- Katılım
- 27 Ağustos 2012
- Mesajlar
- 8,795
- Beğeni
- 11,115
- Puanları
- 113
Cevap: yorumsuz
Agamemnonun öz kızı İphigeneiayı kurban edişidir. Truvaya gitmek üzere Aulis limanında toplanan Yunan donanması, Agamemnonun kızdırdığı Artemisin gerekli rüzgârlara engel olmasından dolayı denize açılamamaktadır. Bu duruma bir çare bulmak için kâhinlere başvurulur. Ve baş bilici Kalkas çağırılır. Bildirilen kehanete göre donanmaya rüzgâr sağlamak için Agamemnonun kızı İphigeneianın kurban edilmesi gerekir. Bunun üzerine Agamemnon kızını evlendirmek bahanesiyle Argostan getirtir. Genç kız babasının asıl amacını öğrenince hayatını bağışlaması için ona yalvarır. Fakat tüm yalvarmalarına rağmen Agamemnon kararından dönmez. İphigeneia da yalvarmaktan vazgeçer ve Yunanistanı kurtarmak için ölümü göze alır. Fakat kız kurban edileceği sırada Artemis kızın yerine bir geyik koyar ve kızı götürüp Tauriste kültünün bir rahibesi yapar.
Priamos ile Hekabe nin en küçük kızlarıdır.Yiğit Achilleus Polykesene nin kardeşi Troilos u öldürürken kovalayıp da ele geçiremediği Polyksene ye aşkla bağlanır.Neoptolemos düşünde babası Achilleusu görür yiğit öfkelidir Polyksene yi mezarının üstünde kurban edilmesini ister.Akhalar bu emre uyar ve genç kız anası Hekabe nin yalvarmalarına rağmen kurban edilir.
metinnnn küçüklüğündede yılanlarla oynamayı severdi...................
Bir Etrüsk mezar odasına gömü töreninin canlandırması ...
Efsaneye göre, Zeus kendinden ateşi çalıp insanlara veren Prometheus'un kardeşi Epimetheus'a balçıktan yapılmış tanrısal güzellik ve zekaya sahip Pandora'yı eş olarak gönderir. Epimetheus kardeşinin tüm uyarılarına karşı Pandora ile evlenir. Zeus, Pandora'ya evlilik hediyesi olarak topraktan yapılmış, çömlek benzeri bir kavanoz (yanlış yapılmış bir çeviri sonucu kutu olarak anılmaktadır) hediye eder ama bu kavanoz asla açılmamalıdır. Bir süre sonra merakına yenilen Pandora, kavanozu açar ve içindeki tüm kötülükler dünyaya yayılmaya başlar. Ancak son anda kutuyu kapatır bu da insanların içindeki "umut"tur; kötülüğün yayılmamış olması umudu.
Başka bir efsaneye göre de Pandora kutuyu açtığında dünyaya kötülük hakim olur ve Pandora kutuyu kapatırken de kutu Pandorayı esir alır.
Diğer bir hikâyede ise Haberci Tanrı Hermes Olimposa giderken sırtında çok uzaklara götürmesi gereken sandığı Pandora ve eşine bırakır. Pandora merak eder kutuyu açar, kendine ve eşinin üzerine pişmanlık, kızgınlık, kibir vs. gibi kötü özellikler, yaşadıkları mutlu ormana ve de bütün dünyaya çeşitli kötü özellikler yayılır. Son anda Epimetheus sandığı kapatır. Sandığın içinden bir ses gelir. Sandıktan gelen cılız ses -Lütfen beni çıkarın. Dışardaki kötülüklerle ancak ben başadebilirim- der. Bu sefer Pandora ve eşi birlikte sandığı açarlar. Sandığın dibinde bir kelebek vardır. Sandığın içindeki kelebek tek umuttur.
Tarihte ilk devrimin temellerini atan Prometheus...... titanların soyundan gelmekteydi. Adı önceden gören anlamına gelen Prometheus, her şeyi önceden görebilen, kötülüklerin olmaması için elinden geleni yapan bir kahindi.
