Farklı Bakış Açıları Zenginliğimiz Olabilir mi? | Sayfa 10 | Define işaretleri ve anlamları

Farklı Bakış Açıları Zenginliğimiz Olabilir mi?

_Trakyalı_

Vip Üye
Katılım
29 Mayıs 2024
Mesajlar
313
Beğeni
1,131
Puanları
93
Boşuluğun içinde diyamanyetik metal varsa tespit edilememesi lazım , eğer yoksa ve duvarları ferromanyetik metal içeren maddelerden yapıldıysa tespit edilebilmesi lazım fakat duvarları yoksa direk toprak oyulup yapıldıysa ve boşsa nasıl tepki tepki verir orasını bilemedim hocam
İçinde diyamanyetik metal olmayan boşluklar benim için zaten konu dışı.

Farzedelim ki 5 m derindeki oda, çingene tuğlası dediğimiz malzemeden yapıldı. Ferromanyetik tepkinin ağ babasını veren bir tuğla çeşidi. Kıpkırmızı demir oksitli olsun.
İnsanın aklına şöyle bir soru geliyor.
Dünyanın oluşturduğu Ferromanyetik etkiyi, git öte diyerek belirli bir matematik mesafesinden beriye sokmayan diyamanyetik metal, boşluğun duvarlarıni oluşturan ferromanyetiğe sempati mi duyacak?
Ağamsın paşamsın seni itemem, öteleyemem sen dur durduğun yerde mi diyecek?
Yoksa kralını tanımam, herkes 6 metre yaricapli alanin dışına marş marş mı diyecek?

Düz mantık diyor ki, birader toprağın kendisi bir şekilde zaten ferromanyetik. Yani toprağa düşen her şey, ferromanyetik etki alanının İçinde kalıyor zaten. E zaten toprağın kendisini oluşturan elementlerin icinde demir oksit de var bilmem neyi de var, var oğlu var. Çingene tuğlasinin ne anlamı olabilir ki?

Diğer mantıkta şöyle diyor;
Çingene tuğlası belirli bir hatta çok yoğun birikim şekilde dizildiği için (duvar), elektronik aletler bunu yakalayabilir.

Sonra bir başka mantık şöyle sesleniyor;
İçi dolu kiremit mezarları şapşahane bulan çubukçular var mı? Ve bu çubukçular, biz kiremit tuğla mezarları şıp diye buluyoruz ama diğerleri konusunda biraz patinaj çekiyoruz diyorlar mı?
Bunu dillendiren kaç kişi gördün duydun? diye konuşmaya başlıyor..
Sorgulanması lâzım. Tecrübe edene danışmak lâzım.

Bu arada daire aslında 12x12=144 m2 de değil.
Yani manyetik etkileşim 144 m2 de sabit değil.
Örneği baz aldığımızda, bu boşluğun icinde 50 gr sarıkız olduğunu düşündüğümüzde, bu defa diyamanyetikten etkilenen ve baskilanan alanın çapı , kabaca 112 metreye çıkacak.
Ehh bu da "onikibin beş yüz kırk dört "metre kareye tekabül edeceği için, 12 dönümü aşkın kocaman bir tarla vasfina bürünmüş olacak.

Yine farklı bir soru dipten su yüzüne çıkacak.
Bu alan içinde elektronik aletler nasıl ve nelere tepki verecek :)
Bu neleri tetikleyecek v.s.

Not: (Yönetim)metrekareyi sayısal yazdığımda, tel no sanıp kısıtlama getiriyor. Formatın elden geçirilmesi gerekli diye düşünüyorum. Bilginize.
 

Yemek

Kullanıcı
Katılım
17 Ocak 2022
Mesajlar
13
Beğeni
39
Puanları
13
İçinde diyamanyetik metal olmayan boşluklar benim için zaten konu dışı.

Farzedelim ki 5 m derindeki oda, çingene tuğlası dediğimiz malzemeden yapıldı. Ferromanyetik tepkinin ağ babasını veren bir tuğla çeşidi. Kıpkırmızı demir oksitli olsun.
İnsanın aklına şöyle bir soru geliyor.
Dünyanın oluşturduğu Ferromanyetik etkiyi, git öte diyerek belirli bir matematik mesafesinden beriye sokmayan diyamanyetik metal, boşluğun duvarlarıni oluşturan ferromanyetiğe sempati mi duyacak?
Ağamsın paşamsın seni itemem, öteleyemem sen dur durduğun yerde mi diyecek?
Yoksa kralını tanımam, herkes 6 metre yaricapli alanin dışına marş marş mı diyecek?

Düz mantık diyor ki, birader toprağın kendisi bir şekilde zaten ferromanyetik. Yani toprağa düşen her şey, ferromanyetik etki alanının İçinde kalıyor zaten. E zaten toprağın kendisini oluşturan elementlerin icinde demir oksit de var bilmem neyi de var, var oğlu var. Çingene tuğlasinin ne anlamı olabilir ki?

Diğer mantıkta şöyle diyor;
Çingene tuğlası belirli bir hatta çok yoğun birikim şekilde dizildiği için (duvar), elektronik aletler bunu yakalayabilir.

Sonra bir başka mantık şöyle sesleniyor;
İçi dolu kiremit mezarları şapşahane bulan çubukçular var mı? Ve bu çubukçular, biz kiremit tuğla mezarları şıp diye buluyoruz ama diğerleri konusunda biraz patinaj çekiyoruz diyorlar mı?
Bunu dillendiren kaç kişi gördün duydun? diye konuşmaya başlıyor..
Sorgulanması lâzım. Tecrübe edene danışmak lâzım.

Bu arada daire aslında 12x12=144 m2 de değil.
Yani manyetik etkileşim 144 m2 de sabit değil.
Örneği baz aldığımızda, bu boşluğun icinde 50 gr sarıkız olduğunu düşündüğümüzde, bu defa diyamanyetikten etkilenen ve baskilanan alanın çapı , kabaca 112 metreye çıkacak.
Ehh bu da "onikibin beş yüz kırk dört "metre kareye tekabül edeceği için, 12 dönümü aşkın kocaman bir tarla vasfina bürünmüş olacak.

Yine farklı bir soru dipten su yüzüne çıkacak.
Bu alan içinde elektronik aletler nasıl ve nelere tepki verecek :)
Bu neleri tetikleyecek v.s.

