İnsanın aklı (bilgisi-tecrübesi) yetiyor, gücü yetmiyor.
İngiltere de olsaydık, mevzuat uygundu, sorun olmazdı.
Bizim kanunları paganistler hazırladığından (artık buna kesin surette inanıyorum) iş zor.
Pagan işlerinde yer tespiti nispeten daha kolaydır, lakin işçilik çok ağırdır.
Bu ağırlık bugün teknoloji, araç-gereçle rahat aşılmasına rağmen mevzuat yol tıkayıcıdır.
Kırıcısı olan bir adet eskavatör yeter ki 5-6 gün rahat çalışabilsin.
Çalıştırmıyorlar.
Bugün memleketimizde böyle büyük işçiliği olan yerler kaldı elimizde.
Hayatını bu sektörden kazanan bizans bile buralara dokunamadı.
Alanın korumalı oluşu, işçiliğin ağır oluşu onları da uzak tuttu.
Garip değil mi? Herşeyimizi avrupadan ithal etmişiz de, bu husus da hiçbir şeyimiz avrupaya uymaz.
Maddi değeri 1 paket makarna etmeyen 1 adet sikke üzerimizde yakalansa hapı yuttuk:
Savcı mafya sanıyor, hakim hırsız kabul ediyor, vatandaş da kem gözle bakıyor.
Bu nasıl bir saçmalık böyle, insanın havsalası almıyor.
Taksimat ise ayrı bir dert.
Avrupa genelinde malı bulan ortalama %80 kadarını alır. %20 müzeye kalır.
Arama-tarama yapmakta sorun yoktur.
Ailecek ellerine detektörleri alıp her yerde izin almadan çalışabilirler.
Küpü çıkardıktan sonra müzeye haber verirler.
Devlet vatandaşına güvenir oralarda.
Devlet vatandaşına güvenirse, vatandaş da çakallık yapamaz.
Şimdi burası bizim Kültürel Varlığımızmış. Hangi kültür bu?
3000 senedir bu kayalıklar burada duruyor, kime ne faydası var?
Bize işi bilen bir Turizm Bakanı lazım...
Dikkat...!
Dünyada 3 bakanlığı o günkü iktidar sahipleri seçemezler.
Uluslararası baskı ve dengeler meydana çıkar.
Birileri yönlendirir, birileri tavsiye eder.
1-Tarım Bakanı
2-Eğitim Bakanı
3-Turizm Bakanı
Bunların birisinin Turizm Bakanı olması ne kadar entresan değil mi?
Neyse,
İş bilenin kılıç kuşananın denmiş.
Ya bir yol bulacağız, ya da bir yol açacağız.
Hareketsiz duran timsah çanta olurmuş. (Brezilya Atasözü)