ZEMİN ALTI KAYA MEZARI | Define işaretleri ve anlamları

ZEMİN ALTI KAYA MEZARI

zorbaadam

Kullanıcı
Katılım
26 Mayıs 2024
Mesajlar
44
Beğeni
48
Puanları
18
Zemin altın kaya mezarı gömme geleneklerinde ölü yakılarak gömme geleği zemin altı kaya mezarlarında rastlanılıyor mu ve bu yakılarak gömülen yer altı odasına mezar işareti yapılır mı ve mezarın girişine taşlarla ve ağaç süslemeleri ile işçilik yapılır mı yakılan mezarlara işçilik harcanıyor mu merak konusu bilgilerinizle aydınlanmak istiyorum.
 

Kader25

Admin
Katılım
13 Nisan 2016
Mesajlar
4,042
Beğeni
14,358
Puanları
113
Yaş
54
Konum
Merkezköy
Zemin altın kaya mezarı gömme geleneklerinde ölü yakılarak gömme geleği zemin altı kaya mezarlarında rastlanılıyor mu

Ne duydum ne de okudum ne de rastladım. Kaya mezarlarında illa ceset olur.
ve bu yakılarak gömülen yer altı odasına mezar işareti yapılır mı

Yakılarak işlem görme bildiğim kadarıyla paganda dahi rastlanılan birşey değil.
Aksine öldükten sonra tekrar bir hayat olduğuna inanıldığından dolayı yiyeceği içeceği şahsi eşyaları ile gömülmekte.

Efendim biz bir odaya girdik, oda da bir küp vardı küpün içerisinde de kül mevcuttu. ölüyü yakıp küllerini bu küpe koymuşlar ifadelerinin, kahvehanelerde
konuşulan bir tarz olduğunu düşünebiliriz. Bu topraklarda yakılıp da külünün saklandığı bir medeniyet geçmiş mi ben hiç duymadım. Duyan bilen varsa yazarsa bizlerde öğrenmiş oluruz.

ve mezarın girişine taşlarla ve ağaç süslemeleri ile işçilik yapılır mı yakılan mezarlara işçilik harcanıyor mu merak konusu bilgilerinizle aydınlanmak istiyorum.

Normal kaya mezarlarında emare ve üst düzey mezarlarda işçilikler olur.
 

Necat.

Emektar
Forum Düzeni
Admin
Katılım
26 Mart 2018
Mesajlar
3,287
Beğeni
10,491
Puanları
113
Yaş
61
Konum
Ankara
Zemin altın kaya mezarı gömme geleneklerinde ölü yakılarak gömme geleği zemin altı kaya mezarlarında rastlanılıyor mu ve bu yakılarak gömülen yer altı odasına mezar işareti yapılır mı ve mezarın girişine taşlarla ve ağaç süslemeleri ile işçilik yapılır mı yakılan mezarlara işçilik harcanıyor mu merak konusu bilgilerinizle aydınlanmak istiyorum.
Alttaki yazıda ölünün yakılarak konduğu küplerin kaya mezarına defnedildiği hakkında bir not var. Koyu renkle işaretledim. Araştırma da ölü yakmayla ilgili detaylı bilgiler var.
ANADOLU'DA CESET YAKMA GELENEĞİ Ceset yakma geleneği ilk defa Neolitik dönemde Orta Avrupa'da görülür. Daha sonra Güney Rusya'da tespit edilen yakma geleneği buradan da güneye doğru yayıldığı düşünülür. Anadolu'da ilk olarak ölü yakma geleneği Aksaray'daki Aşıklı Höyük'te ortaya çıkarılır ve günümüzden yaklaşık 9 bin yıl öncesine tarihlenir. Aşıklı Höyük'teki avcı toplum evlerinin altlarına yakınlarını gömerler. Evlerin altından çıkan kemiklerin çoğunluğunda yanık izleri tespit edilir. Anadolu'da düzenli olarak ceset yakma geleneği 2. binde Troia IV'da ile Hitit dönemlerinde ayrıca Panaztepe, Beşiktepe, Müskebi kazılarında da görülmektedir. Bu merkezlerde yapılan kazılarda yanık insan kemikleriyle kremasyon kapları ele geçer. Batı Anadolu'daki yakma geleneğinin kökeni olarak Orta Anadolu olduğu önerilmektedir. Gedikli'de yapılan kazılarda İ.Ö. 22.-20. yüzyıllara yakma gömünün bulunması bu düşünceye bir kanıt olarak gösterilir. Kremasyon geleneğinin Anadolu'da görülmesinin bir sebebi de yakma işlemiyle ruhların kötülüklerden arınacağı ve huzura kavuşacağı düşüncesidir. Troia ve Beşiktepe mezarlıklarında bir yaşından küçük bebeklerin yakılmadığı görülmektedir. Bu uygulamanın amacı, bebeklerin ruhlarının ve vücutlarının daha kirlenmediği inancı ile alakalıdır. Hititlerde de ölü yakma geleneği kullanılır. Hattuşa yakınlarındaki Osmankaya'da ait 54 adet kremasyon mezarının tespit edilmesi, Ankara-Haymana yakınlarındaki Ilıca'da 131 adet urne mezar bulunması Hititlerin de bu uygulamayı sıklıkla kullandığını gösterir. Ayrıca arkeolojik verilerin dışında yukarıda anlatılan yazılı belgeler de yakma geleneğinin Hititler tarafından kullanıldığı kanıtlamaktadır.