Bir gün Prometheus, Zeus'un baştanrılık tahtından düşeceğini duyumsar. Fakat bunu kimseye söylemez. Çünkü söylediği anda Zeus'un büyük bir kuşkuya düşeceğini tahmin eder. O yüzden bu gördüğünü Zeus'a daha uygun bir zamanda söylemeye karar verir. Hikayenin ilerleyen satırlarında gerçektende en uygun zamanı seçtiğini göreceksiniz.
İnsanları seven,zekasıyla,gücüyle ve engin bilgileriyle onların yanında olan Prometheus, tanrıların insanlara hüküm koyan tavırlarının her geçen gün arttığını, bu durumun daha da kötüye gittiğini-gideceğini görür ve bu duruma daha fazla tahammül edemez. Adaletin, eşitliğin,egemenliğin savunucusu olarak insanlara egemenlik getirmenin,özgürlüğü ve eşitliği sağlamanın planlarını yapmaya başlar. Böylece tarihte ilk devrimin temellerini atmak üzere zorlu bir göreve adım atar. Prometheus, beraberinde birkaç dostu ile birlikte baş tanrı Zeus'a başkaldırır. Bu başkaldırının bedeli çok ağır olur. Baş tanrı Zeus kendisinin insanlara karşı küçük düşürülmesine çok sinirlenir. O kadar çok sinirlenir ki, insanları ve onların koruyucusu Prometheus'u cezalandırmak amacıyla ateşi saklar. Ateşin olmaması insanları yıkıntıya uğratır. Çünkü insanlar ateşin yok olmasıyla, ne işlerini görebilirler ne de aşlarını pişirebilirler.
Prometheus bu duruma çok üzülse de kendini toparlaması uzun sürmez.Kurnazlığıyla Zeus'un gönlünü almayı başarır.Bir gün Zeus'u kandırıp tanrıların yaşadığı Olympos dağına çıkmak için (tanrılara gelecekten haber verme bahanesiyle) izin alır.Olympos'a çıkan Prometheus, orada güneşin alev alev yanan tekerleğinden bir kıvılcım çalar ve bu kıvılcımı bir rezene kabı içine koyarak insanlara götürür. Başka bir anlatıya göre ise Prometheus; ateşi, Zeus'un oğlu demirci tanrı Hephaistos'un kaynak ocağından alır. İki anlatıya göre de bilinen o ki Prometheus, tanrıların ateşini çalıp insanlara götürerek bir ilki başarmıştır. Onun insanlığa yaptığı bu iyilik, ona ilk devrimci sıfatını kazandırmıştır.
Zeus, Prometheus'un ateşi çalıp insanlara vermesiyle ikinci kez küçük düşürülmüştür. Zeus bu defa oldukça fazla sinirlenir ve Prometheus'u korkunç bir cezaya çarptırır: Kaukos Dağı'nda (kuzey rüzgarı anlamına gelir, bugünün Kafkas Dağları'na verilen isim) Prometheus'u zincirle bir kayaya bağlatır ve karaciğerini bir kartala yedirtir. Kartalın her gün gelip Prometheus'un karaciğerini yemesine rağmen, karaciğer her gün yeniden tazelenmektedir.
Prometheus bu durumda nasıl kurtulabilirdi? Kurnaz Prometheus'un Zeus'a, tahtından düşeceğini söylemesinin zamanı gelmiştir artık. Zeus'a; bir kadınla evleneceksin ve ondan doğacak çocuğun egemenliğine son verecek der. Ama bu çocuğun kimden olacağını söylemez. Söylerse eğer, ömür boyu zincire vurulmuş şekilde dağ başında kalıp kartala yem olacağını iyi bilir çünkü. Bunun üzerine Zeus bu çocuğun kimden olacağını öğrenmek ve de tahtını koruyabilmek için, Prometheus'u kurtarmanın yollarını arar ve sonunda iyi bir fikir gelir aklına. Prometheus'un ciğerini yiyen kartalı öldürmesi için oğlu Herakles'i (Herkül) görevlendirir. Güç tanrısı Herakles bir ok ile bu görevi başarıyla tamamlar. Baş tanrı Zeus sonrasında Prometheus'tan bilgileri alır ve gelecekte başına gelecek olan kötülüklerin önüne geçmek için kollarını sıvar. Evleneceği kadını (deniz perilerinin kızı Thetis) başka bir ölümlüyle evlendirir ve tahtını korumayı başarır.
