''En güzel isimler ALLAH cc. ındır'' | Sayfa 2 | Define işaretleri ve anlamları

''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,186
Beğeni
23,348
Puanları
113
Konum
Erzincan
Cevap: ''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

El-Bâsıt



BÂSIT: Genişleten, açan, kolaylaştıran ve çok veren manalarına gelir.

Allah, Bâsıt ismi ile kulundaki ihsanını çoğaltır, rızkını genişletir ve halini fakirlikten zenginliğe, sıkıntıdan feraha ve zorluktan kolaylığa çevirir. Bu ismin tecellisiyle fakir zenginleşir, borçlu borcunu kolayca öder, işsiz iş bulur ve diğer bütün maddi sıkıntılar yok olur, yerlerini lütuf ve ihsana bırakır.

Yine Kâbıd ismiyle daralan gönüller ve ruhlar, bu ismin tecellisiyle inşirah bulur, neşe dolar ve feraha kavuşur. Bu hal ile kul, Cenab-ı Hakk’ın ihsanını anlar, lütfunu derk eder ve rahmetin hediyelerine karşı şükürle mukabele eder. Demek Kâbıd isminin tecellisi, dua ve niyaza bir davet olduğu gibi; Bâsıt isminin tecellisi de şükür ve hamde bir davettir.

Yağmurlar bu ismin tecellisi ile yağar, toprak bu ismin tecellisi ile rahmetin bir kazanı olur, türlü türlü nebatatı içinde pişirir. Bu ismin tecellisiyle yeryüzü bir sofra, bahar o sofranın bir gül destesi, ağaçlar rahmetin bir eli ve çiçekler o rahmetin güzel bir hediyesi olur. Yine bu ismin tecellisi ile anlaşılması zor olan bir mesele insana açılır, kesat giden işler bol kazanca ve berekete dönüşür, hayat insanlara kolaylaşır, maddi ve manevi sıkıntılar yerlerini ferah ve mutluluğa bırakır.

Uykuda kabzedilen ruh, Bâsıt isminin tecellisi ile tekrar bedene döner. Demek her uyandığımızda Allah’ın Bâsıt ismini tefekkür ve zikir etmeliyiz.

Yine bu ismin tecellisi ile ibadetten lezzet ve zevk alınır, zor olan ibadetler insana kolaylaştırılır, ibadetin peşin bir mükâfatı olan manevi hazlar hissedilir.

Sözün özü: Maddi ve manevi, dünyevi ve uhrevi bütün genişlikler Bâsıt isminin bir tecellisidir. İnsan-ı kâmil odur ki; nimetten nimetin hakiki sahibine çıkar, kendisine lütfedilen maddi ve manevi nimetlerin sahibi olan Allah’ı Bâsıt ismiyle tanır, her genişlikte Bâsıt isminin bir cilvesini görür ve O’na hamd ve şükür eder.

Allah Teâlâ, bu ismin hürmetine bizlere maddi ve manevi genişlikler versin, sıkıntı ve darlıklardan kurtarsın ve Bâsıt isminin tecellisine bizleri mazhar etsin. (Âmin!)​
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,186
Beğeni
23,348
Puanları
113
Konum
Erzincan
Cevap: ''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

El-Cebbar



Allah Cebbar'dır. Cebbar isminin Allah hakkında şu manaları vardır:

1. Allah’ın dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olması.

2. Kullarının işlerini yoluna koyması ve eksikleri gidermesi.

3. Kırıkları onarması ve dertlere derman vermesi.

4. Çok büyük ve azametli padişah olması.

Şimdi Cebbar isminin bu farklı manalarını tek tek anlamaya ve kainattaki tecellilerini görmeye çalışalım:

1. Allah’ın dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olması

Allah Cebbar'dır; dilediğini zorla yaptırmaya muktedirdir. Hükmünü geri çevirecek ve takdirini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Emri ve hükmü her şeye hakimdir.

Evet, kim bu kainata dikkat ile baksa, kainatı; gayet haşmetli ve gayet faaliyetli bir memleket, idaresi gayet hikmetli, hakimiyeti gayet kuvvetli bir şehir hükmünde görür. Her şeyi ve her mahluku birer vazife ile itaat halinde bulur.

Kimi bir bal fabrikası, kimi bir süt çeşmesi olmuş, kimi rahmetin latif bir eli, kimi şu dünya misafirhanesine bir lamba ve soba olmuş. Bunlar gibi her bir mahluk Allah’ın kendisine emrettiği vazifeyle meşguldür. Ve o vazifeye isyan edemez. Güneş o cesametiyle ve büyüklüğü ile “Ben bugün doğmayacağım, ya da batmayacağım.” diyerek, Cebbar olan Allah’ın hükmüne karşı gelemez. Ay, kandil ve takvimcilik vazifesinden geri kalamaz. İnsandan başka her şey vazifesine gayet dikkat eder ve Cebbar-ı Azim olan Allah’ın emrine boyun eğer, itaat eder. İşte vazifesini yaparak Allah’ın emrine itaat eden ve ona karşı gelemeyip boyun eğen her mahlukta ‘Cebbar’ ismi görünür.

