- Katılım
- 18 Mart 2016
- Mesajlar
- 533
- Beğeni
- 1,329
- Puanları
- 93
- Yaş
- 54
(öncelikle uzun bir yazı olacağını belirteyim, sonra sitem eden olursa diye ).
Tılsım ve büyü hakkında bir miktar malumatım olsa da bu konuda kesinlikle mütehassıs biri değilim ama bu konunun muhteviyatına girdiği havas ilmine vakıf hoca arkadaşlarımdan aldığım bilgileri paylaşmak isterim. Belki bir faydası olur. Meslektaşı olduğum hoca arkadaşların bir grubu var (aslında neredeyse sadece mesleki isim benzerliğimiz var demek daha doğru olur zira onların ihtisas alanları çok farklı (her ne kadar onlarda da Arapça, fıkıh, tefsir icazetleride olsa da...) Şöyle düşünelim ; Beyin cerrahı, kalp uzmanı, dahilyeci vs de Dr dur ama dişi ağrıdığında nasıl kalkıp bir dişçiye gidiyorsa, o konuda asla müdahele edecek kadar ilmi, yetkisi ve liyakati yoksa, Arapça, Kuran, hadis, fıkıh okumuş bir hocanın da, müftünün de havas ilmiyle alakası yoktur)... Artı bu havas ilmini, çok kişinin yaptığı gibi ledünni ilimlerde karıştırmamak lazımdır. Havas ilmi kesbidir, yani çalışarak (kitap ve birinden alınan eğitimle) kazanılabilir ve Allah rızasından başka gayeylere sapılırsa uzun vadede felaket getirir kendisine, ama ledün ilmi vehbidir ve Allah-ü Teala hz.lerinin kendisine manen yakınlaşan kuluna hibesidir, kitapla tahsil edilemez. Peygamberlere de verilen rüya tabir ilmi gibi mesela... Bizim arkadaşlar da bu havas ilmini, ümmete faydalı olma niyetiyle, birilerinin yapması farzı kifayedendir diyerek bir yandan tahsil ederken bi yandan kendi aralarında müzakere ve istişare niyetiyle grup oluşturmuşlar ben de bazen ziyaret ettiğim zamanlar da merak ettiğimi sorup öğrendiğim malumatlardır yazacaklarım. Fakat öncesinde hoca arkadaşlardan biraz bahsetme ihtiyacı hissediyorum zira onların alanları da aynı define piyasası gibi haddinden fazla istismar edenlerle dolup taşıyor maalesef. Bu arkadaşlar sadece hasta okurlar, birisinde büyü nazar var mı diye bakarlar. (asıl meşguliyetleri bu okuma değildir, imam veya müderris vs şeklinde iaşelerini tedarik ediyorlar) okuma, bakma krşılığında değil para, farklı bir açıdan dahi faydalanma veya menfaatte talep etmezler. Hatta bir seferinde bir adamın 2,5 milyon dolar teklif ettiğine şahid olmuştum. Bu adam (hasmını eskort ve korumalarla yaşadığından kendisinin yaklaşamadığı) büyük bir işadamına zarar verilmesini, korkutulmasını istedi ama bizim arkadaş "biz Allah'ın razı olmayacağı işe İstanbul 'u versen gelmeyiz hatta karı koca arasında muhabbet için yazılan şeyler bile büyüdür ki biz asla büyü yapmayız, yapılmış olanı çözmeye çalışırız ki o da büyü çalışmış hastanın hayat düzeni bozulmuşsa sadece" diyerek adamı göndermişti. Kısaca bu hoca arkadaşlar, bu havas ilminin içinde olan büyük haramlardan büyüye yaklaşmamak adına sadece Kuran ayetleri ve hadisi şeriflerde varid olan rukye (okuma) dualarıyla hastaları kurtarmaya niyetlenmiş benim haklarında sadece hüsnü zan beslediğim değerli ilim sahipleridir. (Allah niyetlerinde rızasına ihlaslı ve daim etsin). Her ne kadar büyü ve tılsım işlerine yapma/çalıştırma açısından bulaşmasalar da yanlarına gelip giden ve istişare ettikleri, danıştıkları müslüman cinlerden dolayı da o boyuttan haberdarlar, zaten devamlı bir irtibatları var.
