Altına En Yakın Maden Hangisidir | Sayfa 6 | Define işaretleri ve anlamları

Altına En Yakın Maden Hangisidir

AYAN

Kullanıcı
Katılım
12 Kasım 2012
Mesajlar
121
Beğeni
273
Puanları
63
@AYAN ustam
Bi kaç dakkadır kendime gülüyorum
Niye mi
Üç dört kez okudum mesajınızı anlamadım
Ne dedim kendi kendime
Ayaz ustam bizede yazık
Keşke anlayacağımız şekilde yazsaydın dedim :D

Mekanı TapaTalk dan Takip Ediyor

usta, burda metallerin doğal oluşumu ile ilgili bilgiler veriliyor simya ilmi eskiden bu ilimle uğraşanlar genelde yabancılar başka maddelerden dolayısıyla metallerden altın yapma veya oluşturmayı çok denemişler, benim anladığımda mettallerin doğada oluşmasını belirli bir süre zaman ve sıcaklık ortamı gibi faktörlerin olması gerektiği gibi, doğrusunu ALLAH bilir, benim dikkatimi çeken kükürt. Ayrıca bu bilim içinde kaybolmadan çıkabilirsek.
 
Son düzenleme:

Meltun

Kullanıcı
Katılım
2 Kasım 2014
Mesajlar
339
Beğeni
1,032
Puanları
93
Yaş
77
Konum
Tekirdağ/Çorlu
İkisinin de bileşiminde bulunduğundan bahisle "cıva " kurşun ve altın bileşenleri arasında olmadan bu iki metal oluşumunun mümkün olmadığıdır.

Aşağıdaki bilgiler alıntıdır

Garip ama gerçek olan:
Yakın zamana kadar Dünya’daki altının nereden geldiğini bilmiyorduk. Gerçi karbon, neon, oksijen, silikon, demir gibi elementlerin süpernova patlamalarının öncesinde yıldızlarda ortaya çıktığını biliniyordu, Diğer ağır elementlerin de yıldız patlamaları sırasında uzaya saçıldığını anlamıştık. Ancak, evrende altının nasıl ortaya çıktığına dair kesin bir fikir yoktu.
Artık biliyoruz
ki. Araştırmalara göre evrende altın elementini nötron yıldızı çarpışmaları üretiyor ve Dünya’daki altının nadir olmasının sebebi de aslında altının bütün evrende az olması. "Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden (CfA) Edo Berger ile meslektaşları," nötron yıldızlarının uzayda çarpışarak gama ışınları patlamalarına yol açtığını ve bu sırada astronomik ölçülere göre az miktarda altın ürettiğini açığa çıkardılar.

Evrendeki altının gizemli bir kökeni var. Çünkü altın, karbon ve demir gibi hafif elementlerden farklı olarak, süpernova patlamasıyla hayatına son vermek üzere olan yıldızların dengesiz çekirdeğinde üretilmiyor. Ancak altının kaynağı artık bir sır değil. Süpernova kalıntısı “süper yoğun yıldız çekirdekleri” olarak niteleyebileceğimiz birbiriyle çarpıştığında, dünya ekonomisine yön veren değerli altın metalini üretiyor.
Berger’e göre, nötron yıldızı çarpışmaları evrende yıldız ve gezegen oluşumundan çok daha nadir görülen olaylar. Altının dünyada az bulunmasının sebebi de bu:,Altın bütün evrende az bulunan bir metal.
Yine de gezegenimize binlerce ışık yılı uzakta çarpışan iki nötron yıldızı, Dünya ekonomisi için akıl almaz miktarda altın üretebilir, “İki nötron yıldızının birleşmesi sırasında üretilen ve uzaya saçılan altın miktarının 10 Ay kütlesine ulaştığını tahmin ediyoruz. Bu çok lüks bir çarpışma! Carl Sagan’ın ifadesiyle ‘Hepimiz yıldız tozuyuz ve anlaşılan, değerli takılarımız da çarpışan yıldız tozu.”
 

Meltun

Kullanıcı
Katılım
2 Kasım 2014
Mesajlar
339
Beğeni
1,032
Puanları
93
Yaş
77
Konum
Tekirdağ/Çorlu
İkisinin de bileşiminde bulunduğundan bahisle "cıva " kurşun ve altın bileşenleri arasında olmadan bu iki metal oluşumunun mümkün olmadığıdır.