Bizler bir tavuğun yumurtladığını, koyunun süt verdiğini gördüğümüzde hiç Allah'ın Cebbar ismini tefekkür ettik mi? Ya da devenin üzerine binmiş ve seyahat eden bir adamı gördüğümüzde, deveyi insana hizmet yapmaya zorlayan Allah’ı Cebbar ismiyle zikredip ona hamd ettik mi?

Çünkü insana itaat ettirilmiş ve vazifesine isyan edemeyen her mahlukta Cebbar ismi tecelli eder. Evet kainatın zerrelerinden, semanın yıldızlarına kadar her şey Allah’a itaat ederek Cebbar ismine ayna oluyor ve onu Cebbar ismiyle tesbih ediyor. Yalnız bedbaht insanlar müstesna…

Bakın Efendimiz (sav) Allah’ın Cebbar isminin hakikatine nüfuz ederek onu nasıl vasfetmiş;

"Ey azametine her şeyin boyun eğdiği,
Ey kudretine her şeyin teslim olduğu,
Ey izzetine karşı her şeyin zelil olduğu,
Ey heybetine her şeyin huşu içinde boyun eğdiği,
Ey saltanatına her şeyin teslim olduğu,
Ey korkusundan her şeyin alçaldığı,
Ey haşyetinden dağların parçalandığı,
Ey emriyle göklerin ayakta durduğu,
Ey izni ile yeryüzünün istikrar bulduğu…"

2. Kullarının işlerini yoluna koyması ve eksikleri gidermesi

Allah Cebbar'dır; kullarının işlerini yoluna koyar ve onların eksikliklerini giderir. Cebbar ismi bu manasıyla devamlı bizde tecelli eder; bir işsizin iş bulması, siftah bile yapamayan bir esnafın işlerinin açılması, borçlunun borçtan kurtulması, dersleri zayıf olan bir öğrencinin derslerini düzeltmesi, yakacak odun kömürü olmayan bir ailenin bu ihtiyacının giderilmesi, eksik bir dosyanın evraklarının tamamlanması ve bunlar gibi, işlerin yoluna konulup eksiklerin giderildiği bütün işlerde Allah’ın Cebbar ismi tecelli etmiştir.

Maddi alemde bu manasıyla tecelli eden Cebbar ismi, manevi alemde tecelli ettiğinde kullarının hallerini ıslah eder, onlara tövbeyi nasip eder, ahlaklarını güzelleştirir, yapamadıkları ibadetleri onlara kolaylaştırır ve kulunun mana alemindeki eksikliklerini giderir.

Allah, Cebbar ismi hürmetine maddi ve manevi işlerimizi yoluna koysun ve eksikliklerimizi gidersin.

3. Kırıkları onarması ve dertlere derman vermesi

Allah Cebbar'dır; kırıkları onarır, dertlere derman ihsan eder. Kırılan bir kalbin tesellisi Cebbar ismi ile olur. Kırılan bir kemik bu ismin tecellisiyle iyileşir. Tereddüt içinde bocalayanlara maddi ve manevi yollar gösterir, ihtiyaç sahiplerine imdat eder, ağır belalara düşen kullarının feryadına yetişir. Hastalar bu isimde şifa, dertliler dertlerine derman bulur. Demek ki hastaya şifa, dertliye deva, borçluya eda bu isim ile gönderilir. Küsler bu ismin tecellisi ile barışır,

Meselemiz Allah’ı tanımak ve her şeyde ona bir pencere açmak. Acaba kırılan bir eşyamızı birbirine yapıştırdığımızda, bu fiilin Cebbar isminin bir tecellisi olduğu hiç düşündük mü?

Veya borcumuz var, ama ödeme imkanımız yok. Kara kara düşünürken hiç beklemediğimiz bir yerden gelen yardımla borcumuzu ödediğimizde, derdimize derman olan Allah’ı Cebbar ismiyle tefekkür ettik mi?..

4. Çok büyük ve azametli padişah olması

Allah Cebbar'dır; çok büyük ve azametli padişahtır. O öyle bir padişahtır ki; saltanatının başlangıcı olmadığı gibi nihayeti de yoktur. Onun saltanatından başka hiçbir saltanatın devamı da yoktur.

O öyle bir sultandır ki; sineğin kanadından, semavatın kandillerine kadar, bedenin hücrelerinden, semanın burçlarına kadar her şey O’nun mülküdür. O koca güneş O’nun mülkünde küçük bir lamba, yıldızlar birer kandil ve ay bir takvimcidir.

Evet, kainatın sultanı birdir. Her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir. Her şey O’nun emriyle halledilir.

Bu manalar insana ifade eder ki;

"O’nu bulan neyi kaybeder? Ve O’nu kaybeden neyi bulur? Sultan-ı Kainatı bulan her şeyi bulur. Hadsiz minnetlerden ve korkulardan kurtulur. O’nu bulamayan ise hiçbir şey bulamaz. Bulsa bulsa başına bela bulur."​
 

TEVFiK

Vip Üye
Katılım
11 Haziran 2012
Mesajlar
3,930
Beğeni
7,756
Puanları
113
Yaş
66
Konum
FETHİYE,MANİSA,İZMİR.
Cevap: ''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

S.a. Sayın Ustam Allah C.C. Razı Olsun Güzel Paylaşımınız İçin Teşekkür eder.Elinize ve Emeğinize Sağlık derim Saygılarımla.;)
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,186
Beğeni
23,348
Puanları
113
Konum
Erzincan
Cevap: ''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