Birkaç defa define işlerinden sordum, anlatılanları aynen yazmak istiyorum ;
" Defineye tılsım yapılmış da olabilir, sonradan bölgede yaşayan cinlerin sahiplenmesi de olabilir. Eğer kendi arazinde değilse alman çok zordur, almaya çalışman da gelecekteki hayatın düzeni açısından doğru değildir çünkü şöyle düşün ; sen asırlardır bir köyde sülalece yaşıyorsun ve birgün yabancılar gelip senin mıntıkanda geziyorlar, kazıyorlar vs. Hayrola demez misin, hele ki gücün kuvvetin onlara hayli hayli yetiyorken, hele bir de gelen yabancılar sevmediğin dinin (aynı insanlardaki gibi büyük çoğunluğu müslüman değil başka dinlere mensupları) sevmediğin ırkın/soyun mensupları iken (onlar ilk insan Adem as'dan daha önce dünyada var oldukları için, insan sonradan gelip üstün varlık olarak yaratıldığı için de ezeli bir hased söz konusu). Siz onları kendiniz gibi görüp düşünmüyorsunuz ama o gözle bakarsan anlamaya başlayacaksın. Onların da bizler gibi hayatı, kuralları içlerinde kanunları yasaları, kolluk kuvvetleri ve bizim gibi günlük yaşam düzenleri var. Bir anda onların yaşadığı mıntıkada bitip, rahatsız etme hakkın yok. Onlar her ne kadar 3 boyutlu madde olmasalar da, enerji boyutunda olsalar da aynı bizim gibi duyguları sevinçleri, huzurları ve korkuları da var. Şimdi sen bir insanın bahçesine, arazisine girip kazmaya başlar mısın, arazi sahibi seni görüyor izliyor, buna izin verir mi? hayır. Aynen bunu yapıyorsun, onlarda tapu tarzı birşey olmasa da sahiplenmiş yaşam alanını, binlerce yıldır kabilece orada. Sen gittin, günlük yaşantısına çomak sokmaya çalışıyorsun, kabul et veya etme rahatsızlık veriyorsun. Ve onlar da gıdalanma, beslenme daha çok koku yoluyla ve enerji yoluyla. Toprak altında yatan altının enerjisinden de istifade ederken, sen elinden almaya kalkıyorsun. Hadi bana zulmetmediğini, haksızlık etmediğini söyle, hiç tanımadığın birinin hayatına müdahil olurken... Biri keyfe keder gelip senin hayatında küçük bişey de olsa değiştirmeye çalışsa, müdahelesine izin verir misin? Ama şu var; çok uzun zaman geçmemişse sahiplenmeye kalkmayabilirler veya senin kendi tarlan, arazin. Bu durumda senin hakkın olduğunu düşünüp müdahil olmazlar bir ihtimal. (Kendi arazisinde olana yardımcı olmaya çalışırım, birşey istemeden diyor ve devam ediyor); diğer türlü onlarla konuşup ikna etmen lazım gelir ki bu çok çok zor ve düşük bir ihtimaldir doğrusu. Ama ikna edersen alır gidersin, nasıl yapacaksan Sahiplenilmemişse zaten sorun yok ama onların yaşam alanı dışına denk gelmen lazım ve sayıları trilyonları bulan bu canlılar neredeyse her yerde varlar. Özellikle ıssız yerlerde, insanlardan uzak yaşarlar. Sen de gidip o ıssız yerde yalnız olduğunu zannediyon ama kim bilir kaç göz seni izliyor, haberin yok normal olarak...
Bir de tılsımla oraya bağlananlar var. Onlar orada yaşamak zorunda ve hayatı pahasına korumak zorunda kalıyor orayı, yoksa kendi yanacak/ölecek. Canı söz konusu olduğu için karşına ejderha olarak da çıkar, bulunduğun yerde lokal deprem de yapar gücü nispetinde karşı koyar. Zaten namazın yoksa, Allah'ın haram dediğini umursamadan yaşıyorsan vay haline, Allah'ın izin verdiği kadar içine de girer, akıldan yoksun kalmana kadar gidebilir, Allah koruyor insanı yoksa o canilere bıraksa senin tozunu bırakmaz. Tılsım sadece Kuran ayetleriyle olmuyor, Cenâb-ı Allah imtihan icabı (Kuran 'da geçen) Harut ve Marut isimli iki melekle bu büyü ilmini insanlara yapmamak şartıyla insanlara öğrettiler ama onlar imtihanı kaybettiler, karı koca arasını açıp fitneyi yaydılar. Böylece binlerce yıldır uygulanan birşey oldu tüm dinlerde, milletlerde yaptılar. Eğer tılsım yapılmışsa oradan uzaklaş. Bana fahiş rakamları teklif edenler oldu, hepsine şunu söyledim ; arazi senin ise veya devletten izin alırsam bakarım, bu iki durum dışında asla ama asla bakmam çünkü şöyle düşün diyorum. Karşında