Prometheus ise zincirlerinden kurtulmak için tekrar ölümsüz olmanın yollarını arar ve bunu nihayetinde başararak hayatını sürdürür.
Evlerimizin köşelerinde gördüğümüz mahcup ve sessiz örümceğin güzel bir kız olabileceğini düşündünüzmü...
Zeka Tarıçası Athena, insanların yaptığı bütün sanatların ve işlerin bilhassa kadın parmaklarının yaptığı ince nakışların, işlemelerin, örmelerin koruyucusu idi. Tanrıların kraliçesi Heranın gelinliğini nazik elleriyle o hazırlamıştı. Bu gibi işlerde çok ileri giden Yunan kadınları, sanatlarını Athenayı çalışırken görerek öğrendiklerini ve onun öğütlerini dinlediklerini söyleyerek övünürlerdi. Fakat iyi kalpli ve barışçı Athenanın kızarak kalp kırdığı ve intikam aldığı da olurdu.
Derler ki Lydialı güzel bir kız olan Arakne gergef işlemekte, oya yapmakta o kadar çok ileri gitmişti ki,arada sırada Zeusun güzel kızları Nympha perileri bile ormandan, su başlarından ayrılarak onun sanatını seyre gelirlerdi. Bir gün bu periler ona Bu kadar güzel sanatı, bu kadar hoş gergef işlemeyi sana zeka Tanrıçası mı öğretti? diye sordular. O ise Athena kim de benimle boy ölçüşebilir, ben bu işte herkesi hatta Athenayı bile geride bırakırım dedi.
Athena bütün bunları işitmişti. İhtiyar bir kadın şekline girerek Araknenin yanına geldi. Bitkin ve yorgun vücudunu bir bastona dayamış olduğu halde, bembeyaz saçlarını göstererek:
- Kızım, dedi, ihtiyarlık insana yalnız keder ve üzüntü getirmez, tecrübe de getirir. Öğütlerimi yabana atma, evet sen sanatında çok ileri gitmiş, muvaffak olmuş bir kızsın. Sen herkesi fani kadınları, kızları geçebilirsin, fakat bir Tanrıçanın kudreti her şeyin üstündedir. Kendini o kadar büyük görme.
- Ben gurura kapılmıyorum, kendimi büyük görmüyorum, ben hakikatı söylüyorum. İsterse Athena gelsin, ben onunla da müsabakaya girerim, dedi.
- İşte o geldi, diyerek zeka İlahesi, ihtiyar kadın şeklinden çıktı. Kendi ilahi kılığına girdi. Bunun üzerine ikisi de yan yana oturarak gergef işlemeye başladılar. Birbirini yenme arzusu, her ikisine de yorgunluğunu unutturdu. Athena gergefte Olympos Dağını ve Tanrıları işledi. Mağrur Lydialı güzel Tanrıların aşk maceralarından sahneler işliyordu. İki işleme bitince Athena, Araknenin el işinde hiçbir kusur bulamadı. Onun el işi kusursuz işlenmişti. Buna büsbütün kızdı ve onu kıskandı. Kızın işlediği parçayı eline aldı, buruşturdu, yırttı attı. Bu hareketten çok müteessir olan Arakne, kendini asmak istedi.
Fakat Athena ona acıdı, talihini değiştirdi. Sen ölmeyeceksin, yaşayacaksın, fakat benimle boy ölçüştüğün için hayatın her zaman ağ üstünde asılı olarak geçecektir, dedi ve onu örümcek yaptı. Evlerimizin köşelerinde gördüğümüz mahcup ve sessiz örümceğin güzel bir kız olduğunu düşünmek, ne kadar kalbe dokunur. Dikkat edilirse o, çirkinliğini bize göstermemek için bakımsız ve kuytu yerleri arar. Titiz kadınlar onun düşmanıdır. Belki onlar da onun için ona düşman kesilmişlerdir. Zavallı, zaten talihsizdir, güzel bir kızken biçimsiz bir böcek olmuştur. Ona dokunmayınız, hiç olmazsa gergefini işleyerek avunsun, üzüntüsünü unutsun.