El-Fettah



Fettah: Hüküm veren, kapıları açıp yardım eden, zafer ve fetih lütfeden ve varlıklara suretler giydiren gibi manalara gelir. Şimdi bu ismin manalarını sırasıyla inceleyelim:

1. Hüküm veren: Allah Fettah'tır. Bu ism-i şerifi ile hak ile batılı birbirinden ayırmış, aralarını yer ile gök arası kadar açmış, hakkı üstün tutup, batılı geçersiz kılmıştır. Bu mana ile Kur'an, Fettah ismine en büyük bir aynadır. Zira Kur'an’ın nüzulüyle hak gelmiş ve batıl zail olmuştur. Kur'an’ın her bir hükmü hakkı ve adaleti izhar etmiş, batılın ve zulmün tasallutundan insanları kurtarmıştır.

Yine Fettah ismi azami mertebede Peygamber Efendimiz (sav)’de tecelli etmiştir. Efendimiz (sav) insanlar arasında hak ile hükmetmiş, verdiği her hüküm ile hakkı galip kılıp, batılı yok etmiştir. Bu sebeplerdir ki Efendimizin (sav) isimlerinden bir tanesi de “Fatih”tir.

Yine bu isim, hak ile hükmederek, hak ile batılın arasını açan adil sultanlarda ve devlet reislerinde de tecelli etmiştir. Hz. Ömer (ra), Fatih Sultan Mehmed ve Yavuz Sultan Selim gibi sultanlar bunlardan bazılarıdır.

O halde kim bu ismin tecellisine mazhar olmak isterse, ilk önce kendi nefsinde hak ile batılın arasını ayırsın; "hakkı hak bilip hakka tabi olsun ve batılı batıl bilip batıldan ictinab etsin." Daha sonra insanlar arasında hak ile hükmetsin ve kendi aleyhinde olsa dahi hakkın ortaya çıkması için adaleti gözetsin. Kim bunları yaparsa Fettah isminin bir aynası olmayı başarır. Cenab-ı Hak bizleri Fettah isminin tecellisine mazhar eylesin!

2. Kapıları açan: Fettah isminin tecellisiyle maddi ve manevi kapılar açılır, müşküller giderilir ve zor olan işler kolaylaştırılır. Bir işsizin iş bulması, borçlunun borcunu ödeyecek imkâna kavuşması, bir ilim talebesinin zor bir meseleyi kavraması, anlaşılması zor bir hakikatin anlaşılması, yeni bilgilerin keşfedilmesi, kilitlenen işlerin açılması, hakkı görmeleri için insanların kalplerinin ve gözlerinin açılması, günahkârlara tövbe kapısının açılması, zulme uğrayana yardım edilmesi, ümitsizliğe düşen kullara ümit kapılarının açılması, dünyanın kapatılıp ahiretin açılması hep bu ismin tecellisiyledir.

Bize düşen Cenab-ı Hakk'ı Fettah ismiyle zikretmek, “Ey kapıları açan Allah’ım, bize bütün hayır kapılarını aç.” duasını dilimize vird-i zeban etmek ve maddi veya manevi bir hayır kapısı açıldığında bu kapıyı açan Allah’ı Fettah ismiyle tefekkür edip O’na şükretmektir.

3. Zafer lütfeden: Cenab-ı Hak Fettah'tır. Kullarına fetihler nasip eder. Peygamber Efendimizin (sav) Mekke’yi, Hz. Ömer (ra)’in İran’ı, Selahaddin-i Eyyubi’nin Kudus’ü, Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’u fethetmesi ve diğer bütün fetihler Allah Teâlâ’nın Fettah isminin tecellisiyledir. Cenab-ı Hak, Fettah isminin hürmetine Ümmet-i Muhammed’e yeni Ömerler, Fatihler, Yavuzlar ihsan etsin ve bizlere, gayesi hakkı götürmek ve zulmü defetmek olan yeni fetihler nasip etsin.

Fettah isminin tecellisi ile maddi fetihler gerçekleştiği gibi manevi fetihler de gerçekleşir. Peygamber Efendimizin (sav) kalplerin sultanı olması böyle manevi bir fethin neticesidir. Demek kalpteki sevgiyi kazanmak ve kişinin muhabbetine mazhar olmak Fettah isminin tecellisiyledir.

"Ya Rab! Kalplerimizi muhabbetinle ve Habibinin muhabbetiyle öyle bir fethet ki gayrısına yer kalmasın. Âmin."

4. Varlıklara suret veren: Fettah isminin bir manası da varlıklara suret ve şekil vermektir. Bir tohumdan çiçeğin çıkartılması, çekirdeklerden ağaçların yaratılması, ağaçlardan çiçek, yaprak ve meyvelerin çıkarılması, yumurtalardan hayvanatın icadı ve nutfe denilen su damlacıklarından insanların ve hayvanların halkedilmesi, hep Fettah isminin tecellisiyledir. Bu manasıyla Fettah ismi âlemde azami mertebede tecelli etmektedir. Zira tohum ve nutfe gibi basit maddelerden, çeşit çeşit muntazam suretlerin, hep beraber, her tarafta, bir anda, bir fiil ile açılması ve her mahlûka münasip bir suret ve şeklin verilmesi tevhidin en kuvvetli bir delili ve kudretin en hayretli bir mucizesidir.

