ÇUBUK VE ÇUBUKCULAR ÜZERİNE DOĞRU – EN DOĞRUSU VE GERÇEKLER | Define işaretleri ve anlamları
  • Hoş Geldin Ya Şehr-î Ramazan

ÇUBUK VE ÇUBUKCULAR ÜZERİNE DOĞRU – EN DOĞRUSU VE GERÇEKLER

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,575
Puanları
93


ÇUBUK VE ÇUBUKCULAR ÜZERİNE
DOĞRU – EN DOĞRUSU
VE
GERÇEKLER

Konumuz her ne kadar “çubuk ve çubukçular” üzerine olsa da, öncelikle “doğru ve gerçek nedir?” tanımlarının bilinmesi; sadece konumuz ile sınırlı olmadığı gibi uzmanlığımız dışında bize öğretilen veya empoze edilmeye çalışılan konu ve fikirleri değerlendirmemiz de çok büyük bir etkendir. Bu etkenin ne olduğunu biz de Bir Bilene sorduk; (not: Bir Bilen=İlim)
-Doğru nedir?
-Hangi doğruyu soruyorsunuz?
-Kaç tane doğru var ki?
-Her ilim veya sanat dalının kendi doğrusu vardır. Mesela;
Matematik de doğru;
bir değer. Matematik' te ne olduğu belli olmayan ( ) değerlerden biridir. Hakkında doğru veya doğru değil diye değer yükleyebileceğimiz cümlelerden mümkün olduğu kadar azına "doğru" değeri veririz. Sonra mantıki olarak yeni cümlelerin değerlerini araştırırız.” (alıntıdır)
Sanat ve edebiyatta doğru;
Sanat ve edebiyatta dile gelen, ifade edilen insanlığın değişik hâlleridir. Sanatı bir yansıtma aracı olarak görenler, realiteden, hayatın gerçeğinden hareket edenlerdir. Onlara göre sanatın yönü ve yüzü daima hayata dönüktür. Sanatı anlamak bir nevi insanı anlamaktır. Sanatkâr, kendi döneminin ruhunu ve dokusunu eserine yansıtır. Bunu yansıtırken kültürden kültüre ve döneme ve çağa göre ölçütler değişkenlik gösterir. …. …. (alıntıdır)
Bilimsel Doğru:
“Doğa ve toplum olaylarındaki nedenselliği kavrayarak bunu bilimsel bir yasa biçiminde dile getirmeyi amaçlayan bilimler açısından “doğruluk”, “dile getirdiğimiz bir yargının, yani önermenin konusuyla, olgular ve nesneler arasındaki uygunluğun bulunması” olarak tanımlanır.”(alıntıdır)
Biraz da gerçeklerden bahsedelim. Yine bir bilene sorduk;
Gerçek nedir? Doğruluk nedir?
Kelime anlamına göre gerçeklik, var olan her şeydir. Başka bir deyişle hakikatin kendisidir, gerçek olandır. ... Gerçekliğin bir bilgi durumunu işaret etmesi doğruluk kavramını ortaya çıkarır. Söylenen bir söz gerçeklik ile örtüşüyorsa o söz için “doğrudur” denilir.”(alıntıdır)
Gerçeklik ve Doğruluk aynı şey midir?
“Bu tanımdan anlaşılacağı üzere doğru, gerçeğin aksine soyuttur ve zihinsel bir kavrayışın ürünüdür.
Doğruluk, zihinsel bir genelleme, soyutlama, sınırlama ve çözümlemenin sonucu olarak ortaya çıkar. Bireyin nesneyi zihinsel ve duyusal süreçten geçirerek algılamasıyla ortaya çıkar.”(alıntıdır)
Matematik ve fizik te gerçek nedir?
“Evreni fizik tanımlar ama fizik denklemleri matematiktir. Peki, matematik nesneleri ve sayılar gerçek mi, yoksa formalizm midir? ..... Sahi, fiziksel gerçeklik nedir? Matematik insan icadıdır görüşünü dile getiren yazıda, bir şeyi ifade etmekte kullandığımız dilin kuralları o şeyin kendisi değildir. Fizik, özünde matematik midir? ve tüm matematik gerçek midir?.......” (alıntıdır)
Felsefe de Gerçeklik - Doğruluk nedir?
“Doğruluk, hakikat olarak da kullanılan felsefe terimi ya da kategorisi. ... Doğruluk, doğrulanabilir bilginin kuramsal ifadesidir. Buna göre doğruluk var olana dair bildirimde bulunan özneyle birlikte mümkündür. Özne-nesne ilişkisi bağlamında yer alan ve öznenin nesneyi bilişinin niteliğini belirten bir kategoridir.”(alıntıdır)
İlim ve sanat ta “doğru ve gerçekliğe” bir de “Din ve inanç” ta doğruluk ve gerçekliği katar isek, konumuz çok dağılmış gibi gözükecek ama işin aslı öyle değil. Yazımızın içerisinde ne demek istediğimiz çok daha iyi anlaşılacaktır.
Yukarıda ki ifadeleri aklımızın bir köşesinde tutalım ve konumuza girelim.
Günümüzde teknolojinin hızlı ilerleyişi, insanoğlunun yaşam kalitesi arttırdığı gibi hayatımızı kolaylaştırmakta, çabuklaştırmaktadır. Bunun en güzel örneği ise; bilgiye erişimdir. Bilgisayarı, akıllı cep telefonu ve interneti olan herkes, istediği bilgiye kolaylıkla ulaşabilmektedir. Ancak her nimetin bir de külfeti vardır. Bilgi konusunun külfeti ise; güncel tabir ile “ bilgi kirliliğidir”. Uzmanı olduğumuz bir konudaki eksiğimizi tamamlamak veya hatırlamak için nereye ve nasıl bakılacağını biliriz. Konu hakkında yazılmış onlarca bilgiyi bir çırpıda eleriz. Ancak; ya konu hakkında çok az veya hiçbir şey bilmiyorsak? Okuduğumuz veya gördüğümüz bir şeyi neye göre ve nasıl değerlendireceğiz? Aklımıza mı güveneceğiz? Kendi doğrularımıza göre mi? Yoksa “Bir Bilen” den yardım mı alacağız? İşte sorun burada başlıyor. Benim aklım böyle şeylere pek kesmez diyor isek, Bir Bilenden yardım alalım.
Asli konumuz “çubuk ve çubukçular” olduğuna göre ondan örnek verelim;
Her hangi bir görsel veya yazılı basında bazı insanların, bazı cisimler kullanarak yeraltından geçen suyu veya yeraltında gömülü bazı madenleri tespit edebildiğine hayretle şahit olduk. Merakımızı gidermek ve bu işin aslını “ilmin bakış açısıyla” öğrenmek istedik. Bir Bilenden tavsiye istedik. Bize tavsiyesi şöyle idi;
-Öncelikle bu işlerle ilgili olabileceğini tahmin ettiğin 6 farklı ilim dalından 3‘er kişilik uzman ekip oluştur. .(önemli not; ilim dalları ihtiyaca binaen farklılık gösterebileceği gibi daha farklı ilim dalları da ilave edilebilir.)
Sonra bu işlerde mahir olduğunu söyleyen birbirinden tamamen farklı 5 kişi bul.
Daha sonra ise, şüpheye mahal vermeyecek 2 farklı test alanı oluştur.
En son ise; seçilmiş mahir kişileri, yaptıkları uygulamaları, test sahalarını kısaca yapılacak tüm işlemleri kayıt altına alabilecek sistemi kur.

