Ölüler Kitabı. | Define işaretleri ve anlamları

Ölüler Kitabı.

SEVALİ

Kullanıcı
Katılım
14 Kasım 2012
Mesajlar
1,451
Beğeni
2,680
Puanları
113
[/SIZE]
MISIR 'IN ÖLÜLER KiTABI


Düsünce evreninin besigi kabul edilen Yunanlilar, Thales ya da Euclid'e ragmen yine de zaman ve saat matematigin'! yeterince çözümleyememislerdi, çok daha farkli bir kültürel konumda bulunan Misirlilar'in pratik çözümü sasirticidir. Gerçekten de Misir'in Yunan'da oldugu gibi bir matematik felsefesi, düsünürleri yoktu. Astronomik tüm bilgileri dinsel törenlerle kisitliydi ama Misirlilar MÖ 3000 civarinda, günesin dogusunu ve batisini hesaplayarak bir dikilitasin neresinin günün hangi saatinde isik alacagini, bir tapinagin bir yerindeki penceresinden içeri girecek olan günes isigi ile bir yazi sifrelemeyi biliyorlardi. Günesin disinda, Eski Misirlilar, gökyüzününün en parlak cisimlerinden Sirius' un da, yilda bir kez sabah saatinde günesle ayni konuma geldigini de kesfetmislerdi. Bu astronomik konum, Nil'in tasmasiyla ilgili olarak Nil yilinin baslangiciydi, Misirlilar için bu günler Misir tanrilari Osiris, Horus, Seth, isis ve Neftis'in dogum günleriydi. Nil yili daha da dogrusu Nil Nehri'nin varligi Misirlilar için öylesine önemlidir ki, ölüm ötesiyle ilgili inançlari da dogurmustur.


Firavun bir Tanri'ydi...


Fransiz Moret'e göre, Nil Nehri Misir'i Akdeniz ve Afrika Misir'i diye ikiye ayirir, gerçekten de bu cografi konum bin yillarca Misir'i Yukari ve Asagi Misir ya da Krallik olarak jeopolitik olarak böldü. Bu bölünme ve temeldeki krallik kavgalari Misir'in tek kralinin yani Firavun'un varligim da böldügünden önemlidir, zira tüm eski uygarliklarin içinde kendisinin tanri oldugunu ileri süren tek kral, Firavundur. Gerek Mezopotamya'da, diger Orta Dogulular'da daima krallar tanrilarin seçtigi temsilcilerdiler, ancak ölümlerinden sonra tanrilastilar ama Misir'da Firavun, tanri demekti. Yasarken Horus, öldügünde ise Osiris'ti. iste bu inanç topyekün Misir mitolojisi ile, kralligin dogrudan iliskisi demekti. Misirlilarin mumyalama ve mumyalama ile ilgili mitler, uygulanan ritüeller hep bu temelin üzerindeydi. Ölüm ve ölüm ötesi yasama böylesine bir takinti sadece Firavun'un ölümsüzlügü ve tanriligi nedenine baglidir. Ama Misir'da Osiris kültünün hemen yaninda kökeni çok daha eskilere giden bir de Ra kültü yani Günes-Tanri veya dini vardi, ikisinin kokteyli ve yasamin kökeni olan Nil inançlari Misir dinini olusturuyordu, Çok kisa olarak Osiris'i tanimamizda yarar var.
ilim kurgu romanina benzeyen bir mitoloji,
Osiris bitkiler evreninin tanrisidir, ölür ve yeniden dirilir ama ayni zamanda da yeralti dünyasinin da hakimidir, ruhlarin yazgisina karar veren kurulun basidir ve salt bu yönüyle mumyalama ritüellerinin kaynagi olur. Osiris'in erkek kardesi Seth ile olan kavgasi ise Yukari-Asagi Misir ayriminin simgesidir. Böylece Osiris'in sosyal, dinsel ve siyasal üç kimligi ortaya çikar, isis, Osiris'in kizkardesi ve ayni zamanda da karisidir, kayinbiraderleri olan Seth ve Typhon 72 ihtilalciyle beraber iyi Kral Osiris'i parçalara ayirip, Misir'in 42 eyaletine bu parçalari atacakti. isis, Seth'in dagittigi parçalari bulacak ve kizkardesi Neftis'in yardimiyla yeniden yasama döndürecektir. Osiris, bundan sonra yeralti ülkesinde yasayacak ve oglu Horus öcünü alacaktir. Horus daima sahinle simgelendi ve firavunlarin baslarinda sahin armasi bulunurdu. Ama firavun ayni zamanda da Misir'in ilk krali ve dünyanin yaraticisi olan olan Ra'nin da ogluydu. Osiris ve Ra kültlerinin karisimi burada açikça görülür. Bir bilim kurgu öyküsüne benzeyen kisa ama temel giristen sonra Misir'in ölüm ve ölüm ötesiyle ilgili inançlarim daha iyi anlayabiliriz.
Simdi ölüme dogru yol alalim...



