Tılsım ve büyü | Sayfa 2 | Define işaretleri ve anlamları

Tılsım ve büyü

Abdullah313

Kullanıcı
Katılım
18 Mart 2016
Mesajlar
533
Beğeni
1,329
Puanları
93
Yaş
54
(öncelikle uzun bir yazı olacağını belirteyim, sonra sitem eden olursa diye 🙂).
Tılsım ve büyü hakkında bir miktar malumatım olsa da bu konuda kesinlikle mütehassıs biri değilim ama bu konunun muhteviyatına girdiği havas ilmine vakıf hoca arkadaşlarımdan aldığım bilgileri paylaşmak isterim. Belki bir faydası olur. Meslektaşı olduğum hoca arkadaşların bir grubu var (aslında neredeyse sadece mesleki isim benzerliğimiz var demek daha doğru olur zira onların ihtisas alanları çok farklı (her ne kadar onlarda da Arapça, fıkıh, tefsir icazetleride olsa da...) Şöyle düşünelim ; Beyin cerrahı, kalp uzmanı, dahilyeci vs de Dr dur ama dişi ağrıdığında nasıl kalkıp bir dişçiye gidiyorsa, o konuda asla müdahele edecek kadar ilmi, yetkisi ve liyakati yoksa, Arapça, Kuran, hadis, fıkıh okumuş bir hocanın da, müftünün de havas ilmiyle alakası yoktur)... Artı bu havas ilmini, çok kişinin yaptığı gibi ledünni ilimlerde karıştırmamak lazımdır. Havas ilmi kesbidir, yani çalışarak (kitap ve birinden alınan eğitimle) kazanılabilir ve Allah rızasından başka gayeylere sapılırsa uzun vadede felaket getirir kendisine, ama ledün ilmi vehbidir ve Allah-ü Teala hz.lerinin kendisine manen yakınlaşan kuluna hibesidir, kitapla tahsil edilemez. Peygamberlere de verilen rüya tabir ilmi gibi mesela... Bizim arkadaşlar da bu havas ilmini, ümmete faydalı olma niyetiyle, birilerinin yapması farzı kifayedendir diyerek bir yandan tahsil ederken bi yandan kendi aralarında müzakere ve istişare niyetiyle grup oluşturmuşlar ben de bazen ziyaret ettiğim zamanlar da merak ettiğimi sorup öğrendiğim malumatlardır yazacaklarım. Fakat öncesinde hoca arkadaşlardan biraz bahsetme ihtiyacı hissediyorum zira onların alanları da aynı define piyasası gibi haddinden fazla istismar edenlerle dolup taşıyor maalesef. Bu arkadaşlar sadece hasta okurlar, birisinde büyü nazar var mı diye bakarlar. (asıl meşguliyetleri bu okuma değildir, imam veya müderris vs şeklinde iaşelerini tedarik ediyorlar) okuma, bakma krşılığında değil para, farklı bir açıdan dahi faydalanma veya menfaatte talep etmezler. Hatta bir seferinde bir adamın 2,5 milyon dolar teklif ettiğine şahid olmuştum. Bu adam (hasmını eskort ve korumalarla yaşadığından kendisinin yaklaşamadığı) büyük bir işadamına zarar verilmesini, korkutulmasını istedi ama bizim arkadaş "biz Allah'ın razı olmayacağı işe İstanbul 'u versen gelmeyiz hatta karı koca arasında muhabbet için yazılan şeyler bile büyüdür ki biz asla büyü yapmayız, yapılmış olanı çözmeye çalışırız ki o da büyü çalışmış hastanın hayat düzeni bozulmuşsa sadece" diyerek adamı göndermişti. Kısaca bu hoca arkadaşlar, bu havas ilminin içinde olan büyük haramlardan büyüye yaklaşmamak adına sadece Kuran ayetleri ve hadisi şeriflerde varid olan rukye (okuma) dualarıyla hastaları kurtarmaya niyetlenmiş benim haklarında sadece hüsnü zan beslediğim değerli ilim sahipleridir. (Allah niyetlerinde rızasına ihlaslı ve daim etsin). Her ne kadar büyü ve tılsım işlerine yapma/çalıştırma açısından bulaşmasalar da yanlarına gelip giden ve istişare ettikleri, danıştıkları müslüman cinlerden dolayı da o boyuttan haberdarlar, zaten devamlı bir irtibatları var.
Birkaç defa define işlerinden sordum, anlatılanları aynen yazmak istiyorum ;
" Defineye tılsım yapılmış da olabilir, sonradan bölgede yaşayan cinlerin sahiplenmesi de olabilir. Eğer kendi arazinde değilse alman çok zordur, almaya çalışman da gelecekteki hayatın düzeni açısından doğru değildir çünkü şöyle düşün ; sen asırlardır bir köyde sülalece yaşıyorsun ve birgün yabancılar gelip senin mıntıkanda geziyorlar, kazıyorlar vs. Hayrola demez misin, hele ki gücün kuvvetin onlara hayli hayli yetiyorken, hele bir de gelen yabancılar sevmediğin dinin (aynı insanlardaki gibi büyük çoğunluğu müslüman değil başka dinlere mensupları) sevmediğin ırkın/soyun mensupları iken (onlar ilk insan Adem as'dan daha önce dünyada var oldukları için, insan sonradan gelip üstün varlık olarak yaratıldığı için de ezeli bir hased söz konusu). Siz onları kendiniz gibi görüp düşünmüyorsunuz ama o gözle bakarsan anlamaya başlayacaksın. Onların da bizler gibi hayatı, kuralları içlerinde kanunları yasaları, kolluk kuvvetleri ve bizim gibi günlük yaşam düzenleri var. Bir anda onların yaşadığı mıntıkada bitip, rahatsız etme hakkın yok. Onlar her ne kadar 3 boyutlu madde olmasalar da, enerji boyutunda olsalar da aynı bizim gibi duyguları sevinçleri, huzurları ve korkuları da var. Şimdi sen bir insanın bahçesine, arazisine girip kazmaya başlar mısın, arazi sahibi seni görüyor izliyor, buna izin verir mi? hayır. Aynen bunu yapıyorsun, onlarda tapu tarzı birşey olmasa da sahiplenmiş yaşam alanını, binlerce yıldır kabilece orada. Sen gittin, günlük yaşantısına çomak sokmaya çalışıyorsun, kabul et veya etme rahatsızlık veriyorsun. Ve onlar da gıdalanma, beslenme daha çok koku yoluyla ve enerji yoluyla. Toprak altında yatan altının enerjisinden de istifade ederken, sen elinden almaya kalkıyorsun. Hadi bana zulmetmediğini, haksızlık etmediğini söyle, hiç tanımadığın birinin hayatına müdahil olurken... Biri keyfe keder gelip senin hayatında küçük bişey de olsa değiştirmeye çalışsa, müdahelesine izin verir misin? Ama şu var; çok uzun zaman geçmemişse sahiplenmeye kalkmayabilirler veya senin kendi tarlan, arazin. Bu durumda senin hakkın olduğunu düşünüp müdahil olmazlar bir ihtimal. (Kendi arazisinde olana yardımcı olmaya çalışırım, birşey istemeden diyor ve devam ediyor); diğer türlü onlarla konuşup ikna etmen lazım gelir ki bu çok çok zor ve düşük bir ihtimaldir doğrusu. Ama ikna edersen alır gidersin, nasıl yapacaksan :) Sahiplenilmemişse zaten sorun yok ama onların yaşam alanı dışına denk gelmen lazım ve sayıları trilyonları bulan bu canlılar neredeyse her yerde varlar. Özellikle ıssız yerlerde, insanlardan uzak yaşarlar. Sen de gidip o ıssız yerde yalnız olduğunu zannediyon ama kim bilir kaç göz seni izliyor, haberin yok normal olarak...
Bir de tılsımla oraya bağlananlar var. Onlar orada yaşamak zorunda ve hayatı pahasına korumak zorunda kalıyor orayı, yoksa kendi yanacak/ölecek. Canı söz konusu olduğu için karşına ejderha olarak da çıkar, bulunduğun yerde lokal deprem de yapar gücü nispetinde karşı koyar. Zaten namazın yoksa, Allah'ın haram dediğini umursamadan yaşıyorsan vay haline, Allah'ın izin verdiği kadar içine de girer, akıldan yoksun kalmana kadar gidebilir, Allah koruyor insanı yoksa o canilere bıraksa senin tozunu bırakmaz. Tılsım sadece Kuran ayetleriyle olmuyor, Cenâb-ı Allah imtihan icabı (Kuran 'da geçen) Harut ve Marut isimli iki melekle bu büyü ilmini insanlara yapmamak şartıyla insanlara öğrettiler ama onlar imtihanı kaybettiler, karı koca arasını açıp fitneyi yaydılar. Böylece binlerce yıldır uygulanan birşey oldu tüm dinlerde, milletlerde yaptılar. Eğer tılsım yapılmışsa oradan uzaklaş. Bana fahiş rakamları teklif edenler oldu, hepsine şunu söyledim ; arazi senin ise veya devletten izin alırsam bakarım, bu iki durum dışında asla ama asla bakmam çünkü şöyle düşün diyorum. Karşında acımasız, vicdansız bir mafya lideri olsa, dini imanı yok adamın, kabilesi orduları olan bir gücü olabilir. Adamın evinden malını alıp çıkıp gitmeye o an fırsatın olsa alır mısın. Dünyanın neresine gitsen seni bulur, sen kendini korumaya alsan hiç mi harama düşmeden bir açık vermeden yaşayacaksın yıllar yılı. Velev ki başardın, hanımın çoluk çocuğun... İlla birinde açık kapı bulur ve aldığın altın kamyon olsa, Allah o an bir bela vereydi de bunları hiç almaz olaydım dedirtir sana... Ben daha aklımı yitirmedim daha, bu işlere bakmam diyorum. (Ben araya giriyorum ve devlet nasıl alıyor? diyorum.).. Devlet tüm ülke topraklarının asli sahibi, onların kurallarından da devleti hak sahibi olarak tanıyorlar sanırım. Dolayısıyla asıl hak sahibi izin vermişse bakmaya çalışmak da bir beis yok veya arazi sahibi ise... (hoca arkadaşların sözü burada bitti)

arkadaşlar! dediğim gibi benim ihtisas alanım değil, sadece söyleneni naklettim, elçiye zeval olmaz kaidesince inanmayan da muhalif olabilir kendi hakkıdır ama dalga geçmek vs türünde tahkir, saygısızlık olmasın lütfen. Kendi yaşadığım arazide tecrübe ettiğim birkaç tane sahiplenmeden dolayı vakıa var ama başka zaman vakit olursa bahsederim inşaallah.
Sen de hocaysan, bu işlerde ne arıyon, arkadaşlarının aksine para peşine mi düştün 😀 gibi birşey aklınıza gelebilir. Evet bir zamanlar para önemli sandım ve bir arkadaş grubuna katıldım. Aynı zamanda eski dostlarım olduğundan temiz hava, doğa gezelim derken niyetimiz bozuldu ve paraya heves ettik. Sonradan Allah hevesimi bitirdi O'na layık sonsuz şükürler olsun, şimdi arkadaşlar ısrar edince onları kırmayıp senede bir, iki senede bir onlarla gidiyorum. Allah 'ım hem bana hem aynı zamanda sevdiklerime hayırlar getirecek ise, yolunda cömertlik yapacak isem versin, değilse zırnık koklatmasın... 🙂 Hürmetler, sevgiler arkadaşlar...
 
Son düzenleme:

Necat.

Emektar
Forum Düzeni
Admin
Katılım
26 Mart 2018
Mesajlar
3,084
Beğeni
9,718
Puanları
113
Yaş
61
Konum
Ankara
(öncelikle uzun bir yazı olacağını belirteyim, sonra sitem eden olursa diye 🙂).
Tılsım ve büyü hakkında bir miktar malumatım olsa da bu konuda kesinlikle mütehassıs biri değilim ama bu konunun muhteviyatına girdiği havas ilmine vakıf hoca arkadaşlarımdan aldığım bilgileri paylaşmak isterim. Belki bir faydası olur. Meslektaşı olduğum hoca arkadaşların bir grubu var (aslında neredeyse sadece mesleki isim benzerliğimiz var demek daha doğru olur zira onların ihtisas alanları çok farklı (her ne kadar onlarda da Arapça, fıkıh, tefsir icazetleride olsa da...) Şöyle düşünelim ; Beyin cerrahı, kalp uzmanı, dahilyeci vs de Dr dur ama dişi ağrıdığında nasıl kalkıp bir dişçiye gidiyorsa, o konuda asla müdahele edecek kadar ilmi, yetkisi ve liyakati yoksa, Arapça, Kuran, hadis, fıkıh okumuş bir hocanın da, müftünün de havas ilmiyle alakası yoktur)... Artı bu havas ilmini, çok kişinin yaptığı gibi ledünni ilimlerde karıştırmamak lazımdır. Havas ilmi kesbidir, yani çalışarak (kitap ve birinden alınan eğitimle) kazanılabilir ve Allah rızasından başka gayeylere sapılırsa uzun vadede felaket getirir kendisine, ama ledün ilmi vehbidir ve Allah-ü Teala hz.lerinin kendisine manen yakınlaşan kuluna hibesidir, kitapla tahsil edilemez. Peygamberlere de verilen rüya tabir ilmi gibi mesela... Bizim arkadaşlar da bu havas ilmini, ümmete faydalı olma niyetiyle, birilerinin yapması farzı kifayedendir diyerek bir yandan tahsil ederken bi yandan kendi aralarında müzakere ve istişare niyetiyle grup oluşturmuşlar ben de bazen ziyaret ettiğim zamanlar da merak ettiğimi sorup öğrendiğim malumatlardır yazacaklarım. Fakat öncesinde hoca arkadaşlardan biraz bahsetme ihtiyacı hissediyorum zira onların alanları da aynı define piyasası gibi haddinden fazla istismar edenlerle dolup taşıyor maalesef. Bu arkadaşlar sadece hasta okurlar, birisinde büyü nazar var mı diye bakarlar. (asıl meşguliyetleri bu okuma değildir, imam veya müderris vs şeklinde iaşelerini tedarik ediyorlar) okuma, bakma krşılığında değil para, farklı bir açıdan dahi faydalanma veya menfaatte talep etmezler. Hatta bir seferinde bir adamın 2,5 milyon dolar teklif ettiğine şahid olmuştum. Bu adam (hasmını eskort ve korumalarla yaşadığından kendisinin yaklaşamadığı) büyük bir işadamına zarar verilmesini, korkutulmasını istedi ama bizim arkadaş "biz Allah'ın razı olmayacağı işe İstanbul 'u versen gelmeyiz hatta karı koca arasında muhabbet için yazılan şeyler bile büyüdür ki biz asla büyü yapmayız, yapılmış olanı çözmeye çalışırız ki o da büyü çalışmış hastanın hayat düzeni bozulmuşsa sadece" diyerek adamı göndermişti. Kısaca bu hoca arkadaşlar, bu havas ilminin içinde olan büyük haramlardan büyüye yaklaşmamak adına sadece Kuran ayetleri ve hadisi şeriflerde varid olan rukye (okuma) dualarıyla hastaları kurtarmaya niyetlenmiş benim haklarında sadece hüsnü zan beslediğim değerli ilim sahipleridir. (Allah niyetlerinde rızasına ihlaslı ve daim etsin). Her ne kadar büyü ve tılsım işlerine yapma/çalıştırma açısından bulaşmasalar da yanlarına gelip giden ve istişare ettikleri, danıştıkları müslüman cinlerden dolayı da o boyuttan haberdarlar, zaten devamlı bir irtibatları var.
Birkaç defa define işlerinden sordum, anlatılanları aynen yazmak istiyorum ;
" Defineye tılsım yapılmış da olabilir, sonradan bölgede yaşayan cinlerin sahiplenmesi de olabilir. Eğer kendi arazinde değilse alman çok zordur, almaya çalışman da gelecekteki hayatın düzeni açısından doğru değildir çünkü şöyle düşün ; sen asırlardır bir köyde sülalece yaşıyorsun ve birgün yabancılar gelip senin mıntıkanda geziyorlar, kazıyorlar vs. Hayrola demez misin, hele ki gücün kuvvetin onlara hayli hayli yetiyorken, hele bir de gelen yabancılar sevmediğin dinin (aynı insanlardaki gibi büyük çoğunluğu müslüman değil başka dinlere mensupları) sevmediğin ırkın/soyun mensupları iken (onlar ilk insan Adem as'dan daha önce dünyada var oldukları için, insan sonradan gelip üstün varlık olarak yaratıldığı için de ezeli bir hased söz konusu). Siz onları kendiniz gibi görüp düşünmüyorsunuz ama o gözle bakarsan anlamaya başlayacaksın. Onların da bizler gibi hayatı, kuralları içlerinde kanunları yasaları, kolluk kuvvetleri ve bizim gibi günlük yaşam düzenleri var. Bir anda onların yaşadığı mıntıkada bitip, rahatsız etme hakkın yok. Onlar her ne kadar 3 boyutlu madde olmasalar da, enerji boyutunda olsalar da aynı bizim gibi duyguları sevinçleri, huzurları ve korkuları da var. Şimdi sen bir insanın bahçesine, arazisine girip kazmaya başlar mısın, arazi sahibi seni görüyor izliyor, buna izin verir mi? hayır. Aynen bunu yapıyorsun, onlarda tapu tarzı birşey olmasa da sahiplenmiş yaşam alanını, binlerce yıldır kabilece orada. Sen gittin, günlük yaşantısına çomak sokmaya çalışıyorsun, kabul et veya etme rahatsızlık veriyorsun. Ve onlar da gıdalanma, beslenme daha çok koku yoluyla ve enerji yoluyla. Toprak altında yatan altının enerjisinden de istifade ederken, sen elinden almaya kalkıyorsun. Hadi bana zulmetmediğini, haksızlık etmediğini söyle, hiç tanımadığın birinin hayatına müdahil olurken... Biri keyfe keder gelip senin hayatında küçük bişey de olsa değiştirmeye çalışsa, müdahelesine izin verir misin? Ama şu var; çok uzun zaman geçmemişse sahiplenmeye kalkmayabilirler veya senin kendi tarlan, arazin. Bu durumda senin hakkın olduğunu düşünüp müdahil olmazlar bir ihtimal. (Kendi arazisinde olana yardımcı olmaya çalışırım, birşey istemeden diyor ve devam ediyor); diğer türlü onlarla konuşup ikna etmen lazım gelir ki bu çok çok zor ve düşük bir ihtimaldir doğrusu. Ama ikna edersen alır gidersin, nasıl yapacaksan :) Sahiplenilmemişse zaten sorun yok ama onların yaşam alanı dışına denk gelmen lazım ve sayıları trilyonları bulan bu canlılar neredeyse her yerde varlar. Özellikle ıssız yerlerde, insanlardan uzak yaşarlar. Sen de gidip o ıssız yerde yalnız olduğunu zannediyon ama kim bilir kaç göz seni izliyor, haberin yok normal olarak...
Bir de tılsımla oraya bağlananlar var. Onlar orada yaşamak zorunda ve hayatı pahasına korumak zorunda kalıyor orayı, yoksa kendi yanacak/ölecek. Canı söz konusu olduğu için karşına ejderha olarak da çıkar, bulunduğun yerde lokal deprem de yapar gücü nispetinde karşı koyar. Zaten namazın yoksa, Allah'ın haram dediğini umursamadan yaşıyorsan vay haline, Allah'ın izin verdiği kadar içine de girer, akıldan yoksun kalmana kadar gidebilir, Allah koruyor insanı yoksa o canilere bıraksa senin tozunu bırakmaz. Tılsım sadece Kuran ayetleriyle olmuyor, Cenâb-ı Allah imtihan icabı (Kuran 'da geçen) Harut ve Marut isimli iki melekle bu büyü ilmini insanlara yapmamak şartıyla insanlara öğrettiler ama onlar imtihanı kaybettiler, karı koca arasını açıp fitneyi yaydılar. Böylece binlerce yıldır uygulanan birşey oldu tüm dinlerde, milletlerde yaptılar. Eğer tılsım yapılmışsa oradan uzaklaş. Bana fahiş rakamları teklif edenler oldu, hepsine şunu söyledim ; arazi senin ise veya devletten izin alırsam bakarım, bu iki durum dışında asla ama asla bakmam çünkü şöyle düşün diyorum. Karşında acımasız, vicdansız bir mafya lideri olsa, dini imanı yok adamın, kabilesi orduları olan bir gücü olabilir. Adamın evinden malını alıp çıkıp gitmeye o an fırsatın olsa alır mısın. Dünyanın neresine gitsen seni bulur, sen kendini korumaya alsan hiç mi harama düşmeden bir açık vermeden yaşayacaksın yıllar yılı. Velev ki başardın, hanımın çoluk çocuğun... İlla birinde açık kapı bulur ve aldığın altın kamyon olsa, Allah o an bir bela vereydi de bunları hiç almaz olaydım dedirtir sana... Ben daha aklımı yitirmedim daha, bu işlere bakmam diyorum. (Ben araya giriyorum ve devlet nasıl alıyor? diyorum.).. Devlet tüm ülke topraklarının asli sahibi, onların kurallarından da devleti hak sahibi olarak tanıyorlar sanırım. Dolayısıyla asıl hak sahibi izin vermişse bakmaya çalışmak da bir beis yok veya arazi sahibi ise... (hoca arkadaşların sözü burada bitti)

arkadaşlar! dediğim gibi benim ihtisas alanım değil, sadece söyleneni naklettim, elçiye zeval olmaz kaidesince inanmayan da muhalif olabilir kendi hakkıdır ama dalga geçmek vs türünde tahkir, saygısızlık olmasın lütfen. Kendi yaşadığım arazide tecrübe ettiğim birkaç tane sahiplenmeden dolayı vakıa var ama başka zaman vakit olursa bahsederim inşaallah.
Sen de hocaysan, bu işlerde ne arıyon, arkadaşlarının aksine para peşine mi düştün 😀 gibi birşey aklınıza gelebilir. Evet bir zamanlar para önemli sandım ve bir arkadaş grubuna katıldım. Aynı zamanda eski dostlarım olduğundan temiz hava, doğa gezelim derken niyetimiz bozuldu ve paraya heves ettik. Sonradan Allah hevesimi bitirdi O'na layık sonsuz şükürler olsun, şimdi arkadaşlar ısrar edince onları kırmayıp senede bir, iki senede bir onlarla gidiyorum. Allah 'ım hem bana hem aynı zamanda sevdiklerime hayırlar getirecek ise, yolunda cömertlik yapacak isem versin, değilse zırnık koklatmasın... 🙂 Hürmetler, sevgiler arkadaşlar...
Ustam zahmet edip teveccüh gösterip zaman ayırıp uzunca bir açıklama yazmışsın Sorduklarımın cevabı değil ama konu hakkında çok açıklayıcı olmuş. . Ellerin dert görmesin.
 

Abdullah313

Kullanıcı
Katılım
18 Mart 2016
Mesajlar
533
Beğeni
1,329
Puanları
93
Yaş
54
Ustam zahmet edip teveccüh gösterip zaman ayırıp uzunca bir açıklama yazmışsın Sorduklarımın cevabı değil ama konu hakkında çok açıklayıcı olmuş. . Ellerin dert görmesin.
Sorularınızın cevabını bilseydim yazacaktım ama dediğim gibi ben de nakil var sadece 🙂 evet çok vaktimi aldı ama tılsımlı bir yerde bilmeden ısrar etmeye niyetlenen bir Müslümana fayda verebilir diye yazayım dedim. Bir de sorularınızın içinde bir soruda Mısır, da piramitleri nasıl açıyorlar demişsiniz. Ben bir kanalda mısır da bir lahit açılışını izlemiştim. devlet açıyordu ve onlarca hoca okuma(rukye) yapıyordu. Bizim arkadaş da Mısırlılarla Faslılar bu havas alanında çok daha mahirler diyordu. Diğer bir soru da avrupada tılsım büyü olmuyor mu demiş bir arkadaş. (onlarda daha çok oluyor zaten iman gibi manevi korumaları da yok zavallıların, hatta büyüyü cinlerde yapabilir zira onlarda da ilim eğitim var sonuçta) Onlardaki büyü ile hasta olanın sayısı belli değil ve onlar çoğu kere tımarhane ile uyuşturucuyla ile tedavi etmeye uğraşıyorlar bilmediklerinden. 2 sene önce öldürülen Salih Memişoğlu vardı. Birkaç defa onunla konuşma fırsatım oldu. Onun da İbranice konuştuğu 2 yaşlı müslüman cini vardı ve o yaşlı ilim sahipleri kendi hemcinslerinin zararlarından insanları kurtarmak için Salih hocayı çocukken daha hiç büyük haram işlemeden seçmişler ve hiç sabah namazı kaçırmasın izin vermemişler. Neyse, o ayda 2 defa Almanya ya bir üniversitede metafizik adı altında seminer vermeye giderdi, oradan biliyorum çok defa anlatırdı, onların da zarar gördüklerini cevaplamış olayım dedim.
 
Son düzenleme:

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,453
Beğeni
16,737
Puanları
113
Konum
İstanbul
(öncelikle uzun bir yazı olacağını belirteyim, sonra sitem eden olursa diye 🙂).
Tılsım ve büyü hakkında bir miktar malumatım olsa da bu konuda kesinlikle mütehassıs biri değilim ama bu konunun muhteviyatına girdiği havas ilmine vakıf hoca arkadaşlarımdan aldığım bilgileri paylaşmak isterim. Belki bir faydası olur. Meslektaşı olduğum hoca arkadaşların bir grubu var (aslında neredeyse sadece mesleki isim benzerliğimiz var demek daha doğru olur zira onların ihtisas alanları çok farklı (her ne kadar onlarda da Arapça, fıkıh, tefsir icazetleride olsa da...) Şöyle düşünelim ; Beyin cerrahı, kalp uzmanı, dahilyeci vs de Dr dur ama dişi ağrıdığında nasıl kalkıp bir dişçiye gidiyorsa, o konuda asla müdahele edecek kadar ilmi, yetkisi ve liyakati yoksa, Arapça, Kuran, hadis, fıkıh okumuş bir hocanın da, müftünün de havas ilmiyle alakası yoktur)... Artı bu havas ilmini, çok kişinin yaptığı gibi ledünni ilimlerde karıştırmamak lazımdır. Havas ilmi kesbidir, yani çalışarak (kitap ve birinden alınan eğitimle) kazanılabilir ve Allah rızasından başka gayeylere sapılırsa uzun vadede felaket getirir kendisine, ama ledün ilmi vehbidir ve Allah-ü Teala hz.lerinin kendisine manen yakınlaşan kuluna hibesidir, kitapla tahsil edilemez. Peygamberlere de verilen rüya tabir ilmi gibi mesela... Bizim arkadaşlar da bu havas ilmini, ümmete faydalı olma niyetiyle, birilerinin yapması farzı kifayedendir diyerek bir yandan tahsil ederken bi yandan kendi aralarında müzakere ve istişare niyetiyle grup oluşturmuşlar ben de bazen ziyaret ettiğim zamanlar da merak ettiğimi sorup öğrendiğim malumatlardır yazacaklarım. Fakat öncesinde hoca arkadaşlardan biraz bahsetme ihtiyacı hissediyorum zira onların alanları da aynı define piyasası gibi haddinden fazla istismar edenlerle dolup taşıyor maalesef. Bu arkadaşlar sadece hasta okurlar, birisinde büyü nazar var mı diye bakarlar. (asıl meşguliyetleri bu okuma değildir, imam veya müderris vs şeklinde iaşelerini tedarik ediyorlar) okuma, bakma krşılığında değil para, farklı bir açıdan dahi faydalanma veya menfaatte talep etmezler. Hatta bir seferinde bir adamın 2,5 milyon dolar teklif ettiğine şahid olmuştum. Bu adam (hasmını eskort ve korumalarla yaşadığından kendisinin yaklaşamadığı) büyük bir işadamına zarar verilmesini, korkutulmasını istedi ama bizim arkadaş "biz Allah'ın razı olmayacağı işe İstanbul 'u versen gelmeyiz hatta karı koca arasında muhabbet için yazılan şeyler bile büyüdür ki biz asla büyü yapmayız, yapılmış olanı çözmeye çalışırız ki o da büyü çalışmış hastanın hayat düzeni bozulmuşsa sadece" diyerek adamı göndermişti. Kısaca bu hoca arkadaşlar, bu havas ilminin içinde olan büyük haramlardan büyüye yaklaşmamak adına sadece Kuran ayetleri ve hadisi şeriflerde varid olan rukye (okuma) dualarıyla hastaları kurtarmaya niyetlenmiş benim haklarında sadece hüsnü zan beslediğim değerli ilim sahipleridir. (Allah niyetlerinde rızasına ihlaslı ve daim etsin). Her ne kadar büyü ve tılsım işlerine yapma/çalıştırma açısından bulaşmasalar da yanlarına gelip giden ve istişare ettikleri, danıştıkları müslüman cinlerden dolayı da o boyuttan haberdarlar, zaten devamlı bir irtibatları var.
Birkaç defa define işlerinden sordum, anlatılanları aynen yazmak istiyorum ;
" Defineye tılsım yapılmış da olabilir, sonradan bölgede yaşayan cinlerin sahiplenmesi de olabilir. Eğer kendi arazinde değilse alman çok zordur, almaya çalışman da gelecekteki hayatın düzeni açısından doğru değildir çünkü şöyle düşün ; sen asırlardır bir köyde sülalece yaşıyorsun ve birgün yabancılar gelip senin mıntıkanda geziyorlar, kazıyorlar vs. Hayrola demez misin, hele ki gücün kuvvetin onlara hayli hayli yetiyorken, hele bir de gelen yabancılar sevmediğin dinin (aynı insanlardaki gibi büyük çoğunluğu müslüman değil başka dinlere mensupları) sevmediğin ırkın/soyun mensupları iken (onlar ilk insan Adem as'dan daha önce dünyada var oldukları için, insan sonradan gelip üstün varlık olarak yaratıldığı için de ezeli bir hased söz konusu). Siz onları kendiniz gibi görüp düşünmüyorsunuz ama o gözle bakarsan anlamaya başlayacaksın. Onların da bizler gibi hayatı, kuralları içlerinde kanunları yasaları, kolluk kuvvetleri ve bizim gibi günlük yaşam düzenleri var. Bir anda onların yaşadığı mıntıkada bitip, rahatsız etme hakkın yok. Onlar her ne kadar 3 boyutlu madde olmasalar da, enerji boyutunda olsalar da aynı bizim gibi duyguları sevinçleri, huzurları ve korkuları da var. Şimdi sen bir insanın bahçesine, arazisine girip kazmaya başlar mısın, arazi sahibi seni görüyor izliyor, buna izin verir mi? hayır. Aynen bunu yapıyorsun, onlarda tapu tarzı birşey olmasa da sahiplenmiş yaşam alanını, binlerce yıldır kabilece orada. Sen gittin, günlük yaşantısına çomak sokmaya çalışıyorsun, kabul et veya etme rahatsızlık veriyorsun. Ve onlar da gıdalanma, beslenme daha çok koku yoluyla ve enerji yoluyla. Toprak altında yatan altının enerjisinden de istifade ederken, sen elinden almaya kalkıyorsun. Hadi bana zulmetmediğini, haksızlık etmediğini söyle, hiç tanımadığın birinin hayatına müdahil olurken... Biri keyfe keder gelip senin hayatında küçük bişey de olsa değiştirmeye çalışsa, müdahelesine izin verir misin? Ama şu var; çok uzun zaman geçmemişse sahiplenmeye kalkmayabilirler veya senin kendi tarlan, arazin. Bu durumda senin hakkın olduğunu düşünüp müdahil olmazlar bir ihtimal. (Kendi arazisinde olana yardımcı olmaya çalışırım, birşey istemeden diyor ve devam ediyor); diğer türlü onlarla konuşup ikna etmen lazım gelir ki bu çok çok zor ve düşük bir ihtimaldir doğrusu. Ama ikna edersen alır gidersin, nasıl yapacaksan :) Sahiplenilmemişse zaten sorun yok ama onların yaşam alanı dışına denk gelmen lazım ve sayıları trilyonları bulan bu canlılar neredeyse her yerde varlar. Özellikle ıssız yerlerde, insanlardan uzak yaşarlar. Sen de gidip o ıssız yerde yalnız olduğunu zannediyon ama kim bilir kaç göz seni izliyor, haberin yok normal olarak...
Bir de tılsımla oraya bağlananlar var. Onlar orada yaşamak zorunda ve hayatı pahasına korumak zorunda kalıyor orayı, yoksa kendi yanacak/ölecek. Canı söz konusu olduğu için karşına ejderha olarak da çıkar, bulunduğun yerde lokal deprem de yapar gücü nispetinde karşı koyar. Zaten namazın yoksa, Allah'ın haram dediğini umursamadan yaşıyorsan vay haline, Allah'ın izin verdiği kadar içine de girer, akıldan yoksun kalmana kadar gidebilir, Allah koruyor insanı yoksa o canilere bıraksa senin tozunu bırakmaz. Tılsım sadece Kuran ayetleriyle olmuyor, Cenâb-ı Allah imtihan icabı (Kuran 'da geçen) Harut ve Marut isimli iki melekle bu büyü ilmini insanlara yapmamak şartıyla insanlara öğrettiler ama onlar imtihanı kaybettiler, karı koca arasını açıp fitneyi yaydılar. Böylece binlerce yıldır uygulanan birşey oldu tüm dinlerde, milletlerde yaptılar. Eğer tılsım yapılmışsa oradan uzaklaş. Bana fahiş rakamları teklif edenler oldu, hepsine şunu söyledim ; arazi senin ise veya devletten izin alırsam bakarım, bu iki durum dışında asla ama asla bakmam çünkü şöyle düşün diyorum. Karşında acımasız, vicdansız bir mafya lideri olsa, dini imanı yok adamın, kabilesi orduları olan bir gücü olabilir. Adamın evinden malını alıp çıkıp gitmeye o an fırsatın olsa alır mısın. Dünyanın neresine gitsen seni bulur, sen kendini korumaya alsan hiç mi harama düşmeden bir açık vermeden yaşayacaksın yıllar yılı. Velev ki başardın, hanımın çoluk çocuğun... İlla birinde açık kapı bulur ve aldığın altın kamyon olsa, Allah o an bir bela vereydi de bunları hiç almaz olaydım dedirtir sana... Ben daha aklımı yitirmedim daha, bu işlere bakmam diyorum. (Ben araya giriyorum ve devlet nasıl alıyor? diyorum.).. Devlet tüm ülke topraklarının asli sahibi, onların kurallarından da devleti hak sahibi olarak tanıyorlar sanırım. Dolayısıyla asıl hak sahibi izin vermişse bakmaya çalışmak da bir beis yok veya arazi sahibi ise... (hoca arkadaşların sözü burada bitti)

arkadaşlar! dediğim gibi benim ihtisas alanım değil, sadece söyleneni naklettim, elçiye zeval olmaz kaidesince inanmayan da muhalif olabilir kendi hakkıdır ama dalga geçmek vs türünde tahkir, saygısızlık olmasın lütfen. Kendi yaşadığım arazide tecrübe ettiğim birkaç tane sahiplenmeden dolayı vakıa var ama başka zaman vakit olursa bahsederim inşaallah.
Sen de hocaysan, bu işlerde ne arıyon, arkadaşlarının aksine para peşine mi düştün 😀 gibi birşey aklınıza gelebilir. Evet bir zamanlar para önemli sandım ve bir arkadaş grubuna katıldım. Aynı zamanda eski dostlarım olduğundan temiz hava, doğa gezelim derken niyetimiz bozuldu ve paraya heves ettik. Sonradan Allah hevesimi bitirdi O'na layık sonsuz şükürler olsun, şimdi arkadaşlar ısrar edince onları kırmayıp senede bir, iki senede bir onlarla gidiyorum. Allah 'ım hem bana hem aynı zamanda sevdiklerime hayırlar getirecek ise, yolunda cömertlik yapacak isem versin, değilse zırnık koklatmasın... 🙂 Hürmetler, sevgiler arkadaşlar...

Selamunaleykum,

bana kalırsa her iki uygulamada aynı sonuca varıyor. birinde çeşitli alet edevat ve canlı varlıklar kullanılıyor diğerinde yazılı metinler vs.. çokta hakim olmadığımız bir mesele. işin ilginç kısmı ise bu paylaşımın yapılıp katılım sağlandığı zaman aralığında arkadaşlarımla sohbet içinde cinler ve şeytan muska vb.. konuları işliyorduk ve bir tık daha ilginci sohbet konusunda salih memişoğlu da geçti. :) elbette tevafuktur fakat bir enerjinin varlığınıda inkar etmemek lazım.

bu büyü ve tılsım konusuna girmek soru sormak istiyorum fakat fitneye mahal vermekde istemiyorum. büyünün iyisi kötüsü olurmu ? harutla marut adlı melekler neden büyü ile dünyada meşgalede bulunmuşlar. iyi olanı öğretirken bunu kötüye nasıl çevirmişler ? kötünün kapısını nasıl açık bırakmışlar ?

bir diğer mesele sanırım truva ustada sordu, yaw kardeşim neden gevur etkilenmiyor bu cinlerden. diyorumki zaten Allah belasını vermiş kafirlikten kurtulamıyor birde cinlemi musallat olsun. sonra diyorumki coğrafya kaderinmidir ? zor konular be. insanı yoruyor. ben şöyle birşey düşünmeye başladım daha doğrusu inanmaya, enerji denilen olay bana çok mantıklı ve kabul edilebilir gelmeye başladı. neye inanıyorsan onu yaşıyorsun. yaşamak için gerçek bir inanca sahip olmak gerekiyor. enerji burada devreye giriyor. mesela falanca yeri kaza-caz, orada kesin cinler var diyerek buna odaklı gidersek ve yanımızdakileride bunu işlersek enerji pozitife dönerek çağırım başlatmış oluyor. keza tam tersinde ise bundan korunuyoruz diye düşünüyorum. çünkü gayri müslimde bu inanç bizdeki kadar bilinçli değil bunu düşünmüyor düşünmediği içinde bu enerji meydana çıkmıyor.

felak nas ve ayetel kürsü, bunların güçlü ayetler olduğu ve tüm musibetlerde ortak kullanılan dualar olduğu bilinir. (daha kuvvetli olanlarıda var ebet) bu sebeple tam bir teslimiyet ile tam bir inanç ile okunduğunda enerji açığa çıkar ve pozitif sonuçlanır. "Eğer Allah’a hakkıyla tevekkül etseydiniz, O sabah aç çıkıp akşam tok dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı." gerçek inanç ne cin bırakır ne büyü ne tılsım. tıpkı hz meryemin yerinden kalkmadan rızıklanlandırılması gibi. yağmur duası için insanlar toplanır neden sadece hoca ve bir kaç kişi yapmaz bu işi, kalabalıktan en az 1 kişinin niyeti salih olsa o yağmur Allahın izni ile gelir. çoğunluk aslında önemli değildir doğru 1 kişi aranır o kalabalık da :)

buraya kadar tılsım ve büyü ile ilgili bilgi vermedik herhalde, verecekde değilim, fakat nasıl korunur kısmında bildiğiniz ve güvendiğiniz en sağlam ayet ve dualar sizi en sağlam derecede koruyacaktır. bunda zerre kadar şüpheniz olmasın yeter. Allaha hakkıyla tevekkül edin, tam bir inançla hareket edin, acaba demeyin, içinizden zerre kadar olumsuzluk geçirmeyin, bunu başardığınızda koruyucu kalkan etrafınızda çember olacak, siz görmesiniz de görenler size söyler.

ben bu konuya neden yazdım, benim hiç alanım bile değil. yazmak için yazmış gibi oldum. @Abdullah313 hocama katıldığı için teşekkür etmek isterim. çok kıymetli bilgiler verdi. Allah c.c ilmini arttırsın iyilerle iyi yerlerde karşılaştırsın inşAllah.
 

Necat.

Emektar
Forum Düzeni
Admin
Katılım
26 Mart 2018
Mesajlar
3,084
Beğeni
9,718
Puanları
113
Yaş
61
Konum
Ankara
Sorularınızın cevabını bilseydim yazacaktım ama dediğim gibi ben de nakil var sadece 🙂 evet çok vaktimi aldı ama tılsımlı bir yerde bilmeden ısrar etmeye niyetlenen bir Müslümana fayda verebilir diye yazayım dedim. Bir de sorularınızın içinde bir soruda Mısır, da piramitleri nasıl açıyorlar demişsiniz. Ben bir kanalda mısır da bir lahit açılışını izlemiştim. devlet açıyordu ve onlarca hoca okuma(rukye) yapıyordu. Bizim arkadaş da Mısırlılarla Faslılar bu havas alanında çok daha mahirler diyordu. Diğer bir soru da avrupada tılsım büyü olmuyor mu demiş bir arkadaş. (onlarda daha çok oluyor zaten iman gibi manevi korumaları da yok zavallıların, hatta büyüyü cinlerde yapabilir zira onlarda da ilim eğitim var sonuçta) Onlardaki büyü ile hasta olanın sayısı belli değil ve onlar çoğu kere tımarhane ile uyuşturucuyla ile tedavi etmeye uğraşıyorlar bilmediklerinden. 2 sene önce öldürülen Salih Memişoğlu vardı. Birkaç defa onunla konuşma fırsatım oldu. Onun da İbranice konuştuğu 2 yaşlı müslüman cini vardı ve o yaşlı ilim sahipleri kendi hemcinslerinin zararlarından insanları kurtarmak için Salih hocayı çocukken daha hiç büyük haram işlemeden seçmişler ve hiç sabah namazı kaçırmasın izin vermemişler. Neyse, o ayda 2 defa Almanya ya bir üniversitede metafizik adı altında seminer vermeye giderdi, oradan biliyorum çok defa anlatırdı, onların da zarar gördüklerini cevaplamış olayım dedim.
Ustam benimki sitem değildi, dediğim gibi allah razı olsun, konunun bütününe dair çok güzel abartısız açıklamalar yapmışsınız. Bu durumla karşılaşacak arkadaşlar içinde bir önsöz olmuş. Tekrardan ellerinize sağlık.
 

SiyahBeyaz

Renksiz arkadaş
Kullanıcı
Katılım
10 Nisan 2022
Mesajlar
663
Beğeni
1,625
Puanları
93
Konum
Umûda Yolculuk.....🙂🙃
Helal olsun dayı oğlu 😂 yazacak birşey bırakmamış sın daha ne olsun @SiyahBeyaz
Estağfurullah abi konu çok derin aslında ama ben vakitten ve yazıdan tasarruf etmek sûreti ile özetini yazdım. Şimdi necat usta detaylandirici sorular sormuş geniş vakitte konuyu detaylandıralim o halde.. :)
 

SiyahBeyaz

Renksiz arkadaş
Kullanıcı
Katılım
10 Nisan 2022
Mesajlar
663
Beğeni
1,625
Puanları
93
Konum
Umûda Yolculuk.....🙂🙃
Şimdi tılsım yapılan yerde işlem yapacak kişiyi kim rahatsız ediyor ve ne şekilde rahatsız ediyor ?
Büyü yapılan yerde işlem yapacak kişiyi kim rahatsız ediyor ve ne şekilde rahatsız ediyor ?
Büyü ve tılsımda kullanılan malzemelerden ortak olanlar varmı ?
Büyüyü de tılsımı da aynı kişiler çözebiliyor mu örneğin papaz ?
Tılsım ve büyü her dine mensup kişilerce yapılabiliyormu mesela urartular bunlardan birini kullanmış olsa hangisini kullanmıştır ?
Mısırda veya başka ülkelerde ki kazılarda büyü-tılsım olaylarına rastlanıyor mu ? Rastlanıyorsa acaba onlar bunu halletmek için ne tür yöntemler kullanılıyor ?

Fırat ustam bak bakalım yazılanlar her şeyi açıklamış mı :):)
1-) Tılsımin etkisinde olan varlıklar yani cinler. Genellikle görsel olarak Ayı, panter, yılan, kurt gibi canlılar şeklinde görünerek. Birde en fazla olan çeşidi var ağlayan kadın ve çocuk sesi. Yani görüntü ile birlikte seste buna dahil. Fiziki müdahale çok nadir olur, olanların da tilsimla pek ilgisi yoktur...
2-) Definede büyü pek kullanılmaz, buyünün alanı çok başka. Definede tılsım kullanılır oda mevcut gömülerin %5'dir belki... Anlatıldığı gibi her saklananı tılsımlamamışlar...
3-) Bu sorunun cevabını net verebilmek için Büyücü olmak yada onlarla baya haşir neşir olmak gerek diye düşünüyorum... Ama ortak malzemeler var, her ne kadar ikisinin amacı farklı da olsa. Birisi savunmaya yönelik yapiliyorken, diğeri ise tamamen saldırıya yönelik yapılıyor...
4-) Hayır Bazı tilsimlarin çözümünde gömenin dinine ait olmak gerektiği gibi Kan bağı gereken tilsimlar da mevcut. Veyahut tilsimi Çok kuvvetli yapılıyor bizim dinimize mensup en etkili hoca bile geri vitese takıyor...
5-) Büyü ve tilsimlar semavi dinlerin tamamında yapılıyor. Misal tilsimi gayri muslumler gömü işlerinde kullandığı gibi, Osmanlı ise padişahların kaftanlarina vefk yapmak sureti ile kullanmiştir... Hâlâ Havas kitaplarinda değişik tilsimlar anlatılır. Yahudiler zaten bu işin piri denilecek noktadalar...Urartular kısmı beni aşar :)
6-) Şuan aklıma gelmese de kesinlikle evet ve en çok rastlanan bölgelerin başında gelir, antik Mısır...
7-) Mısırlılar dönemin Cifir, tılsım, ilizyon ilmine sahipleri ki Mısır o dönemlerde bu işin kalesi başkenti gibiydi. H.z Musa A.s asası ve kıssaları kurandan okunabilir daha net anlaşılır. İllaki zehirin panzehirinide icat etmişlerdir... :) Umarım bir nebze katkı sağlayabilmişimdir...
 

Necat.

Emektar
Forum Düzeni
Admin
Katılım
26 Mart 2018
Mesajlar
3,084
Beğeni
9,718
Puanları
113
Yaş
61
Konum
Ankara
1-) Tılsımin etkisinde olan varlıklar yani cinler. Genellikle görsel olarak Ayı, panter, yılan, kurt gibi canlılar şeklinde görünerek. Birde en fazla olan çeşidi var ağlayan kadın ve çocuk sesi. Yani görüntü ile birlikte seste buna dahil. Fiziki müdahale çok nadir olur, olanların da tilsimla pek ilgisi yoktur...
2-) Definede büyü pek kullanılmaz, buyünün alanı çok başka. Definede tılsım kullanılır oda mevcut gömülerin %5'dir belki... Anlatıldığı gibi her saklananı tılsımlamamışlar...
3-) Bu sorunun cevabını net verebilmek için Büyücü olmak yada onlarla baya haşir neşir olmak gerek diye düşünüyorum... Ama ortak malzemeler var, her ne kadar ikisinin amacı farklı da olsa. Birisi savunmaya yönelik yapiliyorken, diğeri ise tamamen saldırıya yönelik yapılıyor...
4-) Hayır Bazı tilsimlarin çözümünde gömenin dinine ait olmak gerektiği gibi Kan bağı gereken tilsimlar da mevcut. Veyahut tilsimi Çok kuvvetli yapılıyor bizim dinimize mensup en etkili hoca bile geri vitese takıyor...
5-) Büyü ve tilsimlar semavi dinlerin tamamında yapılıyor. Misal tilsimi gayri muslumler gömü işlerinde kullandığı gibi, Osmanlı ise padişahların kaftanlarina vefk yapmak sureti ile kullanmiştir... Hâlâ Havas kitaplarinda değişik tilsimlar anlatılır. Yahudiler zaten bu işin piri denilecek noktadalar...Urartular kısmı beni aşar :)
6-) Şuan aklıma gelmese de kesinlikle evet ve en çok rastlanan bölgelerin başında gelir, antik Mısır...
7-) Mısırlılar dönemin Cifir, tılsım, ilizyon ilmine sahipleri ki Mısır o dönemlerde bu işin kalesi başkenti gibiydi. H.z Musa A.s asası ve kıssaları kurandan okunabilir daha net anlaşılır. İllaki zehirin panzehirinide icat etmişlerdir... :) Umarım bir nebze katkı sağlayabilmişimdir...
Sağolasın ustam, büyük ölçüde cevaplamışsın. Bu tılsım olayı ile ilgili o kadar çok şey duydum ki hangisi gerçek anlamak zor :) Aslında aklıma bununla ilgili şahit olunanlar anlatılsa hatta daha önemlisi bunu aşanlar anlatsa güzel bir konu olur gibime geliyor.
 

SiyahBeyaz

Renksiz arkadaş
Kullanıcı
Katılım
10 Nisan 2022
Mesajlar
663
Beğeni
1,625
Puanları
93
Konum
Umûda Yolculuk.....🙂🙃
Sağolasın ustam, büyük ölçüde cevaplamışsın. Bu tılsım olayı ile ilgili o kadar çok şey duydum ki hangisi gerçek anlamak zor :) Aslında aklıma bununla ilgili şahit olunanlar anlatılsa hatta daha önemlisi bunu aşanlar anlatsa güzel bir konu olur gibime geliyor.
Benim 13 yılda bizzat şahit olduğum yalnızca iki şey oldu. Biri 2009 İstanbul Aydos keçi kalesi eteklerinde çalışırken Daireyi okuyarak aldım ekip içerde çalışıyor dairenin dışında küçük boylu varlıklar geziniyordu en son ekipten biri görünce çalışma sonra erdi 😅
¶ Bir diğeri ise sene 2021 yani geçen sene Sakarya civarında ki bir çalışmamız ekip 5 kişiydi dördü hoca biri hafiz ikisi yarım hafız namax kılmayan yok :) yani kadro manen sapa sağlam, Gecenin bir yarisi ormanın içi zifiri karanlık ağlayan çocuk sesi duyuyor bizim hafız bize söylüyor yoruldu heralde diyoruz az dinlen falan, sonra biri daha. Sonra bende duymaya başladım ama ekibe diyorumki ya yok öyle birşey devam edin takılmayın ağaclardir rüzgar bize oyun oynuyor 😂 tabi bu sözler en fazla yarım saat götürdü ekibi. Akabinde bırakıp İşin ehli bir hoca ile kontak kurduk da sesler öyle kesildi. Şu son olayı sıradan bireyler yaşasaydı ormandan muhtemelen 4 nala kaçarlardi.
 

GÜLBAHÇELi

USTA
Super Moderatör
Katılım
5 Şubat 2021
Mesajlar
1,661
Beğeni
4,775
Puanları
113
Benim 13 yılda bizzat şahit olduğum yalnızca iki şey oldu. Biri 2009 İstanbul Aydos keçi kalesi eteklerinde çalışırken Daireyi okuyarak aldım ekip içerde çalışıyor dairenin dışında küçük boylu varlıklar geziniyordu en son ekipten biri görünce çalışma sonra erdi 😅
¶ Bir diğeri ise sene 2021 yani geçen sene Sakarya civarında ki bir çalışmamız ekip 5 kişiydi dördü hoca biri hafiz ikisi yarım hafız namax kılmayan yok :) yani kadro manen sapa sağlam, Gecenin bir yarisi ormanın içi zifiri karanlık ağlayan çocuk sesi duyuyor bizim hafız bize söylüyor yoruldu heralde diyoruz az dinlen falan, sonra biri daha. Sonra bende duymaya başladım ama ekibe diyorumki ya yok öyle birşey devam edin takılmayın ağaclardir rüzgar bize oyun oynuyor 😂 tabi bu sözler en fazla yarım saat götürdü ekibi. Akabinde bırakıp İşin ehli bir hoca ile kontak kurduk da sesler öyle kesildi. Şu son olayı sıradan bireyler yaşasaydı ormandan muhtemelen 4 nala kaçarlardi.
senin şahit oldukların birşey deyil daha fazlasını görüp yaşayanlarda var tek çocuk sesi deyil köpek havlaması insanların sesi hatta birinde ben hallederim deyip burda bekleyin ben sizi çağırınca gelin diyen biri dayağı yeyip sabah ezanına kadar baygın yattığıda oldu daha birsürü buna benzer şeyler bir yerde altın varsa oda sahiplenildiyse gidenleri ordan uzaklaştırmak için yaptıkları şeyler gidilmesse daha kötüsüde olur arabayı taşlamaya bile döner onun için öyle bir durumda en güzeli ordan uzaklaşmaktır daha kötüleride varda onları yazmıyom 😉
 
Üst