Denileni yaptık ve İlim ekiplerini şu dallardan seçtik;
Din adamları
Semavi dinler ve dünya üzerinde “inanç ve din” diye yapılan uygulamalar hakkında uzmanlaşmış kişiler,
Tıp adamları
İnsan anatomisi, hastalıklar ile insan ve madde arasındaki ilişkiler gibi dallarında uzmanlaşmış kişiler,
Sosyoloji uzmanları
Bilgi Sosyolojisi, Bilim Sosyolojisi, Çalışma Sosyolojisi, Ahlâk Sosyolojisi, Aile Sosyolojisi gibi konusunda uzmanlaşmış kişiler,
Elektrik ve elektronik uzmanları
Elektromagnetik, Mikroelektronik, Mikrodalga, Sinyal İşleme gibi dallarında uzmanlaşmış kimseler,
Maden ve Jeofizik adamları
Uygulamalı jeofizik, Mineral fiziği, Arkeojeofizik (Arkeoloji jeofiziği), Atmosfer Elektriği ve Yer Manyetik Alanı gibi dallarda uzmanlaşmış kişiler,
Fizik uzmanları
Yoğun madde fiziği, Biyofizik, Matematiksel fizik, Elektromanyetizma gibi dallarında uzmanlaşmış kişiler.
(Mahir kişilerin özellikleri ve uygulamalarını uzman bilirkişilerin hazırlanmış raporlarından öğrenebiliriz.)
Birinci test sahamız;
Yeraltından geçen bir su kaynağı ve dikkatlice bakılsa bile fark edilmeyecek bir şekilde muhtelif yerlere gömülmüş işlenmiş madenler içermesi (altın bilezik, bronz heykel, gümüş kap kacak gibi) ve bulundukları yerleri gösterir, işaretlenmiş arazi krokisinin birer örneğinin bilirkişilere verilmesi,
İkinci test sahamız;
Yeraltından geçen bir su kaynağı ve dikkatlice bakılsa bile fark edilmeyecek bir şekilde muhtelif yerlere gömülmüş ancak doğada işlenmemiş halde bulunan madenler içermesi (kısaca mineral diyebiliriz) ve bulundukları yerleri gösterir, işaretlenmiş arazi krokisinin birer örneğinin bilirkişilere verilmesi.
Bir Bilenin tavsiyesi doğrultusunda gerekli hazırlıklar yapıldı ise, uygulamaya geçelim.
Önce her hangi bir mahir kişi ve mesleğinde uzmanlaşmış bilirkişiler ile ilk test sahamıza gidelim ve mahir kişiden “neyi, nasıl” kullanması gerekiyor ise kullanarak maharetini göstermesini isteyelim.
Uzmanlardan oluşan ekiplere ise, işlerini rahatlıkla yapabilmesi için gereken kolaylığı gösterilim. Uzmanlıkları doğrultusunda yapılması gereken işlemleri yapmasını ve gerekli notların tutulmasını isteyelim. Yapılan tüm işlemleri ise kayıt altına almayı unutmayalım.
Daha sonra uzmanlar ve aynı mahir kişi ile ikinci test sahamıza geçelim. Yukarıda sayılan uygulamaları sadece mahir kişiler değiştirilerek tekrar edelim. Kısaca beş farklı mahir kişiye aynı uygulamaları yaptıralım. Ancak asla mahir kişilere baskı oluşturabilecek söylem veya işlemde bulunmayalım. Bırakalım “neyi-nasıl” istiyor ise öyle yapsın. Ayrıca burada en çok dikkat edilmesi gereken şey, bilirkişilerin yanılgıya, şüpheye düşmesini önlemek için sorulan sorulara mahir kişiler tarafından “doğru ve gerçeği” yansıtır cevapların verilmesidir.
Yukarıda sayılan uygulamalar bittikten sonra bilirkişilerin raporlarını gözden geçirelim;
Din Adamlarının Raporu; (özetle)
Bizler bu çalışmanın içeriğini ve bizden istenilenleri buraya geldiğimizde öğrendik. Bize verilen işaretli arazi krokisine istinaden sergilenen meziyetleri takip ettik. İlk test sahasında maharetini sergileyen kişiler ellerine bazı cisimler alarak araziyi gezmişler ve gösterdikleri yerlerde; buradan su geçiyor, burada …. ,var, şurada …. var diye beyanda bulunmuşlardır. Bizler elimizdeki işaretli krokiden takip ettiğimizde ise, gösterilen yerler ile kroki üzerinde işaretli şeylerin bire bir örtüştüğünü gördük. İkinci test sahasında ise çok büyük oranda yanıldıklarını gözlemledik.
Uzmanlığımız doğrultusunda yaptığımız gözlemlerde;
İlk mahir kişi; meziyetini sergilemeden hemen önce bir tavuk alıp başının üstünde döndürüp, döndürüp duvara çarpmıştır. Sebebini sorduğumuzda ise günahlarından arındığını, temizlenmiş bir şekilde başlamak istediğini söylemiştir.
İkinci mahir kişi ise; haça asılı bir heykelin önüne çeşitli çiçekler koymuş, dua etmiş ve üzerine kutsal dediği sudan serpiştirmiştir. Sebebini ise, günahlarından temizlenmiş bir şekilde başlamak istediğini söylemiştir.
Üçüncü mahir kişi ise; önce elini, yüzünü, ayaklarını yıkamış ve belli bir istikamete dönerek namaz denilen ibadetini yerine getirmiştir.
Dördüncü mahir kişi ise; yerde bir ateş yakmış ve etrafında “hanga da, hunga da” diyerek dans etmiş, bizim göremediğimiz ancak kendisinin gördüğünü iddia ettiği varlıklarla konuşmuştur. Sebebini ise kutsal varlıklardan yardım almak olarak açıklamıştır.
Beşinci mahir kişi ise; diğer dördünün ibadet diye yaptıkları şeyler ile adeta dalga geçmiş, ben böyle şeylere inanmam. Boş işler bunlar diyerek “ateist” olduğunu beyan etmiştir.
Bizler bilirkişiler olarak ortak kanaatimiz odur ki; sergilenen bu meziyetin “ din, inanç ve kutsallık” ile bir ilgisi olmadığıdır.
