- Katılım
- 29 Mayıs 2024
- Mesajlar
- 266
- Beğeni
- 944
- Puanları
- 93
***........içindeki elektronik bileşenler tarafından ölçülür ve işlenir. Böylece manyetik alanın şiddeti ve yönü belirlenir.
***.........manyetik alanın yoğunluğunu ölçmeye yarayan bir araçtır.
***.........manyetik alanın yön ve büyüklük değişimlerini hassas bir şekilde ölçmek için kullanılan cihazlardır.
***.........manyetik alanın etkisiyle bir dönüşüm gerçekleştirir.
***.........manyetik alanın hızlı değişimlerini algılayabilir ve bu değişimlerin kaynağını belirleyebilir.
***.........zemine elektromanyetik enerji yayarak, nesnelerden kaynaklanan yankıları kaydeder.
Merhaba,
Yukarıdaki ibareler internetten alınmadır.
Bu konuyu bir çok yerde bağımsız mesajlar olarak vurgulamis olsamda, konu açarak ve irdeleyerek satırlarda kalmasının, meraklı hobidaşlar için ek minik notlar olarak kalmasini istedim.
En sonda diyeceğimi en başta diyeyim.
Amaç;
Elektronik aletlere "tu kaka" demek olmadığı, kullandığınız aletler ile çekim yaparken, toprak altında ve halihazırda manyetik alan değişimleri,anomalileri,scala rakam oynakliklari v.b. ararken daha bilinçli olmalarina yönelik, küçük bir mum yakmak olduğunu belirtmek isterim. (Eskiden vurgu yapmak istedigimizde bold,italik v.b. secebiliyorduk. Elimizden almasaydiniz iyiydi.)
Manyetik alan değişimlerini ölçmek veya gpr radarlar gibi değişik mhz'lerde sinyaller göndererek toprağa nüfuz ettirerek verileri işlemek,haritalandirmak v.b. durumlarda bilindiği üzere bir çok değişken bulunmaktadır.
Topragin iletkenligi, yapısı, ıslak/kuru durumu v.b. bir çok faktör sinyalin toprağa işleme derinligine ve çözünürlüğüne etki etmektedir.
Bu elektronik aletlerin nasıl çalıştığını en iyi üreticileri, sonrada kullanıcıları bilir.
Benim "hobi" olarak ilgilendiğim durum sadece manyetizma. Elektromanyetik dalgalar ve manyetiklik.
Bir diyamanyetik metalin, toprağın içine girdikten sonraki keyfiyeti, haleti ruhiyesiyle ilgilenirim.
İçinde bulunduğu bu durumun, stabilitesini, sürdürebilirliğini, gücünü, enerjisini, etki eden veya doğal durumunu değiştiren faktörleri araştırır analiz ederim. Sürecin nerede başladığını,nasıl devam ettiğini ve koşulları ile ilgili veri toplamak benim için hobi.
Anlamlı, anlamsız bazı örnekler vererek, sürecin, okuyucunun hayâl dünyasında kendine göre şekillendirmesini sağlamak istiyorum.
Uçsuz bucaksız bir ova hayâl edin.
Alabildiğine bozkır.
Biri gelmiş 4 tane kazık kakıp, üst ara baglantilarina da yatay sopa koyup, üzerine eternit atmış.
Bir fırtına bir yağmur sicim gibi.
Çoban girmiş eternitin altına, "kuruda, ıslanmadan" yağmurun geçmesini bekliyor..
Bir dere var aşağıda, yağmurun şiddeti artınca debisi artmış. Derenin ortasında bir "tümbe". Oğlak dereden karşıya geçerken su birden gelince,o yükseltiye sığınmış. 4 taraf su, tümbe güvenli.
Oğlaklar ağılın kapısından "çit" içine girmek istiyorlar ama kapı kapalı olunca nafile. Çitin etrafında dolanıp duruyorlar. Tavaf üstüne tavaf. Çobanda o yağmurda eternitin altından çıkıp kapıyı açasi yok.
Çoban kuruda, biri tümbe de, çitle çevrili ağıl boş.
Sicim gibi yağmur v.s.
