Cevap: Tebessüm
Aman tevfik ustam dayak yiyen sen olamazsın evelAllah sen bilirsin işini...
Yavuz Selim Han Zekası
Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor Sultan Selime. Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılıyor. Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor. Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!
Cihan padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermemiz gerekir. ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor. Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor. İçine o zamanın Osmanlı İstanbul'unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir pusula ve bir satır yazı. Gönderiyor. Şah sandığı açıyor. Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum.
Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.
Kutunun içindeki pusulayı Şah okuyor:
"Herkes yediğinden ikram eder"
Politikacılar
Politikacı bir grup, otobüs ile bir seminere katılmak üzere yola koyulur.
Yolda otobüs şoförü bir kaza yapar ve bir çiftçinin arsasının hemen yanında devrilir.
Bunu gören çiftçimiz, büyük bir çukur kazar ve tüm politikacıları oraya gömer.
Bir kaç gün sonra, o civardan geçen bir polis, kaza yapmış otobüsü görür, çiftçiye de politikacıların nerede olduğunu sorar.
- Hepsini gömdüm der çiftçi.
- Peki hepsi ölmüş müydü ?
- Valla abi, bazıları ölmediklerini söylüyorlardı, ama bilirsin ne kadar yalancı olduklarını bu politikacıların !!!