HORUS ISIS OSIRIS RA THOTH



"Ölüler Kitabi" ve ötesi...


Eski Misir'da ölüm ve ötesiyle ilgili kaynaklar Piramit ve Tabut yazitlaridir, bütün bunlar "Ölüler Kitabi" denen ölüm, ölüme geçis ve ölümden sonra yasamla ilgili kurallari ve düzeni anlatan bütün bir bilgi veya inanç sisteminin parçalaridirlar. Misirlilar ölümden sonra yeniden dirileceklerine inanirlardi, Osiris'in yeniden dogmasi ve onun kisiliginde simgelenen KIS ve BAHAR örneklerindeki gibi. ?nsan beden ve ruhtan olusuyordu, her ikisi de ölümden sonra ebedi olarak kalabilirdi, yeter ki ölümden sonra insan Osiris'in önünde günahlarini bagislatsin ve saf olarak cennette kalabilsin. Osiris, insanin kalbini bir tüy ile tartarak samimiyetini ölçerdi, eger ölü insan bu ölçümde basarisiz olursa aç, susuz ve günessiz olarak ebediyen mezarinda kalirdi. Osiris'in sinavlarindan basariyla geçebilmek için bazi yöntemler uygulanirdi, örnegin mezarlara yiyecek ve tanrilari sevindirecek tilsimlar konurdu. Ayrica, balik, yilan, hamamböcegi gibi böcekler rahipler tarafindan kutsanarak ölüye yardimci olurlardi. Ama en önemlisi, "Ölüler Kitabi" nin satin alinip mezara konmasiydi. "Ölüler Kitabi" ölüm rahiplerinin yazdiklari dua ve yöntemlerle, Osiris'i sakinlestirecek ve hatta aldatacak önerilerle doluydu. "Ölüler Kitabi" örneklerinden yüzlercesi papirüs rulolar halinde mezarlardan çikarilmistir ve en eskileri Piramitler Dönemi'ne aittir, yani M.Ö. 2500'lere. Misir inançlarina göre tüm bilgiler veya bilim bilge tanri ve yazman Toth tarafindan yazilmistir. Bugün dahi bazi mistikpagan çevreler Tarot Kartlari'nin kökeninin Toth kültünden kaynaklandigina inanirlar.
Tek Tanri'nin pesindeki Kral
Tüm bu yöntemlerin sonucunda ölen bir insan, öteki dünyada yasamak için hak kazanabilir, günahlarini affettirebilir, istenilen yasama kavusurdu. ?lginçtir tüm Eski Misir ölüm inançlarinda ahlaki ögütlere pek rastlanmaz, rahipler halkin dinsel törenleriyle ugrasirlar ama genelde onlarin ahlaki düzeyi ile ugrasmazlardi. Ölüler Kitabi'nda eger rahipler çözüm getirdiyse, iyi ve ahlakli biri olmanin pek üzerinde durulmaz. Sihir ve büyü Misir inançlarinda çok etkin ve yaygindir, Firavun'un özel büyücü ve sihirbaz danismanlari vardi, özetle Misir dini tüm zengin ögelerine ragmen, ahlaki bir ögreti içermedigi veya ruhsal egitmeyi içeren bir yaklasimda bulunmadigi için kutsal bir kitaba sahip degildir, bilindigi kadariyla dinsal metin olarak ortada sadece "Ölüler Kitabi" nin bölümleri vardir. Ama "Ölüler Kitabi" ndan örnekleri görmeden önce bir dönem Misir'i etkileyen dinsel reformu unutmamak gerekir. Reformun babasi MÖ 14.Yüzyil'da yasayan IV.Amenofis'ti, bu Firavun monoist bir temeli olan ve yaratici ilah Aton'un disinda tüm tanrilari reddeden yeni bir dini kurdu. IV.Amenofis, tahta geçtiginde rahip sinifinin gücünün kralliktan fazla oldugunu ve yönetimi ellerinde tuttuklarini fark etti, bundan kurtulmak istemisti, bir baska kaynaga göre ise Firavun, bir günes rahibi olan amcasinin etkisindeydi. önce baskenti Orta Misir'a Amarna'ya tasidi, Amarna'ya "Aton'un Ufku" anl***** gelen "AknetAton" adi verildi, sonra Amon'un büyük rahipligi makamim kaldirdi ardindan Teb'de isyan çikti ama ordu bastirdl, IV.Amenofis kararliydi. Yeni dinin esaslarini belirledi ve mistik siirler yazdirdi, inancin temelinde yalana karsi gelerek gerçege ulasma düsturu vardi ve Tek Tann'ya olan sevgi derin duygularla anlatiliyordu; mezar taslannda "Ey. biricik Allah senden baskasi yoktur." yazilari bulunmustur.
