- Katılım
- 1 Temmuz 2012
- Mesajlar
- 206
- Beğeni
- 272
- Puanları
- 63
Yaratılışın Gayesi
Yaratılışın Gayesi: Allahı bilmek ve Onu ibadetlerle birlemektir. Bu hususta Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Allahtan gayrı ilah olmadığını bil...
Muhammed 19
Ben cinleri ve insanları sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.
Zâriyât 56
Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları eğlenmek için yaratmadık, onları gerçek bir sebeple yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.
Duhân 38, 39
Zâriyât suresi 56. ayette ifade edilen gerçek sebep Allaha kulluk olduğu kesindir.
Allah gökleri ve yeri gerçek olarak yarattı, ta ki her nefis kazandığının karşılığını alsın. Onlara haksızlık edilmez. Casiye 22. ayetinde de her nefsin kazandığı... ifadesi kişinin kulluk edip etmemekle ilgili, kazandığı sevap veya günahı olduğuna şüphe yoktur.
Dolayısıyla kula gerekli olan, fıtratına uygun hareket edip Allaha karşı ubudiyetini hakkıyla yerine getirmesidir. Çünkü Allah-u Teâlâ kuşların fıtratına uçma, balıkların fıtratına suda yaşama ve yüzme özelliği verdiği gibi insan ve cinlerin fıtratına da ibadet etme özelliği vermiştir.
Bu onlardan kaçınılmaz meydana gelecektir. Bu nedenle onların bazısı Allaha kulluk ederken diğer bazısı da ağaç, taş, kendi hevası vb. Allahtan gayrı şeylere kulluk etmektedir. Bu tapınmaların yaklaşık hepsine Kurandan delil bulmak mümkündür:
İbrahim dedi ki: Elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yaptığınız (bu şeyler)i de Allah yaratmıştır.
Sâffât 95, 96
O gün, onların hepsini mahşerde toplar sonra meleklere: Bunlar size mi tapıyorlardı? deriz. (Melekler): Seni tesbih ve tenzih ederiz. Bizim velimiz Sensin onlar değildir. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çokları onlara iman ediyorlardı derler.
Sebe 40
Heva ve hevesini ilah edinen kimseyi gördün mü, onun üstüne sen mi bekçi olacaksın?
Furkan 43
Yukarıda ifade edildiği gibi Allah-u Teâlâ cin ve insanları kendisine kulluk etsin diye yaratmış ve kulluğu onların fıtratlarına bir özellik olarak nakşetmiştir. Bunun akabinde onlardan fıtratlarının gereği kulluğu yerine getirmeleri için de mîsak almıştır:
Rabbin Âdemoğullarından, bellerinden zürriyetlerini almış ve: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye onları kendilerine şahit tutmuştu evet buna şahidiz dediler. Kıyamet günü, biz bundan habersizdik demeyesiniz.
Araf 172
Allah, cin ve insanlardan istediği kulluğu onlara izah edip göstermek için Rasuller göndermiş ve kitaplar indirmiştir. Dünya ve ahiretin yaratılışı, kıyametin kopuşu, amel defterlerinin düzenlenmesi, sırat köprüsünün ve terazinin kuruluşu gibi şeylerin hepsi, yapmakla mükellef olduğumuz bu kulluk içindir. Dolayısıyla kulun ilk öğreneceği kulluğunu gerçekleştireceği şeylerdir. Ancak bu mîsak, kulun ehli cennet veya ehli nar olması için yeterli değildir.
İmanın Rükünleri
Allah-u Teâlâ Kitabında şöyle buyuruyor:
Rasul, Rabbinden kendisine indirilene iman etti. Müminler de hepsi Allaha, meleklerine, kitaplarına ve rasullerine iman ettiler.
Bakara 285
Ey iman edenler! Allaha, Rasulüne, Rasulüne indirdiği Kitaba ve daha önce indirmiş olduğu kitaplara iman edin. Kim Allahı, meleklerini, kitaplarını, Rasullerini ve ahiret gününü inkâr ederse o, uzak bir sapıklığa düşmüştür.
Nisâ 136
Yüzlerinizi doğu ve batıya çevirmeniz birr (iyilik) değildir. Asıl birr: Allaha, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve rasullere iman eden kimsenin biridir.
