Bu tür yerleri sizden önce emin olun 100 doğasever ziyaret etmiştir.
Bence buralarda vakit kaybetmeyiniz.
Neden...?
Misal siz Malatya da ikamet ediyorsunuz. Gün geldi oturduğunuz yerden ayrılıp Elazığ a gitmeniz gerekti.
Evinizde eşyalarınız var. Kamyon geldi, eşyalarınızı hepsini yüklemez misiniz? Yada bir kısmını yükleyip özellikle en değerli olanını orada bırakır mısınız? Bırakmazsınız. Bırakın kıymetli olanı, işinize ne yarayacaksa hepsini istisnasız yüklersiniz.
İşte kiliseler de (sizin burası kilise değil) bu ahvaldedir.
Amma birgün Allah cc korusun deprem oldu. İşte neyiniz varsa hepsi toprak altında kalır.
Bu mahiyette tüm kiliseler boştur.
Kimse salak değildir. Papazlar hiç değildir. Kilisenin parasını mallarını asla bırakmazlar.
Deprem olup da toprak altında kalan varsa, onlar istisnadır.
Geriye ne kalır...? Kilise etrafındaki mezarlar. Bunlarında %99 fakir mezarıdır. Şehirlerdeki kiliseler haricindeki kiliselerde de papaz mezarları kilisenin altındaki bahsedilen oda da değildir.
Sitelerde yazılı Kilise bilgilerinin ekserisi uydurmadır. Şehir efsanesidir. Kilise deyince Konyadaki Aziz Pavlus kilisesi gibi sanılıyor.
Köylerde, arazide, dağlık alanda yapılanları görmeyenleri, incelemeyenleri kaale almayın. Türkiyede 1000 tane kilise yapıldıysa benim değerlendirmeme göre 960 tanesi 30-40 metrekareden büyük değildir.
Kiliselerden uzak durun, vakit kaybetmeye değmez.
Amma bizi dinleyen pek çıkmaz. Var diyenlere itibar çoktur bu memlekette. Millete heyecan lazım.