Izmir (smyrna) Antik Kenti | Define işaretleri ve anlamları

Izmir (smyrna) Antik Kenti

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,481
Beğeni
16,869
Puanları
113
Konum
İstanbul
İzmir’in göbeğinde bir tarih yatıyor: Roma dönemi Agorası.
Tarihi ve kültürel olarak büyük zenginliklerin doğumunun beşiği bir şehrimiz İzmir.
Hititlerden Lidyalılar, Pers yönetiminden Romalılara kadar bütün tarihi en derinine kadar yaşamış olan bir ilimiz İzmir.
Homeros’un yaşadığı şehir İzmir.
Büyük İskender’in hayran olduğu, hatta kurulmasını istediği şehir.
Bugüne kadar çevresindeki tarihi zenginliklerle gündeme gelen İzmir’in sessiz sedasız bir misafiri gibi

Smyrna Agorası
Oysa İzmir’in yerleşim alanı olarak ortaya çıktığı dönemlerden bugüne kadar pek çok isim almış olmasına rağmen hiç biri Smyrna gibi kalıcı olmamış. Smyrna ismi kentin uzun tarihi boyunca varlığını sürüdrmüş, Türkler tarafından fethedildikten sonra İzmir şeklinde söylenmeye başlamıştır.
Smyrna Agorası, dikdörtgen formda planlanmış, ortada geniş bir avlu ve etrafı sütunlu galerilerle (stoa) çevrili bir yapı. Kazılarda ortaya çıkarılan Kuzey ve Batı stoa, bodrum katı üzerinde yükselmekte.
Antik dönemlerde kentlerin kuruluşu genellikle bir kahraman veya efsane ile özdeştirilmektedir. Smyrna yani İzmir kentinin kuruluşunun da Büyük İskender’e dayandırıldığı yazılmaktadır.
Efsaneye göre ; İ.S 2. yy da yaşamış coğrafyacı ve gezgin Pausanias, İskender’in avlanmak üzere geldiği Pagos (Kadifekale) tepesi eteklerinde Nemesis tapınağı önündeki bir pınarın başında uykuya daldığını , rüyasında gördüğü öç ve adalet tanrıçalarının ondan burada bir kent kurmasını ve buraya göç etmesini istediğini anlatmaktadır. Smyrnalılar bu durumu Tanrı Apollon’a danışırlar. Tanrı Apollon, Smyrnalılara Kutsal Meles’in ötesindeki Pagos tepesinde oturacak olanların eskisine göre dört kat daha mutlu olacaklarını söyler.

Bu efsane pek çok Roma Dönemi Smyrna sikkesi üzerinde de canlandırılmıştır. Bir çok kent antik çağın sonunda terk edilmesine rağmen, Smyrna körfeze hakim konumu ve limanı sayesinde günümüze değin yerleşim özelliğini sürmüştür.
İzmir’in merkezinde çeşitli noktalarda antik kente dair yapılar ve izler görülmektedir. Çankaya’dan Kadifekale’ye çıkarken bir tepe üzerinde kurulu tarihi şehir ilk bakışta bile insanı büyüleyen bir tarafı var. Bir tarihi dönemi yansıtan ve sütunlu galerilerin halen canlı gibi durduğu, kemerlerin altında başka bir şehrin görüldüğü, kemerle çevrili görkemini hala sürdüren kapısı ile Smyrna kendi halen muhteşemliğini koruyor.
Yer yer çevrili alamları görünce aslında daha toprak altında ne çok tarihin olduğunu anlıyorsunuz.
Bir tarihi keşfediyorsunuz. Roma dönemine gidiyorsunuz.
Yıllarca insanlar yaşamış bu kentte. Bir tarih kurmuşlar, ticaretleriyle, hukuklarıyla.
Ve sadece bir kat değil. Bir de bodrum katı var.
Alt bodrum katı yukarıya göre daha canlı. Sütunlar, su olukları, kemerler, bölmeler, heykeller. Bir yaşamı hissettiren sütünlarla çevrilmiş bir yaşam alanı insana tarihin içine gömüldüğünü hissediyor.
Sonra tarihi anlatan yazılar.
İ.Ö 4. yy sonuna gidiyoruz bir yazıtta. Agora’nın İ.Ö. 4. yy. sonunda yeni kentin ilk imar projelerinden biri olarak inşaa edildiğini öğreniyoruz. İ.S.2. yy.’ın
sonunda, 3. yy ın başında bugünkü halini alan Agora, en erken İ.S. 7. yy la kadar genel karakterini korumuştur.

Bir başka bilgi; Agora avlusunda önemli kişiler, günler ve anlaşmalar için dikilmiş basamaklı anıtlar, heykeller, dini tötenlerde sunu yapılan birden çok tanrıya ait altarlar mermerden yapılmış oturma yerleri, kentin saygı gösterdiği bir tanrının tapınak ve sabit sunak bulunuyor.
Helenistik ve Roma dönemlerinde kent mükemmel konumu sayesinde kısa zamanda gelişmiş ve Anadolu’nun önemli kentlerinden biri haline gelmiş Smyrna.
Tabelalardan okuduğum bilgileri alt alta sıralayarak tarih gezintimizi yapalım:
İ.Ö. 1. yy da yaşayan coğrafyacı ve gezgin Strabon, Smyrna’yı kendi döneminin örnekleri içinde “En güzel olanı” şeklinde betimlemiş. Düzenli kent planına sahip olduğundan bahsedermiş.


Smyrna, özellikle Roma döneminde Ephesos ve Pergamon ile yarışabilecek nitelikte gelişmiş bir kent konumundaymış. Roma İmparatorluğuna bağlı kentler için oldukça önemli olan “İmparator adına tapınak yapma hakkı” Smyrna’ya 3 kez verilmiş. Bu özel durum hem sikkeler hem de Agora’da bulunan bazı yazıtlar üzerinde yer almaktaymış.
Eğimli araziye kurulan Agora’nın batı ve kuzey kanatlarında inşaa edilen tonozlu bodrum katları ile avlu alanı düz teras haline getirilmiş,ve bu alanın dört bir tarafı sütunlu galeriler (portiko) ile çevrelenmiş. Portikolar güneşli yağmurlu aşırı soğuk ve sıcak havalarda insanların korunması ve sığınması için inşa edilmiş yarı açık yapılarmış.
Bugün Agora avlu alanının görülebilen yaklaşık kısmı 129 x 83 m boyutlarıymış. Bu alanı çevreleyen Batı Portiko’nun büyük kısmı (83 m.), Doğu Portiko’nun küçük bir bölümü (20m) ile kuzeydeki bazilikanın tamamı (161 m) ortaya çıkarılmış. Yeşil alan olarak kullanılan agoranın güneyindeki alanda Güney Portiko yapısının olması beklenmekte.
Son yıllardaki kazı çalışmalarında Batı Portiko’ya bitişik bir Kent Meclisi ile Mozaikli Salon olarak tanımlanan bir yapının bir kısmı kısmen ortaya çıkarılmıştır.
Agora avlu alanının kuzeyinde Bazilika yapısı yer alıyor. Bazilikalar, adli işlevlerinin yanı sıra tüccar ve bankerlerin günlük işleri gibi ticari işler için de kullanılmakta. Romalı Ozan Martialis, Romalıların günlük yaşamlarında Agora’yı sabahtan öğle saatlerine kadar kullandıklarını, adli davaların çokluğu nedeniyle avukatların seslerinin kısıldığını, davalara avukatların sayısının yetmediğini, bu nedenle neredeyse Agoradaki heykellerin bile avukat olacağını söylermiş.
Agora’da dolaşmak değişik bir duygu veriyor. Hiç çıkmak istemiyor gibiyim. Dehliz içlerine dolaşıyorum, oradan oraya.
Keşfetmeye çalışmak. İskender’in Rüyası bölmesinde, üzerinde agora yazan, yüzyıllar önce yapılmış bir çeşmeye dokunmak.
Üst katta bir bölüm sütunlarla ayrılmış gibi. Sağ tarafta etrafı çevrilmiş kazılar sonucu toprak altından fışkıran tarih.
Bir başka bölüme de mezarlar toplanmış. İnce el işçiliğini gösteren muhteşem mezar görüntüleri. “Mezar görüntüsünün muhteşemi olur mu,” demeyin. Bunlar
dönemin şehzadelerinin mezarları. Mezar taşlarını gördüğünüzde bana hak vereceksiniz. Burası Osmanlılar döneminde mezarlık olarak, çevresi ise namazgah olarak kullanılmış.
Ve bir tarihle başbaşa kalınmış 2 saat.
Yavaş yavaş çıkarken tarihin derinleriklerinden, bir sarhoşluk var sanki. Hala kemerler altındaki şehri, o dönem insanlarıyla yaşıyor gibi.
İzmir’e yolunuz düşerse mutlaka dolaşmanızı önereceğim bir tarih kenti.


alıntı.
 

TEVFiK

Vip Üye
Katılım
11 Haziran 2012
Mesajlar
3,908
Beğeni
7,702
Puanları
113
Yaş
65
Konum
FETHİYE,MANİSA,İZMİR.
Selamunaleyküm; Bismillahirrahmanirrahıym
Hadi bakalım Besmele ile açtık konumuzu Besmele ile Yapalım Yorumumuzu :D
Elinize ve Emeğinize Sağlık Bozkurt Ustam Paylaşım İçinde Teşekkür ederim Sayglarımla.:)
 
Üst