acımasız, vicdansız bir mafya lideri olsa, dini imanı yok adamın, kabilesi orduları olan bir gücü olabilir. Adamın evinden malını alıp çıkıp gitmeye o an fırsatın olsa alır mısın. Dünyanın neresine gitsen seni bulur, sen kendini korumaya alsan hiç mi harama düşmeden bir açık vermeden yaşayacaksın yıllar yılı. Velev ki başardın, hanımın çoluk çocuğun... İlla birinde açık kapı bulur ve aldığın altın kamyon olsa, Allah o an bir bela vereydi de bunları hiç almaz olaydım dedirtir sana... Ben daha aklımı yitirmedim daha, bu işlere bakmam diyorum. (Ben araya giriyorum ve devlet nasıl alıyor? diyorum.).. Devlet tüm ülke topraklarının asli sahibi, onların kurallarından da devleti hak sahibi olarak tanıyorlar sanırım. Dolayısıyla asıl hak sahibi izin vermişse bakmaya çalışmak da bir beis yok veya arazi sahibi ise... (hoca arkadaşların sözü burada bitti)
arkadaşlar! dediğim gibi benim ihtisas alanım değil, sadece söyleneni naklettim, elçiye zeval olmaz kaidesince inanmayan da muhalif olabilir kendi hakkıdır ama dalga geçmek vs türünde tahkir, saygısızlık olmasın lütfen. Kendi yaşadığım arazide tecrübe ettiğim birkaç tane sahiplenmeden dolayı vakıa var ama başka zaman vakit olursa bahsederim inşaallah.
Sen de hocaysan, bu işlerde ne arıyon, arkadaşlarının aksine para peşine mi düştün gibi birşey aklınıza gelebilir. Evet bir zamanlar para önemli sandım ve bir arkadaş grubuna katıldım. Aynı zamanda eski dostlarım olduğundan temiz hava, doğa gezelim derken niyetimiz bozuldu ve paraya heves ettik. Sonradan Allah hevesimi bitirdi O'na layık sonsuz şükürler olsun, şimdi arkadaşlar ısrar edince onları kırmayıp senede bir, iki senede bir onlarla gidiyorum. Allah 'ım hem bana hem aynı zamanda sevdiklerime hayırlar getirecek ise, yolunda cömertlik yapacak isem versin, değilse zırnık koklatmasın... Hürmetler, sevgiler arkadaşlar...
Tılsım ve büyü hakkında bir miktar malumatım olsa da bu konuda kesinlikle mütehassıs biri değilim ama bu konunun muhteviyatına girdiği havas ilmine vakıf hoca arkadaşlarımdan aldığım bilgileri paylaşmak isterim. Belki bir faydası olur. Meslektaşı olduğum hoca arkadaşların bir grubu var (aslında neredeyse sadece mesleki isim benzerliğimiz var demek daha doğru olur zira onların ihtisas alanları çok farklı (her ne kadar onlarda da Arapça, fıkıh, tefsir icazetleride olsa da...) Şöyle düşünelim ; Beyin cerrahı, kalp uzmanı, dahilyeci vs de Dr dur ama dişi ağrıdığında nasıl kalkıp bir dişçiye gidiyorsa, o konuda asla müdahele edecek kadar ilmi, yetkisi ve liyakati yoksa, Arapça, Kuran, hadis, fıkıh okumuş bir hocanın da, müftünün de havas ilmiyle alakası yoktur)... Artı bu havas ilmini, çok kişinin yaptığı gibi ledünni ilimlerde karıştırmamak lazımdır. Havas ilmi kesbidir, yani çalışarak (kitap ve birinden alınan eğitimle) kazanılabilir ve Allah rızasından başka gayeylere sapılırsa uzun vadede felaket getirir kendisine, ama ledün ilmi vehbidir ve Allah-ü Teala hz.lerinin kendisine manen yakınlaşan kuluna hibesidir, kitapla tahsil edilemez. Peygamberlere de verilen rüya tabir ilmi gibi mesela... Bizim arkadaşlar da bu havas ilmini, ümmete faydalı olma niyetiyle, birilerinin yapması farzı kifayedendir diyerek bir yandan tahsil ederken bi yandan kendi aralarında müzakere ve istişare niyetiyle grup oluşturmuşlar ben de bazen ziyaret ettiğim zamanlar da merak ettiğimi sorup öğrendiğim malumatlardır yazacaklarım. Fakat öncesinde hoca arkadaşlardan biraz bahsetme ihtiyacı hissediyorum zira onların alanları da aynı define piyasası gibi haddinden fazla istismar edenlerle dolup taşıyor maalesef. Bu arkadaşlar sadece hasta okurlar, birisinde büyü nazar var mı diye bakarlar. (asıl meşguliyetleri bu okuma değildir, imam veya müderris vs şeklinde iaşelerini tedarik ediyorlar) okuma, bakma krşılığında değil para, farklı bir açıdan dahi faydalanma veya menfaatte talep