- Katılım
- 22 Şubat 2013
- Mesajlar
- 381
- Beğeni
- 185
- Puanları
- 43
Cevap: yeleli aslan
Ahh değirmenci kardeşim ah. Dünya gezmekle bitseydi. Bir şeyler bilmek güzel. İnşaAllah bizlerlede paylaşırsınız.
Kibri sevemedim hayatımca. İnşaAllah Kibredenlerden olmamak dileğiyle sizlere Bakara Suresi 34. ayeti hatırlatmak istiyorum.
"Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn(kâfirîne)."
Meali : Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.
Nitekim iblîs, Cenâb-ı Hakk’a karşı büyük bir cür’et ve ahmaklık içinde:
قَالَ أَنَاْ خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
“…«Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın.» dedi.” (el-A‘râf, 12)36
Ve Şeytan, Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’ın mayasındaki çamuru gördü, yüceliği göremedi. Bu dünyâya âit çamuru seyretti, fakat öteki âleme âit olan mâneviyâtına âmâ oldu. Şeytan’ın bilemediği taraf, insanın “Hakk’ın halîfesi” (halîfetullâh) olmasıydı. Çünkü o, Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’ı nefsinin gözüyle değerlendirmişti. Böylece idrâki, Hazret-i Âdem’in maddesinden öteye geçememişti. Ölçüyü Hak’tan değil, nefsinden almıştı. Bu yüzden şaşırdı, hissiyâtıyla hareket etti. O âna kadar arzusu dışında hissiyâtına dokunan bir teklifle karşılaşmamış olan ve böyle bir imtihân geçirmemiş bulunan iblîs, ilâhî hikmeti kavrayamadı. Nefsinin girdapları arasında boğulup perişan bir şekilde Allâh’a âsî oldu.
Sevgi ve saygılarımla. Dost acı söyler ne yazıkki. Kimse rencide olmaz umarım.
Ahh değirmenci kardeşim ah. Dünya gezmekle bitseydi. Bir şeyler bilmek güzel. İnşaAllah bizlerlede paylaşırsınız.
Kibri sevemedim hayatımca. İnşaAllah Kibredenlerden olmamak dileğiyle sizlere Bakara Suresi 34. ayeti hatırlatmak istiyorum.
"Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn(kâfirîne)."
Meali : Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.
Nitekim iblîs, Cenâb-ı Hakk’a karşı büyük bir cür’et ve ahmaklık içinde:
قَالَ أَنَاْ خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
“…«Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın.» dedi.” (el-A‘râf, 12)36
Ve Şeytan, Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’ın mayasındaki çamuru gördü, yüceliği göremedi. Bu dünyâya âit çamuru seyretti, fakat öteki âleme âit olan mâneviyâtına âmâ oldu. Şeytan’ın bilemediği taraf, insanın “Hakk’ın halîfesi” (halîfetullâh) olmasıydı. Çünkü o, Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’ı nefsinin gözüyle değerlendirmişti. Böylece idrâki, Hazret-i Âdem’in maddesinden öteye geçememişti. Ölçüyü Hak’tan değil, nefsinden almıştı. Bu yüzden şaşırdı, hissiyâtıyla hareket etti. O âna kadar arzusu dışında hissiyâtına dokunan bir teklifle karşılaşmamış olan ve böyle bir imtihân geçirmemiş bulunan iblîs, ilâhî hikmeti kavrayamadı. Nefsinin girdapları arasında boğulup perişan bir şekilde Allâh’a âsî oldu.
Sevgi ve saygılarımla. Dost acı söyler ne yazıkki. Kimse rencide olmaz umarım.