Agamemnonun öz kızı İphigeneiayı kurban edişidir. Truvaya gitmek üzere Aulis limanında toplanan Yunan donanması, Agamemnonun kızdırdığı Artemisin gerekli rüzgârlara engel olmasından dolayı denize açılamamaktadır. Bu duruma bir çare bulmak için kâhinlere başvurulur. Ve baş bilici Kalkas çağırılır. Bildirilen kehanete göre donanmaya rüzgâr sağlamak için Agamemnonun kızı İphigeneianın kurban edilmesi gerekir. Bunun üzerine Agamemnon kızını evlendirmek bahanesiyle Argostan getirtir. Genç kız babasının asıl amacını öğrenince hayatını bağışlaması için ona yalvarır. Fakat tüm yalvarmalarına rağmen Agamemnon kararından dönmez. İphigeneia da yalvarmaktan vazgeçer ve Yunanistanı kurtarmak için ölümü göze alır. Fakat kız kurban edileceği sırada Artemis kızın yerine bir geyik koyar ve kızı götürüp Tauriste kültünün bir rahibesi yapar.
Priamos ile Hekabe nin en küçük kızlarıdır.Yiğit Achilleus Polykesene nin kardeşi Troilos u öldürürken kovalayıp da ele geçiremediği Polyksene ye aşkla bağlanır.Neoptolemos düşünde babası Achilleusu görür yiğit öfkelidir Polyksene yi mezarının üstünde kurban edilmesini ister.Akhalar bu emre uyar ve genç kız anası Hekabe nin yalvarmalarına rağmen kurban edilir.
metinnnn küçüklüğündede yılanlarla oynamayı severdi...................
Bir Etrüsk mezar odasına gömü töreninin canlandırması ...
Efsaneye göre, Zeus kendinden ateşi çalıp insanlara veren Prometheus'un kardeşi Epimetheus'a balçıktan yapılmış tanrısal güzellik ve zekaya sahip Pandora'yı eş olarak gönderir. Epimetheus kardeşinin tüm uyarılarına karşı Pandora ile evlenir. Zeus, Pandora'ya evlilik hediyesi olarak topraktan yapılmış, çömlek benzeri bir kavanoz (yanlış yapılmış bir çeviri sonucu kutu olarak anılmaktadır) hediye eder ama bu kavanoz asla açılmamalıdır. Bir süre sonra merakına yenilen Pandora, kavanozu açar ve içindeki tüm kötülükler dünyaya yayılmaya başlar. Ancak son anda kutuyu kapatır bu da insanların içindeki "umut"tur; kötülüğün yayılmamış olması umudu.
Başka bir efsaneye göre de Pandora kutuyu açtığında dünyaya kötülük hakim olur ve Pandora kutuyu kapatırken de kutu Pandorayı esir alır.
Diğer bir hikâyede ise Haberci Tanrı Hermes Olimposa giderken sırtında çok uzaklara götürmesi gereken sandığı Pandora ve eşine bırakır. Pandora merak eder kutuyu açar, kendine ve eşinin üzerine pişmanlık, kızgınlık, kibir vs. gibi kötü özellikler, yaşadıkları mutlu ormana ve de bütün dünyaya çeşitli kötü özellikler yayılır. Son anda Epimetheus sandığı kapatır. Sandığın içinden bir ses gelir. Sandıktan gelen cılız ses -Lütfen beni çıkarın. Dışardaki kötülüklerle ancak ben başadebilirim- der. Bu sefer Pandora ve eşi birlikte sandığı açarlar. Sandığın dibinde bir kelebek vardır. Sandığın içindeki kelebek tek umuttur.
Tarihte ilk devrimin temellerini atan Prometheus...... titanların soyundan gelmekteydi. Adı önceden gören anlamına gelen Prometheus, her şeyi önceden görebilen, kötülüklerin olmaması için elinden geleni yapan bir kahindi.