etmezler. Hatta bir seferinde bir adamın 2,5 milyon dolar teklif ettiğine şahid olmuştum. Bu adam (hasmını eskort ve korumalarla yaşadığından kendisinin yaklaşamadığı) büyük bir işadamına zarar verilmesini, korkutulmasını istedi ama bizim arkadaş "biz Allah'ın razı olmayacağı işe İstanbul 'u versen gelmeyiz hatta karı koca arasında muhabbet için yazılan şeyler bile büyüdür ki biz asla büyü yapmayız, yapılmış olanı çözmeye çalışırız ki o da büyü çalışmış hastanın hayat düzeni bozulmuşsa sadece" diyerek adamı göndermişti. Kısaca bu hoca arkadaşlar, bu havas ilminin içinde olan büyük haramlardan büyüye yaklaşmamak adına sadece Kuran ayetleri ve hadisi şeriflerde varid olan rukye (okuma) dualarıyla hastaları kurtarmaya niyetlenmiş benim haklarında sadece hüsnü zan beslediğim değerli ilim sahipleridir. (Allah niyetlerinde rızasına ihlaslı ve daim etsin). Her ne kadar büyü ve tılsım işlerine yapma/çalıştırma açısından bulaşmasalar da yanlarına gelip giden ve istişare ettikleri, danıştıkları müslüman cinlerden dolayı da o boyuttan haberdarlar, zaten devamlı bir irtibatları var.
Birkaç defa define işlerinden sordum, anlatılanları aynen yazmak istiyorum ;
" Defineye tılsım yapılmış da olabilir, sonradan bölgede yaşayan cinlerin sahiplenmesi de olabilir. Eğer kendi arazinde değilse alman çok zordur, almaya çalışman da gelecekteki hayatın düzeni açısından doğru değildir çünkü şöyle düşün ; sen asırlardır bir köyde sülalece yaşıyorsun ve birgün yabancılar gelip senin mıntıkanda geziyorlar, kazıyorlar vs. Hayrola demez misin, hele ki gücün kuvvetin onlara hayli hayli yetiyorken, hele bir de gelen yabancılar sevmediğin dinin (aynı insanlardaki gibi büyük çoğunluğu müslüman değil başka dinlere mensupları) sevmediğin ırkın/soyun mensupları iken (onlar ilk insan Adem as'dan daha önce dünyada var oldukları için, insan sonradan gelip üstün varlık olarak yaratıldığı için de ezeli bir hased söz konusu). Siz onları kendiniz gibi görüp düşünmüyorsunuz ama o gözle bakarsan anlamaya başlayacaksın. Onların da bizler gibi hayatı, kuralları içlerinde kanunları yasaları, kolluk kuvvetleri ve bizim gibi günlük yaşam düzenleri var. Bir anda onların yaşadığı mıntıkada bitip, rahatsız etme hakkın yok. Onlar her ne kadar 3 boyutlu madde olmasalar da, enerji boyutunda olsalar da aynı bizim gibi duyguları sevinçleri, huzurları ve korkuları da var. Şimdi sen bir insanın bahçesine, arazisine girip kazmaya başlar mısın, arazi sahibi seni görüyor izliyor, buna izin verir mi? hayır. Aynen bunu yapıyorsun, onlarda tapu tarzı birşey olmasa da sahiplenmiş yaşam alanını, binlerce yıldır kabilece orada. Sen gittin, günlük yaşantısına çomak sokmaya çalışıyorsun, kabul et veya etme rahatsızlık veriyorsun. Ve onlar da gıdalanma, beslenme daha çok koku yoluyla ve enerji yoluyla. Toprak altında yatan altının enerjisinden de istifade ederken, sen elinden almaya kalkıyorsun. Hadi bana zulmetmediğini, haksızlık etmediğini söyle, hiç tanımadığın birinin hayatına müdahil olurken... Biri keyfe keder gelip senin hayatında küçük bişey de olsa değiştirmeye çalışsa, müdahelesine izin verir misin? Ama şu var; çok uzun zaman geçmemişse sahiplenmeye kalkmayabilirler veya senin kendi tarlan, arazin. Bu durumda senin hakkın olduğunu düşünüp müdahil olmazlar bir ihtimal. (Kendi arazisinde olana yardımcı olmaya çalışırım, birşey istemeden diyor ve devam ediyor); diğer türlü onlarla konuşup ikna etmen lazım gelir ki bu çok çok zor ve düşük bir ihtimaldir doğrusu. Ama ikna edersen alır gidersin, nasıl yapacaksan Sahiplenilmemişse zaten sorun yok ama onların yaşam alanı dışına denk gelmen lazım ve sayıları trilyonları bulan bu canlılar neredeyse her yerde varlar. Özellikle ıssız yerlerde, insanlardan uzak yaşarlar. Sen de gidip o ıssız yerde yalnız olduğunu zannediyon ama kim bilir kaç göz seni izliyor, haberin yok normal olarak...