Bin yillar dinleri bagliyor mu?
IV.Amenofis. büyü ve sihri yasakladi, ölümden sonra da tek hakimin Aton olduguna inanildi. Yeni dine inanan, Aton'un büyüklügü ve tekligme iman eden kisi, öte dünyada da mutlu olacakti. Buna ragmen. IV. Amenofis tanri ogullugu sifatini reddetmedi ve yüzyillar sonraki Hz isa'yi animsatan bir tür peygamberlik yaklasimi içindeydi. Ama önemli bir yön daha vardi, kisi Tanri'ya asla bir ihtiyacini karsilamak için hitap etmezdi. aksine doganin güzelligine ve Yaratici'nin iyiligine heyecan ve ask duyan biri olmaliydi, gökten akan ve yasamin kaynagi olan Nur'a tapilirdi. esit olarak yayilan aydinlik adalet kavramim simgelerdi ve bu Nur Gerçeklik Ülkesi'ne bagliydi, burada da Anadolu Tasavvufusun bazi çizgileri ister istemez akla gelir. Bir yazitta söyle denir; "Ey yasamin baslangici olan Aton, yeryüzünü güzellikle doldurursun, isigin yarattigin her seyi aydinlatir ve her sey senin askinin baglariyla baglanir, her göz kendi üstünde seni görür, Ey Sen ki, tek ilahsin ve hiçbir benzerin yoktur, sen dünyayi kalbinin istedigi gibi yarattin..." Anlasiliyor ki, IV.Amenofis Tek Tanri düsüncesinin simgesi olarak günesi ve isinlarini seçmisti. Tapilan bir heykel veya put yoktu. Bu yeni din, yuvarlak kirmizi bir günes ve ondan çikarak yere inen ve uçlannda el sekilleri bulunan isinlar olarak simgelendi. Buradan çikan bir sonuç var...
Simgeler bilinmeyen gerçegi sakliyor
Tarihçi ve arastirmaci Arthur Weigall' a göre, Hz Musa'nin kavmiyle beraber Misir'i terk etmesi M.Ö. 1346'da Firavun Tutankamon dö
neminde olmalidir. Özgün adiyla "Manethon" yani Musa, tarihi bir kisiliktir, IV.Amenofis'in din reformu döneminde yasamis ve bu düsüncelerden yola çikmistir. Buna karsin, IV.Amenofis'in din reformu Misir'da köklesmemis, yirmi yil sürmüs ve ölümünden sonra eski inançlara dönülmüstür ama Tek Tanri inanci farkli bir yerde, Filistin'de köklesecek ve baska bir dinin temeli olacaktir. Biz yine "Ölüler Kitabi" na dönelim; birçok çagdas uzmana göre "Ölüler Kitabi" çok büyük ve çok derin bir sirdir. 1758'de Fransiz Cyprianus, derinligine zor varilan gerçek kutsalligi bu kitapla tanidigim belirtirken, bir diger uzman Lucien; "Misir dini bilmecelerle doludur, konuyu iyice bilmeden ve hatta mistik deneylerden geçmeden asla alay etmemeli veya küçük görmemeliyiz, tanrilarin gerçekten tanri, köpekbaslilarin ne oldugunu bilmek için bu sirlari tanimak gerekiyor" diyordu.
Ölüm ötesine geçis...
"Ölüler Kitabi"nin anlamini iyi bilen ruh, Evrenin Büyükleri'ne meydan okuyabilirler ve hakimlerin karsisina korkmadan çikabilirler. Her ölünün ruhunun tartilisi adli korkunç sinavda savunma yapabilecekler, Osiris'in önünde yeri öptükten sonra ruhlarini pisliklerden koruyacaklar. Çünkü ruh hem bir kadinin karnindan çikarken, hem de yasami süresince kapildigi tutkular yüzünden kirlenmistir ve ruh bedeninin kirlendigini hisseder. Ancak "Ölüler Kitabindaki dua ve formüller sayesinde ruh Ra'nin atesinde tutusmadan, 42 hakimin önüne çikmaktan korkmayacaktir. 42 hakimin her birisi Misir'in bir bölgesin! ve 42 günahtan birisini temsil ederken ölüyü sorgularlar, ölü o anda Thot'un önünde yanlislari itiraf etmelidir, Thot gizlilerin sahibidir, bilinmeyen bir nedenle bir sebek olarak resmedilir. Peki ölü ne diyecektir veya nasil olmalidir? Thot ve çakal kafali tanri Anubis teraziyi dikkatle izlerlerken ölü, insanlara karsi günah islemedigini, mevkilere saygili oldugunu, tanrilari kizdiracak bir sey yapmadigini, öldürmedigini ve öldürmek için emir vermedigini, kimseye aci çektirmedigini. tapinaklardan bir sey çalmadigini. kimsenin topragini çalmadigini. hileli tarti kullanmadigini, tanrilarin kuslarini ve kutsal göllerin baliklarini çalmadigini dogru olarak söyleyecek ve kendini temize çikaracak.