Not: (Yönetim)metrekareyi sayısal yazdığımda, tel no sanıp kısıtlama getiriyor. Formatın elden geçirilmesi gerekli diye düşünüyorum. Bilginize.
Aynı şekilde bu ve benzer sorulara cevap bulabilmek için uzun süre video aradım fakat hiçbir şekilde toprak altına diyamanyetik madde koyup test edilen video bulamadım, sürekli yer altı giderleri gider kapakları boş oda testleri dolu youtubeda, umarım kullanan bi arkadaş bu konuyu okur da test etme imkanı olur merak içindeyim 🤔
 

ARGE

Kullanıcı
Katılım
26 Kasım 2024
Mesajlar
86
Beğeni
363
Puanları
53
Altın gibi pasif bir metali çubuklar niye ve nasıl algılasın.
Elektron verme eğilimi hidrojenden daha küçüktür
 

_Trakyalı_

Vip Üye
Katılım
29 Mayıs 2024
Mesajlar
313
Beğeni
1,131
Puanları
93
Videoları yayına koyduktan yaklaşık 1 hafta sonra kapatıyorum.
Meraklı hobidaşlar izlemek istediklerine dair istekte bulunursa,onlar için bir süreliğine tekrar açıyorum. Yine böyle bir talep geldigi için son iki videoyu actim.

Ancak videolardaki söylemlerimi, o kadar kitabın ortasından ve aykırı aykırı dile getiriyor olsamda, bilimsel dayanaklı sarsıcı veya sarsmaya yönelik tek sorunun gelmemesinden dolayı da, sorgulanmadigi anlaşılıyor.
Münazara yapılmayan konularda normal olarak gelişmiyor,gelişemiyor.

Ama yinede günün birinde biri çıkar da kafa yorup sorgularsa diye birkaç araştırma konu başlığı sorusunu da buraya ilave etmek istiyorum.

* Çubuklar birer anten görevi gördüğüne göre, hedef metâlin hacim sınır dalga capinin dışında olsa dahi sinyali yakalayabilme kapasitesi de mümkün olduğuna göre, tv'ler için kullanılan antenler kıyas alınırsa, fırtınalı havalarda sallanan/dönen ve yayın yakalama/alma özelliğini yitiren/kötüleşen durumlar ile benzeş şartlar bizi arazide ortak paydada bulusturur mu?

* Alüminyum metalinin, radyasyondan korunma/kalkanlamada yardımcı olunduğu açık olduğuna göre, arazide bunun avantaj ve dezavantajları neler olabilir?

* Altinin sağ cubugu kapatması, gümüşün sol çubuğu kapatması, iki değerli metalin bireysel ve tezat hareket etmesi, EMD ve element karakteristiği olarak nelerin göstergesi olabilir?

* Yukarıdaki işaretlerin devamı olarak, bu işaretlerin alındığı yerde, her iki metâlin de ayaklarımızın altinda olma ihtimali "sıfır" olduğundan (hacimli ve min. 30 cm derinlikteki hedefte), bu imkansızlık ihtimalini oluşturan sartlarin ana başlıkları neler olabilir?

* Kullanicinin hedefe olan uzaklığının, hedefi algılamaya olan etkileri nelerdir?

* Bir hedefin noktasal tespitinde, sinyalin ilk yakalanma anındaki bulunulan yer, hedefin, "derinlik-hacim-manyetik etki" halelerinin hangisinin icinde bulunduğunuza göre kaç farklı kimliğe ve kaç farklı tepkiye neden olur?

* Bazı hedefte hedefe olan mesafe 50 metre ve harika, bazı hedefte hedefe olan mesafe 10 metre ve çok kötü şeklinde bir cümle kurulursa, bu cümlenin dayanak noktaları neler olabilir?

* Birbirine tezat olusturan iki değerli metalin ayni boşluklu alan içinde olması, tepkileri nasıl ne neden değiştirir?

* Çubuk metal cinslerinin algilamada ve tespitte gercek bir rolü var mı? Algılama ve tespit bir bütün olarak mı değerlendirilmeli yoksa algılama ve noktasal tespit ayrıştırılarak mı sorgulanmalı?

Bu başlıklar başlangıç için yeterli olsa gerek.
Rast gelsin..
 

mehmet narcı

Kullanıcı
Katılım
28 Ağustos 2015
Mesajlar
100
Beğeni
193
Puanları
43
Konum
Muğla / Fethiye
"Bakış açınızı değiştirdiğinizde baktığınız şeylerde değişir " Max Planck

Merhaba,

L Çubuk kullanımı ile ilgili biraz yoldan çıkan "hipotez ve teori"ler ileri sürmek istiyorum.

Düşüncelerim elbette beni bağlar. Yazacaklarım karşıt görüş olarak değil de, farklı bakış açısı olarak değerlendirilmelidir.
Okuyan kişi, işine yarayan bilgi kırıntısı var ise alır veya kale almaz.

Samimiyetimle yazıyı kaleme aldigimi belirtir, hicbir şekilde art niyetli olmadığımı üstüne basarak belirtmek isterim.
Yazılarım sadece aykırı kişiliğim ile uyumludur o kadar.

L çubuklar bilindiği üzere temelde anten görevi görürler. Toprağın kendisi,içerdikleri ve insan eli ile sekillendirilmis değerli madenlerin toprakta/taşta gizlenmesi ve hepsinin bütünlüğü olusturmasiyla dev bir yayın yapan platform oluşmuş olur.

Toprak dediğimiz şey, kayaçlarin fiziksel ve kimyasal etkenler ile ayrişmasindan başka bir şey değildir. Yani kaya = toprak.
Değerli bir metâlin kaya içinde veya toprakta olması farklı şeyler değildir. Direnç olarak farklılık gösteriyor olsada, elektromanyetik dalgalar (Emd) için sorun teşkil etmezler.

Toprağın kendisi ve barindirdiklarini, yayın yapan bir platforma benzetmiştim.
L çubukları elimize alıp kurduğumuzda, antenleri belli bir açıyla yere paralel tutmuş olduğumuzdan yayını almaya hazır hale getirmiş oluyoruz. Yürüyerek veya sabit durarak her iki durumda da çubuklar sinyal alabilirler ve sinyal aldıkları istikamete uçlarını çevirirler. (Genelde)
Bu noktadan sonra kullanıcı,hedefin merkezini noktalamak adına tercihlerini gözden geçirir.

Ancak hedefi noktalamaktan önce tabiki sinyali alabilmek önemli olandır. Ve her arazi koşulunda sinyali alabilmek o kadar kolay değildir. Arazi koşullarını kategorize edebiliriz ve bunları kolaydan zora şeklinde sıralayabiliriz.