Fettah ismi bu manasıyla gözümüz önünde her an tecelli ederken, maalesef insan ülfeti ve gafleti sebebiyle bu ismin tecellisinden gaflet etmekte ve adeta şu ayetin manasına muhatap olmaktadır:

“Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, yüz çevirerek üzerinden geçerler.” (Yusuf, 12/105) .

O halde Fettah isminin bu manasına karşı vazifemiz şudur: Tohumlardan, çekirdeklerden, nutfe ve yumurtalardan çıkartılarak kendisine şekil ve suret verilmiş mahlûkata ibret nazarıyla bakmak, onlarda tecelli eden Fettah ismini tefekkür etmek ve tohum hükmündeki amellerimizin cennet sümbülleri şeklinde açılmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz etmektir.​
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,186
Beğeni
23,348
Puanları
113
Konum
Erzincan
Cevap: ''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

El-Gaffar


El-Gaffar; çok mağfiret ve merhamet eden, suçları en çok affeden, çirkinlikleri örten ve ayıpları gizleyen manalarına gelir. Bu ismi affedici manasındaki ‘el-Afuv’ isminden ayıran fark şudur; Afuv isminde sadece günahı affetmek ve günaha ceza vermemek vardır. Gaffar isminde ise günaha ceza vermemekle birlikte, günahı yüze vurmamak ve kulu rezil etmemek de vardır.

Mesela, birisi size karşı bir kusur işlese, eğer siz onun bu kusuruna karşı ona ceza vermeyip, sadece kusurunu ve hatasını yüzüne vursanız, sizde Afuv ismi tecelli etmiş olur. Eğer ceza vermeyi terk etmekle birlikte, işlediği hatayı yüzüne de vurmayıp tamamen vazgeçseniz, sizde Gaffar ismi tecelli etmiş olur.

İşte, Allah suçlara ceza vermeyip, suçu kuluna hatırlatmakla Afuv'dur. Ve Allah hatayı bütün bütün silerek, kulun yüzüne vurmayıp onu mahcup etmemekle de Gaffar'dır.

Bu yüzden dualarımızda “Allah’ım bizi af ve mağfiret et.” deriz ki, bu duada af dileyip, günahlarımıza ceza vermemesini istemekle Afuv ismine, mağfiret dileyip, günahlarımızı yüzümüze vurarak bizi rezil etmemesini istemekle de Gaffar ismine sığınırız.

Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur;

"Melekler kulun günahını yazarlar ve daha sonra semaya yükselirler. Semaya yükseldiklerinde kulun amel defterinde bu günahın yazılı olmadığını, buna mukabil işlemediği sevapların yazılı olduğunu görünce Allah Teala’ya şöyle derler:"

“Ey Rabbimiz biz kuluna zulmetmedik. Ancak onun işlediğini yazdık.” Buna karşı Allah meleklere şöyle buyurur:

“Evet doğru söylediniz. Kulum o günahları işlemiş ve defterindeki sevapları işlememişti. Lakin kulum günahına tövbe etti ve göz yaşlarıyla benden af diledi. Bende onun günahlarını mağfiret ettim ve ona karşı cömertçe muamele ederek günahlarını sevaba çevirdim. Ben ikram edenlerin en çok ikram edeniyim.”

Allah Teala, Gaffar olduğunu Kur’an’daki şu ayetlerle de bize haber vermektedir:

“De ki: Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, Gafur'dur, çok bağışlayıcıdır ve Rahim'dir, çok merhamet edicidir.” (Zümer, 39/53)

“Tövbe ve iman edip, salih amel işleyenlere gelince; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır ve çok merhamet edicidir. Ve her kim tövbe edip salih amel işlerse, şüphesiz o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner." (Furkan, 25/70-71)

Bediüzzaman Hazretleri de Gaffar ismine sığınmamız gerektiğinden şöyle bahseder:

“Ey insan! Senin elinde gayet zayıf fakat günahta ve tahribatta eli gayet uzun, ve iyilikte ve hasenatta eli gayet kısa cüz-i ihtiyar namında bir iraden var."

"O iradenin bir eline duayı ver ki, iyilikler silsilesinin bir meyvesi olan cennete eli yetişsin ve bir çiçeği olan ebedi saadete eli uzansın. Diğer eline istiğfarı ver ki, onun eli günahtan ve seyyiattan kısalsın ve cehennem zakkumuna yetişmesin."

"Demek dua ve tevekkül, hayırlara meyletmeye büyük bir kuvvet verdiği gibi, istiğfar ve tövbe dahi günaha ve şerre olan meyilleri keser ve tecavüzünü kırar.” (Sözler, Yirmi Altıncı Söz, s.468)

Bu isimden alacağımız ders ise şudur:

Nasıl ki Allah Gaffar ismiyle hatalarımızı örtüyor, ayıbımızı yüzümüze vurmuyor. Aynen bunun gibi, biz de Gaffar ismini ahlak edinerek başkalarının hatalarını örtmeli ve kimsenin ayıbını yüzüne vurmamalıyız.

