biz buradaydık, burada yerdik, burada içerdik. 5 elebaşıydık, eşkiyaydık. buranın en büyük grubuyduk. çoluk çocuk dilimizden anlamaz, mezar taşı der teper geçer, madem mağaraya koyduk, mağara kaşifleri değil, hititli gelsin bizi burada bulsun diye bu taşı özellikle buraya bıraktık. bulduğunda taşı koyduğumuz mağarayı iyice incelesin. kapattığımız yerleri bi zahmet daha detaylı incelesin istedik. silahları da özellikle koyduk ki eşkiya olduğumuzu anlasın bizim gömülerimizin alınması zor ama saklarken kolay gömüler olduğunu bilsin istedik. ilmi bizdedir. bilmeyen zor alır, anlasın istedik. koyduğumuz resimelrde detaylar verdik. birini sildik yenisini yaptık. bak o kadar acele yaptık biz bu işi. öncekiler için detaylı uğraştık, son işimizde vaktimiz dar idi uğraşamadık. herkesin aklı başka başka, illa ki bunu sağdan soldan alıp buraya attılar dedilerse de sen o söylenenlere kulak asmadan önce mağaramızdaki ikinci işareti üçüncü işareti yakala. gözünle gör ve emin ol istedik. işte bunun için bunu kumdan çıkardı o kaşifler. kısmetlerini ayağına takıldırttık.
sanma ki senin de ayağına takılacak kadar kolay olacak. burdan emanetlerimizi almak, dikkatli olmazsan mafolursun. o kadar kolay değildir alması, bunu küçük şelale kasası falan zannetme. basit bir mezar yıığması falan zannetme, işin ne kadar büyük olduğunu basit bir taşa anlaman gereken herşeyi resmederek yaptık. yine de uyanık ol istedik, tehlikenin farkına var istedik.
işte biz o sofranın başına oturup, aynı sofradan 5 tabakla yiyen aynı tastan içen beş eşkiya başı sana bunları bir taş ile anlattık. bizim hangi medeniyetten olduğumuzu anlaman için de taşın kenarına medeniyetimizin olmazsa olmazını süs gibi işledik, koyduk.
işte sorduğum kişiler, bana böyle söylediler.