Osmanlı'da Define 2

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
10,998
Beğeni
20,885
Puanları
426
Konum
Malatya
Alucra’da bulunan ve tarihi binlerce yıl önceye muhtemelen Hititler’e kadar uzanan İkizler Tepesi; ki bunun eteklerinde bulunan Han Tepesi de bunun bir doğal uzantısıdır, devletin ilgisini beklemektedir.
Yöre açısından da milli tarih açısından da önem arz eden bu mahal ve bu mahalde olması kuvvetle muhtemel tarihi eserler ve yapılar gün yüzüne çıkarılacağı günü beklemektedir. Yazımızın sonuç bölümünde yapacağımız değerlendirmelerle konu daha anlaşılır hale gelecektir. Bu nedenle öncelikle konuyla ilgili belgeleri okuyalım ve değerlendirmemizi sonra yapalım. Belgelerin çözümündeki katkılarından dolayı Çamoluk’lu hemşehrim ve dostum Dursun KAYABAŞI’na çok teşekkür ediyorum.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bilgileri:
MF.MKT. 1147 4 3 Tarih 1328 (1910-11) M 19 Eski eser arama ruhsatı ecnebi mutahassıslara verileceğinden, Orak karyesi ahalisinden Hacı Ahmedzade Mustafa Halis ile Kamışlı karyesinden Kücesoğlu Baki'nin Alucra kazasına bağlı Pirili karyesinde eski eser arama taleplerinin uygun görülmediği.
50362.jpg

BELGE 1 “KROKİ CİZİMİ”
68563.jpg

Sol taraftaki yazılar:
Numro 1
İşbu tepeler yekdiğerine iki dakika mesafesi olup, irtifa’i kırk metro idüğü
Numro 2
İşbu tepelerin etraf-ı erbaası mer’i idüğü
Numro 3
İşbu Pirili ve tepesi mezkur (zikredilen, bahsedilen) tepelere otuz dakika mesafe idüğü
Sol tarafta pul çevresi:
Şark’en (Doğu) mer’â
İşbu harita marifetimle tanzim olunmuştur. Fi 28 Kanun-i Evvel (1)325
Çizimin altı: Şimal’en (Kuzey) mer’â Pirili Karyesi numru 3
Çizimin orta yeri : İkizler tepesi numru 1
Çizimin içinde dikine yazılmış yazı:
Murabba (kare) şekil üzere tanzim olunan işbu mahal yedi kilumetruden ibarettir.
Evlerin üzerindeki rakam: 3
Çizimin orta yerindeki yazı: Numru 2
Çizimin sağ tarafı ters vaziyetteki yazı: Garb’en (Batı) mer’â
Çizimin üst tarafındaki ters vaziyetteki yazı: Cenub’en (Güney) mer’â
BELGE 2 “DİLEKÇE”
50404.jpg

Ma'ârif Nezareti Celîlesi Huzûr-ı Sâmiyesine

Ma'rûz-ı bendeleridir ki; Sivas vilâyeti celîlesine mülhak Karahisar-ı Şarki Sancağının Alucara kazası kuralarından (karyeler, köyler) Pirilli karyesi (köyü) umûm ahâlîsine mahsus mer'ânın derûnunda (dahilinde) vâkı' (olan) etrafı erba'ası (dört tarafı) mera ile mahdûd (çevrelenmiş) ve ikizler nâmıyla (ismiyle) muarefe (tanınan) san'ı nâm (benzer isimli) iki adet tepelerin içinde hiss eylediğimiz âsârı atîka (eski eserler) mevcut olmasından ve her iki tepeninde birbirine bu'd-i mesafesi (gidilen yerin uzaklığı) iki dakika bulunmasından her ikisinde de hafriyat icra edeceğiz ve buracada mühendis bulunmadığı cihetle kalfa tarafından tanzim kılınan (hazırlanan, çizilen) haritası leffen (ilişikte) takdim kılınmakla edeceğimiz hafriyatdan dolayıda hiç bir ferde zarar îcâs (gönlüne korku düşürme) etmediği gibi karye-i mezkureninde muvâfakatnâmesi (izin) yedimizde mevcut olduğundan lütfen altı mâh (altı ay) müddetle ruhsatnâmesinin nizam dâiresinde yeddi bendegânemize (tarafımıza, elimize) emr ve i'tâsiyle harç nizâmîsi takdim olunmak üzere emr ve irâdesi husûsuna müsâ'ade-i aliyye-i nezâretpenâhîleri sezâvâr-ı âtifet (gözetim ve denetiminiz altında yüksek müsaadeleriniz) buyrulmak bâbında emr-ü ferman hazret-i men-lehül emrindir.