Urartuların da İ.Ö. 1. binde kremasyon gömü yaptıkları bilinmektedir. Malaklu'da yapılan kazılarda çıkan malzeme bu düşünceyi kanıtlamaktadır. Bir Urartu yerleşimi olan Karagündüz K5'de, kül kaplarının kaya oyuklarına ya da doğrudan toprağa bırakıldığı da görülmektedir. Urartulara ait 11. – 10. yüzyıllara tarihlenen oda mezarlarda, yakma işlemi gerçekleştirildikten sonra kremasyon kaplarına sığmayan kemiklerin taşlar ile küçük parçalara ayrılır, kaplara yerleştirildikten sonra taş kapaklarla kapatılır. Yunanlılarda da kremasyon geleneğinin olduğu bilinmektedir. Yukarıda anlatılan Patraklos'un cenaze töreni bu uygulamanın bir kanıtı niteliğindedir. Romalılarda da Kremasyon tipi gömü kullanılmaktadır. Romalıların kremasyon törenlerinde ölü, bir odun yığını üzerinde yakılır, yakma sırasında ağıtlar okunur. Daha sonra kemiklerden arta kalan, süt ve şarapla sulanır ve bir küp içinde gömülür. Ölen kişinin toprağa verilmesinden dolayı, mezarın başında yemek yenir. Bu ritüel dokuz gün sonra mezarın başında tekrarlanır. Bu gömü şekli maddi durumu iyi olanlar için geçerlidir. Bu işlemleri yapmak masraflı olduğundan dolayı durumu iyi olmayanların cesetleri öylece toprağın içine atılabilir. Ancak ölü gömme Romalılar için çok önemlidir. Bu yüzden birçok gömüt derneği kurulur. Hep bu çabalar onurlu bir şekilde gömülmek içindir. Kremasyon, ister sağlığa uygun nedenlerden olsun isterse de yurtlarından uzaklarda ölen kişilerin kemiklerini geri getirme kolaylığı için başlasın, hiçbir kültür grubunda yaygın bir adet haline gelmez.

Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi 2016 Cilt: 5 Sayı: 2 Manas Journal of Social Studies 2016 Vol.: 5 M.Ö. II. BĠNDE BATI ANADOLU‟DA YAKMA GÖMME ÂDETİ Yrd. Doç. Dr. Ebru ORAL Batman Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi,
Tarihin en erken dönemlerinden itibaren ortaya çıkan yakma gömme adeti ile ilgili arkeolojik verilere, Anadolu‟da ve Anadolu dıĢındaki farklı kültürlerde rastlamak mümkündür. M.Ö. II. Binde Anadolu‟da yakma gömme âdetinin varlığına iliĢkin bulgulara, çeşitli merkezlerde yapılan arkeolojik çalıĢmalar sayesinde ulaşılabilmektedir. Batı Anadolu‟da yakma gömme adeti ile ilgili önemli veriler sunan mezar ya da mezarlıklarda ele geçen buluntular, ölü gömme törenlerinin varlığına iliĢkin önemli bilgiler sunması bakımından da büyük önem taşımaktadır. M.Ö.II Binde Anadolu‟da ceset gömme geleneğinden sonra en yaygın ölü gömme geleneklerinden birisi olan “ölü yakma” adetinin kökenine iliĢkin ilk bulgular, Neolitik Çağ‟da Orta Avrupa‟dan gelmektedir. Sözkonusu adetin uzun bir tarihsel süreçten sonra Güney Rusya‟ya yayıldığı ve ceset gömmelerle birlikte yanyana görüldüğü anlaĢılmaktadır. Diğer taraftan, ölü yakma adetinin ceset gömme adeti kadar yaygın olmasa da Neolitik Çağ‟da Orta Avrupa‟dan Güneydoğu Avrupa‟ya kadar geniş bir coğrafi alana yayıldığını kanıtlayan en önemli veriler, Thesalia‟da Souphli Magoula‟da Erken Neolitik Çağ‟da Plateia Magoula ve Zarkou‟da Orta Neolitik Çağ‟a ait iki mezarlıktan gelmektedir. Avrupa dışında, Yakın Doğu‟da Demir Çağı‟ndan önceki ceset yakma adeti ile ilgili önemli M.Ö. II. Binde Batı Anadolu’da Yakma Gömme Âdetinin Anadolu‟ya güneyden geldiği düşüncesini ortaya çıkarmaktadır. Orta Avrupa, Pakistan ve Mezopotamya‟da çeşitli bölgelerde ve çeşitli kültür evrelerinde ortaya çıkan ceset yakma adeti, Hint-Avrupalı kavimlerin göçlerine bağlanmaktadır. . Söz konusu bölgede yapılan arkeolojik çalışmalarda ele geçen urnelerin içine yakılan cesetten arda kalan kül ve kemiklerin konduğu anlaşılmaktadır. Sözkonusu kültüre ait çeşitli merkezlerde yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen urnelerin ağız kısımlarının çanakla kapatıldığı görülmektedir. Aynı zamanda urnelerin omuz kısmında ele geçen delikler ise “ruhun girişinin ve çıkışının sağlanması” amacıyla yapılmış olduğu fikrini akla getirmektedir . Sözkonusu uygulamanın benzerlerine Anadolu‟da Ilıca ve Osmankayası‟nda rastlamak mümkündür. Ilıca ve Osmankayası‟nda ele geçen urnelerin gövdeleri üzerinde çeşitli sayılarda delikler bulunmuştur. W.Orthmann bu uygulamanın ölü gömme adeti ile bağlantılı olduğunu ifade etmektedir. Nitekim W.Ruben aynı uygulamanın megalitik Hintlilerde de sözkonusu olduğunu, ölümden sonra ruhun bedenden ayrıldığına ve geri döneceğine duyulan inançtan dolayı mezarlara ruh deliği açıldığını belirtmektedir. Yakma gömme adetinin geniş bir coğrafi alana yayılması ve tarihin çeşitli dönemlerinde ortaya çıkması, ceset yakmanın bedeni majik olarak temizlediği fikrini akla getirmektedir. Aynı zamanda ateĢşn kötülükleri yatıştırıcı, sağlık ve canlılık verici nitelik arındırıcı olması, yeniden doğuşla ilişkilendirilmesi, hijyen amacının güdülmesi, bedenin tam anlamıyla temizlenmesi, bireyin adeta yeni bir ruha kavuşması gibi dinsel ve büyüsel düşünceler ile kremasyonlar arasında bağlantılar olduğu varsayılmaktadır. Kökeni Prehistorik Çağlara kadar uzanan ölülerin yakılarak gömülmesi geleneği, Anadolu'da yaygın olmasına karĢın, bu uygulama hakkındaki bilgiler oldukça sınırlıdır. Sözkonusu durum, Anadolu‟da uygulanan ölü yakma adetinin belirli bir kültür grubuna ait olmadığı fikrini ortaya çıkarmaktadır. Diğer taraftan Yunanistan‟da Neolitik Çağ‟dan itibaren bilinen ölü yakma adetinin, Myken kültür bölgesinde Geç Tunç Çağı‟ndan itibaren yaygınlaĢtığı anlaĢılmaktadır (Akyurt, 1998,s.127). Batı Anadolu‟da yakma gömme adetinin varlığına ilişkin en önemli bulgular; Troia, BeĢiktepe, Panaztepe ve Müskebi mezarlıklarındangelmektedir. Sözkonusu merkezlerde yapılan arkeolojik kazılarda, ceset gömmelerin yanında, yakma gömme adeti ile ilgili önemli arkeolojik kalıntılara rastlanmaktadır. Batı Anadolu‟nun önemli arkeolojik merkezlerinden birisi olan Troia‟da, “ceset yakma yerleri” olarak adlandırılan alanlarda yanık insan kemiği parçalarına ait buluntuların ele geçmesi ceset yakma alanlarından gömme ile ilgili kalıntıların tam olarak toplanamadığı fikrini akla getirmektedir. M.