Uzaylılardan Gelen Ilginç Mesaj

cantar

Vip Üye
Katılım
27 Ağustos 2012
Mesajlar
8,795
Beğeni
11,115
Puanları
113
10373610_831077306910074_6898678571923705651_n.jpg

10347618_831077430243395_6044971531509689977_n.jpg


10527736_831076870243451_7973492954060042850_n.jpg
 

cantar

Vip Üye
Katılım
27 Ağustos 2012
Mesajlar
8,795
Beğeni
11,115
Puanları
113
EKİN ÇEMBERLERİNİN BİLİMSEL ANALİZİ
Tüm bulgular, Ekin Çemberleri'nin dünya dışı kaynaklı olduğunu gösteriyor. Ekin çemberlerinin mükemmel geometrik tasarımları insanları, bunları nasıl yapıldığını konusunda araştırmaya itmiştir. Bu esrarengiz biçimlerin nasıl oluşup, ortaya çıktıkları konusunda sayısız teori üretilmiş olsa da, bunların biri dışında diğer hiç biri ikna edici değildir. Bazı tutucu, dar görüşlü kesimler ekin çemberlerinin oluşumunda normal olmayan hava koşullarının etkili olduğunu iddia etmiş, bazıları ise bu şekillerin belli bir alan üzerinde yoğunlaşan alçak ses frekansları tarafından meydana getirildiğini öne sürmüşlerdir.
Diğer önemli bir teoride UFO olaylarını örtbas etmeye çalışan istihbarat birimlerinin halkı yanlış yönlendirmek için kasıtlı olarak ortaya attıkları; bu oluşumların insanlar tarafından sahtekarlık ve dikkat çekmek amacı ile yapıldıkları iddiasıdır.
Fakat bu şekiller okadar gelişmiş ve komplike tasarımlara sahipler ki, bu bir gecede aniden ortaya çıkan devasa, kusursuz şekillerin insan yapımı olabileceğini düşünmek neredeyse imkansızdır.
Bu durumu kanıtlamak için ortaya çıkmış bu devasa şekillerin bazıları kopya edilmeye çalışılmış fakat düzgün bir daire bile çizilemeden bırakılmıştır. Şekiller zaman içinde daha da karmaşıklaşmış; DNA sarmalını temsil eden şekillerden, komplike matematiksel figürlere kadar uzanan bir çeşitlilik göstermiştir. Bu yüzden ortaya atılan her iddia asılsız ve geçersiz kalmıştır.
Bu şekillerle ilgili en çok destek gören ve kanıt içeren görüş ise bu devasa biçimlerin dünya dışı varlıklarca bir mesaj içermek adına ekin arazileri üzerine yapıldıkları iddiasıdır.
Şimdi bu iddiayı destekleyen tüm bilimsel verilere bir göz atalım…
Sarmallar ve Örgüler
Araştırmacılar uzun süredir, gerçek ekin çemberlerindeki bitkilerin eğildikleri zaman kendine has belirli bir şekilde bir örgülenme oluşturduklarını keşfetmiştir. Görünüşe göre sahteciler bu özel örgülenme biçimini taklit edememektedir. “Crop Cirlces: Fingerprints of Gods?” (Ekin Çemberleri, Tanrıların Parmak İzleri Mi?) adlı makalesinde Urm Greene şöyle diyor:
“Bitkiler ustalıklı bir şekilde birbiri içine geçerek dik duran bitkilerin etrafında yatıyor ve böylece ekin çemberi oluşmuş oluyor. Sahte ekin çemberi yaratmaya çalışanların en sık kullandığı iki alet olan tahta veya bahçe silindirleri kullanılarak meydana getirilebilecek bir etki değil bu.”
Uzayan, eğilen boğumlar
“Arguments Against the Hoax Theory of Crop Circles” - "Ekin Çemberleri’nin Sahte Olduğu Yönündeki Teoriler karşısındaki Argümanlar” adlı makalesinde Joseph E. Mason, gerçek ekin çemberlerinde eğilen bitkiler ile sahteciler tarafından eğilen bitkiler arasında çok fark olduğunu ifade ediyor. İddiasını desteklemek üzere bazı fotoğraflar gösteren Mason şöyle diyor:
“Gerçek bir ekin oluşumu içindeki bitkinin eğilen boğumu uzuyor ve bundan zarar görmüyor. İnsanlar tarafından mekanik yollarla yatırılan bitki kökleri zarar görüyor ve uzayan boğumları yok"
Patlayan boğumlar
Mason’a göre gerçek çemberlerdeki pek çok bitkinin boğumlarında bir patlama oluyor.
Kuruyan Zemin
Ekin çemberlerinin altındaki toprakta, yoğun yağmurdan sonra bile açıklanamaz bir şekilde su kaybı oluyor. Ve toprak aşırı derecede kuruyor.
Artan ebatlar
Daha önce Los Alamos National Laboratories’de çalışmış olan Dr. Eltjo H. Haselhoff (Ph.D.), yaptığı araştırmada ekin çemberi bitkilerindeki bu değişiklikleri fark etmiştir:
“Şiddetli bir ısınma neticesinde, ekin çemberi içindeki bitki köklerinin çaplarının büyüdüğü ve kökün içinde şaşırtıcı bir dairesel simetri meydana geldiği keşfedildi. Üstelik, bu durum, o tarlanın 4 metre on santim üzerindeki bir noktada oluşan elektromanyetik alanın radyasyon kalıbıyla birebir uyuşuyor.” Haselhoff’a göre bu durum, tanıkların ekin çemberleri üzerinde gördüklerini iddia ettikleri “ışık küreleri” fenomenini desteklemektedir.
Bükülmeyen bitkiler bükülüyor
Bazı araştırmacılar, bazı bitkilerin bükülmesinin imkansız olduğunu söylüyor. Kanola tarlalarında sıkça ekin çemberlerinin görüldüğünü hatırlatan Joseph Mason şöyle diyor:
“Bu bitki tıpkı kereviz gibidir. Sapı 45 dereceden fazla eğildiğinde ikiye bölünür. Ama ‘gerçek’ bir ekin çemberi oluşumunda saplar genellikle 90 derece eğiliyor. Hiçbir botanikçi veya diğer bir bilimci bunu açıklayamıyor ve hiçbir insan da bunu başaramıyor.”
Tohumlarda meydana gelen değişimler
Bazı araştırmacıların yaptığı testler, ekin çemberlerindeki ekinlerin tohumları ekildiğinde anormal bir büyüme meydana geldiğini göstermiştir. Ekin çemberi bitkilerinde meydana gelen biyofiziksel etkileri inceleyen BLT Research kurumu, 1992 Barbury Castle ekin çemberindeki arpa başlarında gelişim eksikliği ve tohumsuzluk gözlendiğini tespit etmiştir. Bazı ekin çemberi bitkileri de normal bitkilerden çok daha küçük tohumlar üretmektedir.
Ekin hasatı
Bunun tam tersi etkiler de mevcuttur. “Pecularities of Crop Circle” (Ekin Çemberlerinin Kendine Has Özellikleri) adlı incelemede, ekin çemberlerinin görüldüğü tarlalarda hasat artışı deneyimleyen çiftlilerle ilgili bilgiler vardır. “1997’de East Field’da (1996’da ‘DNA’ biçimli ekin çemberinin görüldüğü yer) çiftçilik yapan Tim Carson, araştırmacılara %30-40 oranında hasat artışı deneyimlediğini bildirmiştir.”
Hücresel değişimler
Joseph Mason “mikroskobik değişimler de vardır” diyor ve meydana gelen farklılıkları gösteren fotoğraflar sunuyor. Fakat bu değişimlerin ne anlama geldiği henüz bilinmiyor. BLT Research de bir buğday tarlasındaki ekin çemberi bitkilerinde açıklanamayan bir hücre duvarı büyümesini gösteriyor.
Elektronik ekipmanlar üzerinde meydana gelen etkiler
Araştırmacılar ekin çemberlerini incelerken kullandıkları elektronik ekipmanlar üzerinde etkilerin meydana geldiğini iddia ediyorlar. “Pecularities of Crop Circles” araştırmasına göre, ekin çemberleri içinde veya (uçakla) üzerindeyken elektronik ekipmanların çalışmaması ve pusula ibrelerinin kontrolden çıkmasıyla ilgili çok sayıda rapor vardır:
“Bahsedilen ekipmanlar arasında saat, cep telefonu, pil ve kameralar bulunmaktadır. Güçlü elektromanyetik alan sapmaları işareti olması dışında bu olaylar için hiçbir açıklama yapılamamaktadır.”
