bir küp dip kısmı(yağ-bakliyat-şarap-hazine)saklamak için yapılmış olabilir içindeki kısım betonlaşmış olabileceği gibi bazı bu tip imalathanelerde küpün alt kısmını hazırlamak için yapılmış hazır kalıp ta olabilir.
alıntı.....
1. Çanak Çömleğin Arkeologlar İçin Önemi
Kil kökenli maddelerden yapılan kap kacaklar genel olarak üçe ayrılmaktadırlar. Türkçede ilkel yöntemlerle yapılmış ve sırlanmamış olanlar, genel olarak, çanak çömlek; çanak çömlek gibi düşük ısıda fırınlanmış ama sırlanmış olanlar seramik (batı dillerinde seramik ya da keramik fırınlama ya da yapım tekniğine bakılmaksızın çanak çömleği de içeren bir kavram olarak kullanılmaktadır); ergime derecesine dek ısıtıldıktan sonra camsı bir yapıya sahip olanlar ise sırlı olsun olmasın- porselen olarak tanımlanmaktadır.
İnsan kap kacaklarını kilden yapmaya ve ateşte pişirerek bugünlere kadar ulaşmasını sağlamaya Neolitik Çağla birlikte başlamış olsa da kil, ilk olarak Neolitik Çağdan daha önce, yaklaşık 22 bin yıl önce, Üst Paleolitik Çağda bir takım heykelciklerin yapılması için insanlarca kullanılmaya başlanmıştı. Kil Neolitik Çağla birlikte yalnız çanak çömlek yapımında değil mimaride de önemli bir görev üstlendi. Dal örgü duvarların, tabanların, ambarların sıvanmasında, ocakların, sekilerin ve kerpiç duvarların yapılmasında kil kullanıldı. Aynı zamanda heykelcikler, oyun ve sayı taşları ve bazı aletler de çanak çömlek gibi kilden yapılıyordu.
Bu kadar önemli bir nesneden çanak çömlek yapımı yaklaşık 8200 yıl önce Anadolu, Kuzey Suriye ve Kuzey Mezopotamyada ortaya çıktı ve 2000 yıl gibi insanlık tarihi için kısa bir sürede tüm Eskidünyaya bazı istisnalar hariç olmak üzere- yayıldı. Amerika kıtası da bundan yaklaşık 5000 yıl önce Yakındoğudakine benzer nedenlerle ama Yakındoğu ve tüm Eskidünyadan bağımsız olarak çanak çömlek yapımına başladı. Avustralya kıtasının çanak çömlekle tanışması içinse Avrupalılarca işgal edilmesini beklemesi gerekti [Özdoğan 1997: 380].
Çanak çömlek, yazılı belgelerin olmadığı tarihöncesi çağların aydınlatılması için, çok asitli topraklar dışında, hiç bozulmadan kalabilmesi sayesinde, günlük yaşamın, ekonomik durumun, ticaretin, teknolojik düzeyin ve bunlara benzer pek çok şeyin anlaşılmasında arkeologlara en çok yardım eden buluntulardan biridir. Çanak çömlek yapım tekniğine, biçimine ve bezemesine göre topluluklara ayrılır ve bu toplulukların coğrafi ve zamansal dağılımı, mutlak tarihleme yapılamayan durumlarda ve yapılabildiği durumlarda da- işe yarayan göreli kronolojinin oluşturulmasında işe yarar. Çanak çömlek biçimlerinde ve yapımlarında oluşan değişimler, kültürel değişimlerin de yansıtıcısı olurlar. Çanak çömlek buluntuları sayesinde kil analizleri yapılabilir ve kilin kaynağına göre ticaret ve kültürel ilişkiler aydınlatılabilir [Özdoğan 1997: 381-382].
2. Kil
Kil tane boyutu 0,002mmden küçük olan klastik bir malzemedir ve felsdpatların ayrımından oluşan çözülme sonucu oluşmuştur. Demir ve alkalin bazı maddeler içeren bir alüminyum silikat olan kil, atomik strüktürüne ve kimyasal bileşenlerine göre kendi içinde bazı farklı türlere ayrılır. Bu türler allofan, kaolinit, haloysit, montmorillonit, illit, klorit, vermikulit, sepiolit ve atapulgit olarak sayılabilir. Bu killerin farklılaşmasının nedeni iklim, anakaya, drenaj ya da jeolojik yaş etmenlerinden biri ya da birkaçı olabilir [Erinç 1982: 88]. Suyla karıştırılınca plastik bir özellik gösteren, kuruyunca formunu koruyan kil, doğada yaygın olarak bulunur ve çanak çömlek yapım tekniğine göre özellikler kazanması için içine katkı maddeleri katıldığında kolaylıkla özelliğini değiştirebilir [Özdoğan 1997: 380-381].
Resim: Homojen dağılım için kil biçimlendirilmeden önce yoğurulur.
Kil mineralleri tabakalı bir yapı gösterirler [Kapur 1984: 223] ve yonga, safiha ya da iğne şeklinde olabilirler. Bütün killer belli bir miktar suyla plastikleşme (plastisite) gösterse de, her kil türünün plastikleşme ve sıvılaşma (likidite) sınırına erişmesi için gereken su miktarı farklıdır [Erinç 1982: 88-89]. Yumuşakken (plastikken) kolayca şekillendirilen kil, kuruyunca aldığı formu korur ve pişirilmeden tekrar su alırsa tekrar yumuşayabilir. İnce tabakalardan oluşan taneler, plastik olduklarında suyu aralarına alırlar ve birbirleri üzerinde kayarlar [Cooper 1978: 4].
3. Çanak Çömlek Yapımında Uygulanan Temel İşlemler
3.1. Hamurun Hazırlanışı
Çömlekçi çarkında (tornada) yapılmayacak işler için kile %5-15 kadar kum ya da şamot (dövülmüş pişmiş toprak), her ikisinin toplamı %15i geçmeyecek kadar koyulması biçimlendirmeyi kolaylaştırır (ayrıca fırınlama ısısını düşürür ve kurumayı hızlandırır). Kille çalışılabilmesi için kilin içinde eşit dağılmış %25-30u kadar su bulunmalıdır. Kile gereksinime göre istenen katkılar katıldıktan sonra hamur homojenleşmesi (katkıların eşit dağılması) için sıkıştırılır. Sıkıştırma genellikle hamuru iki parçaya bölüp parçaları birbirine vurarak yapılır. İçindeki havanın çıkması için hamur yoğrulur. Yoğurma işlemi için genel olarak iki yöntem vardır, ilki daha çok doğulu çömlekçiler tarafından uygulanan burgaçlı yoğurma, ikincisi ise öküz-kafası yöntemiyle yoğurmaktır [Cooper 1978: 34, 36-37].
3.2. Biçimlendirme
Hamur hazırlandıktan sonra çanak çömleği şekillendirmek için temel olarak iki yöntem vardır: El ve çark. Elle yapım çarka göre daha eski ve ilkel olmasına karşın bundan 7000 yıl önce biçim, kenar kalınlığı ve nitelik olarak çarklardan daha üstün (ben öznel yaklaşımlara katılmıyorum) çanak çömleklerin yapılmış olması [Özdoğan 1997: 381] bu iki yöntemden birinin diğerine göre üstün ya da daha iyi olduğunun belirlenemeyeceğini kanıtlamaktadır.
Elle çömlek yapmak için pek çok yöntem vardır ve elle çömlek yapmanın sınırı hayal gücünün sınırıyla sınırlanmıştır. Ama genel olarak geçmişte ve bugün kullanılan yöntemler şöyledir: Parmaklarla çimdikleyerek, halkaları üst üste dizerek (kangal yöntemi), levhaları birleştirerek (dik kenarlı biçimler için), ve kalıp kullanılarak (kil, bir şeyin çevresine sarılarak ya da bir şeyin içine konulup şekillendirilerek gibi) [Cooper 1978: 6].
Resim: Günümüzde yaygın olarak kullanılan hızlı dönen çark.
Günümüzden yaklaşık 6000 yıl önce Mezopotamyada yavaş dönen çarkın (turnetin) elle biçim vermeyi kolaylaştıran dönen tabladan türetilerek bulunmasıyla birlikte çark yapımı dönemi başlamış, ancak el yapımı da bugüne kadar sürmüştür. Hızlı dönen çarkta merkezkaçtan yararlanılarak turnetin aksine- elle çekme yöntemiyle çömleğe şekil verilir. Yapılan çömlekler çömleğin orta eksenine göre tam simetriktir. Hızlı dönen çarkla birlikte çömlekçilikte seri ve standart üretim de başlamıştır. Kentlerden kent devletlerine geçişin gereksinimi olan çarkın, kullanıldığı yerler kent devletleriyle sınırlı kalmıştır [Özdoğan 1997: 381]. Çark elle ya da ayakla ya da hem el hem ayakla döndürülebilir. Bazı çarklarda döndürmek için bir dişliler sistemine bağlanmış bir kol ve döndürme işi için başka hiçbir iş yapmayan bir kişi bulunabilir [Güner 1988: 13].
