Tanrıya Inanan Dinsiz | Define işaretleri ve anlamları

Tanrıya Inanan Dinsiz

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,186
Beğeni
23,348
Puanları
113
Konum
Erzincan

Soru: Ben bir deistim. Bir yaratıcıya inanıyorum; ama bu yaratıcının dinler, peygamberler, kitaplar gönderdiğine ve ahirete inanmıyorum. Ben şimdi dinsiz miyim?

Açıkça dinlere inanmıyorum diyorsunuz. Dine inanmayana, dini olmayana dinsiz denir.

Yaratıcı var demekle, Allah’a inanmak farklıdır. Yaratıcı diye, hâşâ bostan korkuluğu gibi, hiçbir şeye karışmadığını tasavvur ettiğiniz hayali bir varlığa inanıyorsunuz. Bunun ateistlikten hiç farkı yoktur. Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamdan beri çeşitli dinler, peygamberler ve kitaplar göndermiştir. Bunları inkâr eden, kabul etmeyen, Allah’ı kabul etmiş sayılmaz.

Peygamberlerin hepsi, zamanlarındaki en ileri ilimlerde mucize gösterip, Allahü teâlânın birer elçisi olduklarını ispat etmişlerdir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Musa aleyhisselam zamanında sihir çok ileriydi. O zaman, sihir yapanlar, olmayan şeyleri, hayalde, varmış gibi gösteriyorlardı. Sihrin en yüksek derecesine çıkmışlardı. Musa aleyhisselamın asasının büyük yılan olup, kendi sihirleri olan yılanları yuttuğunu görünce, bunun sihrin dışında ve insan gücünün üstünde olduğunu anlayıp, hemen iman ettiler.

İsa aleyhisselamın zamanında, tıp ilmi çok ileriydi. Çok hastalığa çare bulunmuştu. Hazret-i İsa gelince, tıp uzmanlarının tedavi edemediği hastalıkları iyileştirdi. Anadan doğma körlerin gözünü açtı. Ölmüş kimseleri diriltti. Beşikteyken konuştu ve peygamber olduğunu ispat etti.

Muhammed aleyhisselam zamanında da, Arabistan yarım adasında, edebiyat, şairlik ve belagat sanatı en yüksek derecesine varmıştı. Yaptıkları şiirlerin belagatleriyle övünürlerdi. Resulullah, Kur’an-ı kerimi getirince çoğu, Kur’an-ı kerimin belagatinin icazı karşısında, bunun Allah kelamı olduğunu anlayarak, müslüman oldu. (İsbat-ün-nübüvve)

İşte bütün bu Peygamberler, hep aynı imanı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere iman etmeyi istemişlerdir. Hepsi Allahü teâlânın var ve bir olduğunu, sıfatlarını, sonsuz ahiret hayatının, Cennetin, Cehennemin var olduğunu bildirmiştir. İman konusunda hiçbir farklılık yoktur.

Tarih incelenirse insanların, önlerinde Allahü teâlânın gönderdiği bir rehber olmadan, kendi başlarına gidince, hep yanlış yollara saptıkları görülür. İnsan, kendisini yaratan büyük kudret sahibinin var olduğunu, aklı sayesinde anladı; fakat ona giden yolu bulamadı. Peygamberleri işitmeyenler, yaratıcıyı önce etraflarında aradı. Kendilerine en büyük faydası olan güneşi yaratıcı sandılar ve ona tapmaya başladılar. Sonra, büyük tabiat güçlerini, fırtınayı, ateşi, kabaran denizi, yanar dağları ve benzerlerini gördükçe, bunları yaratıcının yardımcıları zannettiler. Her biri için bir suret, alamet yapmağa kalktılar. Bundan da putlar doğdu. Böylece, çeşitli putlar ortaya çıktı. Bunların gazabından korktular ve onlara kurbanlar kestiler. Hatta insanları bile bu putlara kurban ettiler. Her yeni olay karşısında, putların miktarı da arttı. İslamiyet geldiği zaman Kâbe’de 360 putvardı. Kısacası insan, bir, ezeli ve ebedi olan Allahü teâlâyı kendi başına bir türlü tanıyamadı. Bugün bile güneşe ve ateşe tapanlar vardır. Bunlara şaşmamalı; çünkü rehbersiz, karanlıkta doğru yol bulunamaz.