Ö. II. Binde Anadolu‟nun farklı bölgelerinde uygulanan yakma gömme adeti ile ilgili uygulamaların aynı bölge içinde çeĢitli farklılıklar gösterdiği anlaĢılmaktadır. Nitekim, Troia‟da ele geçen urnelerde “çift yakma gömme” adeti ile ilgili kalıntılar ele geçmiĢ olmasına karĢın, Beşiktepe‟de ele geçen urnelerde sadece birer gömmenin ele geçtiği anlaĢılmaktadır. Troia ve BeĢiktepe‟de ele geçen mezarlıklarda bir yaĢından küçük olanların yakılmadan gömüldükleri anlaĢılmaktadır. Sözkonusu durum, küçük bebeklerin vücudunun ve ruhunun kirlenmediği inancıyla açıklanmaktadır. Nitekim, bebeklerin yakılmadan yetiĢkin bireylerle gömülmesi bu görüĢü desteklemektedir. Sözkonusu mezarlıklarda görülen ceset ve yakma gömme adetlerinin varlığı, ceset halinde tek olarak gömülmüş bir yaşından büyüklerin, gömme adeti yakma gömme olmayan bir topluluğun varlığına işaret etmesi bakımından önem taşımaktadır. Batı Anadolu‟nun önemli arkeolojik merkezlerinden olan Troia ve BeĢiktepe‟de yakma gömme adetinin özenle uygulandığını gösteren birtakım kanıtlar ele geçmiştir. Bunlar arasında; Troia‟da yuvarlak ağızlı testinin içine kemiklerin sığdırılması amacıyla uzun olan kemiklerin keskin bir aletle kesilmesi ve BeĢiktepe‟de bir erkeğe ait yanık kemiklerden gövdenin üst ve alt bölümlerine ait olanların ayrı ayrı toplanıp iki ayrı çömleğe konulduktan sonra, çömleklerin de bir küp içine konulması gelmektedir (Akyurt, 1998, s.123). Troia‟da sitadelin güneybatısında bulunan tek örnekten başka mezarlık alanında 13 urnede 15 yakma gömme tespit edilmiştir. Sözkonusu urnelerin bazılarında tek, bazılarında ise erkek, kadın ve çocuğun ikişerli gömüldüğü anlaşılmaktadır. Troia‟da 2 nolu urnede, yakılmı bir kadına ait bazı kemikler üzerinde yer alan keskin alet izleri, kemiklerin yuvarlak ağızlı testiye sığdırma düĢüncesiyle yapıldığı fikrini akla getirmektedir. Diğer taraftan 8 no‟lu urnede yanmış ceset kalıntılarının yanında ceset halinde gömülmüş, biri yeni doğmuş, diğeri beş aylık bir bebeğe ait kemikler ele geçmiştir. Troia‟da çeşitli arkeolojik verilere dayandırılarak yapılan tespitlerde, sitadelin güneyindeki iki ve batısındaki bir alanın “ceset yakma alanları” olduğu anlaşılmaktadır. Mezarlığın 200 m. kuzeydoğusundaki birinci alanda 224 Manas Journal of Social Studies iri kerpiçlerle örülmüĢ ve güneyi yarım daire şeklinde oyuk olan ocak Ģeklindeki iki mimari elemanın arkasındaki yanık kırmızı sert taban, ceset yakma alanları olarak değerlendirilmektedir. Sözkonusu alanda, ateş izlerinin varlığı ve mezarlıkta bulunan kül kapları ile aynı tipte olan seramik parçalarının varlığı bu görüĢü desteklemektedir. Nitekim sözkonusu mimari unsurlar, bu alanın bir çeĢit ocak yeri olduğunu, arkadaki boĢlukların ise havalandırmayı düzenleyen delikler olabileceği fikrini akla getirmektedir. Bu alanda at, eşek, sığır, kuş kemikleri, çeşitli deniz kabukları, tunç parçaları, taĢşboncuk, ağırşak ve Tan Ware olarak tanımlanan seramik parçaları ile Geç Hellas III A-B dönemine ait Myken seramik parçaları ele geçmiĢtir. Diğer taraftan sitadelin batı yamacında dördüncü tabakada ele geçen yarı yanmıĢ insan ve hayvan kemikleri sözkonusu alanın da ceset yakma yeri olarak tanımlanmasına neden olmaktadır. Troia‟da urnelerin içinde ele geçen bireylere ait buluntuların, cesetle birlikte yakıldığından dolayı tahrip olduğu anlaĢılmaktadır. Sözkonusu yakma gömmelerde ele geçen seramik buluntular arasında; Gri Minyas ve Tan Ware seramik örneklerine ait birer çanak ve kylix gelmektedir (Akyurt, 1998,ss.10- 11). LEVHA 1 M.Ö. II. Binde Batı Anadolu’da Yakma Gömme Âdeti 225 Troia‟da mezarlık alanında ve urnelerde ele geçen çeĢitli hayvan kemiklerine ait kalıntılar, ölü gömme törenlerinin varlığını akla getirmektedir ( Lev.1). Nitekim 4 no‟lu urnede yanmıĢ ve 2 no‟lu mezardaki yanmamıĢ kuĢ kemikleri, 5 no‟lu urnenin içinde ve 6 no‟lu urnenin altında ele geçen hayvan bacaklarına ait kemikler bu görüĢü desteklemektedir (Akyurt, 1998, s.12). Sözkonusu merkezde ölü gömme adetlerinde dikkat çeken diğer bir ayrıntı ise arta kalan kemiklerin kesilmesi ile ilgili olan uygulamadır. Troia'da bulunan bir örnekte, kemiklerin yuvarlak ağızlı testiye kolaylıkla konulabilmesi için kesildiği belirlenmiĢtir (Angel, 1951,s.13). M.