Ta ki, hem Gaffar ismine ayna olalım, hem de Peygamber Efendimiz (sav)’in şu hadiste verdiği müjdeye nail olalım:

“Her kim, bir müminin ayıbını dünyada örterse, Allah da onun ayıbını hem dünyada hem de ahirette örter.”
 
Son düzenleme:

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,186
Beğeni
23,348
Puanları
113
Konum
Erzincan
Cevap: ''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

El-Hâfid



El-Hâfid: Alçaltan, yukarıdan aşağıya indiren, hor ve hakir kılan manalarına gelir. Cenab-ı Mevla, bu ism-i şerifiyle zalimleri, asileri ve Firavunları alçaltır. Onları hem dünyada hem de ahirette zelil ve hakir eder. Bu ism-i şerif ile zalimler zelil kılındığı gibi, bazen müminler ve masumlar da alçaltılarak sabır ile imtihan edilir. Demek bu isim, bazen kulun zulmünden dolayı ve bazen de sabırla imtihan edilmesinden dolayı kişide tecelli eder.

Şimdi, bu ism-i şerifin âlemdeki tecellilerini görelim:

Zalim devlet reislerinin ve yöneticilerin devrilmesi, bu ism-i şerifin tecellisi ile olur. Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller ve onların her asırdaki timsalleri, Hâfid isminin tecellisiyle alçaltılmış ve saltanatlarını kaybederek hor ve hakir olmuşlardır. Demek, saltanatını kaybeden her zalim sultan, bu ism-i şerifin tecellisiyle yerle bir olmuştur.

Bu isim, şahıslarda olduğu gibi devletlerde de tecelli etmiş, Roma, Bizans ve Pers imparatorlukları gibi birçok imparatorluk ve devlet, bu ismin tecellisiyle yıkılarak tarihin sayfalarına gömülmüşlerdir.

El- Hâfid ismi şuralarda da tecelli eder:

Bir yöneticinin makam ve mevkisini kaybetmesi, başarılı bir öğrencinin başarısını kaybetmesi, zengin bir kimsenin malını ve varlığını kaybederek fakir olması, sağlıklı bir insanın sağlığını kaybetmesi, güçlü ve kuvvetli bir insanın kuvvetini kaybetmesi gibi bütün alçalmalar ve yukarıdan aşağıya inmelerde Hâfid ismi tecelli eder.

Şu da bilinmelidir ki, alçalmak sadece işlenen günahlar ve kusurlar sebebiyle değildir. Bazen Cenab-ı Hak, kulunu sabır ile imtihan etmek için verdiği nimetleri ondan alır ve onu alçaltarak Hâfid ismine mazhar eder.

Bu isim maddi olarak böyle tecelli ettiği gibi, manevi olarak da şöyle tecelli edebilir: Bir Müslümanın dinden dönerek kâfir olması, namaz kılan birisinin namazını bırakması, bir hafızın hafızlığını unutması ve kulun işlemiş olduğu günahlar sebebiyle manevi mertebelerden aşağıya, ahsen-i takvimden esfel-i safiline düşmesi gibi… Hâfid isminin bu manevi tecellilerinden Rabbimiz bizleri muhafaza etsin!

Bu isim dünyada tecelli ettiği gibi ahirette de tecelli edecek, kâfirler ve zalimler cehenneme sokularak orada hor ve hakir kılınacaktır. İşte bu, Hâfid isminin belki de en büyük tecellisidir!

Peygamber Efendimiz (sav), Hâfid isminin bir tecellisine şu hadis-i şerifleri ile şöyle dikkat çekmiştir:

Hz. Enes (ra) şöyle dedi: Resulullah (sav)’in devesi Adbâ, yarışta birinciliği başkasına vermez ve yarışı başkasına kolay kolay bırakmazdı. Bir gün devesine binmiş olarak bir bedevi geldi ve yarışta onu geçti. Bu durum Müslümanlara pek ağır geldi. Onların bu halini fark eden Peygamber (sav) şöyle buyurdu:

“Dünyada yükselen bir şeyi alçaltmak, Allah’ın değişmez bir kanunudur.”

İşte bu hadis-i şerif, her çıkışın bir inişi olduğunu beyan etmekle, Hâfid ismini ders vermektedir.

Bu ismin tecellisi karşısında kula düşen vazifeler ise şunlardır:

1. Eğer kendisi Hâfid ismine mazhar olarak alçaltılmış ise, evvela kendisine bakarak buna sebep olan günah ve kusurlarını hemen terk etmeli ve Cenab-ı Hakk’a iltica ederek O’nun kulluğuna dört elle sarılmalıdır.

2. Bilmelidir ki, bu dünya bir imtihan yeridir. Dünyada başa gelen birçok sıkıntı ve belalar vardır ki, Allah Teâlâ -kulunun sabretmesi şartıyla- o sıkıntı ve belalarla kulunu günahlardan temizler ve manevi makamları kazanmasına o belaları bir sebep kılar. Bu sebeple kul, bu ismin tecellisine rıza içinde sabır göstermelidir.