Değerli metallerin bulunmadığı alanlar en rahat koşulları sunar. Çubuklar çok rahat ve stabil hareket ederler. Sinyal almak kolaydır. Bu şartlarda en güçlü yayını yapan önceliği kazanır ve çubukları çağırır.

Bir sonrakisi test sahasıdır denilebilir.
Alana ilk adım atıldığında, hakimiyet öncesinden kullanicidadir. Nerede ne var bilir. Kullanıcı rahat, çubuklar tutuktur.
Psikolojik yönlendirmenin nötrlenmesi çok güçtür. Çubuğa, anlık destekler her zaman vuku bulur. Bir vermeyen bir verir. Bir olmayan üç olur.
Bünyede öncesinden öğrenilmiş her ne var ise o doğrultuda işler yürür. Gerçek tepkimelerin neredeyse % 20 yi geçmeyen bölümüne aşina olunur.
Yanlışlar, doğrulatılır ve ezbere alınır.

"Gelişim için ne kadar fazla çaba gösterilirse, doğru bilinenler hızlıca yanlışa döner, ortaya yeni çıkan doğrular da ileride çürüyecek yanlışa döner."

Ancak her halükarda pozitif ilerleme sağlanır.
Kullanıcı, periyodik bir döngü olarak sürekli kendi tezlerini çürütüp yeni tezler ortaya çıkarır.
Kullanıcı durursa, gelişim durur. Devam ederse de sürekli binayı yıkmak ve içinden işine yarayacak temiz bir tuğlayı almak zorunda kalır.
Hiçbir zaman doğru bir sıralamayı elde edemez. Elde ettikleri yap-bozdan parçalardır.
Elde ettiği yap boz parçaları, belirli bir sayıya ulaşmadan bütünü göremez.
Bütünü görmeye başlayıp taşlar yerine oturmaya başladığında bakış açısı tamamen değişir.

Bir sonraki zorluk birden fazla hedefin olduğu boşluklu/boşluksuz alanlardır.
Kullanıcının hedeflere olan mesafesi,hedeflere olan coğrafi yönü, hedeflerin hacimsel etki alanlari gibi birçok faktör burada etkilidir.
Bu faktörlerdeki etkileşime göre, sinyali yakalayabilme güçlük derecesi değişkenlik gösterecektir.

Ancak sinyali alınamayacak/yakalanamayacak hiçbir hedef ya da arazi yoktur. Zorlanılabilir, ama çıkış kapısı muhakkak vardır.

Çubuklar cinslerine (yapildiklari metale) göre farklı tepki gösterebilirler. Ancak kullanicilar arasındaki farklı tepkimeler tamamen alışkanlıklardan ileri gelir. Alışkanlığı yoksa, an itibariyle ayak bastığı yer,manyetik gelişmeler "minör" farklılıklar getirebilir. Hedefin farklı yönlerindeki noktalamalar zaten farklı tepkimeleri getirir. Bakırın, pirincin,alüminyumun,çeliğin v.b. tepkimeleri standarttır. Örneğin aynı çelik çubuk X kullanıcı da içe kapanıp, Y kullanıcı da dışa açılamaz. Veya X kullanıcı avucuna x metali aldığında, eline aldığı metalin sinyalini kesiyorsa, Y kullanıcı aynı şeyi yaptığında benim vücudum sinyali kesmiyor,bilakis o metali arıyor diyemez. X ve Y kullanicinin birisi kesinlikle doğru olmayan bir davranışı gerceklestiriyordur.

Örnek vermek gerekirse, test sahasında deneme yapan biri, parmağındaki gümüş yüzüğü çıkarır ve toprağın altına 4 parmak derinliğe gömer. Cebinden başka bir gümüş parçası çıkarır. Sağ avucuna alır ve cubuk kurar. Çubuklar gömülen gümüşe döner, kullanıcı yürür, üzerine gelir ve cubuk isaretini verir. Cubuklardan biri dik , bir diğeri göğüse kapanır. Kullanıcı der ki, bak noktaladım.

Bir diğer kullanıcı aynı şeyi yapar ama hiç sinyal almayi başaramaz.

Bu rol playing, çubuğa gönül vermiş, ancak ne olduğunu tam olarak anlamlandiramayan herkes için ibret verici ve ders niteliğinde okutulması gereken bir durumdur.

Sürecin büyük bölümü göz önünde cereyan etmektedir. Ancak konu tamamen "bakış açısı" ile ilgilidir. Sorulması gereken soruyu soralım. X veya Y kullanıcılarının hangisi doğruyu yakaladı? Ya da X ve Y kullanıcısını farklı kişiler olduklarından ötürü ikiside mi doğru? Çubuk işi, kişiler arasında farklı davranış biçimleri mi ortaya çıkarıyor?

Elimizdekilere bakalım.
Bir çift çubuk, toprakta bir gümüş metali, 2 adet kullanıcı.
Aynı çubukları kurdular,aynı yerde durdular,aynı metali avucunun içine aldılar.
Peki farklılık nereden ileri geliyor? Bünye mi?

Çubuğun çalışmasını sağlayan enerjiyi kullanıcıdan aldigini biliyoruz. Eğer bünyedeki enerji ya da bünyenin barındırdığı mineraller etki ediyor olsaydı neyi konuşmak zorundaydık biliyor musunuz, elektrik enerjisinin dişiliğini, erkekliğini, öfkesini, duygusallığını, azametini, merhametini falan konuşmamız gerekirdi. Ya da Almanya'daki elektrik enerjisinin cok kalitesiz olduğunu, ama İspanya'daki elektrik enerjisinin cok kaliteli olduğunu, Almanya'daki 10 kw nin 3 günde bittiği, İspanya'dakinin 5 günde bitmediği durumları konuşmalıyız. Elbette teşbih yapıyorum.

Quantum fiziği olgusu içerisinde konuştuğumuz bir olayın farklılığını kullanıcı farklılıklarını baglarsam, kendi adıma en büyük hatalardan birini yapmış olurum. Bu zamana kadar kendi kendimi çürüttüğüm o kadar çok şey oldu ki, eninde sonunda doğru tek bir kapıya çıktı.

Ornegimize geri dönersek, X kullanıcınin noktalama işareti zaten baştan gerçeği yansıtmamaktadır. Cubuklarin birinin dik, diğerinin paralel olması zaten hicbir metâlin noktalandigi anlamına gelmemektedir. Noktalanan şey, dünyanın manyetik gücünün diyamanyetik metale nüfuz etmeye çalışmasından kaynaklı, diyamanyetik metalin karakteri gereği kendisine etki eden manyetik kuvvete dik şekilde karşılık vererek itmesinden ve bu itmenin bittiği noktanın asıl noktaymis gibi göstermesinden başka bir şey değildir.

Çubuk, kendisine değdirilen şeyi kendi parçası gibi algılar ve çubuklar kurulduğunda degdirilen şeyi asla aramaz. Quantum bunu söyler. Kullanicinin X,Y,Z olması hiçbir şey ifade etmez.
X kullanıcı hem psikolojik yonlendirme yapmış hem de hedefi noktalayamamistir.
Y kullanıcısının tespiti doğrudur.

Kullanıcıların en büyük sorunlarından biri dünyanın manyetik gücüne karşı,toprağa konan metallerin manyetik siniflandirmasina göre verdigi tepkinin dışa vurumu neticesinde vuku bulan yanlış noktalamadır.

Çubukla noktaladik ama mineral çıktı denen şeyin %90'ninin fazlasından sorumlu olan konu da tam olarak budur.

Maalesef psikolojik yönlendirmeyi aşmak çok zor bir süreçtir. Doğru tepkime bulunamadığı sürece başka yerlere evrilmeye devam eder.

Bir rol playing daha yazalım.
5 metre derinlikte bir oda. Ebatları da 3x3 metre. İçinde de değerli metaller var. 20 gr sarı, 30 gr gümüş v.s.

Oda ebat ve derinlik bilgileri X ve Y kullanicisina verildi. Ama odanin tam yeri söylenmedi.

X kullanıcı çubukları kurdu ve odayı buldu. Odanın içinde çubuklar çarpı yaptı kapandı. Uzaktan yürüdü odaya girdi çubuklar kapandı. Çıkarken açıldı. Ebat aldi 3x3. Derinlik aldı 5 m. Her şey tutuyor dedi oda burada.
Y kullanıciya çubukları verdi. Y kullanicisi başka bir yerde aynı ölçülerde bir oda buldu. Ama onun çubukları odaya girdiğinde dışa açıldı. Boşlukta çubuklar hiç kapanmadı. Kapanamadı.

Senariste döndüler sordular. Hangimizin tespiti doğru? X mi Y mi? Girift bir durum.
Biz ne diyeceğiz?
X'in bünyesi boşlukta cubuklari kapatacak şekildedir. Y nin bünyesinde ise boşlukta disa açılacak şekilde dizayn edilmiştir mi diyeceğiz?

Eğer böyle dersek bize şunu sormazlar mı?
Birader, cubuklarin aldigi şey sinyal. Bu hareketleri aldıkları sinyallerin neticesinde yapıyorlar. Aynı sinyal, neden birine elma diğerine armut veriyor? Bu sinyal elma ağacı mi yoksa armut ağacı mı? Sinyal dediğimiz şey de güçlü nükleer kuvvet ile cekirdegi birarada tutan bir sey yani. Bu vatandaş şaka yapmaz. Kullanıcılardan biri nükleer kuvvete kafa mı tutuyor diye sormazlar mı?

Ben kendime buna benzer o kadar çok soru sordum ki tahmin bile edemezsiniz.
Elimizde ne var?
Bir çift cubuk, bir oda ve içinde değerli metaller. 2 adette kullanıcı.

Şu oda işini biraz irdeleyelim. Boşluk diyoruz bu oda v.b. işlere. Okunması ne kadar güzel değil mi "Boşluk ". Boşmuş yani. Beyin başta şöyle algılıyor. Boş bir yer. Topragin içinde ama ici toprak dolu olmayan yer. Boş işte.
Ama sanki bir terslik var.

Toprağın içinde...
Toprak dolu olmayan...
Ama toprağın içinde...
Bir de içinde değerli metal var..

Çocuk, Şeker kasesinin kapağını açtı ve yüzünde şaşkın bir ifadeyle dedi ki " Bu Boş ".
Babaannesi o gece içine 1 adet çikolata koydu. Ertesinde gun cocuk tekrar kasenin kapağını açtı ve dedi ki " Aaa doluymuş "

Boşluk gerçekten okunduğu gibi mi emin miyiz? Gerçekten Boş mu?
Tecrübem bana diyor ki, boşluk denen şey boş falan değil.

"Boşluk içinde boşluk yoktur"

Topragin olmadigi bir yerde gözümüz boş olarak algilasada, toprak içinde, içinde değerli metal olan bir boşluğu, boş olarak değerlendirmek fiziğe aykırı durumdur. Hem x ışınları ile uğraşacaksın, hem onlardan medet umup sinyal alacaksın, hem de nasılsa boş ya diye hafife alacaksın?
Maalesef öyle bir dünya yok. Boş denen yer tamamen enerji ile dolu. Tabiri caizse gırtlağına kadar.
Ve size aykırı bir teori.
İçinde değerli olan bir boşluğun üzerine yürüyüpte çubukları kapatamazsınız. Kapanamazlar.
Boş olmayan ama gözle bakıldığında boş olan bir şeyin üzerinde o çubuklar kapanamaz.

Hic mi kapanmaz? Kapanir ama nasıl kapanır? Bosluk içindeki değerli metalin sinyalini yakalar, üzerine gider hedefi noktalarsaniz o zaman kapanır. O da boslugu değil metali noktaladiginiz için kapanır. Ve bu noktalamayi öyle boşluğun kenarında köşesinde falan yapamazsınız. Sizi merkeze otutturur.

Senariste dönelim. X ve Y döndü sordu? Hangimiz doğru tespiti yaptık?
Senaristin diyeceği 2 ihtimal var. Ya Y kullanicisina dönüp sensin diyecek ya da her ikinizinde tespiti yanlış diyecek. Bu durum da cok farkli bir mecra.

Kabaca olaya şöyle bir baktığımızda da şöyle bir soru geliyor akla..

"Sinyal çeşitleri"...

Sinyal dediğimiz şeyi ne kadar tanıyoruz?

Nedir bu sinyal?
Ne üretiyor bunu?
Bunun fabrikası 7/24 çalışıyor mu?
Hiç durmaz mı bu meret?
Nasıl yol alıyor?
Hızlı mı yavaş mı?
Yönü var mı?
Ne kadar güçlü?
Enerjisini nereden alıyor?
Ve daha onlarca soru..

Sinyal dediğimiz şey elektromanyetik dalgalardır. İnternete emd'lerin özelliklerini sorarsanız bir çok madde şeklinde size siralama yapar. Her özelliği ile ilgili uzun sayfalar yazı yazılabilir veya her özelliği ile saatlerce münazara yapılabilir.

Kestirmeden gidersek, çok hızlıdırlar. Bir kere göz açıp kapayıncaya kadar dünyanın etrafını 7 kere dolasabilecek kadar hızlı. Yani, 200 metre ilerideki hedefin sinyali mi alınır,olmaz öyle şey çok uzak falan derseniz bu hız aklınıza gelsin. Koşullar uygunsa sizi çok şaşırtır.

Frekansları yüksektir.
Sahi nedir bu frekans işi?
Frekansli dolar bulucu cubuk bile icat etmişler.
Frekans ayarlı çubuk diyorlar meselâ.
Bak diyor bu cubuk şu metalin frekansına ayarlıdir diyor. Ya da metallerin frekans tablosunu verebilenler var. Meselâ diyorlar ki 5000 khz şu metal, 8000 khz bu metâl, 4500 khz boşluk gibi gibi..
Bildiğin frekans araligi veriyor. Yani bu frekansı tuttur, aradığını bulursun oluyor.
Ya da çubuk boy,çap v.b. değişiklikler ile uygun frekansi yakalamaya çalışan ustalarımız var. Onlar ar-ge yapıyor onları anlıyorum ve tenzih ediyorum. Ama bu işi açığa kavusturalım.

Frekans nedir onun bir tanımını yapalım.
Frekans denen şey aslında titreşim sayısıdır.
Titreşim sayısı...
Titreşim sayısı da 1 saniyede yapmış olduğu salınım.
1 saniyede...

Şimdi bu emd'lerin ortalama 1 saniyedeki toplam titreşim sayısı, o metalin frekansını verir. Bizim aradığımız metallerin de ortalama frekansı 10 üssü 18 civarı diyelim. Yani 19 basamaklı bir sayı. Yazalım mı?

1.000.000.000.000.000.000

1 saniyede, yukaridaki sayı kadar titreşiyor.
1 hz = 1 saniyedeki 1 titreşimdir.

Şimdi bu yukarıdaki sayı kadar 1 saniyede titrestigine göre, frekanslı çubuk satan ayarsız şarlatanlar hangi teknoloji ile bunu icat ediyor?

Nasreddin hocaya sormuşlar dünyanın merkezi neresi? Oldugu yerde elindeki bastonla yuvarlak çizmiş ve burası demiş. Nerden belli demişler?
Inanmazsan ölç demiş.

Gökte kac yıldız var demişler? Esegimin sırtındaki kılların sayısı kadar demiş. Nerden belli demişler, inanmazsan say demiş v.s.

Degerli metallerin frekansını, elektronik bir alete girerek, veya deneme yoluyla cozumledigini sanarak, ölçüp bicemezsiniz.

Frekans ölçümü ile bu işi çözdüm diyen kişi, parmağını şiklattiginda marsa, güneşe astral seyahat de yapabilir günde 3-5 kez.

Konumuza geri donelim. Dedigimiz gibi frekansları yüksektir. Yüksek frekans demek, Yüksek enerji demektir. Emd lerin frekansları yükseldikçe enerjileri de artar.

Frekans yükselirse dalga boyu küçülür.
Küçük dalga boyu, Yüksek frekans ve Yüksek enerjiye sahip olduklarından tabiri caizse deler geçerler. Yansıma, kirinim, girisim v.b. çok fazla meziyetleri oldugu gibi, arazi de her şeyiyle bunları perdede oynarlar.

Güçlerini nereden alıyorlar?
Titreşimlerinden..

Hiç durmazlar mı (uyumazlar mı)?
Kalbi duran insan yaşamaya devam ettiği gün onlarda durabilir.

Daha fazla uzatmadan isteyen detaylarıyla bunları internetten arastirabilir.

Bu mereti doğru yerinden ve doğru mesafesinden yakalayacak bir sisteminiz var ise başarılı olursunuz. Bir laf vardır, "küçücük boyu var türlü türlü huyu var". Tam olarak cuk diye oturur. Arazide çok fazla ayak hareketi yaptığından (karakteristik) ehlillestirmek kolay değildir.
Tanımadan, yüz göz olmadan, davranışlarını bilmeden bir çok çaba beyhude kalacaktır.

Yukaridakiler doğru bir sinyalin özellikleri.
Bir de bu sinyalin ayak oyunları dediğimiz kısımda dünyanın manyetik gücü neticesindeki durumları vuku buldugundan onlara da yalancı sinyaller diyoruz. İsmi yalancı ama varlığı gerçek!
Etki alanındaki alanda kullanabileceği farkli enerji yogunluklari olabilir ki bunlar da yalancı sinyaller kategorisine girer.
Hacim dalgası bitimi,başlangıcı, derinlik metraj mesafesi v.b. birçok faktör de yalancı sinyaller kategorisinin baş köşelerinde yer alır.

Çubuk yaptim oldu,frekans ayarladım is bitti gibi bir durum söz konusu dahi olamaz.
En iyi sistemin arkasında, süreci en iyi bilen kullanıcı olmazsa olmazlardandır.

Arazi gösteriyor ki, çubukta yalnız başına süreci aşabilecek kapasiteye sahip degil.
Destekleyen bir sisteme ihtiyaç duyuyor.
Entegre şekilde çalışabilecek, gerek görüldüğünde güncelleme/update yapabilmeye izin vermesi gerekiyor. Çünkü sürecin ucu bucağı yok. O kadar geniş bir okyanus ki tamam yol bitti deme şansımız yok. Her geçen zaman yeni bir şey öğretiyor.
Bazen eskiyi silip atıp yenisini koyuyor, bazen revize ediliyor, bazen de ilave ediliyor.

Ama bunlar ayakları yere basan ve fizik kuralları çerçevesinde yapılması gerekiyor. Ezbere,yaptım olduya,öyle uygun gördüm ile olabilecek işler değil.

Önce problemin tespiti, sonra çözüm metotları, en uygununun bulunması, denenmesi,test edilmesi ve problemin aşılması.
Sonra sıradaki diğer problem. Ayni süreç..

Sürçü lisan affola,
Rast gelsin..
Tesekur ederim Ustam ne guzel anlatmissiniz bir hayal peşinde koştuğumu
 

mehmet narcı

Kullanıcı
Katılım
28 Ağustos 2015
Mesajlar
100
Beğeni
193
Puanları
43
Konum
Muğla / Fethiye
Teşekkür ederim.

X ve Y kullanıcı. Aynı çubuk ayni materyal ama işaret ters.
Her iki kullanıciya da çubuk aslında aynı şeyi söylüyor. İlk söylediği şey, ben hedefin merkezini noktalayamadım. 2. Söylediği şey, yakaladigim sinyal sinyalin aslı değil, nüfuz ettiği başka bir sinyal.

Neden işaretler ters?
Çünkü farkli yön ve farklı yerinden sinyali yakaladılar.
Göz ile bakarsan işaret ters ancak aslinda her iki isarette aynı.
Ve daha ilginç bir şey telaffuz edeyim. Bu biri dik biri paralel olan durumların bir çoğunda aslinda çubuk yön veriyor. Bir süre beklediğinde bazıları bozar bazıları bozmaz. Bazilari da ters işarete geçer. Bunlarin hepsi de öyle beklerken olur.

Çubuğa başladığımda tüm işaretler sizinde dediginiz gibiydi. Sağ kapattı sarı, sol kapattı gümüş v.s.

Sonra hepsi buhar oldu uçtu gitti.
Bunlarin hiçbiri hedef merkez noktalama işaretleri değildir. Bir hedef noktalandiginda, cift kanat uçan ikili L cubuklardan birinin düz sabit kalması mümkün değil.

Asıl aradığımızı bulmamız için ne yapabiliriz?

Önce problemleri teşhis sonra tedavi.
Bütünü görmeden çözüme gidemezsiniz.
Bütünü görmek için de çok çalışıp çok pratik yapmak ve çok sorgulamak gerekir.
Sorgulamak için de spesifik sorular gereklidir.

Rast gelsin..

Teşekkür ederim.

X ve Y kullanıcı. Aynı çubuk ayni materyal ama işaret ters.
Her iki kullanıciya da çubuk aslında aynı şeyi söylüyor. İlk söylediği şey, ben hedefin merkezini noktalayamadım. 2. Söylediği şey, yakaladigim sinyal sinyalin aslı değil, nüfuz ettiği başka bir sinyal.

Neden işaretler ters?
Çünkü farkli yön ve farklı yerinden sinyali yakaladılar.
Göz ile bakarsan işaret ters ancak aslinda her iki isarette aynı.
Ve daha ilginç bir şey telaffuz edeyim. Bu biri dik biri paralel olan durumların bir çoğunda aslinda çubuk yön veriyor. Bir süre beklediğinde bazıları bozar bazıları bozmaz. Bazilari da ters işarete geçer. Bunlarin hepsi de öyle beklerken olur.

Çubuğa başladığımda tüm işaretler sizinde dediginiz gibiydi. Sağ kapattı sarı, sol kapattı gümüş v.s.

Sonra hepsi buhar oldu uçtu gitti.
Bunlarin hiçbiri hedef merkez noktalama işaretleri değildir. Bir hedef noktalandiginda, cift kanat uçan ikili L cubuklardan birinin düz sabit kalması mümkün değil.

Asıl aradığımızı bulmamız için ne yapabiliriz?

Önce problemleri teşhis sonra tedavi.
Bütünü görmeden çözüme gidemezsiniz.
Bütünü görmek için de çok çalışıp çok pratik yapmak ve çok sorgulamak gerekir.
Sorgulamak için de spesifik sorular gereklidir.

Rast gelsin..
Ustam benim anladıgim kadariyla bakir bronz parcalarda metalin yapilisina gore farkli tepkiler veriyor mesela bzen carpiya yakin bazen sag cubuk kapatiyor bazende sag cubuk titriyor acip acip kapatiyor ama ilk hareketi sag cubuk baslatiyor demeki tespit yönlerinde etkisi varmis sqyend3 bir bilgi daha edindik tesekkurler
 

El-Ensari

Kullanıcı
Katılım
27 Mart 2021
Mesajlar
949
Beğeni
2,662
Puanları
93
@Trakyalı Ustam, elinize, Yüreğinize sağlık.
Defalarca hayranlıkla okudum, açtığınız dön iki videoyu da izledim,
Bilgi, azim ve gayretin gerçekten takdire şayan.
Doğrusunu isterseniz (okul yılları da dahil) Fizik ve dalına oldum olası yabanciydim, Ama Çubuk sevdası ister istemez bu alana da ilgimi çekti .
Yıllar içinde (Ustaların tavsiyesi ile) kendim yaptığım çubuk çeşitlerinden tutun da, beraberinde ki argümanlar dan, kalem pillerden, neodyum mıknatıslar dan, sargılı bakırdan, bakır sülfata kadar nice sistemleri bıkmadan,usanmadan denedim (emeği geçen bütün Ustalarımız dan Allah razı olsun )
Ama gel gör ki sağlıklı bir neticeye ulaşamadım, hatta yol aldıkça, yollar daha da çoğaldı ve uzadı.
Yazılarınızı okuyup sizinle tanıştıktan sonra,
Bir kez daha anladım ki bu yol bilimsel verilere ve neticelere dayanmadan hep yanlış gidilecek.
Değerli Ustam ! Engin bilginizden anladığım şudur ki ;
*** diamanyetik metallerin, dünyanın manyetik gücüne karşı verdiği (boğuşma )dikey tepkimenin yaptığı perdelemeler, yansımalar
( yardımcı bir sistem ile) nötr hale gelebiliyor,
Perdelemeler nötr hale geldikten sonra da ortalık sakinleşiyor ve Çubuklar diamanyetik metal ile baş başa kalıyor.
Tabi aynı olay, içinde değerli metal olmayan ama gırtlağına kadar enerji dolu "BOŞLUK " için de geçerli.
Sayenizde Atom, elektro manyetik dalgalar. Dalga boyu, fekans. orbital... Bu konularda nice yazılar okudum, videolar izledim,
Ama...
***Diamanyetik gücün Dünyanın manyetik gücüne karşı ortaya çıkan perdeleri Çeken güç nedir,nelerden geçer, bu işin mantığı nedir ???bir türlü anlayamıyorum, kavrayamiyorum.

Ustam! Varsayalım ki diamanyetik metal bir Kedi, Dünyanın manyetik kuvveti ise bir Aslan.
Şimdi bu dengesiz iki gücün boğuşmasini bir müddet durdurmak, perdeleri çekmek için ,
Aslana müdahale etmek mümkün olmadığına göre, (yardımcı bir kuvvet ile) kediye mi müdahale edeceğiz?
Kediye yapılacak nasıl bir müdahale, Aslanı ---*kediye saldırmaktan vaz geçirecek ?
**Kediye güç vermek mi ?, yoksa kediyi daha da zavallı hale getirip acindirmak mı???

Ustam!
Diyelim ki kediye güç ve destek vermenin bir yolunu bulduk
Bu durumda Aslan daha çok saldırgan olup kızmaz mı, bu durumda boğuşma büyüyüp daha çok perdeler oluşmaz mı ?

Değerli Ustam!
Ayrıca video da da gösterdiğiniz gibi, çubuklar boşluğun sınırına vardığında, önce sağdan çekip, sonra iterek ve soldan çevirerek hedefe varmanın mantıklı bir sebebi varmıdır, varsa, bu içinde metal olan ve olmayan gerçek bir boşluk, ve boşluksuz her metal için geçerli midir?
Ayrıca diğer Ustaların sorduklarindan farklı olarak, siz sistemi kurduktan sonra çubuklar hiç bir şekilde ne kurduğunuz sisteme, ne kamera ve aperatina doğru hiç sinyal almadı,
Bunun sebebi boşluğun enerjisinin halelerinde olmanız mı, yoksa boşluğun içindeki metalin baskınlığından dolayı mı???

Sorulacak, irdelenecek daha çok şey var ama sizi usandirmamak için şimdilik bu kadar.

Biraz uzattım, anlatım tarzım ( betimlemem) uygun olmadıysa, yada sürçü lisan olduysa Af ola.
Tekrar teşekkür ederim.
Allah'a emanet olunuz.
 

El-Ensari

Kullanıcı
Katılım
27 Mart 2021
Mesajlar
949
Beğeni
2,662
Puanları
93
Ayrıca Değerli Ustam!
Hacmini ve derinliğini bilmediğimiz boşluk içinde veya toprak altında ki bir diamanyetik metalin yaydığı enerji frekans ve dalga boyları,
Elimizde tuttuğumuz diamanyetik çubukların enerji ve dalga boyları ile ( daha hedefe varmadan) bir noktada kesişmesi gerekmez mi?
Şöyle ki diyelimki biz A noktasindayiz, yerdeki metal veya boşluk C noktasında, ve elimizdeki çubuklar ile yerdeki metal veya boşluğun dalga boyları B noktasında kesişiyor,yada çarpışıyor .
Soru 1: B noktasında ki bu sinyal kesişmesi , veya çarpışmasından dolayı B noktasından A ve C noktasına, yada başka yönlere doğru bir yansıma, perdeleme olması gerekmez mi?
Soru 2 : Diyelim ki yansıma gerekmiyor, biz Çubuklar ile A noktasından C noktasina doğru giderken, sinyallerin ilk çakıştığı B noktasında elimizdeki çubukların bize bir şey demesi gerekmez mi?
Soru 3: metallerin baskınlığından dolayı , farzedelim ki elimizdeki çubuklar ile C noktasında ki metal aynı cins ve aynı gramaj da, yada cinsleri aynı, gramajları farklı,
Bu durumda biz Çubuklar ile C noktasındaki metale yaklaştıkça , elimizdeki ve toprak altında ki metalin enerjileri, dalga boyları, haleleri nasıl bir vaziyet alıyor ve bu durum elimizdeki anten görevi gören çubukları ne şekilde ve ne derecede etkileyecektir?
Soru 4: A noktasından C noktasında ki sinyali yakaladıktan sonra , her iki noktadaki metallerin birlikte Dünyanın manyetik etkisi ile bağlantısı ve etkisi ne olur?
...
Şimdilik Hayırlı geceler.
 

_Trakyalı_

Vip Üye
Katılım
29 Mayıs 2024
Mesajlar
313
Beğeni
1,131
Puanları
93
@Trakyalı Ustam, elinize, Yüreğinize sağlık.
Defalarca hayranlıkla okudum, açtığınız dön iki videoyu da izledim,
Bilgi, azim ve gayretin gerçekten takdire şayan.
Doğrusunu isterseniz (okul yılları da dahil) Fizik ve dalına oldum olası yabanciydim, Ama Çubuk sevdası ister istemez bu alana da ilgimi çekti .
Yıllar içinde (Ustaların tavsiyesi ile) kendim yaptığım çubuk çeşitlerinden tutun da, beraberinde ki argümanlar dan, kalem pillerden, neodyum mıknatıslar dan, sargılı bakırdan, bakır sülfata kadar nice sistemleri bıkmadan,usanmadan denedim (emeği geçen bütün Ustalarımız dan Allah razı olsun )
Ama gel gör ki sağlıklı bir neticeye ulaşamadım, hatta yol aldıkça, yollar daha da çoğaldı ve uzadı.
Yazılarınızı okuyup sizinle tanıştıktan sonra,
Bir kez daha anladım ki bu yol bilimsel verilere ve neticelere dayanmadan hep yanlış gidilecek.
Değerli Ustam ! Engin bilginizden anladığım şudur ki ;
*** diamanyetik metallerin, dünyanın manyetik gücüne karşı verdiği (boğuşma )dikey tepkimenin yaptığı perdelemeler, yansımalar
( yardımcı bir sistem ile) nötr hale gelebiliyor,
Perdelemeler nötr hale geldikten sonra da ortalık sakinleşiyor ve Çubuklar diamanyetik metal ile baş başa kalıyor.
Tabi aynı olay, içinde değerli metal olmayan ama gırtlağına kadar enerji dolu "BOŞLUK " için de geçerli.
Sayenizde Atom, elektro manyetik dalgalar. Dalga boyu, fekans. orbital... Bu konularda nice yazılar okudum, videolar izledim,
Ama...
***Diamanyetik gücün Dünyanın manyetik gücüne karşı ortaya çıkan perdeleri Çeken güç nedir,nelerden geçer, bu işin mantığı nedir ???bir türlü anlayamıyorum, kavrayamiyorum.

Ustam! Varsayalım ki diamanyetik metal bir Kedi, Dünyanın manyetik kuvveti ise bir Aslan.
Şimdi bu dengesiz iki gücün boğuşmasini bir müddet durdurmak, perdeleri çekmek için ,
Aslana müdahale etmek mümkün olmadığına göre, (yardımcı bir kuvvet ile) kediye mi müdahale edeceğiz?
Kediye yapılacak nasıl bir müdahale, Aslanı ---*kediye saldırmaktan vaz geçirecek ?
**Kediye güç vermek mi ?, yoksa kediyi daha da zavallı hale getirip acindirmak mı???

Ustam!
Diyelim ki kediye güç ve destek vermenin bir yolunu bulduk
Bu durumda Aslan daha çok saldırgan olup kızmaz mı, bu durumda boğuşma büyüyüp daha çok perdeler oluşmaz mı ?