Ö.II Binde özellikle Batı Anadolu‟da ceset yakma alanlarının olduğu bölgelerde, ölü yakma törenleri ile iliĢkili olduğu anlaĢılan birtakım arkeolojik bulgular ele geçmiĢtir. Troia‟da olduğu gibi, Panaztepe‟de ele geçen bir oda mezarda, mezar duvarlarının alt kısımlarında ve taban üzerinde görülen yanık izlerinin ölü yakma törenleri ile iliĢkili olduğu düĢünülmektedir (Erkanal, 1987,ss.256-257). Batı Anadolu‟nun diğer önemli merkezlerinden birisi de Troia‟nın 7 km. güneybatısındaki BeĢiktepe‟dir. Sözkonusu merkezde ekstramural bir mezarlık alanı açığa çıkartılmıĢtır (Akyurt, 1998,s.13). BeĢiktepe‟de ceset gömme ve yakma gömme olmak üzere iki tip mezar türü açığa çıkartılmıĢtır. Sözkonusu merkezde 12 yakma gömme saptanmıĢtır. YakılmıĢ ceset kalıntılarının konulduğu urnelerin toprağa veya büyük boy küplerin içlerine gömüldüğü anlaĢılmaktadır. Sözkonusu merkezde 1 no‟lu megaron planlı oda mezarda urnenin taban üzerine bırakıldığı görülmektedir. 5 no‟lu mezarda ve 1 no‟lu megaron planlı oda mezarda ise urnenin taban üzerine bırakıldığı anlaĢılmaktadır. Sözkonusu merkezde 5 no‟lu mezarda ve 1 no‟lu megaron planlı oda mezarda üç bireyin aynı kabın içine gömüldüğü görülmektedir. BeĢ yaĢlarında olduğu düĢünülen bir çocuğa ait yanık kemiklerin, bir bebeğe ait yanmamıĢ kemiklerle beraber aynı urneye konulduğu anlaĢılmaktadır. Beşiktepe‟de 3 no‟lu küp mezarda iki ayrı kap içerisinde ele geçen yanık kemik kalıntılarının bir erkeğe ait olduğu düşünülmektedir. Sözkonusu veriler, gövdenin alt ve üst bölümünün ceset yakma alanlarından ayrı ayrı toplanarak tek bir küpün içine gömüldüğünü göstermektedir. Yakma gömmelerden ikisinin erkek, üçünün genç- yetişkin, birisinin ise yaşlı olduğu anlaşılmaktadır Beşiktepe‟de 1 no‟lu oda mezarda ele geçen ve ateşin etkisiyle kısmen tahrip olmuş bir kılıç ölüyle beraber eĢyanın da yakıldığını göstermektedir. Sözkonusu merkezde ele geçen mezar ve mezarlık buluntuları arasında yerel özellikler taĢıyan çanak, fincan, testi, meyvelik, Troia örneklerine benzeyen kaidesi delik bir kylix parçası, boyalı Miken örneklerinden alabastron, pyxis ve çanak gelmektedir. M. Korfmann Beşiktepe mezarlığını M.Ö. 13.yüzyıla tarihlenmektedir Batı Anadolu‟da yakma gömme tespit edilen diğer bir önemli arkeolojik merkez ise izmir yakınlarındaki Panaztepe‟dir. Sözkonusu merkezde yapılan arkeolojik kazılarda ceset ve yakma gömme olmak üzere iki tip ölü gömme tespit edilmiĢtir. Panaztepe urnelerinde 8 adet yakma gömme saptanmıştır. Panaztepe‟de ele geçen urnelerin içinde yanmış kemiklerle birlikte ağırşak şeklinde kolye taneleri ele geçmiĢtir. Sözkonusu merkezde bir yakma gömmede ele geçen kemik bir eserin, Troia örneğinde olduğu gibi insan kemikleri ile birlikte yakıldığı düşünülmektedir (Akyurt, 1998,s.23). Batı Anadolu‟da Müskebi Mezarlığı, mezar buluntuları açısından zengin malzemeler sunmaktadır. Sözkonusu merkezde arkeolojik kazılar sonucunda sadece kaya mezarlar ele geçmiştir. Müskebi kaya mezarlarında ceset halinde gömmelerin yanında yakma gömme adetinin varlığına ilişkin buluntular ele geçmiştir. Sözkonusu mezarlık alanında yakma gömme adetinin varlığına ilişkin arkeolojik bulgulara, 2 ve 3 no‟lu mezarda rastlanmaktadır. Müskebi mezarlığında 3 no‟lu mezarda yakma gömme ile ilgili bir kap ele geçmemesine rağmen, 2 no‟lu mezarda Geç Hellas IIIA:2 dönemine tarihlendirilen bir çömleğin ise yakma M.Ö. II. Binde Batı Anadolu’da Yakma Gömme Âdeti 227 gömme için kullanılmış olabileceği düĢünülmektedir. Sözkonusu merkezde 15 no‟lu mezarda ve 39 no‟lu mezarda ele geçen insan kemikleri üzerinde birtakım yanık izlerine rastlanmıştır. Sözkonusu yanık izlerinin yakma adeti ile ilgili olmayıp, mezarların ikinci defa kullanımları esnasında ateşle yapılan tütsüleme törenleri ile ilgili olduğu düĢünülmektedir (Akyurt, 1998,s.31). Anadolu‟da M.