Tıp Adamları Raporu;(özetle)
Bizler bu çalışmanın içeriğini ve bizden istenilenleri buraya geldiğimizde öğrendik. Bize verilen işaretli arazi krokisine istinaden sergilenen meziyetleri takip ettik. İlk test sahasında maharetini sergileyen kişiler ellerine bazı cisimler alarak araziyi gezmişler ve gösterdikleri yerlerde, buradan su geçiyor, burada …. var, şurada …. var diye beyanda bulunmuşlardır. Bizler elimizdeki işaretli krokiden takip ettiğimizde ise, gösterilen yerler ile kroki üzerinde işaretli şeylerin bire bir örtüştüğünü gördük. Ancak ikinci test sahasında ise çok büyük oranda yanıldıklarını gözlemledik.
Uzmanlığımız doğrultusunda yaptığımız gözlemlerde;
Meziyetlerini sergileyen kişilerin fiziki yapıları birbirlerine benzemediği görülmüştür. Birisi boylu-poslu, birisi atletik yapılı, birisi ufak-tefek, birisi siyaha yakın esmer, birisi de bedensel olarak engelli.
Cinsiyet olarak da dördünün erkek, birisin de kadın olduğu gözlemlenmiştir.
Bizler buraya gelir iken yanımızda her hangi bir tıbbi cihaz ve ekipman getirmediğimiz için sağlıkları konusunda kişilerin beyanı üzerine yaptığımız gözlemlerde;
Birisi son derece sağlıklı olduğunu, hastalık nedir bilmediği,
Birisi ise, normal bir sağlığa sahip olduğunu, arada sırada hastalandığını,
Bir diğeri ise, sağlığına son derece dikkat ettiğini, sağlık sorunu yaşamamak için tavsiye edilen her şeyi (takviye gıda, vitamin, spor gibi) yaptığını,
Diğer birisi ise, tansiyon, şeker, kalp gibi kronik hastalıklara mustarip olduğunu ve sürekli ilaç kullandığını,
Bedensel engelli ise, engeline istinaden hareket kabiliyetinin sınırlı olduğunu, buna bağlı olarak da sağlık sorunları yaşadığını beyan etmişlerdir.
Arama-bulma da kullandıkları cisimler ile kişilerin fiziki yapıları, cinsiyeti, sağlık durumları arasında bir bağlantı olup olmadığı anlamak için; Diğer ilgili ilim dalları ile beraber ileri düzeyde tetkik ve analizlerin yapılması gerekmektedir.
Bizler bilirkişiler olarak ilk etaptaki ortak kanaatimiz odur ki; yaptığımız gözlemler ve kişi beyanlarına göre sergilenen bu meziyetlerin; “fiziki yapı, cinsiyet, sağlık durumları ve sağlığa etki eden faktörler” ile bir ilişiği bulunmamaktadır.
Sosyoloji Uzmanları Raporu;
(özetle)
Bizler bu çalışmanın içeriğini ve bizden istenilenleri buraya geldiğimizde öğrendik. Bize verilen işaretli arazi krokisine istinaden sergilenen meziyetleri takip ettik. İlk test sahasında maharetini sergileyen kişiler ellerine bazı cisimler alarak araziyi gezmişler ve gösterdikleri yerlerde, buradan su geçiyor, burada …. var, şurada …. var diye beyanda bulunmuşlardır. Bizler elimizdeki işaretli krokiden takip ettiğimizde ise, gösterilen yerler ile kroki üzerinde işaretli şeylerin bire bir örtüştüğünü gördük. Ancak ikinci test sahasında ise çok büyük oranda yanıldıklarını gözlemledik.
Uzmanlığımız doğrultusunda yaptığımız gözlemlerde;
Meziyetlerini sergileyen kişilerin yaşam tarzları, sosyal hayatları, aile ve ahlaki değerleri birbirine benzemediği gibi, bilgi ve ilimsel değerlerini, bireysel ve sosyal hayata yansıtmaları da birbirine benzememektedir. Şöyle ki;
Mahir kişilerden birisi; kendisi ve kendisi gibi inananların ”üstün ırk olduğuna ve her şeyin onlara hizmet etmek için yaratıldığına, kısaca dünyanın efendileri olduğuna ve bu görüşe göre yaşam tarzlarını” belirlediği,
Diğerlerinin ise; yetiştikleri çevre ve kültüre göre “yaşam tarzlarını, sosyal hayatlarını, aile ve ahlaki değerlerini” idame ettikleri gözlenmiştir.
Bilgi ve ilimsel değerlerini ise;
Bazıları yalnızca şahsi çıkar ve menfaatler doğrultusunda kullandıkları,
Bazılarının ise edindikleri bilgi ve tecrübeleri “din, ırk, cinsiyet, menfaat” gibi ayrım yapmadan paylaşmaktan çekinmedikleri gözlenmiştir.
Bizler bilirkişiler olarak ortak kanaatimiz odur ki; yaptığımız gözlemler ve kişi beyanlarına göre sergilenen bu meziyete; “yaşam tarzları, sosyal hayatları, aile ve ahlaki değerler ile bilgi-ilim” gibi faktörlerin bir etkisi bulunmamaktadır.
Elektrik ve Elektronik Uzmanları Raporu;
(özetle)
Bizler bu çalışmanın içeriğini ve bizden istenilenleri buraya geldiğimizde öğrendik. Bize verilen işaretli arazi krokisine istinaden sergilenen meziyetleri takip ettik. İlk test sahasında maharetini sergileyen kişiler ellerine bazı cisimler alarak araziyi gezmişler ve gösterdikleri yerlerde, buradan su geçiyor, burada …. ,var, şurada …. var diye beyanda bulunmuşlardır. Bizler elimizdeki işaretli krokiden takip ettiğimizde ise, gösterilen yerler ile kroki üzerinde işaretli şeylerin bire bir örtüştüğünü gördük. Ancak ikinci test sahasında ise çok büyük oranda yanıldıklarını gözlemledik.
