en yaygın söylentiler arasında. Gerçi defineciler bunların söylenti değil gerçek olduğunu söylerler. Tanıdıkları bir çok insana cin musallat olmuştur. Hocaların birçoğu da cinlerin defineyi koruduklarını söylemişler. Bu işle uğraşan, definecilere muska yazan hocalar da az değil.
Cinlerin gerçekten defineleri koruyup korumadığı sorusuna net bir cevap vermek zor. Definecilerin bazılarına bakılırsa, cin olayı tamamen gerçek ve bir çok kişiye cin bu yolla musallat olmuş. Definecilerin bir araya geldikleri, Kadıköy Asya Kıraathanesi'nde görüştüğümüz Mehmet Ulutaş'a göre cin hikayeleri tamamen gerçek. Hemen yanıbaşındaki, Tokatlı Mahmut'a bakılırsa definecilerin hayal ürünü. Ama, tılsım olayı ona göre, gerçek. Bu konuyla ilgili yazılan dini kitapların bazılarına bakılırsa cinler, defineyle irtibatlı olabilir. Bazı kitaplarda ise, definecilerin hayal dünyalarının geniş olmasından dolayı bu tür söylentilerin yayıldığı, tamamen fıtri olan hastalıkların cinlere mal edildiği söylenir.
İstanbul Müftülüğü'nün bizlere yapmış olduğu açıklama ise oldukça net. Müftülük Fetva Dairesi yetkilileri; bu konunun su götürmeyecek kadar net olduğunu, cinlerin, tılsımın defineyle irtibatının mümkün olmadığını, bu tür söylentilerin dinle, muskayla da hiçbir ilgisinin olamayacağını belirtiyorlar.