Ö. II. Binde özellikle Kızılırmak kavsinin içinde, güneyinde, batısında ve Orta Anadolu platosu ile bağlantısı olan Orta Karadeniz Bölgesi‟ndeki Bafra Ovası‟nda kültürel bir bütünlüğün olduğu düĢünülmektedir. Nitekim Kızılırmak kavsinin batısında bulunan Ilıca, Gordion, Polatlı ve Karaoğlan, kuzeyde Ġkiztepe‟de Kavsin içinde yer alan Kazankaya, MaĢat Höyük, Alaca Höyük, Boğazköy ve AliĢar‟da, güneyde Kültepe, Acemhöyük ve Konya Karahöyük‟te yapılan arkeolojik kazılar ile Kızılırmak kavsinin içinde bulunan Büget/Ferzant‟ta ele geçen malzemeler Orta Anadolu ve Orta Karadeniz Bölgesi‟nde M.Ö.II. Binde uygulanan ölü gömme adetleri hakkında çarpıcı bilgiler sunmaktadır (Akyurt, 1998,s.44). Batı Anadolu‟nun mezar gelenekleri hakkında önemli ipuçları veren merkezlerinden birisi de, Ġzmir‟in Menderes ilçesi Bulgurca Köyü sınırları içerisinde yer alan Baklatepe‟dir. Sözkonusu merkezde Geç Kalkolitik, Erken Tunç Çağı I, Erken Tunç Çağı II, Geç Tunç Çağı ve Roma-Bizans Çağlarını temsi eden 5 kültür tabakası saptanmıĢtır. Baklatepe‟de Geç Tunç Çağı tabakası, höyüğün batı ucunda, hem yerleĢimin oturduğu kalker kaya tabakası, hem de 5.5 metreye ulaĢan mimari tabakalar sonucunda oluĢan yükseltinin batısında ele geçen bir oda mezar ve bir küp mezarla temsil edilmektedir. Sözkonusu oda mezardan Geç Tunç Çağı'na tarihlendirilen ve bazıları yanmıĢ kemiklerin içine konduğu urneler, bazıları ise bu kapların ağzının kapatılmasında kullanıldığı düĢünülen kapaklardan oluĢan yaklaĢık 20 adet seramik kap gün ıĢığına çıkarılmıĢtır. Urne ve kapaklara ait parçaların, mezarın içerisinde birbirlerinden uzak alanlarda ele geçmesi birbirleriyle iliĢkili parçalara mezar dıĢında da rastlanması, oda mezarın antik çağda kurcalanmıĢ ve bir ölçüde yağmalanmıĢ olduğu fikrini akla getirmektedir (Erdal, 2002,s.117). Bakla Tepe oda mezarında ele geçen iskelet kalıntılarının önemli ölçüde tahrip olduğu anlaĢılmaktadır (Lev.3). Ġskelet kalıntılarıyla birlikte ele geçen bronz buluntular ve fildiĢi eserlerde de yanmanın mevcut olduğu gözlenmektedir. Buluntular arasında yanmadan dolayı ergimiĢ ve tüm özelliklerini yitirmiĢ bronz hayvan heykelcikleri, yanmıĢ fildiĢi kalıntıları, tarak, aplik olarak kullanılan rozetler, çeĢitli kolye tanelerine de rastlanması, ölülerin yakma iĢlemlerinin mezar eĢyalarıyla birlikte yapıldığını göstermesi açısından önem taĢımaktadır. Ġskelet kalıntılarıyla birlikte ele geçen ve oldukça fazla sayıda örnekle temsil edilen 228 Manas Journal of Social Studies kaplumbağa parçalarının da ölülerle birlikte yakıldığı anlaĢılmaktadır. YanmıĢ insan iskelet kalıntılarıyla birlikte kömür kalıntılarına hemen hemen hiç rastlanmaması, kemik kalıntılarının çıkarıldığı toprak tabakasında az miktarda kül kalıntısının saptanması ve mezar odasının içerisinde ya da çevresinde ölülerin yakıldığını gösteren herhangi bir alana rastlanılmaması, yakma iĢleminin mezar dıĢında baĢka bir alanda, olasılıkla bir crematorium'da yapıldığı fikrini akla getirmektedir (Erdal, 2002,s.119). Sözkonusu merkezde ele geçen arkeolojik buluntularla Geç Tunç Çağı'na tarihlendirilen oda mezardan ele geçen kremasyon gömüler, ölülerin altın, bronz ve fildiĢinden eĢyalarıyla birlikte, mezar dıĢındaki bir alanda yakılarak urnelere konulduğu ve oda mezara yerleĢtirildiği düĢüncesini akla getirmektedir. Baklatepe‟de ölülerle birlikte ele geçen yanmıĢ kaplumbağa parçaları, Geç Tunç Çağı topluluğunda kaplumbağa kültünün varlığını göstermesi bakımından önem taĢımaktadır. Diğer taraftan Ģiddetli derecede yanmıĢ hayvan kemiklerine rastlanılması, ölülerin yakılması için oluĢturulan ateĢe hayvanların da atıldığını göstermesi bakımından dikkat çekmektedir. Sözkonusu merkezde ele geçen kemikler arasında çocuk, eriĢkin ve yaĢlılara rastlanması, Geç Tunç Çağı Bakla Tepe topluluğunda hemen her yaĢ kategorisinden bireylerin yakılarak gömüldüğünü göstermektedir (Batı Anadolu‟da yakma gömme adetinin saptandığı merkezlerde bulunan urnelerin içinde az miktarda eşyanın ele geçmesi ise sözkonusu eşyaların cesetle birlikte yakılması sonucunda tahrip olduğu fikrini akla getirmektedir.
Meraklısına not :) yazının tamamını okuyup düzeltmeler ve kısaltmalar yaptım :)
 
