Sevgi ve Rahmet Pınarlarımıza Neler Oluyor?
Sevgi ve rahmet pınarından kim kana kana içmek istemez ki? Haklı olarak öyle bir pınar var mı diye de sorabilirsiniz. Aslında bu pınardan birçok kimsenin haberi yok değil. Önce şu ayet üzerinde gereğince düşünelim: Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de Allahın varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.(Rum, 30/21)
Allah Teâlâ,bizleri yalnızlıktan kurtaracak,sükûnet bulup huzura kavuşturacak eşler yarattığını, aramızda sevgi, merhamet ve şefkat var ettiğini bildiriyor. Bütün bunları da kendi varlığının ve kudretinin delillerinden olduğunu zikrediyor.Elbette, bu ayetten ailenin huzur ve mutluluk kaynağı, sevgi ve rahmet pınarı olduğunu anlayabiliriz. Ancak düşünen insanların oluşturduğu bir toplum olamadığımız için hala anlayıp ibret alabilmiş değiliz. Huzur ve mutluluğu başka yerlerde arıyoruz. Bir türlü bulamıyoruz. Taklit eden, başkalarının değerlerini önceleyen, düşünemeyen dolayısıyla da ibret ve ders alamayan yolunu kaybetmiş; bir o tarafa bir bu tarafa debelenip duran bir toplum olduk.
Sevgi ve Rahmet Pınarlarımıza Neler Oluyor?
Huzur ve mutluluk yuvası olması gereken ailelerin yerlerinde yeller esiyor şimdi. Boşanmaların hızla artış göstermesi, aile içi şiddetin yaygınlaşması, ailelerin parçalanması neyin göstergesi? Eşler arasındaki sevgi, merhamet ve şefkat nereye kayboldu? Sevgi ve merhametin dışlandığı, tırpanlanıp biçildiği yerde şiddetinortaya çıkacağı apaçık ortada değil mi?
Modern insan, manevi ve ruhi olan bütün değerlerine yabancılaştı. Her şeyi maddeye indirgeyip dünyevileşti. İnsanların bütün değer yargıları, para,mal, mülk, makam, mevki ve güç etrafında dönüyor.İyi ve güzellik anlayışı maddeye indirgenmiş durumda. Evlilik anlayışı fiziksel ve görsel güzellik anlayışına hapsedildi. Evliliğe hazırlanan çoğu kimse dindarlığı, ahlaki güzelliği öncelemiyor. Bunun için maddi temeller üzerine kurulan ailelerde mahremiyet ve maneviyat hep eksik kaldı. Dolayısıyla sevgi ve rahmet pınarlarımız kurumaya yüz tuttu. Aileler bir toplumun aynasıdır. Huzursuz ve mutsuz olan aileler çoğaldıkça huzursuz ve mutsuz bir toplum oluyoruz demektir. Ailelerimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz.
RabbimizEy iman edenler! Hem kendinizi, hem de âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun!(Tahrim, 66/6)diye bizleri uyarıyor.Cehenneme körük taşımayan bir aile olmamız isteniyor. En vahşi hayvanlar bile ailesini/yavrularını tehlikelere karşı korurken, biz insanlar ailelerimizi koruyacak yerde nasıl ateşe atabiliyoruz?
Ailelerimiz, bizleri sosyal hayata hazırlayan, her türlü tehlikeye karşı koruyan en sağlam kalelerimizdir. Ailelerimiz hayata açılan penceredir. Aile insanların yetiştirildiği en büyük okuldur. Bunun içindir Hz. Muhammed (sav): Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecusi yapar.(Buhârî, Tefsîr (Kasas), 2) buyurmuştur. Ailelerimizde yetişen çocuklarımızın Müslümanlığı ne durumda acaba? Bugün ailelerimizde yetiştirdiğimiz çocuklarımız; iman nedir, İslam nedir, namaz nedir, adalet nedir, merhamet nedir, ahiret nedir, Kuran nedir haram-helal nedir biliyorlar mı? Anne babalar hangi ahlak üzere yetiştiriyor çocuklarını? Ailelerimizi televizyona ve internete mi emanet edeceğiz?
Hz. Peygamber (sav): "Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağıştabulunmamıştır. (Tirmizî, Birr ve Sıla, 33)buyurarak çocukları için babaların yapabileceği en güzel şeyin onlara güzel bir terbiye vermek olduğunu bildiriyor. Efendimiz özellikle babaları zikrediyor. Bizler hala, bu iş annelerin görevi mi diyeceğiz?
Hâlbuki Peygamberimiz (sav) diğer bir hadisi şerifinde:Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.(EbûDâvûd, Zekât, 45) buyuruyor.Demek ki başka hiç günah işlemesek bile eşlerimizi, çocuklarımızı ve ailemizi ihmal etmemiz bize günah olarak yeter.İhmal ederek ilgisiz ve sevgisiz bıraktığımızailelerimizle,aynı çatı altında yabancı ve yalnız kaldık. Ne yazık ki aile yuvalarımızın çoğunluğu huzursuz ve mutsuz bir durumda bocalayıp duruyor. Bunun sonucunda aileler, kalplerin kırıldığı, derin yaraların açıldığı şiddet sarmalına doğru yol alıyor. Tartışma, kavga, gürültü, baskı, dayak derken cinnet ve cinayetle bitiyor. Aileler bir bir sönüyor gözlerimizin önünde
Eşine, çocuklarına şiddetin her türlüsünü reva görenvicdan ve merhamet yoksunu bu insanlar nasıl bu hale geldi? Hangi ailede büyüdüler? Hangi okulda okudular? Hangi çevrede yetiştiler? Demek ki ailede, okulda ve çevrede problem var. İnsanların kalplerindeki iman, Allah korkusu, hesap gününe olan inanç, merhametzayıflamışsa, Kuran ve sünnet rehber olmaktan çıkmışsa, hayat ölçüleri, değer yargıları imandan yoksunsa, ne kadar kanun ve yönetmelik çıkarılırsa çıkarılsın kadına ve aileye yönelik suçlar işlenmeye devam edecektir.
Mehmet ESER