Bir gün Prometheus, Zeus'un baştanrılık tahtından düşeceğini duyumsar. Fakat bunu kimseye söylemez. Çünkü söylediği anda Zeus'un büyük bir kuşkuya düşeceğini tahmin eder. O yüzden bu gördüğünü Zeus'a daha uygun bir zamanda söylemeye karar verir. Hikayenin ilerleyen satırlarında gerçektende en uygun zamanı seçtiğini göreceksiniz.
İnsanları seven,zekasıyla,gücüyle ve engin bilgileriyle onların yanında olan Prometheus, tanrıların insanlara hüküm koyan tavırlarının her geçen gün arttığını, bu durumun daha da kötüye gittiğini-gideceğini görür ve bu duruma daha fazla tahammül edemez. Adaletin, eşitliğin,egemenliğin savunucusu olarak insanlara egemenlik getirmenin,özgürlüğü ve eşitliği sağlamanın planlarını yapmaya başlar. Böylece tarihte ilk devrimin temellerini atmak üzere zorlu bir göreve adım atar. Prometheus, beraberinde birkaç dostu ile birlikte baş tanrı Zeus'a başkaldırır. Bu başkaldırının bedeli çok ağır olur. Baş tanrı Zeus kendisinin insanlara karşı küçük düşürülmesine çok sinirlenir. O kadar çok sinirlenir ki, insanları ve onların koruyucusu Prometheus'u cezalandırmak amacıyla ateşi saklar. Ateşin olmaması insanları yıkıntıya uğratır. Çünkü insanlar ateşin yok olmasıyla, ne işlerini görebilirler ne de aşlarını pişirebilirler.
Prometheus bu duruma çok üzülse de kendini toparlaması uzun sürmez.Kurnazlığıyla Zeus'un gönlünü almayı başarır.Bir gün Zeus'u kandırıp tanrıların yaşadığı Olympos dağına çıkmak için (tanrılara gelecekten haber verme bahanesiyle) izin alır.Olympos'a çıkan Prometheus, orada güneşin alev alev yanan tekerleğinden bir kıvılcım çalar ve bu kıvılcımı bir rezene kabı içine koyarak insanlara götürür. Başka bir anlatıya göre ise Prometheus; ateşi, Zeus'un oğlu demirci tanrı Hephaistos'un kaynak ocağından alır. İki anlatıya göre de bilinen o ki Prometheus, tanrıların ateşini çalıp insanlara götürerek bir ilki başarmıştır. Onun insanlığa yaptığı bu iyilik, ona ilk devrimci sıfatını kazandırmıştır.
Zeus, Prometheus'un ateşi çalıp insanlara vermesiyle ikinci kez küçük düşürülmüştür. Zeus bu defa oldukça fazla sinirlenir ve Prometheus'u korkunç bir cezaya çarptırır: Kaukos Dağı'nda (kuzey rüzgarı anlamına gelir, bugünün Kafkas Dağları'na verilen isim) Prometheus'u zincirle bir kayaya bağlatır ve karaciğerini bir kartala yedirtir. Kartalın her gün gelip Prometheus'un karaciğerini yemesine rağmen, karaciğer her gün yeniden tazelenmektedir.
Prometheus bu durumda nasıl kurtulabilirdi? Kurnaz Prometheus'un Zeus'a, tahtından düşeceğini söylemesinin zamanı gelmiştir artık. Zeus'a; bir kadınla evleneceksin ve ondan doğacak çocuğun egemenliğine son verecek der. Ama bu çocuğun kimden olacağını söylemez. Söylerse eğer, ömür boyu zincire vurulmuş şekilde dağ başında kalıp kartala yem olacağını iyi bilir çünkü. Bunun üzerine Zeus bu çocuğun kimden olacağını öğrenmek ve de tahtını koruyabilmek için, Prometheus'u kurtarmanın yollarını arar ve sonunda iyi bir fikir gelir aklına. Prometheus'un ciğerini yiyen kartalı öldürmesi için oğlu Herakles'i (Herkül) görevlendirir. Güç tanrısı Herakles bir ok ile bu görevi başarıyla tamamlar. Baş tanrı Zeus sonrasında Prometheus'tan bilgileri alır ve gelecekte başına gelecek olan kötülüklerin önüne geçmek için kollarını sıvar. Evleneceği kadını (deniz perilerinin kızı Thetis) başka bir ölümlüyle evlendirir ve tahtını korumayı başarır.