Aşağıdaki bilgiler alıntıdır

Garip ama gerçek olan:
Yakın zamana kadar Dünya’daki altının nereden geldiğini bilmiyorduk. Gerçi karbon, neon, oksijen, silikon, demir gibi elementlerin süpernova patlamalarının öncesinde yıldızlarda ortaya çıktığını biliniyordu, Diğer ağır elementlerin de yıldız patlamaları sırasında uzaya saçıldığını anlamıştık. Ancak, evrende altının nasıl ortaya çıktığına dair kesin bir fikir yoktu.
Artık biliyoruz
ki. Araştırmalara göre evrende altın elementini nötron yıldızı çarpışmaları üretiyor ve Dünya’daki altının nadir olmasının sebebi de aslında altının bütün evrende az olması. "Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden (CfA) Edo Berger ile meslektaşları," nötron yıldızlarının uzayda çarpışarak gama ışınları patlamalarına yol açtığını ve bu sırada astronomik ölçülere göre az miktarda altın ürettiğini açığa çıkardılar.

Evrendeki altının gizemli bir kökeni var. Çünkü altın, karbon ve demir gibi hafif elementlerden farklı olarak, süpernova patlamasıyla hayatına son vermek üzere olan yıldızların dengesiz çekirdeğinde üretilmiyor. Ancak altının kaynağı artık bir sır değil. Süpernova kalıntısı “süper yoğun yıldız çekirdekleri” olarak niteleyebileceğimiz birbiriyle çarpıştığında, dünya ekonomisine yön veren değerli altın metalini üretiyor.
Berger’e göre, nötron yıldızı çarpışmaları evrende yıldız ve gezegen oluşumundan çok daha nadir görülen olaylar. Altının dünyada az bulunmasının sebebi de bu:,Altın bütün evrende az bulunan bir metal.
Yine de gezegenimize binlerce ışık yılı uzakta çarpışan iki nötron yıldızı, Dünya ekonomisi için akıl almaz miktarda altın üretebilir, “İki nötron yıldızının birleşmesi sırasında üretilen ve uzaya saçılan altın miktarının 10 Ay kütlesine ulaştığını tahmin ediyoruz. Bu çok lüks bir çarpışma! Carl Sagan’ın ifadesiyle ‘'değerli takılarımız da çarpışan yıldız tozu.”
 

yörük

Kullanıcı
Katılım
5 Nisan 2014
Mesajlar
174
Beğeni
364
Puanları
63
AYAN ustad cevap vermiş bizde eyvallah demişiz evt KURSUN altına en yakın maden

Ustam iyi güzel hoşda neye göre kurşun diyosun.? Kütlesel ağırlık dersen kurşun altından ağır,moleküler bazda baksan birbiriyle hiç alakası yok,keza görünüm babındada.makinelerle baktığımızda frakans tepkisi ikiside ayrı ayrı.Kurşunu elemine ettiğinizde altına sinyal alabiliyoruz veya tersi.Belki bazı metallere karşı yakınlık ,uyuşum,benzer tepkiler verebilir,her elementin özgün ağırlığı kendine has olduğu gibi bazı metallerlede akraba olabilir:) ona bi şey diyemem ama kurşun biraz uzak akraba gibi geldi bana.Benim makine.veya çubuk ile yaptığım tecrübelerde hangi metali eledimse altını yine eleyemedim.Hepsinin tepkisi kendine özgü idi.Ama ne zamanki şu kola açma kapağını eledim, altında onunla birlikte elendi gitti.Yani birini yok ettiğinizde diğeride otomatik yok oluyor.Ruh ikizi gibi biri varsa diğeride var yoksa yok.Adeta ikiside aynı tek şey.Nedendir tam bilemiyorum,şüphelerim varda emin değilim.Diğer bir konu ise topraktaki mineraller.Tıpatıp altını taklit ediyor,aynı frekansta titreşiyor.Her değerlinin bi örtüsü olur biliyoruzda ,altın denen değerlininde örtüsü olduğunu keşfediyoruz.Gerçi hiçde değerli değil,demir neyse altında odur amma biz ona değerli ,kıymetlimisssss dedikçe oda bizim kıymetlimisssss olmaya devam edecek.Tüm bunlar ise Rabbimin güzel tuzaklarındandır vesselam.
 

AYAN

Kullanıcı
Katılım
12 Kasım 2012
Mesajlar
121
Beğeni
273
Puanları
63
Altın; en mükemmel metaldir. Çünkü ondan cıva elde etmek çok kolaydır; saf cıvadan ve kükürtten meydana gelmiştir: Altındaki kükürt daha saf, halis, berrak ve beyaz ise ateşli ve incedir.

Simyacılara göre yeryüzündeki metallerin her birinin evrendeki bir gezegen bağlantısı vardır ve yeryüzündeki metallerin sahip oldukları özellikler onları karşılayan gezegende de vardır. Örneğin altının sahip olduğu dayanaklılık, soyluluk, üstünlük gibi özellikler Güneşte de vardır ve gümüşün sahip olduğu özellikler de Ay’da vardır.
 