Son düzenleme:

_Trakyalı_

Kullanıcı
Katılım
29 Mayıs 2024
Mesajlar
44
Beğeni
137
Puanları
33
Klasik ve Arkaik dönemde ağırlıklı olarak kremasyon (yakilma)uygulanmıştır. İnhumasyon daha az görülür.

Hellenistik dönemde her ikiside orantısal kullanildigi görülür.

Roma cumhuriyet ve imparatorluk zamaninda ağırlıklı olarak inhumasyon görülür.

Kremasyon ve inhumasyon her zaman serbest bırakılmıştır. İnsanlar özgür iradelerine göre hareket etmiştir.

Kremasyonda, bazen mezar içine konduktan sonra yakılmış, bazen de mezara koyulmadan önce yakılıp, külleri ile defnedilmistir.

Bu iki tip gömülme ile ilgili Anadolu coğrafyasında yapılan arkeolojik kazılardaki buluntular makaleler ile sabittir.

Konuyla ilgili çok fazla bilgi mevcuttur.
Detaya girmeden kabaca durum budur.
 

_Trakyalı_

Kullanıcı
Katılım
29 Mayıs 2024
Mesajlar
44
Beğeni
137
Puanları
33
Hazır konu açılmışken, okuduğum kaynaklardan aklımda kalanlarda;

Antik yunan da (asur,babil,Hititlerin bilgilerinin devamı aslında);

Yaşarken ölüler veya ölülerin yakınları belirli bir miktar para biriktirmek zorundaydı. Bu para, defnedilecek kişinin cenazesi için harcanması zorunluydu.

Kişi öldüğünde, defin gorevi ailesine düşerdi. Ancak ailesinin masrafları karşılayacak durumu yoksa bu sorumluluk yakın arkadaşına geçmekteydi.