3. El-Hâfid isminin tecellisiyle helak olan kavimlere, zelil olan sultanlara, makam, mevki, şan ve şöhretlerini kaybeden insanlara ibret nazarıyla bakmalı ve onların halinden bir ders alarak, onların mahvolmasına sebep olan amellerden, yılandan kaçar gibi kaçmalıdır.​
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,186
Beğeni
23,348
Puanları
113
Konum
Erzincan
Cevap: ''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

El-Halık



Halık; yoktan var eden ve yaratan demektir. Halık ismi alemde en çok tecelli eden isimlerden biridir. Zira yokluk karanlıklarından varlık alemine çıkan her mahlukta "Halık" ismi tecelli eder.

Aleme bakıyoruz ve görüyoruz ki, eşya ve bilhassa hayat sahibi olanlar, birdenbire ve çok kısa bir zamanda vücuda geliyorlar. Mesela, saniyede dört insan ve günde yaklaşık 350.000 insan yaratılıyor. Her birine göz, kulak, dil gibi onlarca ***** takılıyor.

Ve insanın yaratıldığı o saniyede mikroplardan, bakterilerden, karıncalardan, sineklerden, böceklerden tutun kuşlara, balıklara ve diğer canlılara kadar hadsiz fertler, aynı o saniyede yaratılıyor.

Halbuki çabuk olan, ani bir surette yaratılan ve basit bir maddeden oluşan şeyler, gayet basit, şekilsiz ve sanatsız olması lazım gelirken, bakıyoruz ki, yaratılan her şey güzel bir sanatla, nakışlarla süslenmiş bir tarzda ve mükemmel bir şekilde yaratılıyor. İşte bu yaratılış Allah’ın halık isminin kemalini bizlere gösteriyor.

Acaba bir harf katipsiz olabilir mi?

Ya da şöyle sorsak; bir odaya bir kalem ve bir kağıt koysak, aradan 1.000 sene geçse, manalı bir yazının hatta bir harfin kağıtta gözükmesi mümkün müdür? Elbette hayır. Zira bir harfin yazılabilmesi için; harfin varlığını, yokluğuna tercih edecek irade sahibi bir katibe ihtiyaç vardır. Halbuki ‘irade’ kalemde ve kağıtta yoktur. Ayrıca onu yazabilecek katibin hayat sahibi de olması gerekir. Çünkü hayatı olmayan, bir harfe katip olamaz. Halbuki kalem ve kağıtta hayat ta yoktur, cansızdırlar. Bununla birlikte katibinde kudret ve ilim gibi diğer sıfatların da olması gerekir. Halbuki kalem ve kağıt bu sıfatlardan da yoksundur.

O halde bir kağıt üzerinde manalı bir yazı hatta bir harf görsek, bu yazının katibini inkar edebilmek için iki şeyden birisini yapmamız gerekir:

1. Yazının varlığını inkar etmek ve onu yok kabul etmek. Zira yazıyı inkar ettiğinizde, katibi inkar edebilir ve “Yazı yok ki, katip gereksin.” diyebilirsiniz.

2. Kaleme katiplik sıfatlarını vererek, onun katip olduğunu ve yazıyı kalemin bizzat kendisinin yazdığını iddia edebilirsiniz.

Katibi inkar edebilmek için üçüncü bir seçenek yoktur. Bu iki şıktan birisini tercih edemeyen, katibin varlığını kabul etmek zorundadır ki, bu iki şıktan birini tercih etmek de akıldan istifa etmekle mümkündür.

Aynen bunun gibi, kainat da mükemmel bir kitaptır. Dünya bu kitabın küçük bir bölümü, bahar mevsimi bir sayfası, o mevsimde yaratılan mesela papatya nevi bir satırı, her bir papatya bir kelimesi ve o çiçeğin çekirdeği, bu kitabın bir noktasıdır.

Bu kitabın katibi ve Halıkı olan Allah’ı inkar edebilmek için iki şeyden birini kabul etmek gerekir:

1. Kainatın varlığını inkar etmek ve alemi yok saymak; zira kainatı yok kabul ettiğinizde, yaratıcıyı inkar edebilir ve “Eser yok ki, yaratıcısı ve ustası olsun.” diyebilirsiniz. Ancak bunu yaptığınızda, ağaçların yapraklarından tutun, semavatın kandillerine kadar her şey “biz buradayız, varız” diyerek size tekzip eder ve yalanlar.

2. Kaleme katiplik sıfatlarını vermek gibi, maddeyi teşkil eden atomun, Yaratıcının sıfatları olan irade, hayat, ilim, kudret gibi sıfatlara sahip olduğunu iddia etmek ve eşyayı onun yarattığını kabul etmek gerekir. Bu ise bir önceki şık gibi mümkün değildir.

Zira elimize bir hokka mürekkep alsak ve boş bir kağıdın üzerine döksek, asla manalı bir sayfa var olmaz. O halde sayfadaki mana, mürekkebi katiplik ve faillik makamından kovar. Çünkü sayfadaki mana katibinin ve failinin irade, kudret ve ilim sahibi olduğu gösterir. Bu sıfatlar ise mürekkepte yoktur. Öyleyse sayfaya katip olamaz. Ve bütün dünya toplansa, bu sayfada mana ifade eden kelime ve cümlelerin, mürekkebin tesadüfen dökülmesi sonucu oluştuğuna bizi ikna edemez.

Kainat da atom mürekkebiyle yazılmış böyle manalı bir kitap değil midir? Bu manalı kitabın, mürekkep hükmündeki iradesiz, kudretsiz, hayatsız, ilimsiz sebeplerden meydana geldiğine nasıl inanılabilir? Ve bunu kabul edenlere akıllı ve insan denilir mi?