Birileri gelmiş bir tepeye/yamaca her neyse, 5 metre çukur açmışlar. Demişler buraya bir oda yapalım getirin en yakın yerdeki taşları. Patara kütere 2x2x2 metre en,boy,iç yükseklikte odayı yapıp, içine de bir şeyler saklayıp kapatmışlar üstünü, eski haline geri getirip gitmişler.
Sonra gel zaman git zaman, odanın tam olarak yerini tespit etmek istemişler. Ama çıkamamışlar işin içinden.
Biri demiş ben manyetik alan değişimini ölcecegim. Sonuçta toprağı açtık boşalttık. Koca oda yaptık. Bu makinayi dik tutucam. Bir istikamete doğru yürüyeceğim. Makinenin üstünde de ayaklarımın altındaki toprağın rakamlari çıkacak. Eee demişler?
İşte demiş ben yürürken, örneğin adim attıkça, rakamlar yazacak, 245,244,241,243, 376,375,379,242 gibi. Heh işte demiş,376-375-379 rakamlari diğer rakamlardan cok farkli oldugu için, o attığım 3 adım odanın üstünde olduğumuzun kanıtı olacak demiş.
Evettt demişler cok mantıklı.
Demisler oda burada. Patara küte açmışlar ama yok bisi.
Bir daha yurumus, anormal düşük rakamlar çıkmış. Onu denemişler olmamış. Şunu denemisler olmamış. Bu demişler böyle olmaz. Bunu görüntü olarak bir ekrana yansıtalım. Biz odayı "kare" yaptıydık. Sen şimdi burdan git gel git gel git gel.
Olceklendirelim, metrajlandiralim,tam kare çıkan anomalileri tespit edersek tamam bulduk odayı!
Git gel git gel git gel, ahha kare cikti. Açın bakalım.
Patara kütere hayda yine boş.
Tespitciye bi' sopa bi' sopa, yemiş bir motor arabası odunu oturmuş aşağıya.
Baska birini çağırmışlar. Bakmışlar tekerlekli bir alet. İte ite gezdiriyor tepede.
Demisler anlat bakalım nedir bunun mahareti?
Demiş ben topragin altına tabancadan çıkan kurşun gibi, çakıyorum mhz leri cakiyorum mhzleri veriyorum coşkuyu.
Ee demişler coşkuyu verince?
Coskuyu verdiğim geri coşku gönderiyor,geri coşku gelen yerlerin rakamlarina bakıyorum, nerede çok coşku var veya nerede az coşku var artık cinslik neredeyse anlıyorum ki aradığınız orada işte demiş!
Helâl demisler tutar bu iş! Hadi ver coşkuyu!
Biri çıkıp demiş ki kaç metreye kadar coşkuyu yediriyon?
Vallahi demis 7.65 mm kullanırsam 10 metre, 9 mm kullanırsam ben diim 15 sen de 20 metre!
Arızanın biri çıkmış demiş ki, amca kurşunlar geri sekip vurmayasın kendini? Yok demiş gürbüz afacan, sert kayaya denk gelirlerse zaten ısı enerjisine dönüşüyor meretler. Telaş etme demiş o iş bende.
Amcamız tekerlekli lux ittirgeçli arabasıyla bir asagi bir yukarı bahce sürer, çim biçer gibi anasını kosalamis tepenin. Ciğerlerinin filmini çekmiş. Almışlar görüntüyü yatırmışlar söğüt gölgesindeki taşın üstüne, bir bakmislar ki ne görsünler?
Koca tepe üstünde bir değil, bir sürü geometrik sekilli tespit var. Ulan demiş gördünüz mü bak? Bizden sonra başkaları da gelip aynı ebatta,ayni derinlikte başka başka oda da yapmışlar. Hangisi bizim oda nereden bulcez?
Tekerlekli ittirgeç sahibi amcaya dönüp sormuşlar;
Bizim oda hangisi de bakalım!
Ne bileyim demiş hangisi. Hepsini açın tek tek. Sizin olmayanı geri kaparsiniz. Kendikinizi bulana kadar devam edin vs.vs.
Geçen demiş falanca ağaya gittim. Tümülüs dedikleri Koca tepenin ciğerini çektim.
Eee?
Tam tepeyi ara sadece dediler aradım buldum.
Sorun bende değil sizde demiş gitmiş.
Meksika şapkalı amcanın bir fotosunu koydum bu arada.
Yukarıdan aşağıya doğru olan metraj.
Soldan sağa doğru yatay olan da mhz frekans.
*** Bir de ortada bir eğri var.
Yani diyor ki, eğriyi takip edersen, frekansi kac mhz kullandiginda, topragin kac metre derinine inebilecegini anlarsın.
Ancak elbette burada nesnenin ebatı da devreye giriyor. Örnek olarak 1 mhz de çalışırsan 40 metre derinliğe inersin ama, nesne de 2 metreden büyük olmalı diyor vs.
***......gpr, 80-950 MHz etkin bant genişliğine sahiptir.
***......gpr, Anten merkezi frekansı. 450Mhz.
Bu ittirgeçlilerin çalışma frekansına bakıyorum, tabloya bakıyorum, kili,kumu,ıslaklığı, nemliliği,direnci,katmanı şunu bunu tartıya koyuyorum.
Sonra diyorum ki vay be!
Biri 54 inç optimal derinlik derken ötekisi çatır çatır 500-800 mhz yi derine derine nasıl basıyor ve cillop gibi görüntü elde ediyor diyerek bağırıyorum. Brawooooo...
Sihirli kelimeler resmin altinda aslında. Ayrılmaz bir bütün.
"Radarın toprağa işleme derinligi ile, çözünürlük yeteneği arasında yapılan seçime bağlıdır "
Neyse ben şu abilerin vakti evvel zaman içinde yaptıkları odaya geri dönmek istiyorum. Ne anlarım mhz den falan. Bi' tablo gördüm koydum o kadar.
5 metre derine inip, 2x2x2 ebatlarinda oda yapmışlardı.
Dengesizin biri bunlarin yaptigi odayla ilgili bir laf etmiş. Demis ki;
Siz odayı yapıp içine de o şeyleri koydunuz ya demiş. Eee demişler?
İşte demiş o vakit, toprak ana odayı bağrına bastı.
Sardı, sarmaladi, "dünyalardan" bile korudu onu! (?)
Şimdi bu oda 5 metre derinde. Dikine indik 5 m.
En boy da 2 metre. Eee?
Ben demis bir hesap yaptım. Sizin bu oda, 144 m2 alandaki manyetik zimbirtiyi yok ediyor,karıştırıyor, egiyor, bukuyor, sapittiriyor demiş. Ondan demis sizin aletler,amcalar zorlanıyor.
Nasıl demisler yok ediyor?
Biz oda yaptık, içine bir iki kap kacak koyduk kapadık. Icinde canavar beslemiyoruz ya!
Hemde diyorsun ki 144 metre kare!
Yahu demis aslında 144 m2 bunun sadece temeli. Sıpıtıyor demeyesiniz diye demediydim amma, ben gördüm koyduğunuz kap kacağın gramajı apı topu 250 gram ya vardı ya yoktu.
Eee demişler yani?
Aslında ortalığı karıştırdığınız, tozu dumana kattığınız alan tam tamına 252 dönüm.
Bizim abileri alsın bir gülmek, bir gülmek ama ne gülmek.
Yok ya demişler bu garip ne dediğini bilmiyor.
252 dönümden bahsediyor. Yani 252.000 m2.
Hic demişler attığımız taş, o kadar kuşu ürkütür mü heç?
Biri demiş ben duyuyordum ara ara bos beleş konuşup duruyordu. Neymiş efendim, elektron yorungeleri üst üste gelmezmişte,aralarinda belirli bir matematik mesafe olmak zorundaymista, hem dalga hem parçacık modeline göre toprak altındaki karakteristik hareketinde sınır gözetmezmişmişteee,hacim artarsa bilmem ne de artarmişta diyerek kikirdemişler.
Aralalarindan biri eeee demiş bizim odayı nasil bulacağız?
Ya demişler koparırız ordan bir gül cibigi arar buluruz.
Öteki demiş beyaz horozu keseriz.
Beriki demiş simsek düşsün diye bekleriz derken güneş batmış gün bitmiş.
Yarin ola hayrola demisler.
Ne yarınlar bitmiş. Ne horozun sesi kesilmiş.