Güneşe Tapan Yezidiler – Mardin – Türkiye

İstisnalar hariç, bütün fen adamları, bu kâinatın kendiliğinden var olmadığını, bir yaratıcısının bulunduğunu bildirmişlerdir. Fen ne kadar ilerlerse ilerlesin, insanlar, bir karıncayı, bir kuşu, bir arpa tanesini yaratamaz. Akıllı ve bilgili bir kimse, kâinata bakınca, çok intizamlı yaratıldığını görür. Bunun kendiliğinden olmadığını anlar. Bir insan bir alet, bir makine yapınca bunun nasıl ve nerelerde kullanılacağına dair bir tarifesini de yanına koyar. Yine de anlaşılması zorsa, kullanmasını öğretecek kurslar açar. Bir makine yanlış kullanılırsa elden çıkar. Her şeyin yaratıcısı olan Cenab-ı Hak da, insan denilen bu muazzam makineyi yaratıp başıboş bırakmamıştır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

Sizi boş yere yarattığımızı mı sandınız? (Müminun 115)

İnsan denilen makinenin de, bir kullanma tarifesi vardır. Bu da Allahü teâlânın, peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği kitaplardır. Son Peygamber olan Muhammed aleyhisselama gönderilen kitabı ise Kur’an-ı kerimdir. Allah’a inanıyorum diyenin, onun gönderdiği kitaplara, peygamberlere de inanması gerekir. İnanmazsa o dinsizdir. Dinsizin gideceği yer de cehennemdir.

Allah’ı robot gibi düşünmek, hiçbir şeye karışmaz demek, ne kadar yanlıştır. Her asırda peygamberler gelmiş, Allah adına konuşmuş, hâşâ yalan söylemişler!

Mucizesiz peygamber olmaz. Yalandan peygamberim, resulüm diyen kimseler elbette çıkar; ama bunlar mucize gösteremez. Yalanları kolayca anlaşılır. Körün gözünü açmak, ölüleri diriltmek, parmağından suların akıp bir ordunun içmesi, bir anda Mekke’den Kudüs’e oradan da gökleri gezip gelmesi, cansızların ve hayvanların konuşması basit olaylar değildir. Bunları ancak Allah’ın gönderdiği peygamber yapar. Hâşâ peygamber yalan söylese Allah müdahale etmez mi? Bir âyet-i kerime meali:

Eğer o Resul bize atfen, Kur’ana bazı sözler katsaydı, biz onu kuvvetle yakalayıp şah damarını koparır, helak ederdik, hiçbiriniz de buna engel olamazdı. (Hakka 44–47)

Şu halde, ben Allah’a inanıyorum diyen akıllı kimsenin, kitaplara ve peygamberlere de iman etmesi ve ibadetlerini yapması, haramlardan kaçması gerekir. İmanın altı şartından birine bile inanmayan iman sahibi olamaz. Ben sadece Allah’a inanıyorum demesi kendini aldatmaktan başka şey değildir. Allah’ın varlığına inanmayan kimseyle, Allah’a inanıyorum ama ahirete inanmıyorum diyen kimse arasında, ahiretteki durumu bakımından fark yoktur. İkisi de sonsuz olarak cehennemliktir. Ebedi azaptan korkmamak ne kadar ahmaklıktır. Hazret-i Ali, dirilmeye inanmayan birine diyor ki:

Biz inanıyoruz. Diyelim ki, senin dediğin gibi tekrar dirilmek olmasaydı, inanıp ibadet etmekle bizim hiç zararımız olmazdı. Ya bizim dediğimiz gerçek meydana çıkarsa, sen sonsuz olarak azaba maruz kalacaksın.

Dinsiz kimse ölünce, kendi inancına göre, yok olacak. İslamiyet’e göre ise, o Cehennemde sonsuz azap görecektir. İnanan da, sonsuz nimetler içinde yaşayacaktır. Aklı, bilgisi olan bir insan, bu ikisinden elbette, ikincisini seçer. Sonsuz azapta kalmak, bir ihtimal bile olsa, bunu hangi akıl kabul eder? Hâlbuki ahiret hayatı, bir ihtimal değil, apaçık bir gerçektir. O halde aklı, ilmi olanın, Allah’a ve onun bildirdiklerine inanması gerekir.
 

Jet Lee

Kullanıcı
Katılım
13 Şubat 2015
Mesajlar
207
Beğeni
316
Puanları
63
Yaş
45
Konum
Bolu Beyi
Aşağıdaki ayet de gördüğümüz gibi cehenneme giren herkesin Allah a inandığını görüyoruz

67/MULK-8: Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr(nezîrun).

(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Oraya herbir grup atılışında onun (cehennemin) bekçileri onlara: “Size nezir (uyarıcı) gelmedi mi?” diye sordu.

67/MULK-9: Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).
Onlar (cehenneme atılanlar) dediler ki: “Evet, bize nezir gelmişti. Fakat biz onu yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz, dedik.”
 