Cennet'te yasam
Tanrilarin yazicisi olan Thot ve mezarliktan koruyan Anubis, ölüyü dinledikten sonra teraziye bakacaklar ve eger Thot terazinin iki kefesinin dengede oldugunu yazabilirse. kefenin birisinde ölünün vicdaninin ve iradesinin simgesi olan kalbi, digerinde ise Maat'in yani gerçegin tüyü vardir, yani gerçek tüy kadar hafiftir. O zaman ibis kusu kafali Thot, ölüler tanrisi Osiris'e dönecek ve ölünün kalbinin dogru oldugunu ve kalbin tüyden agir olmadigini söyleyecektir. ?ste o zaman ölü, ebediyen istedigi
yerlere gidebilir, canlilarin arasina,yerin altina, Sa manyolunun derinliklerine... Artik o bir ölü degildir ,ölümsüzlerle beraberdir,bulundugu yerde yiyecek tarlalari vardir.incir agaçlarinin gölgesinde serinligi tadacaktir ve tanriçalarin sütünden içecektir. Bu arada kötülerin yerinide görecektir,
orada kendi iç organlarini yiyen krallar, iskenceci tanrilar, kafatari kesik ama vücutlari olan belleksiz ruhlar vardir". Ama o onlardan uzaktir ve isik ruhlarin arasinda. ebediyen yükselmistir, ?ncil'de yazdigi gibi; "..onlar cennette isik saçan yildizlar gibi olacaklar"dir.
"Ölüm geceye benzer"
"Ölüler Kitabi"indan bazi bölümlerdi bunlar, aslinda tümü Misir'in gizeminden ancak birkaç damlasi. Böylesine garip bir uygarligin bir diger örnegi tarihte yoktur. Yunan uygarliginin temelinde Misir yatar, tarihte bu kadar etkin iki kültür aktarimi daha vardir ama sonraki yüzyillarda, bunlar Yunan biliminin islam Dünyasi'na, islam kültürünün ise Bati Avrupa'ya aktarimidir. Basta söz edildigi gibi, Misirlilarin matematik bilgisinin incelenmesi hayal kirikligi yaratmistir çünkü günümüze kadar ulasabilen dev yapitlar insa edebilmislerdi fakat buna karsin TIP bilgileri sasirtici düzeydedir. Öte yandan Eski Misirda Mezopotamya'da oldugu gibi, Astroloji yoktur, yerinde Astroaltri yani gök cisimlerinin tanri kabul edilmesi vardir. Onlar, gök olaylarini dinsel bir çerçeve içinde görüyorlardi. Ayrica, göklerde sasmaz bir düzenin bulunduguna, görünümler degisse bile temelde bir kararliligin bulundugu inancindaydilar. Ama bu inanç mitoloji ve masallarla örülüydü ve bu yüzden Misir astronomisi ayinlerle, dinsel törenlerle iç içeydi. Çok dindardilar, din islerinin aksamamasi için çok özen gösteriyorlar, zamanin akisina anlam veriyorlardi. Onlara göre zaman bitimsiz oldugu için, daima yeniden, yeri bastan yasaniyordu. Günleri ugurlu veya ugursuz diye ikiye ayirirlardi, her zaman dilimi için sihir formulleri vardi, hareketlerini buna göre yönlendiriyorlardi. Geceye benzettikleri ölüm sonrasinda, ruhlarin kendilerini düsmanlarindan koruyabilmeleri ve davranislarini düzenleyebilmeleri için dünyasal görevlerini dogru zamanlarda yerine getiriyorlardi. Salt bu yüzden mezarliklarda lahit kapaklarinin içlerini kösegensel yildiz saatleri resimleriyte süslediler.
Misir, ünlü bir gezginin söyledigi gibi anlatilmasi degil, gezilip görülmesi ve hatta yasanmasi gereken bir yerdir. Giza Piramrtlerini, Teb'i. Karnak ve Lüksoru ve de müzelerdeki göz kamastiran eserleri yakindan görmeden günümüzden binlerce yil önce yasamis olan bu insanlari anlamak mümkün olmaz. Belki de böyle bir görsel asamadan sonra, Misirin gizemi, "Ölüler Kitabi" nin içyüzü ve diger bilinmeyenler aydinlanabilir...