Elektromanyetizma ölçümleri
Uzun yıllardır ekin çemberini araştıran Colin Andrews, bazı oluşumların ortasında 40-50 nano Tesla’lık elektromanyetizma ölçümleri yaptığını ve bunun normal bir tarladaki radyasyon miktarının 10 katı olduğunu söylüyor.
Kaydedilen garip sesler
Araştırmacılar, ekin çemberlerinin oluşumundan birkaç gün sonra ekin çemberlerinde bazen 5KHz’lik açıklanamayan bir sesin meydana geldiğini tespit ettiklerini söylemektedirler. “Pecularities of Crop Circles” araştırmasına göre bu, ekin çemberleri yönünden titrek bir ses geldiğini söyleyen görgü tanıklarının raporlarında da kendini göstermektedir.
Radyoaktif izotoplar
1991 yılında iki Amerikalı nükleer fizikçi Michael Chorost ve Marshall Dudley uzmanlıklarını ekin çemberi araştırmalarında kullanmışlardır. Freddy Silva’nın "Analysis of Crop-Circle Affected Crops and Soil," (Ekin Çemberleri’nin Ekin ve Toprak Üzerindeki Etkileri) adlı makalesine göre, “Çok sayıda tohumv e torak örneği laboratuarda analiz edildikten sonra yapılan temel keşif, gerçek oluşumlardaki topraklarda en az dört adet kısa-ömürlü radyoaktif izotopun bulunduğu şeklindedir: vanadium, europium, tellurium ve ytterbium. 31 Temmuz’da Beckhampton’da oluşan ekim çemberinden alınan toprak üzerinde yapılan testler, normal örneklere göre %198 oranında daha fazla alfa yayılımı ve %48 oranında daha fazla beta yayılımı göstermiştir. Bu oranlar, ekin çemberi dışındaki toprağa göre iki-üç kat daha fazla radyoaktiviteye işaret etmektedir. Bir başka ekin çemberindeki bitkilerden alınan DNA örnekleri analiz edildiğinde, çevredeki diğer bitkilere göre yapısında önemli oranda daha fazla indirgenme meydana gelmektedir.
Fizyolojik etkiler
Ekin çemberlerine giren insanlar üzerinde ciddi bazı fiziksel etkilerin meydana geldiği bildirilmiştir. Bazıları büyük bir sevinç deneyimlerken, bazıları da mide bulantısı, başağrısı, baş dönmesi, karıncalanma ve ağrı gibi çeşitli rahatsızlıklar deneyimlemiştir. Bazıları menstrüasyon döngülerinin etkilendiğini iddia ederken, bazıları da büyük bir şok ve coşku deneyimlemektedir.
Hayvanlar ve diğer canlılar üzerinde etkileri
Tek etkilenen insanlar değildir. Foundation for Paranormal Research (Paranormal Araştırma Kurumu)’nun “Crop Circles - A Deeper Look” (Ekin Çemberleri – Daha Derin Bir Bakış) adlı makalesine göre, bir araştırmacıyla birlikte yeni oluşan bir ekin çemberine giren köpeği, yaklaşık bir saat sonra şiddetli bir şekilde hastalanmış ve kusmuştur. Bölgedeki koyunlar çıldırmış gibi davranmaktadır.
Bir diğer tanık şunları söylüyor: “1996’da meydana gelen Chiselson ekin çemberine yaptığım üçüncü ziyaret sırasında bir çifte rastladım. Çift ekin çemberine girer girmez, normalde çok sakin olan kedileri aniden etkilendi ve çıldırmış gibi çıkış yolu aradı. Ekin çemberinden çıkar çıkmaz tekrar normal haline döndü.”
Öklid geometrisi