AYAN

Kullanıcı
Katılım
12 Kasım 2012
Mesajlar
121
Beğeni
273
Puanları
63
Demir; “…asıl demirin çok miktarda güzel cıva, az miktarda kötü kükürt ve kuru-sıcak nitelikleriyle mükemmel altın mertebesine erişmesi mümkün değildir. Zamanın (kendisine) yardım etmemesi nedeniyle eksik kalmıştır. …Ve kendinde olan sabit rengi nüfuz ediciliği ve bağlayıcılğı da tuzdan dolayıdır.

demirin bilinen metaller içinde en zor eriyebilen metal olmasına dayanarak da demirin altına en uzak ve kendisinden cıva elde edilebilmesi en zor olan metal olduğunu kabul etmektedir. Fakat bunun imkansız olmadığını ifade eder:
 

AYAN

Kullanıcı
Katılım
12 Kasım 2012
Mesajlar
121
Beğeni
273
Puanları
63
Zîbak; Türkçe’de cıva olarak bilinen maddedir ve bütün cıvalar girer8… Cıva çok hızlı hareket eden topraksı bir sıvıdır. Saf buharı ve nemiyle etkili bir madendir. Maddelerin anası ve asıl madendir. Tabiatı sıcak ve nemli olmakla hayat aracısı türünden bir maddedir. Madenlerin ruhu hükmündedir. Madenî cisimlere hayat ve (koruma) vermesi nedeniyle pek çok çeşitteki renklerini korumasıyla tabii ruh, tohum kabı, beşinci cevher, beşinci tabiat, güneş seması, mutlak tohum adları verilir… Eriyik maddelerden en seçkin madde cıvadır ve eriyik maddelerin aslıdır. Cıvanın da aslı madenine hapsolmuş sudur. Toprağın içinden kaçarken zatında olan ateş sıcaklığı onu oluşturup, harekete geçirdi, buharlaşıp yukarıya çıkarıp yüce bir fert olup ruhanî bir buhar oldu. Buharlaşması olgunlaşınca maden onu kuşatıp hapsederek kurtulacak delik bulamadığı derecede buhariyet üzere sabitlendi. Sıcak yakıcılık olmamasıyla, soğuk ve katı olarak kaldı.
Öğeleri ve cevheri birleşerek bir araya toplanıp yoğunlaştı. Daha sonra nemlilik ortaya çıkınca tekrar sıvı hale dönüşerek yoğunlaştı. Katılık ve yoğunluk nedeniyle kuru olarak toprağın içinde sakinleşene kadar, mükemmel bir hızla eğimli olarak dibe inmeye başladı. Zatında olan ateş sıcaklığı onu tekrar adeti olduğu gibi oluşturup harekete geçirerek, hafif ve ulu bir buharlaşmayla seçkin bir buhar oldu. Ondan sonra, önceki gibi sıcaklığın yok olması ve soğukluğun oluşmasıyla yoğun bir su olarak toprağın dibine indi. Sonuç olarak dibe inme ve yukarıya buharlaşmanın her defasında seçkin, berrak, havaî olarak, zatında olan sıcaklıkla, yaratılışta madde olan yağ ile birleşik hale gelir. bu yağ her sıvıyı, madeninden uzaklaştırır, yağ, tabii kükürt taşı olur. Sıvı cıva yaratılış zatında olan sıcaklıkla taş sıcaklığından kendi nefsine geçti ise yani kazanılan sıcaklık ezeli yaratılış sıcaklığına galip geldiyse soğuk tabiatı iptal ederek görünür olanı; yumuşak-sıcak ve görünmeyeni; kuru-soğuk oldu. Sonuç olarak da, ezeli yaratılışta cıvada görünür olanı sıcak ve nemli, görünür olmayanı kuru ve soğuk tabiatlarını bir araya toplamasıyla, maddelerin içine girerek, mükemmel yumuşaklığı nedeniyle, yetenek sahibi oldu.
Çünkü, sıcaklık ve nemliliğin bütün tabiatı cıvada vardır. Madenî cisimleri çözer oldu ve bu yaşamsal mükemmellikle cıva, madeninde yumuşaklık bulduysa, uzun ve yumuşak bir pişme işlemi nedeniyle kükürt maddesinin haline yumuşaklık, kararlılık ve galibiyet hali gelerek, (cıvanın) içinde hapsoldu; kükürt çözünüp cıvanın içinde hapsoluncaya kadar birbirleriyle birleşip keskinleştiler. Görüneni yumuşaklık ve görünmeyeni katılık, görüneni beyaz ve görünmeyeni kırmızı olan gerçek bir yaşamsal sınaî oldu. Bu yaratılış, erimiş maddelerin yaşamsal kudretinin aslı olan cıvanın yüceliğidir. Bu şekilde, maddesi sıcak ve yumuşak, ruhu; kuru ve soğuk oldu…”
 