27 T.Sâni 1325 (10.12.1909)
Alucra Tüccarlarından Alucra’nın Pirili Karyesinden Alucra’nın Kamışlı
Ataşyan Mühran Kör Ahmed Zâde Karyesi’nden Güces
Oğlu Yani Ağa
PUL PUL
27.T.Sani 1325 27.T.Sani 1325
Alucra’nın Pirili Karyesi’nden Alucra’nın Avarak Karyesi’nden
Kör Ahmed Zâde Hacı Ahmed Zade
BELGE 3 “CEVAP YAZISI”
96815.jpg

Mühür: Ma'ârif Nazâreti evrak kalemi

Mazrûfen (zarflanmış) Müze-i Osmanî Müdiriyyeti Aliyyesine

16 K.Sâni 1325 (29.01.1910)

Karahisar-ı Şarki Sancağı tevâbi'inden Avarak (Çamoluk-Hacı Ahmet) karyesinden Hacı Ahmet Zade Mustafa Halis ve refikâsı (arkadaşı) mühürleriyle nezareti celilelerine takdim kılınan işbu istid'â (dilekçe) müte'â-güzâr bend-i gânem oldu. Âsâr-ı atîka nizamnâmesinin onuncu maddesinde sondaj ve taharriyât ve hafriyyât icrası hakkında münhasıran (sadece) Müze-i Osmâniye ait olmasına ve ma'mâfîh (öyle olmakla beraber) nezareti celîleleri cânibinden ( yüksek makam) istisnâ'en (kaide dışı bırakmak) ve bir müsâ'ade-i mahsusa (özel izin) olmak üzere cem'iyyâtı ilmiyyeye (ilim heyeti) ve mütehassıs (uzman) olan efrâdı teb'a (tabi olan ferdler) ve ecnebiyeye hafriyyât ruhsatnamesi kılınacağı muharrer (tahrir olunmuş, yazılmış) bulunmasına nazaran ruhsatnâmenin la alâ etta'yîn(la'letta'yîn) her tâlibe İ'tâsı câiz olamayacağı tezâhür (görüş, meydana çıkma) etmektedir. Binâ'en aleyh müsted'îlerin (dilekçe verenler) ilmi (bilgisi) âsâr-ı atîka hakkındaki derece-i vukûf (eski eserler hakkındaki bilgileri) ve ma'lûmatları irâde-i bend-i gânemce (tarafımızca, görüşümüzce) meçhûl olması ve hafriyyâtın kavâid-i fenniye (ilmi kurallar) dâhilinde ademi icrâsı hâlinde şâyet o mevki'de âsâr-ı atîka (eski eserler) mevcut ise âsâr-ı mezkûreye zarar îcas eylemeleri melhût bulunması hesabiyle istid'â-yı vâkı'a nın (dilekçe konusunun) tervîci (değerini artırmak) muvâfık (uygun, yerinde, denk) görülemediği ma'ruzdur (arz olunmak). Ol bâb da emr-i fermân hazreti men lehül-emrindir.

16 K.sani 1325

Müze-i Hümâyun Müdiriyyeti

BELGE 4 “İLGİLİ YAZIŞMA”
56426.jpg

Hic.19 M 1328
Rumi 18 K.Sani 1325

Sivas vilayeti ma’ârif müdiriyyetine

Karahisar-ı Şarki Sancağı dahilinde Alucara kazası muzâfâtından Pirilli karyesinde vâki’ ikizler nâm tepede âsâr-ı atîka taharrî’si hakkında altı mâh (altı ay) müddetle hafriyyât icrâsına müsâ’ade i’tâsı Alucara’nın Avarak karyesi ahalisinden Hacı Ahmet Zâde Mustafa Halis ve Kamışlı karyesinden Güces oğlu Yânî ve rifekâsı (arkadaşı) imzalarıyla vârid olan arzuhalin istid’â olmasıyla keyfiyyeti Müze-i Osmânî müdiriyyetine ledel-havâle (havale olunduğu zaman) âsâr-ı atîka nizamnâmesinin (eski eser talimatı) onuncu maddesinde sondaj ve taharriyât (araştırmalar, aramalar) ve hafriyyât (kazı) icrâsı hakkında münhasıran (belli sınırlar içinde) müze-i Osmânîye’ye âit olduğu ma’a-mâfî nezâretce bir müsâ’ade-i mahsûs olmak üzere cem’iyyât-ı ilmiyyeye (ilim heyeti) ve mütehassıs (uzman) olan efrâdı teb’a-i (tabi halk) ecnebiyyeye (yabancılar) hafriyyât (kazı) ruhsatnâmesi i’tâ kılınacağı muharrer (tahrir olunmuş, yazılmış) bulunduğu cihetle ruhsatnâmenin lâ alâ etta’yîn(la’letta’yîn) (gelişi güzel) her tâlibe (her isteyene) i’tâsı câiz (uygun) olamayacağı ve esâsen müsted’îlerin ilmi (dilekçe veren talepte bulunan bilgisi) âsâr-ı atîka nokta-i nazarından (eski eserler açısından, bakışından)derece-i vukûf ma’lumatları (bilgi birikimleri) meçhûl olmağla (bilinmemekle) beraber hafriyyâtın kavâid-i fenniye dahilinde ademi icrâsı (kazının ilmi kaideler dahilinde yerine getirilmesi) hâlinde şâyet o mevki’de âsâr-ı atîka (eski eserler) mevcut ise âsâr-ı mezkûreye (bahsedilen eski eserlere) zarar îcas edilmesi (zarar verilmesi) melhût bulunduğuna (söz konusu olması nedeniyle) tervîc istid’âları (taleplerinin kabulüne yönelik istekleri) mümkün olamayacağı ifâde olunmasına keyfiyyeti (bir şeyin esası iç yüzü) müsted’îlere (dilekçe veren, istid’a eden) takrîr-i beyan (bildirilir) olunur.
Görüldüğü gibi 1909 yılında, o zamanlar Alucra’ya bağlı olan ancak şimdilerde Çamoluk’un bir köyü olan Avarak Karyesi’nden Hacı Ahmed Zade Mustafa Halis (Arşivde Orak karyesi olarak okunan yerin doğrusu Avarak karyesi’dir. Hakikatte de Avarak karyesi’nin adı daha sonra köyün ayanının ismine atfen Hacı Ahmed olarak değiştirilmiştir.), Pirili Köyünden Kör Ahmed Zade, Kamışlı Köyünden Güces oğlu Yani Ağa ve Alucra Tüccarlarından Ataşyan Mühran isimli 4 arkadaş Alucra’nın Pirili köyü sınırları dahilinde bulunan İkizler Tepesi’nde kazı izni istemişler ve bu izin öncesinde kazada mühendis bulunmadığından bahisle bir kalfaya kroki çizdirmişler ve kazı izni istedikleri yerin sınırlarını belirtmişlerdir. Yine köyden muvaffakatname (izin) almış, kazı sırasında kimseye bir zarar gelmeyeceği hususunda da güvence vermişlerdir. Ayrıca kazı izninin ilgili mercilerin gözetim ve denetiminde yapılacağını da ayrıca belirtmişlerdir.
Konuyla ilgili olarak ilk müracaatta bulunulan Maarif Vekâleti (Milli Eğitim Bakanlığı) izin konusu hususun Eski Eser Talimatnamesi hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirterek dilekçeyi Müze-i Osmani İdaresi’ne yollamıştır. Müze-i Osmani İdaresinde oluşturulan ilmi Heyet (bilirkişiler komisyonu) durumu görüşerek bu tür taleplerde gelişigüzel her isteyene izin verilemeyeceğini aksi takdirde burada bulunabilecek eski eserlerin zarar görebileceğini belirterek söz konusu talebi reddetmişler ve en önemlisi de bu iznin Osmanlı tebası ve yabancı uzmanlara verileceğini beyan etmişlerdir.
Bu süreçte dikkat çekici birkaç nokta bulunmaktadır. Birincisi anılan tarihte (1909) kaçak kazı yapılsa kimsenin haberi olmayacakken bu işe niyetlenenlerin iyi niyeti ve resmi prosedürü takip etmeleri ve sonucuna rıza göstermeleridir. İkincisi Osmanlı Müze Müdürlüğü’nün eski eserleri korumadaki görünürdeki hassasiyeti ve sizin bilgi birikiminiz ile tecrübenizin yeterli olmadığı dolayısıyla kazı sırasında bunlara zarar verebilirsiniz endişesini taşımış olmasıdır. Üçüncüsü ise, Osmanlı Müze Müdürlüğü teknik komisyon üyelerinin bu iznin Osmanlı tebası ve yabancı uzmanlara bu kazı izni verilecektir diyerek işi geçiştirmeleri ve bir yabancı hayranlığı içinde olmalarıdır. Bu tutumları eski eserleri koruma hassasiyetinin ötesine geçmekte ve kendi içinde çelişkiye düşmektedir. Zira Osmanlı’da yabancılara tanınan kazı imtiyazları sonrasında pek çok değerli tarihi eserimizin yurt dışına kaçırılarak bu güvenin suiistimal edildiği de bilinen bir gerçektir.
Peki o günden sonra ne mi olmuştur? 1940’larda alenen yevmiye ile adam çalıştırılarak burada kaçak kazı yapılmış, büyük ikizin üstü açılarak neredeyse yapı kalıntıları ortaya çıkarılmışken yaşanan toprak kayması sonucu bir kişinin ölmesi üzerine kazıya son verilmiştir. Bundan bir süre sonra da kışın, bu kez tünel açılarak kaçak kazı yapıldığı ve karşılaşılan birkaç duvarın delinerek içerilere gidildiği ancak bunda da kazıya devam edilemeyerek son verildiği sağda solda hikâye edilmektedir. Anılan yer şimdilerde sit alanı olarak bilinse de bulunduğu mahal itibarıyla korunması güç olduğundan kendi kaderine terk edilmiş bir haldedir.
Yapılması gereken uygulama, Alucra Kaymakamlığı’nın, Giresun Valiliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bünyesinde Arkeoloji bölümü bulunan Üniversitelerimizle temas kurarak burada ayrıntılı bir alan araştırması yapılmasını ve akabinde de resmi kazı çalışmalarına başlanılmasına vesile olmasıdır. Aksi halde bu büyük tarihi miras bilinçsizce tahribata açık bir vaziyette atıl durumda beklemeye devam edecek, burada olması kuvvetle muhtemel eski eserler de devlet hazinesine girmekten mahrum kalacaktır.
Saygılarımla,
Murat TOSUN
Alucra İkizler Tepesi Bahar Görüntüsü.
15667.jpg

Alıntı Merkezi:
 

beytanya

Kullanıcı
Katılım
22 Temmuz 2012
Mesajlar
833
Beğeni
45
Puanları
18
Konum
Ağrı
Cevap: Osmanlı'da Define 2

Elinize sağlık ustam, paylaşım için teşekkürler:rolleyes: Yabancı hayranlığı dikkat çekici.
 
Üst Alt