Rahmet Ayı Ramazan
Bismillahirrahmanirrahim:
Sevgili dostlar elhamdülillah yüce mevlamızın rahmetinin sağanak sağanak yağdığı rahmet ve mağfiret ayı Ramazanı şerife girmiş bulunuyoruz inşAllah bu mübarek ramazanı şerif bizlere ailelerimize eş dost akrabayı talukatımıza memleketimize vatanımıza milletimize ve tüm islam alemine hayırlara vesile olur inşAllah mezalim altında inim inim inleyen müslüman kardeşlerimizin kurtuluşuna vesile olur inşAllah bu mübarek ayda yapacağımız tüm ibadetlerimizi yüce Rabbim kabul ve makbul eylesin inşAllah af ve mağfiret olunmamız niyazıyla hayırlı ramazanlar.
Selman-ı Farisi Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Şaban ayının son gününde bize okuduğu bir hutbede şöyle buyurdu:
"Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi.
Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır.
Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazları meşru kıldı.
Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.
Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer.
Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.
Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay müminlerin rızkını arttıracak aydır.
Bu ayda her kim oruçlu bir mümine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur.
Ashab-ı Kiramdan bazıları, Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz dediler.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mümine iftar ettirene de verir buyurdular ve hutbelerine şöyle devam ettiler:
Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur.
Bu ayda her kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse Allah onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.
Bunun için bu ayda şu söyleyeceğim dört hasletten ikisi ile Rabbinizi razı kılarsınız, diğer ikisinden ise hiçbir vakitte ayrı kalamazsınız.
Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerin birisi, Kelime i Şehadete devam etmeniz, diğeri de Allahtan mağfiret dilemenizdir.
Vazgeçemeyeceğiniz iki hasletin biri Allahtan Cenneti istemek, diğeri Cehennemden Allaha sığınmaktır.
Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan öyle bir su içirecektir ki, Cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir." (et-Tergib vet-Terhib, 2:94-95)
Ramazanın ilk günüyle birlikte nur ve feyiz dolu bir mevsimi yaşamaya başlarız. Kâinat şenlenir, dünya Cennetten süzülen nuranî bir hava ile dolup taşar.
Ulvî âlemlerin masum ve mübarek sakinleri öbek öbek müminlerin çevresini sarar; rahmet ülkesinden müjdeler, kâinatın Rabbinden selâmlar ve mağfiret ümitleri getirirler.
Mukaddes kelâmın nâzil oluşunun yıldönümü olan Ramazan ayını, müminlerle birlikte cinler, melekler; ve ağacı, çiçeği, böceği, kurdu, kuşu, denizi ve deryasıyla yaşlı dünyamız da kutlar. Görünen ve görünmeyen âlemlerde tam bir bayram havası yaşanır.
Bu ayın Cenab-ı Hak katında müstesna bir yeri vardır. Yüce Rabbimiz, Kendisine muhatap olarak seçtiği kullarına sonsuz rahmetinin en geniş tecellilerini bu aya tahsis eder.
Başta Kurân-ı Kerim olmak üzere diğer semavî kitapların da bu ayda indirilmiş olması, bu günlerin kıymet ve kudsiyetini artıran diğer bir husustur.
Müminler, İlâhî bir ihsan olarak bu günleri birer güzel fırsat bilerek değerlendirirler. Rablerine olan kulluk derecelerini gösterir, Ona muhatap olabilme gayreti içine girerek, tam bir ihlâs ve şuurla ibadet ve taate koşarlar.
Bu gayretin neticesi elbette karşılıksız kalmayacaktır. Oruç tutup, Ramazan ayını bir kulluk şuuru içinde geçirenler, tatlı bir ânı yaşadıkları, huzura erdikleri gibi, pek çok nimete de kavuşurlar.
Bismillahirrahmanirrahim:
Sevgili dostlar elhamdülillah yüce mevlamızın rahmetinin sağanak sağanak yağdığı rahmet ve mağfiret ayı Ramazanı şerife girmiş bulunuyoruz inşAllah bu mübarek ramazanı şerif bizlere ailelerimize eş dost akrabayı talukatımıza memleketimize vatanımıza milletimize ve tüm islam alemine hayırlara vesile olur inşAllah mezalim altında inim inim inleyen müslüman kardeşlerimizin kurtuluşuna vesile olur inşAllah bu mübarek ayda yapacağımız tüm ibadetlerimizi yüce Rabbim kabul ve makbul eylesin inşAllah af ve mağfiret olunmamız niyazıyla hayırlı ramazanlar.
Selman-ı Farisi Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Şaban ayının son gününde bize okuduğu bir hutbede şöyle buyurdu:
"Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi.
Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır.
Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazları meşru kıldı.
Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.
Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer.
Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.
Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay müminlerin rızkını arttıracak aydır.
Bu ayda her kim oruçlu bir mümine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur.
Ashab-ı Kiramdan bazıları, Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz dediler.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mümine iftar ettirene de verir buyurdular ve hutbelerine şöyle devam ettiler:
Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur.
Bu ayda her kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse Allah onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.
Bunun için bu ayda şu söyleyeceğim dört hasletten ikisi ile Rabbinizi razı kılarsınız, diğer ikisinden ise hiçbir vakitte ayrı kalamazsınız.
Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerin birisi, Kelime i Şehadete devam etmeniz, diğeri de Allahtan mağfiret dilemenizdir.
Vazgeçemeyeceğiniz iki hasletin biri Allahtan Cenneti istemek, diğeri Cehennemden Allaha sığınmaktır.
Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan öyle bir su içirecektir ki, Cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir." (et-Tergib vet-Terhib, 2:94-95)
Ramazanın ilk günüyle birlikte nur ve feyiz dolu bir mevsimi yaşamaya başlarız. Kâinat şenlenir, dünya Cennetten süzülen nuranî bir hava ile dolup taşar.
Ulvî âlemlerin masum ve mübarek sakinleri öbek öbek müminlerin çevresini sarar; rahmet ülkesinden müjdeler, kâinatın Rabbinden selâmlar ve mağfiret ümitleri getirirler.
Mukaddes kelâmın nâzil oluşunun yıldönümü olan Ramazan ayını, müminlerle birlikte cinler, melekler; ve ağacı, çiçeği, böceği, kurdu, kuşu, denizi ve deryasıyla yaşlı dünyamız da kutlar. Görünen ve görünmeyen âlemlerde tam bir bayram havası yaşanır.
Bu ayın Cenab-ı Hak katında müstesna bir yeri vardır. Yüce Rabbimiz, Kendisine muhatap olarak seçtiği kullarına sonsuz rahmetinin en geniş tecellilerini bu aya tahsis eder.
Başta Kurân-ı Kerim olmak üzere diğer semavî kitapların da bu ayda indirilmiş olması, bu günlerin kıymet ve kudsiyetini artıran diğer bir husustur.
Müminler, İlâhî bir ihsan olarak bu günleri birer güzel fırsat bilerek değerlendirirler. Rablerine olan kulluk derecelerini gösterir, Ona muhatap olabilme gayreti içine girerek, tam bir ihlâs ve şuurla ibadet ve taate koşarlar.
Bu gayretin neticesi elbette karşılıksız kalmayacaktır. Oruç tutup, Ramazan ayını bir kulluk şuuru içinde geçirenler, tatlı bir ânı yaşadıkları, huzura erdikleri gibi, pek çok nimete de kavuşurlar.