Bazı araştırmacılar, belirli ekin çemberlerinde, sıradan bir sahtecinin anlamasının bile pek muhtemel olmadığı derecede karmaşık geometrilerin bulunduğunu söylemektedir. Boston Üniversitesi astronomi bölümünün eski başkanı Gerald S. Hawkins, ekin çemberleri ile öklid geometrisi arasında bağlantılar tespit ettiğini söylemektedir. Crop Circulars sitesindeki bir makalede şöyle deniyor: “Hawkins, ekin çemberlerindeki alanlar arasındaki ilişkilere dayanarak ve öklid geometrisinin ilkeleri kullanarak dört teoremi çözebildiğini görmüştür. Ayrıca, diğer dördünden türettiği genel bir beşinci teorem de keşfetmiştir. Bu teoremin, bir üçgenin kenarlarına dokunan eş-merkezli dairelerle ilgili olduğunu ve üçgenin şekil değiştirmesiyle birlikte özel ekin çemberi geometrileri meydana geldiğini söylemektedir. Hawkins Öklid’in eserlerinde veya başvurduğu herhangi diğer bir kitapta, bu beşinci teoreme dair bir referans bulamadığını söylüyor. Fakat Temmuz 1995’te ekin çemberleri bu beşinci teoremin bilgisini sunmuştur.”
Diyatonik oranlar
En az bir makalede, ekin çemberlerinde diyatonik oranların (müzikte notaların birbirleriyle ilişkilendirilme biçimi) kullanıldığı belirtilmektedir. Makaleye göre “Müzisyenler ilk oktavdaki notları kullanarak müziklerine mesajlar yerleştirmiştir. Örneğin Bach’ın son fügünde B-A-C-H notaları sürekli tekrarlanır. 1998’den beri ekin çemberlerine diyatonik oranlar da dahil olmak üzere çeşitli yollarla notalar ve mesajlar ekleniyor. Bu geometriler, isimlerin ilk harflerini içeren çeşitli listelerle karşılaştırıldığında, kod sadece tek bir listeye uyuyor: Londra Psişik Araştırmalar derneğinin ilk 25 başkanının isimlerinin baş harflerine. Makalede ekin çemberlerinde neden bu insanların tanımlandığıyla ilgili bir açıklama mevcut değildir. CropCircleResearch.com’daki “Music and Harmonics” incelemesinde konu hakkında ekstra bilgiler ve bazı ses örnekleri verilmektedir.
Kutsal geometri
"The Sacred Geometry of Crop Circles" (Ekin Çemberlerindeki Kutsal Geometri” adlı makalede, ekin çemberlerinde kutsal geometri denen şeyin mevcut olduğu ve bunun evreni temsil ettiği ve bu geometrinin saf formlarının ve dinamik denklemlerinin ortak bir yüksek amacı paylaştığı tanımlanıyor:
“öz-düşünüm yoluyla ruhsal bütünlüğün elde edilmesi ve iç benliğin çalışmalarıyla ilgili sezgilerin elde edilmesi. Ekin çemberlerindeki formlar kutsal geometrinin kesin ve değişmez ilkeleriyle incelendiğinde, burada alimane bir bilgeliğin mevcudiyetini sezmemek mümkün değildir. Bu sembollerin özellikle Dünya Ana’nın sembolü olan buğday tarlalarında görülmesi de başlı başına anlamlı. Bu hayat sembolümüzle etkileşim yoluyla insan ırkını birleştirmek için buradalar belki de.”
Işık küreleri, UFO'lar ve bulutumsular
Çeşitli ekin çemberi görgü tanıkları, bu ekin çemberleri oluşurken ve hatta oluştuktan bir süre sonra ekin çemberleri içinde ve etrafında garip ışık küreleri veya bulutları gördüklerini söylemektedir. Linda Moulton Howe bir makalesinde, topraktan çıkmış gibi görünen parlak bir ışık gören bir tanığın ifadelerine yer vermektedir. Söz konusu tanık bu olayı bir arkadaşıyla birlikte, 1994’te ortaya çıkan ve Galaksi olarak adlandırılan büyük bir ekin çemberinin içine girdikten hemen sonra yaşamıştır:
“O kadar parlaktı ki, arkaplandaki tepeleri aydınlatıyordu. Rengi mavimsi beyazdı ve ekin çemberinin kendisi kadar büyüktü; 50-60 metre genişliğinde. Bu parlak ışık bir tür bulut oluşturdu ve ekin çemberi üzerinde dururken sürekli şekil değiştiriyordu. Birkaç saniye sonra ağır ağır yükseldi ve karanlıkta kayboldu. Arkadaşım ve ben şaşkınlık içindeydik!”
 
Üst