LANET GERÇEKTEN VAR MI?


Büyük Firavun Tutankamon dünyayi terk ettikten 3500 yil sonra, 12 Subat 1924'te iki ingiliz Lord Carnarvon ve Arkeolog Dr Houvard Carter onun kutsal mezarina girerek bir anlamda mezari bilimsel olarak talan ettiler. Elbette ki, bizlerin gözleri önüne serilen güzellikleri görebilmemizin tek yolu da buydu ama rahati kaçan Firavun ayni fikirde degildi. Önce Lord Carnarvon durup dururken öldü, komada firavunun adini |sayikliyordu. Ardindan ona bakan hemsire ve ekipten Albay Herbert, Carter'in sekreteri, Westbury Lordu'nun oglu, bir baska uzman olan Prof. La Fleur, hafriyatçi Arthur Mace pes pese öldüler. Mezara ilk girenlerden Dr. White bir iki gün sonra J kendini asti, radyograf Archibald Ree aniden ölürken, bir Misirli resmi görevli de onu izledi. Bu kadarla bitmiyor; mumyayi ilk kez açan Derry, firavunun esyalarindan birisini elleyen Oavis, Lady Carnarvon, Prof.Breastead, Sir Alan jGardner,Woolf,Winlockve digerleri... Tam 17 kisi mezarin açilmasindan sonraki bir iki ayin içinde yasamlarini yitirdiler. Zehirler hakkinda genis bilgileri olan Misirlilar özel bir zehir mi kutlanmislardi? Bu zehir, bin yillara ragmen etkisini yitirmeyecek kadar güçlü müydü? ABD'de Oakridge Atom Merkezi'nde çalisan birkaç bilgin inanilmaz bir iddiada bulundular; Misirlilar atom enerjisini biliyorlardi ve mumyanin içinde radyoaktif maddeler vardi. Olabilir mi? Büyülerin, ilaçlarin ,sihirin Tanriçasi ?sis'in laneti bu muydu? ?lginç ama 17 kisinin rastlanti disi ölümlerine ragmen ekibin basi Dr. Howard Carter uzun yillar yasadi...
Asagidaki resimler tutankamon'un mezarinin acilmasi ile ilgilidir.