KERİM40

k!R$EH!R
Kullanıcı
Katılım
19 Mart 2015
Mesajlar
885
Beğeni
1,575
Puanları
93
Yaş
40
Konum
sivas
Ustalarim ikinizinde ellerine saglik ne guzel kelamlar etmissiniz RABBİM ummetine meleklerine peygamberlerine kitaplarina hayrina serrine cennetine cehennemine inanmayan kullarindan etmesin esirgesin insALLAH
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
422
Beğeni
1,735
Puanları
93
S.A.
Herkese Merhaba
"Şu halde, ben Allah’a inanıyorum diyen akıllı kimsenin, kitaplara ve peygamberlere de iman etmesi ve ibadetlerini yapması, haramlardan kaçması gerekir. İmanın altı şartından birine bile inanmayan iman sahibi olamaz."
Kader yok(haşa) diyen, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim(!) üyesi olan Hüseyin Atay, kendi sitesinde : Şimdi müslümanların ilerlemesi için tekrar idealistlerin hakim olması, İslam’da yeni bir hareketin başlaması, İslam’ı yeni zamana göre yeniden anlama ve yoruma tabii tutma zorunluluğu doğdu.”
"Kader" tartışmalı bir fazlalık diyen (Mustafa İslamoğlu, İman Bilinci, s.17) : “Allah’a ahret gününe, meleklere, kitaba, peygamberlere inanmak. Bu beş madde bir fazlasıyla Cibril Hadisi diye meşhur olan hadiste yer alır. Sonraki ilmihallere, imanın şartı olarak geçen tartışmalı fazlalık, kadere iman meselesidir.”
Biri Kaderin iman şartlarından olmadığını ispat etmeye çalışırken diğeri kaderin hiç olmadığını savunuyor.
Gerçekler ise :
“Bu önce geçenlerde Allah’ın geçerli kıldığı sünneti (işidir-adeti) dir. Allah’ın emri mutlaka yerini bulan bir kaderdir.”(Ahzab 38)
“Çünkü biz herşeyi bir takdir ile yarattık.”(Kamer 49) “Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.” (Hadid 22)


Ebu Yâ’la, Ebu Hureyre (Radıyallahu anh)den şöyle rivayet ediyor: “Kader, Allah’ın sırrıdır. Kadere, hayrına ve şerrine iman etmeyenden ben beriyim”
Ubade ibn es Samit (Radıyallahu anh)den rivayetle Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: “Kim bunun gayrı (dışında) bir inanç üzere ölürse, benden değildir.” (Ebu Davud, 4700 n. Hadis)
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse kadere, hayrı ve şerri ile Allah’tan geldiğine iman etmedikçe, kendisine gelip isabet eden bir şeyin gelip çatmamasının imkânsız olduğunu ve kendisini gelip bulmayan bir şeyin kendisine isabet etmesinin de imkânsız olduğunu kesinlikle bilmedikçe hiç bir kul iman etmiş olamaz.” (Sahihu Sünen’i-Tirmizi)
Kendi inanç ve düşüncelereni "İSLAM" budur diye tanıtan bu kişileri tanıyalım ve bu kişileri ifşa edelim ki; saf ve temiz müslüman kardeşlerimizin imanını muhafaza da yardımcı olalım.

Sağlıcakla kalın
ALLAH'a emanet olun.
Not : ayrıntılı bilgi almak isteyenlen aşagıdaki link'i inceleyebilir

 

cesycex

Kullanıcı
Katılım
20 Nisan 2014
Mesajlar
107
Beğeni
202
Puanları
43
Konum
Balıkesir
Bornovali ustam, bugün müfredat da olan bir lise kitabında muta nikahının caiz olduğu yazıyor,hatta ömründe birkez olsun her erkeğe muta nikahı yapmak farzdır yazıyor.İslam hic olmadığı kadar tehlike altındadır.
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
422
Beğeni
1,735
Puanları
93
S.A.
Doğrudur kardeşim. Ancak ben okumadım. Eğer altında " bu caferilerin (şia) görüşleridir" diye bir not var ise ne ala. Eğer yok ise; iş bizlere düşüyor kardeşim. Önce ailemizden başlayıp daha sonra yakın çevremize doğruları ve gerçekleri anlatmalıyız. Laik devlet "her kesime yaranacağım, her görüşe yer vereceğim" dediği müddetçe iş içinden çıkılamaz bir hale geliyor. ALLAH ümmedi muhammedi "ehli sünnet vel-cemaatten" ayırmasın(amin amin amin)
sağlıcakla kal
ALLAH'a emanet ol kardeşim
 
Üst Alt