Kaya Taş Falcısından Fal Örnekleri Beğenirsiniz Umarım.........2 | Sayfa 7 | Define işaretleri ve anlamları

cantar

Kullanıcı
Katılım
27 Ağustos 2012
Mesajlar
8,795
Beğeni
11,115
Puanları
113
Japonya’daki bir Ortaçağ kalesinde tuhaf bir şekilde Antik Roma ve Osmanlı sikkeleri bulundu. Arkeologlar, söz konusu sikkelerin gerçek olduğu ortaya çıkana kadar bir tür şaka olduğunu düşünüyordu.



Arkeolog Hiroyuki Miyagi, Okinawa’daki kale yıkıntıları arasında Antik Roma ve Osmanlı sikkeleri bulunduğunu duyduğunda, bunu kendisine yapılmış bir şaka sanmıştı.

Okinawa Uluslararası Üniversitesi’nde çalışan Arkeolog Hiroyuki Miyagi, “Kasturen Kalesi’nde Roma İmparatorluğu dönemine ait sikkeler bulduklarına inanamadım. Bu sikkelerin turistler tarafından düşürülmüş sahte sikkeler olduğunu düşündüm.” diyor.

Uruma kenti arkeologları 2013 yılından beri Japonya’nın en güneyindeki prefektörlüğü olan Okinawa’daki Katsuren Kalesi’nde arkeolojik kazılar yapıyor. 12. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar varlık gösteren Katsuren Kalesi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor.



Bu sıradışı keşfi, Gangoji Tapınağı Kültür Varlıkları Bölümünden Toshio Tsukamoto yaptı. Tsukamoto, “Buraya Japon samuraylarının zırhlarını incelemek için gelmiştim. Fakat gezerken sikkeleri gördüm. Daha önce Mısır ve İtalya’da kazılarda bulunmuştum ve birçok Antik Roma sikkesi görmüştüm. Buradaki sikkeleri de hemen teşhis edebildim.” diyor.

Bulunan 10 sikke daha sonra x-ray teknolojisini kullanarak incelemesi için Miyagi’ye gösterildi. Her biri 1.6 ila 2 cm çapında olan sikkeler, zamanla yıprandığı için üzerindeki betimlemeleri ya da yazıları okumak neredeyse imkansız. X-ray teknolojisi kullanılarak yapılan ilk incelemelere göre, sikkelerin üstünde büyük bir ihtimalle İmparator 1. Constantine ve mızrak tutan bir asker bulunuyor.

Kalede Roma sikkeleriyle bulunan osmanlı sikkesi incelendiğinde üzerinde 1687 yazdığı görüldü. Roma sikkelerinin ise MS. 300 ila 400 yılları arasına tarihlendiği düşünülüyor.



Bu sikkelerin buraya nasıl geldiğini söylemenin zor olduğunu belirten Masaki Yokou, keşfi “tuhaf ve ilginç” diye yorumladı.

Yokou, “Katsuren Kalesi 14. ve 15. yüzyıllarda Çin ve diğer komşu Asya ülkeleriyle olan ticaret ilişkileri ile biliniyor. Roma İmparatorluğu ve Katsuren Kalesi arasında direkt bir bağlantı olduğunu düşünmüyoruz ama bu keşif, kalenin Asya’nın geri kalan kısmıyla olan ticari ilişkilerini de doğruluyor.”

Yokou ve Tsukamoto, sikkelerin Batı Asya bağlantılı farklı ticaret yollarından geçtikten sonra Japonya’ya gelmiş olabileceğini söylüyor.



Sikkeleri dikkat çekici olarak tanımlayan Miyagi ise bir sonraki adımın bu sikkelerin buraya tam olarak nasıl geldiklerini anlamak olduğunu belirtiyor.

Sikkeler 25 Kasım 2016 tarihine kadar Uruma kentindeki Yonagusuku Tarih Müzesi’nde sergilenecek.
13118829_1017855734928825_8799304341442849274_n.jpg


13139232_542065862640300_9000137060160943721_n.jpg
 
Son düzenleme:

cantar

Kullanıcı
Katılım
27 Ağustos 2012
Mesajlar
8,795
Beğeni
11,115
Puanları
113
13164439_1017855711595494_6677108903625941380_n.jpg

Çin’in Jiangxi kentindeki, Batı Han Hanedanlığı (MÖ. 206 – MS 24) imparatoru Liu He’nun mezarında yapılan kazılarda dış tabutun açılmasıyla çok sayıda yazı ve sembol bulundu.

liu1.jpg




Çin’in en önemli imparatorlarından biri sayılan İmparator Wu’nun torunu olan Liu He (MÖ. 92 – MÖ. 59) imparatorluk süresi içerisinde “Haihunhou” takma adını almıştı. Han Hanedanlığı’nın yönettiği MÖ. 206 – MS. 220 yılları arasında Çin tarihinin en zengin olduğu dönemlerden birini yaşadı.

Eylül ayında alanda yapılan çalışmalarda Liu He’nin mezarındaki ana tabut açılmıştı. Şimdi ise mezarın üçüncü bölümü açılma aşamasında. Mezara ait hediyeler ve kömür parçaları daha sonra çıkarılacak. Bu aşamada mezardaki kurban ve diğer özel eşyaların ortaya çıkarılması bekleniyor.

liu2.jpg


Arkeolog Yang Jun, tabut üzerinde buldukları elyazılarının ve sembollerin hala çözülemediğini belirtiyor. Ancak araştırmacılar bu yazıların, tabutun boyutu ve kökeni gibi tabut hakkında teknik bilgiler verdiğini tahmin ediyor. Yang tabutun açılma çalışmalarının iki ay süreceğini söylüyor.

Arkeologlar tabutun sökülen her bir parçasını belgeliyor, fotoğraflıyor, kaydediyor ve numara veriyor. Tabut tüm restorasyon ve konservasyon işlemlerinin ardından tekrar yerine konarak orada sergilenecek.

d8cb8a51564a17db0c1d02.jpg


13177153_1015637668483965_1081552454757613863_n.jpg


996745_948055241908875_3489750501662207146_n.jpg


13151582_10206639098080954_8573975745394606442_n.jpg


13177791_1015637671817298_4249066198787364312_n.jpg
 
Son düzenleme:

cantar

Kullanıcı
Katılım
27 Ağustos 2012
Mesajlar
8,795
Beğeni
11,115
Puanları
113
13138964_1017496911631374_6248187126501628643_n.jpg

PEŞPEŞE 2 PAYLAŞIMI BİRLİKTE PAYLAŞTIM BİRİSİ A DERKEN DİĞERİ B DİYOR DOLAYISI İLE KAFALAR KARIŞIYOR.............

Yeni bir araştırmaya göre, Antik Yunan heykeltraşları, Doğu’ya seyahate çıkan Marco Polo’dan 1500 yıl önce Çin’i ziyaret etmiş ve ünlü Terakota Ordusu’nun yapımına yardım etmiş olabilir.

tera4.jpg


İki çok önemli kanıttan yola çıkarak bu iddiayı ortayan atan araştırmacılar, Çin’in Xinjiang kentinde, MÖ. 3. yüzyıldaki ilk imparator dönemine tarihlenen bir Avrupalı DNA’sını ve aniden ortaya çıkan gerçek boyutlu heykelleri kanıt olarak gösteriyor.

Bu dönemdem önce Çin’deki insan betimlemeleri figürin olarak yapılıyordu ve en fazla 20 cm boyutundaydı. Fakat Çin’in ilk imparatoru Qin Shi Huang’ın devasa mezarında MÖ. 221 yılına tarihlenen olağanüstü 8000 gerçek boyuttaki terakota figürü bulunmuştu.

Teoriye göre İmparator Shi Huang ve Çinli heykeltraşlar, Büyük İskender’in ordusuyla beraber Hindistan’a gelişini takip eden yüzyılda Antik Yunan heykellerinden etkilenmiş olabilir.

Fakat araştırma aynı zamanda Antik Yunan heykeltraşlarının, ünlü Terakota Ordusu’nun yapımı sırasında zaten orada olabileceğini belirtiyor.

tera3.jpg


Araştırma ekibinden Profesör Lukas Nickel, Antik Yunanlı bir heykeltraşın, yerel halkı eğitmek için o bölgede bulunmuş olabileceğini söylüyor.

Ekibin iddiasını destekleyebilecek bir diğer kanıt ise, dev mezarda bulunan bronz kuş figürleri. Analizlere göre bu kuş figürinleri, Antik Yunan ve Antik Mısır’da bilinen balmumu tekniği ile yapılmış.

MÖ. 5. yüzyılda, demokrasi geldiğinde özellikle Atina’daki heykel sanatında büyük bir atılım olmuştu.

Daha öncesinde insan figürleri oldukça kaba ve stilize şekilde yapılabiliyordu. Fakat Parthenon tapınağına kazınan figürler geçekçiydi.

tera2.jpg


Antik Yunanların yaptığı bu figürlerden daha iyileri çok nadiren yapılabildi. Teknikleri, Michelangelo’nun Davut heykelinde olduğu gibi, Rönesans döneminde tekrar canlanana kadar büyük ölçüde unutuldu.

İmparator mezarının baş arkeoloğu Dr. Li Xiuzhen, Antik Yunan’ın 7000 kilometre uzağında olmasına rağmen Çin’i etkilediği fikrine katıldığını söylüyor.

Uzmanlar, İpek Yolu kullanılmadan önce İlk İmparator Çin’i ile Batı arasında bir bağlantı olduğuna dair kanıtlar elde ettiklerini söylüyor. Ayrıca buldukları kanıtların tahmin edilenden çok daha erken bir döneme tarihlendiğini belirtiyorlar.

“Şu anda mezarda bulunan Terakota Ordusu’nun, akrobatların ve bronz figürlerin Antik Yunan heykellerinden ve sanatından etkilendiğini biliyoruz.”

tera1.jpg


Mezar alanı arkeologlarından Profesör Zhang Weixing, “İlk imparatorun mezarında yapılan sistematik çalışmalar sırasında Terakota Ordusu’ndan bile daha önemli bir şey keşfettik.” diyor.

Mezardan elde edilen mitokondriyal DNA örnekleri, ilk imparator döneminde ve hatta öncesinde, Avrupalıların Çin’e yerleştiğini ve burada öldüklerini gösteriyor.

İlk İmparator’un mezarını koruması için yapılan Terrakota Ordusu, 1974 yılında bulunmuştu. Fakat yapılan Jeofiziksel yüzey araştırması, bu mezar kompleksinin düşünülenden çok daha büyük, Mısır’daki Krallar Vadisi’nin 200 katı kadar olduğunu gösteriyor.

Alanda yapılan kazılarda, altından ve inciden yapılmış çok değerli mücevherlerle gömülmüş 10 genç kadın mezarı da bulunmuştu. Bu kadınların, imparatorun cenaze töreni sırasında öldürülen ve sakat bırakılan cariyeleri oldukları düşünülüyordu. Bölgede 99 adet benzer mezar bulunuyor.
Çinli arkeolog, BBC’de çıkan Terakota Ordusu’nun Antik Yunanlı sanatçılar tarafından yapıldığına ilişkin haberi yalanladı ve söylediklerinin çarpıtıldığını iddia etti.

tera2-1.jpg


12 Ekim’de yayımlanan BBC raporunda; Antik Yunanlı heykeltraşların, Çin’deki ünlü Terakota Ordusu’nu tasarlamış olabileceği, hatta Antik Yunanlı bir heykeltraşın, yerel halkı eğitmek için o bölgede bulunmuş olabileceği belirtiliyordu.

BBC’de çıkan haberde, Çindeki imparator mezarının baş arkeoloğu Dr. Li Xiuzhen’in şu sözlerinden alıntı yapılmıştı: “Artık mezarda bulunan Terakota Ordusu’nun, akrobatların, bronz heykelciklerin, Antik Yunan heykelleri ve sanatından etkilendiğine inanıyoruz.”

Fakat Çinli arkeolog Li Xiuzhen, konuşmasının BBC tarafından bağlamı dışında kullanıldığını, söylediklerinin çoğunun BBC muhabirleri tarafından görmezden gelindiğini belirtiyor.

Li Xiuzhen; “Benim fikrime göre Terakota Askerleri bir ihtimal batı kültüründen etkilenerek yapılmış olabilir, fakat tamamen Çinliler tarafından yapıldılar. BBC Batı etkisi hakkında söylediklerimi abarttı ve röportaj sırasında değindiğim ana noktaları göz ardı etti.” diyor.

Li Xiuzhen ayrıca BBC’nin haberinde, kendi sözlerinin, fikirlerini desteklemediği Prof. Lukas Nickel’ın sözlerinden hemen önceye konulduğunu ve ikisinin de aynı fikri destekler gibi gösterildiğini söylüyor.

BBC’nin haberine göre, Prof. Nickel, Antik Yunanlı bir heykeltraşın, yerel halkı eğitmek için o bölgede bulunmuş olabileceğini söylüyordu.

“Ben bir arkeoloğum ve sadece kanıtlara değer veririm.” diyen Li Xiuzhen, “Terakota askerlerin arkasında hiçbir Antik Yunan ismi bulamadık. Bu da yerel halkı eğitmek için hiçbir Antik Yunan heykeltraşın olmadığını destekliyor.” diyor.

İlk İmparator’un mezarını koruması için yapılan Terrakota Ordusu, 1974 yılında bulunmuştu. Fakat yapılan Jeofiziksel yüzey araştırması, bu mezar kompleksinin düşünülenden çok daha büyük, Mısır’daki Krallar Vadisi’nin 200 katı kadar olduğunu gösteriyor.
 
Son düzenleme:

cantar

Kullanıcı
Katılım
27 Ağustos 2012
Mesajlar
8,795
Beğeni
11,115
Puanları
113
11822656_1042290589115825_8217100925523001589_n.jpg

Antik Dönem dinleri hakkında konuşacak olursak, aklımıza ilk gelen isimlerden biri Olimpos dağının ve tanrıların kralı olan Zeus olur. O, gökyüzü, yıldırım, şimşek, gök gürültüsü, hukuk, düzen ve adelet tanrısıydı. İlk Yunanlar daha sonra Romalılar (Jupiter adıyla) ve dünyanın çeşitli yerlerindeki insanlar tarafından kendisine tapınıldı. Tanrıların babası olarak Zeus, her tanrının bireysel görevini gerçekleştirmesini sağlar, kötülükleri cezalandırır, uzlaşmayı sağlar ve adeta tanrıların danıştıkları, her şeyi bilen, güçlü arkadaşları gibidir.

Zeus sık sık insan yaşantısına müdahale etmekten de hoşlanır. Ölümlüleri dikkatlice izler, kötülük yapanları, sözünde durmayanları, yalan söyleyenleri ağır bir şekilde cezalandırır; hayırseverleri, adaletlileri, faydalı işler yapanları ödüllendirirdi. Çoğunlukla çok sayıda ölümlü kadınla girdiği aşk ilişkileriyle konuşulmuş olsa da, Zeus yoksul koruyucusu olarak, yeryüzündeki varlıklı insanlardan onlardan daha az şanslı olan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamalarını istemiştir. Zeus hakkında herkesin bilmesi gereken 25 bilgiyi bu listede derledik.

25-
Zeus, Titanlardan olan Kronos ve Rhea’nın oğullarından biri. Bir kehanet nedeniyle, diğer kardeşlerini babası Kronos doğar doğmaz yutarken, son çocuk olan Zeus’u, annesi Rhea babasından kaçırdı.

zeus25.jpg


24-
Rhea annesi Gaia’nın da yardımıyla, Zeus’u İda Dağına kaçırdı. Babasının egemenliğini elinden alacak zaman gelene kadar burada gözden uzak büyümesini sağladı.

zeus24.jpg


23-
Başka bir efsaneye göre, Zeus Amalthea adlı bir keçi tarafından yetiştirildi. Kronos bebek Zeus’un çığlıklarını duymaması için her gece bir grup asker dans ettiler bağırdılar, kendi kalkanlarına mızraklarını tokuşturup sesler çıkardılar.

zeus23.jpg


22-
Yetişkinliğe erişen Zeus, babasını mağlup edip kardeşlerini Kronos’un midesinden çıkarttı.

zeus22.jpg


21-
Babasına karşı isyanından sonra Zeus göklerin ve yerin hükümdarı oldu. Kardeşlerinden Poseidon denizlerin tanrısı, Hades ise yer altı tanrısı oldu. Zeus Olympos dağında yaşamaya başlayıp buradan dünyayı yönetti.

zeus21.jpg


20-
Daha çok gök gürültüsü ve şimşeklerle ilişkilendirilse de önce yağmur tanrısıydı. Öyle ya da böyle hep hava ile ilişkiliydi.

zeus20.jpg


19-
Efsanevi Yunan şair Homeros, zamanında cennet olduğuna inanılan Olympos dağı için: Yunanistan’ın en yüksek dağı olması nedeniyle buranın hava tanrısının evi için en mantıksal zirve olduğunu açıklıyor.

zeus19.jpg


18-
Zeus, sanat eserlerinde fiziksel olarak: Genellikle siyah ya da gri sakallı, uzun kıvırcık saçlı, uzun boylu, kaslı ve güçlü görünümlü bir adam olarak tasvir edilmiştir.

zeus18.jpg


17-
Karısı Hera aynı zamanda kız kardeşidir. Ancak Zeus hiçbir zaman karısına sadık bir eş olmamıştır. Yaygın olarak bilinen birçok erotik macerası vardır. Bu ilişkilerin sonucu olarak: Apollon, Artemis, Hermes, Persephone, Dionysos, Perseus, Minos, Mousalar ve büyük Herakles gibi birçok tanrı\tanrıça ve yarı tanrılar dünyaya gelmiştir.

zeus17.jpg


16-
Bir aldatmaca ile Zeus, tüm zamanların en ünlü efsanevi kahramanı Herakles’in babası olmuştur. Kendini Alkmene’nin kocası Amphitryon olarak gizleyip, Herakles’in annesiyle beraber olmuştur.

zeus16.jpg


15-
Zeus’un Hera ile evlenmeden önce iki kez evlendiğini biliyoruz. Babasına karşı kazandığı zaferden sonra, Titanlardan Okeanos ve Tetis’in kızları, bilgelik tanrıçası Metis ile evlenmiştir. Metis ile evliliğinden sonra adalet tanrıçası Themis ile evlenmiştir. Ondan Moiralar(kader tanrıçaları), Horalar(doğadaki düzeni simgeleyen tanrıçalar) ve Astraea doğmuştur.

zeus15.jpg


14-
İşler ve Günler kitabında Hesiodos Zeus için: Kaygısız, yüksek sesli gülmeyi seven bir tanrı olduğundan bahseder. Ayrıca, bilge, merhametli, adil ve ihtiyatlı olduğunu, kimsenin onun vereceği kararları tahmin edemeyeceğini, öngörülemeyen bir tanrı olduğunu söyler.

zeus14.jpg


13-
Zeus’un öfkeli bir tanrı olduğu da biliniyor. Kolay sinirlenir ve sinirlendiği zamanlar çok yıkıcı olabiliyordu. Sinirlendiğinde şimşek ve yıldırımları etrafa savurup, şiddetli fırtınalara neden olarak dünyayı alt üst edebiliyordu.

zeus13.jpg


12-
Belki de bu durum Zeus’un neden kuvvet ve şiddetle ilişkilendirildiğini açıklıyor.

zeus12.jpg


11-
Zeus’un verdiği cezalar gerçekten şiddetli olabiliyor. Ondan egemenlik ateşini alıp insanlara veren Prometheus’u bir kayaya bağlatıp, her gün ciğerini kutsal hayvanı olan dev kartalına yedirtti.

zeus11.jpg


10-
Kızı Athena, Zeus’un başından doğmuştur. Athena en sevdiği çocuğudur. Yıldırımlarını ve Aegis(kalkan)’i Athena ile paylaşmıştır.

zeus10.jpg


9-
Zeus’a ithaf edilen Olympia Zeus Tapınağı, Atina’nın merkezinde devasa bir tapınaktır. Tapınağın yapımına M.Ö. 6. Yy’da Atinalı tiranlar döneminde başlanmış, M.s 2. Yy’da Roma İmparatoru Hadrian döneminde tapınak tamamlanmıştır. Yunanistan’ın en büyük tapınağı ve antik dünyanın en büyük kült heykellerinden birine ev sahipliği yapmıştır.

zeus9.jpg


8-
Zeus’un boğa kılığına girip, Europa’yı kaçırdığı sahnenin tasvirleri iki yunan euro’sunda ve Birleşik Krallık vize kartlarında kullanılmıştır. Cambridge Üniversitesi profesörü Mary Beard, bu sahnenin kullanımının tecavüzü yüceltmek olduğunu söyleyip eleştirmiştir.

zeus8.jpg


7-
Seleukos hükümdarı Antiochus IV Epiphanes, Judean tapınağına Olympios Zeus heykeli diktirmiştir. Helenlenmiş yahudiler bu heykele Ba’al Shamen yani ”cennetin efendisi” demişlerdir.

zeus7.jpg


6-
Zeus Roma tanrısı Jupiter ile özdeşleştirilmiştir. Çeşitli tanrılarla da senkretik bir ilişki içerisindedir. Mısır tanrısı Ammon, Etrüsk tanrısı Tinia gibi.

zeus6.jpg


5-
Genellikle kehanet merkezleri Apollon, Themis gibi tanrıçalar ya da kahramanlara ithaf ediliyorken, Zeus’a adanmış bir kaç kehanet merkezi de vardır. Buna ek olarak bazı yabancı kâhinler kendilerini, Heliopolis(Lübnan)’deki Ba’al’lar gibi, Yunan Zeus’una veya Latin Jupiteri’ne adamışlardır.

zeus5.jpg


4-
Olympia, baş tanrı Zeus’un önemli bir merkezi oldu. Zeus’u onurlandırmak için dört yılda bir Olimpiyat oyunları yapıp ve her yıl da festivaller düzenlediler.

zeus4.jpg


3-
Zeus, verilen sözün ne olursa olsun tutulması gerektiğine inanırdı. Yalan söyleyerek birilerini aldatan kişileri cezalandırırdı.

zeus3.jpg


2-
Yanından ayırmadığı kutsal hayvanı altın kartaldır. Kartal da Zeus gibi güç, cesaret ve adalet sembolü olmuştur. Daha sonra Zeus kartalı, Roma lejyonlarında kullanılan önemli bir simge olmuştur.

zeus2.jpg


1-
İslamiyet, Hristiyanlık, Yahudilik, Budizm diğer küresel dinlerden önce Zeus dünya çapında kabul görmüş ilk tanrıdır. Büyük İskender sayesinde, Zeus ve antik Yunan dini onun fethettiği yerlere gitti. Roma İmparatorluğunun yükselişi ile beraber Yunan dini benimsenmiştir. Böylece Zeus, dünyanın birçok farklı bölgesinde ibadet keyfini yaşayan ilk tanrı olmuştur.

zeus1.jpg

11742662_1042290365782514_6798562711862780088_n.jpg


11825724_1042290132449204_4054993157180795770_n.jpg
 
Son düzenleme:

cantar

Kullanıcı
Katılım
27 Ağustos 2012
Mesajlar
8,795
Beğeni
11,115
Puanları
113
İtalya’da 40 yıldır teşhire kapalı olarak bir bodrumda tutulan antik heykeller nihayet görücüye çıkıyor.

bodrum1.jpg

Roma İmparatoru Galba’nın Otricoli’de bulunmuş olan büstü.

Roma’nın aristokratik ailelerinden Torlonia ailesine ait 620 parça heykelden oluşan ve dünyanın en önemli özel klasik sanat koleksiyonu olarak nitelendirilen eser grubu 40 yıldır gözlerden uzak bir biçimde bir binanın bodrumunda tutuluyordu.

Geçtiğimiz günlerde İtalyan yetkililer onlarca yıl süren pazarlıkların güzel bir anlaşma ile nihayete erdiğini bildirerek eserlerin yeniden teşhire açılacağını duyurdular. Anlaşmayı “tarihi bir gün” olarak değerlendiren İtalya Kültür Bakanı Dario Franceschini, yakında vatandaşların ve ziyaretçilerin bu harika koleksiyonu yeniden görme zevkine erişebileceklerinin ve otantik baş yapıtların tadını çıkarabileceklerinin müjdesini verdi.

Kaymaktaşı, bronz ve mermer heykellerden oluşan bir çok eşsiz parçayı ihtiva eden koleksiyon 19. yüzyılda Giovanni Torlania tarafından derlenmişti.

bodrum3.jpg

Roma mitolojisinde Aşk Tanrısı olan Eros’un vahşi domuzlar tarafından çekilen arabası.

Başarılı bir yatırımcı olarak Romalı ileri gelenler sınıfı içerisinde etkili bir figür haline gelen Torlonio, bankacılık faaliyetleri sayesinde hem hatrı sayılır bir servet kazandı hem de Papa VI. Pius tarafından kendisine aristokratlık ünvanı bahşedildi.

Ayrıca hırslı bir koleksiyoncu da olan Torlonia, borçlanma usullerindeki açıkları kullanarak İtalya’nın itibarını yitiren asilzadelerinin ellerinden bu paha biçilemez eserlerden bazılarını topladı. Diğer parçalar ise Torlonia Ailesi’nin Roma’nın merkezi bölgelerinden Vulci ve Cerveteri’deki arazilerinde yapılan kazılar sonucu ele geçirildi.

bodrum2.jpg

Albani koleksiyonundan Torlonia tarafından satın alınan bir çalışma. Odysseus’un Polyphemus’un mağarasından kaçışını anlatan heykel.

Phidias gibi antik Yunan ustaların eserlerini ve bunların sayısız Roma kopyaları ile portre büstleri içeren koleksiyon içerisinde Yunan heykeltraş Kalamis’in Hestia Giustiniani adlı Roma kopyasını, İmparator Galba’nın büstünü ve genç bir kadını betimleyen nadide bir etrüsk heykelini de barındırıyor.

1976’ya kadar aileye ait özel bir müzede sergilenen başyapıtlar, Torlonia ailesinin oturdukları sarayı bir apartmana dönüştürmek için boşaltmaları sebebiyle yerlerinden taşınmış ancak İtalyan yetkililerin bu kazançlı projeye onay vermemesi sebebiyle eserler aile tarafından Roma’daki başka bir mülkün bodrumuna yerleştirilmişti.

Uzun yıllar boyunca İtalyan hükümetinin koleksiyonu teşhire açma talebine direnen aile nihayet mevcut yönetimin ısrarları neticesinde ikna edildi.

60 ile 90 parçadan oluşacak olan ilk eser grubu bir yurt dışı tanıtım turunun ardından 2017 yılında Roma’da teşhire açılacak.
11863212_1044974348847449_8611033193048270952_n.jpg


1939879_846538832024336_3206717997190149004_n.jpg


11822484_1044974368847447_1710529363599451523_n.jpg


11800321_1044974382180779_5980343787571083796_n.jpg


11816832_1044981345513416_3681808053974702435_n.jpg
 
Son düzenleme:

cantar

Kullanıcı
Katılım
27 Ağustos 2012
Mesajlar
8,795
Beğeni
11,115
Puanları
113
1610753_845874158757470_7103263882259315047_n.jpg


İngiltere’de yaşlı bir adam, yatağının altındaki karton kutuda, en az 2,000 yıllık olduğu ve Hellenistik döneme tarihlenen saf altından bir taç buldu. MÖ 300 yıllarına tarihlenebileceği düşünülen mersin ağacı süslemeli taç, yaşlı adamın koleksiyoner olan dedesinden kalan eşyalar arasındaydı.

tac1.jpg


Yaşlı adam, dedesinden kalan bazı eşyaları müzayedede satmak isteyen adam evine müzayede evinden eksperler çağırmıştı. Eksperlerin, tacın en az 100.000 pound (432.000 lira) değerinde olduğunu söylemesi üzerine yaşlı adam şaşkınlığını gizleyemedi.

Eksperlerden Guy Schwinge “Ev sahibi, gazete dolu eski püskü bir karton kutudan bu altın tacı çıkardığında kalbim duracakmış gibi oldu. Yaşlı adamın evine gittiğimde son beklediğim şey antik dönemden kalan altın bir parçayla karşılaşmaktı.”

Schwinge “Bu tür altın taçları tarihlendirmek özellikle zordur. Hellenistik döneme tarihlenebilen çok nadir bir taç grubuna dahillerdir. Şekli de bunun Kuzey Yunanistan’da yapıldığını gösteriyor olabilir” diyor.

tac2.jpg


Schwinge “Taç 20 cm çapında ve yaklaşık 100 gram ağırlığında. El yapımı ve saf altından. Bir altın işçisi tarafından dövülerek yapılmış”

“Taç, yaklaşık 2,300 yıllık olan bir eser için çok iyi korunmuş durumda. Antik dönemde bu çeşit şeylere rastlamak çok nadirdir. Ben kariyerim boyunca daha önce hiç görmemiştim” diyor.

Taçın üstünde bulunan toprak parçaları, bir noktada eserin toprak altında gömülü olduğunu gösteriyor.

Buna benzer altın taçlar, Antik Yunan’da dini törenlerde giyilen ya da spor ve sanat karşılaşmalarında ödül olarak verilen, gerçek yapraklardan yapılan taçları taklit etmeyi amaçlıyordu. Genelde bilgeliği simgeleyen defne, zaferi simgeleyen mersin ağacı, barış ve huzuru simgeleyen meşe ve doğruluğu simgeleyen zeytin ağacı gibi ağaçların yaprakları betimleniyordu.

tac3.jpg


Narin ve kırılgan olmaları nedeniyle sadece çok özel durumlarda takılıyorlardı.

Bu taçların çoğu tapınaklarda tanrılara adanıyordu, ya da kraliyete mensup ya da soylu kişilerin mezarlarına konuluyordu.

Bu tür taçların çoğu, bu tacın da ait olduğu düşünülen Hellenistik döneme (MÖ 323 – MÖ 31) tarihleniyordu. Daha önceki dönemlerde benzer taçlar yapılmış olsa da, Büyük İskender’in Doğu fetihlerinden sonra bu taçlar daha sık görülüyordu.

Bu tür taçların en ünlülerinden biri, 1970 yılında Büyük İskender’in babası Makedonya kralı 2. Philip’in Vergina’daki mezarında bulunmuştu.

tac4.jpg


Tacın şimdiki sahibi olan yaşlı adamın dedesi, arkeoloji ve antik dünyaya hayran olan bir koleksiyonerdi. Ailesi adamın tacı nasıl elde ettiğini bilmiyor fakat büyük ihtimalle çok seyahat ettiği 1940’lı yıllarda satın aldığını düşünüyorlar.

Yaşlı adam; “Büyükbabamın 1940-50’lerde oldukça fazla gezdiğini ve bir zamanlar Büyük İskender’in bulunduğu kuzeybatı sınır bölgesinde zaman geçirdiğini biliyorum. Muhtemelen tacı oradayken bulmuş. Fakat daha önce bana bu taçla ilgili hiçbir şey söylememişti” diyor.

tac5.jpg


Yaşlı adam taçla ilgili şöyle dedi: “Yakın zaman önce yatağın altındaki bazı şeyleri düzenlemeye karar verdim ve dedemden bana kalan şeylere bakması için müzayedecileri çağırdım.”

“Taç muhteşem bir parçaydı fakat bu kadar değerli olabileceğini hiç tahmin etmezdim. Gerçekleri öğrendiğimde hem heyecanlandım hem inanamadım.”

Taç, 9 Haziran’da müzayedeye çıkacak.
10375131_845881212090098_7814688074586024555_n.jpg


10559657_845887938756092_8823583875843263529_n.jpg
 
Son düzenleme:

cantar

Kullanıcı
Katılım
27 Ağustos 2012
Mesajlar
8,795
Beğeni
11,115
Puanları
113
Oyuncaklar büyük ihtimalle insanlığın başlangıcından beri vardı, çocuklar olduğu sürece oyuncakların da var olacağını düşünebiliriz. Bunun bir sonucu olarak arkeolojik kalıntılar arasında da oyuncaklara rastlıyoruz.

Sizin için en eskisi MÖ 5000’li yıllara tarihlenen 19 oyuncağı derledik.



1- Mardin’in Kızıltepe İlçesi’nde yüzey araştırmaları sırasında bulunan 7.500 yıllık oyuncak araba

mardin.jpg




2- Helenistik dönemden domuz şeklinde, terakotadan yapılma bir çıngırak. Kıbrıs’tan olduğu söylenen çıngırak MÖ 3.-1. yüzyıllara tarihleniyor.

oyun1.jpg

Görsel: Metropolitan Sanat Müzesi

3- Yaklaşık MÖ 440’a tarihlenen bu Yunan vazosunda, terakotadan bir yo-yoyla oynayan bir çocuk görülüyor.

yoyo.jpg

Görsel: Antikensammlung Berlin



4- MÖ 5. yüzyıla tarihlenen, Antik Yunan dönemine ait kilden yapılmış bir topaç.

oyun2.jpg

Görsel: Atina Milli Arkeoloji Müzesi

5- Bir Antik Yunan top oyunu olan Episkyros oynayan bir oyuncuyu betimleyen mezar steli, topun ve bir çeşit futbolun da varlığını kanıtlıyor. Top olarak ise, yaygın olarak şişirilmiş domuz mesanesi kullanılıyordu.

top-oynuyo.jpg

Görsel: Atina Milli Arkeoloji Müzesi



6- MÖ 1450-1300 yıllarına tarihlenen ve salıncağa binen bir kadını betimleyen seramik figür, Girit’teki bir Minos yerleşimi olan Hagia Triada’da bulundu. Antik Yunan’da bu oyunun adı “ip” anlamına gelen aiora ya da seira idi.

The_Swing_archmus_Heraklion.jpg

Heraklion Arkeoloji Müzesi, Girit.



7- MÖ 1500-1200E tarihlenen bu kirpi oyuncağı, Elam İmparatorluğu’nın başkenti Susa’daki Inshushinak tapınağında bulundu.

suriye.jpg

Louvre müzesi, Paris



8 – MS 1. yüzyılın sonuna tarihlenen, fildişinden yapılmış bu Antik Roma oyuncak bebeği altın bir kolye, altın bilezikler ve halhallar takıyor. Oyuncak bebeğin yüzü ve saç şekli İmparatoriçe Julia Domna’yı taklit ediyor.

Oyuncağın kolları, bacakları, dizleri ve dirsekleri hareket edebiliyor.

romaa.jpg




9 – Pers İmparatorluğu’nda bulunan bu at arabası oyuncağı MÖ 2000’e tarihleniyor

pers.jpg




10- MÖ 350-325 yıllarına tarihlenen Attika usulü kil oyuncak bebek, elinde bir tür çan tutuyor.

oyu15.jpg

Louvre Müzesi, Paris. Görsel: Egisto Sani – Flickr


11 – Antik Mısır’dan buğday öğüten ya da hamur yoğuran fırıncı adam oyuncağı, hareket ettirilebiliyor.

oyun3.jpg

Görsel: Rob Koopman

12- Antik Mısır’dan, ip çekilince ağzı kapanıp açılan ve çekilerek götürülen bir kedi oyuncağı.

oyun4.jpg


13- MÖ 1500-400 yılları arasında gelişen Meksika’daki Olmek Uygarlığı’ndan bir köpek oyuncağı.
meksika.jpg




14- MÖ 950-900 yıllarına tarihlenen bir mezarda bulunan, bir Antik Yunan oyuncağı. Tekerlekler üstünde bir at görülüyor.

Little_horse_on_wheels_Ancient_greek_childs_Toy.jpg

Kerameikos Arkeoloji Müzesi, Atina



15- MÖ 3000- MÖ 1700 yıllarında gelişen İndus Vadisi Uygarlığı’nın Harappa şehrinde bulunan, öküz ya da manda tarafından çekilen kağnı oyuncağı.

Bu oyuncaklar, İndus Uygarlığı’nda gerçek kağnıların nasıl olduğu hakkında da bilgi veriyor.

indus.jpg




16- Yine MÖ 3500-MÖ 170o yıllarına tarihlenen İndus Vadisi Uygarlığı’na ait, labirent oyuncakları ve zarlar.

indus-vadisi.jpg

Eser: ca. 1971-1996, Yeni Delhi Ulusal Müzesi, Yeni Delhi, Hindistan. Görsel: © Angelo Hornak/CORBIS



17İndus Vadisi’nde bulunan bu maymuna benzer oyuncaklar, iplere tırmandırılmak için yapılmıştı. Bu örnek Mohenjo-daro’da bulundu.

oyun6.jpg


18- MÖ 8. yüzyılın başına tarihlenen Friglere ait ahşap hayvan şekilli oyuncak. Bu figür,kraliyet ailesine mensup bir çocuğa ait olduğu düşünülen P Tümülüsü’nde bulundu. Mezarda bunun dışında çok sayıda hayvan biçimli oyuncak ele geçirildi.

Eser, Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde görülebilir.
IMG_9883.jpg




19- Çember çeviren bir Antik Yunanlı genç betimi, MÖ 5. yüzyıla tarihlenen antik Yunan vazosu üstüne yapılmış.

Büyük ihtimalle bronz, demir ya da bakırdan yapılan çemberlere trochus ya da krikoi, sopaya da elater deniyordu. Antik Yunan’da çocuklar da çember çeviriyordu.

hulahop.jpg

10405427_845957552082464_7979956132465719415_n.jpg
 
Son düzenleme:
Üst Alt