Prometheus ise zincirlerinden kurtulmak için tekrar ölümsüz olmanın yollarını arar ve bunu nihayetinde başararak hayatını sürdürür.
Evlerimizin köşelerinde gördüğümüz mahcup ve sessiz örümceğin güzel bir kız olabileceğini düşündünüzmü...
Zeka Tarıçası Athena, insanların yaptığı bütün sanatların ve işlerin bilhassa kadın parmaklarının yaptığı ince nakışların, işlemelerin, örmelerin koruyucusu idi. Tanrıların kraliçesi Heranın gelinliğini nazik elleriyle o hazırlamıştı. Bu gibi işlerde çok ileri giden Yunan kadınları, sanatlarını Athenayı çalışırken görerek öğrendiklerini ve onun öğütlerini dinlediklerini söyleyerek övünürlerdi. Fakat iyi kalpli ve barışçı Athenanın kızarak kalp kırdığı ve intikam aldığı da olurdu.
Derler ki Lydialı güzel bir kız olan Arakne gergef işlemekte, oya yapmakta o kadar çok ileri gitmişti ki,arada sırada Zeusun güzel kızları Nympha perileri bile ormandan, su başlarından ayrılarak onun sanatını seyre gelirlerdi. Bir gün bu periler ona Bu kadar güzel sanatı, bu kadar hoş gergef işlemeyi sana zeka Tanrıçası mı öğretti? diye sordular. O ise Athena kim de benimle boy ölçüşebilir, ben bu işte herkesi hatta Athenayı bile geride bırakırım dedi.
Athena bütün bunları işitmişti. İhtiyar bir kadın şekline girerek Araknenin yanına geldi. Bitkin ve yorgun vücudunu bir bastona dayamış olduğu halde, bembeyaz saçlarını göstererek:
- Kızım, dedi, ihtiyarlık insana yalnız keder ve üzüntü getirmez, tecrübe de getirir. Öğütlerimi yabana atma, evet sen sanatında çok ileri gitmiş, muvaffak olmuş bir kızsın. Sen herkesi fani kadınları, kızları geçebilirsin, fakat bir Tanrıçanın kudreti her şeyin üstündedir. Kendini o kadar büyük görme.
- Ben gurura kapılmıyorum, kendimi büyük görmüyorum, ben hakikatı söylüyorum. İsterse Athena gelsin, ben onunla da müsabakaya girerim, dedi.
- İşte o geldi, diyerek zeka İlahesi, ihtiyar kadın şeklinden çıktı. Kendi ilahi kılığına girdi. Bunun üzerine ikisi de yan yana oturarak gergef işlemeye başladılar. Birbirini yenme arzusu, her ikisine de yorgunluğunu unutturdu. Athena gergefte Olympos Dağını ve Tanrıları işledi. Mağrur Lydialı güzel Tanrıların aşk maceralarından sahneler işliyordu. İki işleme bitince Athena, Araknenin el işinde hiçbir kusur bulamadı. Onun el işi kusursuz işlenmişti. Buna büsbütün kızdı ve onu kıskandı. Kızın işlediği parçayı eline aldı, buruşturdu, yırttı attı. Bu hareketten çok müteessir olan Arakne, kendini asmak istedi.
Fakat Athena ona acıdı, talihini değiştirdi. Sen ölmeyeceksin, yaşayacaksın, fakat benimle boy ölçüştüğün için hayatın her zaman ağ üstünde asılı olarak geçecektir, dedi ve onu örümcek yaptı. Evlerimizin köşelerinde gördüğümüz mahcup ve sessiz örümceğin güzel bir kız olduğunu düşünmek, ne kadar kalbe dokunur. Dikkat edilirse o, çirkinliğini bize göstermemek için bakımsız ve kuytu yerleri arar. Titiz kadınlar onun düşmanıdır. Belki onlar da onun için ona düşman kesilmişlerdir. Zavallı, zaten talihsizdir, güzel bir kızken biçimsiz bir böcek olmuştur. Ona dokunmayınız, hiç olmazsa gergefini işleyerek avunsun, üzüntüsünü unutsun.
Son düzenleme: