Avcılar Buraya, | Sayfa 2 | Define işaretleri ve anlamları

Avcılar Buraya,

ikizceli

çalışmalarınızı yasal yapınız.
Vip Üye
Katılım
11 Eylül 2013
Mesajlar
7,166
Beğeni
25,688
Puanları
113
Yaş
67
Konum
ORDU- SAMSUN-ANKARA
KATILAN ARKADAŞLARIMA TEŞEKKÜR EDERİM. hAMZADAN ve MİRKUT USTAMIZDAN BAŞKA KONUYA GİRENLERDE benim gibi av merakı olan henüz yok gibi.
BENİM de av merakım Esrarengiz ustamız gibi ilk günde başladığı gibi bitti.kısaca anlatabilirm.
bizim toyluk dönemlerimizde,bayramlarda avcılarda ,avlarını araç üzerine şekilli şekilli koyarlar tüfeklerde ellerinde resmi geçite kahramanlar gibi katılırlardı. k . denizliyiz ya anamızdan silahla doğmuşuz. o görüntülerden etkilenerek bir tüfekte biz alalım dedik.
k. deniz bölgesinde hurmanın hamı vardır. küçük meyveleri olur ve kar yağdığında bile durur. kış günü sabah namaz saatleri . kara tavuk dediğimiz kuş cinsi o zamanlar çok. seslerini duyduğumda hemen kalktım tüfeği aldık. keskin nişancayız 50 m. den cep aynasını tabancayla vuruyoruz,kim tutar bizi.
tetik çekmeye başladık. hayvanlar ac. sese bir kaçışıyor 5 dakika geçmeden tekrar geliyorlar. uzatmadan ,büyükler kalkamadan bir sürü hayvanı katlettik. artık avcı olmuştuk. gün ışıyınca doğru sokağa . ayni tür ağaç ama asma üzüm sarmış. zor gürülen noktada bir kuş gözümüze ilişti. hayvancağız bağıra bağıra düştü. yerde bağırmaya devam ediyor bir yandan kaçmaya çalışıyor. baktım kanadını kırmışız. bendeki nedameti düşünemezsiniz. helal helal ama küçük bir kuşu helal diye bu duruma getirmem ,nasıl bir insanlıktır RABBİM. NE YAPACAĞIMI ŞAŞIRDIM. BIRAKSAM HAYVAN İYİLEŞEMEYECEK. kanadı kökten kırmışız. acı çekiyor. ben boynunu burmayı tercih ettim. avuçlarımdaki kendini sakınmasını nasıl anlatabilirim. ulan tüfek seni icad edene...
emin olunuz o günden sonra bana tavuk bile kestiremediler.
bunu yaşamış olmam tabiki avcılara bakışımı değiştirmedi. işlerini öyle ehil yapanlarla birlikte oldukki, tavşanın arkasında köpeğe gelmesin diye ön koluna attım,yara biraz soğuyunca az ilerde duracak diyeni hayretle gördüm. ve öyle oldu. içimizden birsi köpekler parçalamasın diye biraz hızlı gitti.tavşan belki 100 m. ancak gidebildi köpeklere başında ve enterasan olan hayvan ön koldan vurulmuştu.
 

MAVRAN

Super Moderatör
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,129
Beğeni
8,789
Puanları
113
Yaş
56
Konum
Trabzon_Kocaeli
Sevgili kardeşlerim güzel konu açmış İkizceli abim sizde balıklama konuya girdiniz görüyorum ki herkes sıkılmış define muhabbetinden arada bir böyle olması da güzel oluyor Teşekkürler Abim.
Oldu olacak bende bir anı anladım. Rhm. Dedem usta Avcı idi bizide iyi yetiştirdi ALLAH Rahmet eylesin. Sene 1993 olsa Bayburt'a arı götürdüm seyyar arıcılık yaptığım yıllardı. Catirimdan 150 mt ileride bir su akarı vardı bir tavşan her akşam vakti gelir su içer yokuş yukarı son surat gider ve bir muttet sonra durur bana nispet eder gibi dönüp bakardı . Bir akşam üzeri bekledim geldi suyunu içti yine yola koyuldu , ardından tek el mermi attım zavallicik orada yere yığıldı. Hemen vardım boynunu kestim kan süzülür diye astım. Arkadaşlar geldi onlar soydu bisirdi bir Barça etinden yedim.
Arkadaşlar o günden sonra hep o tavşan aklıma gelir ve onu neden avladigimi bir türlü cevaplayamam ondan sonra hiçbir canlıya öldürmek için ateş etmedim. Şu an bile üzüntü içindeyim.
Bir zamanlar yaşanmış bir anı ancak hayat cizkimde öyle yer etti silinmiyor.
Amma balığa dayanamam o başka. ..
 