Gün gelmiş ömür bitmiş ama verrim coşkuyu verrim coşkuyu diyenler hic bitmemiş.
Sürçü lisan affola.
Rast gelsin..
***.........manyetik alanın yoğunluğunu ölçmeye yarayan bir araçtır.
***.........manyetik alanın yön ve büyüklük değişimlerini hassas bir şekilde ölçmek için kullanılan cihazlardır.
***.........manyetik alanın etkisiyle bir dönüşüm gerçekleştirir.
***.........manyetik alanın hızlı değişimlerini algılayabilir ve bu değişimlerin kaynağını belirleyebilir.
***.........zemine elektromanyetik enerji yayarak, nesnelerden kaynaklanan yankıları kaydeder.
Merhaba,
Yukarıdaki ibareler internetten alınmadır.
Bu konuyu bir çok yerde bağımsız mesajlar olarak vurgulamis olsamda, konu açarak ve irdeleyerek satırlarda kalmasının, meraklı hobidaşlar için ek minik notlar olarak kalmasini istedim.
En sonda diyeceğimi en başta diyeyim.
Amaç;
Elektronik aletlere "tu kaka" demek olmadığı, kullandığınız aletler ile çekim yaparken, toprak altında ve halihazırda manyetik alan değişimleri,anomalileri,scala rakam oynakliklari v.b. ararken daha bilinçli olmalarina yönelik, küçük bir mum yakmak olduğunu belirtmek isterim. (Eskiden vurgu yapmak istedigimizde bold,italik v.b. secebiliyorduk. Elimizden almasaydiniz iyiydi.)
Manyetik alan değişimlerini ölçmek veya gpr radarlar gibi değişik mhz'lerde sinyaller göndererek toprağa nüfuz ettirerek verileri işlemek,haritalandirmak v.b. durumlarda bilindiği üzere bir çok değişken bulunmaktadır.
Topragin iletkenligi, yapısı, ıslak/kuru durumu v.b. bir çok faktör sinyalin toprağa işleme derinligine ve çözünürlüğüne etki etmektedir.
Bu elektronik aletlerin nasıl çalıştığını en iyi üreticileri, sonrada kullanıcıları bilir.
Benim "hobi" olarak ilgilendiğim durum sadece manyetizma. Elektromanyetik dalgalar ve manyetiklik.
Bir diyamanyetik metalin, toprağın içine girdikten sonraki keyfiyeti, haleti ruhiyesiyle ilgilenirim.
İçinde bulunduğu bu durumun, stabilitesini, sürdürebilirliğini, gücünü, enerjisini, etki eden veya doğal durumunu değiştiren faktörleri araştırır analiz ederim. Sürecin nerede başladığını,nasıl devam ettiğini ve koşulları ile ilgili veri toplamak benim için hobi.
Anlamlı, anlamsız bazı örnekler vererek, sürecin, okuyucunun hayâl dünyasında kendine göre şekillendirmesini sağlamak istiyorum.
Uçsuz bucaksız bir ova hayâl edin.
Alabildiğine bozkır.
Biri gelmiş 4 tane kazık kakıp, üst ara baglantilarina da yatay sopa koyup, üzerine eternit atmış.
Bir fırtına bir yağmur sicim gibi.
Çoban girmiş eternitin altına, "kuruda, ıslanmadan" yağmurun geçmesini bekliyor..
Bir dere var aşağıda, yağmurun şiddeti artınca debisi artmış. Derenin ortasında bir "tümbe". Oğlak dereden karşıya geçerken su birden gelince,o yükseltiye sığınmış. 4 taraf su, tümbe güvenli.
Oğlaklar ağılın kapısından "çit" içine girmek istiyorlar ama kapı kapalı olunca nafile. Çitin etrafında dolanıp duruyorlar. Tavaf üstüne tavaf. Çobanda o yağmurda eternitin altından çıkıp kapıyı açasi yok.
Çoban kuruda, biri tümbe de, çitle çevrili ağıl boş.
Sicim gibi yağmur v.s.
Birileri gelmiş bir tepeye/yamaca her neyse, 5 metre çukur açmışlar. Demişler buraya bir oda yapalım getirin en yakın yerdeki taşları. Patara kütere 2x2x2 metre en,boy,iç yükseklikte odayı yapıp, içine de bir şeyler saklayıp kapatmışlar üstünü, eski haline geri getirip gitmişler.