Üst sınıf biri ise 5 mina, ikinci sınıf biri ise 3 mina, üçüncü sınıf biri ise 2 mina ve dördüncü sınıf biri ise 1 mina para harcardı. Bunlar üst limit olarak belirtiliyordu. Kendilerine göre sosyal statüye göre adaleti sağlıyorlardı.

Asurlular,babilliler, hititler gibi medeniyetlerin kullandigi ölçü birimi olan minayı antik yunan da kullandı.
Ve 1 mina yaklaşık 500 gr gümüşe eşdeğerdi.

Defin işlemi tüm toplumlar için çok önemli olduğu her tarihte görülüyor.

Bir doğa severin bu mantıkla bakıldığında, belli medeniyetlerin statüye göre ne kadar harcama yaptığını öngörebilirler.

O zamanlarda da misafirlerin agirlanmasi, seramoni v.b. tüm süreç maddi olarak külfetliydi ve zaruri hatta mecburi idi.

Ölüye,sevdiklerinden, çevresinden, dost ve akrabalarından cok hediye de gelirdi.
Ancak bu hediyelerin büyük çoğunluğu, cenaze merasimlerinde düzenlenen oyun ve yarışmalarda kazananlara dağıtıldığı da belirtiliyor.

Kabaca ek bilgi olarak geçmek istedim.
 

Kader25

Admin
Katılım
13 Nisan 2016
Mesajlar
4,042
Beğeni
14,358
Puanları
113
Yaş
54
Konum
Merkezköy
@Kader25 abim Malatya Darendede Bir mezar açtırdım küp mezar Kremasyon ölü yakma geleneği uygulanmışti. Tek küçük bir parça kemik çıktı içinden. Zuurtmuş sanırım başkada birşey çıkmamış :)
Kaya mezarı mıydı bu mezar?
Konu sahibi Kaya mezarını özellikle vurgulamış.
 

fenadefineci

Kullanıcı
Katılım
15 Ocak 2021
Mesajlar
125
Beğeni
125
Puanları
43
Ne duydum ne de okudum ne de rastladım. Kaya mezarlarında illa ceset olur.


Yakılarak işlem görme bildiğim kadarıyla paganda dahi rastlanılan birşey değil.
Aksine öldükten sonra tekrar bir hayat olduğuna inanıldığından dolayı yiyeceği içeceği şahsi eşyaları ile gömülmekte.

Efendim biz bir odaya girdik, oda da bir küp vardı küpün içerisinde de kül mevcuttu. ölüyü yakıp küllerini bu küpe koymuşlar ifadelerinin, kahvehanelerde
konuşulan bir tarz olduğunu düşünebiliriz. Bu topraklarda yakılıp da külünün saklandığı bir medeniyet geçmiş mi ben hiç duymadım. Duyan bilen varsa yazarsa bizlerde öğrenmiş oluruz.



Normal kaya mezarlarında emare ve üst düzey mezarlarda işçilikler olur.
Hocam kapatma mahzen olur mu? Kilise etrafında yandan girişi olmayan eşilip mahzen yapılan sonra kapatılan bir yer ve burası yolun tam ortasına denk geliyor. Yani üstten açılıp malzemesi konup kapatalan mahzen olur mu
 

Kader25

Admin
Katılım
13 Nisan 2016
Mesajlar
4,042
Beğeni
14,358
Puanları
113
Yaş
54
Konum
Merkezköy
Hocam kapatma mahzen olur mu? Kilise etrafında yandan girişi olmayan eşilip mahzen yapılan sonra kapatılan bir yer ve burası yolun tam ortasına denk geliyor. Yani üstten açılıp malzemesi konup kapatalan mahzen olur mu
Kiliseler için olacağını düşünmüyorum.
Duymadık, denk gelmedik. Mantığı uygun düşmez.

He, bir tünelle bağlantı yapıldıysa belki olabilir.
Bununda çok geçerli bir sebebi olmalı.
Benim aklıma gelen bir sebepde bulamıyorum.

Şu ana kadar yıkılmış dökülmüş viran olmuş kiliselerden bir şey bulanı duymadım.
İrili ufaklı bende 40-50 kilise gezmişimdir. Çivi bile yoktu.
Senin malın var, evini terk edeceksin, giderken o malı evde bırakır mısın?
Deprem olursa, yangın olursa vb. seylerden dolayı kalan olduysa, onlar da zaman içinde çoook önceleri toplanmış.
Kilise ile uğraşanlar hep zaman kaybetmişledir. Dağdaki şapeller hariç. Oralardan istifade edenler oldu. Amma az kişi.
 
Üst