Uzmanlığımız doğrultusunda yaptığımız gözlemlerde;
Bazı mahir kişiler meziyetlerini sergilerken “akü” denilen enerji kaynağını kullandığını gözlemledik. Kimisi (+) kutuptan gelen kabloyu sağ elinde tuttuğu çubuğa bağlamış, (-) kutuptan gelen kabloyu ise, sol elinde tuttuğu çubuğa bağlamıştır. Bir diğeri ise, bunun tam tersini yapmıştır. Bir diğeri ise aynı işlemi farklı bir çubukla uygulamıştır. (misal; birisi bakır çubuk, diğeri gümüş çubuk kullanmıştır.)
Bir diğeri ise; kondansatör, direnç gibi elektronikte kullanılan malzemelerden hazırladığı aparattan yararlanmıştır.
Bir diğeri ise, mahiyetini bilmediğimiz bir cihaz kullanmıştır.
Kendileri ile yaptığımız görüşmelerde; bazı mahir kişiler biyoenerjilerini arttırmak için “akü” den elektrik takviyesi aldıklarını (+) ve (-) kutupların farklı ellerde tutulmasını ise; aradıkları madeni “bulmak veya görmemek” olarak açıklamışlardır.
Elektronik cihaz ve aparat kullanan kişiler ise, bu uygulamanın “ilimsel” bir izahını yapamamış sadece duyduklarını veya gördüklerini uyguladıklarını söylemişlerdir.
Bizler bilirkişiler olarak ortak kanaatimiz odur ki; yaptığımız gözlemler ve kişi beyanlarına göre sergilenen; “uygulamada kullanılan elektrik enerjisi ve elektronik aparat veya cihazların” bu meziyete etkisi bulunmamaktadır.
Maden ve Jeofizik Uzmanları Raporu
(özetle)
Bizler bu çalışmanın içeriğini ve bizden istenilenleri buraya geldiğimizde öğrendik. Bize verilen işaretli arazi krokisine istinaden sergilenen meziyetleri takip ettik. İlk test sahasında maharetini sergileyen kişiler ellerine bazı cisimler alarak araziyi gezmişler ve gösterdikleri yerlerde, buradan su geçiyor, burada …. ,var, şurada …. var diye beyanda bulunmuşlardır. Bizler elimizdeki işaretli krokiden takip ettiğimizde ise, gösterilen yerler ile kroki üzerinde işaretli şeylerin bire bir örtüştüğünü gördük. Ancak ikinci test sahasında ise çok büyük oranda yanıldıklarını gözlemledik.
Uzmanlığımız doğrultusunda yaptığımız gözlemlerde;
Birinci ve ikinci test sahalarında gömülü cisimlerin işlenmiş maden ve minerallerden oluştuğunu gördük. Ayrıca mahir kişilerin kullandıkları cisimlerin bazılarının sadece işlenmiş maden, bazılarının ise karışık işlenmiş madenden oluştuğunu gözlemledik. (misal: (L) tipi çubukların kısa tarafı bakır, uzun tarafı gümüş madeni gibi) bazıları ise, ağaç çatal çubuklar kullanmıştır.
Bazıları arama-bulmaya “kuzey” yönünden başlamış “güneye” doğru yönelmişlerdir.
Bazıları ise tam aksi yönde yani “güneyden kuzeye“ yönelerek arama-bulmaya başlamışlardır.
Bazıları ise belirli bir yönden değil, kendisine en uygun bir yerden arama-bulmaya başlamıştır.
Bazıları “karışık madenlerden oluşan çubuk, bazıları ise bakır, gümüş, galvaniz tel gibi” işlenmiş madenlerden oluşan çubuklar kullanmışlardır.
Bazıları arama-bulmaya; sabahın ilk saatlerinde (güneş doğmadan hemen önce) başlamış, diğerleri ise günün muhtelif saatlerinde arama-bulmaya başlamışlardır.
Bazıları kullandıkları çubukları diz boyu yükseklikte, bazıları bel seviyesinde, bazıları ise başının üstünde tuttuğu gözlenmiştir.
Bazıları ellerinde tuttukları çubuklara istinaden bazı “işlenmiş maden ve mineralleri” de vücuduna temas edecek bir şekilde veya ellerine tutmuşlardır.
Bazıları ise belli bir büyüklükteki bir “mıknatısı” toprak üzerine bırakmış veya yüzeyin hemen altına gömmüş, bazıları arama-bulmaya hemen başlamış, bazıları ise birkaç saat bekledikten sonra arama-bulmaya başlamıştır. Gerekçe olarak da, gömülü cisimlerin yaydığı sinyali ve manyetik alanı etkilemek olduğu şeklinde beyan etmişlerdir.
Bizler bilirkişiler olarak ortak kanaatimiz odur ki; yaptığımız gözlemler ve kişi beyanlarına göre sergilenen bu meziyete; “manyetik alanı etkileme ve uygulamada kullanılan cisimler ile kullanım şekillerinin” bir etkisi bulunmamaktadır.
Fizik uzmanlarının raporu;(
çok kısa özetle)
Bizler bu çalışmanın içeriğini ve bizden istenilenleri buraya geldiğimizde öğrendik. Bize verilen işaretli arazi krokisine istinaden sergilenen meziyetleri takip ettik. İlk test sahasında maharetini sergileyen kişiler ellerine bazı cisimler alarak araziyi gezmişler ve gösterdikleri yerlerde, buradan su geçiyor, burada …. ,var, şurada …. var diye beyanda bulunmuşlardır. Bizler elimizdeki işaretli krokiden takip ettiğimizde ise, gösterilen yerler ile kroki üzerinde işaretli şeylerin bire bir örtüştüğünü gördük. Ancak ikinci test sahasında ise çok büyük oranda yanıldıklarını gözlemledik.
Uzmanlığımız doğrultusunda yaptığımız gözlemlerde;
Uygulamada kullanılan cisimler ile uygulama yöntemleri, bilinen hiçbir fizik kuralına uymamaktadır.
(önemli not;
bilirkişi raporlarının resmi bir hüviyeti bulunmamaktadır.)

Yukarıdaki uzman raporlarını toparlayıp özetleyelim;
İlim adamları daha önce hiç karşılaşmadıkları bir olayı uzmanlıklarının gerektirdiği şekilde değerlendirmişlerdir. İlk test sahasında yapılan arama-bulma çalışmalarını yani; gömülü olan nesle ile kişilerin söylediklerini “tutarlı” olarak nitelemişler ancak ikinci test sahasında gömülü olan nesle ile kişilerin söylediklerinin “tutarlı olmadığını” beyan etmişlerdir.
Bu tutarsızlıktan yola çıkarak; kullanılan cisimler ile uygulanan yöntemlerin bu meziyete bir etkisinin olmadığı görüşüne varmışlardır. Eğer bir etkenin varlığında ısrarcı olunur ise, bu etkenlerin ileri düzeyde sadece bir ilim dalı ile değil, yukarıda sayılan ilim dalları ve ihtiyaca binaen başka ilim dalları ile ortak bir çalışma yapılması gerektiğini beyan etmişlerdir.
Şimdi bu raporları bir de “akıl” süzgecinden geçirelim;
İlim adamları bu çalışmanın sonuçlarını “durum tespiti” şeklinde vermişler. “Doğrudur-Gerçektir” diyememişler, onlardan istenen ilimlerinin gereğini yapmışlar. Uyguladığım “yöntem-kullandığım cisimler veya cihazların etkisi var” diye ısrar edilir ise, “ileri düzeyde araştırılması gerekir” görüşleri “doğru-en doğrusu ve gerçekleri” içereceği için topu bilim adamlarına atmışlardır.
Peki, bilim adamları bu çalışmayı dikkate alır mı? Akademik düzeyde değerlendirir mi? HAYIR.
Gerekçe olarak onlarca sebep gösterebilirim. Mesela; “test sahasının toprak yapısı hangi kriterlere göre seçildi? Test sahasında gömülü cisimlerin derinliğinde hangi kriterler baz alındı? İşlenmiş malzemelerin karışım oranlarında hangi kriterler baz alındı? Mahir kişilerin yaş aralıklarında hangi kriterler dikkate alındı? Çubukları omuz hizasında tutmakla, diz seviyesinde tutmanın insan vücudunda ne gibi değişimlere sebep olduğu gibi diğer kriterleri, ayrıntıları” da en ince noktasına kadar araştırdığından, kanaatimce bu çalışmayı ancak rivayet olarak değerlendirirler.
İlim adamları “durum tespiti”, bilim adamları “rivayet” olarak değerlendirdi. Bize “ Doğru-En doğrusu-Gerçekler” lazım diyoruz ama bakalım her doğru gerçekleri yansıtıyor mu? Bir kurgu yapalım;
Şehir içi trafiğinde yol alan bir araba bir kişiye çarpıyor. Şoför frene basmasına rağmen kişi tekerlek altında kaldığı için “o kişi” ölüyor. Bu haberi alan yakınları olay yerine geliyor ve şoförü feci şekilde tartaklamaya başlıyorlar. Gerekçe olarak da; hız sınırına uymamış, çok hız yapıyordu. Yoksa ölüm olmazdı. Diyorlar.
Buradaki doğruya bakalım; bir araba bir kişiye çarpmış ve ölümüne sebep olmuş. Doğru mu? Doğru.
Devam edelim;
Oradan birisi olaya müdahale ediyor ve şoförü onların elinden almaya çalışıyor. Bir taraftan da bağırıyor; ben olayı gördüm. Bu şoför hız falan yapmıyordu. Ölen kişi bir an da arabanın önüne düştü. Şoför anın da frene bastı ama tekerlek altında kaldığı için öldü diyor. Şoför ile görgü tanığının hiçbir bağlantısı yok. Görgü tanığı sözüne güvenilir saygın bir kişilik.
Değerlendirelim;
Ölen kişi bir anda arabanın önüne düşmüş. Şoför anında frene basmış ama tekerlek altında kaldığı için vefat etmiş. O zaman “en doğrusu” budur diyebiliriz.
Devam edelim; emniyet ve savcılık şoför ile görgü tanığını dinliyor ama karar vermeden önce bir de kamera kayıtlarına bakalım deniyor. Kamera kayıtları incelendiğin de ise “gerçek” ortaya çıkıyor. Birisi tam araba geçer iken ölen kişiyi yola doğru itiyor.
Konumuza dönelim.
Yukarıda yapılan çalışmalardan hangisi doğru?
Hangisi en doğrusu?
Hangisi gerçek?
Burada akıl ne diyor?
Ona bakalım.;
Her ilmin bir dayanağı vardır. Mesnetsiz ilim olmaz.
Peki. Bizim burada ki dayanağımız nedir? Yukarıdaki tanımlar. Matematik te doğru, fizikte doğru, sosyoloji de doğru ….. ….. vb. Bu tanımlara bakarak önce doğruyu sonra gerçeği veya önce gerçeği, sonra doğruyu bulabiliriz.
-sizin gibi cahillerle uğraşamam. Silin benim üyeliğimi.
İşletme okuyup, tıp doktoru gibi ahkâm kesen, yukarıdaki sözleri ve daha fazlasını sarf eden akıllı kardeşim; sen bize bir zahmet anlat bakılım, doğrusu-en doğrusu ve gerçeği.