Bakara 177
Biz her şeyi bir kadere göre yarattık.
Kamer 49
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
İman; Allaha, Meleklerine, Kitaplarına, Rasullerine, ahiret gününe iman etmen ve bir de kadere; hayrına ve şerrine iman etmendir.
Müslim 8/1
Mezkur ayet ve hadislerle zikredilen bu altı mesele imanın usûlleridir. Bu usuller, Rasullerin gönderilme ve kitapların indirilme sebepleridir. Bu usullere Kuran ve Sahih Sünnet çerçevesi altında iman etmeden hiç kimsenin imanı sahih olmaz. Bu usûllerden bir usûlü inkâr eden kimse iman dairesinden dışarı çıkar ve kâfirlerden olur.
Muhterem Müslümanlar!
En büyük saygı anlamına gelen ibadet sadece Allah için yapılır. Allahtan başka kim olursa olsun, Peygamberler de dahil hiç kimseye ibadet yapılmaz. Peygamberimiz (sav) başta olmak üzere bütün peygamberler insanları sadece Allaha inanmaya ve O'na ibadet etmeye davet etmişlerdir. Bizler peygamberimizin davetine uyarak, yerine getirdiğimiz ibadetlerimizle Rabbimize olan yakınlığımızı kurmaktayız. Çünkü, ibadet görevini yerine getirenler; Allah ile beraber olmaktadır. Allah ile beraber olan kimselerin ömrü de, ölümü de, ölüm sonrası hayatı da güzel olacaktır.
Yaratılış gayesi olan ibadet, insana Allah katında değer kazandırmaktadır.
"(Ey Muhammed) de ki; Sizin dualarınız/ibadetiniz olmasa Rabbim size ne diye değer versin?"(Furkan 77) anlamındaki ayet ibadet görevini yerine getirenlerin Allah katında değeri olurken, ibadet görevini yerine getirmeyenlerin Allah katında hiç bir değerinin olmadığını bildirmektedir.
Aziz Mü'minler!
Dünya hayatı zorluklarla doludur. Zor olan bu hayatın iniş ve çıkışlarına rağmen kulluk şuurunu kaybetmemeliyiz. Su gibi akıp gitmekte olan ömrümüzü yaratılışımızın gayesi olan ibadetlerimizle güzelleştirelim. Hiç bir şeyin fayda vermeyeceği sadece Allah rızası için yapılan ibadetlerin fayda verecek olduğu güne, sermaye hazırlamanın gayreti içerisinde olalım. Ne mutlu yaratılışının gayesini bilip ibadetlerini yerine getirenlere.
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
İNSANIN YARATILIŞ GAYESİ
Muhterem Müslümanlar!
Her şeyi mükemmel bir şekilde yaratmış olan Allah-u Teala, gayesiz (hiç bir varlığı gayesiz ve boş yaratmamıştır.) Her canlının yaratılışında bir gaye ve bir hikmet bulunmaktadır. Yeryüzünün en mükemmel ve en şerefli varlığı olarak yaratılan, akıl gibi daha nice üstün nimetlerle donatılan insanın da yaratılışı gayesiz ve boş değildir.
"Sizi boşuna yarattığımızı ve tekrar bize döndürülmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz." (Mü'minin 115)
"İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder."(Kıyame 36) anlamındaki Ayet-i Kerimeler insanın boşuna yaratılmadığını ve başıboş bırakılmadığını bildirirken, "Ben cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım."(Zariyat 56) anlamındaki Ayet-İ Kerime de insanın Allaha ibadet etmek için yaratıldığını bildirmektedir.
Muheterem Müslümanlar!
İbadet; Gönülden ve isteyerek Allah-u Tealanın emir ve yasaklarına teslim olmak ve itaat etmektir. İnsan kendisini yaratan, yaşatan ve sayılması mümkün olmayan nimetleri ihsan eden Rabbine karşı teşekkür etmek için ibadet görevini yerine getirmelidir. Zira insan Allahın bunca nimetlerine karşı ilgisiz kalmamalı ve ibadet görevini yapmama gibi bir gaflete düşmemelidir. Cenab-ı Hak K.Kerimin de "Ey insan! İhsanı bol olan Rabbine karşı seni aldatan nedir? (İnfitar 6) ayetiyle kullarını gaflete düşmemeleri konusunda uyarmaktadır.