Kader25

Admin
Katılım
13 Nisan 2016
Mesajlar
3,734
Beğeni
13,323
Puanları
113
Yaş
54
Konum
Konya-Kırıkkale
Sevgili ustalarim,
Bende balik avinin hastasiyim. Zilin sesinin hayraniyim. Deniz balikviligina cok alisamadim. Sadece tekne ile acilip capari ile istavrit tutmak hosuma gitti.
İsin ozu muhabbet.
Yaliniz hic baliga gitmedim.
Kimseyi bulamasam haniminyanima alir giderdim.
Yalniz 4 senedir Konyada kurudum.Baliga gidecek ekip de kuramadim vakitte bulamadim. Takimlar paslandi herhalde.

Balikcilik kanaatimce en guzel hobidir.
Hikaye cok da baska zaman yazarim nasipse.

Her nefs ölümü tadacaktir.
 

MAVRAN

Super Moderatör
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,129
Beğeni
8,789
Puanları
113
Yaş
56
Konum
Trabzon_Kocaeli
Ömürden bir yılı daha bu gün geride bıraktım herseyden habersiz eve geldim evde bir tuhaflıklar hissettim amma bek de önemsemedim meğerse küçük kızım bana doğum günü pastası yapmış elleriyle sağolsun, gözlerim doldu koca bir ömür ne zaman gelip geçti anlamış değilim doğrusu, neyse konuyu dagitmayayim. Diyeceğim çok yazılacak anılar var amma şu an biraz musait değilim.
Bir balık anımı anlatayım. Yine 90 yıllarda Uzungöl'e yakın bir yerde biraz yukarıda bir yerde arıları konuşlandirdik , dere hemen yanımdan akıyor her sabah oltayı alıyor bir balık alıp geliyorum ister büyük olsun ister küçük bir balık başka yok. Yine bir sabah kalktım çay suyunu ateşe koydum atladım dere genarina 5 bilemedim 10 dkka 2 veya 3 kg civarı bir kırmızı ala aldım. Çatıra çıktım kafamı kaldırdım iki orman muhafaza memuru geliyor. Çok hızlı bir şekilde balığı kançadan çıkardım bir boş arı kovanının içine attım. Oldayı da çatırın yanına koydum. Memurlar selam verdi çay varmı diye sordular buyur ettim geldiler bir iki muhabbet ve biri sordu balık varmı aga diye, tabi ben hemen olurmu ağam yasak ben kurallara uyarım filan derken. Arıcı bırak bu işleri şu kançanın ucunda olan solunkaç var ya onun olduğu balık sanada bize de yeter bişirde yiyelim, yapacak birsey yok balığı bişîrdım yedik. Başka varmı diye sordu. Bak kardeş dedim bir balık olur diğeri terede bekler o yarının hakkı. Buna inanayımmı diye sordular buna inan dedim beni kesseniz başka olmaz. Aslında başka balık avlayanlar vardı ancak yanlarında kovaları ağzına kadar doluyor böyle avlandıklarından herkes alışmış benim yaptığım garib geliyordu. Orman muhafaza memuru bana sen balık avlayabilirsin sana serbest dedi. Bende o günden sonra daha balık tutamadım.
 

ikizceli

çalışmalarınızı yasal yapınız.
Vip Üye
Katılım
11 Eylül 2013
Mesajlar
7,166
Beğeni
25,688
Puanları
113
Yaş
67
Konum
ORDU- SAMSUN-ANKARA
Mavran ustam çok güldüm.memurlara yutturacaksın ha..ya yerlerse değilmi.balığı yemişler:p
Kader ve HAmzadan ustam, ilçede olduğum yıllar bir kaç sene ,balık peşinden koştuk.leziz balıkları olan temiz bir ırmağımız vardı.
her türlü avlanma yapılabilir bir seviyede suyu vardı. sığ yerlerde ,kayaların altında küçük daha gelişmemiş olanları balyozla avlamak ve göllere zehir ve elektrik vermek yasaktı. bir gencimizide elekt. akımında kaybetmiştik.
bir gün bir iki arkadaşız . baktık ki uzakta biri elinde balyoz ,torba belinde kayalrın üzerinde. mübarek derin yerler balık dolu sen yavruları kırıyorsun.işin telaşından bizleri görmüyor.komutana dedimki ben kenara duruyorum beni görmesin .karakola aldırmayalımda ,bir daha tövbe ettirmeden bırakma.
karakol kmt. yanına gidince ,başını kaldırdı ,birde bakarım ki halamın oğlu.seslensemde duymayacaklar.hoş olmayacak ama istersen babamın oğlu ol,balıklar suya döküldü. ben zuladan izliyorum. tlf yokki arasam meydana da çıkamadım. biraz azarlama bir yumuşak şaplakkkk. bizimki hızla evin yolunu dua ede dua ede tuttu. götürse bir sürü ceza ödeyecek.
komutana dedim ,maşaallah artık kuzenlerimizi dövmeye başladın. devamına gerek yok.
yeri gelmişken ,kayserili inançlı birr kardeşimizdi. bizde siyasiyiz. halkın karakolu ve askeri sevmesini birlikte sağladığımız bir dönem yaşamıştık. 35 sene önceki bir tarih olmasına rağmen halen daha ilçemizle iletişimi devam eder.
 

ikizceli

çalışmalarınızı yasal yapınız.
Vip Üye
Katılım
11 Eylül 2013
Mesajlar
7,166
Beğeni
25,688
Puanları
113
Yaş
67
Konum
ORDU- SAMSUN-ANKARA
anlaşıldı. bizde define merakından başka hobilere pek ilgi yok.
ne uçanı ne kaçanı durduranlar bura da değil demekki. pireyi gözünden vuranlar kapıdan içeri bile girmemiş.bizde abartı veya kurgu da olmayacağına göre ,canınız sağ olsun. sizler böylede güzelsiniz.
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,576
Puanları
93
S.A.
Hayırlı cumalar
Konuya nereden girsek, nereden başlasak bilemedim şu an. Kendimi bildim bileli avlanırım. Asla zevk için hiç bir canlıyı öldürmedim. Ama bir anlık kızgınlık ve öfkenin yarattığı olumsuz etki peşimi bırakmazdı.
Bundan 20 sene öncesine kadar işim gereği izmir'in ......... bucağına gider 1 ay gibi bir süre orada kalırdım. o zamanlar deniz kıyısında şirin mi şirin bir köy idi. Ben gittiğim zamanlar köylü akşamları rahat uyurdu. Domuz ekin tarlalarına çok büyük zararlar veriyordu. Bizde fırsat bu fırsat deyip akşamları domuz ve tavşan avına çıkar hem ekin tarlalarına bekcilik yapar hem de av merakımı gidermiş olurdum. Gençlik de var dağ, tepe, bayır gezer korku nedir bilmezdim. Hırsın gözümüze perde olduğu bir zamanda, köyün girişinde bulunan jandarma karakolunun 10 m. ilerisinde ki bayrak direğinin dibindeki bir tavşanı vuracağız derken, arkamızdan açılan ateşden paçayı zor kurtardığımızın ertesi günü ise köy muhtarının evinin yakınındaki besili mi besili tavşanı vuracağız telaşesi içerisindeyken ayağımızın kayması sonucu evin camlarını indirdiğimiz günlerimiz de oldu.
Kurulan dostluk ve samimiyet, gençlik ve hırsımızın oluşturduğu hataların hoş görülmesine vesile oldu.
Yine böyle o köye gittiğimi ilk günü köy kahvesine çıktım. Köylü koyu bir muhabbete girmiş, falan filan epey bir hararetli bir konuşma..... Hoş geldin, hoş bulduk muhabbetinden sonra, nedir bu hararetli hararetli konuşma biz de öğrensek yaa.... dedik, yaaaa işte önemli değil, hayal görmüşler korkularından falan....
Şimdi şunu baştan anlatın da biz de neymiş öğrenelim.
Falancanın oğlu ile filancanın oğlu geçen akşam, falanca köprünün oradan geçerken önlerine bir gelin çıkmış, onları davet eder gibi bir hali varmış, bir de yolda da hareket eden ışıklar varmış..
Eeeee
Ya işte bunların kafası biraz yüksekti galiba hayal görmüşler
Oradan birisi; iyi de falanca da oradan geçerken o gelin ona da görünmüş.. O adam içmez biliyorsunuz.
Eeee
Sen akşamları orada geziyorsun hiç böyle bir şeyle karşılaştın mı?
Güldüm. Ben bekarım biliyorsunuz. Öyle güzel bir kadın ve gelinliği de hazır. Hiç kaçırırmıyım yaaa::::
Yaa sen yine de dikkatli ol. ne olur ne olmaz.
O akşam yorgunluktan ötürü ava çıkmadım. Ertesi akşam köy kahvesinde çayımı içtikten sonra düştüm yollara. Orası burası derken yolum o tarafa düştü. Orası da tavşanların iştima alanı mübarek. Elimiz boş dönmeyiz ümidiyle o yöne giderken, uzaktan sıgara ışığı gibi bir ışık gördüm. Bir derken iki, iki derken üç ışık oldu ve hareket ediyor. Hayırdır bu vakitte benden başka kim olur ki buralarda, merakıyla o yöne doğru yürümeye başladım. Bir an da aklıma o konuşmalar geldi. Neredeyim ben. Falanca köprüye çok yakın. Vay demek şimdi o gelini de göreceğiz desene.
Yoldan giderken sanki bir ses duydum ve hemen saklanarak o sesin geldiği yöne doğru yürüdüm. 2 kişi bir çalının dibine saklanmış konuşuyorlar.
Yaa nerede kaldı bu adam.
Az sabret bu yöne geliyormuş. Birazdan burada olur.
Sen şu kablumbaları cek. Üstündeki mumlar bitmek üzere. O gelmeden Değiştirelim.
Şöyle bir düşündüm. Ne oluyor diye. Köprünün üstünde gelin. Yürüyen ışıklar....
Vay uyanıklar vay. Bana tezgah hazırlamak haaa.
Dinsizin hakkından imansız gelir derler ya, önce o iki kişiyi daha sonra ise diğerlerine oraları dar ettim ve hiç bir şey olmamış gibi gidip yattım.
Ertesi gün köylü gelmemi dört gözle bekliyor. Gittim. Hiçbiri renk vermiyor. Ben de geyik muhabbeti yapıyorum. Birisi dayanamadı sordu. Akşam ne yaptın gittin mi? Gittim. Önce şu tepe ye sonra şu tepe ye derken şu yöne doğru gidiyordum ki bir tavşan gördüm yönümü değiştirdim, falanca yönüne doğru götürdü beni. Kerata tavşan beni atlattı. Elimiz boş döndük.
Herhagi bir şey duydun mu? karşılaştın mı??
Yok. Duymadım. Görmedim. Ama sizin şu gelini görmeye gideceğim bu akşam. Eğer beğenirsem artık beni baş göz edersiniz. :)
Ben gülüyorum ama hiç birisi gülümsemiyor bile. İhtiyarlardan birisi; oğlum sen o taraflara gitme bu aralar. orası tekin değil. Başına bir iş gelir. Üzülürüz falan filan... Ben giderim derim, onlar gitme diye bir ısrar anlatamam. Şöyle anlaşalım. Ben akşamları ava yine giderim ama sizin dediğiniz yere gitmem tamam mı? Haa bir de şu var. 3 gün elim boş dönersem, 4.gün hazır temişlenmiş tavşanımı getirirsiniz artık.
Sen iste biz her gün getirelim. yeter ki sen oralara gitme. sen bize daha çok lazımsın......
Bu olay çok kısa bir süre de, önce köyde sonra yakın köylerde fenomen oldu. köylü bana şaka yaptıklarını söyleyemiyorlar, ben de onlar bir şey demeyince gerçeği de söyleyemiyorum. Ta ki oğlan 15-16 yaşlarında iken; tekrar oraları ziyaret etme imkanız oldu ve onu da yanıma alarak, o zaman köy kahvesi olan şimdileri ise; lüks bir cafe ye dönüşmüş olan yerde köylülerle buluştuk. Hasret giderdik. Aramızdan ayrılanları rahmetle andık. Bu akşam oğlan ile beraber o köprünün oraya tavşan avına gideceğimizi söyleyince, bunların dili çözüldü ve herşeyi anlattılar. Biz sana bir şaka yapalım dedik ama başımıza böyle böyle şeyler geldi diye ve biraz diyeceğim ama epey bir abartılı şekilde anlattılar ve özür dilediler, helallik istediler.
Önce bir kızar gibi yaptım. sonra ise, hadi gelin helallaşalım dedim. Siz de hakkınızı helal edin. Sizleri korkutan bendim dedim. İlk başta pek inanmak istemediler ama hep beraber oraya gidip, falanca kişinin kaçarken düşürdüğü muhtar çakmağını sakladığım yerden çıkartınca buz gibi bir hava esti. Ancak Dostluk ve samimiyet her şeyin üstünü örtü. Çoçuklar gibi gülüştük eğlendik.
Evet ikizceli ustam. Belki pireyi gözünden vuracak kadar :))) avcı olmasak da, Vurduğum tilkinin kuyruğu 1 metre'den aşağı değildi. İtiraz kabul etmem ona göre :))))
Sağlıcakla kalın
ALLAH a emanet olun
 