Sonra gel zaman git zaman, odanın tam olarak yerini tespit etmek istemişler. Ama çıkamamışlar işin içinden.
Biri demiş ben manyetik alan değişimini ölcecegim. Sonuçta toprağı açtık boşalttık. Koca oda yaptık. Bu makinayi dik tutucam. Bir istikamete doğru yürüyeceğim. Makinenin üstünde de ayaklarımın altındaki toprağın rakamlari çıkacak. Eee demişler?
İşte demiş ben yürürken, örneğin adim attıkça, rakamlar yazacak, 245,244,241,243, 376,375,379,242 gibi. Heh işte demiş,376-375-379 rakamlari diğer rakamlardan cok farkli oldugu için, o attığım 3 adım odanın üstünde olduğumuzun kanıtı olacak demiş.
Evettt demişler cok mantıklı.
Demisler oda burada. Patara küte açmışlar ama yok bisi.
Bir daha yurumus, anormal düşük rakamlar çıkmış. Onu denemişler olmamış. Şunu denemisler olmamış. Bu demişler böyle olmaz. Bunu görüntü olarak bir ekrana yansıtalım. Biz odayı "kare" yaptıydık. Sen şimdi burdan git gel git gel git gel.
Olceklendirelim, metrajlandiralim,tam kare çıkan anomalileri tespit edersek tamam bulduk odayı!
Git gel git gel git gel, ahha kare cikti. Açın bakalım.
Patara kütere hayda yine boş.
Tespitciye bi' sopa bi' sopa, yemiş bir motor arabası odunu oturmuş aşağıya.
Baska birini çağırmışlar. Bakmışlar tekerlekli bir alet. İte ite gezdiriyor tepede.
Demisler anlat bakalım nedir bunun mahareti?
Demiş ben topragin altına tabancadan çıkan kurşun gibi, çakıyorum mhz leri cakiyorum mhzleri veriyorum coşkuyu.
Ee demişler coşkuyu verince?
Coskuyu verdiğim geri coşku gönderiyor,geri coşku gelen yerlerin rakamlarina bakıyorum, nerede çok coşku var veya nerede az coşku var artık cinslik neredeyse anlıyorum ki aradığınız orada işte demiş!
Helâl demisler tutar bu iş! Hadi ver coşkuyu!
Biri çıkıp demiş ki kaç metreye kadar coşkuyu yediriyon?
Vallahi demis 7.65 mm kullanırsam 10 metre, 9 mm kullanırsam ben diim 15 sen de 20 metre!
Arızanın biri çıkmış demiş ki, amca kurşunlar geri sekip vurmayasın kendini? Yok demiş gürbüz afacan, sert kayaya denk gelirlerse zaten ısı enerjisine dönüşüyor meretler. Telaş etme demiş o iş bende.
Amcamız tekerlekli lux ittirgeçli arabasıyla bir asagi bir yukarı bahce sürer, çim biçer gibi anasını kosalamis tepenin. Ciğerlerinin filmini çekmiş. Almışlar görüntüyü yatırmışlar söğüt gölgesindeki taşın üstüne, bir bakmislar ki ne görsünler?
Koca tepe üstünde bir değil, bir sürü geometrik sekilli tespit var. Ulan demiş gördünüz mü bak? Bizden sonra başkaları da gelip aynı ebatta,ayni derinlikte başka başka oda da yapmışlar. Hangisi bizim oda nereden bulcez?
Tekerlekli ittirgeç sahibi amcaya dönüp sormuşlar;
Bizim oda hangisi de bakalım!
Ne bileyim demiş hangisi. Hepsini açın tek tek. Sizin olmayanı geri kaparsiniz. Kendikinizi bulana kadar devam edin vs.vs.
Geçen demiş falanca ağaya gittim. Tümülüs dedikleri Koca tepenin ciğerini çektim.
Eee?
Tam tepeyi ara sadece dediler aradım buldum.
Sorun bende değil sizde demiş gitmiş.
Meksika şapkalı amcanın bir fotosunu koydum bu arada.
Yukarıdan aşağıya doğru olan metraj.