MUMYALAMA SANATI




Misir inançlarinda, ölümden sonra bedenin bozulmadan kalmasi çok önemlidir, en büyük korkulan cesetlerin çürümesiydi. Bu nedenle cesetlerin mumyalanmasi her Misirli için ölüm kadar önemli bir gerçekti, mumyalanamadan çürüyüp bozulan bir ceset durumuna düsmektense milyon kere ölmeye raziydilar, aksi halde yasama döndüklerinde bedensiz kalacaklar ve ruhlari sonsuza kadar kaybolacakti. Eski Misir'in tüm yasaminda mumyalama son derece önemli bir sosyal olaydir ve parasal düzeye göre çesitli mumyalama 'ekonomisi görülür. Ölümden sonra ceset 70 gün süreyle sodyum hidro karbonat ve zift karisiminda yatiriliyor ve bozulmasi önleniyordu. Bu süre firavun gibi önemli kisiler için bir yili dahi bulabiliyordu, Cesedin tüm killari tiras ediliyor, özel cerrahi araçlarla , burun deliklerinden girilerek beyni parça parça çikariliyordu. Karin bölgesi açiliyor, iç organlar bosaltiliyor sonra yarik dikiliyor veya balmumu ya da metal bir kapakla önlüyordu. Metal kapagin üzemoe kutsal simgeler ve koruyucu olarak kapagin üzerinde Horus'un Gözü vardi, iç organlarin kondugu dört kavanoz veya kabi Horus'un Gözü koruyordu.Kalp, '"ÖLÜLER KiTABI" nda "gerçek kalbin seninle beraberdir "yazdigi için yerinde birakiliyordu.Vücudun içi sarapla yikaniyor, damarlara özel sivilar enjekte ediliyor, karnin içine balmumu,antiseptik yaglar, tarçin,lotus çiçegi tohumlari, sedir yagina batirilmistamponlar gibi bir çok madde dolduruluyordu.Gözbebeklerinin yerineporselen gözbebekleri konuyor,. eller,ayaklar ve yüz katranli keten seritlerlesariliyordu.Bu arada kavanozlarda duran iç organlar hatta bazen erkek cinsel organlarida ilaçlaniyordu. Seritleri sarmadan önce,ölüye makyaj yapilarak dudaklar,gözkapaklari, tirnaklar, avuçlar ve ayak tabanlari boyaniyor, burun delikleri tikaniyordu.Keten seritlerin aralarina muskalar,çesitli çiçekler konduktan sonra vücudun seklinin bozulmamasi için bosluklara tamponlar doldurularak metrelerce uzunlukta seritlerle ceset iyice seriliyordu. Keten seritlerin aralanna özel bir zamk sürülüyordu. islemler bitince, üzerinde dünyayi görmesi için göz resmi bulunan bir mask takiliyor ve cenaze yatagina yatirilarak tabuttarin yapimi bekleniyordu.