Çok zorlamayalım. Aklın üstünde akıl vardır. Derler. Bizde o ‘üst akıl’ la soralım, görüşünü alalım;
-Ortada bir “durum tespiti” bir de “rivayet” var. Bize doğru mu lazım? Yoksa gerçek mi lazım?
-Tanımları okuduysanız orada şöyle yazıyordu; “Kelime anlamına göre gerçeklik, var olan her şeydir. Başka bir deyişle hakikatin kendisidir, gerçek olandır”
-Burada ki gerçek; böyle bir meziyetin “var” olduğudur. Durum tespiti, “gerçeği” yansıttığı şeklinde de söylenebilir.
“Söylenen bir söz, yapılan bir eylem gerçeklik ile örtüşüyorsa o söz ve eylem için doğrudur denilir”
-Kişilerin ellerine çeşitli cisimler alarak gömülü cisimleri tahminlerindeki tutarlılığı veya yanılması “doğrululuğunu” gösterir.
-En doğrusunu ise; bilim adamları çözecektir.
-Ancak sizler bir bilenin aklı (= ilim) ile hüküm verirken, bizler bu hükümlere riayet ettiğimiz gibi başka kıstasları da dikkate alırız. Mesela; getirisini-götürüsünü nelermiş? Diye bir bakarız. Hadi bir bakalım;
Bir kişi eline çeşitli cisimlerden yapılmış bazı materyalleri alıyor ve yerin altında olan bir şeyi tespit ediyor. Böyle bir tespitin varlığı güzel bir şey. Fakat tahminlerinde çok sık yanılmaları ise, düşündürücü.
-Böyle bir meziyeti “ilimselleştirme” çalışmalarına değer mi? Değmez mi? Diye değerlendirirsek;
-Öyle gözüküyor ki; ileri bir teknoloji gerektirmesi (ki bu da artı maliyet demek), birkaç ilim dalının bir araya gelmesi ve çok uzun bir süreç isteyecek. Günümüz teknolojisinin bu konuda geliştirdiği bir alet veya cihaz var mı? Diye bakıldığında, var olduğu, ancak istenilen düzeyde olmadığı görünüyor.
-Durum tespitinden de anlaşılıyor ki; bu meziyet şahsa ait bir özelliktir. Şahsa münhasır bir meziyeti bu tarz araştırmak ise akıl karı değildir. Çünkü yapılan tüm harcamalar veya geçen zaman bir kayıptır. Öz kaynakların bu şekilde heba edilmesi kimseye bir fayda getirmez. Unutmayalım ki, dün “metafizik, doğaüstü” dediklerimiz bugün hayatın gerçekleri olmuştur. Bu gerçekler “ilmin” gelişmesiyle kazanılmış, öğrenilmiştir.
Neye göre fayda veya zarar hesabını yapıyorsun? Diye sorulmadan, bizler dayanağımızı belirtelim;
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.” (T2416 Tirmizî, Sıfatü"l-kıyâme, 1)
-Şahsa münhasır bir meziyetin araştırılmasından ziyade, kaynakların günümüz teknolojisinin gelişmesinde harcanması, tüm insanlığa fayda sağlayacaktır. Eğer bu dayanağımızdan başka bir mesnet arar isek, sonumuz hüsran olacaktır.