Değerli Ustam!
Ayrıca video da da gösterdiğiniz gibi, çubuklar boşluğun sınırına vardığında, önce sağdan çekip, sonra iterek ve soldan çevirerek hedefe varmanın mantıklı bir sebebi varmıdır, varsa, bu içinde metal olan ve olmayan gerçek bir boşluk, ve boşluksuz her metal için geçerli midir?
Ayrıca diğer Ustaların sorduklarindan farklı olarak, siz sistemi kurduktan sonra çubuklar hiç bir şekilde ne kurduğunuz sisteme, ne kamera ve aperatina doğru hiç sinyal almadı,
Bunun sebebi boşluğun enerjisinin halelerinde olmanız mı, yoksa boşluğun içindeki metalin baskınlığından dolayı mı???

Sorulacak, irdelenecek daha çok şey var ama sizi usandirmamak için şimdilik bu kadar.

Biraz uzattım, anlatım tarzım ( betimlemem) uygun olmadıysa, yada sürçü lisan olduysa Af ola.
Tekrar teşekkür ederim.
Allah'a emanet olunuz.

Eyvallah. Teşekkür ederim.
Zor ve mantıklı soruları severim.

Fark ettiğin gibi, sistemi kurduktan sonra ortalık sakinleşiyor. Fırtınalı bir deniz süt limana dönüyor. Hani derler ya çarşaf gibi diye o hesap.
Rüzgarı oluşturan şey alçak ve yüksek basınç olduğuna göre, rüzgarı dindirmek için nasıl bir basınç eşitlenmesi veya dengelenmesi gerektiğine göre, sistemde bir denge oluşturuyor.
Tabi bu dengeyi kurabilmek benim için hakikaten çok meşakkatli oldu. Hiç kolay bir süreç değildi.
Çünkü öyle bir şey olmalıydı ki, tüm arazi yapılarında ve tüm hacimlerde stabiliteyi sağlamaliydi. Ve hiçbir ek ilaveye gerek duymadan her koşulda ayni verimliliği sağlamalıydı. Üstesinden sadece fizik gelebilirdi ve nitekim öyle oldu.

Mantığını anlayamayip kavrayamadigim dediğin şey aslında karmaşık değil. Kuzeyden-guneye döngü halinde olan dünyanin manyetik bir kuvveti var. Ama bunu yekpare bir güç olarak düşünme.
Matrix filmini seyrettin mi bilmiyorum. Keanu Reeves başrol oyuncusu, bir yerde sistemi çözüyor ve tabancadan çıkan kurşunları ona gelirken durduruyor. Ve kurşunlar bir süre havada kalıyor. Bu diyamanyetik meretlerin hepsi birer Keanu Reeves aslında. Bunlarin üstüne silah doğrultup ateş ettiğinde (manyetik bir güç uyguladığında), o güce karşı aynı doğrultuda diklemesine ve kendi çapı büyüklüğünde karşı bir güç uyguluyor. Ve bu uyguladığı güç ile kurşunları durduruyor. Yani ferromanyetik bir gücü yanına sokmuyor. Bu, diyamanyetiklerin karakteristiği. Varolma sebebi. Bunu böyle kabul et.

Diyamanyetikleri kedi, dünyanın manyetik kuvvetini aslan olarak benzetmede bulunmuşsun.
Bence tersi. Aslan olan diyamanyetikler. Çünkü dünyanın manyetik gücünden daha güçlüler.
Eğer kedi olsalardı, aslanın hüküm sürdüğü yerde sence kediyi algılama şansımız olur muydu?

Bu minvalde kime müdahale edeceğiz diye sormuşsun. Ben özel hayatımda hakkaniyete özel önem veririm. O yüzden hiç ayrımcılık yapmadım. Ikisinden birini seçmedim ki diğerinin gönlü kırılmasın. Kurdukları tezgahı yıktım kendi kurallarımı koydum :)
Çünkü biliyordum ki, eğer birini seçip müdahale edersem, her ortamda ve her şartta aynı stabilite ve verimliliği alabilmem mümkün olmayacaktı.

Cubuklar, bosluk sinirina geldiğinde iceri girmeden önceki yaptigi tepkimelerin evet çok mantıklı sebepleri var. Zaten bazı tepkimeleri vermezse nokta doğru olmaz. Doğru olmayan nokta da o tepkileri veremez.
Ancak sen izlediğin videolarda sadece B halesinde kurulan cubuklarin tepkilerini seyredebildin. Tabi şimdi B halesi nedir sorusu vuku buluyor.
Oda ölçüleri 2x2 metre diyelim. Oda tabanına kadar olan derinlikte 5 m olsun. Odanın içinde de 50 gr sarıkız olsun.
Şimdi haleleri adlandiralim.
A halesi odanın kendisi. Tam oda boyutu. B halesi, A halesinden bağımsız ve A halesinin dışından 5 m yarıçaplı bir hale. C halesi de B halesinden bağımsız ve B halesinin dışından 50 m yarıçaplı bir hale. D halesi de senin Aslan dediğin hale.
Şimdi çubuğu hangi halede kurduğun önemli. Önemli olan kısmı noktasal tespitin gerekliliği için değil. Alacağın tepki için önemli.
Yani çubuğu B halesinde kurup sinyali yakalar ve boşluğa yönelirsen, bosluk sınırında vereceği tepki bellidir değişmez. C halesinde cubuk kurar gidersen, tepki değişir. D halesinde kurar gidersen değişir. A halesinde kurarsan yine değişir. Bunlar Ümit Yaşar Oğuzcan 'ın şiirleri gibi çok keyiflidir. Hep değişen tepkinin de quantumda kapı gibi karşılığı vardır. Esnetemez veya bükemezsin.
Bu tepkiler elbette içinde diyamanyetik metal olan bosluklar için geçerlidir. Ancak etrafta dindirilmis bir firtina oldugunu da unutma.
Diyamanyetik olmayan bir boşluk zaten kuzu gibidir. Nereye çekersen oraya gider konuşmaya lüzum yok. Boşluksuz alanda olan diyamanyetik metal içinde bu haleler ve tepkiler devreye girer. Girmese fizik olmaz zaten.
Ve o tepkilerin dozajini da diyamanyetiğin hacmi etkiler.

Çubuklar kurdugum sisteme,kamera aparatina falan neden gitmediğini sormuşsun.
2x2x2 küp gibi içi diyamanyetik enerji dolu bir güç varken ne işi olur etraftaki diğer sap samanla.
 
Üst Alt