Yaratılışın Gayesi: Allahı bilmek ve Onu ibadetlerle birlemektir. Bu hususta Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Allahtan gayrı ilah olmadığını bil...
Muhammed 19
Ben cinleri ve insanları sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.
Zâriyât 56
Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları eğlenmek için yaratmadık, onları gerçek bir sebeple yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.
Duhân 38, 39
Zâriyât suresi 56. ayette ifade edilen gerçek sebep Allaha kulluk olduğu kesindir.
Allah gökleri ve yeri gerçek olarak yarattı, ta ki her nefis kazandığının karşılığını alsın. Onlara haksızlık edilmez. Casiye 22. ayetinde de her nefsin kazandığı... ifadesi kişinin kulluk edip etmemekle ilgili, kazandığı sevap veya günahı olduğuna şüphe yoktur.
Dolayısıyla kula gerekli olan, fıtratına uygun hareket edip Allaha karşı ubudiyetini hakkıyla yerine getirmesidir. Çünkü Allah-u Teâlâ kuşların fıtratına uçma, balıkların fıtratına suda yaşama ve yüzme özelliği verdiği gibi insan ve cinlerin fıtratına da ibadet etme özelliği vermiştir.
Bu onlardan kaçınılmaz meydana gelecektir. Bu nedenle onların bazısı Allaha kulluk ederken diğer bazısı da ağaç, taş, kendi hevası vb. Allahtan gayrı şeylere kulluk etmektedir. Bu tapınmaların yaklaşık hepsine Kurandan delil bulmak mümkündür:
İbrahim dedi ki: Elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yaptığınız (bu şeyler)i de Allah yaratmıştır.
Sâffât 95, 96
O gün, onların hepsini mahşerde toplar sonra meleklere: Bunlar size mi tapıyorlardı? deriz. (Melekler): Seni tesbih ve tenzih ederiz. Bizim velimiz Sensin onlar değildir. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çokları onlara iman ediyorlardı derler.
Sebe 40
Heva ve hevesini ilah edinen kimseyi gördün mü, onun üstüne sen mi bekçi olacaksın?
Furkan 43
Yukarıda ifade edildiği gibi Allah-u Teâlâ cin ve insanları kendisine kulluk etsin diye yaratmış ve kulluğu onların fıtratlarına bir özellik olarak nakşetmiştir. Bunun akabinde onlardan fıtratlarının gereği kulluğu yerine getirmeleri için de mîsak almıştır:
Rabbin Âdemoğullarından, bellerinden zürriyetlerini almış ve: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye onları kendilerine şahit tutmuştu evet buna şahidiz dediler. Kıyamet günü, biz bundan habersizdik demeyesiniz.
Araf 172
Allah, cin ve insanlardan istediği kulluğu onlara izah edip göstermek için Rasuller göndermiş ve kitaplar indirmiştir. Dünya ve ahiretin yaratılışı, kıyametin kopuşu, amel defterlerinin düzenlenmesi, sırat köprüsünün ve terazinin kuruluşu gibi şeylerin hepsi, yapmakla mükellef olduğumuz bu kulluk içindir. Dolayısıyla kulun ilk öğreneceği kulluğunu gerçekleştireceği şeylerdir. Ancak bu mîsak, kulun ehli cennet veya ehli nar olması için yeterli değildir.
İmanın Rükünleri
Allah-u Teâlâ Kitabında şöyle buyuruyor:
Rasul, Rabbinden kendisine indirilene iman etti. Müminler de hepsi Allaha, meleklerine, kitaplarına ve rasullerine iman ettiler.
Bakara 285
Ey iman edenler! Allaha, Rasulüne, Rasulüne indirdiği Kitaba ve daha önce indirmiş olduğu kitaplara iman edin. Kim Allahı, meleklerini, kitaplarını, Rasullerini ve ahiret gününü inkâr ederse o, uzak bir sapıklığa düşmüştür.
Nisâ 136
Yüzlerinizi doğu ve batıya çevirmeniz birr (iyilik) değildir. Asıl birr: Allaha, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve rasullere iman eden kimsenin biridir.
Bakara 177
Biz her şeyi bir kadere göre yarattık.
Kamer 49
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
İman; Allaha, Meleklerine, Kitaplarına, Rasullerine, ahiret gününe iman etmen ve bir de kadere; hayrına ve şerrine iman etmendir.
Müslim 8/1
Mezkur ayet ve hadislerle zikredilen bu altı mesele imanın usûlleridir. Bu usuller, Rasullerin gönderilme ve kitapların indirilme sebepleridir. Bu usullere Kuran ve Sahih Sünnet çerçevesi altında iman etmeden hiç kimsenin imanı sahih olmaz. Bu usûllerden bir usûlü inkâr eden kimse iman dairesinden dışarı çıkar ve kâfirlerden olur.
Muhterem Müslümanlar!
En büyük saygı anlamına gelen ibadet sadece Allah için yapılır. Allahtan başka kim olursa olsun, Peygamberler de dahil hiç kimseye ibadet yapılmaz. Peygamberimiz (sav) başta olmak üzere bütün peygamberler insanları sadece Allaha inanmaya ve O'na ibadet etmeye davet etmişlerdir. Bizler peygamberimizin davetine uyarak, yerine getirdiğimiz ibadetlerimizle Rabbimize olan yakınlığımızı kurmaktayız. Çünkü, ibadet görevini yerine getirenler; Allah ile beraber olmaktadır. Allah ile beraber olan kimselerin ömrü de, ölümü de, ölüm sonrası hayatı da güzel olacaktır.
Yaratılış gayesi olan ibadet, insana Allah katında değer kazandırmaktadır.
"(Ey Muhammed) de ki; Sizin dualarınız/ibadetiniz olmasa Rabbim size ne diye değer versin?"(Furkan 77) anlamındaki ayet ibadet görevini yerine getirenlerin Allah katında değeri olurken, ibadet görevini yerine getirmeyenlerin Allah katında hiç bir değerinin olmadığını bildirmektedir.
Aziz Mü'minler!
Dünya hayatı zorluklarla doludur. Zor olan bu hayatın iniş ve çıkışlarına rağmen kulluk şuurunu kaybetmemeliyiz. Su gibi akıp gitmekte olan ömrümüzü yaratılışımızın gayesi olan ibadetlerimizle güzelleştirelim. Hiç bir şeyin fayda vermeyeceği sadece Allah rızası için yapılan ibadetlerin fayda verecek olduğu güne, sermaye hazırlamanın gayreti içerisinde olalım. Ne mutlu yaratılışının gayesini bilip ibadetlerini yerine getirenlere.
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
İNSANIN YARATILIŞ GAYESİ
Muhterem Müslümanlar!
Her şeyi mükemmel bir şekilde yaratmış olan Allah-u Teala, gayesiz (hiç bir varlığı gayesiz ve boş yaratmamıştır.) Her canlının yaratılışında bir gaye ve bir hikmet bulunmaktadır. Yeryüzünün en mükemmel ve en şerefli varlığı olarak yaratılan, akıl gibi daha nice üstün nimetlerle donatılan insanın da yaratılışı gayesiz ve boş değildir.
"Sizi boşuna yarattığımızı ve tekrar bize döndürülmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz." (Mü'minin 115)
"İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder."(Kıyame 36) anlamındaki Ayet-i Kerimeler insanın boşuna yaratılmadığını ve başıboş bırakılmadığını bildirirken, "Ben cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım."(Zariyat 56) anlamındaki Ayet-İ Kerime de insanın Allaha ibadet etmek için yaratıldığını bildirmektedir.
Muheterem Müslümanlar!
İbadet; Gönülden ve isteyerek Allah-u Tealanın emir ve yasaklarına teslim olmak ve itaat etmektir. İnsan kendisini yaratan, yaşatan ve sayılması mümkün olmayan nimetleri ihsan eden Rabbine karşı teşekkür etmek için ibadet görevini yerine getirmelidir. Zira insan Allahın bunca nimetlerine karşı ilgisiz kalmamalı ve ibadet görevini yapmama gibi bir gaflete düşmemelidir. Cenab-ı Hak K.Kerimin de "Ey insan! İhsanı bol olan Rabbine karşı seni aldatan nedir? (İnfitar 6) ayetiyle kullarını gaflete düşmemeleri konusunda uyarmaktadır.