Bir de tılsımla oraya bağlananlar var. Onlar orada yaşamak zorunda ve hayatı pahasına korumak zorunda kalıyor orayı, yoksa kendi yanacak/ölecek. Canı söz konusu olduğu için karşına ejderha olarak da çıkar, bulunduğun yerde lokal deprem de yapar gücü nispetinde karşı koyar. Zaten namazın yoksa, Allah'ın haram dediğini umursamadan yaşıyorsan vay haline, Allah'ın izin verdiği kadar içine de girer, akıldan yoksun kalmana kadar gidebilir, Allah koruyor insanı yoksa o canilere bıraksa senin tozunu bırakmaz. Tılsım sadece Kuran ayetleriyle olmuyor, Cenâb-ı Allah imtihan icabı (Kuran 'da geçen) Harut ve Marut isimli iki melekle bu büyü ilmini insanlara yapmamak şartıyla insanlara öğrettiler ama onlar imtihanı kaybettiler, karı koca arasını açıp fitneyi yaydılar. Böylece binlerce yıldır uygulanan birşey oldu tüm dinlerde, milletlerde yaptılar. Eğer tılsım yapılmışsa oradan uzaklaş. Bana fahiş rakamları teklif edenler oldu, hepsine şunu söyledim ; arazi senin ise veya devletten izin alırsam bakarım, bu iki durum dışında asla ama asla bakmam çünkü şöyle düşün diyorum. Karşında acımasız, vicdansız bir mafya lideri olsa, dini imanı yok adamın, kabilesi orduları olan bir gücü olabilir. Adamın evinden malını alıp çıkıp gitmeye o an fırsatın olsa alır mısın. Dünyanın neresine gitsen seni bulur, sen kendini korumaya alsan hiç mi harama düşmeden bir açık vermeden yaşayacaksın yıllar yılı. Velev ki başardın, hanımın çoluk çocuğun... İlla birinde açık kapı bulur ve aldığın altın kamyon olsa, Allah o an bir bela vereydi de bunları hiç almaz olaydım dedirtir sana... Ben daha aklımı yitirmedim daha, bu işlere bakmam diyorum. (Ben araya giriyorum ve devlet nasıl alıyor? diyorum.).. Devlet tüm ülke topraklarının asli sahibi, onların kurallarından da devleti hak sahibi olarak tanıyorlar sanırım. Dolayısıyla asıl hak sahibi izin vermişse bakmaya çalışmak da bir beis yok veya arazi sahibi ise... (hoca arkadaşların sözü burada bitti)
arkadaşlar! dediğim gibi benim ihtisas alanım değil, sadece söyleneni naklettim, elçiye zeval olmaz kaidesince inanmayan da muhalif olabilir kendi hakkıdır ama dalga geçmek vs türünde tahkir, saygısızlık olmasın lütfen. Kendi yaşadığım arazide tecrübe ettiğim birkaç tane sahiplenmeden dolayı vakıa var ama başka zaman vakit olursa bahsederim inşaallah.
Sen de hocaysan, bu işlerde ne arıyon, arkadaşlarının aksine para peşine mi düştün gibi birşey aklınıza gelebilir. Evet bir zamanlar para önemli sandım ve bir arkadaş grubuna katıldım. Aynı zamanda eski dostlarım olduğundan temiz hava, doğa gezelim derken niyetimiz bozuldu ve paraya heves ettik. Sonradan Allah hevesimi bitirdi O'na layık sonsuz şükürler olsun, şimdi arkadaşlar ısrar edince onları kırmayıp senede bir, iki senede bir onlarla gidiyorum. Allah 'ım hem bana hem aynı zamanda sevdiklerime hayırlar getirecek ise, yolunda cömertlik yapacak isem versin, değilse zırnık koklatmasın... Hürmetler, sevgiler arkadaşlar...
Son düzenleme: