Apollon tanrının doğduğu yer olarak bilinen Patara, Lykia'nın en önemli ve en eski şehirlerinden birisidir. Hitit Kralı IV. Tudhaliya (M.Ö. 1250 - 1220) Lukka seferi sırasında "Patar Dağı'nın karşısında adaklar ve armağanlar yaptım, steller diktim, kutsal mekanlar inşa ettim" demiştir. Bundan da anlıyoruz ki Hitit Çağı'nda Patara, Patar adıyla vardı. Patara, Xanthos vadisinde denize açılabilecek tek yer olması nedeniyle tarih boyunca önemli kent olma özelliğini her çağda devam ettirmiştir. Yeni kazılar onun eski tarihini de ortaya çıkarması bakımından çok önemlidir. O nedenle şimdilik şehrin tarihini M.Ö. VI. ve V. yüzyıla kadar çıkarabiliyoruz. İskender'e kapılarını açarak yıkılmaktan kurtulan şehir, İskender'in ölümüyle M.Ö. 315'te Antigonos'un ve M.Ö. 304'te Demetrios'un işgalinden kurtulamamıştır. Daha sonra Mısır'daki Ptolemiaios, Philadelphos'un eline geçmiş, Mısar kralları döneminde ismi bir müddet Arsinoe olmuşsa da bu isim daha sonraları benimsenmemiş, Patara M.Ö. 190 yılında III. Antiokhos tarafından zapdetilmiştir. Livius'un M.Ö. II. yüzyıla girerken yaşanan büyük Antiokhos dönemi olayları ile bağlantılı olarak Patara için söylediği "Caput gentis" deyimi, yani soyun başkenti deyişi onu diğer kentlerin en başına yüceltir.