Şimdi gelin Hâlık isminin insandaki tecellisini, Yaratıcısının kelamı olan Kur’an’dan dinleyelim:

“Şanım hakkı için biz insanı çamurdan, süzülmüş bir hülasadan yarattık. Sonra onu sağlam bir yerde bir nutfe olarak yerleştirdik. Sonra o nutfeyi bir alaka olarak yarattık, sonra o alakayı bir mudga olarak yarattık, sonra bu mudgayı bir takım kemikler halinde yarattık, sonra bu kemiklere bir et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratılışla insan olarak meydana getirdik. İşte yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir.” (Mu’minun, 23/12-14)
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,186
Beğeni
23,348
Puanları
113
Konum
Erzincan
Cevap: ''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

El-Kâbıd



El-Kâbıd, kabzeden, tutan, daraltan, sıkan, zorlaştıran ve az veren manalarına gelir.

Allah, Kâbıd ismi ile bazen lütuf ve ihsanını kulundan kısar, rızkını daraltır, onu muhtaç eder, rahat yaşamından mahrum bırakır ve yoksullaştırır. Bir kimse bu hale düştüğünde Kâbıd isminin tecellisine ayna olmuştur. Demek iflas eden, borcunu ödeyemeyen, malını kaybeden, işten çıkartılan, maddi sıkıntılar içinde daralan kimselerde Allah’ın Kâbıd ismi tecelli etmektedir.

Kâbıd ismi maddi âlemde böyle tecelli ettiği gibi, bazen de manevi âlemde tecelli eder; kul bu tecelli ile koca dünyaya sığmaz bir hale gelir, içi sıkılır, kalbi daralır, ruhu sanki bir kafesteymiş gibi çırpınır. İşte bu hal Kâbıd isminin bir tecellisidir. Bu tecelli ile kul kendi aczini anlar, fakrini derk eder ve rahmet-i İlahiyyenin kapısını dua ve niyaz ile çalar, Allah'a iltica eder, ona sığınır. Demek Kâbıd isminin tecellisi, dua ve niyaza bir davettir.

Yağmurların yağmaması (kuraklık) da Kâbıd isminin bir tecellisidir. Bazen olur ki Allah Teala kimi yerlere yağmur yağdırmaz, kimi yerlere az yağdırır. Âdeta yağmuru tutar, kabzeder. Demek yağmursuz geçen günler Kâbıd isminin tecellisine mazhar olan günlerdir. Kâbıd isminin tecellisini daha birçok yerde görebilirsiniz: Mesela sıkışan trafikte, öğrenilmeye çalışılan bir meselenin anlaşılamamasında ve kişiye zorlaştırılmasında, mahsullerin bir felaket ile helak olmasında, toprağın kuraklaşıp ekinlerin bitmemesinde, işlerin kesat gitmesinde, hayatın insanlara zorlaşmasında ve diğer bütün sıkıntı ve zorluk hallerinde tecelli eder.

Bu isim dünyada böyle tecelli ettiği gibi, ruhun ölüm anında kabzedilmesinde de tecelli eder. Her ölen ve ruhu kabzedilen mahlûk, Allah’ın Kâbıd ismine ayna olmuştur. Ölümde tecelli eden Kâbıd ismi, ölümün kardeşi olan uykuda da tecelli etmektedir. Uyku esnasında ruhlar tutulur. Eceli gelenlerin ruhu bırakılmazken, eceli gelmeyenlerin ruhları bedenlere iade edilir. Bunun ölümden tek farkı, ölümde ruhun tamamen çıkması, uykuda ise ruhun bedenle olan irtibatının tamamen kesilmemesidir. İşte uykudaki ruhların tutulması da Kâbıd isminin bir tecellisidir.

Bu tecelli Kur'an-ı Kerim’de şöyle bildirilmektedir:

“Allah ölümleri anında ruhları alır. Ölmeyenleri de uyuduklarında alır. Sonra haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar, diğerlerini de takdir edilmiş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır.” (Zümer, 39/42)

Ölüm ve uykuda ruhun kabzedilmesi ile tecelli eden Kâbıd ismi, kabrin kulu sıkmasıyla ve hesap günündeki diğer sıkıntılarla da tecelli eder.

Hülasa: Çekilen her maddi ve manevi sıkıntı, dünyevi ve uhrevi zorluk Kâbıd isminin bir tecellisidir. Burada kula düşen ise: Kâbıd isminin tecellisine karşı sabır ile mukabele etmek, her sıkıntıdan sonra bir genişliğin olduğuna itikat ederek, dua ve tazarru ile acz ve fakrini rahmetin dergâhında izhar etmektir.​
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,186
Beğeni
23,348
Puanları
113
Konum
Erzincan
Cevap: ''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

El-Kahhar



El- Kahhar; düşmanlarını kahreden ve perişan eden, mutlak galibiyetin sahibi ve her an kahretmeye muktedir olan manalarına gelir.

Kahhar ismi bu manalarıyla; Allah’a isyan eden Ad kavmi, Semud kavmi, Nuh kavmi gibi bir çok kavimde tecelli etmiştir. Allah o kavimleri Kahhar ism-i şerifi ile kahretmiş ve mahvetmiştir.