ikizceli

çalışmalarınızı yasal yapınız.
Vip Üye
Katılım
11 Eylül 2013
Mesajlar
7,166
Beğeni
25,688
Puanları
113
Yaş
67
Konum
ORDU- SAMSUN-ANKARA
S.A.
Hayırlı cumalar
Konuya nereden girsek, nereden başlasak bilemedim şu an. Kendimi bildim bileli avlanırım. Asla zevk için hiç bir canlıyı öldürmedim. Ama bir anlık kızgınlık ve öfkenin yarattığı olumsuz etki peşimi bırakmazdı.
Bundan 20 sene öncesine kadar işim gereği izmir'in ......... bucağına gider 1 ay gibi bir süre orada kalırdım. o zamanlar deniz kıyısında şirin mi şirin bir köy idi. Ben gittiğim zamanlar köylü akşamları rahat uyurdu. Domuz ekin tarlalarına çok büyük zararlar veriyordu. Bizde fırsat bu fırsat deyip akşamları domuz ve tavşan avına çıkar hem ekin tarlalarına bekcilik yapar hem de av merakımı gidermiş olurdum. Gençlik de var dağ, tepe, bayır gezer korku nedir bilmezdim. Hırsın gözümüze perde olduğu bir zamanda, köyün girişinde bulunan jandarma karakolunun 10 m. ilerisinde ki bayrak direğinin dibindeki bir tavşanı vuracağız derken, arkamızdan açılan ateşden paçayı zor kurtardığımızın ertesi günü ise köy muhtarının evinin yakınındaki besili mi besili tavşanı vuracağız telaşesi içerisindeyken ayağımızın kayması sonucu evin camlarını indirdiğimiz günlerimiz de oldu.
Kurulan dostluk ve samimiyet, gençlik ve hırsımızın oluşturduğu hataların hoş görülmesine vesile oldu.
Yine böyle o köye gittiğimi ilk günü köy kahvesine çıktım. Köylü koyu bir muhabbete girmiş, falan filan epey bir hararetli bir konuşma..... Hoş geldin, hoş bulduk muhabbetinden sonra, nedir bu hararetli hararetli konuşma biz de öğrensek yaa.... dedik, yaaaa işte önemli değil, hayal görmüşler korkularından falan....
Şimdi şunu baştan anlatın da biz de neymiş öğrenelim.
Falancanın oğlu ile filancanın oğlu geçen akşam, falanca köprünün oradan geçerken önlerine bir gelin çıkmış, onları davet eder gibi bir hali varmış, bir de yolda da hareket eden ışıklar varmış..
Eeeee
Ya işte bunların kafası biraz yüksekti galiba hayal görmüşler
Oradan birisi; iyi de falanca da oradan geçerken o gelin ona da görünmüş.. O adam içmez biliyorsunuz.
Eeee
Sen akşamları orada geziyorsun hiç böyle bir şeyle karşılaştın mı?
Güldüm. Ben bekarım biliyorsunuz. Öyle güzel bir kadın ve gelinliği de hazır. Hiç kaçırırmıyım yaaa::::
Yaa sen yine de dikkatli ol. ne olur ne olmaz.
O akşam yorgunluktan ötürü ava çıkmadım. Ertesi akşam köy kahvesinde çayımı içtikten sonra düştüm yollara. Orası burası derken yolum o tarafa düştü. Orası da tavşanların iştima alanı mübarek. Elimiz boş dönmeyiz ümidiyle o yöne giderken, uzaktan sıgara ışığı gibi bir ışık gördüm. Bir derken iki, iki derken üç ışık oldu ve hareket ediyor. Hayırdır bu vakitte benden başka kim olur ki buralarda, merakıyla o yöne doğru yürümeye başladım. Bir an da aklıma o konuşmalar geldi. Neredeyim ben. Falanca köprüye çok yakın. Vay demek şimdi o gelini de göreceğiz desene.
Yoldan giderken sanki bir ses duydum ve hemen saklanarak o sesin geldiği yöne doğru yürüdüm. 2 kişi bir çalının dibine saklanmış konuşuyorlar.
Yaa nerede kaldı bu adam.
Az sabret bu yöne geliyormuş. Birazdan burada olur.