3.3. Yüzey İşlemleri
3.3.1. Açkı, Astar ve Sır
Yüzeyde işlemler yapılmadan önce çömlek bir iki gün kadar kuruması için bırakılır [Cooper 1978: 8]. Ancak çömlek tam kurumadan deri, bez, tahta, kemik ya da taş bir aletle günümüzde metal bir alet*- sürtülerek parlatılır. Bu parlatma işleminin adı
açkıdır (perdahtır). Yapılan açkıya göre çömleğin yüzeyi donuk ya da cilalı gibi parlak olabilir ya da camsı bir parlaklık kazanabilir. Açkının temel nedeni güzellik olmasa da açkı ile çömlekler güzelleştirilir. Açkının asıl amaca gözeneklerin kapatılarak çömleğin geçirimsiz yapılmasıdır [Özdoğan 1997: 381].
Astar ise çömleğin üzerini farklı renkte ya da aynı renkte ama farklı dokuda olan bir başka kil hamurla kaplamaktır. Astarların yüzeyi genellikle açkılanmıştır ve astarın amacı güzelliktir [Özdoğan 1997: 381]. Astarı kaba sürmenin en kolay yolu kuru çömleği astarın olduğu kaba batırıp çıkarmaktır. Diğer yöntemlerse akıtma ve sıkma ile astarı sürmektir. Astar ile iki tür bezeme yapılabilir. İlki ıslak üzerine ıslak (astarlanmış kabı bir nesne ile çizerek şekiller yapmak gibi), ikincisi kuru üzerine ıslaktır (kabın üzerine astarı belli bir şekilde sürmek gibi) [Cooper 1978: 50-51].
Sırlama tarihöncesi çağlarda uygulanmayan bir yöntemdir. Sır metalik bir silikattır ve çömleğin üzerine astar gibi sürülür [Özdoğan 1997: 381]. Ancak astardan farkı çömleğin ilk fırınlamasından sonra sürülmesi ve sır sürülmüş çömleğin tekrar fırına koyulmasının gerekmesidir [Cooper 1978: 9].
3.3.2. Bezeme
Tarihöncesi çömlekçilikte, çömlek daha tam kurumadan, bezeme genellikle çizi, kazı ve oyuk bezeme olarak yapılırdı ve bazen oyukların içi beyaz bir macunla doldurulurdu. Bununla birlikte yiv ve oluk bezemeler, parça ekleme yoluyla yapılan kabartma bezemeler, tırnak, deniz kabuğu ya da alet bastırarak yapılan baskı bezemeler de yaygındı. Boya bezeme ise zor bir yöntem olduğu için ender rastlanan bezeme türlerindendir. Bazı bezemeler açkı, astar ya da çarkta yapılmış olabilir. Bazı bezemeler ise yüzeye grafit, altın suyu gibi maddeler sürülerek yapılmış olabilir [Özdoğan 1997: 381].
Resim: Bezeme çok çeşitli olabilir. Boya, kazı/çizi gibi bezemeler olduğu gibi bezeme için kabın gövdesinde delikler de açılabilir.
3.4. Fırınlama
Fırınlama kilin içine katılan katkılar gibi çömleğin renginin belirlenmesinde rol oynar. Fırının indirgenmiş (karbonize) ya da yükseltilmiş (okside) olması çömlek renginde belirleyici olur. Bu iki tür fırınla çift renkli çömlekler pişirmek olasıdır. Tarihöncesi çömlekçilikte katkıya göre fırınlama 600-900 C dereceler arasında olmuştur. Saf kil yataklarının kullanılmamış olması ya da kullanıldıklarında mutlaka çıkan killere katkı maddesi koyup çömlek yapılmış olmasının nedeni, tarihöncesi çağlarda fırınlama yöntemlerinin kilin ergime noktası olan 1200 C derecenin üstüne çıkmaya olanak vermemesidir [Özdoğan 1997: 381].
Resim: Fırınlamadan önce çanak çömlekler güneşten uzak bir yerde bekletilirler.
Çömlekler pişirilmeden önce mutlaka çok iyi kurutulur. İyi kurutulmamış çömlekler ani ısı değişimlerinde kırılabilirler. 100 C dereceye kadar çömlek suyunu kaybederek kurur ve 600-700 C dereceler arasında çömlekte geri dönüşü olmayan değişimler başlar. 900-1000 C derecelerde ise kil taneleri kaynaşmaya başlar. Ancak yöresel killerin çoğu 800 C derecede sertleşip camlaşabilmektedir [Cooper 1978: 12-14]. Çömlek fırınlamak için bir fırın da zorunlu değildir. Anadolunun bazı yerlerinde çömlekler rüzgarlı bir havada dizilirler ve bir saat boyunca ateşin içinde bekletilerek pişirilebilirler [Güner 1988: 14].
paleoberkay