Çubuk ve çubukçular üzerine bir bilenin tavsiyesini uyguladık. Sonuçları akıl süzgecinden geçirdik, üstüne bir de üst akıldan yardım aldık. Sonuçlarından herkes kendi bilgi, tecrübe ve kabiliyetine göre pay çıkaracaktır. Bizlere de şu hatırlatmayı yapmak düşer;
Konu hakkında hiçbir bilgin yok iken, okuduğun, gördüğün veya izlediğin bir çubukçuyu hemen “olmaz böyle bir şey, bunlar şarlatan, istismarcı” diye yaftalama. Gerçekleri araştır.
Eğer bu konuya yeni merak saldıysan ve bu meziyetin sende de var olup olmadığını öğrenmek istiyor isen; konu hakkında yazılmış yazıları oku. Kullanılan çubukları, uygulanan yöntemleri test et. Hediyesi … bin lira olan çubuklara paranı kaptırma. Sakın ha sakın; saçlarını kadınlar gibi tepesinde topuz yapmış, top sakallı, avaneleri tarafından göklere çıkarılan kişinin “konferanslarıma katılın, ben bunu size öğretirim.” Sözlerine kanmayın. Hem paranızı heba etmiş olursunuz, hem de temsil ettiği sapık inançlarına alet olursunuz. (son cümle İslam inancını taşıyanlar içindir)
Eğer böyle bir meziyete sahip isen de; “benim kullandığım çubuk en iyisidir, en iyi yöntem benim yöntemimdir” diye videolarda parmak sallama. Kaleme aldığın yazılarında “ölümüne” savunduğun yöntemlerin ilim karşısında ki geçerliliğini sorgula. Eğer savunacak ilme sahip değil isen; “Benim böyle bir meziyetim var. Kendime göre veya okuduklarıma istinaden bazı şeyler uyguluyorum. Ancak nasıl oluyor da buluyorum, tespit ediyorum. Bilmiyorum”. de. De ki; senin yöntemlerinin dışında farklı yöntemler uygulayan diğer çubukçuları zan altında bırakma. Ön yargılı kişilerin ekmeğine yağ sürme. İlim karşısında küçük düşmek istemiyorsak, bilmiyorum demek en eftali’ dir.
Eğer en doğrusuna ulaşmak istiyor isek, diğer meziyet sahipleriyle istişare edelim.
-Ben böyle bir çubuk ve şöyle bir yöntem uyguluyorum. Başarılı olduğum kadar, çokça da yanılıyorum. Siz de durum nasıl? diyerek, birbirimizin tecrübelerini paylaşalım, test edelim, uygulayalım. Şahsımıza en uygun olanı bulmaya çalışalım.
Ama en önemlisi; önce kendimizi bilelim, tanıyalım ki, başkasına da faydamız olsun.