Sen şu kablumbaları cek. Üstündeki mumlar bitmek üzere. O gelmeden Değiştirelim.
Şöyle bir düşündüm. Ne oluyor diye. Köprünün üstünde gelin. Yürüyen ışıklar....
Vay uyanıklar vay. Bana tezgah hazırlamak haaa.
Dinsizin hakkından imansız gelir derler ya, önce o iki kişiyi daha sonra ise diğerlerine oraları dar ettim ve hiç bir şey olmamış gibi gidip yattım.
Ertesi gün köylü gelmemi dört gözle bekliyor. Gittim. Hiçbiri renk vermiyor. Ben de geyik muhabbeti yapıyorum. Birisi dayanamadı sordu. Akşam ne yaptın gittin mi? Gittim. Önce şu tepe ye sonra şu tepe ye derken şu yöne doğru gidiyordum ki bir tavşan gördüm yönümü değiştirdim, falanca yönüne doğru götürdü beni. Kerata tavşan beni atlattı. Elimiz boş döndük.
Herhagi bir şey duydun mu? karşılaştın mı??
Yok. Duymadım. Görmedim. Ama sizin şu gelini görmeye gideceğim bu akşam. Eğer beğenirsem artık beni baş göz edersiniz. :)
Ben gülüyorum ama hiç birisi gülümsemiyor bile. İhtiyarlardan birisi; oğlum sen o taraflara gitme bu aralar. orası tekin değil. Başına bir iş gelir. Üzülürüz falan filan... Ben giderim derim, onlar gitme diye bir ısrar anlatamam. Şöyle anlaşalım. Ben akşamları ava yine giderim ama sizin dediğiniz yere gitmem tamam mı? Haa bir de şu var. 3 gün elim boş dönersem, 4.gün hazır temişlenmiş tavşanımı getirirsiniz artık.
Sen iste biz her gün getirelim. yeter ki sen oralara gitme. sen bize daha çok lazımsın......
Bu olay çok kısa bir süre de, önce köyde sonra yakın köylerde fenomen oldu. köylü bana şaka yaptıklarını söyleyemiyorlar, ben de onlar bir şey demeyince gerçeği de söyleyemiyorum. Ta ki oğlan 15-16 yaşlarında iken; tekrar oraları ziyaret etme imkanız oldu ve onu da yanıma alarak, o zaman köy kahvesi olan şimdileri ise; lüks bir cafe ye dönüşmüş olan yerde köylülerle buluştuk. Hasret giderdik. Aramızdan ayrılanları rahmetle andık. Bu akşam oğlan ile beraber o köprünün oraya tavşan avına gideceğimizi söyleyince, bunların dili çözüldü ve herşeyi anlattılar. Biz sana bir şaka yapalım dedik ama başımıza böyle böyle şeyler geldi diye ve biraz diyeceğim ama epey bir abartılı şekilde anlattılar ve özür dilediler, helallik istediler.
Önce bir kızar gibi yaptım. sonra ise, hadi gelin helallaşalım dedim. Siz de hakkınızı helal edin. Sizleri korkutan bendim dedim. İlk başta pek inanmak istemediler ama hep beraber oraya gidip, falanca kişinin kaçarken düşürdüğü muhtar çakmağını sakladığım yerden çıkartınca buz gibi bir hava esti. Ancak Dostluk ve samimiyet her şeyin üstünü örtü. Çoçuklar gibi gülüştük eğlendik.
Evet ikizceli ustam. Belki pireyi gözünden vuracak kadar :))) avcı olmasak da, Vurduğum tilkinin kuyruğu 1 metre'den aşağı değildi. İtiraz kabul etmem ona göre :))))
Sağlıcakla kalın
ALLAH a emanet olun
elinize gönlünüze sağlık Bornavalı ustam. ilk başlarda iki hoş gülümsememe vesile oldunuz.harika bir finalle bitirdiniz.
köylülerin size yapmak istediklerine oyuna karşı yaptıklarınızı, onca sene açığa vurmamanızı da takdirle ve hayretle karşıladım.
ben o tilkiyi sen vurmadan önce köprüden geçerken görmüştüm,kuyruğu suya değiyordu:D:D:D
selametle inşaallah Bornavalı kardeşim.
 
Üst