Soldan sağa doğru yatay olan da mhz frekans.
*** Bir de ortada bir eğri var.
Yani diyor ki, eğriyi takip edersen, frekansi kac mhz kullandiginda, topragin kac metre derinine inebilecegini anlarsın.
Ancak elbette burada nesnenin ebatı da devreye giriyor. Örnek olarak 1 mhz de çalışırsan 40 metre derinliğe inersin ama, nesne de 2 metreden büyük olmalı diyor vs.
***......gpr, 80-950 MHz etkin bant genişliğine sahiptir.
***......gpr, Anten merkezi frekansı. 450Mhz.
Bu ittirgeçlilerin çalışma frekansına bakıyorum, tabloya bakıyorum, kili,kumu,ıslaklığı, nemliliği,direnci,katmanı şunu bunu tartıya koyuyorum.
Sonra diyorum ki vay be!
Biri 54 inç optimal derinlik derken ötekisi çatır çatır 500-800 mhz yi derine derine nasıl basıyor ve cillop gibi görüntü elde ediyor diyerek bağırıyorum. Brawooooo...
Sihirli kelimeler resmin altinda aslında. Ayrılmaz bir bütün.
"Radarın toprağa işleme derinligi ile, çözünürlük yeteneği arasında yapılan seçime bağlıdır "
Neyse ben şu abilerin vakti evvel zaman içinde yaptıkları odaya geri dönmek istiyorum. Ne anlarım mhz den falan. Bi' tablo gördüm koydum o kadar.
5 metre derine inip, 2x2x2 ebatlarinda oda yapmışlardı.
Dengesizin biri bunlarin yaptigi odayla ilgili bir laf etmiş. Demis ki;
Siz odayı yapıp içine de o şeyleri koydunuz ya demiş. Eee demişler?
İşte demiş o vakit, toprak ana odayı bağrına bastı.
Sardı, sarmaladi, "dünyalardan" bile korudu onu! (?)
Şimdi bu oda 5 metre derinde. Dikine indik 5 m.
En boy da 2 metre. Eee?
Ben demis bir hesap yaptım. Sizin bu oda, 144 m2 alandaki manyetik zimbirtiyi yok ediyor,karıştırıyor, egiyor, bukuyor, sapittiriyor demiş. Ondan demis sizin aletler,amcalar zorlanıyor.
Nasıl demisler yok ediyor?
Biz oda yaptık, içine bir iki kap kacak koyduk kapadık. Icinde canavar beslemiyoruz ya!
Hemde diyorsun ki 144 metre kare!
Yahu demis aslında 144 m2 bunun sadece temeli. Sıpıtıyor demeyesiniz diye demediydim amma, ben gördüm koyduğunuz kap kacağın gramajı apı topu 250 gram ya vardı ya yoktu.
Eee demişler yani?
Aslında ortalığı karıştırdığınız, tozu dumana kattığınız alan tam tamına 252 dönüm.
Bizim abileri alsın bir gülmek, bir gülmek ama ne gülmek.
Yok ya demişler bu garip ne dediğini bilmiyor.
252 dönümden bahsediyor. Yani 252.000 m2.
Hic demişler attığımız taş, o kadar kuşu ürkütür mü heç?
Biri demiş ben duyuyordum ara ara bos beleş konuşup duruyordu. Neymiş efendim, elektron yorungeleri üst üste gelmezmişte,aralarinda belirli bir matematik mesafe olmak zorundaymista, hem dalga hem parçacık modeline göre toprak altındaki karakteristik hareketinde sınır gözetmezmişmişteee,hacim artarsa bilmem ne de artarmişta diyerek kikirdemişler.
Aralalarindan biri eeee demiş bizim odayı nasil bulacağız?
Ya demişler koparırız ordan bir gül cibigi arar buluruz.
Öteki demiş beyaz horozu keseriz.
Beriki demiş simsek düşsün diye bekleriz derken güneş batmış gün bitmiş.
Yarin ola hayrola demisler.
Ne yarınlar bitmiş. Ne horozun sesi kesilmiş.
Gün gelmiş ömür bitmiş ama verrim coşkuyu verrim coşkuyu diyenler hic bitmemiş.
Sürçü lisan affola.
Rast gelsin..