ANİ PAPiRÜSÜ


Ey insanoglu; bu parsömende yazili olanlari iyi oku. Oku; burada varolmadigin günleri bulacaksin, eger tanrilarin bahsettigi bilgelige sahipsen...
Oku çocugum; çok uzaklardan sana henüz ulasan geçmisin ve gelecegin sirlarini oku...
insanoglu ebediyetten bu güne; sadece burada yasamadi; birçok yerde, birçok zamanda, birçok dünyada yasadi; herbirinin arasinda karanliklar perdesi vardi;
Ve simdi kapilar açilacak ve baslangiçtan beri varolan tüm karanlik tüneller aydinlanip, görünecekler; inancimiz bize sonsuz yasami ögretti; simdi ebediyeti, sonun ve baslangicin olmadigim anladik; Bu bir sonsuz daire... Bu nedenle; çember yasasina göre; eger bir tek sey dogruysa öteki her sey dogrudur; öyle ki; bizler daima yasadik... Yaratici, insanoglunun gözlerine birçok yüzünü, çesitli ahidlerle gösterdi; aslinda O birdir; O istedi ki; tek bir tanri olarak bilinsin; çünkü henüz her sey yanlisti, her seyin dogru olmasi için...
Özümüz; ki o bizim ruhsal benimizdir; kendisin! bize çesitli yollarla gösterir... Bilginin perdesi sonsuzluktan gelir; ve bu perde herkeste gizlidir; mucizelerin .gücü ile bize gerçegin bir an için görünmesi özellikle yapilanmistir... Misirlilar arasinda bilinen kara böcek tanri degildir, sadece onun sembolüdür. Çünkü o böcek ayaklariyla çamurlari yuvarlar ve yumurtalarim yaptigi toplarin içine koyar; aynen Yaratici'nin dünyalari yuvartayip üzerine yasami koydugu gibi...
Bütün tanrilar; bir olarak sevgi ödülünü dünyaya verdiler hiçbir kesinti, duraklama olmaksizin... inançlar bize açikça ögretti, belki sizlere de; yasam ölümle son bulmuyor ve bilin ki, sevgi tüm yasamin ruhudur. Sonsuzluk boyunca sürdürülmelidir. Görünmeyen zamanlarin kudreti, ruhlarin tümünü baglayacak; dünya öldügünde;
sona gelindiginde ve bu arada bütün ayri geçmisler onlara açiklanmis olacak..
"ANİ; Firavun Leti 11'nin Basyazmani ve arkadasi" M.Ö. 3500

GÜNES KRAL AKHEN-ATON'UN TANRI ATON iCiN YAZDIGI SiiR


"Göklerin ufkunda belirmen ne kadar güzeldir, Ey! hayatin temelinde yasayan Aton,
Sen dogu gögünün ufkunda dogdugunda,
Tüm memleketi güzelliginle doldurursun,
Uzaklassan da, isinlarin dünya üzerindedir,
Ne kadar yüksek olursan ol,
Senin adimlannin izleri gündüzdür,
Sen, isinlarini dagittigin zaman,
Misir'in her iki ülkesi de bayram eder,
Hepsi uyanik ve ayaklarinin üzerindedir,
Çünkü Sen, onlari uyandirmissindir,
Onlar tüm organlarini sende yikarlar,
Ve kollarini kaldirip, Sen'i safakta selamlarlar,
Sonra tüm dünyada herkes kendi isini yapar,
Hayvanlar otlardan zevk alirlar,
Agaçlar ve bitkiler çiçeklenirier,
Kuslar, kanatlari sana dogru ibadet edercesine kalkik,
Batakliklarda uçarlar,
Sen üzerlerinde oldukça onlar yasarlar,
Kadinda çocugu Sen yaratirsin,
Ananin karninda çocuga Sen hayat verirsin,
Sen ana rahminde dahi çocugu besleyensin,
Ne zaman civciv kabugu içinde bagirsa,
Sen ona hayat vermek için nefes verirsin,
Ey Tanrim, Senin ne kadar çok eserlerin vardir,
Sen! Ebediyetin hakimi! Senin isteklerin hep iyidir,
Sen yasamin ta kendisisin ve yasam Sen'de yasar.
Tanrim Sen yasamsin ve Yasam ancak Sen'de görülür."


ALINTI: Ufonet.[/SIZE]
 
Son düzenleme:

HARBİCİ

SERKAN
Kullanıcı
Katılım
9 Kasım 2012
Mesajlar
3,702
Beğeni
4,007
Puanları
113
Cevap: Ölüler Kitabı.

anaitis usta güzel paylaşım için sağolun
 

ufuk14

Kullanıcı
Katılım
19 Kasım 2012
Mesajlar
398
Beğeni
58
Puanları
28
Cevap: Ölüler Kitabı.

emegine saglık
 

HÜDAİ

Kullanıcı
Katılım
25 Temmuz 2012
Mesajlar
519
Beğeni
21
Puanları
18
Cevap: Ölüler Kitabı.

Emeğine sağlık paylaşım için teşekkürler
 
Üst