Anahtar kelimeler; Durum tespiti, rivayet.

BORNOVALI
Önemli NOT
: kaleme alınan yazı; konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan veya çok az bilgi sahibi olanlara ve toplumun her kesimine hitap edebilmesi için sade bir anlatım dili kullanılmıştır.
Bahse konu kişilerin fiziksel ve diğer özellikleri mübalağlıdır.
Ayrıca bahse konu çalışma farklı zaman, farklı mekân ve farklı farklı kişilerce gayri resmi yapılmış olup, konu bütünlüğü içirmesi için kurgulanmıştır. Gayri resmi olduğundan, bilimsel araştırmalarda kaynak veya referans olarak gösterilmesi, kullanılması uygun değildir. Sadece bilgilendirme amacı içermektedir.
 

Necat.

Emektar
Forum Düzeni
Admin
Katılım
26 Mart 2018
Mesajlar
3,022
Beğeni
9,509
Puanları
113
Yaş
60
Konum
Ankara
Bornovalı ustamızın yazılarını özlemiştik. "Konu hakkında hiçbir bilgin yok iken, okuduğun, gördüğün veya izlediğin bir çubukçuyu hemen “olmaz böyle bir şey, bunlar şarlatan, istismarcı” diye yaftalama. Gerçekleri araştır.
Eğer bu konuya yeni merak saldıysan ve bu meziyetin sende de var olup olmadığını öğrenmek istiyor isen; konu hakkında yazılmış yazıları oku. Kullanılan çubukları, uygulanan yöntemleri test et. Hediyesi … bin lira olan çubuklara paranı kaptırma."

Bu işe ilgi duyan arkadaşlar için bu kısmı çok önemli. Bu çubuk her şeyi bulur demek yanılgıdır, doğrusu ben bununla istediğim şeyi buluyorum senin içinde aynısı olur mu bilmem demek olmalıdır. Ustam ellerinize sağlık. Yazınızı çok beğendim. Allaha emanet olunuz.
 

MAVRAN

Super Moderatör
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,109
Beğeni
8,687
Puanları
113
Yaş
56
Konum
Trabzon_Kocaeli
@bornovalı Ustam büyük bir keyifle okudum, bazı bölümleri dönüp yeniden okudum. Eline emeğine sağlık.
40 yıla yakındır bu işin fiilen içindeyim, yeni gelen bilgiyi bildiklerimi bir kenara koyar, dinler, okur, izlerim sonra bildiklerimle karşılaştırır değerlendirir ve hangisine inanır güvenirsem onu uygularım.
Saygılar sağlıklı günler dilerim.
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,758
Beğeni
22,056
Puanları
113
Konum
Erzincan
insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.” (T2416 Tirmizî, Sıfatü"l-kıyâme, 1)

Allah cc. razı olsun ustam razı olduğu istikamette sabit kılsın inşallah...
 

Toprak2425

Kullanıcı
Katılım
26 Ocak 2022
Mesajlar
30
Beğeni
64
Puanları
18
Emeğinize sağlık @bornovalı konuyu çok harika açıklamış ve bizler kendimizi nasıl ifade edebilirize örnek olmuşsunuz teşekkürler.

''“konferanslarıma katılın, ben bunu size öğretirim.” Sözlerine kanmayın. Hem paranızı heba etmiş olursunuz,
bu sözlerin sahibi için bu denli açık bir beyanda bulunmanız ,cubukçuluğun ne denli bağımsız olması gerekliliğini ortay koymuş.
 
Üst