Yine Kahhar ismi, binlerce kişinin öldüğü depremlerde, sel felaketlerinde, ağaçları kökünden koparan fırtınalarda, kasırgalarda ve maddi musibetlerde tecelli ettiği gibi, en büyük ve asıl perişanlık olan imansızlık ve küfür musibetinde de tecelli etmektedir.

Zira iman nimetinden mahrum olanlar devamlı manevi bir cehennemde yanarak kalben ve ruhen sıkıntı çekerler. Bu da manevi bir kahır olduğu için Kahhar isminin bir tecellisidir. Kahhar ism-i şerifi ile dünyada onları böyle manevi bir kahır ile kahreden Allah, ahiret aleminde de Kahhar isminin en geniş aynası olan cehennemde onları mahv-ı perişan ederek, adaletini ve mutlak galibiyetin tek sahibi olduğunu gösterecektir. Evet cehennem, Kahhar ismine en geniş ayna olarak ehl-i isyanı içine alacaktır.

Madem biz bu aleme, bu alemin sahibi olan Allah’ı tanımak ve O’na iman etmek için geldik. Ve madem her şeyde O’na açılan pencereler ve hakka giden yollar vardır. O halde bizler her şeyde O’na pencereler açmalı ve o pencerelerdeki isimler ile O’nu zikir ve tesbih etmeliyiz. Yani;

Helak olan bir kavmin kalıntılarını gördüğümüzde;

“Ey kendisine isyan edenleri helak eden Allah’ım! Sen Kahharsın, dilediğini perişan ve mahvedersin. Senin kahrın, adaletinle tecelli eder. Her şeyin perçemi senin kudret elindedir. Hiçbir asi senin kahrından kaçamaz ve hiçbir zalim sana karşı gelemez. Sen mühlet verirsin, ama ihmal etmezsin…” diye yalvarmalıyız.

Bahardaki mahlukların, kışın gelmesiyle ölümlerini gördüğümüzde;

“Ey bahara Muhyi ismi ile hayat verip, hayat verdiği bu mahlukatı kışın Kahhar ismi ise kahreden Rabbim! Sen kahretmeye muktedir olansın ve el-Kahharsın. Bu kışta ölen her bir mahluk lisan-ı haliyle seni kahhar ismiyle zikrettiği gibi, ben de onların halka-i zikrine girerek lisan-ı kalimle seni “Ya kahhar, Ya kahhar” diyerek zikrediyorum…” demeliyiz.

Bir deprem felaketinde binlerce kişinin öldüğünü ve binaların yıkıldığını gördüğümüzde;

“Ey yeryüzünü kudretiyle bir beşik gibi sallayan Rabbim! Yıkılan bütün bu binalar ve ölen bütün bu insanlar üzerinde senin Kahhar isminin mührü gözüküyor, sancağı dalgalanıyor. Ancak bu Kahhar isminin tecellisi altında, yine rahmetin tecelli ediyor. Ölen ehl-i imanı şehit kabul ediyorsun. Çektikleri sıkıntıları, günahlarına keffaret yapıp, ağaçların yapraklarını döker gibi, bu sıkıntılarla onların günahlarını döküyorsun. Ve onların helak olan mallarını sadaka kabul ediyorsun. Hem biliyorum ki, senin Kahhar isminin bu tecellisine bizim işlediğimiz günahlar sebep oldu. Ey Sultanlar sultanı! Kahhar isminin tecellisinden senin rahmetine sığınıyorum." diye yalvarmalıyız.

Fırtınaların, kasırgaların ve hortumların “Ya Kahhar, Ya Kahhar” diyerek döndüğünü gördüğümüzde;

“Ey azameti ve büyüklüğü karşısında her şeyin küçüldüğü, ey Celalinin korkusundan dağların parçalandığı, ey kudret ve azametine her şeyin boyun eğdiği ve ey korkusu altında her şeyin zillet içinde bulunduğu Rabbim! Bu fırtınalar ve kasırgalar senin itaatkar askerlerindir ve Kahhar isminin tecellileridir. Onlar nasıl “Ya Kahhar, Ya Kahhar“ diyerek alemi titretiyorlar,. Ben de, her ne kadar sesim onlar gibi gür çıkmasa da ve günahlarım sesimi kıssada seni “Ya kahhar, Ya Kahhar” diyerek zikir ve tesbih ediyorum…"

Kahhar isminden insanın alacağı en büyük ders ise şudur;

İnsan, geçmiş asırlara bakmalı ve o asırlarda yaşayan asi ve inatçı kavimlerin akıbetini görmeli. Ve anlamalı ki, insan başıboş değildir. Her vakit bir celal ve kahır sillesine maruzdur. Günahlarından dolayı azabın onu yakalamaması, Allah'ın kendisine verdiği mühletten dolayıdır. Yoksa Allah asla ihmal etmez.

Bu mühleti bir ganimet bilmeli ve Kahhar isminin tokadını yemeden evvel takva dairesine girmelidir.​
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
10,998
Beğeni
20,885
Puanları
426
Konum
Malatya
Cevap: ''En güzel isimler ALLAH cc. ındır''

Abi takip ediyorum
allah c.c razı olsun
Ellerine sağlık
 
Üst Alt