Kumar Ve Şans Oyunları

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,703
Beğeni
17,666
Puanları
113
Konum
İstanbul
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.”

Maide 90

Cahiliye insanı sürekli kumar oynardı. En meşhur oyunlarından biri şu şekildeydi:

On kişi bir deveye eşit oranlarda ortak olurdu. Sonra kadehlerle bir tür kura çekilirdi. Yedisi, örflerine göre belirlenen değişik paylarını alır kalan üç kişi ise hiç bir şey almazdı.

Zamanımızda ise kumarın birçok şekli bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şu şekildedir.

−Piyango olarak bilinen olay... Bunun çok çeşitli şekilleri vardır. En basiti; çekiliş yapılacak rakamların parayla satılarak ilk şanslı kişiye bir ödül, ikincisine başka bir ödül şeklinde birden fazla ve değişik ödüllerin verilmesidir. Bu, kendilerince hayırlı bir iş olarak adlandırsalar bile haramdır.

−İçerisinde bilinmeyen bir ödülün bulunduğu bir malı satın almak ya da malın satışı esnasında, ödül kazananların belirleneceği çekiliş için bir numara vermek.

−Çağımızdaki kumar türlerinden biri de, hayat sigortasıdır. Hatta bazı sanatçılar, seslerini sigorta ettirirler.

Bunlar ve şans oyunlarının her türlüsü kumara dâhildir. Günümüzde bu büyük günahın işlendiği, içerisinde kumar masaları ve kumar aletleri bulunan özel kumar klüpleri bulunmaktadır. Futbol maçları ve benzer oyunların bahislerinde yapılan da kumar türlerinden biridir. Bazı oyun salonlarında ve eğlence merkezlerinde de kumar fikrine dayalı oyun çeşitleri vardır.

Müsabakalar ve yarışmalar üç çeşittir:

Birincisi: Şeriata uygun bir gayesi olanlar... Bunların ödüllü ya da ödülsüz oynanması mübahtır. Deve ve at yarışları, atıcılık müsabakaları gibi. Kuvvetli görüşe göre, buna Kur’an ezberi gibi şer’i ilimlerle ilgili müsabakalar da dâhildir.

İkincisi: Kendisi mübah olan ama üzerine ödül konulması caiz olmayan müsabakalar... Namazları geçirme, avret bölgelerini açma gibi haramların işlenmediği futbol maçları ve koşular buna örnektir. Bunların ödülsüz olarak yapılması caizdir.

Üçüncüsü: Kendisi haram olan ya da harama götüren yarışmalar... Örneğin, “güzellik yarışmaları” olarak isimlendirilen fesat müsabakaları, yüze vurmayı içeren ki yüze vurmak haramdır boks maçları, ya da “Koç dövüşü”, “Horoz dövüşü” şeklinde düzenlenen müsabakalar...

Muhammed Salih el-Müneccid
 

efkan55

Kullanıcı
Katılım
6 Haziran 2014
Mesajlar
298
Beğeni
428
Puanları
63
peki benim bir sorum olacak bununla ilgili bi konu varmi bilmiyorum .define haram degilmidir sonucda emeksiz kazanc sonra senin değil baskasinin mali
 

wtrk

Kullanıcı
Yasaklı
Katılım
27 Kasım 2014
Mesajlar
625
Beğeni
1,534
Puanları
93
peki benim bir sorum olacak bununla ilgili bi konu varmi bilmiyorum .define haram degilmidir sonucda emeksiz kazanc sonra senin değil baskasinin mali

literatüründe "kenz" olarak nitelendirilen, gömülü bulunduğu yerden çıkarılan ve sahibi bilinmeyen altın gümüş paralar, silahlar, aletler, ev eşyaları... gibi mal ve eşyaya verilen isim. İslam fıkhına göre defineler üçe ayrılır:
1- İslami defineler: üzerinde herhangi bir İslami işaret bulunan, diğer bir ifade ile, üzerinde kelime-i şehadet gibi bir yazı, bir işaret, bir simge taşıyan ve müslümanlara ait olması kesin olan ve yer altından çıkarılan paralar ve eşyalar.

2- Cahiliye devri defineleri: üzerinde İslami olmayan bir simge, bir işaret, bir yazı... vb. belirleyici özellik bulunan, mesela, İslam öncesi milletlere ait tanrıların resimleri veya müslüman olmayan hükümdarların birinin resmi bulunan ve gömülü halde bulunan paralar veya diğer eşyalar.

3- Müştebeh defineler: üzerinde belirleyici bir işareti veya simgesi, nakşı, baskısı karışık olduğundan, bulunan bu definenin müslümanlara mı, yoksa müslüman olmayan milletlere mi ait olduğu bilinemeyen veya anlaşılamayan gömülü halde bulunan para ve diğer eşyalara denir. (ö. N. Bilmen, Hukuk-ı İslamiyye ve Istılahatı Fıkhıyye Kamusu, IV, 75-76)

İslam'da tanımlarını verdiğimiz defineler, beytü'l-mal*'in gelirleri arasında yer alır. Bu defineler, yukarıdaki kısımları ile, bu defineleri bulana ve bulunduğu yere göre hazineye belli miktarı devredilir. Söz konusu olan defineler kitaplarında madenlerin hükmüyle beraber ele alınırlar. Hatta her iki grup da, yer altında gömülü olup, sonradan çıkarıldıkları için, define ve madenlere beraberce "rikaz" diyenler vardır (Şeyhi-Zade, Mecmeu'l-Enhur, İstanbul 1301, l. 405). Dolayısıyla ister öşür arazisinde, ister haraç arazisinde bir müslüman veya müslüman olmayan fakat İslam diyarında yaşayan ve adına "zımmi" denilen kişilerce bulunup eritilebilen madenler ile, bir zamanlar müslüman olmayanlar tarafından gömülmüş defineler, miktarlarının azlığına veya çokluğuna bakılmaksızın vergiye tabi tutulmuşlardır.

Alınan vergi oranları da şöyledir: Bir müslüman veya zımmi, ateşte eriyebilen altın, gümüş, bakır... vb. madeni bulduğunda bunun beşte birini hazineye devreder; geri kalan kendisine ait olur. Bunları bulan kişinin müslüman, veya zımmi, hür veya köle, çocuk veya baliğ, erkek veya kadın olmasında fark yoktur. Bu hüküm sahipsiz bir arazide bulunan madenler içindir. Fakat madenin bulunduğu arazinin sahibi varsa bulunan madenin beşte dörtlük bir miktarı arazi sahibine aittir (Bilmen, a.g.e. IV, 102).

Müslüman olmayan bir ülkeden kalkıp, izinsiz olarak İslam ülkesine girmiş bir "harbi"* nin, İslam diyarında bulduğu madenlerin tamamı "fey"* hükmündedir. Bu sebeple bu harbinin bulduğu herşey elinden alınır ve hazineye devredilir. Şayet müslüman olmayan kişi, turist gibi İslam ülkesine izinli giren "müste'min" ise, yine o kişinin bulduğu define de elinde bırakılmaz ve hepsi alınır. Buna karşılık hükümetin müsadesiyle, defineyi çıkarmaya çalıştıysa, anlaşma şartlarına göre hareket edilir. (Bilmen, a.g.e., IV, 103)

üzerinde İslami bir işaret, mesela kelime-i şehadet, Kur'an'dan bir ayet veya müslüman bir hükümdarın ismi bulunan bir define bulunursa, bu define "lukata* (yitik mal) hükmündedir. Buna mukabil üzerinde cahiliye devrine ait olduğunu gösteren işaret bulunan veya bir müslümana ait olmadığına dair kesin bir işaret bulunan defineler, yine beşe ayrılır ve beşte biri hazineye, geri kalanı bulana verilir. Fakat bu defineyi bulan kişi, harbi veya müstemin ise buldukları define ellerinden tamamen alınır ve hiçbir pay verilmez. Aynen madenlerde olduğu gibi(el-Mevsıli, el-İhtiyar, İstanbul 1980, I, 117-118)

Madenlerde olduğu gibi, eğer bir kişi defineyi kendisinin malı olmayan bir yerde, yani mülk olmayan dağ, sahra gibi sahipsiz bir yerde bulduysa, bulduğu definenin beşte biri hazinenin, geri kalanı da kendisinin olur. Fakat bu define, mülk olan arazide bulunduysa, yine beşte biri hazineye, geri kalanı ise, bu arazinin müslümanlarca ilk defa fetholunduğunda İslam devlet başkanı tarafından kime verilmişse, o kişiye veya varislerine verilir. Varis de yoksa, bu define tamamen hazineye devredilir. (el-Mevsıli, a.g.e., I,118). İslami mi, yoksa cahiliyye dönemine mi ait olduğu kesin belli olmayan ve üzerinde açık bir işaret bulunmayan define, cahiliyet definesi hükmüne tabi olur. Başka bir görüşe göre ise, bu defineler de İslami definelerden sayılırlar.

Bir müslüman veya zımmi İslam ülkesi olmayan bir ülkeye (daru'l harb'e)* izinli olarak girip burada bir define bulsa, bu definenin tamamı bulana ait olur. İslam devleti bundan birşey almaz. Fakat kuvvet ve cesaret sahibi bir topluluk böyle bir ülkeye gidip, defineyi bulmayı ve almayı başarsalar, bu definenin beşte biri hazine için alınır. çünkü bu şekliyle elde edilen mallar ganimet sayılır. Aynı şekilde daru'l-harbe giren müslüman veya zımmi, oradaki evden bir define bulsa, bu definenin tamamını evin sahibine iade eder. Aynı hüküm, sahibli arazide bulunan defineler için de geçerlidir. çünkü aksine hareket etmek, hıyanet ve zulüm sayılır. (Şeyhizade, Mecmau'l-Enhur, İstanbul 1301, I, 207)

.Denizden çıkarılan her türlü definenin tamamı çıkarana aittir. Bu görüş İmam-ı A'zam ve Muhammed'e göredir. Ebu Yusuf'a göre ise, denizden çıkarılan definelerin de beşte biri hazineye alınır (Bilmen, a.g.e. IV, 103-104; el-Kasani, Bedaiu's-Sanayi', Beyrut 1974, II, 65-66)
 

efkan55

Kullanıcı
Katılım
6 Haziran 2014
Mesajlar
298
Beğeni
428
Puanları
63
nasip isi bu isler ayni zamanda ölçüsünü kacirinca adami batirir dikkatli olmak ve bunu hobi olarak yapmak gerek
 

karanar

Kullanıcı
Katılım
29 Nisan 2014
Mesajlar
2,560
Beğeni
6,881
Puanları
113
Konum
ankara
nasip isi bu isler ayni zamanda ölçüsünü kacirinca adami batirir dikkatli olmak ve bunu hobi olarak yapmak gerek
wtrk kardeşimize bu güzel cevabından dolayı teşekkür ederim.sevgili efkan usta sizin sorunuza bu güzel paylaşımı hazırlayan kardeşimize siz de teşekkür etmelisiniz, değil mi???
 

efkan55

Kullanıcı
Katılım
6 Haziran 2014
Mesajlar
298
Beğeni
428
Puanları
63
konuyu tek kelimeyle aciklayan bir cevap olmus gercekten wtrk ustam bir tesekkuru hak etmis ama bizim eşek saatimize denk gelmis tesekkurler ustam karanar usta sanada tesekkur
 
Üst Alt