AYAN

Kullanıcı
Katılım
12 Kasım 2012
Mesajlar
121
Beğeni
273
Puanları
63
Yukarıda verilen alıntıda yer alan görüşler belirli bir düzen dahilinde ifade edilecek olursa şunlar söylenebilir:
Cıva (zîbak), bilinen cıva metaline verilen isimdir. Fakat bunun yanı sıra bütün metallerin oluşmasında rol oynayan temel “ilke”lerden biridir. Bütün minerallerin annesidir.
Fakat cıvanın başka mineralleri oluşturmadan önce bir “ilke” olarak varolması gerekir: Cıva, toprakta doğar ve gelişir. Toprak, cıva için ana rahmi görevindedir.
Başlangıçta toprağın iç kısımlarında sulu buhar durumunda olan cıva, zamanla yoğunlaşır. Kazandığı yoğunluk nedeniyle toprağın derinliklerine iner. İniş sürecinde kendinde meydana gelen ayrılmalar nedeniyle yoğunluğu azalır. Azalan yoğunlukla sulu buhar tekrar toprağın üst kısımlarına yönelir. Yukarıya hareketi sürecinde yoğunluğu tekrar artacağı için belirli bir yoğunluk düzeyi ve zaman sonunda tekrar toprağın iç kısımlarına yönelir.
Başlangıçta sulu buhar durumunda olan cıva, yukarı ve aşağı döngüsel hareketiyle uygun zaman ve oluşum ortamında; görünür olanı yumuşak ve sıcak niteliklerine ve beyaz renge, görünmeyeni kuru ve soğuk niteliklerine ve kırmızı renge sahip olan, yağ benzeri bir “ilke” olarak oluşum sürecini tamamlar.

simyacıların ehil olmayan kişilerin açmamaları gereken örtüleri açmalarını engellemek için, formüllerini veya açıklamalarını son derece karmaşık ve sembolik bir dille yazdıkları bilinmektedir. Bu bilgiye daha fazla yaklaşılmasını engellemek düşüncesiyle belki, hangi sözcükle hangi metale yada işleme gönderme yapmış olduğuna dair sağlıklı bir belirleme yapmayı neredeyse imkansız kılan bir dil kullanır.
 

AYAN

Kullanıcı
Katılım
12 Kasım 2012
Mesajlar
121
Beğeni
273
Puanları
63
Metallerin oluşumunda kükürdün yerinin anlaşılmasını sağlayan ifadelerden bazıları şunlardır: “... Kibrit (kükürt), kükürt dedikleri nesnedir; bütün kükürtler bunun içine girer. Hikmeti bilenlerin söz birliğine göre kükürt, yağ parçalarıyla işleme giren toprak buharlarından ibarettir. Sıcaklık, onları bağlamıştır. Bazıları da, hayvanda iç yağı, tereyağ ve maddi kirler, bitkilerde zeytin yağı olması gibi kükürt de toprağın yağı, içyağı ve ziftidir. Yanıcı olmasının nedeni de bu yağ özelliğidir... Madenlerin meydana gelmesinde asıl olandır. Tabiatı 4. derecede, sıcak- kuru olduğu için benzetmede baba olarak ifade edilir. Kutsal sanatın işlemlerinde nüfûz edici,inceltici, çözücü, yırtıcı, yakıcı, kireçleştirici, bağlayıcı, kesici ve açıcıdır...”

Bu ifadelerin açılımı da şu şekilde verilebilir: Kükürt toprağın içinde bulunan buhardan ibaret iken cıva ile karşılaşır. Cıva ile karşılaşan kükürt çözünür ve cıvanın içinde hapsoluncaya kadar, birleşme-ayrılma, tekrar birleşme-ayrılma süreci yaşanır. Sonunda kükürt ilkesi, cıvanın içinde hapsolur ve tabiatı 4. derecede, sıcak- kuru olan bir ilke olarak meydana gelir.
kükürt “baba” olarak adlandırılırken, Cıva “ana” olarak anılmaktadır. Şu halde, cıva-eril ilkeye, kükürt de-dişil ilkeye karşılık gelmektedir.
 

ankara

Güvenlik
Kullanıcı
Katılım
24 Aralık 2013
Mesajlar
2,327
Beğeni
5,973
Puanları
113
ustam bu civa konusun bir olaya şahit oldum rusyanın dagılımım da azeri biri bana ankara da bildigimiz ayran şişesi gibi bir şişenin içinde civa oldugunu söyledigi bir sıvı gösterdi şişeyi elime aldım yaklaşık beş kilo civarınday dı şimdi hatırladıgım bu oldu civa konusun da.
 
Üst Alt